28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 10 TEMMUZ 2007 SALI 4 HABERLER Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde ‘muhalefetle uzlaşmam’ diyen Erdoğan çark etti KEMAL ANADOL: DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Askerin Dokunulmazlığı Sivilin Şeffaflığı Emekli Orgeneral İlhami Erdil’in Deniz Kuvvetleri Komutanı olduğunu, zamanında bilmeyenler dahi, sonradan adı yolsuzluğa karışınca tanıdılar. Onun mahkemede çekilmiş fotoğraflarını gazete sayfalarında gördüler. İlhami Erdil’in kamuoyunun gündemine düşmesi pek nahoş bir olayla gerçekleşti. Meğer Erdil Paşa, yasadışı yollardan servetini artırır zenginleşirmiş.. sonunda askeri yargı tarafından mahkum edildi, malına mülküne el konuldu. Şimdi Saray Cezaevi’nde, haksız iktisabının kefaretini ödüyor. Böylesine yüksek makama yükselmiş kişinin akıbeti hem kendisi, hem de toplum açısından hazindir. Olmaması gerekirdi. Ama oluyor böyle şeyler, hangi ülkede, hangi görevde, hangi makamda olursa olsun, bazı kişiler bu tür işlere tevessül ediyorlar. Kimse çıkıp da, “Benim ülkemde böyle şeyler olmaz” ya da “Benim mensubu bulunduğum kurumda bu tür işlere rastlanmaz” demesin. Bu tür işler olduğunda önemlisi, bunun yaptırımsız kalmamasıdır. Nitekim Erdil olayında da kalmadı. Askerlik mesleğinin en üst makamının bir alt basamağına kadar yükselmiş, kimilerine göre dokunulmaz hale gelmiş bir kişi de fiilinin hesabını verdi ve vermeyi sürdürüyor. ??? 7 Temmuz Cumartesi günkü Vatan gazetesinde İlhami Erdil ile ilgili haberde; kendisine ve ailesine, Etiler Alkent Sitesi’nde ikisinin ederi 2 milyon doları geçen dairelerin boşaltılması ve mülklere el konulması ile tahliye edilmesi arasında geçen sürenin kiralarının ödenmesinin (yaklaşık 45 bin dolar) Defterdarlık tarafından istendiği belirtiliyordu. Kurumları oturmamış çarpık demokrasimizde, askerin dokunulmaz ve ceberrut olduğu, sivilin ise demokratik ve sivil niteliklere sahip bulunduğu konusunda bir yanlış düşünce yerleşmiş bulunmaktadır. Nahoş İlhami Erdil olayının belki de tek yararlı yanı, bu şabloncu görüşün yanlışlığını ortaya seren bir örnek oluşturmasıdır. Gerçekten de, Türkiye’nin bir türlü kâmil demokrasi olamamış rejiminin en büyük sorunu askerlerin ceberrutluğu ve dokunulmazlığı değildir. Asker dokunulmaz, sivil şeffaf; asker militarist, sivil demokrat şablonu Türkiye gerçeğini yansıtmıyor. İlhami Erdil olayı, askerin dokunulmaz olmadığının örneği. Askeri Yargı, TSK içindeki olayı açığa çıkarıp kimsenin gözünün yaşına bakmadan kararını verebilmiştir. Siz belirli mevkilere ulaşmış sivillerin aynı akıbete uğradığını görüyor musunuz sıkça? Bir milletvekili, bir bakan, hakkındaki yolsuzluklardan dolayı kovuşturulabiliyor mu? ??? Ne zaman hakkında yolsuzluk, zimmete para geçirme, suç için çete kurma, vasıflı dolandırıcılık, resmi evrakta sahtekârlık gibi suçlardan kovuşturulmaktan dokunulmazlık zırhına bürünerek sıyıranların durumu gelse gündeme; AKP’liler sürekli olarak, “Ama önce başkalarının da dokunulmazlıkları kaldırılsın, tüm dokunulmazlıklar birden kaldırılsın” diyerek yan çiziyorlar. Bakın partilerin seçim bildirgelerine, AKP’de dokunulmazlık ile ilgili herhangi bir sözcüğe rastlayabiliyor musunuz? Ama bütün bunlar dayanaksız propagandayı engellemiyor. Yanlış anlaşılmasın, bu yazı askere övgü için yazılmamıştır. Konuyu bir örnekle açıklamak isterim. Birkaç yıl önce, bir TV programında, karanlık dönemin yargı erkinin bir bölümünü elinde tutan, faşizan eğilimli ceberrut bir kişisi, Uğur Mumcu da benden sitayişle bahsetmişti, solculara siz döneksiniz, ama .....hiç değişmedi diye övmüştü, yollu sözler söylemişti. Dayanamadım, telefona sarıldım ve Uğur’u yanlış anladığını belirttim. Bakın sizi tenzih ederim ama, biri huyunu değiştirmiş aslana, “Ne kıytırık, pimpirik bir şey oldun, halinden utan, sen ne biçimsin aslansın, bir de şu eşeğe bak, eskisi gibi eşekliğini sürdüyor” dese, bu eşeğe övgü değil, aslana yergidir. Her neyse, konuyu kapatmadan önce, haberle ilgili bir ayrıntıyı da vermeyi unutmayayım. İlhami Erdil’in katlarının satılması ya da kiraya verilmesi konusunda son karar da, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ınmış. Bu ayrıntı da şimdi nereden geldi ki, aklıma?.. Şimdi de ‘uzlaşırım’ diyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde muhalefetle görüşmenin “zaman israfı” olacağını söyleyen, Anayasa Mahkemesi’nin kararının ardından meydanlarda yüksek mahkemeyi yuhalatan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yeni Meclis’te tek başına cumhurbaşkanını seçecek çoğunluğa ulaşamayacağını görünce çark etti. Anayasa Mahkemesi’nin ikinci kararının ardından en önemli seçim kozunu yitiren Başbakan Erdoğan, yeni cumhurbaşkanının seçimi konusunda hazırlayacağı liste ile uzlaşma turuna çıkacağını açıkladı. Başbakan Erdoğan, önceki gün uçağında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Anayasa Mahkemesi’nin, cumhurbaşkanını halkın seçmesinin önünü açan kararının gerekçesini beklediklerini söyleyen Erdoğan, yüksek mahkemenin kararının bu cumhurbaşkanlığı seçimine yansımayacağını belirtti. Erdoğan, cumhurbaşkanını yeni Meclis’in seçip seçmeyeceğine ilişkin bir soru üzerine, “Evet, görünen öyle. Sanki Meclis seçecek gibi” yanıtını verdi. Erdoğan, 12. Cum ? Anayasa Mahkemesi’nin ikinci kararının ardından meydanlardaki en önemli seçim kozunu yitiren Başbakan Erdoğan, yeni cumhurbaşkanının seçimi konusunda 22 Temmuz seçimlerinden sonra uzlaşma turuna çıkacağını açıkladı. Bu karar Erdoğan’ın seçim öncesi son manevrası olarak nitelendirildi. hurbaşkanı’nı ise halka seçtireceklerini bildirdi. Daha önce Köşk seçimi için muhalefetle köprüleri atan Erdoğan, 22 Temmuz sonrasında “uzlaşma arayacağını” söyledi. Erdoğan, “Kimse kendi dayatmasını şart koşmasın. Bize, ‘tek bir adayı dayatmasaydın, adaylarla gelseydin’ dediler ya, onu da yaparız. Alternatiflerle gideriz. Anayasadaki şartlara haiz adaylarla uzlaşı ararız. Ama biz bunu yaparken özel hayatlara girerek dayatmalar yapılması bizi üzer” dedi. Erdoğan, yeni dönemde cumhurbaşkanının yetkilerinin daraltılacağını ve “güçlendirilmiş başbakanlık” sistemine geçileceğini de söyledi. Erdoğan, “Avusturya ve Finlandiya’da olduğu gibi, gücü daraltılmış bir cumhurbaşkanı olacak. Başbakan’ın gücü artırılacak. Millete hesabı başbakanlar veriyor. Ama her yerden önü kesiliyor. Güçlendirilmiş bir başbakanlık sistemi geliyor” dedi. ‘ZAMAN İSRAFI’ DEMİŞTİ Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden 1 ay önce AKP Teşkilat Başkanlığı’nın parti genel merkezinde düzenlediği kompozisyon yarışması ödül töreninde yaptığı konuşmada, muhalefetle köprüleri atmıştı. Erdoğan, “Değerli arkadaşlar, düşüncesini açık, net açıklamış bir parlamento içi ve parlamento dışı muhalefetle görüşme nin bir anlamı olmaz. O bir zaman israfıdır” demişti. Ancak AKP iktidarı, cumhurbaşkanını tek başına seçmekte diretince, anayasa engeliyle karşılaşmıştı. Anayasa Mahkemesi’nin gerekli sayıya ulaşılamadığı gerekçesiyle seçimi iptal etmesinin ardından Erdoğan, Yüksek Mahkeme’yi sert bir üslupla hedef almıştı. Anayasa Mahkemesi’nin kararını seçim meydanlarında da bir koz olarak kullanan Başbakan, bugüne kadar gittiği her mitingde, mahkemeyi sert bir dille eleştirdi. Erdoğan, birçok ilde Yüksek Mahkeme’nin yuhalanmasına da göz yumdu. Anayasa Mahkemesi’nin, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin önünü açan son kararı, meydanlarda “Bize cumhurbaşkanı seçtirmediler. Size de seçtirmek istemiyorlar” kozunu kullanan Erdoğan’ı zor durumda bıraktı. Meydanlardaki en önemli kozunu kaybeden Erdoğan, bu kez de yeni bir söylem geliştirdi. Erdoğan’ın daha önce köprüleri attığı muhalefetle uzlaşma arayacağını açıklaması, seçim öncesi son manevra olarak nitelendi. Başbakan takıyye yapıyor ? Erdoğan’ın sözlerini değerlendiren CHP’li Anadol, “Başbakan’ın kafasına taş mı düştü, günaydın mı tünaydın mı demek lazım?” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçiminde uzlaşma arayacaklarına ilişkin açıklaması inandırıcı bulunmadı. Erdoğan’ın sözlerini değerlendiren CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, “Başbakan’ın kafasına taş mı düştü, günaydın mı tünaydın mı demek lazım?” dedi. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde defalarca “uzlaşma aranması” yönünde çağrıda bulunduğunu anımsatan Anadol, “Genel başkanımız o zaman Başbakan’a ‘Uzlaşmaya açık ol’ dedi. Başbakan ise CHP için ‘Ellerine verdik çelik çomağı, oynuyorlar’ dedi. Şimdi Başbakan’ın sözlerini samimi bulmak mümkün mü? Başbakan kırmızı başlıklı kızı oynuyor ve takıyye yapıyor” diye konuştu. Anadol, önce uzlaşma kavramı üzerinde anlaşılması gerektiğine dikkat çekerek, “İkiüç aday çıkaracaklar ve onların üzerinde uzlaşma arayacaklar, Başbakan’ın sözleri bu nedenle inandırıcı ve ciddi değil. Önce uzlaşma kavramını doğru anlaması gerekir” dedi. CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz da, “Sayın Recep Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili bu anlayışa ulaşmışsa, Türkiye’yi birkaç aydır geren politikanın sorumlusu olarak topluma hesap vermek durumundadır” görüşünü dile getirdi. ERDOĞAN’DAN TEZKERE AÇIKLAMASI: Gündemimizde sınır ötesi yok Kırıkkale Cumhuriyet Meydanı’nda yurttaşlara seslenen CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisinin “Sıfır Yoksulluk ve Devlet Ana’’ projelerini anlattı. (Fotoğraf: AA) ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda “önce tabloyu görmesi gerektiğini” ve herhangi bir önyargısının olmadığını belirterek “Diğer siyasi partilerle, parlamentodaki tüm milletvekilleriyle bunların görüşmeleri yapılır. Ondan sonra da atılması gereken en uygun adım, mutabakatın sağlanabileceği adım atılır” diye konuştu. Dün katıldığı bir televizyon programında soruları yanıtlayan Erdoğan, cumhurbaşkanı seçimine ilişkin olarak yaptığı uzlaşma açıklamasının anımsatılması üzerine, “Önce tabloyu görmemiz lazım, ama bizim Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik herhangi bir önyargımız yok, bir ön kabulümüz de yok. Diğer siyasi partilerle, parlamentodaki tüm milletvekilleriyle bunların görüşmeleri yapılır. Ondan sonra da atılması gereken en uygun adım atılır. Bizim gönlümüz de bunu arzu eder” dedi. Dayatmalara “evet” demesinin mümkün olmadığını kaydeden Erdoğan, “O zaman tabii biz diyoruz ki: Buyrun gidelim millete... Referanduma gidersek birinci turda olmazsa, ikinci turda milletimiz cumhurbaşkanını seçer” diye konuştu. ‘Terörü sıfırlayamam’ Terörü sıfırlayacağı iddiasında bulunamayacağını belirten Erdoğan, “PKK terör örgütü benim Kürt orijinli vatandaşlarımın temsilcisi olamaz, koruyucusu olamaz. Terör örgütü insanlara kast ederken, bu Türk orijinlidir, bu Kürt orijinlidir demiyor ki” dedi. Bütün etnik unsurların “Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım” diyebilmesi gerektiğini ifade eden Erdoğan, “Anayasamızda da zaten bir tanım var. Bundan rahatsız olmanın bir anlamı yok” dedi. Erdoğan, gündemlerinde Kuzey Irak’a sınır ötesi operasyona ilişkin bir tezkere olmadığını belirterek “Bu demek değildir ki olmaz, gerektiğinde bu konuda atılması gereken adım neyse bunu hiç tereddüt etmeden atarız” dedi. ZAMANINDA ARASALARDI Anavatan Partisi Genel Sekreteri Muharrem Doğan, “Uzlaşmayı zamanında arasalardı ülke bu kadar gerilmezdi, cumhurbaşkanı da rahatlıkla seçilirdi” derken, AKP’nin “mağduru oynamak için” büyük hatalar yaptığını söyledi. Doğan, “Artık uzlaşma aramaya mecburlar, başka yol yok” diye konuştu. MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır, yeni cumhurbaşkanının MHP çoğunluğu tarafından seçileceğini savunurken, DP Genel Sekreteri Kamil Turan da cumhurbaşkanlığı seçiminde mutabakat aranmasının bir gelenek olmasına rağmen AKP’nin bu geleneği bozduğunu söyledi. Turan, “Cumhurbaşkanlığı seçimi küçük politikalara alet edildi. Ancak eğer Başbakan, cumhurbaşkanının mutabakatla seçilmesi gerektiği konusunda ikna olmuşsa buna hepimizin sevinmesi lazım” dedi. CHP lideri Baykal, Erdoğan’a sert eleştiriler yöneltti ‘Milletten kaçıyor’ KIRIKKALE (Cumhuriyet) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın söz verdiği halde milletvekili dokunulmazlığını kaldırmadığını belirterek “Başbakan demokrasi demokrasi diye nutuk atıyor. Bırak nutuk atmayı gerçekten demokratsan, çıkar üstünden dokunulmazlığı, gel milletin arasına göreyim’’ dedi. Kırıkkale Cumhuriyet Meydanı’nda partisince düzenlenen mitingde konuşan Baykal, iktidara gelmeleri halinde Petkim’in satışını durduracaklarını yinelerken alanda bulunan bir grup, “Petkim’i satanlar vatan haini’’ diye slogan attı. Başbakan Erdoğan’ın geçen seçimlerden önce söz verdiği halde dokunulmazlığı kaldırmadığını söyleyen Baykal, “Niye kaldırmadı? Arkasında dosyası olan bir başbakan dokunulmazlığı kaldırabilir mi?’’ diyerek, “CHP’nin seçimlerde Meclis’i yönlendirebilecek bir noktaya gelmesi durumunda yapacakları ilk işin milletvekili dokunulmazlığını kaldırmak olacağını’’ söyledi. İktidarın Kuzey Irak’a sınır ötesi operasyondan söz edilince “Barzani ağzıyla konuştuğunu’’ kaydeden Baykal, “Terör örgütünün elebaşsıını tahliye etmeyi, Kuzey Irak’a 1 milyar dolar karşılığında hiç girmemeyi öngören, teröristlere af çıkaran bir iktidarın terörle mücadelede başarılı olması mümkün mü’’ diye sordu. Bütün bu eleştirilerini televizyon ekranında Erdoğan’a iletmek istediğini ancak bu önerisinin kabul edilmediğini belirten Baykal, “Neden korkuyor, neden kaçıyor?. Aslında milletten kaçıyor, benden değil. Ben millet adına konuşuyorum’’ dedi. asirmen?cumhuriyet.com.tr Dr. İhsan Önal’ın Oğlu Demir… Demir Önal’la 1957 yılında Tarsus Amerikan Koleji’ni birlikte kazanmıştık. Demir, Adanalı olduğu için yatılıydı yani eski deyimle leyli. Ben o zaman ise gündüzlüydüm yani nehari. Yanlış hatırlamıyorsam ilk yıl sınıfta kalan üç kişiden ikimiz Demir’le bendik. Diğeri de Ali Cengiz Gürsoy’du. Ben, yaramaz kara kuru bir çocuk olarak futbol peşinde koşmaktan başka şey düşünmüyordum. O yüzden iyi bir öğrenci değildim. Demir, tane tane konuşan, bana göre daha sakin bir çocuktu. Ben bir şekilde koleji okuyamayıp, Tarsus Lisesi’ne geçtim ama kolejdeki arkadaşlarımla bağım hiç kopmadı. Araya askeri darbeler girdi, tutuklandım, kaçak duruma düştüm. O küçücük çocuklar olarak tanıdığım arkadaşlarımla bir yerlerde karşılaşıyor, birbirimizi soruyorduk. Maraşlı Mahmut Emirmahmutoğlu’yla siyasi bakımdan zıt yerlerde durmamıza rağmen en çok onunla görüşürdük. Zaten yıllar sonra bizim o küçücük çocukların saçları ağarıp, kafalarındaki saçlar döküldüğünde yine Mahmut bizleri bir araya getirmeye başladı. Geçen günlerde Vitali’nin kızının düğünündeydik. Dr. Asım Mersin’den kalkıp gelmişti düğün için. ??? Sonra bu buluşma işine Ali Bilgin el attı. Antalya’da oturmasına rağmen, bizim buluşmaların örgütleyicisi haline dönüştü. Demir, işte bizim o takımdandı. Babası dönemin Adana milletvekili Dr. İhsan Önal’dı. İhsan Bey de Tarsus Amerikan Koleji’nin mezunlarındandı. Bölgenin sevilen politikacılarındandı. Demir de babası gibi doktor oldu. Onu neredeyse 40 yıldır hiç görmedim. Mezunlar gününde çekilmiş fotoğraflarına bakıp onu çocukluk fotoğraflarıyla karşılaştırıyordum. Mezunların email grubunun en aktif üyelerinden birisi Demir’di. Ben o siteye katılınca en heyecanlı mesajı da ondan almıştım. Adını gördüğüme çok sevindim ve hemen telefonunu buldum. Yıllar sonra yeniden haberleşmeye, telefonlaşmaya başladık. Ortak sınıf arkadaşımız Mustafa Savatlı’nın Adana’da ölüm haberini aldığımda ilk önce onu aradım. Birbirimize başsağlığı diledik. ??? Birkaç yıldır dünyanın değişik yerlerinde çalışan ve yaşayan arkadaşlarımız, yaz tatiline geldiklerinde İstanbul buluşması yapıyoruz. Önümüzdeki günlerde de yine bir buluşmanın heyecanı içindeyken Demir’in bir trafik kazasında ölüm haberi geldi. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın seçim gezisini izlemek amacıyla dolaşırken mail grubundan aldım haberi. Ortak sınıf arkadaşımız Mustafa Öngay duygularını, üzüntülerini, acılarını dile getirmişti. Ortak arkadaşımız Ali Açan ise onun için şunları yazmıştı: “Talas’tan Tarsus’a geldiğim 1964 yılında Demir ile yan yana oturdum. Son derece duyarlı, arkadaş canlısı ve yardımsever bir arkadaşımızdı. Hafta sonlarında işini gücünü bırakır, benim gibi, Adana’yı pek bilmeyenlere rehberlik eder, onları yalnız bırakmamaya çalışırdı. 43 yıl süren dostluğumuzda Demir’i, diğer hasletleri ile birlikte, gerçek bir aydın, gerçek bir yurtsever olarak tanıdım” ??? Demir’in ölüm haberini aldığımda, önce bir sağlık sorunu yüzündendir herhalde diye düşündüm. Çünkü bizim kuşak artık belli bir yaşa geldi. Üstelik, 68’li olmanın birçok acısını altüst oluşunu yaşadı. Sonradan onun bir trafik kazasında yaşamını yitirdiğini öğrendim. Zaman hızla akıp gidiyor. Kuşaklar değişiyor. Kimi arkadaşımızın çocuğu evleniyor, kimisi torunları kucaklıyor. Bazı arkadaşlarımızı ise maalesef genç sayılacak yaşlarda yitiriyoruz. Demir’in ölümünü duyunca, bilgisayarıma yüklediğim eski fotoğrafları açtım. Bir spor dersinde çekilmiş fotoğrafta hepimiz objektife henüz on, on bir yaşlarında gülümseyerek poz vermişiz. Demir orta yerlerde kocaman güzel gözleriyle gülümsüyor. Tam 50 yıl öncesinden… Ölüm insanın yaşamla bir hesaplaşması. Her yakının ölümü, insanı geçmişiyle yeniden yüzleşmeye zorluyor. Yazımı bitirince onun geçenlerde internetten yolladığı Celin Dion şarkısını dinleyeceğim… YENİDEN YAKALANMALARI İSTENDİ Dink ailesinden tahliyelere itiraz İstanbul Haber Servisi Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin tutuklu yargılanan sanıklardan Salih Hacısalihoğlu, Veysel Toprak, Osman Alpay ve İrfan Tüzün’ün tahliye edilmesine, aile bireyleri itiraz ederek, sanıklar hakkında yeniden yakalama kararı çıkarılmasını istedi. Dink’in eşi Rakel, kardeşi Hasrof, kızları Delal ve Sera ile oğlu Arat Dink, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tahliye kararının düzeltilmesi istemiyle üst mahkeme olan İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemsine başvurdu. Dink ailesi avukatları tarafından mahkemeye verilen dilekçede, tutuklu sanıklar katil zanlısı O.S, Zeynel Abidin Yavuz ve Tuncay Uzundal’ın ifadelerinin alınmadığı anımsatıldı. Mahkemenin de ara kararında belirttiği gibi delillerin henüz toplanamadığına dikkat çekilerek, davada aydınlatılması gereken temel kritik konuların tahliye edilen sanıkların eylemlerinde yattığı vurguladı. Tahliye edilen sanıkların eylemlerinin örgüte yardım, para, silah ve mermi temini, yataklık, kanıtları gizlemek olduğu belirtilerek, serbest olan sanıkların “kanıtları gizlemek ve değiştirme eylemlerini” sürdürme tehlikesine işaret edildi. CUMHURİYET 04 CMYK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear