01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HÜKÜMET BÜYÜK YENİLGİ ALDI CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 2 ARALIK 2008 SALI 8 DIŞ HABERLER [email protected] ANMA Sanki böyle gitmeyi bizzat istemiş gibi dimdik ve yaşlanmadan, gittin. Ve bize bıraktığın öğretin aydın ve devrimci olma hedefi engin hoşgörü saygı ve sevginin en derini bir de, özlem idi… A.Refik Suna 1925-2007 Eşin: Nadire Suna Evlatların: Eren-Nur-Günseli-Ali Ömer-İlhami-Muammer-Serap Torunların: Özgür-Y.Metin-Enver-Yiğit-Efe TC ANKARA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN Esas No: 2006/79 Karar No: 2008/214 Davacõ: Güneş Deniz Davalõ: 1- Yusuf Onuk 2- Mehmet Onuk Davacõ Güneş Deniz vekili tarafõndan davalõlar Yusuf Onuk, Mehmet Onuk ve Ray Sigorta AŞ aleyhine açõlan tazminat davasõnõn yapõlan yargõlamasõ sonunda; Mahkememizce davalõlardan Yu- suf Onuk'un Şehit Salim Tekgül Cad. Keremkent Sitesi No: 1/4 Pursaklar/Keçiören/Ankara ve Mehmet Onuk'un Peyami Safa Mahallesi Dr. M. Altun Cad. No: 33/D Akdere Ankara tebligat yapõla- madõğõndan mahkememizin 2006/79-2008/214 sayõlõ kararõnõn ilanen tebliğine karar verilmiştir. Mahkememizde yapõlan yargõlama sonunda verilen 2008/214 sayõlõ kararda; Maddi tazminat davasõ- nõn kõsmen kabulü ile; 11.895 YTL hasar bedelinin davalõ sigorta şirketinin poliçe limiti ile sõnõrlõ olmak ve bu şirket açõsõndan faizin başlangõç tarihinin 28/02/2006 olmasõ kaydõ ile, diğer davalõlar yönünden faizin başlangõç tarihinin 24/09/2005 olay tarihi olmasõ kaydõyla yasal faiziyle davalõlardan müştereken ve müteselsilen alõnarak davacõya verilmesine, fazla istemin reddine; manevi taz- minat talebinin reddine, Harçlar Yasasõ uyarõnca alõnmasõ gerekli 642,33 YTL nispi ilam harcõndan peşin yatõrõlan 350 YTL harcõn mahsubu ile bakiye 292,33 YTL harcõn davalõ sigorta şirketinin 5000/11895'inden sorumlu olmasõ kaydõyla davalõlardan müştereken ve müteselsilen alõnarak Hazine’ye gelir yazõlmasõna; davacõ tarafõndan peşin olarak yatõrõlan başvurma harcõ, periş nispi harç ve vekâlet harcõndan ibaret toplam 364,30 YTL harcõn davalõ sigorta şirketinin 5000/11895'inden sorumlu olmasõ kaydõyla davalõlardan müştereken ve müteselsilen alõnarak davacõya verilmesine; da- vacõ tarafõndan yapõlan dosya, pul, tebligat, müzekkere gideri, ilan gideri ve bilirkişi ücretlerinden ibaret toplam 820 YTL yargõlama giderinden takdiren 376 YTL'si ile davacõ vekilinin çalõşmasõ kar- şõlõğõ tarifeye göre takdir olunan 1.427,20 YTL nispi ücreti vekâletin davalõ sigorta şirketinin 5000/11895'inden sorumlu olmasõ kaydõyla davalõlardan müştereken ve müteselsilen alõnarak davacõya verilmesine, bakiye yargõlama giderinin davacõ üzerinde bõrakõlmasõna; davanõn reddolunan kõsmõ üzerinden davalõ sigorta şirketi vekilinin çalõşmasõ karşõlõğõ tarifeye göre takdir olunan 1.062 YTL nispi ücreti vekâletin davacõdan alõnarak davalõ sigorta şirketine verilmesine karar verilmiş olup davalõlar Yusuf Onuk ve Mehmet Onuk'a işbu ilanõn ilan tarihinden itibaren 7 gün sonra mahkeme- miz 2006/79-2008/214 sayõlõ kararõnõn tebliğ edilmiş sayõlacağõ, davalõnõn tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde kararõ temyiz etmesi veya bir vekil vasõtasõyla temyiz ettirmesi T.K'nun 28-31. mad- desi uyarõnca ilanen tebliğ olunur. 08/09/2008 Basõn: 65102 Pakistan’a saldõrõ protestosu Dış Haberler Servisi - Mumbai’de 172 kişinin ölümüne yol açan saldõrõ- larõn ardõndan Hindistan, Pakistan Bü- yükelçisi’ni Dõşişleri Bakanlõğõ’na ça- ğõrarak, terorizmi önleyemediği ge- rekçesiyle Pakistan’õ resmen protesto etti. Önceki gün istifa eden içişleri ba- kanõnõn yerine göreve getirilen yeni ba- kan Palaniappan Çidambaram da “Bize yönelik ağır tehdide kararlı- lıkla karşılık vereceğimizden ve bu tehdidi bertaraf edeceğimizden her- kesin emin olmasını istiyorum” diye konuştu. Bakan, saldõrõlarõn “Hindis- tan ruhuna yönelik” olduğunu belirtti. Hindistan İçişleri Bakan Yardõmcõ- sõ Shakeel Ahmed saldõrõlarõ düzen- leyenlerin tamamõnõn Pakistan kö- kenli olduğunu söyledi. İçişlerinden So- rumlu Devlet Bakanõ Anand Şarma da “Olanlar Pakistan’la ilişkileri nor- malleştirme sürecine büyük darbe vurdu” diye konuştu. Pakistan Devlet Başkanõ Asıf Ali Zerdari ise Mumbai saldõrõlarõ yüzün- den Hindistan’õn ülkesini cezalandõr- mamasõnõ isteyerek militanlarõn bölge- yi savaşa sürükleyebilecek güce sahip ol- duğunu söyledi. Zerdari, Financial Times gazetesinde yayõmlanan demecinde, “Kötü niyetli devlet dışı aktörler, iki nükleer güç arasında yeniden savaş çı- karma tehdidi yaratıyor” uyarõsõnda bulunarak tehdide karşõ ortak tavõr alõn- masõ çağrõsõnda bulundu. Pakistan’da faa- liyet gösteren Leşker-i Tayibe örgütünün eğittiği Pakistanlõlarõn saldõrõlarõ dü- zenlediği yolundaki haberlere de deği- nen Zerdari, kendilerinin de bu örgüte karşõ mücadele verdiğini hatõrlattõ. ABD Dõşişleri Bakanõ Condoleezza Rice saldõrõlar hakkõnda yürütülen so- ruşturmada Pakistan’õn Hindistan ile mutlaka işbirliği yapmasõnõ istedi. Rice, “Pakistan hükümeti, deliller nereye ka- dar giderse gitsin takip etmeli, bunu en kararlı ve tavizsiz şekilde yapmalı” di- ye konuştu. Hem Hindistan’õn hem de Pa- kistan’õn kolluk kuvvetleri ile istihbarat kurumlarõ arasõnda “en yüksek seviye- de” işbirliği yapõlmasõnõ isteyen Rice, “Mutlak şeffaflık ve işbirliği zamanı ol- duğunu düşünüyorum. Pakistan’dan beklediğimiz budur” dedi. Hindistan’da İçişleri Bakanõ ve Ulu- sal Güvenlik Danõşmanõ’nõn istifasõnõn ardõndan dün de Mumbai kentinin bağ- lõ olduğu Maharaşta eyaleti başbakanõ Vi- lasrao Deşmukh istifa etti. Gömmeyi reddettiler Mumbai’deki Müslüman mezarlõğõ yetkilileri, operasyonda öldürülen 9 te- röristi gömmeyi reddetti. Bada Kabristanõ Vakfõ’ndan bir yetkili, bu “iğrenç” su- ça karõşmõş kişilerin Müslüman kabul edi- lemeyeceğini söyledi. Hindistan Times gazetesi, istihbarat servislerinin, 10 ay önce Leşker-i Tayi- be örgütünün Mumbai’deki beş yõldõz- lõ otellere saldõrõlar düzenleyeceği yö- nünde bilgi aldõğõnõ ancak bu bilgilerin dikkate alõnmadõğõnõ yazdõ. Gazete, is- tihbaratõn geçen şubat ayõnda ülkenin ku- zeyinde tutuklanan bir Leşker-i Tayibe militanõndan elde edildiğini, sorgusun- da bulunan bir yetkiliye dayanarak yaz- dõ. Aynõ yetkili, tutuklanan militanõn ge- çen yõlõn sonlarõnda Mumbai’de kaldõ- ğõnõ ve saldõrõya uğrayan otellerin “her katını” incelediğini de söyledi. Hindistan Ulusal Güvenlik Konse- yi’ne de geçen eylül ayõnda Tac Mahal Oteli’nin saldõrõya uğrayabileceğine iliş- kin bilgi verildiği, 12 Kasõm’da da sal- dõrõnõn denizden geleceği yolunda is- tihbarat alõndõğõ bildiriliyor. KAVŞAK ÖZGEN ACAR Nesin’den ‘Büyüklere Masallar’! 29 Ocak’ta bu köşedeki yazım şöyle başlıyordu: “Gel de büyük yazar Aziz Nesin’e hak verme! Türk halkının yüzde 60’ının zekâsından kuşku duyan ya- zarın, yaklaşık yarım yüzyıl önce okuduğum ‘Büyüklere Masallar’ ki- tabından bir öyküyü anımsadım.” “Halkı mutlu, zengin bir ülkede yı- lanlar, çıyanlar, çakallar, çeşitli ha- şereler çoğalmaya başlamış. Ne kadar mücadele edilirse edilsin bu yaratıkların tüm ülkeye yayılışı ön- lenememiş. Ülke ileri gelenleri ne yapacakla- rını şaşırmışlar. Biri, bir ulu insanı anımsamış. Ülkeyi, kurtarsa kurtar- sa onun kurtaracağını algılamışlar. Ulu, insanların isteklerini kabul ede- rek başa geçmiş. İlk talimatı ‘Doğu kapısını kapatın!’ olmuş. Güç bela doğu kapısı kapatılınca, yaratıkların ülkeye girişleri önlenmiş. Yaratıkla- rın daha da çoğalmaları önlenince, içeridekilerle mücadele kolaylaşmış. Ülke eski mutlu yaşamına dönmüş. Aradan uzun bir süre geçmiş. Ül- kenin ileri gelenlerinden bazıları ötekilerin önüne geçme sevdasına kapılmışlar. ‘Doğu kapısını azıcık aralarsak, gelenler bize oy verir, biz de seçimi kazanır, başa geçeriz’ düşüncesini uygulamışlar. Doğudan gelen yılanlar, çıyanlar, çakallar oy- larını kapıyı aralayanlara vermişler. Bir sonraki seçimde öteki ileri ge- lenler de ‘Bu sefer doğu kapısını biz biraz daha fazla aralayalım. Yeni gelenlerin oyları ile seçimi biz ka- zanırız’ demişler. Gerçekten yeni gelenlerin oyları ile seçimi kazan- mışlar. O günden sonra seçimi ka- zanmak isteyen herkes, kapıyı ken- dine göre aralamış, sonuçta ülke ulu’nun müdahalesinden önceki duruma dönmüş. Öykü, ileri görü- şün güzel bir örneği değil mi?” Bugün köşemizde “türban” ve “kara çarşaf” olgusunu değerlen- dirmek için o yazımı anımsayalım is- tedim. Bu “masal”dan sonra tarihsel bir gerçeği de anımsayalım. Fransız İhtilali’nin ardından 1796’da Paris’e atanan ilk Osmanlı Büyükelçisi Mo- ra’lı Seyit Ali Efendi denizyolundan gittiği Marsilya’da büyük törenle karşılanır. Napolyon Bonapart baş- ta olmak üzere, özellikle Fransız sosyetesinin bayanlarından ola- ğanüstü ilgi görür. Ali Efendi’nin sarığı Fransız kadınları arasında moda olur. Farsçadan dilimize giren “dülbend (tülbent)” sözcüğü, Paris’te Ali Efendi’nin sarığına özenilerek değerli kumaşlarla saçları örtme bi- çimi “türban” sözcüğüne dönüşür. Fransızca “türban” sözcüğü ve bi- çimi yeni adıyla Türkiye’ye geri ge- lir. Dolayısıyla “türban”ın İslamiyet- le en ufak bir ilişkisi yoktur. Erzurum’daki İran Başkonsolos- luğu “Doğu kapısını” açıncaya de- ğin Türkiye’de “türban” görülmez. Daha önce yazdığımız gibi, İran Başkonsolosluğu 1985’te “İslami- yeti” değil “Humeyni dinini” Türki- ye’ye ihraç etmeye, Atatürk Üni- versitesi’ndeki genç öğrenci kızlarla başlar. Burssuz, yoksul kız öğ- rencilere, devlet bursunun iki katı bir aylığı karşılıksız verir. Tek koşul “Humeyni dininde” olduğu gibi “türban” takmaktır. Bu girişim kısa sürede bu üniversitede yaygınla- şacak, sonra öteki üniversitelere sıçrayıp “siyasal simgeye” dönü- şüm gerçekleşecektir. Tahran, do- ğu kapısını aralamıştır. CHP’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk 1925’te Kastamonu’da ne de- mişti: “Biz her açıdan uygar insan ol- malıyız. Düşüncemiz, aklımız, tepeden tırnağa kadar uygar olacaktır. Uygar ve uluslararası giysi ulusumuza layıktır, onu giyeceğiz.” Partinin bugünkü başkanı Deniz Baykal ne diyor: “Tür- ban siyasal simgedir, kara çarşaf de- ğildir.” Yandaşlarına göre Baykal ne yap- mış: “Açılım!” Değil şu anda kol- tukta oturması, daha önce de çeşitli kereler yazdığımız gibi, çok- tan çekip gitmesi ge- reken Baykal’ın seçim karnesine göz atalım: Genel seçim: 1995’te yüzde 10.7, 1999’da ise 8.7 ile “CHP’yi barajın altına gömen Genel Başkan” diye tarihe geçme- miş miydi?. 2002’de yüzde 19.4, 2007’de DSP’nin payandası ile yüz- de 20.9. Yerel seçim: 1994’te yüzde 4.6, 1999’da 11.8 ve 2004’te 18.2. Baykal, aklı sıra Nesin’in “masalın- da” olduğu gibi Doğu kapısını arala- yıp partisine oy kazandıracak. Erdo- ğan, Baykal’ın bu girişiminden dola- yı zevkten dört köşe olduğunu acaba neden açıkladı dersiniz? Baykal’a çok tepki geldi. Ama Bay- kal her şeyin iyisini bildiği için tep- kilere tepki gösterdi. Bugüne değin “iktidar” yüzü göstermediği CHP’yi “iktidarsız” yapmış bir genel başkan hakkında Hürriyet gazetesinde La- tif’in bir karikatü- rünü, komşu tak- si durağımdan, CHP’ye oy vermiş ve yine de vere- ceğine inandığım bir şoför arkadaş, “sokaktaki adam” diliyle yorumladı. Latif’in karikatüründe, eşi kara çar- şaflı olan bir satıcıya bir müşteri, “CHP tespihi var mı otuzüçlük!” diye soruyor. Şoför arkadaş, karikatüris- ti eleştiriyor: “Tespih zaten 33’lüktür. İktidarsız CHP’nin tespihi olsa olsa 31’lik olur!” Baykal CHP’de “açılım” derken, “kapalım” uygularken yoksa yine çar- şaflamıyor mu? Baykal’ın CHP’sinin Tespihi! Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde benden iki yıl önceki sınıfta okuyan rahmetli ağa- beyimiz Ertuğrul Baydar, uzun süre Çalışma Bakanlığı’nda müfettiş olarak görev yaptı. Fakültede anlattığı bir ola- yı anımsıyorum. Babasına dayanarak anlattığı gerçek öykü kolay kolay unutulacak gibi değil. Öyküyü Baykal gibi eşi ve SBF’den ça- lışkan sınıf arkadaşım Olcay Hanım’ın da anımsayacağını sanıyorum. Celal Baydar, “Ağır ceza başkanlığı” yapmış bir yargıç... Doğu Anadolu’da bir kentte bu görevde eşi Samime Hanım ile “kara çarşaflı kadınların çokluğundan” yakınmaktadırlar. Atatürk kuşağının ay- dın çifti bu durumdan çok üzgündürler. Ertuğrul’un öyküsü şöyle gelişir: “Bir gün babam eve geldiğinde an- neme ‘gözün aydın’ dedi. Annem ne- denini sorunca babam anlattı. Kent ka- ra çarşaflılardan kurtulacak. Vali bey bir genelge yayımladı. Bundan böyle ge- nelevde çalışan kadınlar ‘çarşı iznine’ çarşaflı çıkacaklar. Yarın belediyenin tellalı da valinin genelgesini sokaklarda duyuracak. Sonuçta kentte bir hafta için- de tek bir çarşaflı kadın kalmadı!” Rahmetli Ertuğrul Baydar! Elmek: [email protected] Faks: 0312. 442 79 90 Dış Haberler Servisi - Roman- ya’da yapõlan genel seçimlerde, ülke- nin AB’ye üye olma sürecine liderlik eden partiler darbe yerken, Demokratik Liberal Parti (PDL) büyük başarõ el- de etti. Romanya’nõn geçen yõl AB’ye katõlõmõnõn ardõndan yapõlan ilk genel seçimlere katõlõm oranõ yüzde 39’da kaldõ. Sandõk başõ yoklamalarõnda Sosyal Demokrat Parti’nin 5 puan önde gözükmesine (PSD) karşõn, oy- larõn yüzde 70’ten fazlasõ sayõldõğõn- da PDL’nin yüzde 34, PSD’nin ise yüzde 33 oy aldõğõ görüldü. Sosyal demokrat lider Mircea Geoa- na henüz daha çok PDL’nin güçlü ol- duğu büyük şehirlerdeki oylarõn sayõl- dõğõnõ belirterek “Bekleyelim ve daha küçük ve orta ölçekli kentlerdeki so- nuçların ne olacağını görelim” dedi. Devlet Başkanõ Traian Basescu’nun destekçisi ve liberal demokratlarõn lideri Emil Boc ise yarõşõ az farkla önde ta- mamlayacaklarõ tahmininde bulundu. Hindistan Pakistan Büyükelçisi’ni Dõşişleri Bakanlõğõ’na çağõrõrken saldõrõ planlarõnõn, şubat ayõnda tutuklanan bir militandan öğrenildiği, ancak bu bilgilerin dikkate alõnmadõğõ belirtiliyor Rumen seçmen şaşırttı Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı Cumhuriyet’in “ekonomi muha- birliğini” yaparken Odalar Birli- ği başkanlığına 1969’da seçil- meden önce genel sekreterken tanımıştım. Başkan seçildiği günü çıkan kavgada “ülkücü yandaşları” bir grup gazeteci arasında beni de tartaklamış- lardı. Bu olaydan sonra Er- bakan nazik bir dille “geçmiş olsun” ve “özür” içerikli bir mektup göndermişti. İki yıl önce, 41 yaşındayken sekreteri 24 yaşındaki Ner- min Hanım’la evlenmişti. Alımlı bir kadın olan rahmet- li Nermin Hanım’ı da o gün- lerde tanımıştım. Başı açık- tı. Nikâhta da başı açık bir gelinlik giymişti. O yıllarda moda olmaya başlayan mi- ni etek giymese de etekleri diz boyundaydı. Ancak yıl- larca sonra Nakşibendi eşi- nin baskısı ile örtünmek zo- runda kaldı. Erbakan Hoca, birlik başkanlığını sıçrama tahtası olarak kullanıp aynı yıl Konya’dan bağımsız olarak TBMM’ye girdi. Bir yıl sonra Milli Ni- zam Partisi’ni kurdu. 12 Mart’ta partisi kapatıldı. Ardından çeşitli partiler kurdu ve kapatıldı. “Doğu kapısını” aralatan İran büyükelçileri ve kara çarşaf- lılarla seçim alanlarında boy gösterdi. Erbakan Hoca’nın “rahleyi tedrisinden” geçen, günü- müzde devlet protokolü- nün tepesindeki üç kişinin eşlerinin evlilikleri önce- sindeki giysilerine baka- lım. Cumhurbaşkanı Ab- dullah Gül 30 yaşınday- ken 14 yaşında evlendi- ğinde Hayrünnisa Ha- nım’ın da başı açıktı. Baş- bakan Recep Tayyip Er- doğan’ın eşi Emine Ha- nım’ın yandaki resmine bakarsanız evlenmeden önce bırakın başının açık- lığını, eteğinin diz boyunun üstünde olduğunu görür- sünüz. Başbakan Yar- dımcısı Cemil Çiçek’in eşi Gülten Hanım’ın ge- linliğinde türban nerede? Türkiye’de bazı siyasacı- lar, iktidara gelmek için ka- dını, ikinci sınıf “kapatma” insan ola- rak görmüyorlar mı? Gülten Çiçek. Hayrünnisa Gül. Emine Erdoğan (soldan ikinci). Kapatılan Kadınlar! İMA, DADA - Mumbai’de saldırıya uğrayan sinagogda öldürülen haham ve eşinin cenaze töreninde, iki yaşındaki çocukları Moşe’nin “İma, Dada” (anne, baba) diye ağlaması, törene katılanları da ağlattı. Sinagogda şu ana kadar 7 Yahudi’nin öldürüldüğü tespit edildi. Ancak kimlik tespiti çalışmaları tamamlanınca bu sayısının artabileceği belirtiliyor. (Fotoğraf: AFP) Sosyal Demokratların lideri Geoana, sandık başı yoklamalarından gelen sonuçları zafer işaretiyle kutladı ama sevinç kısa sürdü. Çünkü resmi sonuçlara göre liberaller önde. (Fotoğraf: AP)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear