24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19 TEMMUZ 2007 PERŞEMBE 16 Çok yaşa! Müberra Şimşek: “RTE, Eskişehir konuşmasında, ‘Terörle beraber yaşayacağız’ demiş. Harika bir fikir; AKP de rahat eder!” Ya ğ m u r E k i m Gemi değil gemicikmiş... “Vah zavallıcık vah!” DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ Bodrum’un deniz manzaralı sırtlarını alevler sarmış... Önce alev, sonra al ev! Anlat Yaşar Şengel: “Abdullah Gül, nihayet mağdur olmadığını anladı. Bir de destekçilerine anlatsa!” BELLİ bir propagandanın sonunda ulusalcılık “tu kaka” ilan edilmeye çalışılıyor. Ama ulusumuz, emperyalizmin bu oyununu seçim sandığında bozacak. Güneş Erkul da aynı kanıda: “Türk Devrimi; emperyalizme ilk yenilgiyi tattıran ve bağımsızlık savaşıyla uluslaşma sürecinde hızla yol alan, ülkü ve yazgı birliği yapan Türk ulusunun gerçekleştirdiği milliyetçi bir devrimdir. Bugün milliyetçilik anlayışına getireceğimiz doğru tanımlama; ulusal birliğimize, bağımsızlığımıza ve vatanın bütünlüğüne kasteden iç ve dış düşmanların hain etnik milliyetçilik planlarını bozacaktır. Kemalistlerin ulusçuluk anlayışının en birinci özelliği emperyalizme karşı olduğu ve ezenezilen uluslar çelişkisini saptayarak ezilenlerin safında konumlandığı için antiemperyalisttir. Oysa Avrupalıların milliyetçilik anlayışı ve politikası böyle değildir. Hep yayılmacı, sömürgeci olageldiği, başka uluslara özgür yaşama hakkı tanımadığı için ırkçıdır, faşisttir ve kendi ulusunu diğer uluslardan üstün gördüğü için şovenisttir. İşte bu nedenle küresel sömürgenlerin ayrıştırıcı milliyetçilik anlayışı ile Mustafa Kemal’in tümleyici milliyetçilik anlayışı birbirlerine karşı zıt olarak konumlanmıştır. Emperyalizme hizmet eden faşist milliyetçiliğe karşı başarı kazanmak için Kemalist milliyetçiliğe sıkı sıkıya sarılmak zorunludur. Kemalist milliyetçiliğe cephe alanlar, emperyalizmin safındadır... Gerçek milliyetçilik özelleştirme adı Kemalizm altında ulusal kaynaklarımızın emperyalistlere peşkeşine, vatanımızdaki ABD üslerine ve askerlerine karşı durmaktan başlar. Türkiye’de birden fazla ulus olduğunu savunanlar, ulusu ayrıştırmak, bölmek isteyen emperyalistlerin maşası olan bölücülerdir. Vatanseverlik, milliyetçilik hiç kimsenin tekelinde değildir, birileri geçmişte ‘milliyetçilik’ adı altında, bugünlerde konuşturulan birileri de sözüm ona ‘Atatürk ilke ve inkılaplarını korumak’ adına darbe yaparak, ABD’nin değirmenine su taşıdı diye ‘milliyetçilik’ ve Atatürkçülükten vazgeçmemiz olanaklı değildir. Bugün yapmamız gereken sadece milliyetçiliği doğru anlamak ve kalpaksız Kuvayı Milliyeci Uğur Mumcu gibi doğru tanımlayarak, ‘Milliyetçilik, sömürücülerin değil, Mustafa Kemal devrimcilerinin bayrağıdır’ demektir.” Bu Senaryoyu da Siz Gömeceksiniz!.. Gerçekten kulaklarıma inanamadım… Tayyip Bey, pazartesi akşamı NTV’de, oğlu Bilal’in 2.5 milyon dolarlık gemisi ile ilgili soruya aynen şu karşılığı verdi: Şimdi gemi var gemicik var. Gemi 1516 yaşında küçük bir gemi, yani gemicik. Ödeme koşulları da gayet iyi. 300400 bin dolar peşinatla alınmış. Yük taşıyarak kendi taksitlerini ödüyor... Tayyip Bey’in gözle görülür biçimde küçümsemeyle “300400 bin dolar” dediği peşinatın kendi arasında bile en az 130 bin YTL fark bulunması bir yana, peşinatın tamamı, Türkiye’deki on milyonlarca insanın ömründe göremeyeceği büyüklükte bir servet!.. Ve bu servet, daha üç yıl öncesine kadar bir işadamının bursuyla okuyan Bilal tarafından ödeniyor!.. Üstelik adı sır gibi saklanan bir bankadan alınan 2 milyon dolarlık kredi ve ödeme koşullarının “kaymaklı ekmek kadayıfı” kıvamında olması da hiç söz konusu edilmiyor!.. Başbakan’ın karşısına sebilhane bardağı gibi dizilmiş “gazeteci” arkadaşlar da her ne hikmetse bu soruları sormuyor, soramıyor!.. Ve arkadaşların bu gerçekten yüz kızartan tutumu karşısında Tayyip Bey büyük bir rahatlıkla şu sözcükleri sarf edebiliyor: Bunu siz de yapabilirsiniz!!! Tabii!.. Bastırırsınız 300400 bin doları, bankalar da zaten yolunuzu gözlüyor, verirler 2 milyon dolar krediyi olur biter… Zaten almış olduğunuz “gemicik” kendini tıkır tıkır ödüyor, oldunuz mu siz de bir “armatörcük”!.. 35 bin lira ihtiyaç kredisi vermek için “ananızı ağlatan” bankalar, milyonlarca dolar krediyi nasıl Tayyip Bey’in Bilal’ine, Orman Bakanı Osman Pepe’nin oğullarına şak diye veriyorlarsa, size de tak diye verirler olur biter!.. Yüzünüz mü kızardı, niçin?!.. ??? Tayyip Bey asıl bombayı ise Isparta’da, seçime yalnızca dört gün kala patlattı: AKP, tek başına iktidar olmazsa siyaseti bırakırım... Dinlerken güldüm; Özal’ın 1989’da kullandığı taktiğin kötü bir kopyası olması bir yana, Baykal ve Bahçeli’yi köşeye sıkıştırma, son günleri bu polemik etrafında sıkıştırma gayreti olarak da hiç inandırıcı değildi. Ancak, anladığım kadarıyla Tayyip Bey’in içerideki ve dışarıdaki “danışmanları” gidişatın vahametini görmüş olmalılar ki, iki senaryolu bir siyasi manevrayı “son koz” olarak ortaya sürmüş görünüyorlar: İlk senaryoya göre; Tayyip Bey, DTP’nin desteğiyle bile iktidara gelecek sayının altında kalırsa parti başkanlığından istifa eder ve köşesine çekilir. AKP yeni parlamentoda cumhurbaşkanlığı seçimini kilitler ve yeniden seçimlere gidilir. Tabii referandum sandığı ile birlikte!. Bu oylamada büyük olasılıkla “Cumhurbaşkanını halk seçsin” sonucu çıkar ve Tayyip Bey, AKP tarafından aday gösterilip Çankaya’ya çıkar!.. İkinci senaryoya göre; bu duruma hiç gerek kalmaz, Saadet Partisi’nin tabanı milli görüşçü eski dostlardan AKP’ye uzak duran tarikat ve cemaatlere, DTP’nin tabanından yerli ve yabancı sermayeye ve de duygularına seslendiği kararsız seçmene dek mesaj verdiği, hatta tehdit ettiği çevrelerden “son bir kez” daha oy alır ve tek başına iktidara gelir… İşte Isparta’daki şovun altında bu iki senaryo yatıyor... Aslında fena değil, kâğıt üstünde iyi durduğu bile söylenebilir... Ancak bir öncekinde olduğu gibi yine bir ayrıntıyı atlamışlar: Halk!.. Yani sizler...14 Nisan’da Tandoğan’da, 29 Nisan’da Çağlayan’da, 13 Mayıs’ta Gündoğdu Meydanı’nda ülkenin üzerine geçirilmeye çalışılan o kapkara “deli gömleği”ni siz tarihin çöplüğüne gönderdiniz. Yürekten inanıyorum ki, son hamleyi yine siz yapacak, karanlığı bir daha dönmemecesine siz seçim sandığına gömeceksiniz... Tayyip Bey ve yandaşları ise, hesap vermeden hiçbir yere gidemeyecekler... İşte bu hesabın bir an önce kesilebilmesi, dokunulmazlıkların kaldırılarak tümünün gitmeleri gereken yere, yargının önüne gönderilmesi için; Oyum CHP’ye... eposta: umitzileli?gmail.com Sıktı Şevket Çorbacıoğlu: “Bakanın elini sıkmayan üniversiteli tutuklanmış. Bugün elini sıkmayan, yarın başını türbanla sıkmayan!” SESSİZ SEDASIZ (!) Gömülmüşün çekilmesi olmaz! RTE panikte... Ne idüğü belirsiz seçim anketlerinde AKP’nin oyunun yüzde 40 gösterilerek kamuoyunun baskı altında tutulması RTE’yi tatmin etmiyor. İşgal edilen televizyon kanallarından, gazete sayfalarından yürütülen AKP propagandası RTE’yi mutlu etmiyor. Dağıtılan sadaka paketleri, taşıma suyla doldurulan miting alanlarındaki kuru gürültü RTE’yi kesmiyor. Fena halde panikte olmalı ki bu kez de halka meydan okuyor ve tek başına iktidar olamazsa siyasetten çekileceğini söylüyor. Siyasetin eski diyaloglarındandır: Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Yalak Akif Kökçe: “Medyada seçim yalakalığının haddi hesabı yok. Kuraklık nedeniyle yıkama yasak, seçim nedeniyle yağlama serbest...” Çekil... Çekildim, 90 kilo geldim, ya sen! RTE, acaba kaç kilo gelir! Aynı numarayı Turgut Özal da yapmıştı; tepetaklak olunca da işi “tonton”luğa vurmuştu. RTE’yi Özal ve Adnan Menderes’le birlikte gösteren ilanlar şimdi daha bir anlam kazanıyor! Bunların hepsi aynı kafadandır ama RTE’nin durumu bu kez farklı. Panik durumundan anlaşıldığına göre çekilmesine gerek kalmayacak çünkü sandığa gömülecek. Gömülmüş bir şeyi nereye çekebilirsiniz ki! Durmak yok, yolsuzluğa devam! Masallar SUAY KARAMAN* Masallar, genellikle halkın yarattığı, bütünüyle düş ürünü, ağızdan ağza, kuşaktan kuşağa sürüp gelen, olağan dışı kahraman ve olaylardan söz eden, anlatılanlara inandırmak iddiası bulunmayan bir yazın türüdür. Genel seçim sürecine yaklaştığımız bu günlerde AKP’nin masallarıyla da tanışmaya başladık. Büyük kentlerimizdeki panolara astıkları afişler, nedense bana masalları anımsattı. Aslında biz bu masalları yıllardır biliyorduk. Elektrik faturaları dört buçuk yıldır zamsız ödeniyormuş; masal bu ya, inanırsanız.. Kasım 2002’de elektriğin kilovatı 0.08 YTL iken bugün 0.16 YTL, artış yüzde 100. Doğalgaz ve su için de masallar devam ediyor. Kasım 2002’de doğalgazın metreküpü 0.23 YTL iken bugün 0.53 YTL, artış yüzde 130. Kasım 2002’de 10 metreküpe kadar su 0.57 YTL iken bugün 1.13 YTL, artış yüzde 100. Kasım 2002’de 1130 metreküp arası su 1.01 YTL iken bugün 2.91 YTL, artış yüzde 188. ??? Ekmeğin de ayrı bir masalı var: 4.5 yıldır ekmek zamlanmamış. 2002’de 1 kg. ekmek 0.6 YTL iken bugün 3.5 YTL, yaklaşık 6 kat artmış. Ekmeğin gramajını düşürerek, ekmek hiç zamlanmadı, yıllardır aynı fiyat demek kendilerini kandırmaktan başka bir şeye yaramaz. İsteyen istediği hastanede ücretsiz tedavi oluyormuş. Var mı böyle bir ücretsiz tedavi masalı? Sağlık ocaklarında ücret alınmıyormuş. AKP iktidarı zamanında sağlık ocaklarına yazarkasa alınarak sağlık hizmetleri ücretlendirilmişti. 1 Temmuz’dan itibaren ücret ödenmeyecektir demek, masaldır. Çünkü muayene ücretleri, reçeteler üzerinden eczaneler tarafından alınmaktadır. Enteresan bir masal daha: Kira öder gibi ev sahibi olunması.. Gören, duyan varsa ne mutluluk, ne güzellik.. Kiralar, 2002’den bugüne yaklaşık yüzde 100 arttı. Kredi çekerek ev alanların hali ortada. Yoksulluk sınırının altında ücret alarak yaşayanlar için, inanılması olanaksız bir masal... Ders kitapları ücretsizmiş! Milli Eğitim Bakanlığı artık kitap basmıyor, bu kitapları çeşitli dinci yayınevleri basıyor. Bu trilyonluk pazar, iktidarın yakın çevrelerine peşkeş çekildi. Ücretsiz dağıtılan bu kitapları çoğu öğretmen okutmak istemiyor, dersler yardımcı kitaplarla idare ediliyor. Üniversitenin de ayrı bir masalı var; 39 yeni üniversite açarak daha fazla öğrencinin yükseköğretim yapmasını sağlamışlar. Açılan yeni üniversiteler, diğer üniversitelerin bölünmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Kontenjanlar gene aynıdır. Örnek verecek olursak; Çorum Hitit Üniversitesi, Kastamonu Üniversitesi ve Çankırı Karatekin Üniversitesi, Gazi Üniversitesi’nden ayrılarak kurulmuştur. ??? AKP’nin seçim için hazırladığı “Alnımızın akıyla 4 yıl, 8 ay, 19 gün her şey Türkiye için” adlı kitabında yok, yok. Masallarda olağan dışı olaylar anlatılır, ama ben hiç böyle bir masal duymamıştım, görmemiştim. Her masal bulunduğu toplumun izlerini taşır. Masallar bir eğlence unsuru olmanın ötesinde; bir tarihçi için bazı önemli tarihi olayların aydınlatılmasında değerli birer belgedir. AKP’nin masalları da, bir döneme ışık tutacak belgeler niteliğine çoktan kavuşmuştur. AKP afişlerinin en anlamlısı ise, RTE’nin yalvaran bakışlarla “Birlikte başardık. Yarım bırakma” sloganı. Yarım bırakmak istemiyorlar; çünkü yalanları, talanları, yolsuzlukları ortaya çıkacak, korkuyorlar. AKP, dört yılı aşkın süredir iktidarda, yalanlarıyla, masallarıyla, yalakalarıyla, şakşakçılarıyla ülkeyi yönettiğini sanıyor. Adından başka hiçbir şeyi ak olmayan bu partiyi, 22 Temmuz’da delikten süpürmenin zamanı gelmiştir. Oyumuza sahip çıkmak, ülkemize sahip çıkmak anlamına gelmektedir. Oylarımızı bağımsız ve bölünmez bir Türkiye için kullanmalıyız, Cumhuriyetimize sahip çıkmalıyız... * Tüm Öğretim Üyeleri Derneği (TÜMÖD) Genel Sekreteri KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 19 Temmuz www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Artvin yö1 resine özgü, “düz horon” 2 da denilen bir 3 halkoyunu. 2/ 4 Un, et ve bamya ile ya 5 pılan bir ye 6 mek... Hay 7 vanları bağla 8 maya yara9 yan kalın ip ya da zincir. 3/ Çam 1 2 3 4 5 6 7 8 9 ağacının çiğnenip 1 G Ü N E Ş L İ P emilen iç kabuğu. 4/ 2 E L İ Z A F A R Argoda çok çalışan 3 L E L E M E N D İ öğrenciye verilen 4 İ Ş L AMA Z ad... Çin ve Japon 5 N K İ M İ İ M ya’dan tüm dünyaya 6 T A L A R A K A yayılmış bir strateji 7 Ü M İ T A R A oyunu. 5/ Notada 8 L A P İ L L İ O durak işareti... Be 9 Ü N K A İ N A T zekçilikte kullanılan yeşil ve pembe dalgalı bir çeşit sedef. 6/ Havadaki su buharı... Afrika kökenli öldürücü bir virüs. 7/ Sofralık bir üzüm cinsi. 8/ Kars’ın doğusundaki ünlü eskiçağ kenti... Gizli yer, köşe bucak. 9/ İskambilde sinek rengine verilen bir başka ad... Duvar içinde bırakılan oyuk bölüm. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Trabzon’un Çaykara ilçesine özgü bir halkoyunu. 2/ Yürürken dayanmak için kullanılan kalın sopa... Tavlada “üç” sayısı... Utanç duyma. 3/ Yelkenli gemilerde, gabya çarmıklarını ana direğe bağlayan kısa çarmıklar... Necati Cumalı’nın, filme de aktarılmış bir oyunu. 4/ Bir ilimiz... Doku teli. 5/ Sıvas’ın bir ilçesi. 6/ Öbür dünyada verilecek olan ceza. 7/ Bir tür erkek deve... Problem. 8/ Rütbesiz asker... Tarla faresi. 9/ Bir tür gevrek kurabiye. CUMHURİYET 16 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear