02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 MAYIS 2007 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Kararların askıya çıkmasını bekleyen şehir plancıları ve mimarlar yurttaşı da takipte kalmaya çağırdı 13 ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Transfer merkezlerine dava yağacak FATMA KOŞAR Küreselleşme ve Bizimkiler Küreselleşme tersine mi dönüyor? Hem evet, hem de hayır! Küreselleşme; iletişim teknolojisinin gelişiminin de yardımıyla sermayenin, mal ve hizmetlerin ve işgücünün ülkeler arasındaki dolaşımının, sayısal ve niteliksel olarak, son on yıllarda ivme kazanmasıdır. Küreselleşme esas olarak iki ray üzerinde yol alır. Bunlar, ticaretin serbestleşmesi ve sermayenin, sıcak para ya da yatırım sermayesi olarak, bir ülkeden diğerine geçmesindeki kolaylıktır. Sermayenin serbest dolaşımında en azından şimdilik bir sıkıntı yaşanmıyor. Kimi ülkeler sıcak para akımlarıyla ilgili kimi önlemler alıyorsa da, sermayenin küresel egemenliği güçleniyor. Geçmişte, kapitalizmin ikinci kuşak ülkeleri olan Almanya, ABD ve Japonya’nın büyük şirketlerinin yaptığını, son yıllarda, Kore, Çin ve Hindistan şirketleri yapıyor. Mal ve hizmet üretimine “küresel büyük oyuncu” olarak katılıyor. Doğu ve Güney Asya’dan yükselen şirketler, kapitalizmin merkezi olan Avrupa ve ABD’de tutunmayı başarıyor; oralarda, şirketleri satın alıyor; onlarla birleşmeler, evlilikler yapıyor; üretim ve hizmet ağları oluşturuyor. Kore, Çin ve Hindistan şirketleri son yıllarda, bu alanda büyük bir atılım yapıyor. Diğer yönden işgücünün serbest dolaşımı fiziksel anlamda sınırlı kalıyor ya da tutuluyor. Kapitalist toplumlar ve bunların hükümetleri kendi ülkelerinde yabancı işçi görmek istemiyorlar; ancak, nitelikli işgücünü, yani, azgelişmiş ülkeler için çok değerli olan beyin gücünü kendilerine çekmek için her yola başvuruyorlar. Diğer yönden, kapitalizmin merkez ülkelerinin büyük şirketleri de, başta “ucuz işçilik” olmak üzere, değişik nedenlerle üretimlerini gelişmekte olan ülkelerde gerçekleştiriyor. Sermaye, gerek faiz ve borsa getirileri, gerekse üretim anlamında küreselleşmesini her geçen gün çok daha ileri boyutlara taşıyor. Ticarette durum tersine dönüyor. Ticaretin serbestleşmesi anlamında küreselleşmeyi öbür ülkelere gerektiğinde “zorla” benimseten ABD, geçen haftalarda aldığı bir kararla küresel yolu mayınladı; kapattı. ABD Çin çıkışlı kâğıda yüzde 20 oranında gümrük vergisi koydu. Kâğıt üreticisi bir şirket, Çin’i, dışsatım mallarına “yasadışı teşvik vermekle” suçluyor. ABD hükümeti de bu suçlamayı doğru buluyor. ABD’nin son 20 yıllık dışalım politikasını tersine çeviren Ticaret Bakanı C. Guttierez, benzer uygulamanın diğer ürünlere de yapılacağını belirtiyor. Özellikle dokuma, çelik, makine, plastik ve diğer pek çok üründe vergi konulacağına kesin gözüyle bakılıyor. ABD hükümetinin bu kararı almasının başlıca üç nedeni var. Birincisi, yerli üretim ve işsizlik etkisi, yani, Çin mallarının ABD pazarını doldurmasıyla bu ülkenin sanayi üretiminin azaldığı; bunun işsizliğe neden olduğu. İkincisi, demokrasi, geçen kasımda yapılan seçimlerde, halkın, yabancı malların dışalımına karşı çıkan Demokratları desteklemesi ve bu partinin ABD meclislerinde çoğunluğu kazanması. Üçüncüsü de Çin ile ticaret açığı, ABD’nin geçen yıl bu ülke ile ticareti 232.5 milyar dolar açık vermiş; bu açık, ABD’nin dış ticaret açığı toplamının üçte birini oluşturuyor. Yıllardır gelişmiş kapitalist ülkelerin, ABD, AB ve Japonya’nın, başta tarım olmak üzere kendi üreticilerini korumak istemeleri nedeniyle çıkmaza giren Dünya Ticaret Örgütü’nün “Doha” süreci, ABD’nin bu eylemiyle, artık iyice ölüme terk edilmiş sayılır. Dünyada bu gelişmeler olurken, “bizimkiler”, yani, hükümet ne yapıyor? İç pazarı, yasal ya da kaçak, yabancı ürünlerin doldurmasını kolaylaştırıyor ve izliyor. Kadıköy’de İbrahimağa projesine dava açan Mimarlar Odası’nın İstanbul Büyükkent Şube Başkanı Eyüp Muhcu, Şehir Plancıları Odası’nın da Taşyapı’nın Mecidiyeköy’de sürdürdüğü transfer merkezi projesine dava açtığını anımsatarak diğer yaklaşık 50 projeyi takip ettiklerini söyledi. Muhcu, transfer merkezi adı altında sürdürülen projelerin kat sınırı kaldırılarak planlanmasına tepki göstererek plan tadiliyle il ? Yeşil alan, çocuk oyun alanı, sağlık ocağı bahçesi, sit alanı dinlemeden transfer merkezleri adı altında İstanbul’un yaklaşık 50 noktasına kuleler dikilmesinin yolunu açan Büyükşehir Belediyesi’nin kararlarına tepki büyüyor. ? Mimarlar ve şehir plancıları davalar açmaya hazırlanırken projelerden övgüyle söz eden belediyenin bürokratı Bozdoğan, AKP’ye transfer oluyor. gili askıya çıkan kararlara itirazlarını yaptıklarını ve hukuki mücadeleyi de başlatacaklarını dile getirdi. Cumhuriyet’in İstanbul’un toplam 52 noktasında ayrıcalıklı imar kararlarıyla planlanan transfer merkezi projelerinin ayrıntılarını açıklamasının ardından projelere tepki büyüyor. Bu merkezlere çok sayıda dava geleceğini belirten Muhcu, ilgili semtlerin sakinlerini de duyarlı olmaya çağırırken her türlü teknik ve hukuki desteği sağlayacaklarını belirtti. merkezlerinden büyük kısmı yeşil alana, bazıları tamamen kent dışında ormana denk gelmesini yorumlarken amaçlarından uzak olduğunu söyledi ve her projede yapılaşma izninin birkaç kat artırılmasının kent ve çevre dokusuna büyük zarar vereceğini dile getirdi. Koordinatör AKP’ye transfer Muhcu, planlanan transfer Bu arada kat sınırı kaldırılarak ayrıcalıklı imar kararlarıyla yaşama geçirilen ya da teklif aşamasında olan transfer merkezleriyle ilgili çalışmaları yürüten İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Daire Başkanı ve Ulaşımdan Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rafet Bozdoğan, AKP’den milletvekili aday adayı oldu. Söz konusu görevlerinden istifa ettiği öğrenilen Bozdoğan transfer merkezleri projelerinden pek çok platformda övgüyle söz etmişti. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA Türkiye bir erken seçime gidiyor. Görkemli, yaygın kitle eylemleri, benzer partileri kendi aralarında birleşmeye, “iktidar blokunu” seçeneklerini yeniden değerlendirmeye zorluyor. Bir “değişim” beklentisi, önümüzdeki seçimlerde AKP’nin Meclis’teki egemenliğine son verileceğine ilişkin bir umut oluşuyor. Dünyadaysa geçen hafta, Tony Blair’in mirası ve Fransa’da başkanlık seçimlerini kazanan Nicolas Sarkozy’nin getireceği ekonomik, sosyal politikalar tartışılıyordu. Bunlar ilginç konular. Ancak, bu iki politikacıyı zafere götüren seçim kampanyaları üzerine düşünmek, seçimlere hazırlanan Türkiye’de, özellikle birleşerek bir sinerji oluşturmaya çalışan CHPDSP açısından çok daha ilginç olabilir. Bir ‘marka’ olarak politikacı… Tony Blair ve “Yeni İşçi Partisi”nin (YİP), 1997 seçimlerindeki büyük zaferinin arkasında, modern pazarlama tekniklerinin yattığını biliyoruz; üzerine kitaplar, doktora tezleri yazıldı. Bizde de bu modeli taklit etmeye çalışanlar oldu. Deniz Baykal’ın klasik müzik ve dumanlarışıklar arasında merdivenlerden inişi gözlerimin önünden gitmiyor. Bu taklit çabalarının başarısızlığının temelinde, “modelin özünü”, bu özün toplumsal ortamla kurduğu ilişkiyi kavrayamamak, modeli cin fikirli reklamcıların imaj oyunlarına indirgemek yatıyordu. Tabii halkın, salt imajlarla güdülebilecek bir koyun sürüsü olduğuna ilişkin yerleşik bir yanılsamayı da unutmamak gerekir. Halbuki, YİP’nin ve 1997 seçim stratejisinin mimarlarından Philip Gould’un kitabından da (Unfinished revolution: How the Modernisers Saved the Labour Party1998) görebildiğimiz gibi, bu “yenilenme” hareketi 1980’lerin sonunda, kamuoyu yoklamaları, tartışma grupları yoluyla seçmenin taleplerini, ruh halini kavrama çabasıyla başlayan uzun, sistemli bir çalışmanın ürünüydü. Bu nedenle, kabaca “marka” yaratma olarak ifade edilen, insanda itici bir duygu yaratan süreci, seçmenle duygusal ve işlevsel boyutlarda en doğru ilişkiyi kurmanın yollarını arama çabası olarak düşünmeye başlarsak “markanın” ötesine geçerek yararlı dersler çıkarmaya başlayabiliriz. Nitekim bu açıdan bakınca, JeanChristophe Gallien’in (Le Monde, 10/05/07) dikkat çektiği gibi, Sarkozy’nin (hatta bir ölçüde Segolene’nin de) seçimde Blair modelini uyguladığı görülebilir. Blair/Sarko modellerine bakarken kötü taklitçi durumuna düşmemek için neyi nasıl yaptıklarına değil, neden yaptıklarına dikkat etmek gerekiyor. Böyle bakınca, sanırım dört nokta öne çıkıyor. Birincisi, “zamanın ruhunu” çok iyi kavramak gerekiyor. Hangi seçmen gruplarının düşünsel dünyasını hangi beklentiler, korkular, umutlar, olasılıklar şekillendiriyor? Tüm bunların içinde sınıf, etnisite, dinsel bağlılıklar gibi farkları aşan ortak temalar neler? İkincisi, seçim kampanyası esas olarak hangi kesimi temel alıyor, hangi kesimleri yanına çekmeye çalışıyor? Oyları garanti olan, oyları marjinde fark yaratarak zaferi getirecek olan ke [email protected] http://erginyildizoglu.blogspot.com fının oyunun YİP’de kalmasını sağlarken işçi sınıfının yeni hizmet, bilişim, medya ve mali sektörde çalışan (kendini orta sınıf olarak gören) kesimiyle, geleneksel orta sınıfların önemli bir kesiminin oyunu kazandırdı. Sarkozy’de de aynı stratejiyi farklı biçimlerde görüyoruz. Sarkozy, değişime (serbest piyasa reformlarına) vurgu yaparak muhafazakâr “burjuva” seçmeni arasındaki desteğini korurken küreselleşme karşıtı korkulara cevap olarak toplumsal güvenlik, gerektiğinde korumacılık, yeni iş olanakları yaratma vaadini, (sık sık ırkçılığa varan ölçülerde) ulusal onuru vurguladı. Böylece alt sınıflardan, özellikle beyaz işçi sınıfından da oy almayı başardı. Açık, basit ve kolay tekrarlanır bir mesaj sundu: Değişim, fedakârlık sonra refah… meye çalışarak başladığını düşünüyorum (Bkz: www.globalpolitikultur.blogspot.com “Deniz Baykal ve yanlış yerden başlamak üzerine bir not”). Halbuki bugün, (hem sağda hem solda) piyasalarda, küreselleşmeye, AB ve ABD’ye kuşkuyla bakan bir “ruh hali” çok etkili. Kadınların dinamizmi özellikle dikkat çekici. Seçmen işlevsel açıdan, ekonomik, sosyal sorunlarının çözümüne, geleceğine ilişkin güven verici, açık, samimi bir mesaj görmek istiyor. Ulusal bağımsızlık, barış içinde birlikte yaşama, savaş korkusu, gençlerde görülen “ahlaki çöküş” (uyuşturucudan başlayarak), sokakta can güvenliği endişesi seçmenin duygusal evrenini oluşturuyor. Nisanda başlayan sokak eylemlerindeki duyarlılıklara özellikle dikkat etmek gerekiyor. Bence sosyal demokratlar, liberal demokrasiye karşı, sosyal demokrasiye, halkçılığa vurgu yaparak ise başlamalılar. AKP’nin, aslında ılımlı değil, siyasal İslam olduğunu, eşitliğin, kardeşliğin çoksesliliğin ve dini özgürlükler kadar, kadınların özgürlüklerinin de ancak laiklik altında mümkün olabileceğini vurgulamak, özellikle önemli. Seçmene, kaba ulusalcılık yerine, IMF’nin, uluslararası mali sermayenin reçetelerinin dışında, ulusun üretici ve tüketici kapasitesine, çalışma gücüne, aklına dayanan, daha adaletli bir ekonomik modelin mümkün olduğunu anlatmak gerekiyor. Böylece sosyal demokrasi, ulusal bağımsızlıkla demokratik hakların genişletilmesi arasındaki bağı seçmene göstererek gerçek bir çağdaşlaştırıcı değişimin habercisi olduğunu vurgulayabilmeli. Blair, Sarkozy Dersleri simler hangileri? Hangi seçmen konsolide edilecek, desteği sağlama alınacak, hangisi yeniden kazanılacak, hangisi yanımıza çekilecek ya da kararsızlığa itilecek? (Bkz: Gramsci’nin “moleküler asimilasyon” tezi). Üçüncüsü, bu saptamalar yapıldıktan sonra, kampanya “zamanın ruhunun” etkisi altındaki seçmenle nasıl ilişki kuracak? Bu ilişki, bir eyleme (oy atma) açılacağından, salt işlevsel değil, duygusal bir boyuta da sahip olmalı. Seçmen, oyunu salt aklı yattığı için değil, kendini iyi hissedeceği için de kullanmalı. Ya da kötü hissedeceği için, “ötekine” oy vermekten kaçınmalı. Dördüncüsü: Kampanya “zamanın ruhunun” bir başka özelliğine de uygun olmalı: Çağın insanının dikkatini çekmek için milyonlarca imaj rekabet ediyor. Bu nedenle mesaj kesin, açık, son derecede kolay tekrarlanabilen bir özelliğe sahip olmalı. 1980’lerde İşçi Partisi seçmenin gözünde, “yönetime uygun olmayan” parti imajına sahipti (bugün, bu CHP ve DSP için de geçerli bir kaygı, ama AKP’yi de kapsamaya başladı). Blair ekibi bunu “Yeni İşçi Partisi” mesajıyla, yeni genç lider imajıyla aştı (CHP’nin bu konuda önemli bir handikabı var). Seçmende Thatcher yorgunluğu vardı. YİP bunu, ekonomik alanda toplumsal politikaları, duygusal alanda açıklığı, samimiyeti, hatta Blair’in dindarlığını, siyasi alanda toplumsal barışı, görev ve sorumluluğu, dayanışmayı vurgulayarak aşmaya çalıştı. Bunlar geleneksel İngiliz işçi sını ‘Birlik’ önemli ama yeterli değil Bize dönersek, CHPDSP birleşmesinin bir sinerji oluşturacağı kesin. “Birleşme” düşüncesi bile tek başına seçmenin içini ısıtıyor, umuda kapı açıyor. Ama bu sinerjinin gerçek bir sonuç yaratabilmesi için, zamanın ruhuyla, hedef seçmenle (doğru tanımlanması şartıyla) işlevsel ve duygusal boyutlarda, açıkça betimlenmiş, kolay anlaşılır ve tekrarlanabilir, uygun imajlarla taşınan bir kampanyaya dönüşmesi gerekiyor. Ben çok umutlu değilim. Daha şimdiden, CHP ve Baykal’ın eski hataları tekrarlamaya, işe yanlış toplumsal kesimleri, “piyasaları” ikna et [email protected] ANMA ANMA GELİBOLU SULH HUKUK MAHKEMESİ İLAN Sayı Esas No: 2006/169 Davacı 282 Sayılı Yağlı Tohumlar Tarım Satış Kooperatifi vekili Av. Işık Tülümen tarafından davalılar Oktay Doğan ve arkadaşları aleyhine mahkememize açılan Ortaklığın Giderilmesi davasının yapılan açık yargılaması sırasında verilen ara karar gereğince; Adına tebligat yapılamayan ve zabıta araştırmasında da adresleri tespit edilmeyen, İsmail Hakkı ÜNALAN MİRASÇILARI, Ethem Alper ÜNALAN, Ali Taner ÜNALAN, Nurgül ÜNALAN, Ramazan ALTUÇ, MİRASÇILARI Sevim GÜRAL, Emine ÜNAL, Demir SAĞIR, MİRASÇILARI Şükran SAĞIR, Ergün SAĞIR ve Mesut SAĞIR’a bugüne kadar bildirilen adreslerine duruşma gün ve saatini bildirir tebligat yapılamadığı ve zabıta araştırmasında da adresi tespit edilemediğinden; mahkememizde Ortaklığın Giderilmesi davasında gazete ilanı yapılmasına karar verildiğinden; davalılara duruşma günü olan 05/06/2007 günü saat 10.20’de mahkememizde hazır bulunmaları veya kendilerini bir vekil ile temsil ettirmeleri, aksi takdirde davanın gıyabında sonuçlanacağı hususu İLANEN tebliğ olunur. 24.01.2007 (Basın: 14757) DEĞERLİ CAHİDE’MİZ (SAATÇİOĞLU ALTINEL), Canımız BERÇİN’imiz sen gideli 5 yıl oldu. Seni çok, ama çok özlüyoruz; ancak çaresiziz... NazanCengiz YILDIRIM Ayrıldığın günden beri bize bıraktığın özlemle yalnız kalırken senin gibi bir anneyi tanımış olmanın gururunu ve mutluluğunu bir kez daha seninle paylaşıyoruz. Yine sensiz geçen bir anneler günümüzde, seni ve sana “AblaAnne” ismini vererek her zaman ikinci annesi olarak gören ve kardeşlerinizin arasında layık olduğun yere koyan Atilla’nı sevgi, saygı ve rahmetle anıyoruz. AİLEN T.C. GAZİOSMANPAŞA 3. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN 2007/2235 İİY’SININ 153. MADDESİ GEREĞİNCE DÜZENLENEN İCRA EMRİNİN İLANEN TEBLİĞİDİR İpotek Borçlusu Gaziosmanpaşa Belediye Başkanlığı tarafından alacaklısı Güzel Akkaya aleyhine yapılan icra takibinde; İpotek borçlusu adına kayıtlı olup, ipotek alacaklısı lehine ipotekli bulunan tapunun G.O.Paşa ilçesi Küçükköy 1256 ada, 74, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 101, 102, 103, 104 ve 1 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 22.000 TL.lik ipoteğin kaldırılması için borçlunun talebi üzerine ipotek alacaklısının tapu kaydındaki adresi istenmiş; Tapu Sicil Müdürlüğünün 23.03.2007 gün ve B021TKGM4345602/767 sayılı yazıları ile adı geçen Güzel Akkaya adına yapılan inceleme sonucu Bedele dönüştürülen adreslerinin bulunamadığı bildirilmiş olmakla, İİY’sının 153.maddesi gereğince iş bu ilanın gazete ilanından itibaren yasal sürelere 10 gün ilave edilmek kaydı ile ipotek borçlusu tarafından yatırılan ipotek bedelinin alınması için ipotek alacaklısının 25 gün içerisinde İcra Müdürlüğüne müracaat ederek ipotek bedelini alarak taşınmaz üzerindeki ipoteğin terkinini istemesi; parayı almaktan ve ipoteği çözmekten imtina edilmesi halinde İcra Tetkik Mercii Hakimliğinden ipotek borçlusunun talebine binaen yatırılan ipotek bedelinin ipotek alacaklısı adına hıfz edilerek ipoteğin terkininin istenileceği ilanen tebliğ olunur. 19 Nisan 2007 (Basın: 22745) Canım Annem; Biliyorum sen bu tür kutlamaları yaşadığın zaman diliminde hep redettin. Bu pazar sen yoksun. Ama biz sana yine de kırmızı gülleri alacağız. Taylan’a, aramızdan genç yaşında yaşamdan koparılıp alınan evlatlarına, kavuştun. Ya biz annem? bizim sensiz geçen günlerimizi sanırım tahmin ediyorsun. Ülkemizde hala “faili bilinen” cinayetler devam ediyor. Cinayetle suçlanan “üst düzey general”in kim olduğunu yetkililer soruşturmuyor/soruşturamıyor. Sevgili oğlun Taylan’la ilgili 23 yurtsever milletvekili’nin TBMM’ne verdiği araştırma önergesi 345. sırada bekliyor. Yoruldum annem. Herkes susuyor. 18.000 faili meçhulu olan bu ülkede yaşamak,darbe çığırtkanlığı yapan aklıevvellerle bu havayı tenefüs etmekden yoruldum. Hak ve adalet ne zaman mümkün kılınabilecek, bana anlat anne... Hale Özgür Kıyıcı GAZİOSMANPAŞA 3. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN 2007/2234 İİY’SININ 153. MADDESİ GEREĞİNCE DÜZENLENEN İCRA EMRİNİN İLANEN TEBLİĞİDİR. İpotek Borçlusu Gaziosmanpaşa Belediye Başkanlığı tarafından alacaklısı Hamdi Köseoğlu aleyhine yapılan icra takibinde; İpotek borçlusu adına kayıtlı olup, ipotek alacaklısı lehine ipotekli bulunan tapunun G.O.Paşa ilçesi Küçükköy 1256 ada, 74, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 101, 102, 103, 104 ve 1 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 206.000 TL’lik ipoteğin kaldırılması için borçlunun talebi üzerine ipotek alacaklısının tapu kaydındaki adresi istenmiş; Tapu Sicil Müdürlüğü’nün 23.03.2007 gün ve B021TKGM4345602/767 sayılı yazıları ile adı geçen Hamdi Köseoğlu adına yapılan inceleme sonucu Bedele dönüştürülen adreslerinin bulunamadığı bildirilmiş olmakla, İİY’sının 153. maddesi gereğince işbu ilanın gazete ilanından itibaren yasal sürelere 10 gün ilave edilmek kaydı ile ipotek borçlusu tarafından yatırılan ipotek bedelinin alınması için ipotek alacaklısının 25 gün içerisinde İcra Müdürlüğüne müracaat ederek ipotek bedelini alarak taşınmaz üzerindeki ipoteğin terkinini istemesi; parayı almaktan ve ipoteği çözmekten imtina edilmesi halinde İcra Tetkik Mercii Hâkimliği’nden ipotek borçlusunun talebine binaen yatırılan ipotek bedelinin ipotek alacaklısı adına hıfz edilerek ipoteğin terkininin istenileceği ilanen tebliğ olunur. 19 Nisan 2007 (Basın: 22746) 2007/2232 İİY’SİNİN 153. MADDESİ GEREĞİNCE DÜZENLENEN İCRA EMRİNİN İLANEN TEBLİĞİDİR. İpotek Borçlusu Gaziosmanpaşa Belediye Başkanlığı tarafından alacaklısı Hasan Özkardaş aleyhine yapılan icra takibinde; İpotek borçlusu adına kayıtlı olup, ipotek alacaklısı lehine ipotekli bulunan tapunun G.O.Paşa ilçesi Küçükköy 1256 ada, 74, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 101, 102, 103, 104 ve 1 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 14.000 TL ’lik ipoteğin kaldırılması için borçlunun talebi üzerine ipotek alacaklısının tapu kaydındaki adresi istenmiş; Tapu Sicil Müdürlüğü’nün 23.03.2007 gün ve B021TKGM4345602/767 sayılı yazıları ile adı geçen Hasan Özkardaş adına yapılan inceleme sonucu Bedele dönüştürülen adreslerinin bulunamadığı bildirilmiş olmakla, İİY’sının 153. maddesi gereğince iş bu ilanın gazete ilanından itibaren yasal sürelere 10 gün ilave edilmek kaydı ile ipotek borçlusu tarafından yatırılan ipotek bedelinin alınması için ipotek alacaklısının 25 gün içerisinde İcra Müdürlüğüne müracaat ederek ipotek bedelini alarak taşınmaz üzerindeki ipoteğin terkinini istemesi; parayı almaktan ve ipoteği çözmekten imtina edilmesi halinde İcra Tetkik Mercii Hâkimliği’nden ipotek borçlusunun talebine binaen yatırılan ipotek bedelinin ipotek alacaklısı adına hıfz edilerek ipoteğin terkininin istenileceği ilanen tebliğ olunur. 19 Nisan 2007 (Basın: 22748) GAZİOSMANPAŞA 3. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN GAZİOSMANPAŞA 3. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN 2007/2233 İİY’SININ 153. MADDESİ GEREĞİNCE DÜZENLENEN İCRA EMRİNİN İLANEN TEBLİĞİDİR. İpotek Borçlusu Gaziosmanpaşa Belediye Başkanlığı tarafından alacaklısı Hasan Bayrak aleyhine yapılan icra takibinde; İpotek borçlusu adına kayıtlı olup, ipotek alacaklısı lehine ipotekli bulunan tapunun G.O.Paşa ilçesi Küçükköy 1256 ada, 74, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 101, 102, 103, 104 ve 1 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 118.000 TL’lik ipoteğin kaldırılması için borçlunun talebi üzerine ipotek alacaklısının tapu kaydındaki adresi istenmiş; Tapu Sicil Müdürlüğü’nün 23.03.2007 gün ve B021TKGM4345602/767 sayılı yazıları ile adı geçen Hasan Bayrak adına yapılan inceleme sonucu Bedele dönüştürülen adreslerinin bulunamadığı bildirilmiş olmakla, İİY’sının 153. maddesi gereğince işbu ilanın gazete ilanından itibaren yasal sürelere 10 gün ilave edilmek kaydı ile ipotek borçlusu tarafından yatırılan ipotek bedelinin alınması için ipotek alacaklısının 25 gün içerisinde İcra Müdürlüğüne müracaat ederek ipotek bedelini alarak taşınmaz üzerindeki ipoteğin terkinini istemesi; parayı almaktan ve ipoteği çözmekten imtina edilmesi halinde İcra Tetkik Mercii Hâkimliğinden ipotek borçlusunun talebine binaen yatırılan ipotek bedelinin ipotek alacaklısı adına hıfz edilerek ipoteğin terkininin isteneceği ilanen tebliğ olunur. 19 Nisan 2007 (Basın: 22747) SAYI ESAS No: 2007/20 Davacı Kastamonu İl Özel İdaresini temsilen, Kastamonu Valiliği tarafından davalı Şükrü Uzun ve Hüsnü Yılmazer hakkında mahkememize ikame olunan kamulaştırma bedelinin tesbiti ve tescil davasında, Kastamonu İl Özel idaresini temsilen, Kastamonu Valiliği tarafından aşağıda belirtilen taşınmazların üzerine daimi irtifak hakkı kamulaştırılması yapılarak bedelinin tesbiti ile kamulaştırılan kısmın, Kastamonu İl Özel İdaresi adına tapuya tescili talep edilmiştir. 1 Kastamonu ili, Çatalzeytin ilçesi, Arıca köyü, Eskiköy mevkiinde bulunan, batısı orman, kuzeyi Şükrü Uzun, güneyi Şükrü Uzun, doğusu Hüsnü Yılmazer tarlası ile çevrili 119,38 m2’lik kamulaştırma haritasında 1 numaralı olarak işaretlenmiş taşınmaz, 2 Kastamonu ili, Çatalzeytin ilçesi, Arıca köyü, Eskiköy mevkiinde bulunan, batısı Şükrü Uzun, kuzeyi Hüsnü Yılmazer, güneyi Hüsnü Yılmazer, doğusu Şükrü Uzun tarlası ile çevrili kamulaştırma haritasında 2 numaralı ile işaretlenmiş 42,68 m2 bölümündeki taşınmaz, 3 Kastamonu ili, Çatalzeytin ilçesi, Arıca köyü, Eskiköy mevkiinde bulunan, batısı Hüsnü Yılmazer, kuzeyi Şükrü Uzun, güneyi Şükrü Uzun, doğusu dere yatağı olan kamulaştırma haritasında 3 numara ile işaretlenmiş 201,59 m2’1ik taşınmaz. Kamulaştırma yasasının 10. maddesi gereğince ilan tarihinden itibaren 30 gün içerisinde kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal veya adli yargıda maddi hatalara karşı düzeltim davası açabileceği, açılacak davalarda Kastamonu Valiliği İl Özel İdaresi’ne husumeti yönelteceği, 30 gün içerisinde kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal davası açanların dava açtıklarını ve yürütmenin durdurulması kararı aldıklarını, belgelendirmedikleri takdirde kamulaştırma işleminin kesinleşeceği ve mahkemece tesbit edilen kamulaştırma bedeli üzerinden taşınmaz malın kamulaştırmayı yapan idare adına tescil edileceği, Mahkemece tesbit edilen, Kamulaştırma bedelinin hak sahipleri adına T.C. Ziraat Bankası Çatalzeytin şubesine yatırılacağı, ilgililerin konuya ve taşınmaz malın değerine ilişkin tüm savunma ve delillerinizi tebliğ tarihinden itibaren, 10 gün içerisinde mahkemeye yazılı olarak bildirmeleri gerektiği, duruşmaya gelinmediği veya bir vekil tarafından temsil edilinmediği takdirde yargılamaya yoklukta devam edileceği ve karar verileceği, ihtaren TEBLİĞ OLUNUR (Kamulaştırma Kan. 10. md. HMUK. 509. mad) (Basın: 22419) ÇATALZEYTİN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ’NDEN CUMHURİYET 13 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear