14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 TEMMUZ 2007 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Sabiha Gökçen Havaalanı Dış Hatlar Terminali ihalesini KDV hariç 1.932 milyar Avro’yla kazandı ŞÜKRAN SONER 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN Nefes kesen ihale Limak’ın ? 5 ortak girişim grubunun katılımıyla başlayan ihale yaklaşık 15 saat sürdü. 32. turda Çukurova’nın çekilmesinin ardından 36’ncı turda 1.921 milyar Avro teklif eden İçtaş da 37’nci turda Limak’ın verdiği 1.932 milyar Avro’luk teklif üzerine ihaleden çekildi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sabiha Gökçen Havalimanı’nın 20 yıllığına işletilmesi ihalesini, 37. tur sonunda KDV hariç 1 milyar 932 milyon Avro’ya Limak Ortak Girişim Grubu aldı. Savunma Sanayi Müsteşarlığı dün sabah saat 10.30’da başlatılıp gece geç saatlere kadar süren yapişletdevret ihalesinde “Limak İnşaat AŞGMR Infrastructure LTDMalaysia Airport Holding Berhad Ortak Girişim Grubu, İçtaş İnşaat AŞFraport AG Frankfurt Airport Services Worldwide Ortak Girişim Grubu, Çukurova Holding AŞJulius Meinly InvestmentN.V Aeroporto Di Venezia Marco Polo Save SPA Ortak Girişim Grubu, MakYol İnşaat AŞETİ Bakır AŞAirport Propesty Management Group Ortak Girişim Grubu ve TAV Havalimanları Holding AŞEsas Holding AŞ Ortak Girişim Grubu” olmak üzere 5 ortak girişim grubu (OGG) katıldı. Kennedy AŞ’nin yer almadığı ihaleye katılan OGG’lerin tamamı yeterlilik alırken ihalenin ilk turu 945 milyon Avro’dan açıldı. Dini İmanı Yok Boşuna paranın dini imanı olmadığını söylememişler. Müslüman, ılımlı İslam lideri Başbakanımız Petkim ihalesi tartışmaları ile bağlantılı açıklamasında, “ticarette dine, ırka bakmam” demiş. Petkim tartışmalarını “ırkçı” bulduğunu söylemiş. Başbakanımız öteden beri din, kültür, mezhep odaklı, terör eksenli çatışmalarda, eleştirmek noktasında olduğu her olumsuzlukta içine sindiremediği için mi bilinmez, uysa da uymasa da ırkçı kavramını kullanarak, suç odağından çarpık dini inancı uzaklaştırmış olmayı, kavram kargaşası yaratmayı yeğliyor... “Irkçı Müslüman” kavramını yaratan Başbakanımızı kızdıran Petkim eleştirilerini ırkçılıkla karalaması sürpriz değil. Başbakan Erdoğan kartlarını çok açık oynuyor. Emperyalizm yanlısı İslamcılar cephesinde siyaset yaptığını seçimlere giderken açık kart olarak kullanıyor. Seçimi beklemeden Petkim satışında, arkasındaki sermaye güçleri bilinmeyen, gerçekten çok karanlık şirketler, kirli, sabıkalı siyasi isimler umurunda değil. Hem kendisinin, hem de Maliye Bakanı’nın Petkim’e ilişkin ayrıntılı savunma ve açıklamalarında, seçim kampanyası aracı gibi kullandıkları sloganlar; satış fiyatının piyasaların rayicine, serbest piyasa düzenine, bize özelleştirme ideolojisi adına dayatılan IMF, Dünya Bankası talimatlarına uygun, en önemlisi iyi bir fiyata satışın gerçekleştiği... Emperyal çıkarların merkezi, zengin kuzey dünyasında, dünyanın en zengin ülkelerinden hiçbirinde, stratejik değeri olan işletmelerin satılmaması umurlarında bile değil. Emperyalizmin başını çeken, zengin kuzey ülkelerinde, Petkim benzeri işletmelerin kamu elinde tutulduğu, ülke yararı, kamu yararı kavramlarının korunduğu gerçeği onları hiç ilgilendirmiyor. Onlar tam da ABD, emperyalizm yanlısı, Türkiye dışında hepsi de diktatörlükle yönetilen şeriatçı iktidarların uyguladıkları, sömürülen ülkeler için geçerli olan modelin bayraktarlığına soyunmuşlar. Ticaret, iktidarların siyasi çıkarları eksen yapılmış, sömürge ülkeleri için öngörülen pazar olma koşullarına boyun eğilmiş. Ülke ekonomisi, yatırımların o ülkenin çıkarları, insan eksenli olması umurları bile değil... Bugün dünya ekonomisi, üretimin odağındaki petrol ülkelerinin şeriatla yönetilen diktatörlüklerinin tümünün sömürge, birçoğunun fiilen işgal altında olması elbette rastlantı değil... Ne rastlantı değil mi? Tüm bu ülkeleri yöneten kafaların ekonomilerinin odağında ticaret var. Her şey satılık... ??? Petkim satışı bağlantılı en sağduyulu verilere dayalı çıkışlar elbette bu konuda başından beri duyarlı Petrolİş Sendikası ve meslek örgütlerinden beslendi. Bir kez daha, çok özetle kimi bilimsel verileri sizlerle paylaşmakta yarar var; sadece 2005 yılında 437 milyon dolar yatırım yapan Petkim, 20015 yılları arasında 4 milyon dolarlık döviz tasarrufu getirmiş. Kötü yönetilmemiş, zarar etmemiş, hantal olmamış. İnşaat, otomobil, tekstil, tarım, plastik sektörlerimize, KOBİ’lere girdi sağlamış. 8 ortak tesisi, 14 fabrikası, 460 milyar dolar yıllık ihracat kapasitesi, 1.6 milyar dolar yıllık cirosu ile rafineri, elektrik üretimi lisansları ile 4 milyar dolar değer biçilmiş. 2 milyar dolarlık satış çok başarılı olarak pazarlanıyor. Oysa şimdiden alıcıların rant değeri çok yüksek malvarlıklarını tek tek satarak katları kazanç sağlamayı hesapladıkları biliniyor.. Bu tabloda seçime gün sayarken Petkim satışından AKP iktidarını suçlamak bence pek bir işe yaramıyor. Zaten düzeyi çok düşmüş seçim kampanyaları, suçlamalarında olay, arada önemini anlamını yitiriyor. Elbette AKP iktidarını ülkenin geleceği için tehdit olarak görebilenler için çok somut, çok yeni bir kanıt. Ancak en büyük medya bilinen çıkar ilişkileri ağında saatlerle Başbakan, bakan savunmalarına yer verirken, seçmen oylarının suç ekonomisi düzeninde, ağırlıklı bölümü sağlanan çıkarlar, yani rüşvetler karşılığı elde edilen fonlarda toplanıp, kayıtlara geçirilmeden dağıtılan sadakalarla kazanılması hesaplanırken... Daha etkin, daha caydırıcı, anlamlı karşı duruşlar gerekmiyor mu? En azından Petrolİş işçileri öncülüğünde, meslek örgütlerinin koydukları tavra, eylemlere çok daha somut eylem ve katkı gerekmiyor mu? Seçim taramalarında, kampanyalardan gözlemler, anlatılanlar birbirinden ilginç.. “Biz elimizdeki olanaklarla hazırlayabildiğimiz kadar çok bayrak, afiş, pankart, kadro ile seçim kampanyamızı yürütmeye çalışıyoruz. Bir bakıyoruz sabah bütün partilerin yapabildiklerini katlayan bir bayrak ve afişleme ile uyanıyoruz. Aslında gündüz, pervasız yapılıyor, ama yine de çok göze batmamak üzere, belediyelerin tüm araç ve teknolojileri kullanılarak en yüksekler donatılıyor. Bize merdivenle, partili gönüllü ile yapabildiğimiz kadarını yapmak kalıyor..” “Pazar sabahı parti broşürleri, afişleri ile stand açtık, gelene rozet dağıtıyoruz. Tabii sınırlı miktarlarda. Hemen yanımıza AKP stand açıverdi. Erzak, akla gelebilecek her şey dağıtıyorlar. Yarışmak mümkün değil? Deneyimli siyasetçiler olarak bir maliyet hesabı yapmaya çalışıyoruz. Dudaklarımız uçukluyor. Nereden geliyor bu kadar para, kaynak?..” soner@cumhuriyet.com.tr 37. turda sonuçlandı İhale 1. pazarlık turunda 1 milyar 110 milyon Avro, 2. pazarlık turunda 1 milyar 250 milyon Avro’ya ulaştı. 15. turda ise fiyat 1 milyar 540 milyon Avro’ya çıkınca favori TAV Holding OGG, açık artırmadan çekildiğini açıkladı. İhalenin 1 milyar 750 milyon Avro’ya çıktığı 22. turunda ise Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yakınlığı ile bi linen Rizeli müteahhit Mehmet Cengiz’e ait Eti Bakır OGG ihaleden çekildi. İhalenin 31. turunda Çukurova OGG 1 milyar 860 milyon Avro’yla en yüksek teklifi verdi. İhalenin 32. turunda ise Limak OGG 1 milyar 870 milyon Avro teklif verirken Çukurova OGG artırmadan çekildi. İhalenin 36. turunda İçtaş 1 milyar 921 milyon Avro’luk teklif verdi. Yaklaşık 15 saat süren ihaleyi 37. turda, KDV hariç 1 milyar 932 milyon Avro’ya Limak OGG aldı. Otomatik Tanımlama Sistemi, Ulaştırma Bakanı İsmet Yılmaz, ANEL Yönetim Kurulu Başkanı Rıdvan Çelikel ve MS Başkanı John Dennis’in katılımıyla hizmete girdi. ? Ülkeye 5 yılda 1.4 milyar dolar katkı sağlayan Petkim 4 milyar dolarlık da ithalat tasarrufu gerçekleştirdi. Petkim ürünleri 2 bin kadar KOBİ’nin hammadde ihtiyacının yüzde 95’ini karşılıyor. Türk denizleri gözlem altında ? Denizcilik Müsteşarlığı’nın AnelTech ve Avustralyalı ortağı AMS ile gerçekleştirdiği Otomatik Tanımlama Sistemi hizmete girdi. Ekonomi Servisi Türk karasularında seyir güvenliği artırılıyor. Denizlerimizde seyreden gemi trafiğinin izlenmesi, analiz edilmesi ve yönetilmesini sağlayacak Otomatik Tanımlama Sistemi (Automatic Identification System AIS), bir Türk şirketi olan Anel Telekomünikasyon Elektronik Sistemleri San. ve Tic. AŞ (AnelTech) ve Avustralyalı iş ortağı Australian Maritime Systems (AMS) tarafından kurularak hizmete girdi. AIS açılış töreni, Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı’nda gerçekleştirildi. Sistem, AIS gemi vericisi (transponderi) olan gemiler tarafından yayımlanan statik, dinamik ve seyirle ilgili AIS bilgilerinin AIS Kıyı İstasyonları aracılığıyla toplanarak Ankara’daki AIS Ana Merkezi’ne iletilmesini ve yetki verilecek diğer devlet birimi ve kuruluşlarının AIS Ana Merkezi üzerinden bu bilgilere erişimini sağlıyor. Projeyle Türkiye kıyılarında seyir emniyeti ve deniz güvenliği çok ileri seviyeye ulaştırılacak, seyreden A sınıfı gemilerin adı, sahibi, yükü, gittiği liman, tahmini varış zamanı, uzunluğu, uyruğu gibi bilgileri kontrol merkezi ekranlarında anında ve tüm yan bilgileriyle beraber izlenecek. Üretimin motoru Petkim MURAT KIŞLALI ANKARA Hükümetin, seçimlere iki hafta kala, Ermeni diasporası ile kara para aklayan Kıbrıs Rum Kesimi’ndeki firmalara satmaya çalıştığı Petkim, son 5 yıllık süreçte ülke ekonomisine 1.4 milyar YTL katkı yaparken, 20012005 yılları arasındaki üretimi ile de 4 milyar dolarlık ithalat tasarrufu sağladı. Hükümetin “devletin ekonomiden çekilmesi” gerekçesiyle satışa çıkardığı Petkim, özel sektör başta olmak üzere ekonomiye şu katkıları sağladı: Petkim, verimlilik esasına dayalı olarak faaliyet yürüten bir kamu şirketi olarak, yatırım, personel gibi tüm giderlerini kamuya yük olmadan kendi bütçesinden karşıladı. Kuruluşun kamuya yük olması bir yana ödediği vergi ve fonlar ile 5 yılda ülke ekonomisine toplam 1.4 milyar YTL katkı sağladı. 2005 yılı sonu itibarıyla 437 milyon dolarlık yatırımlarını yeni tamamladı. Yaptığı üretimle, aksi takdirde ithal edilecek ekonominin girdi maddelerini KOBİ’lere kazandırdı. İthalat yapılmadığı için, Petkim sayesinde 2001 ile 2005 yılları arasında toplam 4 milyar dolarlık döviz tasarrufu sağlandı. Petkim, inşaat, otomobil, tekstil, tarım ve plastik sektörüne kadar geniş bir yelpazede girdi olarak kullanılan termoplastiklerin tek ulusal üretici konumu ile pazarda yüzde 22 paya sahip durumda. Kuruluş, üretim arzından fiyatların belirlenmesine kadar toplumsal faydayı gözeten, yurtiçi tüketime yönelik üretim yapan 2 bin kadar küçük ölçekli plastik firmasının hammaddesinin yüzde 95’ini ayrımsız bir şekilde karşıladı. TOBB Üniversitesi hidrojen yakıt pili üretti Ekonomi Servisi Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (ETÜ) Nanoteknoloji ve Membran Bilimi Laboratuvarı, hidrojen yakıt pili çalışmalarının ilk ürünü olan, 20 ila 100W arasında çalışabilen prototipi üretmeyi başardı. Türkiye’deki yakıt pili çalışmalarına Haziran 2007’de başlayan ve Dr. Mehmet Sankır, Dr. Nurdan Demirci Sankır ve Bengi Aran’dan oluşan TOBB ETÜ araştırma grubu, kilovat seviyesinde güç üreten pillerin üretimi için çalışmalarını sürdürüyor. TOBB ETÜ’den yapılan açıklamada, söz konusu pillerin bütün bileşenlerinin Türkiye’de üretilebilmesinin araştırma grubunun temel hedefi olduğu duyuruldu. Proton geçirgen yakıt pillerinin, yüksek verim ve güç yoğunluğuyla geleceğin çevre dostu enerji kaynağı olma potansiyeline sahip olduğu belirtilen açıklamada, “Yakıt pilleri otomobillerde, evlerde ve portatif cihazlarda güç kaynağı olarak kullanılabilir. Aynı zamanda proton geçirgen yakıt pillerinin pek çok askeri uygulaması vardır” denildi. MALİYE YAŞAMINDAN / MUSTAFA PAMUKOĞLU pamukm?superonline.com Seçime girerken olumlu gözüken ekonomik göstergelere aldanmayın. Sanayici, işadamı, çiftçi, esnaf zor durumda. Nasıl mı? İşte size gerçek bir öykü... O, dokuz yaşında Diyarbakır’da, Batman’a giden banliyo trenlerine su satardı. Eline ne geçerse onu satmayı becerirdi. Ta o zamandan işadamı olacağı belliydi. Annesi terzi olduğundan tekstil işine girdi. Annesi evde dikiyor, o da kardeşleriyle işportada satıyordu. Sonra bir mağaza açtı. Ama İstanbul ticaretin merkezi idi. İstanbul’a gitmeliydi. Henüz yeni yeni Anadolu’dan akın vardı İstanbul’a. O da öyle yaptı. Ailecek taşı toprağı altın denilen bu şehre geldiler. Anne evde dikiyor, o kardeşleriyle seyyar olarak satıyordu... Bu böyle devam etti. Sonra tekstilin Oksford’una Sultanhamam’a geldiler. Okul önlüğünde piyasanın önderi oldular. Tekstil ve konfeksiyon Özal döneminde ihracatla büyük hamleler yaptı. Bu sektör Türk ekonomisinin lokomotifi olmuştu. O, önlük yanında bluejean işine girdi. Büyük ihracat yapmaya başlamıştı. Almanya büyük alıcı idi. Önlük ikinci plana, daha sonra faaliyet dışına çıkmıştı. O bü İş Âlemi Zor Durumda yük sanayici ve ihracatçı olmuştu. Hesabını kitabını bilen bir adamdı. Hiç kredi kullanmazdı. Eximbank kredisi alıp repo yapanlardan da değildi. Çok iyi gidiyordu. Beş yüz kişi çalıştırıyor, binlerce kişiye aş olanağı veriyordu. Kazandığını spekülatif alanlara yatırmadı. Borsaya girmedi. Yurtdışına para götürmedi. Kazanıyor ve işini büyütüyordu. Mevcut kapasite yetmiyordu. Bunun için entegre fabrika yatırımına girdi. Türk ekonomisine, ekonomiyi yönetenlere güvendi. İş ve istihdam hacmini arttırdı. Çok heyecanlı ve azimli idi. Genelde özkaynakla çalışıyordu. Ama... Ah o 2001 krizi; çok kişiyi sarsan ve yok eden o ters dönüşüm. Bu kriz onu banka kredisi almaya zorladı. Hiç sevmediği bir işi yapmış, bankacıların eline düşmüştü. Bankacıların genellikle güneşte şemsiye çıkaran kişiler olduğunu biliyordu. Ama nafile. İşletme dönmüyordu ve kredi kaçınılmazdı. 2002 AKP dönemi başlayıp ekonomik göstergelerin iyi olup kendisi kötü olan bir ekonomide YTL’nin aşırı değerlenmesi, yani düşük kur yıllarca sürünce o mal satamaz oldu. Fiyat tutturamadı. Satsa bir türlü, satmazsa... Her yıl ciddi kur zararı yazdı. Zarar ettikçe kredi borçları ve maliyeti yükseldi. Bankalar onun en yakın mesai arkadaşı oldu. Şimdi ne mi yapıyor? Herhalde göstergelerin iyi gösterdiği bir ekonomi değil, gerçekten iyi bir ekonomi özlüyor ve 23 Temmuz’u heyecanla bekliyor. 40 yıl başarıyla ülkesine katkıda bulunan bu işadamı gibi onlarca sanayici, şu anda kredilerin ve düşük kurun altında inim inim inliyor. Birer birer fabrikalar işçi çıkarıyor. İflas etmemek için çırpınıyor. Ama önemli değil; yeter ki yüzde 1 ile borçlanıp, ülkemize gelip, yüzde 20 ile para kazanıp, düşük kurla ülkeden çıkıp bizi sülük gibi sömüren yabancı gelsin de sıcak para içimizi ısıtsın! Türk sanayicisi batarsa batsın, kimim umrunda? Dolaşın fabrikaları. Bir mağazada oturun, günde ne kadar hasılat yapıtığına bakın. Halka açık şirketlerin mali tablolarını borsa dan inceleyin, ne kadar kredi borçları olduğunu görün. Önemsiz iş duyurularına bile kaç kişinin geldiğini gözlemleyin. Göreceksiniz ki ekonomi söylendiği gibi parlak değil. Lüks konut yapan sonradan bitme büyük müteahhitlere, lüks eğlence mekânlarında eğlenenlere, restoranlarda bulunan kalabalıklara, alışveriş merkezlerinde gezinen binlerce kişiye, her gün trafiğe giren otomobillere bakıp ekonominin iyi olduğuna aldanmayın. İşi iyi olanların bizim kanımızı emen sıcak paracılar, keyfi yerinde olanların bizim vergilerimizin transfer edilmesiyle zenginleşenler, sesi çıkmayanların “aman devlet beni isterse tasfiye eder” deyip korkanlar, ekonomi iyi diyenlerin ekonominin bu halinden yararlananlar olduğunu unutmayın. İşte, ülkenin kaderini değiştirmek, küreselleşiyoruz diye ülkenin neyi var neyi yok gitmesini önlemek ve küçük bir Anadolu ülkesi olmamak için 22 Temmuz, tarihi bir fırsat. Eğer bu fırsatı heba edersek, 23 Temmuz’da ülke geleceğinden endişe duymaya, ekonomiyi eleştirmeye hiç ama hiç hakkımız olmayacak... CUMHURİYET 13 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear