23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çalışma Bakanı Faruk Çelik’in geçen hafta TBMM’deki konuşmasına bakacak olursak, işten çıkışlarda olağanüstü bir seyir yok: “Aktif sigortalı sayısı olarak olaya baktığımız zaman, 2007 yılı Eylül sonu itibarıyla aktif sigortalı sayısı 9 milyon 198 bin, 2008’de Eylül sonu itibarıyla aktif sigortalı sayısı 9 milyon 706 bin. Yaklaşık 500 bin, sigortalı sayısında, 2007 Eylülü ile 2008 Eylülü arasında bir artış söz konusudur. İşsizlik oranının, 2007 sonu itibarıyla yüzde 9.9 olduğunu biliyoruz. Temmuz-ağustos-eylül aylarının verilerine baktığımız zaman, işsizlik oranının 9.8 olduğunu; geçen dönem temmuz, ağustos, eylül -üç aylık- rakamlarına baktığımız zaman, 9.2’den 9.8’e çıktığını görme durumumuz var. Yalnız, burada işgücüne katılma oranına baktığımız zaman, orada da 0.5’lik bir artış var.” Gördüğünüz üzere, koskoca Karaköy iskelesini batırma becerisini göstermiş bir kadronun döneminde, bunalım bırakın teğet geçmeyi, değmiyor bile... İşsizlik desen, artmak ne kelime, giderek azalıyor! Petrol-İş Sendikası uzmanı Aşkın Süzük’e Bakan Çelik’in dayandığı rakamları danıştık. Gerçeğin penceresini araladı bize: “Sayın Çelik, Türkiye’de işsizliğin tartışıldığı kadar artmadığını savunmak için, hizmet akdiyle çalışanların ve aktif sigortalıların sayılarından yararlanıyor. Ancak bu rakamlar, Türkiye’de işsizlik üzerine tartışılacaksa başvurulması gereken en son verilerdendir. Hele hele, hizmet akdiyle çalışanların sigortalılığa giriş-çıkış rakamları bize sağlıklı bir tablo sunamaz. Öncelikle Türkiye’de işgücü piyasasının TÜİK’in son verilerine göre, yüzde 48.7’si kayıt dışıdır. Yani toplam 22 milyon 60 kişiden olan istihdamın yaklaşık yarısını izleme şansımız bulunmuyor. Sayın Bakan, kriz dönemlerinde en çok kayıt dışı çalışanların mağdur olduğunu ve işten çıkarıldıklarını gözden kaçırmaktadır. Sigortaya giriş-çıkış rakamları, yine iki nedenle işgücü piyasasına ışık tutamaz. Birincisi, işverenler sigortaya giriş işlemlerini, kayıt içi çalışıyorlarsa -yasal zorunluluk gereği- hemen başlatmak zorundadırlar. Ancak, çoğu durumda iş akdi fesihlerinden sonra sigortadan çıkışlar kuruma bildirilmemektedir. Yani, işten çıkarılan işçilerin bir kısmı, sigortalı gözükmeye devam etmekte ancak sigorta primleri ödenmemektedir. İkincisi, işverenlerin işgücü maliyetlerini düşürmek için en sık başvurduğu yollardan birisi, yüksek ücretli işçilere giriş-çıkış işlemi yaptırarak onları daha düşük ücretten yeniden istihdam etmektir. Sayın Bakan iddia ettiği ‘dinamik yapı’yı, bu gerçekler ışığında yeniden düşünmek zorundadır. Aktif sigortalı sayılarında Eylül 2007- 2008 aylarındaki artış da, işgücü piyasası açısından bir pozitif değerlendirmenin konusu olamaz. Çünkü örneğin, son yayımlanan TÜİK verileri ağustos ayında bir önceki yılın aynı ayına göre istihdamın, yaklaşık 500 bin arttığını göstermektedir. Çalışabilir yaştaki nüfusun hızlı bir şekilde arttığı ülkemizde, bunun çok altında gerçekleşen istihdam artışının, aktif sigortalı sayısına yansıması doğaldır. Sayın Çelik, işsizlik oranının yüzde 9.2’den yüzde 9.8’e çıkmasına karşın işgücüne katılma oranının bir önceki yıla göre artmış olmasına dikkat çekiyor. Bilindiği üzere, işgücüne katılma oranı, toplam işgücünün çalışabilir yaştaki, yani 15 yaş üzeri nüfusa oranlanması ile hesaplanıyor. İşgücüne katılma oranının yükselmesi ise işgücünü oluşturan istihdam ve işsizlerin sayısının artmasından kaynaklanabilir. Nitekim, ağustos ayında işgücüne katılım oranının yükselmesinden, işsiz sayısındaki artış üçte bir oranında etkili. Aynı dönemde istihdam artışının yaklaşık üçte biri ise ücretsiz aile işçisi sayısının artışından kaynaklanmış. Bu artış büyük ihtimalle, tarımsal üretimin fazla olduğu Ağustos ayında özellikle kırsal kesimde tarlaya, hasada yardıma giden nüfustan oluşmaktadır.” BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Tahta üzerindeki ufak pürüzleri gi- dermekte kullanõlan çelik araç. 2/ İtici neden, güdü... Kat- ranla kõldan yapõ- lan ve kalafat işle- rinde kullanõlan bir tür macun. 3/ Ça- yõrlarda yetişen ve hayvanlara yediri- len otsu bir bitki... Asker. 4/ Şeyhülis- lamlõk makamõ. 5/ Çok sevilen kimse ya da şey... Yünü ya da kõlõ alõnmõş ham deri. 6/ Çõplak vücut resmi... Küçük mağara... Kadõnlarõn omuzlarõnõ ört- mek için kullandõklarõ ge- niş atkõ. 7/ Muğla yöre- sinde ebegümeci bitkisine verilen ad... İlgi eki. 8/ Kastamonu yöresine özgü bir çorba. 9/ İspanyollarõn sevinç ünlemi... Kişinin dõş dün- yayla ilişkiyi reddederek kendi iç dünyasõna kapanmasõ. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Geminin içinde en alt bölüm. 2/ Verme, ödeme... Du- varda açõlan bir deliğe, vidanõn daha sağlam tutmasõ için yerleştirilen plastik yuva. 3/ Doğu Anadolu’da yetişen ve otlu peynirin içine konulan yabani sarmõsak türü... Güzel kadõn. 4/ Yabani zeytin. 5/ Türk tuluat tiyatrosunda başkomik görevindeki uşak tiplemesi... Bir yüzeyin eğiklik derece- sini anlamaya yarayan araç. 6/ Burun iltihabõ... Kõsõk ses- li küçük keman. 7/ Yabancõ... Beğenilen, zevk veren... Ti- tan elementinin simgesi. 8/ Başkalarõnõn sõrtõndan geçinen kimse. 9/ 1950’li yõllarda İngiltere’de ortaya çõkan ve iş- levselci kaynaklara dönüşü amaçlayan mimarlõk akõmõ. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 H İ D R O F O B İ E R İ E İ L A H P İ L O T E D A İ M A M E T G Ö M Ü A S M A A Z R A S T İ D E F R İ S A T E F E A L E T A N E M O F O B İ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 1 ARALIK 2008 PAZARTESİ 14 ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Sosyal Güvenlik Yasası: Devlet Kuşu (4) 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Yasası’ndaki anlatımın ne denli zor anlaşılır olduğunu göstermek amacı ile birbiriyle bağıntılı yasala- rın ilgili bölümlerini olduğu gibi aktarıyoruz. 1) 2829 sayılı Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Yasa Madde 8 : “Birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden, ilgililere; son ye- di yıllık fiilî hizmet süresi içinde fiilî hizmet süresi fazla olan kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması halinde ise eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre ay- lık bağlanır ve ödenir. Ancak, malullük, ölüm, 5434 sayılı TC Emek- li Sandığı Kanunu’na göre yaş haddinden resen emekli olma sü- resi kanunla belirlenen vazifelere atanma veya seçilme ve bağlı ol- dukları kurumun kanunla değiştirilmesi hallerinde ilgililere hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzua- tına göre aylık bağlanır.” 2) 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Yasası Geçici Madde 4: “Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce sigortalı veya işti- rakçi olup, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra aylık tale- binde bulunanlardan, farklı sosyal güvenlik kurumlarına ya da bu kanunda belirtilen sigortalılık hallerinden birden fazlasına tabi olanlara aylık bağlanmasına esas alınacak kanun, bu kanunla mül- ga 2829 sayılı ¨Kanun hükümlerine göre tespit olunur ve bunlar hak- kında, bu kanunun geçici maddelerindeki hükümler uygulanır. An- cak, bunlardan bu kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamına gir- meyenlere 5434 sayılı Kanun hükümleri uygulanmaz. Bu kanunla mülga 2829 sayılı Kanuna göre 5434 sayılı Kanun hükümleri uy- gulanması gerekenlerden, bu kanunun geçici 4 üncü maddesi kap- samına girmeyenler için, bu maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b)bent- leri esas alınır. (a) bendi hükümlerinin uygulamasına esas alınacak kanun, bu kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında geçen süreler hariç, bu kanunla mülga 2829 sayılı Ka- nun hükümlerine göre belirlenir. Bu kanuna tabi hizmetlerle 506 sa- yılı Kanunun geçici 20 nci maddesine tabi sandıklarda geçen hiz- metlerin birleştirilmesinde de bu fıkra hükümleri esas alınmak su- retiyle bu kanunla mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri uygulanır. (…) Bu kanunda aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde; iştirakçi iken, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla bu kanunun 4 üncü mad- desinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamına alınanlar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine ta- bi olarak çalışmış olup bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fık- rasının (c) bendine tabi olarak yeniden çalışmaya başlayanlar ile bun- ların dul ve yetimleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hü- kümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapı- lır. 5434 sayılı Kanuna göre ödenen aylıklar ile bu madde kapsa- mında bağlanacak aylıklar, memur maaş katsayılarındaki artışlara göre yükseltilir. Ayrıca 5434 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra barem, teşkilat, kadro ve sair kanunlar ile aynı rütbe, kadro ve sair kanunlarda yapılacak değişiklikler sonucunda aylık tutarla- rında meydana gelecek yükselmeler, aynı rütbe, kadro unvanı ve dereceden bağlanmış bulunan emeklilik, malûllük ve vazife malûl- lüğü aylıkları ile dul ve yetim aylıkları hakkında da uygulanır.” 4) 657 sayılı Devlet Memurları Yasası Madde 86: “Memurların kanuni izin, geçici görev, disiplin cezası uygulaması veya görevden uzaklaştırma nedenleriyle işlerinden geçici olarak ayrılmaları halinde yerlerine kurum içinden veya diğer kurumlardan veya açıktan vekil atanabilir. Bir görevin memurlar eliyle vekaleten yürütülmesi halinde aylıksız vekalet asıldır. Ancak, ilkokul öğretmenliği (Yaz tatili hariç), tabiplik, diş tabipliği, eczacılık, köy ve beldelerdeki ebelik ve hemşirelik, mühendis ve mimarlık, veterinerlik, köy ve ka- saba imamlığına ait boş kadrolara Maliye Bakanlığının izni (mahallî idarelerde izin şartı aranmaz) ile, açıktan vekil atanabilir.” Yasalardaki anlatımdan kamu kurumlarındaki boş kadrolara Ma- liye Bakanı’nın izni ile yerel yönetimlerdeki boş kadrolara ise ye- rel yönetimlerdeki atama yetkisine sahip yöneticilerce “açıktan ve- kil” olarak atananlar “Kamu idareleri sigortalısı” olarak (c) grubunda yer alacaktır. Emekli aylıkları 5434 sayılı TC Emekli Sandığı Yasası’na göre bağlanacak ve “memur maaş katsayılarındaki artışlara göre” ayarlanacaktır. Ayrıca “barem, teşkilat, kadro ve sair kanunlar ile aynı rütbe, kadro ve sair kanunlarda yapılacak değişiklikler sonu- cunda aylık tutarlarında meydana gelecek yükselmeler”den ya- rarlandırılacaktır. Bu uygulamalar “devlet kuşunun”, memurluğa açıktan vekil ata- nanlar ile sözleşmeli personelin başına konacağı anlamına gel- mektedir. Ve önümüzdeki günlerde ve özellikle de yerel seçimlerde devlet kuşuna çok iş düşecektir. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak yahoo.com.tr TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com HARBİ SEMİH POROY 1 Aralık SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Denizden Gelen Terör ‘Incredible India!’ Akıllara durgunluk veren, inanılmaz, muhteşem Hindistan... anlamında. CNN, BBC gibi global köy TV’lerinde “turizm in- cisi Hindistan”ın tanıtım sloganı böyle: “Incredib- le India!” Asya’nın yükselen yıldızı, eşi benzeri olmayan halklar ve kültürler potası ülke için kullanılan albenili bu slogan, 26 Kasım’dan bu yana “Bombay sal- dırısının” ikinci ismi oldu. Uluslararası TV kanallarında hâlâ dönen reklam filmiyle karşılaşır karşılaşmaz insan, 13 milyonluk bir megapolü 60 saat boyunca teslim alan akıl al- maz terör komandolarını düşünüyor sadece. Bombay’da yaşamı felç eden bu garip saldırıyı topu topu “on komando!” yönetmiş meğer. “Üç silahşörler” filan misali roman gibi bir hikâ- ye bu. 11 Eylül’de New York’a terör, göktaşı gibi “te- peden” inmişti. Bombay’a “denizden” çıktı! Zaman içinde netleşen “terör saldırısının” eylem planı kısaca şöyle hazırlanmış: Pakistan kamplarında eğitim alan “on terörist” iki gruba ayrılıyor. “Dört” kişilik bir ekip -(“Dört silah- şörler!”)- öncü güç olarak eylülde Bombay’a giriş yapıyor, başta Tac Mahal ve Oberoi otelleri olmak üzere müstakbel saldırı noktalarına “müşteri” ve “müstahdem” kimliğinde sızarak çok sayıda silah, patlayıcı sokuyorlar. Bununla kalmıyor; bu turizm tapınaklarının giriş çıkışlarını, kat planlarını, güvenlik sistemlerini en ince ayrıntısına dek kontrol altına alı- yorlar. Saldırıya birkaç gün kala, arkadan arkadaşları- na katılan “altı terörist” de (“Altı Silahşör” mü di- yelim?); komşu Pakistan’dan (Karaçi’den) gemiy- le denize açılıyor. Hint Okyanusu açıklarında baş- ka gemilerden bol miktarda silah, cephane takvi- yesi alıyor ve nihayet 26 Kasım’da kordondan ya- naştıkları Bombay’da, üç gün üç gece dünyanın ko- nuştuğu saldırıyı başlatıyorlar. Hindistan’da ‘cihat alanı!’ CIA, MI-6, Hint istihbaratının ruhunun duyma- dığı(!), Hollywood senaryolarına taş çıkaran bu mu- azzam hazırlık ve plan sonucunda, kentin sekiz- on noktasında komandolar aynı anda ölüm saçı- yor, insanları rehin alıyor, yaşamı felç ediyorlar. Borsa kapanıyor, okullar tatil ediliyor; maçlar, kon- serler, turistik geziler iptal ediliyor. “Nükleer güç” Hindistan’ın güvenlik mensupları, iki elin on par- mağını geçmeyen “bir avuç silahşörün” yönlen- dirdiği bu “inanılmaz” komando saldırısına karşı “asayişi” ancak üç gün sonra temin edebiliyor. O da sadece görünürde! Ülkenin imajına telafisi zor bir darbe indiren fe- ci kâbusun arkasından Hint medyası şimdi, “Kor- ku filmi bitmiş değil!” diye yazıyor: “Dehşet asıl şim- di, bundan sonra başlıyor. Hindistan, bu saldırıy- la zira ‘küresel cihadın’ en en ön safına yerleşti!” Hindistan’a kayan “cihat” tohumları gerçekte, Gü- ney Asya alt kıtasındaki Hindularla Müslüman halkları birbirine düşüren İngiliz sömürgeciliğinin “böl-yönet” döneminden kalma. 19-20. yüzyılların arka planındaki “Büyük Oyun”un kanlı tarihi üzerine, en son Bush’un Afganistan sa- vaşı tuz biber ekmiş durumda. “Taliban terörünü kökünden kazımak” adına yedi yıldır sürdürülen sa- vaş sonunda, Taliban kampları (Bombay’a saldı- ran terör komandolarının yetiştirildiği) Pakistan’a dek yayıldı. Hindistan-Pakistan sınırındaki kanayan yara “Keşmir sorunuyla” kenetlenen ve Pakistan içle- rindeki Taliban medreselerinden beslenen terör; Hindistan’da sonunda akıllara durgunluk veren böy- le yeni bir “cephe” açtı. İslami terör, bir taşla iki kuş misali; açılan bu ye- ni “cephe” ile çifte hedef kolluyor: Bir yandan ba- ğımsızlık yıllarından bu yana süregelen “yerel bo- yutlu” kan davalarından beslenirken; bir yandan “yeni sömürgeciliğin gözdesi” şeklinde algıladığı “küreselleşme modeli” bir büyük ülkeyi vuruyor. Ve “küreselleşmenin yıldız ülkesi” aracılığıyla, Batı müttefiki başka ülkelere de gözdağı verme- yi amaçlıyor. “İnanılmaz”, “inanılmaz” olduğu denli çok kat- manlı bir saldırı bu. Yalın ve açık olan tek şey içer- diği mesaj. O da şu: Bush savaşlarının dünyayı her geçen gün biraz daha tutuşturduğu ve yaşanılmaz kıldı- ğı; “uygarlık çatışması” uçurumunun her geçen dar- bede derinleştiği! İşsizliği Rakamlarla Çözen Bakan Havsala Bir televizyon programında duyduk emekli bir büyükelçinin sözlerini. Bugünkü iktidarın izlediği dış politikayı “çok proaktif” ve “itibarlı” buluyordu. Söylediği bir tümceyi özellikle not ettik: “ABD’nin Türkiye’yi aşağılaması, Türkiye yerine PKK’yi tercih etmesi benim havsalamın çok ötesindedir.” Çok doğaldır, havsalanın sınırı farklı farklı olabilir. Darı da vardır, genişi de... Televizyonda duyduklarımızı emekli diplomat- yazar Daver Darende’ye aktardık. O da, söyleyeceğini yalnızca bir tümceye sığdırdı, ama çerçevesi bambaşkaydı: “Türkiye’nin ulusal güvenliği için tek seçenek olarak ABD’ye bağımlılığı öngören, uzun yıllardır izlenen ve hep yüzeyde kalan dış politika sayesinde ABD, ülkemizi kendi çıkarları için kullanmakta -ne acıdır ki- başarılı olmuştur.” Uşak’taki kimi kamu görevlilerinin eşlerinin konumu, bu ilin CHP’li milletvekili Osman Coşkunoğlu’nun dikkatini çekmiş: “Uşak İl Kültür ve Turizm Müdürü Şerif Arıtürk’ün eşi Gülderen Arıtürk, bu yıl Uşak AKP İl Kadın Kolu Başkanı oldu. Uşak İl Çevre ve Orman Müdürü Ramazan Toker’in eşi Türkan Toker, yine bu yıl Uşak AKP İl Kadın Kolu Yönetim Kurulu üyesi seçildi. AKP’li Uşak Belediye Başkanı Mesut Apaydın’ın eşi Ayşe Apaydın da 2008 başında Sosyal Güvenlik Kurumu Uşak İl Müdür Yardımcılığı görevine atandı.” Osman Coşkunoğlu, durumu Uşak Valisi Kayhan Kavas’a aktarmış ve devlet ile partinin bu kadar iç içe olmasının sakıncalarını dile getirmiş. Valinin yanıtı kısa ve öz olmuş: “Etik sorun var, ama yasal sorun yok.” Parti Devleti HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com nilgun@cumhuriyet.com.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear