26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 TEMMUZ 2007 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Tek Nami Tepe: “ABD’ye hükümranlık haklarımızı satmaya kalkıştıklarına göre ‘tek devlet’ ile ne demek istedikleri ortada!” Ya ğ m u r E k i m Sağlıkta soygun varmış... “İktidar ona reform diyor!” GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM Kuzey Irak’a ucuz elektrik veriyormuşuz. Ee, aleyhimize demeçleri karanlıkta yazamazlar ya! Kuduz Mustafa Yılmaz: “Daha fazla kudurmaması için aşılarını geciktirmeyelim!” TIP Kurumu Başkanı Dr. Mehmet Altınok ve Tıp Kurumu Genel Sekreteri Dr. Ali Rıza Üçer, AKP’nin seçim bildirgesindeki sağlık politikasını değerlendiriyor: “AKP seçim bildirgesinde Sağlık Bakanlığı’nı yeniden yapılandırarak, düzenleme, planlama ve denetleme rolünün daha da güçlendirileceği, hizmet kalitesini artırmak amacıyla, hastane yönetimlerinin idari ve mali açıdan özerk bir yapıya kavuşturulacağı söyleniyor. Böylece Sağlık Bakanlığı, Kamu Yönetimi Temel Kanunu’nda da kurgulandığı gibi sağlık hizmetlerinin yürütülmesinden çekilerek yalnızca düzenleyici ve denetleyici bir konuma indirgenmiş oluyor. Açık biçimde ifade edilmemekle birlikte idari ve mali açıdan özerkleştirilerek işletmeye dönüştürülecek kamu hastaneleri yerel yönetimlere, ardından da yerli ve yabancı özel sağlık işletmecilerine devredilecektir. Planın bu aşaması sağlık hizmetlerinin piyasaya entegrasyonun tamamlanacağı dönüşümün son adımı niteliğindedir. Bildirgede herkes için sağlık politika ve stratejilerinin uygulanmasıyla bireyler, kamu, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve uluslararası kuruluşların katkıları için fırsatlar oluşturulacağı dile getiriliyor. Bu vurgular sağlık alanının küresel etkileşimlerle dönüştürülerek liberalleştirileceğinin ipuçlarını veriyor. Sonuç olarak; AKP sağlık programı birinci basamak sağlık hizmetlerinde aile hekimliği modeliyle, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerinde, özerkleştirilmiş ardından da yerli ve AKP’nin niyeti! yabancı özel sektöre devredilecek olan ve işletmeye dönüştürülen kamu hastaneleri modeliyle küresel bir piyasa modelinin ipuçlarını veriyor. Sosyal güvenlik ve sağlık kuruluşlarının liberasyonu, bireysel emeklilik ve sağlık sigortacılığı, özel sağlık sektörünün kamusal finansmanla geliştirilmesi, güçlendirilmesi ve yaygınlaştırılması, planın önemli aşamalarını oluşturuyor. SSK’nin özellikle çok avantajlı ilaç alım modelinin tasfiyesi de bu küresel planın bir parçasıydı. Tedavi öncelikli bu model, dışa bağımlı olduğumuz ilaç, tıbbi malzeme ve tıbbi teknoloji harcamalarıyla birlikte sağlık harcamalarında önemli boyutlarda artışlara yol açacak. Sağlığın metalaştırıldığı bu küresel süreçte yurttaşlar sağlık haklarını yüklenecekleri katkı paylarıyla aşama aşama yitirecekler.” Karışık Kafalara ‘Hayati’ Hatırlatmalar… 12 gün kaldı geri sayımda. Her saniyeyi değerlendirmeye çalışmak için 12 günümüz var. Erdek ve Bodrum ADD’de yaptığım konuşmaların ardından CHP Bodrum’da “AKP Ekspresi: AVRUPA BİLETİYLE TAHRAN’A” kitabımın imza gününü yaptım, bir gün sonra, pazar günü ise bölgenin tüm CHP örgütleriyle beraber Muğla mitingine gittik. Coşkulu bir kalabalık önce şarkı ve türkülerle iyice ısındı ve ardından, aynı gün yapılacak Denizli mitingine de yetişmek üzere helikopterle gelip giden Baykal’ı dinledi. Bir gün önce alçakça yakıldığı tahmin edilen Bodrum ormanları günün hem ana konularından biriydi, hem de içimizin derin acısı: “600 futbol sahası büyüklüğünde 200 hektar ormanın yanması”… Bu ne demek düşünebiliyor musunuz? Bu acıya TEMA Başkanı sevgili Hayrettin Karaca nasıl dayandı, onu hiç bilemiyorum. Bir de tabii ülkedeki yangın var söndürülmesi gereken… O da en az yanan ormanlarımız kadar vahim!!! İşte Baykal’dan ve CHP’den beklenen en önemli görev bu. 27 yıldır ilk defa sosyal demokrasinin ayrı sepetler açmadan girdiği bu seçim, bir yeniden diriliş efsanesi olarak tarihimize geçmeli. Şimdi iki gruba seslenmek istiyorum: Birincisi, CHP’li olup Baykal’a, ya da CHP yönetimine kızgın olanlar… Yani “kesinlikle bu sebeplerden CHP’ye oy vermem” diyenler… Bu arkadaşlar fevrilikleri içerisinde hissiyatlarına mağlup olup kendilerini bir çözümsüzlüğe, bir tıkanmışlığa esir etmiş oluyorlar. ??? Sesleneceğim ikinci grup, kendini “CHP’den daha solda” olarak tanımlayan ve her biri ayrı kulvarda yer alan daha marjinal fraksiyonlar. Bir kere, kimin daha solda olup olmadığı tartışmasını tabii ki burada yapmayacağım. Ama ister İP’nin, ister TKP’nin, ister daha farklı grupların şu anda oy sepeti açmaları, ne yazık ki sonuçta bugün emperyalizmin emellerine hiç istemedikleri halde hizmet etmiş olmak tehlikesini kesin olarak beraberinde getiriyor. Bunu iyice düşünüp, taşınsınlar. Şimdi bu ikinci grubun arasında yer alan, fakat siyasi yelpazede ya bambaşka bir noktada bulunan ya da nerede durduğunu bilmeyenler var: Yani “bağımsız” bazı adayları destekleyip onlar adına kampanya yürütenler. Onlara da şu hatırlatmayı yapmaya mecburum: CHP’yi MHP’leşmiş bulduğunuzu söylüyorsunuz özetle. Bu kesinlikle doğru değil. CHP her zaman Cumhuriyet’e, bayrağa, bu toprakların bölünmez bütünlüğüne saygılıydı ve bu değerlere sahip çıktı. Şimdi geldiğimiz yol ayrımlarında bu değerleri MHP de öne çıkarıp, emperyalizmle mücadele ediyorsa, CHP’nin ne demesini bekliyorsunuz? Ya da MHP, “biz ırkçı faşizme karşıyız” dediği zaman, “hayır siz illa ırkçı olacaksınız” diye tutturması mı lazım CHP’nin? Kaldı ki bu kesişme alanları dışında kafası netleşmemiş olan esas MHP. Siyasi alana taşıma gafletinde bulundukları “Ya Allah Bismillah, Allahu Ekber” sloganı onları bir hayalet gibi takip ediyor ve laik demokrasinin neresinde durduklarını o kadrolar bir türlü anlayamıyorlar. İkinci gruba dönüp somuta inelim: “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” cümlesindeki ölümsüz insanlık felsefesini göremeyen bir Baskın Oran’ın fikirleriyle burada hesaplaşmayacağım. Farz edin ki, o bağımsız aday, Türkiye hakkında da en iyi analizleri yapan, tarihin gördüğü en mükemmel beyin olsun. İyi de, malum medyanın her gün öne sürdüğü Baskın Oran bir parti mi? Değil. Milletvekili olsa bile, en fazla yapabileceği şey kürsüden arada bir nutuk atmak. Peki o zaman siz nasıl bir iktidar seçeneği yaratacaksınız da, Milli Eğitim Bakanlığı’nı, İçişleri Bakanlığı’nı, Adalet Bakanlığı’nı, Kültür Bakanlığı’nı, aydınlanmacı demokrat insanlara teslim edebileceksiniz? Bunu hiç düşündünüz mü? Özür dileyerek söylüyorum, bu “bağımsızlar” senaryoları da yine sonuçta AKP’ye endirekt olarak güç taşımaktan başka bir işe yaramıyor. Bu komployu görmek istemeyen ve bu ukalalığa teslim olma lüksüne kapılanlara saygıyla duyurulur… email: bedbay?tnn.net Faks: 0212 227 34 65 Muhsin Salman: “Rumlar, Fethullah, Barzani, ABD seçmenleri arasında yapılacak ankette AKP’nin yüzde 100 numara olacağı kesin! Ankete katılanlar bir de oy kullansa; kırkayaktan paça çorbası!” Anket SESSİZ SEDASIZ (!) Son çıkan ‘ampul’ sloganları GAZİANTEP’TE ne kadar duvar ilanı yeri varsa hepsini AKP kapatmış. AKP dışındaki partilere yer kalmamış. AKP’li Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’ni takdir etmeli; demokrasi işte budur, parayı bastıran duvarı doldurur! Her neyse... Gaziantep’ten Mustafa Alan, AKP’nin seçim ilanlarını yakından incelemiş ve metinlerde bazı küçük düzeltmeler yapmış: 4.5 yıldır maaşıma zam alamıyorum, yoksulluğa devam! İkinci kira öder gibi ve ömrüm vefa ederse ömür boyu borçlanarak ev sahibi olabileceğim! Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Tanım Akif Kökçe: “Etnik ve dinsel ayrılıkçılara göre AB’ye kapılanmanın adı özgürlük, ABD’nin kuklası olmanın adı ise bağımsızlık!” Param artık daha değerli; gizli devalüasyon yapıp 50 ve 100 yeni liralık banknotları biz bastık! Ders kitaplarımı ücretsiz alıyorum; hiçbir öğretmen kitapları kullanmadığından yeni kaynak kitaplara daha fazla para ödedik! Buğday ithalatında rekorları biz kırdık! İstediğim hastanede tedavi oluyorum, özel hastaneler devleti ve beni çok güzel soyuyorlar! Özelleştirmede rekor kırdık, Türk Telekom’u bir yıllık kazancı karşılığı sattık! Türk Telekom’un ismi değişiyormuş; Lübnan Telekom hayırlı olsun! Birlikte başardık, yarım bırakma; birlikte şaşırdık, şaşırmaya devam! “Dava adamı” politikacı devri kapandı; şimdikiler “davalık” adamlar! Ulusal Eğitim Sorunlarımız ve Siyasi Partiler İ. GÜRŞEN KAFKAS Yaşama, öğrenme ve çalışma biçimleri günümüzde hızla değişmektedir. Uygulanmakta olan eğitim sistemi bu değişim ve gelişmelere çözüm getirememektedir. Eğitim ve öğretim sistemimizin etkinliği ve kalite gelişiminin çağdaş ülkeler düzeyinde olması beklentimizdir. Nitelikli birey yetiştirmek amacıyla “yaşam boyu öğrenme” teşvik edilmelidir. Mesleki beceriler kazandırılarak işsizlik sorununa çözüm getirilmelidir. Bilim ve teknolojide değişim ve gelişmeler, bireysel ve toplumsal yaşamımızı tetikleyerek bu hızlı değişim sistemindeki yerini almalıdır. Öğrenmenin özünde güncelleşmiş konulara ağırlık verilmeli, öğrenmeyi öğrenme biçimi, girişimcilik ve bireyde beceri gelişimi gibi kavramlar önde tutulmalıdır. ??? Ülke olarak laik, çağdaş ve kapsamlı yeni bir eğitim sistemine gereksinimimiz vardır. Okul öncesi eğitim zorunlu kılınarak yaygınlaştırılmalı, ilk ve ortaöğretimde programlar güncelleştirilmelidir. Ezberci eğitim yerine, öğrenci merkezli, mesleki ve kültür eğitiminin verildiği bir yapıya ulaşılmalıdır. Öğrenciler, bilginin teknolojiyle zenginleştiği bu çağı uygulayarak yaşayabilmelidirler. Öğrenci ve öğretmenler bilgisayar donanımı ve yazılım gereksiniminin verilerinden hızla yararlanmalıdırlar. Siyasi parti liderleriyle yapılan TV söyleşilerinde ülkemizin birbirinden önemli sorunlarının tartışıldığı; terör, ekonomi, AB’ye katılım, komşu devletlerle ilişkiler, iç dış sorunlar vb. konularla ilgili liderlerin ve partilerinin görüşleri irdelenmektedir. Yirmi beş milyon gencin örgün; her yaşta insanımızın yaygın eğitim ile ilgili görüş ve düşünceleri çoğu kez unutuluyor. Nasıl bir eğitim?.. 17. eğitim şurasında eğitime giydirilmek istenen olumsuz yapı… Bugün İmam Hatip okulları ve dini eğitimin yaygınlaştırılıyor olması, eğitim kurumlarında hızlı kadrolaşma, ders kitaplarındaki bilim dışı terimler, kavramlar; 100 temel eserdeki karmaşa; eğitim yöneticilerinin atanmalarında din bilgisi öğretmeni ağırlığı, çağdaş eğitimden sapma gibi birçok istenmezlikler güncelleştirilmiştir. ??? Eğitim, ülkemizin genel sorunudur. Örgün eğitimde okuyan yaklaşık toplam yirmi beş milyon çocuğumuzun Atatürk ilke ve devrimlerinin ışığında, çağın gerektirdiği niteliklerde eğitilmeleri isteğimizdir. Eğitimin her kademesinde bu çağdaş ve yenilikçi uygulama gerçekleştirilmelidir. Ülke kadınına bakış, toplumun aydınlanma önderi öğretmenlerin sorunları ve eğitimde dinselliğe kayış sorgulanmalıdır. Eğitimde fırsat eşitliği kaçınılmazdır. Her alanda yer alan eğitim yeniden düzenlenmeli, eşitsizlikler ve dengesizlikler giderilmelidir. Eğitim sistemimizde yapılabilecek yenileşmelerle, “yaparak, yaşayarak, üreterek” Köy Enstitülerinin eğitim biçimi özellikle kırsal kesimde uygulanır olmalıdır. Her yaşta insanımıza; yeterli, nitelikli, üretken ve erişilebilir öğrenim olanakları sağlanmalıdır. 21. yy’da kalkınmış dünya devletleri eğitimde en başarılı ivmedeyken ülkemizin nüfusunun yüzde 1015’i okumazyazmazdır… “Haydi kızlar okula” kampanyası ile küçük bir grup kızımız çağdaş yapıdaki sivil toplum örgütlerimizin başarılı çalışmalarıyla okula kavuştu. Ya ötekileri?.. Töre ve namus cinayetlerinin öykü, şiir ve romanlara sığmayan söylemleri ve dramatik sorunları ülkemizin “eğitimsiz toplumunun” önemli bir ayıbıdır. Siyasiler konuşmalarında bu eğitim açmazımızla ilgili çözüm önerilerini açıklamalıdırlar. Cumhuriyetimizin kazanımlarından olan “Tevhidi Tedrisat, Halkevleri ve Köy Enstitülerinin” toplumsal değerdeki başarı ve katkıları yeniden değerlendirilmeli, Tevhidi Tedrisat’ın (Öğretim Birliği) zedelenmemesine özen gösterilmelidir. Ulus devlet kimliğimizin özü olan tarihimize özen gösterilerek; Türk dilinin kirlilikten arınmasına da ciddi ve çözüm getirici düzenlemelere gidilmelidir. Unutulmamalıdır ki; “Türkçe giderse, Türkiye gider” özdeyişi acı gerçeğin dışa vurumudur. ??? Mustafa Necati’den bu yana mesleki sorunlarıyla boğuşan öğretmenlere “Kapsamlı bir öğretmen reformu” gereklidir. Onlar “yarınlarımızın temel taşlarının aydınlık hazırlayıcılarıdır.” Toplumsal değerde ve yapısal konumlarında yenileşme kaçınılmazdır. Kültürel ve sanatsal eğitime öncelik verilerek ortak ulusal ve kültürel değerlerimize özen gösterilmelidir. Eğitimde, eşitsizlik, ideolojik ve dinsel ayrımcılık olgularından kaçınılmalıdır. Öğrencilerin ve öğretmenlerin gönenci (huzuru), moral ve motivasyonu eğitimdeki yapı zenginliğiyle sağlanmalıdır. YÖK ve Milli Eğitim Bakanlığı kişisel, partisel ve duygusallıktan uzak, yalnız “ulusal eğitim başarısı” için birlikte didinmelidirler. Her türlü şiddet, madde bağımlılığı ve onur kırıcı davranışların eğitimle giderileceği çözümler beklentimizdir. Bu ulusun gideceği yol, çağdaş eğitim yoludur. Laik, çağdaş ve demokratik yapıda bir eğitim geleceğimizi şekillendirecektir. Prof. Dr. Esfender Korkmaz’ın seçim konuşmalarını dinlerken rahatladım, eğitimle ilgili düşünce ve önerilerimi sıralıyordu sanki… Birikimli bir eğitimcinin topluma aktardığı eğitimde çözüm önerileri tüm siyasilerin ortak paydası olmalıdır diye düşündüm. Eğitim her yaşta herkesin sorunu. Çözüm bekliyor!.. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 10 Temmuz www.mumtazarikan.com Esas no: 2004/1 Karar no: 2005/1 Mahkememizce verilen, 13.6.2005 tarihli kararın temyiz edilmesi üzerine, Temyiz Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi’nin 9.4.2007 gün, 2007/578 esas, 2007/1213 karar sayılı kararı ile onanmıştır. Onama ilamına karşı, davalı Maliye Hazinesi adına İstanbul Muhakemat Müdürlüğü vekili tarafından tashihi karar isteminde bulunmuştur. Onama ilamı ve tashihi karar dilekçesinin, adresi meçhul olan davalı Ani Heda Işıküstün’e ilan tarihinden itibaren, 15 gün sonra yapılmış sayılmasına, 7 günlük askı süresinin ilavesine ve bundan sonra tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde tashihi karar yoluna başvurabileceği, 10 gün içerisinde tashihi karar dilekçesine karşı cevap verebileceği, onama ilamı ve davalı vekilinin tashihi karar dilekçesinin tebliği kapsayan tebligat yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 37178 ZEYTİNBURNU KADASTRO MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ’NDEN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Trabzon 1 yöresine özgü bir tür köf 2 te. 2/ Bir et 3 kinliğin geçici olarak dur 4 5 durulduğu süre... İri ta 6 neli bezelye. 7 3/ Oruç ayı. 4/ Çok sevilen 8 kimse ya da 9 şey... Tantal 1 2 3 4 5 6 7 8 9 elementinin simgesi. 5/ Vilayet... 1942’de 1 Y E R L E Ş K E Ş U A R A Çanakkale Boğazı 2 Ö Ğ E P İ K açıklarında batan ve 3 N İ V İ K K A NO 39 kişilik müretteba 4 E R İ K R İ Y A L N tının tümü ölen Türk 5 Ş Z ON P İ denizaltısı. 6/ Atın 6 M A S K A T eşkin yürüyüşü... 7 E Z E L “Ay ışığı renginde 8 A D E T A N İ / Gece çizmelerim 9 O P E R A S Y O N ağır” (Nâzım Hikmet). 7/ Afrika kökenli öldürücü bir virüs... Yersiz söz ya da davranış. 8/ Romanya’nın plaka imi... Kesilmiş hamurları ya da ekmeği, yağlı su ya da et suyuna doğrayıp pişirerek yapılan yemek. 9/ Bir gösterme sıfatı... Tarla, bağ, bahçe gibi yerlerden toplanan üründen arta kalanlar. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Cezayir Kurtuluş Savaşı’nda, Fransa saflarında yer alan Cezayirlilere verilen ad. 2/ Karakter... Liberal gözüküp kendi çıkarını kollayan ve başkalarını kandıran kimse. 3/ İstanbul’un bir semti... Japon lirik dramı. 4/ Nişanlı, yavuklu, sözlü. 5/ Halk dilinde mısıra verilen ad... Ankara’daki özel bir tiyatronun kısa yazılışı. 6/ Iğdır’ın bir ilçesi... Bir nota. 7/ Dünyanın tek kuyruksuz kedi cinsinin adı... Arık, zayıf, etsiz. 8/ Bir renk... Balık yumurtasıyla yapılan bir tür meze. 9/ Bir kişiyle ya da bir şeyle eğlenme ve onu küçümseme... Açığa vurulmuş, ortaya dökülmüş. CUMHURİYET 17 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear