23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 17 ARALIK 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 11ekonomi@cumhuriyet.com.tr ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr Evet, yalnış okumadınız.. Bu işsizlik diğerle- rinden farklı; tıpkı bu ekonomik krizin diğerlerin- den farklı olduğu gibi. Çünkü işsiz kalanların ço- ğu zaten borç içinde. Şimdi boş masanın üze- rine dizdikleri, sayıları 1 ila 5 arasında değişen kre- di kartlarına bakıp kara kara düşünüyorlar. Yal- nız kredi kartları mı? Bir kısmının tüketici kredi- si, ev kredisi gibi başka borçları da var... Rakamlar ise az değil. Veriler de durumu doğruluyor. Merkez Bankası Finansal İstikrar Raporu’na göre Türkiye’de ha- nehalkı borcu 2008 Eylül ayı itibarıyla 2007 yılı so- nuna göre yüzde 24, faiz ödemeleri ise yüzde 19.8 artış gösterdi. Hanehalkı borcunun gelişimi tür- lerine göre incelendiğinde, 2007 yılı sonuna kı- yasla 2008 yılı eylül ayı itibarıyla konut kredilerinde yüzde 22.1, diğer kredilerde yüzde 35.3 oranın- da artış kaydedildi. Ya yılbaşından bu yana batık kredi oranının yüz- de 50 oranında arttığı gerçeği? Ocak 2008’de tas- fiye edilen tüketici kredisi ve kredi kartlarının tu- tarı 2.7 milyar YTL iken bu rakam geçen hafta so- nu itibarıyla 3.9 milyar YTL’ye ulaştı. Şurası bir gerçek ki, kriz derinleştikçe, iflaslar ve işten çıkarmalar arttıkça bu sayılar da artacak... Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick’in vur- guladığı gibi; “küresel mali kriz yakın zaman- da işsizlik krizine dönüşecek”... Zoellick “İşsizlik krizi birçok ülkenin sosyal yapısını tehdit edecek. İşsizlik krizi gıda ve yakıt krizini derinleştirecek. Kriz- den en fazla yoksul olanlar etkilenecek” diyor. “Üretmekten çok tüketmek” üzerine kurulu sistem, dev dalgaların girdabında alabora olur- ken sistemin en büyük mağdurları da çalışanlar oluyor her zamanki gibi. Durum tespiti tamam, iyi ama, resmin bütü- nünü görmek çok daha önemli. Sistem öyle ken- diliğinden bu hale gelmedi. GETİRİLDİ. Önce bunu görmek lazım. Sermayenin ama- cı çok üretip çok satarak çok kâr etmek. Ancak 1980 sonrası küreselleşme, rekabeti ucu açık ha- le getirdikçe emeğin hem gücü hem geliri azal- dı. Bir formül bulunması gerekiyordu ve bulun- du da: Emekçilere borç vererek daha çok tü- ketmelerini sağlamak. Böylece mortgage, kredi kartları, ihtiyaç kredileri, tüketici kredileri gibi fark- lı enstrümanlar geliştirildi. Bizim gibi ülkelerde ise durum iyice abartıldı. Bankalar gelir düzeyine, ödeme gücüne bak- madan kredi kartı dağıttılar. Ekmek bile kredi kar- tı ile alınır hale getirildi. Ben bu yazıyı yazarken bile cep telefonuma bir bankadan “Yeni yıl har- camalarınız için 0.84’ten başlayan oranlarla ha- zır ihtiyaç kredisi, gelir belgesiz ve kefilsiz. Sizi kim- lik ve adres belgenizle bankamıza bekliyoruz” ya- zılı mesaj geliyordu. Peki ne yapmak gerek? Viyana Ekonomi Üniversitesi’nde öğretim üyesi Doç. Dr. Özlem Onaran, bölüşüm, istih- dam, büyüme ve finansal krizler alanlarında ça- lışmalar yapan bir isim. Aynı zamanda ATTAC üyesi. 4 Aralık’ta Birgün gazetesinde yer alan rö- portajında Onaran; “Emekçi ‘Biz artık faturayı ödemek istemiyo- ruz’ diyor. Bu ancak radikal ve örgütlü bir yanıt- la mümkün: Ana talebimiz, kriz karşısında tam is- tihdam olmalı. Bunun da kısa vadede üç ayağı var: Kâr eden özel işletmelerde işten çıkarmalar ya- saklanmalı. Zarar eden şirketlerde, isçilerin de- netimi sağlanmalı. İşverenlerin kapatmak istedi- ği veya bırakıp kaçtığı şirketler çalışanların de- netiminde kamusal kredilerle canlandırılmalı. Kamu sektörü aktif istihdam yaratma politikası başlatmalı” diyor ve ekliyor: “Depreme dayanıklı bina inşaatı, binalarda ısı izolasyonu, sağlık, eğitim, çocuk ve yaşlı bakımı gibi alanlarda ya- tırıma ve istihdama zaten ihtiyaç var. Bunlar emek yoğun sektörler. Bu işlerin iç talep etkisi de var. Kör devletçilik değil ama çalışanların denetiminde demokratik katılımcı kamusal işletmeler iste- meliyiz. Bir sonraki orta vade çökmüş bir ihracata dayalı büyüme safsatası yerine geleceğimiz açı- sından önemli seçilmiş sektörlerde, örneğin ye- şil enerji sektöründe yatırıma dayalı bir kalkınma ve teknoloji politikası için demokratik ve katılım- cı bir plan oluşturmak.” TÜSİAD, TOBB işçi ve işveren sendikaları ar- tık bir yandan da bunları biraz konuşup tartışmalı. Öyle “IMF’siz asla olmaz” diyerek ülke kurtarıl- mıyor ne yazık ki... Üstelik kurtarılmadığını da- ha önce de hepimiz görüp yaşadık... Bu İşsizlik Diğerlerinden Çok Farklı... B‹LG‹ TOPLUMUNA DO/RU / ÖZLEM YÜZAK 2008’e ilişkin ekonomik veriler toplandıkça küresel kri- zin ve Türkiye’ye yansımalarının boyutları da daha net anlaşılır hale geliyor. Önceki gün (15 Aralık Pazartesi) yayımlanan ulusal gelire ilişkin istatistikler ve eylül ayı- na ait işsizlik verileri ekonomideki daralma sürecini göz- ler önüne sermekteydi. Önce aşağıdaki tablo aracılığıyla verileri anımsayalım: * Ulusal ekonomi 2008’in yaz aylarında (üçüncü çeyrek dönemde) bir önceki yıla göre sadece yüzde 0.5’lik bir artış göstermiştir. İktisadi faaliyetlerin alt ka- lemlerine baktığımızda, söz konusu “artışın” esas iti- barıyla tarım sektöründen kaynaklandığı anlaşılmakta- dır. Tarım dışı ekonomi söz konusu dönemde yüzde 0.6, son altı aylık dönemde de yüzde 1.1 küçülmüştür. Bu gelişmelere koşut olarak tarım dışı istihdam kayıpları şid- detlenmektedir. Bahçeşehir Üniversitesi araştırma uz- manlarının tahminlerine göre, eylül ayı itibarıyla tarım dı- şı işsiz sayısı son bir yılda 300 bin kişi artmış; tarım dı- şı işsizlik oranı da yüzde 13.5’e ulaşmıştır. * Ulusal ekonomide özellikle imalat sanayii ve inşa- at sektörlerinin içine sürüklendiği daralma dikkat çeki- cidir. Ulusal ekonominin itici gücü olarak nitelendirilen söz konusu sektörlerin 2006’dan bu yana önce dur- gunluk, daha sonra da küçülme eğilimi içinde olduğu görülmektedir. İmalat sanayiine ilişkin eldeki veriler sek- törün eylül ayında yüzde 5.5, ekim ayında ise yüzde 10.1 gerilemiş olduğunu belirtmekteydi. * Ulusal gelirin harcama kalemlerine bakıldığında özel sektörün gerek tüketim, gerekse yatırım talebinde da- ralma söz konusu olduğu, ekonominin kalan son cılız ivmesinin ise ancak kamu yatırımlarındaki yüzde 22.2’lik olağandışı genişleme ve ihracattaki “mütevazı” artıştan kaynaklandığı anlaşılmaktadır. 2008’in son çeyreğinde ve 2009 boyunca Türkiye eko- nomisi için söz konusu “mütevazı büyüme kaynakları- nın” sürdürülmesi olası gözükmemektedir. Küresel kriz Türkiye’yi “teğet geçmek” bir yana, cepheden vurmuştur. Hafta başında IMF İcra Direktörü Dominique Stra- uss-Kahn, IMF’nin dünya ekonomisi için 2008 tah- minlerini “bir kez daha” aşağı doğru revize edeceğini açıkladı. Strauss-Kahn’ın açıklamalarına göre dünya eko- nomisinin ortalama büyüme hızı 2008’de yüzde 3.7’e; 2009’da da yüzde 2.2’ye gerileyecektir. Dünya kapita- lizminin üretim atölyesi durumundaki Çin’de büyüme hı- zı 2009’da yarı yarıya düşecek ve yüzde 5 düzeyine ge- rileyecektir. IMF uzmanları dünya ekonomisi için yüz- de 3’lük büyüme oranının altını resesyon-durgunluk ola- rak tanımlanmaktadır. Dolayısıyla 2009’un dünya eko- nomisi için “durgunluk” yılı olacağı artık IMF tarafından resmen açıklanmış durumdadır. Dünya kapitalizmi son 70 yılın en ağır bunalımını ya- şamaktadır. Küresel ekonominin içine sürüklendiği 2007 krizi, kapitalizmin kaçınılmaz krizlerini finan- sallaşma ile aşma çabasının doğrudan bir ürünüdür. Küresel krizin bizlere öğrettiği ilk temel ders ise “ser- best” piyasanın dengeli ve istikrarlı bir ekonomi ya- ratacağını savlayan neoliberal iktisat dogmalarının ge- çersizliğinin ortaya çıkmasıdır. EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Daralan Ekonomi, Büyüyen İşsizlik ‘Büyüme düşecek, işsizlikte artõş olabilir’ diyen Merkez Bankasõ, batma riski olursa bankalara kredi açacak Merkez 2009 silahlarõnõ kuşandõ 2001’de Banka’nõn yasasõna eklenen madde, kriz derinleşirse uygulanacak. 2009 parapolitikasõnõ açõklayan Yõlmaz, “Kõsa sürede söz konusu kredilerin kullandõrma esaslarõ ilan edilecek. Bu bir B planõdõr” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Merkez Bankasõ Başkanõ Durmuş Yıl- maz, bankacõlõk sisteminde belirsizlik ve güvensizlik oluşmasõ ve fon çekilişlerinin hõzlanmasõ halinde, haklarõnda belirsizlik ve güvensizlik oluşan bankalara kredi verilebileceğini açõkladõ. Kredilerin, Mer- kez Bankasõ Yasasõ’nda 2001 krizinden be- ri bulunan bir hükme bağlõ olarak verile- ceğini söyleyen Yõlmaz, “Bugün itiba- rıyla bir sorun yok. Gerekirse bunun fi- nansmanını Merkez Bankası, para bas- ma yetkisi çerçevesinde karşılayacaktır. Bu konuda ‘koruyucu hekimlik’ yapı- yoruz” dedi. 2009’da uygulanacak para ve kur politikasõnõ anlattõğõ basõn toplantõ- sõnda, Merkez Bankasõ Yasasõ’nõn 40. maddesinin (I) numaralõ fõkrasõnõn (c) bendi uyarõnca Merkez Bankasõ’nõn acil durumlarda kullanabileceği bir borç ver- me aracõ daha bulunduğuna işaret eden Yõl- maz, özetle şunlarõ söyledi: Hükümete uyarı - Maliye politikasõ, enflasyon hedefi ile uyumlu olmalõ. IMF’nin tavsiyeleri orta- da; ülkelerin daralmaya karşõ yaklaşõmlarõ ortada... Hükümetin maliye politikasõ or- taya koyduğumuz enflasyon hedefi ile uyumlu ve tutarlõ olmak durumundadõr. (Krizin) Bazõ etkileri şiddetli olarak önü- müzdeki dönemde daha da artacak. Bu çer- çevede büyüme düşecek ve işsizlik ora- nõnda bir miktar daha artõş olabilir. İstih- damda daha fazla daralma olmamasõ için hükümetin öteden beri konuştuğumuz mikro reformlarõ geciktirmeden gerçek- leştirmesi gerek. Hangi önlemler alõndõ?  9 Ekim 2008’de, bankalararasõ döviz piyasasõnda döviz likiditesinin akõşkanlõğõnõn artõrõlmasõna katkõda bulunmak amacõyla Merkez Bankasõ’nõn Döviz ve Efektif Piyasalarõ nezdinde bulunan Döviz Depo Piyasasõ’ndaki aracõlõk faaliyetlerine yeniden başladõ.  Bankalarõn Döviz ve Efektif Piyasalarõnda işlem yapma limitleri 14 Ekim 2008 tarihinde güncellendi, 24 Ekim 2008 tarihinde de her bir banka için 2 katõna çõkarõlarak toplamda 10,8 milyar dolara yükseltildi.  21 Kasõm 2008’de Döviz Depo Piyasasõ’nda bankalarõn kendilerine tanõnan borçlanma limitleri çerçevesinde, Merkez Bankasõ’ndan alabilecekleri döviz depolarõnõn vadesi 1 haftadan 1 aya yükseltilerek, söz konusu piyasada yüzde 10 olarak belirlenmiş borç verme faiz oranlarõ dolar için yüzde 7’ye, Avro için yüzde 9’a düşürüldü.  5 Aralõk 2008’de, yüzde 11 olan yabancõ para zorunlu karşõlõk oranõ 2 puan azaltõlarak yüzde 9 düzeyine indirildi. Yabancõ para zorunlu karşõlõk oranõnda yapõlan bu indirimle bankacõlõk sistemine yaklaşõk 2,5 milyar dolar ek döviz likiditesi sağlandõ. Ekonomi Servisi - Uluslararasõ Rekabet Araştõrmalarõ Kurumu (URAK), 81 ilin Be- şeri Sermaye ve Yaşam Kalitesi, Marka- laşma Becerisi ve Yenilikçilik, Ticaret Be- cerisi ve Üretim Potansiyeli ile Erişilebi- lirlik düzeylerini analiz etti. Buna göre İs- tanbul, Türkiye’nin en rekabetçi ili olarak kayda geçti. URAK’õn “İllerarası Rekabetçilik En- deksi 2007-2008 Araştırması”nõn açõk- landõğõ toplantõda konuşan Urak Yönetim Kurulu Başkanõ Ali Koç,“Türkiye’de maalesef rekabet denince ilk akla gelen konu teşviktir. ‘Teşvik alan illerin reka- bette öne çõkacağõ, almayanlarõn ise geri- de kalacağõ’ gibi bir algı bulunuyor. Doğ- ru teşvik itici güçtür, ama her şey de- ğildir” dedi. Koç, “Dünya çapında baktığımız za- man, ‘Vay be ABD bu işten ne kadar kuvvetli çõkõyor, Çok daha reka- betçi, tek- nolojiyi kullanıyor ve her şey- den önemlisi inanılmaz bir inovas- yon var” di- ye konuştu. Verme koşullarõnõn ağõrlõğõ nedeniyle 240 bin KOBİ’den 11 bini başvurmuştu Kredi akıyor KOBi bakıyor Halkbank-Dünya Bankasõ 200 milyon dolarlõk kredi vermek için anlaştõ. İkinci can suyuna başvurular başlõyor. BTSO da üyelerine 50 milyon YTL verecek. Ekonomi Servisi - KOSGEB’in verdiği sõ- fõr faizli krediden esnafõn binde 3’ünün ya- rarlandõğõnõn bilinmesine karşõn, verme ko- şullarõ değiştirilmeksizin her geçen gün ye- ni bir kedi verilmek isteniyor. Halkbank ile Dünya Bankasõ arasõnda im- zalanan 200 milyon dolar kredi anlaşmasõyla KOBİ’lere yeni finansman sağlandõ. Kredi- den yõllõk cirosu 20 milyon dolarõn altõnda, 250 kişiden az istihdam sağlayan, imalat sa- nayii, tarõma dayalõ sanayi, turizm, eğitim, sağ- lõk sektörlerinde faaliyet gösteren KOBİ’ler yararlanabilecek. Ayrõca, 2. cansuyu kredisi için de başvurular başlõyor. Sanayi ve Tica- ret Bakanõ Zafer Çağlayan, KOSGEB im- kânlarõyla 26 Kasõm 2008’de 350 milyon YTL kredi hacimli “Sıfır Faizli İstihdam Endeksli Cansuyu Kredi Desteği Prog- ramı”nõ uyguladõklarõ, talep üzerine 2. Cansuyunun başlatõldõğõnõ dile getirdi. Başvurular 17-19 Aralõk arasõnda alõ- nacak. 150 milyon YTL’lik kredi hac- mi oluşturulacak. Öte yandan, Bursa Ti- caret ve Sanayi Odasõ, 50 milyon YTL’lik kendi kaynağõnõ üyelerine ‘na- kit kredi’ şeklinde kullandõrmak amacõyla Halkbank’la protokol imzaladõ. Savaşa 1, krize 4 trilyon dolar Ekonomi Servisi - ABD’nin Irak ve Af- ganistan savaşlarõnõn da dahil olduğu askeri operasyonlarõnõn maliyetinin, 2001 yõlõndan bu yana 904 milyar dolara ulaştõğõ açõklandõ. Bu konuda hazõrlanan bir rapora göre, ülke dõşõna gönderilen asker sayõsõn- da büyük indirimler yapõlsa bile, bu gider- ler 2018 yõlõna kadar 1.7 trilyon dolarõ aşa- bilecek. Yedi yõlõ aşkõn bir süredir devam eden iş- gallerle iki ülkede yaklaşõk 1 trilyon dolarlõk tahribat yaratan ABD, eylül ortalarõnda ko- nut kredileri kriziyle baş gösteren ve hõzlõ bir şekilde dünyayõ etkileyen küresel kriz- le de yaklaşõk 4 trilyon dolarlõk tahribata ne- den oldu. Yalnõz ABD için biri finas sektörü biri re- el sektör olmak üzere iki paket açõkla- nan ülkede, krizin etkilerini gi- dermek için ilk etapta 2 trilyon dolara gereksinim olduğu ortaya çõktõ. Küresel krizin yayõldõğõ diğer ülkelerdeki etkileri gidermek için de en az 2 trilyon gerektiğini be- lirten ekonomistler, bu miktarõn artabileceği- ne dikkat çektiyor. Ulusal Gelirin Seyri (% Yıllık Değişim) 2006 2007 Ç4 2008 Ç1 2008 C2 2008 Ç3 GSYİH 6.9 3.6 6.7 2.3 0.5 Tarım 1.3 -10.9 2.6 -3.6 2.2 İmalat Sanayii 8.4 4.0 7.3 3.4 -1.1 İnşaat 18.5 0.3 1.5 -0.2 -4.2 Ulusal Gelire Yapılan Harcamalar Yerleşiklerin Tüketimi 4.6 4.6 6.5 3.4 0.3 Kamu Tüketim Har. 8.4 2.7 5.6 -3.7 7.7 Özel Yatırım Har. 15.0 10.1 12.1 1.4 -10.0 Kamu Yatırım Har. 2.6 1.5 -9.2 -16.5 22.2 İhracat 6.6 3.3 12.2 2.5 1.5 İthalat 6.9 15.5 13.0 0.9 -4.2 Kaynak: TÜİK. Hesap verme bire indi Son 3 yıldır enflasyon hedefinden sapan Merkez Bankası, 2009’da enflasyonda belirsizlik aralığını 2 puan olarak korudu. 2009’da da dalgalı döviz kuru uygulanacak. NELER YAPILABİLİR?  Dalgalõ döviz kuru rejimiyle çelişmeyecek şe- kilde, döviz kurlarõnõn piyasada belirlenmesi ilkesi çerçevesinde, ancak döviz piyasasõnda derinliğin kay- bolmasõna bağlõ olarak sağlõksõz fiyat oluşumlarõ göz- lendiğinde döviz satõm ihalelerine başlanabilecek.  Bankalarõn döviz ve efektif piyasalarõnda işlem yapma limitleri artõrõlabilecek. Yabancõ para zorunlu karşõlõk oranlarõ, sõnõrlõ bir miktar daha indirilebilecek.  Döviz arzõnõn döviz talebine kõyasla arttõğõ dö- nemlerde güçlü döviz rezervi pozisyonuna sahip ol- ma genel stratejisi çerçevesinde döviz alõm ihalele- rine önceden duyurularak yeniden başlanabilecek.  Döviz depo piyasasõnda aracõlõk işlevine son ve- rilebilecek. Ancak Merkez Bankasõ’nõn döviz depo piyasasõnda aracõlõk işlevi sona erse dahi, bankalar kendilerine tanõnan borçlanma limitleri çerçevesin- de Merkez Bankasõ’ndan döviz depo alabilecek. Tarafsız bir kuruluş olan Stratejik ve Bütçe Değerlendirmeleri Merkezi ‘nin yaptığı çalışmaya göre, 687 mil- yar dolar harcamaya yol açmış olan Irak işgali, İkinci Dünya Savaşı hariç, ABD’nin bugüne kadar girdiği her savaştan daha pahalıya mal oldu. ‘Rekabet için teşviğe gerek yok’ Ekonomi Servisi - Küresel kredi krizinin olumsuz etkilerinden şu ana kadar kendisini ko- ruyabilen ABD merkez- li uluslararasõ yatõrõm bankasõ Goldman Sachs, borsalardaki düşüş, borç ve emlak piyasalarõnda- ki hareketliliğin de etki- siyle, halka arzõnõn 9 yõl ardõndan ilk kez zarar açõkladõ. Goldman 28 Kasõm’da biten dördün- cü çeyreğinde zararõ net 2.1 milyar dolar, hisse başõna ise 4.97 dolar ol- du. Geçen yõlõn aynõ dö- neminde 3.2 milyar do- lar (hisse başõna 7.01 dolar) kâra ulaşan şirket, silinen aktiflerinin ge- lirlerinden fazla olmasõ sonucu net 1.5 milyar dolar eksi gelir açõkladõ. Zararõn daha büyük çõk- masõndan endişe duyan yatõrõmcõlarõn hisse alõm- larõyla, Goldman hisse- leri yüzde 5’e yakõn yük- seldi. Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s ise Goldman’õn kredi notu- nu “Aa3”ten “A1”e in- dirdi ve notun görünü- münün olumsuz oldu- ğunu açõkladõ. Moody’s, kararõna gerekçe olarak Goldman’õn kredi piya- salarõna açõklõğõnõ ve zor faaliyet koşullarõnõ gös- terdi. Şirket daha önce, Long-Term Capital Ma- nagement çöküşü ve As- ya krizinin ardõndan 1998’in son çeyreğinde zarar açõklamõştõ. KREDİ NOTU DÜŞÜRÜLDÜ Goldman Sachs ilk zararını yazdı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear