23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 20 ARALIK 2008 CUMARTESİ 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Ey Akıl, Ey Sağduyu! Nerelerdesiniz?.. Türkiye’de zaman zaman öyle şeyler oluyor ki, de- ğil benim gibi fıttırıklar, en bilgeler bile soğukkanlı- lıklarını yitirip, isyan içinde haykırıyorlar: - Ey akıl, ey sağduyu nerelerdesiniz?... Neresinden başlamalı bilmem ki?... Canan Arıtman, Cumhurbaşkanı’nın Ermeni soy- kırımı konusundaki tavrına kızmış, büyükannesinin Ermeni olduğu imasında bulunmuş. Eh Ermeni ise Ermeni, ne olmuş? Canan Hanım’a “ayıp etmiş” demeyeceğim. Çün- kü Ermenilik ayıp değil, ama Canan Hanım’ın ken- disi ayıp, çünkü Ermeniliği ayıp saymış, bir milletvekili olarak koruyacağına ant içtiği anayasanın 10. mad- desini de çiğnemiş. Ermeni, Rum, Arnavut, Çerkez, Kürt, Laz, Süryani, Yahudi olmak ayıp değil. Bunla- rın hepsi aynı ve Canan Hanım ile bir potada erimiş, anayasanın 10. maddesi gereği eşit yurttaşlardır. Canan Hanım davranışıyla bir kez daha kanıtlamıştır ki, ayıbın ırkı, dili, dini, cinsiyeti yoktur. Tek ayıbımız bu olsaydı keşke... Gazeteci arkadaşlarımız, basın toplantısı sırasın- da, TSK sözcüsüne, özür dilekçesiyle ilgili görüşü- nü sormuşlar. O da TSK’nin buna karşı olduğunu be- lirtmiş. Hangi demokratik ülkede, bir kısım aydınlar bir bil- diri yayımladığında basın gidip Silahlı Kuvvetler’e “Ne düşünüyorsunuz” diye sorar? Böyle bir soru sorul- sa bile hangi ülkede, “Bu konu Silahlı Kuvvetler’i il- gilendirmez” anlamını taşıyan veya buna yakın ola- nın dışında bir yanıt alabilirler? Aydınların tarihi bir konuyla ilgili dilekçeleri TSK’yi ne ilgilendirir? Bu bildirinin Türkiye’nin ulusal çıkarlarına aykırı ol- duğunu ileri sürenlere soracak bir sorum var: - Demokrasilerde ulusal çıkarlara kim karar vere- cek? Bugün ulusal çıkar olarak ilan edilen davranı- şın tersi iktidar değişince ulusal çıkar olmuyor mu? Tabii imzacıların özgürlüklerini savunmamız, bil- dirinin saçmalığını görmemize engel olmamalı. Her şeyden önce, Türkler ve Ermeniler genelle- mesinin yanlışlığı, saçmalığı ve tehlikeliliği üzerinde durmalıyız. Ne bütün Türkler zalimdir, ne bütün Ermeniler maz- lum. Aynı şey, “Ermeniler bizden özür dilesin” diyenler için de geçerli. Tarihte Taşnaksutyun güruhunun işlediği suçlar ve yaptığı katliam için, şimdi bir Ermeni kardeşim benden neden özür dilesin? Olaya bu açıdan bakınca, Taraf yazarı Markar Esa- yan’ın “Önce Ermeniler özür dilesin” diyenlere ce- vaben, “Eğer samimi iseler, hiç gocunmadan özür di- lerim” demesi de saçma. Her şeyden önce Esayan’ı Ermeniler adına kim tev- kil ediyor? Ayrıca Esayan, kendisiyle hiç ilgisi olmayan çe- tecilerin suçundan dolayı hangi nedenle özür diliyor ve böyle yaparak olayla hiç ilgisi olmayan Ermeni- leri de suçlu gibi göstermek cüretini kendinde na- sıl buluyor? Bir deyiş vardır, “bir deli bir kuyuya taş atmış kırk akıllı çıkaramamış” diye. Bizde de birkaç kişi bir gi- rişim başlattılar, nur içinde yatsın Aziz Bey’in dedi- ği gibi, toplumda fazla akıllı da olmadığından, bütün deliler azdı. Şimdi, geçmiş olayların sorumluluğu tartışılıyor. Dik- kat edin tartışmanın bütün yanları aynı yöntemi kul- lanarak, iki taraf yaratıyorlar “Türkler ve Ermeniler”. Tartışıyorlar sorumluluk Türklerde mi, Ermenilerde mi?.. Bu tartışmanın bizatihi kendisi ırkçı. Son zaman- larda ben bu tartışmada kimilerinin kullandığı üslup yüzünden çok rahatsız oluyor, utanıyor ve Ermeni kar- deşlerimin duygularının rencide edildiğini düşünü- yorum. Geçmişin olaylarının asli failleri, ora insanlarını, çe- teciler ve çapulcular aracılığıyla birbirlerine kırdıranlar yeni Ortadoğu projesine yarayacak bu tartışmaları ellerini ovuşturarak izliyorlar. Bu aptal çıkmaz nasıl aşılır? İster Türk olsun ister Ermeni, bin yılı aşkın süre bir- likte dostça yaşamış olan insanların emperyalist oyun- larla birbirlerine kırdırılmasından duydukları ortak acı- nın, ortak niteliğini iyice hissetmeleriyle, bu ortak acı- yı paylaşmalarıyla bu çıkmaz aşılacaktır. Ortak acıda özür yok, paylaşım, empati vardır. O olayların yaşandığı diyarlara ortak acıyı ve trajediyi dile getiren anıtlar dikelim. Hep birlikte Türk’üyle Ermenisiyle, Kürt’üyle ortak acımızı paylaşalım bugünden tezi yok. İlk adımı kim mi atacak? Hiç önemli değil!.. Ben başlıyorum ve açıkça haykırıyorum: - Ermeni kardeşlerim ortak acımızı paylaşıyorum. asirmen@cumhuriyet.com.tr TÜSİAD yöneticileri ekonomideki kan kaybõna dikkat çekti, AKP hükümetine istişare çağrõsõ yaptõ: Tehdit etme çözüm bul ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Türk Sanayici ve İş Adam- larõ Derneği (TÜSİAD) Başkanõ Arzuhan Yalçındağ ekonominin her gün kan kaybetmekte oldu- ğunu belirterek “Bulunduğumuz aşama suçlama, yakınma ve tehdit de içeren yaklaşımların tolere edilebileceği bir aşama değildir” dedi. Yalçõndağ, Sheraton Oteli’nde yapõlan TÜSİAD’õn YİK toplan- tõsõ açõlõşõnda yaptõğõ konuşmada, ekonomi yönetiminin mevcut kri- zi geleneksel bir arz şoku gibi de- ğerlendirdiğini sandõğõnõ belirte- rek şunlarõ söyledi: “Bulundu- ğumuz aşama suçlama, yakın- ma ve tehdit de içeren yakla- şımların tolere edilebileceği bir aşama değildir. Krizin geldiği aşama, ekonomi yönetiminin sadece önlem almak için değil önlemlerin etkilerini izleyebil- mek için de ekonomik aktörlerle istişare ettiği bir işbirliği mo- delini gerektirmektedir. Bizim eksikliğini hissettiğimiz ve hü- kümeti uyarmaya çalıştığımız nokta işte bu olmuştur.” Yalçõndağ “Hükümetin son dönemlerde AB müzakere sü- recini gündemden düşürmesi, demokratikleşme ve ekonomik reform sürecini bir kenara it- mesi Türkiye’nin uzun dönem büyüme dinamiklerine büyük zarar vermektedir” diye ko- nuştu. Ekonominin her gün kan kay- bettiğini söyleyen Yalçõndağ, mevcut durumu şöyle özetledi: “Ekonomimiz 2006 yılından beri bir yavaşlama içine girmiş, buna karşılık yeni bir büyüme modeli de tespit edilememiştir. 2007 yılından itibaren bütçe performansı zayıflamıştır. Tür- kiye ekonomisinde 2009 yılı- nın ilk iki çeyreğinde de nega- tif büyüme öngörülmektedir. İki yıl üst üste büyümenin çok düşük seviyelerde kalması, Tür- kiye için çok ciddi bir istih- dam kaybı anlamı taşıyacaktır.” Yalçõndağ, alõnan önlemlerin ekonomik aktörlere güven ver- mediğini belirterek IMF destek- li bir programõn oluşturulmasõnõ istedi. Yalçõndağ “Bugün için krizin aşılması açısından asıl can alıcı meseleye henüz el atıl- mamıştır. Bu da iç talebin can- landırılmasıdır. İç talebin can- landırılması amacıyla kamu ge- lirlerinde doğacak kayıpların, cari harcamaların ve belediye- lere aktarılan kaynakların kı- sılmasıyla telafi edilmesi düşü- nülebilir” dedi. ‘Günah keçisi aramayın’ TÜSİAD Yüksek İstişare Kon- seyi (YİK) Başkanõ Mustafa Koç ise 2009’da “ekonomi, siyaset ve terör”ün hayatlarõ şekillendire- ceğini belirterek “Önümüzdeki zor yılda siyasetin izlemesi ge- reken akılcı rotanın en öncelikli unsuru, yerel seçimlere had- dinden fazla anlam yükleme- mek olmalıdır. Ülkeyi rejim tartışmalarına sürükleyecek tu- tumlardan kaçınmak esas ol- malıdır” dedi. AB reformlarõnõn toplumsal mutabakat içinde kabul edilme- sinin önemine dikkat çeken Koç, şöyle konuştu: “Yapılacaklar aşağı yukarı bellidir. Dalga- lanmalara karşı AB ve IMF gibi güçlü çıpalardan destek almak listenin en başına yazıl- ması gereken maddedir. Efsane şirketlerin, dev kurumların bi- rer birer çöküşünü gördüğü- müz bir ortamda ‘Bize bir şey olmaz’ tavrında ısrar etmeyi, krizin varlığı ve yokluğu üzeri- ne tartışma sürdürmeyi, geliş- melerin sorumluluğunu yükle- yecek günah keçisi yaratma ça- balarını anlamakta güçlük çe- kiyoruz.” ‘ÖLECEKSİNİZ DEMEM’ Erdoğan yine pembe tablo çizdi Başbakan Erdoğan, krize karşõ ne zaman ne önlem gerektiyse aldõklarõnõ söyledi. Başbakan’õn kriz değerlendirmelerine değindiği konuşmasõnda doktorun hasta ve hasta yakõnlarõna moral vermesi gerektiğini belirtip ‘Ülkenin doktoruyum, öleceksiniz demem’ sözleri salonda soğuk duş etkisi yarattõ. Ekonomi Servisi - Başbakan Recep Tay- yip Erdoğan, ekonomik krizin etkilerine iliş- kin uyarõlarõ eleştirdiği ve pembe tablo çizdi- ği konuşmasõnõ “Bir doktor, hastanın du- rumu ne kadar kötü olursa olsun, gelip de ona orada ‘Durumun çok kötü, gidiyorsun’ dememeli. Psikolojik olarak tedavi etmenin, doktorlukta önemli bir adım olduğunu bi- lir. Ben de bunu söylemek zorundayım çünkü ben de ülkemin doktoru ve sorum- luluk üstlenen bir başbakanıyım” sözleriy- le noktaladõ. Başbakan Erdoğan, dün İstanbul’da Dõş Ekonomik İlişkiler Kurulu’nun (DEİK) olağan genel kurulu toplantõsõnda işadamlarõna ses- lendi. Ekonomide son 6 yõlda elde edilen ba- şarõlara değinen Erdoğan, bütçe açõğõnõn GSYİH’ye oranõnõn yüzde 11.5’ten yüzde 1.6’ya, Hazine borçlanmasõnda faizin yüzde 30’lardan yüzde 7.8’lere gerilediğini belirtti. Erdoğan, krizin etkilerinin bugün en çok dõş ticarette görülmeye başlandõğõnõ ifade etti ve aldõklarõ önlemleri şöyle sõraladõ: “Merkez Bankası ihracat reeskont kredisi limitini 500 milyon dolardan 1 milyar dolara yükselt- tik. İkinci olarak Hazine’nin 2009 yılında sağlayabileceği toplam garanti ve ikraz li- mitini 1 milyar dolar arttırarak 4 milyar do- lara çıkardık. İmalatçı KOBİ’ler ile esnaf ve sanatkârlara yönelik 700 milyon YTL sı- fır faizli kredi desteği paketi KOSGEB ta- rafından uygulamaya konuldu. Vergi borç- larının taksitlendirilmesi imkânı getirdik.” ‘Moral bozarak bir yere varılmaz’ 2002 yõlõnda 1.6 milyar dolarlõk iş üstlenen Türk müteahhitlik firmalarõnõn 2005 yõlõn- da 9.8 milyar dolarlõk, 2006’da 15.9 mil- yar dolarlõk, 2007 yõlõnda da 19.5 milyar dolarlõk proje aldõklarõnõ kaydeden Erdo- ğan, şöyle konuştu: “Bütün bunları niçin söylüyorum? Türkiye’ye felaket senar- yoları yakıştıranlar var... Bundan vaz- geçmelerini diliyorum. Milletin moralini bozarak hiç kimse bir yere varamaz. Böy- le sağda solda, rasgele önümüze mik- rofon uzatıldığı zaman eleştirel, haka- retamiz, psikolojik noktada, insanımı- zın psikolojisini bozacak açıklamalar yapmak doğru değildir. Henüz ölüm sin- yalleri vermeyen bir hastaya, siz kalkar da ölümü hatırlatan bir doktor veyahut da kefenini hazırlayan bir doktor, aile gördünüz mü, duydunuz mu? Bu tür şey- ler yapılıyor. Ayıptır. Olmaz böyle şey. Ne yazık ki bunlar yapılıyor. O yine ge- lir, onu psikolojik olarak tedavi etmenin, doktorlukta önemli bir adım olduğunu (bilir) ve yakınlarına da ‘Sakõn ha, böyle şey- ler söylemeyin’ der. Ben de bunu söylemek zorundayım çünkü ben de ülkemin dokto- ru ve sorumluluk üstlenen bir başbakanı- yım.” FATMA KOŞAR Çeşitli platformlarda ve iş dünyasõ örgütlerinin toplantõlarõnda konuşma- sõ alkõşla bölünen dünkü DEİK top- lantõsõnda Erdoğan’õn zayõf bir alkõş al- masõ dikkat çekti. Erdoğan, bazõ çevrelerin felaket se- naryolarõndan çõkar sağlamaya çalõş- tõğõnõ savunurken Türkiye’de iç talebin canlõ olduğunu ve otomobil satõşlarõ- nõn ocak-ekim döneminde arttõğõnõ söyledi. Erdoğan’õn aktarõmlarõ top- lantõdan sonraki öğlen yemeğinde işa- damlarõnõn “Başbakan bu rakamla- rı nereden buluyor acaba” şeklinde esprilerine neden oldu. Ekimde hafif ti- cari araç satõşlarõ yüzde 35, ocak- ekim kümülatif binek ve hafif ticari araç satõşlarõ da yüzde 1.1 düşmüştü. Başbakan, bayramda İstanbul’a ve Ankara’ya gelen kurbanlõk hayvanla- rõn bir tanesinin bile geriye dönmedi- ğini de iddia etti. Oysa satõcõlar da ya- kõnmõştõ. Toplantõdan yemeğe geçen iş dünyasõ temsilcileri, gazetecilerin di- ğer bazõ konulardaki sorularõna yanõt verseler de “Başbakan’ın çizdiği tab- lo ve konuşmasıyla ilgili sorulara” şöyle yanõt verdiler: “Biz mesajı aldık; öyle her mikrofon uzatana konuş- mayacağız... Yanıt yok.” AKP’de seçim telaşı EMİNE KAPLAN ANKARA - Yerel seçimde oy oranõnõ ar- tõrmayõ hedefleyen AKP’de, son dönemde yapõlan bazõ hatalõ stratejiler nedeniyle “oy kaybı” endişesi yaşanõyor. Son dönemde parti yöneticileriyle ilgili yolsuzluk iddialarõnõn belgeleriyle ortaya çõkmasõ, Başbakan Tayyip Erdoğan’õn Kürt söylemindeki değişiklik nedeniyle eleştirilere hedef olan AKP’de, yerel seçi- me yönelik kaygõlar dile getirilmeye baş- landõ. Erdoğan’õn başkanlõğõnda hafta için- de toplanan MYK’de, belediye başkan adaylarõnõn yanõ sõra partinin politikalarõ da değerlendirildi. Başbakan Tayyip Erdo- ğan’õn CHP ve DTP’nin elinde bulunan “kaleleri düşüreceğiz” söyleminin sõk sõk parti yöneticileri tarafõndan tekrarlan- masõ eleştirildi. Bu söylemin farklõ algõla- malara yol açõldõğõna dikkat çekilen top- lantõda, bazõ MYK üyeleri, şu değerlen- dirmeyi yaptõlar: “Başbakan, kaleler he- defini 22 Temmuz seçim sonuçları açık- landığında ilk kez söyledi. Bu yeterliydi. Ancak bunun ardından hem parti söz- cülerimiz hem de çok sayıda bakanımız bunu ısrarla tekrarladılar. Bu hedef sık sık tekrarlanınca, kaleler dışında seçimi önemsemiyormuşuz gibi algılandı. Ama daha da kötüsü ‘mutlaka alacağõz’ dedikçe karşı tarafı da bize karşı harekete ge- çirdik. Özellikle DTP, seçimi belediyeyi bize vermemeye indirgedi. Biz sık sık ka- leler dedikçe DTP’lilerin daha da kendi içlerinde kenetlenmelerini sağladık.” Bazõ MYK üyeleri, doğalgaza son dö- nemde yapõlan zamlarõ gündeme getirdi. Zammõn ister istemez partiyi seçimde olumsuz etkileyeceğini vurgulayan MYK üyeleri, “Geçen 6 yılda hiç zam yapmayıp tam da seçim öncesi büyük bir zam yapıldı. Keşke büyük bir zam yerine geçen yıllarda azar azar bu zam yapılsaydı” dediler. Başbakan Erdoğan’õn, TBMM Genel Kurulu’nda bütçe görüşmeleri sõrasõn- da ülkenin bölünmez bütünlüğü konu- sunda MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçeli ile aynõ görüşte olduğu yö- nündeki açõklamasõ da parti içinde eleştiri konusu oldu. Bu konu MYK’de gündeme gelmedi. Ancak ba- zõ parti yöneticileri, Erdoğan’õn DTP’li- lerle girdiği sert polemik için “Başbakan bu tuzağa düşmemeliydi. Ama özellikle DTP’lileri eleştirirken söylediği “Bah- çeli ile aynõ görüşteyim’ sözü çok abar- tılı ve yanlış oldu” görüşünü dile ge- tirdiler. DOĞALGAZ ZAMMI VE ‘KALE DÜŞÜRME’ SÖYLEMİ PARTİDE ELEŞTİRİ KONUSU OLDU ÜÇ GÜNLÜK ETKİNLİK Eski DİSK Başkanı Baştürk anılacak Haber Merkezi - Ge- nel-İş ve DİSK’in eski Genel Başkanõ Abdul- lah Baştürk üç günlük etkinlikle anõlõrken “Ab- dullah Baştürk İşçi Edebiyatı Ödülleri”ni kazananlara ödülleri tö- renle verilecek. Abdullah Baştürk anõ- sõna Baştürk ailesi, Ede- biyatçõlar Derneği ve DİSK Genel-İş Sendi- kasõ’nca bu yõl altõncõsõ düzenlenen yarõşmada Haydar Demir’in “Ma- kine” adlõ öyküler kita- bõ, Zehra İpşiroğlu’nun “Özgürlük Yolları” ad- lõ yaşamöyküleri kitabõ, Hasan Kıyafet’in “Umut Direniyor” ad- lõ romanõ ödüle değer görüldü. Yazarlar bugün An- kara’da Mülkiyeliler Bir- liği’nde kitaplar ve işçi edebiyatõ üzerine dü- zenlenen sempozyum- dan birer konuşma ya- pacaklar ve kitaplarõnõ imzalayacaklar. Abdul- lah Baştürk’ün yarõn sa- at 11.00’de İstanbul Zin- cirlikuyu’daki mezarõ ba- şõnda anõlmasõndan son- ra 22 Aralõk 2008 Pa- zartesi günü de akşam saat 18.00’den itibaren Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merke- zi’nde anma toplantõsõ gerçekleştirilecek, ödül- ler sahiplerini bulacak. DEİK GENEL KURULU’NDAN İZLENİMLER ‘Başbakan bu verileri nereden buluyor?’ TÜSİAD Başkanõ Arzuhan Yalçõndağ, ekonomik krizin geldiği noktada suçlama, yakõnma ve tehdit de içeren yaklaşõmlarõn tolere edilemeyeceğini söyleyerek, hükümete işbirliği ve istişare çağrõsõ yaptõ. YİK Başkanõ Koç da ekonomi yönetimindeki ‘Bize bir şey olmaz’ yaklaşõmõnõ eleştirdi. Gül’den hükümete kriz göndermesi Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül ise TÜSİAD YİK toplantõsõnda yaptõğõ konuşmada önce krizin Türki- ye’yi teğet geçeceğini söyleyen, sonrasõnda ise kriz- den en az etkilenen ülke olacağõmõzõ belirten Baş- bakan Recep Tayyip Erdoğan’dan farklõ konuştu. Gül, hükümete gönderme olarak da değerlendirilen şu açõklamayõ yaptõ: “Tüm dünyayı ilgilendiren bu krizin yüksek büyüme performansı gösteren bi- zim gibi ülkeleri etkilememesi ve bunların dışın- da kalacağımızı düşünmek mantıklı olamaz. Bu kriz tabii ki, Türkiye gemisini dalgalandırmaya başladı. Burada önemli olan bu gemi sağlam mı değil mi? Böyle durumda yapılması gereken ne- lerdir? Uluslararası boyutta büyük bir dayanış- ma ve işbirliği ile ülkelerin kendi içinde işbirliği ve dayanışması gerekmektedir. Hiçbir ülke ulus- lararası dayanışma içine girmeden bu işin içinden çıkamaz. Türkiye’de hükümet, iş dünyası, sen- dikalar, herkes büyük bir dayanışma içine gir- mezse hep beraber kaybederiz.” TÜSİAD YİK toplantısına Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de katılarak bir konuşma yaptı. (AA)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear