02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 MAYIS 2007 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER CHP, “garantili” yerlerden 20’nin üzerinde kontenjan vermek istemiyor 5 Solda grup pazarlığı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP ve DSP genel başkanlarının İzmir’de Cumhuriyet Mitingi’ne birlikte katılması beklentisi boşa çıkarken iki parti arasındaki ittifak görüşmeleri de “milletvekilliği kontenjanı” pazarlıklarına takıldı. DSP’nin seçimden sonra grup oluşturabilmek için seçilme garantisi olan yerlerden en az 20 milletvekilliği kontenjanı istediği belirtilirken CHP’nin buna yanaşmadığı vurgulandı. DSP’nin bu hafta CHP’ye kesin yanıtını vermesi bekleniyor. CHP ile DSP ittifakı için “temenni”ler ortaya konduktan sonra, ayrıntılar görüşülmeye başlanınca ciddi sıkıntılar yaşanmaya başladı. İki parti arasındaki görüş Üçü Bir Arada Formülü... endişe eden vekiller, Ülke seçim “sathı mailine” geliştirdikleri “Üçü bir girince, milletvekillerini de arada” formülünü doğal olarak “yerini kulislerde şöyle koruma” telaşı kaplıyor. anlatıyorlar: Parti içi demokrasinin, “Evet, Başbakan 25 siyasi parti genel yaşında özürlü bir kadın başkanlarının iki dudağı aday gösterecek, arasına sıkıştığı böylece bir taşla üç kuş günümüzde, kimse vurmuş olacak.” yeniden aday gösterilip AKP’den yeni aday gösterilmeyeceğinden adayı olanlar ise emin olamıyor. Adaylık Hüsrev Kutlu kulislerde bir yandan konusunda en büyük kutlamaları kabul sıkıntı ise en fazla vekile ederken bir yandan da sahip olan AKP’de milletvekilleri ve parti yaşanıyor. yöneticilerinin peşini Cumhurbaşkanı adayını bırakmayarak liste bile son güne kadar garantisi almaya açıklamaktan kaçınan çalışıyorlar. AKP Başbakan Tayyip Adıyaman Milletvekili Erdoğan adaylık Hüsrev Kutlu, yanında konusunda da oldukça oturan Isparta “sıkı” davranıyor. Ancak Erdoğan’ın, “seçmene Erkan Mumcu Milletvekili Recep Özel’e takıldı. Erkan selam” ilkesini esas alarak Mumcu ve Sait aday gösterme taktiği Armağan’ın partiden izleyeceği belirtiliyor. ayrılmış olduğunu Erdoğan’ın seçim sürprizi anımsatan Kutlu, “Hadi olarak, garantili yerlerden, iyisiniz, 2 yer boşalmış örneğin Konya’dan bir durumda. Kaç aday var” kadın, bir özürlü ve bir de diye sordu. Özel, “Çok 25 yaşında aday fazla yok, 10 kadar aday göstermeyi planladığı var” deyince, Kutlu kulislerde konuşuluyor. umutsuzca yanıt verdi: Kendi seçim “Ne güzel, bizim orada bölgelerinden bir kadın, Recep Özel 30 kadar aday var, bir 25 yaşında genç, bir ayakta bile yer yok.” de özürlü aday gösterileceğinden ? DSP’nin seçimden sonra grup oluşturabilmek için seçilme garantisi olan yerlerden en az 20 milletvekilliği kontenjanı istediği belirtilirken CHP’nin buna yanaşmadığı vurgulandı. meler bir haftadır beklenen sonuca ulaşamazken, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile DSP Genel Başkanı Zeki Sezer İzmir’deki Cumhuriyet Mitingi’ne de ayrı ayrı katıldı. CHP lideri Baykal, geçen hafta boyunca İzmir mitingine “birlikte katılmayı çok istediğini” söylerken Sezer “Henüz oraya gelmedik” demişti. DSP Genel Başkanı Zeki Sezer ve bazı parti yöneticileri, ittifak sağlanırsa, CHP listelerinden milletvekili adayı olmayacaklarını bildirdiler. Ancak, bu açıklama bile DSP örgütleri ve bazı yöneticilerinin direncini kırmadı. Seçime girseler barajı geçecekleri umudunda olan bazı il başkanları ve parti yöneticileri “eşit koşullarda ittifak” isteklerini yüksek sesle dile getirdiler. DSP’nin 4050 dolayında milletvekilliği istediği, seçimden sonra parlamentoda grup kurabilmek için “garantili” yerlerden en az 20 kişilik kontenjanda ısrarlı olduğu vurgulandı. CHP ve DSP yönetimleri “milletvekilliği pazarlığı” yapıldığı görüntüsü vermek istemiyor, ancak “hakkaniyet li işbirliği” benzeri ifadelerle bu konudaki istemler dile getiriliyor. DSP ile CHP’nin seçim işbirliği yapması durumunda, DSP Genel Sekreteri Ahmet Tan, PM üyelerinden Emrehan Halıcı ile eski bakanlardan Nami Çağan ve TOBB Teknoloji ve Ekonomi Üniversitesi’nden istifa eden Prof. Dr. Hüseyin Pazarcı’nın CHP listelerinden milletvekili adayı olması bekleniyor. CHP lideri Baykal bu seçimlerde parlamentoya giren parti sayısının artması durumunda 120 dolayında milletvekili çıkaracakları hesabını yaptığından, CHP tarafı bu “sıkışık”lık dikkate alınarak DSP’ye 20’den az milletvekilliği verilebileceği görüşünü dile getiriyor. ZIRH KALKIYOR KRİZ UYARISI 130 vekile yargı yolu ? TBMM’de 130’a yakın milletvekilinin dokunulmazlık dosyası bulunuyor. Bu milletvekillerinden, genel seçimde liste dışı kalan ya da seçilemeyenler mahkemeye taşınacak. EMİNE KAPLAN ‘Yurttaş bildirisi’ yayımlandı İstanbul Haber Servisi Aralarında 67 gazeteci ve yazarın, 48’si profesör 132 akademisyenin, 35 hukukçunun, hekimlerin, sinema, tiyatro, müzik, dans, resim, heykel, grafik tasarım dallarından sanatçıların ve çeşitli mesleklerden kişilerin yer aldığı 500 yurttaş, demokrasiye yönelen tehditlere karşı “Yurttaş Bildirisi” yayımladı. Bildiride siyasal, ekonomik, sosyal alanda bir kriz yaşandığı ve krizin, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle de aşılamayacak derinlikte olduğu savunularak seçimin de krizi çözmeyeceği, erteleyeceği iddia edildi. Bildiride, “Ülkemiz; özgürlükçü, çoğulcu, barışçı, demokratik, laik anlayış ortak paydasında, hukukun uluslararası ilkeleri ve değerleri ile örülmüş yeni bir anayasaya kavuşmadıkça, keza seçim barajları kaldırılarak toplumun bütün kesimlerinin siyasal temsiline olanak tanıyan bir Seçim Yasası benimsenmedikçe sürekli kriz üreten bu yapıyı ve krizden beslenen odakları etkisiz kılmak mümkün değildir” denildi. Demokrasinin, 27 Nisan’da yayımlanan Genelkurmay Başkanlığı bildirisinden de yara aldığı belirtilen bildiride, “Askeri bürokrasinin siyasi alana müdahale etmesi, siyasetin silahların gölgesinde yürümesinin doğal karşılanması, siyasal yaşamın asker vesayeti altında olması kabul edilemez” ifadeleri yer aldı. Trende bekletilen demokrasi... TBMM’nin 22 Temmuz’da genel seçim yapılmasına ilişkin kararının ardından; anayasanın 114. maddesindeki “TBMM genel seçimlerinden önce Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanları çekilir. Seçimin başlangıç tarihinden 3 gün önce, seçim dönemi bitmeden seçimin yenilenmesine karar verilmesi halinde ise bu karardan başlayarak 5 gün içinde bu bakanlıklara TBMM içinden veya dışından bağımsızlar başbakanca atanır” hükmü uyarınca söz konusu 3 bakanlığa yeni atamalar yapıldı. Bu bakanlıklara bağımsız kişilerin atanması, 48 yıl önce yaşanan bir olaya dayanıyor. 1959 yılında CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, Demokrat Parti iktidarına karşı Kayseri’de düzenlenecek mitinge gitmek için trenle yola çıkar. Ancak tren hiçbir gerekçe gösterilmeden 3 saat Himmetdede İstasyonu’nda bekletilir. 1961 Anayasası hazırlanırken bu olay unutulmaz. Anayasaya konulan 109. maddeyle tren olayından sorumlu tutulan Ulaştırma Bakanlığı’nın yanı sıra İçişleri ve Adalet bakanlıklarına da bağımsız kişiler getirilmesi hükmü getirilir. Maddenin gerekçesi de “Seçimlerin tarafsız bir havada cereyan edebilmesi” olarak özetlenir. Söz konusu hüküm, 1982 Anayasası’nda da aynen korunur. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine ilişkin anayasa değişikliğinin Anayasa Komisyonu’nda görüşmeleri sırasında CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, bu olayı anımsattıktan sonra AKP’yi uyardı: “İnönü’nün treni durdurulunca daha sonra böyle bir hüküm getirildi. Ama sadece seçim döneminde bakanlık yapan bu kişiler, ömür boyu bakan haklarına sahip oluyor. Bu bir tepki sonucu getirilen düzenlemeydi. Şimdi de AKP, kendi belirlediği cumhurbaşkanı adayını seçtiremediği için tepkiyle bu paketi getirdi. Eğer Abdullah Gül seçilseydi, bu paket getirilecek miydi? Tepkiyle getirilen düzenlemelerin Türkiye’ye bir yararı olmaz.” ANKARA 22 Temmuz’da yapılacak genel seçim, hakkında dokunulmazlık dosyası bulunan milletvekilleri açısından büyük önem taşıyor. Çeşitli suçlardan yargılanma süreci dokunulmazlık zırhı nedeniyle duran 130’a yakın milletvekilinden liste dışında kalanlar ya da yeniden milletvekili seçilemeyenler TBMM kulislerinden mahkeme koridorlarına taşınacak. Bu durumda olan 83 AKP’li, 36 CHP’li, 1 DYP’li, 6 ANAVATAN’lı ve 2 de bağımsız milletvekili bulunuyor. TBMM’de 130’a yakın milletvekili, dokunulmazlıkları nedeniyle 4.5 yıldır yargılanamıyor. Bu milletvekilleri arasında Başbakan Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Orman Bakanı Osman Pepe ve AKP yöneticileri bulunuyor. CHP’den ise Genel Başkan Deniz Baykal, Sefa Sirmen, Feramus Şahin, Fikret Ünlü, Gökhan Durgun, Hasan Güyüldar, Yaşar Tüzün, Hakkı ülkü, Muharrem Kılıç, Atilla Kart, Mehmet Semerci, Fahrettin Üstün, İsmail Değerli, Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Mehmet Vedat Melik, Erol Tınastepe, Naci Arslan, Mahmut Yıldız, Ensar Öğüt, Nadir Saraç, Kemal Kılıçdaroğlu, Vahit Çekmez, Hüseyin Güler, Memduh Hacıoğlu, Mehmet Siyam Kesimoğlu, Muharrem Toprak, Tacidar Seyhan, Yavuz Altınorak, Şerif Ertuğrul, Nejat Gencan, Enver Öktem, Kemal Anadol, Esat Canan. DYP’den Genel Başkanı Mehmet Ağar. ANAVATAN’dan Muharrem Doğan, Mehmet Erdemir, Turan Tüysüz, Selami Yiğit, Reyhan Balandı, Mahmut Koçak isimler bulunuyor. Mersin Limanı için alıcıya yaptırım getirmek yerine çok sayıda haklar tanındığı ortaya çıktı. KKTC’ye Mersin ambargosu MURAT KIŞLALI ANKARA Mersin Limanı İmtiyaz Sözleşmesi’ne konan bir maddeyle, önceki gün limanı devralan alıcıya “faaliyetini 30 güne kadar durdurma yetkisi” verildi. Böylece ihracatını Mersin üzerinden yapan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) dış dünyayla ticareti 30 güne kadar bloke edilebilecek. TCDD Mersin Limanı’nın İşletme Hakkı’nın Devrine İlişkin İmtiyaz Sözleşmesi, kamu hizmeti şartlarını yerine getirmediğinde alıcıya uygulanacak yaptırımları ve kamunun tek taraflı fesih hakkını içermesi gerekirken tam tersine alıcıya fazladan haklar tanıdı. Mersin Limanı ile ilgili imtiyaz sözleşmesinin bazı sakıncalı noktaları şöyle: İmtiyaz Sözleşmesi’nin 9.10 maddesi, alıcı firmaya, denetime 60 güne kadar izin vermeme hak kı tanıyor. Sözleşmenin 9.14 maddesi alıcıya 30 güne kadar liman faaliyetini tamamen veya büyük ölçüde durdurma yetkisi tanıyor. KKTC uluslararası ambargo altında olduğu için KKTC mahreçli yükler Türkiye’nin Mersin Limanı üzerinden ihraç ediliyor. Bu madde, alıcıya Türkiye’nin KKTC ile ilişkilerini 30 güne kadar bloke etme yetkisi veriyor. Sözleşmenin 9.14 maddesiyle limanda alıcıya 1 yıla kadar hizmet standartlarına uymayan seviyede hizmet sunulması olanağı veriliyor. Sözleşmenin 9.15 maddesiyle 6 aya kadar ayrımcılık yapma, belirli şirketlerin yararına, diğerlerinin zararına çalışma hakkı tanınıyor. Alıcının 6 aya kadar yaptığı ayrımcılıklar yaptırım ve fesihe neden olmayacak. Aynı şekilde sözleşmenin 9.15 maddesiyle limanın fiilen 90 güne kadar bir gruba tahsis edilmesine olanak verilecek. Büyükanıt’a yaptığı ziyaret Çelik: Hesap vermedim Haber Merkezi Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ı ziyaretine ilişkin olarak “Sayın Genelkurmay Başkanı’na ziyaretimin sebebinin kesinlikle bir hesap verme olmadığını, hesabı ancak Başbakan’a verdiğimi, millete verdiğimi açık bir dille ifade ettim. Sayın Genelkurmay Başkanı’nın da böyle bir beklentisi yok” dedi. Bir televizyon programında konuşan Çelik, Genelkur may Başkanlığı’nın açıklamasında bakanlığı ile ilgili ifadeler olduğu ve açıklamanın ardından Büyükanıt’ı ziyaret ettiğinin hatırlatılması üzerine, bakanlık çalışmaları hakkında çeşitli kuruluşlara bilgilendirme yaptıklarını, Büyükanıt’ı ziyaretinin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Çelik, görüşmenin amacına ulaşıp ulaşmadığı yönündeki soruya da “Benim açımdan son derece faydalı olmuştur” yanıtını verdi. Nükleer santrala SMS’li ‘hayır’ TBMM Genel Kurulu’ndan geçen hafta apar topar nükleer santralların kurulması ve işletilmesiyle ilgili yasa tasarısı geçirildi. Görüşmeler sırasında CHP Sinop Milletvekili Engin Altay, nükleer santrallarla ilgili kaygılarını dile getirirken “Adam, nükleer santralı bitirmiş, on yıldır açmıyor, hizmete açmıyor. Avrupalı insan da, bu millet insan değil mi? Avrupalı referandum yapıyor, halka soruyor, sorsana bunu da halka” diye çağrıda bulundu. Altay, seçim bölgesinde nükleer santral kurulmasının engellenmesi için umudunu meydanlara bağlıyor: “Tandoğan, Çağlayan mitingleriyle de artık, halk Türkiye’de sokağa çıkmayı öğrenmiştir, hayırlı olsun. Bu santralı biz engelleyemezdik belki, ama bu saatten sonra, Türkiye’de yaşayan yurttaşlarımızın sokağa çıkma kültürü bu noktaya geldikten sonra, Sayın Bakan uğurlar olsun, bu santralı artık yapamazsınız. Ciddi bir girişime başladığınız anda, Tandoğan’a, bir milyon insan, bu sefer bir yanda bayraklar, bir yanda antinükleer logoyla gelecektir, göreceksiniz. Ama, eminim ki, zaten buna gerek kalmayacak, 22 Temmuz’da Türkiye’de yeni bir sabah doğacak ve o tarihten itibaren bu çöp teknolojinin Türkiye’de yeri olmayacak.” Engin Altay görüşmeler sırasında sık sık söz alarak “Sinop’ta referandum yapılması” isteğini yineledi. Mersin’deki turizm yoğunluğu nedeniyle Sinop’a “yüklenildiği” değerlendirmelerinin altını çizen Altay, “lobi” etkinliklerine de dikkat çekti: “Geçen, bana bir beyefendi geldi. Burada kuliste ‘Efendim, size nükleer santralın faziletlerini anlatacağım’ dedi. Peki, bunu sen niye yapıyorsun, görevin ne? TAEK’te misin; hayır. Bilmem şurada mısın, bilmem Enerji Bakanlığı’nda mısın; hayır. Sen kimsin, ne yapıyorsun? ‘Ben aydınlatıyorum.’ Bu iş için kaç para aldın? Kimden kaç para aldın diye sordum. Yani, adam eline çantayı almış, broşür dağıtıyor, siyasileri ikna turuna çıkmış. Adamı orada dövmediğim için kendimi kutluyorum. Gelmiş, parlamentoda bana, nükleer santral lobi faaliyeti yapıyor.” Engin Altay, “referandum”, “seçim” derken, son çare olarak daha moda bir yöntem önerdi: “Sayın Bakan, çok rica ediyorum: Bu proje doğru değildir. Kısa vadeli, orta vadeli elektrik meselelerimizi, enerji taleplerimizi başka türlü çözmek mümkündür. Gelin, en azından yeni parlamentoya bunu bırakalım. Sizinle bir televizyonda tartışalım, millet de SMS’le oy versin. Siz kazanırsanız ilk kazmayı ben vuracağım, ben kazanırsam siz de bu işten vazgeçin.” Anneler Günü’ydü dün. Aynı zamanda ağırlığını kadınların oluşturduğu İzmir Cumhuriyet Mitingi yapılıyordu. Dün sahnede kadınlar, kürsüde erkekler vardı. Erkeklerin egemen olduğu dünyanın yarattığı sıkıntıları, bozuklukları ve korkuları atmak için öncelikle kadınlar meydanlardaydılar, gündemdeydiler. Büyük bir kitle gösterisi halinde geçen mitingin diğerlerinden değişik olan yönlerinden birisi, Zülfü Livaneli’nin de kürsüye çıkmasıydı. Zülfü Livaneli, tanınmış bir sanatçı olmasının ötesinde istifa etmiş bir CHP milletvekiliydi. İzmir ise CHP’nin kalesiydi. Merkezdeki bütün belediyeler CHP yönetimindeydi. Livaneli, 3 saat aşağıda bekletildiğini ve kürsüye çıkmak için zorlandığını söyledi. Daha sonra da “Doğulusu batılısı, kuzeylisi güneylisi birlikte hareket edelim. Aramıza düşmanlık tohumları ekmelerine izin vermeyelim. Barışı ve kardeşliği savunalım” diyerek kamplaşma tehlikesine karşı toplumu uyanıklığa çağıran bir konuşma yaptı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ise Livaneli’ye bir engel çıkarılmadığını, dostları olduğunu, onu kendilerinin davet ettiklerini söyledi. Tartışma bir anlamda tatlıya bağlandı. Livaneli’nin söylediği “Karlı Kayın Ormanında”, “Özgürlük” ve “Yiğidim Aslanım” şarkıları bü Mitingler, Kadınlar ve Aday Listeleri... yük destek gördü... ??? Dünkü miting meydanına kadınlar egemendi, kadınların duyarlılığı alana damgasını vurmuştu. Mitingin ana teması “birlik”ti. Yaklaşan seçimlerde AKP karşıtı güçler birlik istiyorlardı. Erkeklerin egemen olduğu partiler, bu birlik talebine nasıl bir karşılık vereceklerdi? Yüzde 10’luk baraja itiraz etmeyen, partinin bir tek liderin ağzına bakmasına neden olan Siyasi Partiler Kanunu’nu değiştirmek istemeyen liderler acaba kadınlara karşı nasıl davranacaklardı? Görünen o ki, önümüzdeki seçimlerin sonuçlarını en etkileyecek olan noktalardan birisi kadınlardı. Kadınların vereceği oylar, kadınların duyarlılığı seçim sonuçlarına damgasını vuracaktı. Burada en çok merak edilen, toplumun yarısını oluşturan kadınların, Meclis’te kaç sandalye ile temsil edilecekleri... Şu anda erkek yöneticiler liste pazarlığı içindeler. Parti içindeki iktidar dengelerine göre kimi nereye koyacaklar, onun hesabını yapıyorlar. Kadınlar, bu iktidar hesaplarının ve kavgalarının dışındalar, bu nedenle tayin edici kararların alınması onlar olmadan gerçekleşiyor. ??? Peki bütün bu kadın duyarlılığı Meclis’e nasıl yansıyacak? Erkekler yine kadınları temsilen milletvekili olmaya devam edecekler mi? Geçen Meclis’te toplam 24 kadın milletvekili bulunuyordu. Meclis’in yüzde 4.4’ünü oluşturuyorlardı. Halbuki toplumun yarısı kadın. Geçen seçimlerde temsil krizinden söz ediyoruz. Verilen oyların yüzde 55’ini temsil edenler Meclis’in yüzde 100’ünü ele geçirmişler, yüzde 45’in oyları ise Meclis dışında kalmıştı. Soruna başka bir açıdan baktığımız zaman toplumun yüzde 50’sini oluşturan kadınlar Meclis’te yüzde 4.4 ile temsil ediliyorlardı. Buradaki temsil adaletsizliği çok daha yüksekti. ??? Türkiye, modern, laik bir hukuk devleti olabilmek için önemli engelleri aşmak zorunda. Yüzde 10 baraj bunların başın da geliyor. Siyasi Partiler Kanunu da çok önemli. Ancak kadınları yönetim kademelerinde olamayan toplumların erkek egemen karakterinin bir başka boyutu da kadınların toplumsal hayattan dışlanmasıdır. Dini teokratik yönetimler, kadınların eve kapanmasını ve gündelik hayattan çekilmesini istiyorlar. Dini bağnazlıkla kadının dışlanması arasında bir paralellik olduğu bir gerçek. Gelişmiş toplumlarda ise kadınlar adım adım hayatın bütün alanlarında etkilerini artırıyorlar, meclisler ve hükümetler içinde ağırlık oluşturuyorlar. ??? Modern bir Türkiye, kadınlar dışlanarak kurulamaz. Bu nedenle yakında açıklanacak olan ve bugünlerde hazırlanan listeler önem taşıyor. Bakalım ne kadar kadın, listelerde seçilecek yerlerde bulunacak? Eğer birileri “Laiklik tehdit altında” diyor ve kadınlardan oy istiyorsa, kadınlar da onlara şunu soracaktır: “Bunun en önemli güvencelerinden birisi kadınların ağırlığıdır. Siz listenizde kaç kadına yer verdiniz ya da vereceksiniz?” Mitinglerde kadın duyarlılığı tayin edici bir rol oynadı... Artık gerçekle karşılaşma zamanı geldi. Haydi şimdi listeleri görelim... Türey Köse, Ayşe Sayın, Emine Kaplan [email protected] CUMHURİYET 05 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear