24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 ŞUBAT 2007 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA ÇANKAYA’YI TEMİZ TUT, TÜRKİYE’Yİ KİRLETME! 17 ABD, PKK için yeni adımlar atacakmış... “Kol kola girip mi!” DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ Karga Cengizhan Cengiz: “Güvenliği için asker gönderdiğimiz Lübnan, Kıbrıs Rum kesimiyle petrol arama anlaşması yapmış. Ne demişler; besle kargayı oysun gözünü!” Ya ğ m u r E k i m Bülent Arınç: “Erdoğan Başbakan kalsın!” Tarafsız Meclis Başkanı böyle olur! DÜN Hürriyet gazetesinde Yalçın Doğan yazmış: “Son zamanlarda gördüğüm en zeki manşetlerden biri geçen gün Star gazetesindeydi. 301. maddenin değiştirilmesine karşı çıkan Adalet Bakanı Cemil Çiçek, yaşanan son olayların ışığında manşette eleştiriliyor: ‘301 Cemil Tahtaya’. Bu manşetin yayınlandığı gün, gazetenin genel yayın yönetmeni Alev Er’in görevine son veriliyor. Eskiden Uzanlar’a ait Star, şu anda Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu üzerinden AKP denetiminde, AKP yanlısı bir gazete. AKP bu manşete tahammül edemiyor ve Alev Er işinden oluyor. Gerçi künyede hâlâ onun adı var. Basın özgürlüğü, düşünce özgürlüğü denildiğinde, mangalda kül bırakmayan AKP, eleştiri karşısında hemen fatura kesiyor ve 301 Cemil, 302 Mehmet suçüstü yakalanıyor. Tek bir manşete bile tahammül edemeyen AKP ile demokrasi buraya kadar.” Yalçın’ın dediği gibi AKP ile demokrasi buraya kadar da bir yandan İslamcı iktidardan beslenip bir yandan da kendini demokrat ilan edenlerle nereye kadar? Alev Er’in adı dün gazetenin künyesinden çıkartıldı. Gazetenin künyesinde “yayın sahibi” olarak Ali Özmen Safa’nın ve “icra kurulu başkanı” olarak Serhat Albayrak’ın adı görülüyor. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu kanalıyla gazeteyi “Kıbrıslı” bir işadamına sattılar. Ama Yalçın Doğan’ın belirttiği gibi Star, AKP’nin denetiminde! AKP’nin mutlak denetimindeki bu gazetenin bir de başyazarı var: Mehmet Altan. En demokrat Mehmet, bizim Altan biraderlerden Mehmet! Birader Ahmet Altan da gazetenin reklamlarında boy gösteriyor: “Star okuyorum. Çünkü hata yaptığı zaman bunu kabul edip özür dileyen Türkiye’deki tek gazete o.” Hata mı dediniz? Kendini demokrat ilan edenler hata yapmaz! Benim oğlum demokrasi okur, döner döner kendisine belletileni okur! Şimdi sınav zamanı: 301 Cemil Tahtaya. 302 Mehmet sen; tek ayak üstünde duvarın köşesine! Prof. Yayla Mektup Yazmış!.. Prof. Atilla Yayla’dan zehir zemberek bir mektup aldım!.. Önce kısaca hafızanızı tazelemem gerek; Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Yayla, geçen kasım ayında İzmir AKP Gençlik Kolları’nın panelinde yaptığı konuşmada şunları söylemişti: Kemalizm ilerlemeden çok gerilemeye tekabül eder. Kemalizm medeniyeti çözücü bir süreçtir. 19251945 dönemi gericidir. 19501960 dönemi ilericidir. AB sürecinde bizlere ‘neden her yerde bu adamın (Atatürk’ün) heykelleri, fotoğrafları var, diye soracaklar. Üstünü örtemezsiniz... Yayla’nın kısaca özetlediğim bu görüşleri üzerine 23 Kasım tarihinde yazdığım “Adam Olmak Kolay Değil” başlıklı yazımda, bu görüşleri eleştirmiş, ayrıca Avrupa fonlarından iki adet “ifade özgürlüğü projesi” karşılığı 450 bin Avro destek aldığını yazmıştım. Prof. Yayla, bu yazıdan iki ay sonra gönderdiği cevap mektubunda yine sapla samanı birbirine karıştırmış!. Görüşlerinin bilimsel olduğunu iddia ettiği mektubunda seviyeyi iyice düşürmüş, ancak yine hiçbir şey söyleyememiş!.. ??? Cevap hakkına olan saygım gereği, Atilla Yayla’nın yanıtını, hakaretleri ve gereksiz ayrıntıları çıkararak yayımlıyorum: “... Ben Locke, Hume, Popper, Hayek, Mises, Braudel gibi filozoflara ve bilim adamlarına dayanarak geliştirdiğim ‘Ortak Medeniyet Paradigması’ çerçevesinde bir değerlendirme yaptım ve 1925 ile 1945 arasındaki Tek Parti Yönetimi döneminin iddia edildiği kadar medenileştirici olmadığını söyledim. Hangi bakımlardan diye sorulunca da ifade özgürlüğü, teşkilatlanma özgürlüğü, siyasi muhalefetin meşru ve legal olabilme hakkı, hukukun hâkimiyeti gibi şeylerden bahsettim. Görüşlerim hoşunuza gitmemiş olabilir, ama bu onların yanlış olduğunu göstermez. İki şey yapabilirsiniz: Ya benim paradigmamın içinde kalarak tespitlerimin yanlış olduğunu iddia ve ispat edersiniz ya da bu paradigmayı bütünüyle reddedip başka bir paradigmayla dönemi izah etmeye çalışırsınız. İkincisini zaten kısmen yapıyorsunuz, ama bu da benim tezlerimi geçersizleştirmiyor. Belki de hayatınız hep bir yerlere bağlılık içinde geçtiği için olsa gerek, herkesin bir yerlere bağlı olduğunu sanıyorsunuz. Atilla Yayla olarak ben sadece vicdanıma ve fikirlerime bağlıyım. Ama sizin gibilerin tarzıyla değil. Sadece kendim için değil herkes için özgürlüğü savunuyorum. Görüşlerimi tartışılmaz doğrular olarak görmüyorum. Onları tartışmaya ve ikna edilirsem değiştirmeye hazırım diyorum. AB fonları meselesine gelince... Türkiye’de pek çok sivil toplum kuruluşu ki bunlar arasında Çağdaş Eğitim Vakfı ve ÇYDD gibi size yakın olduğunu zannettiğim kuruluşlar da var AB fonlarından destek alarak çeşitli projeler yürütmektedir. Bir araştırın bakalım, mesela TOBB ve Gazi Üniversitesi AB fonlarıyla hangi projeleri yürütmektedir. Yönetim Kurulu Başkanı olduğum Liberal Düşünce Topluluğu’nun Avrupa Komisyonu’nun mali desteğiyle yürüttüğü iki proje, Türkiye Cumhuriyeti makamlarının resmi izin ve denetimi altında gerçekleştirilmiştir. Bu ilgili herkesin bildiği bir gerçektir. Bu olayda sizi rahatsız eden bizim ifade ve din özgürlüğünün geliştirilmesi için çalışmamız mıdır, yoksa AB fonlarından yararlanmamız mıdır? Bana öyle geliyor ki sizi asıl rahatsız eden bu güzel ülkede özgürlüklerin genişlemesidir. Zira, ifade özgürlüğümüz arttıkça ve hukuki teminat altına alındıkça sizin gibi görüşlerini devlet zoruyla topluma dayatmak isteyenlerin alanı daralacaktır. Telaşınızı ve öfkenizi anlıyorum.” İçinde seviyesiz sataşmalar bulunduğu için çıkardığım ve asıl tartışmanın özüne hiçbir şekilde etki etmeyen iki küçük paragraf dışında Prof. Yayla’nın açıklama(!) mektubu bu... Doğal olarak, aslında hiçbir şey anlatmayan bu yanıt, iyi bir yanıtı hak ediyor!. Ancak yerim bitti.. Yayla ve onun kafasındakiler zahmet edip bir hafta bekleyecekler... Tarihi, bir ülkenin yakın geçmişini hiç sıkılmadan karalamanın bir bedeli olsa gerek... İşbirlikçi kafaya cevabım haftaya... e posta: umitzileli?gmail.com Afrika Gülhan Elmas: “Başbakan Erdoğan ‘Afrika Birliği Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’ne gitti. Avrupa Birliği olmadı, umudumuz Afrika Birliği!” SESSİZ SEDASIZ (!) Taksim’deki Cumhuriyet Anıtı ve belediye İSTANBUL’UN orta yeri Taksim’deki Cumhuriyet Anıtı, kentin sembollerinden biridir. Ulusal bayramlardaki törenler burada yapılır; gün boyu halk, anıtın önünde fotoğraf çektirir. Taksim’deki Cumhuriyet Anıtı’na da “gereği”ni yapmışlar. Beyoğlu Belediyesi eski meclis üyesi Süha Akıncı: “Atatürk’ün, silah arkadaşları ve halkla birlikte yer aldığı Cumhuriyet Anıtı’nın çevresi içler acısı bir durumda. Uzun zamandır, ‘şimdi yapılır’ diye bekliyordum; ama en küçük bir çaba göremedim. Beyoğlu Belediye Başkanlığı’ndan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na giden Kadir Topbaş, İstiklal Caddesi’nin taşlarını beğenmeyip baştan sona değiştirdi ve daha sonra yaptığını da beğenmeyip caddeyi kaderine terk etti. Başkan, Taksim’in göbeğindeki Cumhuriyet Anıtı’nı ise nedense görmezden geldi. Anıt çevresinin zemin kapmaları kırık, çukurlarla dolu. Yağmurlu havalarda gölcükler oluşuyor. Yabancı turistlerin bile anı fotoğrafı çektirdiği bu alan rezil bir durumda. Belediyenin bütçesi, halkın ödediği vergilerden oluşuyor. Bizim paramızı kaldırım taşlarına canlarının istediği gibi harcıyorlar ama Taksim Cumhuriyet Anıtı gibi bir sembolün çevre bakımına para bulamıyorlar! İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden halka ve halkın ulusal değerlerine saygı göstermesini bekliyoruz.” Meyve Akif Kökçe: “ABD yönetimindeki Irak, Türkiye’ye ambargo uyguluyor. Saddam yönetimindeki Irak’a, ABD’nin talimatıyla uyguladığımız ambargonun meyvelerini topluyoruz!” Felsefe Atayurdunda MEHMET AKKAYA “Assos’ta Felsefe Platformu”, Eylül2000 tarihinden itibaren “Assos’ta Felsefe” adıyla yılda bir kere olmak üzere başlattığı felsefe etkinliklerini 2006’dan beri yılda ikiye çıkarmış olarak devam ettiriyor. Platform yeni toplantılarını 23 Şubat 2007 tarihlerinde yine aynı yerde, antik kent kalıntılarının ortamında, Assos’ta gerçekleştiriyor. Kültürün en yüksek ürünlerinden olan felsefe, kurulma ve gelişme olanaklarını Büyük Yunanistan denilen kesimde bulmuştu. Bu coğrafyanın en önemli kısmını ise Batı Anadolu oluşturmuştur. Ege kıyılarındaki liman kentleri aynı zamanda antikçağda çeşitli kültürlerin kesiştiği birer kültür merkezleriydiler. Özellikle Milet ve Efes gibi kentlerin felsefi düşüncenin ortaya çıkmasında ve gelişmesinde çok önemli fonksiyonlara sahip oldukları biliniyor. Genel olarak kültürel gelişimler, özel olarak da felsefi gelişmeler açısından YunanLatin kaynaklarının değeri tüm düşünce tarihi boyunca önemsenmiştir, halen de önemsenmektedir. Bu kaynaklara dönmek, bu kaynakları çıkış noktası yapmak, yeni düşünceleri açıklarken bu kaynakları referans olarak göstermek ve bu kaynaklara dipnot düşmek, bilinen âdetlerdendir. Bu yüzden YunanLatin kaynaklarının da temellerinin Batı Anadolu’da atılmış olması, bu coğrafyada yaşayan insanları ayrıca ilgilendirmelidir. ??? Platon ve öğrencisi Aristoteles, belki de insanlık var olduğu sürece adları hep var olacak filozoflar. Platon, insanlığa “Akademi” yi (Akademos) armağan ediyor, Aristoteles de “Lise” yi (Lykeion). Platon öldükten sonra Akademi’den ayrılan Aristoteles, kendi okulunu kuruyor ve bu arada şimdiki adıyla Çanakkale ilimizin Ayvacık ilçesinde, Assos’ta da bulunuyor. Burada bulunduğu sürede felsefe dersleri veriyor. Ders vermeyi Platon’un Akademi’de yaptığı gibi oturarak değil de yürüyerek (peripatos) yapıyordu. Bu yüzden Aristoteles’inkine gezinenler okulu da deniyor. Kimi kaynaklara göre filozof üç yılını geçirdiği Assos’ta ağırlıklı olarak biyoloji çalışmaları yapmıştır. “Assos’ta Felsefe Platformu” Aristoteles’in felsefe tarihindeki değerini bilince çıkartarak ve toplumumuz için vazgeçilemez önemini de görerek 2000 yılından itibaren filozofun ilkelerine uygun bir şekilde çalışmalara başlamıştır. Başlangıçta yılda bir kez düzenlenen “Asos’ta Felsefe” son yıllarda, yaz ve kış toplantıları olmak üzere, yılda iki defa yapılıyor. Çoğu katılımcılar Türkiye üniversitelerinden olsa da yurtdışından da katılımcılar bulunuyor. Konuşmalar Türkçe ve İngilizce olabiliyor. Platform metin ve konuşma dilini önceden belirliyor ve katılımcılara duyuruyor. Platformun başkanlığını felsefe doçenti Örsan K. Öymen yapıyor. Platformda bir gönüllüler ekibi de yer alıyor. Assos’ta Felsefe katılımcılarından herhangi bir şekilde ücret alınmıyor. Herkes kendi giderlerini karşılıyor, yalnızca özel davetli konuşmacıların bazı giderleri kısmen karşılanabiliyor. Toplantılar Aristoteles’in eğitim anlayışına uygun olarak tartışmalı biçimde oluyor. ??? “Assos’ta Felsefe Platformu” antikçağın en önemli özelliklerinden olan ekolleşme ve felsefede gelenek yaratma kavrayışından haraket ediyor, özellikle de “Akademi”nin özüne dönmeyi ilke edinerek onu diriltmenin mücadelesini sürdürüyor. Platformun projelerinden en spesifik olanı da halen felsefe fakültelerinin bulunmadığı ülkemizde “Assos Felsefe Akademisi” adıyla bir okul kurma projesidir. Proje gerçekleşirse diploma, rekabet, puan alma kaygısı olmaksızın alandan veya “alan dışı” kesimlerin felsefeye ilgilerinin artırılması ve felsefenin aynı zamanda bir yaşam tarzı olduğu düşüncesi egemen kılınmaya çalışılacaktır. Bu serbestliğin yanı sıra Türk ve yabancı felsefe hocaları tarafından Akademi’de Türkçe ve İngilizce dersler verilecektir. Yine Platform’un önemli bir projesi de üç aylık bir felsefe dergisi çıkarmaktır. Şimdiye kadarki toplantılara çoğunlukla Ankara Üniversitesi, ODTÜ, Hacettepe Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Yeditepe Üniversitesi, Muğla Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi’den katılımın olduğu görülüyor. Platform yetkililerinin yayımladığı açıklamaya göre 23 Şubat 2007 toplantısında ise ODTÜ Felsefe Bölümü Başkanı Ahmet İnam, Muğla Üniversitesi Felsefe Bölümü Başkanı Doğan Özlem, Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Ö. Naci Soykan, Yeditepe Üniversitesi Felsefe Bölümü öğretim üyesi Örsan K. Öymen ve Oruç Aruoba konuşma yapıyor ve tartışmalara katılıyor. Konuşmaların ve tartışmaların tümünün Türkçeyle gerçekleşeceği toplantının bu yılki konusu ise Ünlü Alman düşünürü Friedrich Nietzsche’dir. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 1 Şubat www.mumtazarikan.com Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin yayınladığı günlük sivil toplum gazetesi tarafsız haberleri, ilginç röportajları, araştırmaları, köşe yazıları ve ülke sorunlarını yansıtan raporlarıyla 10 yıldır okurlarıyla el ele... Tel: 0 212 511 94 94 Abone: 0 212 513 83 00 BİZİM GAZETE 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Ortaçağ 1 Türk ve İslam devletlerinde 2 hükümdarı ve 3 sarayı korumakla görevli 4 asker sınıfı... 5 “Hayır” anla 6 mında kulla7 nılan söz. 2/ İçin için öfke 8 lenmek. 3/ Bir 9 yasanın, bir 1 2 3 4 5 6 7 8 9 kararın yürürlüğe 1 Ç A R P A N A B girmesine karşı çık2 O İ D L E K T İ ma hakkı... Donuk B E Z renkli. 4/ Vilayet... 3 L A L E Ş Kurşunkalem ve ki 4 İ N B A B Ü R mi aygıt parçalarının 5 N A R İ N K E S yapımında kullanı 6 G U S M K İ lan bir çeşit doğal 7 O B S İ D İ Y E N karbon. 5/ Kokmuş 8 Z E Y T İ N M E hayvan ölüsü... İste 9 L A ME R E K nilen nitelikleri taşıyan. 6/ Habeş soylusu... Ürünün onda biri olarak alınan vergi. 7/ Uyarı... Bir nota. 8/ Kendi kendine çeşitli işleri yapabilen otomatik aygıt... Çam, ardıç gibi ağaçların iğne biçimindeki yaprakları. 9/ Bir iskambil oyunu. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Erzurum yöresine özgü bir cins tel peynir... Bir etkinliğin geçici olarak durdurulduğu süre. 2/ Endonezya’nın Sumatra Adası’nda yaşayan Müslüman bir halk... Kemiklerin yuvarlak ucu. 3/ Kesintilerden sonra kalan miktar... Bir şeyden kalan kötü iz. 4/ İlaç olarak kullanılan madde... Bir maçın sayısal sonucu. 5/ Bir renk... Endonezya’nın plaka imi... “ çıkınca ortaya mazi silinmeli” (Tevfik Fikret). 6/ Trikoların yakasını yapan makine. 7/ Bir tür yumurtalı ve hafif hamur tatlısı... Eski dilde ayak. 8/ Himalayalar’da yaşadığına inanılan “Kar Adam”a verilen ad... Mahsul. 9/ “Ayrılık ateşten bir Nazlı yârdan hiç haber yok” (Türkü)... Boğa güreşçisi. CUMHURİYET 17 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear