24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30 OCAK 2007 SALI CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER İsrail’e ABD’den ‘akıllı’ bomba ? KUDÜS (AA) Jerusalem Post gazetesi, İsrail’in ABD’den “akıllı bomba” alma niyetinde olduğunu yazdı. İngilizce yayımlanan gazetenin haberinde, İsrail’in bu güdümlü bombaları almak için 100 milyon dolar civarında bir ödenek ayıracağı belirtildi. İsrail, Boeing tarafından üretilen bu bombayı ilk kez geçen yaz Hizbullah’a karşı başlattığı savaşta kullanmış, ABD, uluslararası tepkilere yol açan bombaları İsrail’e gönderebilmek için hava köprüsü kurmuştu. dishab?cumhuriyet.com.tr 11 Rolandis, petrol konusunda kendi yönetimini uyardı: Kıbrıslı Türkleri dışlamak kıvılcıma neden olur Rum yönetimine içerden uyarı REŞAT AKAR Kırgızistan’da yeni başbakan ? BİŞKEK (AA) Kırgızistan’da, Devlet Başkanı Kurmanbek Bakiyev tarafından başbakanlığa aday gösterilen Azim İsabekov, dün meclis genel kurulunda oybirliğiyle başbakan seçildi. Meclisteki oylamaya 75 milletvekilinin 61’i katıldı. Milletvekillerinin 57’si İsabekov’un başbakanlık görevine getirilmesi yönünde oy kullandı, 4 milletvekili karşı çıktı. İsabekov, aralık ayında istifa eden Feliks Kulov hükümetinde de çalışmıştı. LEFKOŞA Rum yönetiminin bugünkü Dışişleri Bakanı Yorgos Lillikas, Mısır ve Lübnan’la yapılan petrol anlaşmaları konusunda Kıbrıslı Türkleri ve Türkiye’yi dikkate almayan bir tavır izlerken eski Dışişleri Bakanı Nikos Rolandis tam tersi bir yaklaşımla “Mantıken ve hukuken Kıbrıslı Rumlarla, Kıbrıslı Türklerin, Kıbrıs’ın maden zenginliği üzerinde hakları vardır” dedi. Kıbrıs Rum tarafının ‘egemenlik haklarını’ ileri sürerek değişik yorumlara girmesi ve Kıbrıslı Türklerin böylesi bir konunun dışında bırakılması halinde, bunun kıvılcıma ve sonsuza kadar ertelemeye neden olacağını belirten Rolandis, Kıbrıs’ı çevreleyen denizde 6 ila 8 milyar varillik petrolden söz ederek bunun değerinin 400 milyar dolarlık bir zenginlik anlamına geldiğini söyledi. Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada “Kıbrıs Rum tarafı olarak büyük bir zenginliği kısmen de olsa kaybetmek istemiyorsak tek çıkış yolu, olası petrol yataklarının kullanımı ve kazancı paylaşma konusunda Kıbrıslı Türklerle özel bir anlaşmayı müzakere etmektir” diyen Rolandis şunları kaydetti: “Kıbrıs’taki petrol zenginliğini korumamız hem bizim hem de Kıbrıslı Türklerin çıkarınadır. Böylesi bir paylaşım, Birleşmiş Milletler aracılığıyla Güney Kıbrıs’ın deneyimli politikacılarından eski Dışişleri, Ticaret, Sanayi ve Turizm Bakanı Nikos Rolandis, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, Kıbrıs’ı çevreleyen denizde 68 milyar varillik, piyasa fiyatı yaklaşık 400 milyar dolar olan petrol yataklarının bulunduğundan söz etti. gerçekleşebilir. Ayrıca Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin bir teşvikin olabilmesi için elde edilecek kazançlar, özel bir hesaba (escrow account) yatırılabilir ve bu para, önceden belirlenmiş bir sürenin geçmesinden veya Kıbrıs sorununun çözülmesinden (hangisi erken olursa) sonra çekilebilir.” ekonomik bölgenin belirlenmesi konusunda tarihi bir anlaşma imzaladım. Bu anlaşma, bölgemizde imzalanan ilk anlaşmaydı. O zamanlar bir sonraki adımları atmaya hazırdık. Yani, Lübnan, Suriye ve İsrail ile ilgili anlaşmaların imzalanması, Kıbrıs’ın deniz bölgesinde gerekli deprem araştırmalarının yapılması görevini uzman bir şirkete vermek için gerekli yasayı yürürlüğe koyma gibi. Ayrıca Kıbrıslı Türkler ve Türkiye ile ilgili olan konuyu da dikkatli bir şekilde ele almaya başlamıştık. Bunu yapmadan hiçbir şey etkili bir şekilde ilerletilemezdi.” Siz görevden ayrıldıktan sonra Kıbrıslı Türkler ve Türkiye ile ne tür temaslar yapıldı? R olandis, bu petrolün kullanımı ve paylaşımı konusunda Kıbrıslı Türklerle anlaşma gerektiğini söyledi. Petrol zenginliğinin korunmasının iki tarafın da çıkarına olduğunu belirten politikacı, böylesi bir paylaşımın Birleşmiş Milletler aracılığıyla gerçekleşebileceğini belirtti. ROLANDİS Aradan 4 yıla yakın uzun bir süre geçti ve neredeyse özlü hiçbir şey olmadı. Kıbrıslı Türkler konusunda hiçbir şey yapılmadı. ‘Petrol ya nimet, ya felakettir’ Son gelişmeler ışığında kendi yönetiminize ne öneriyorsunuz? Petrol, liderlerin sahip oldukları akıl doğrultusunda bazı ülkeler için nimet, bazıları içinse felaket olmuştur. Kıbrıs sorunuyla ilgili olarak şu anda kendini beğenmişlikle ve karar verememekle nitelendiriliyoruz. Acaba petrol alanındaki bu orantısızlıkları değiştirebilecek miyiz? Ayrıca petrol beklemez. Eğer beklemeye zorlarsan, bunu yasal olarak sana ait olan miktarda bulamayabilirsin. Kıbrıs hükü Tarihi anlaşmalara imza attı Rolandis “Ticaret, Sanayi ve Turizm Bakanı olduğunuz dönemde siz de Mısır’la bir petrol anlaşması imzalamıştınız. O dönemde Türkiye veya Kıbrıslı Türklerle temasınız oldu mu” sorusuna şu yanıtı verdi: “16 Şubat 2003 tarihinde Kahire’de Kıbrıs ile Mısır arasındaki münhasır metinin son üç buçuk yıldır siyasi alanda sergilediği tavır petrol çıkarlarımızda ciddi bir darbeye neden olacaktır. Türkiye’nin geçmiş dönemlerde yaptığı ciddi uyarılar var mıydı? Türkiye geçmişte birçok kez petrol konusunda askeri önlemler almakla tehdit etti. Dışişleri Bakanı olduğum 1980 yılında, ABD’li yetkili Wittenberg şu bilgiyi vermişti: Petrol yataklarını tek yanlı kullanırsak Ankara’nın, Kıbrıs’ta daha fazla askeri operasyon yapma konusunu inceleme olasılığı vardır. Kıbrıslı Türklerin garantörü özelliği altında Türkiye’nin yaptığı uyarılar, 4 yıl kadar önce de bize iletildi. Üstelik Ege’deki petrol faaliyetlerini durduran şey de TürkiyeYunanistan arasında savaş çıkma tehlikesidir. Kıbrıs’ta 2 tane İngiliz üssü var, İngiltere garantör ülkelerden biri. Onların petrolle ilgisi nedir? 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti anlaşmaları İngiltere’ye, buradaki üslerinin sahilleri karşısında bulunan karasularımızı da veriyordu. Dönemin Cumhurbaşkanı Başpiskopos Makarios ile Cumhurbaşkanı Muavini Dr. Fazıl Küçük’ün 1960 yılında İngilizlerle imzaladıkları ‘Kuruluş Anlaşması’nın A ekinin 3. bölümüne göre, “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, İngiliz üsleri karşısında bulunan denizi, karasularının bir parçası olarak talep etmeyeceği” konusunda güvence verildi. Sinn Fein, polisi tanıdı ? DUBLIN (AA) Kuzey İrlanda’daki en büyük Katolik partisi Sinn Fein, polis teşkilatının meşruiyetini ilk kez kabul etti. Sinn Fein delegeleri, önceki gece İrlanda Cumhuriyeti’nin başkenti Dublin’de yaptıkları toplantıda, kısa adı “PSNI’’ olan Kuzey İrlanda Polis Hizmeti’nin meşruiyetini oyçokluğuyla tanıdı. Katolikler, polisin Protestanlardan yana taraflı davrandığını düşünüyor ve meşruiyetine itiraz ediyordu. 1998 yılında imzalanan “Hayırlı Cuma’’ anlaşmasıyla Belfast’ta kurulan hükümet ve meclis, 2002’den bu yana askıda bulunuyor. İsrail’de sessizlik bozuldu İsrail’in kuzeyindeki Eylat kentinde düzenlenen intihar saldırısı sonucunda eylemci dahil 4 kişi öldü. Saldırı geçen nisandan bu yana yapılan ilk eylem oldu Dış Haberler Servisi İsrail’in kuzeyinde Kızıldeniz kıyısında bulunan turizm kenti Eylat’ta bir fırının önünde düzenlenen intihar saldırısının sonucunda intihar eylemcisi dahil 4 kişi öldü. Eylemi İslami Cihad ve El Aksa Şehitleri Tugayları üstlendi. ABD ve AB saldırıyı kınadılar. İntihar saldırısı, İsrail’de geçen nisan ayından beri düzenlenen ilk intihar eylemi oldu. Eylemcinin Gazze’nin Secaiye bölgesinden İslami Cihad üyesi Muhammed el Seksek olduğu açıklandı. İsrail güvenlik yetkilileri de intihar eylemcisinin Gazze’den Mısır’ın Sina Yarımadası’na geçmiş, oradan Eylat’a gelmiş olabileceğini belirtti. Polis kaynakları, intihar eyleminde 48 kg patlayıcı kullanıldığını kaydetti. Eylat Belediye Başkanı İzak Halevi, ölenlerin yerel halktan olduğunu sandıklarını söyledi. İsrail Radyosu’na konuşan görgü tanıkları, patlamanın etkisiyle ölenlerin vücut parçalarının havaya uçtuğunu, bazı parçaların binaların üzerine düştüğünü gördüklerini kaydetti. H Petrol üzerinden ‘kıskaç politikası’ EDEF AKDENİZ’DEN KOPARMAK BAHADIR SELİM DİLEK Yahudilere dinci tehdit ? Dış Haberler Servisi Yemen’de 45 Yahudi, köktendinci Müslümanların ölüm tehdidi nedeniyle Kuzey Yemen’de bir otele yerleştirildi. Maskeli silahlı kişiler yüzünden Yahudiler 10 gün önce köylerini terk etti. Geçen ay ahlaksızlık yaydıkları suçlamasıyla ölüm tehdidi içeren bir mektup alana kadar bu küçük topluluk yüzyıllardır köylerinde geleneksel yaşamlarını sürdürüyordu. Eylemci, ailesine not bırakmış İsrail Radyosu, Mısır güvenlik güçlerinin, önceki gün intihar eylemcisi şüphesiyle Sina Yarımadası’nın kuzeyinde bir kişiyi tutukladığını duyurdu. Habere göre eylemci, ailesine bir not yazarak İsrail’de intihar eyleminde bulunacağını bildirmiş. İntihar eyleminin arkasında El Fetih’in El Aksa Şehitleri Tugayı’nın da bulunduğunun belirtilmesine rağmen, El Fetih’ten yapılan açıklamada intihar saldırısı kınandı. El Fetih sözcülerinden Ahmed Abdurrahman, “İster İsrailli ister Filistinli olsun, sivilleri hedef alan operasyonlara karşıyız” dedi. Hamas ve İslami Cihad ise saldırıyı savundu. Hamas’tan Fevzi Berhum, saldırının İsrail’in askeri operasyonlarının doğal karşılığı olduğunu söyledi. Berhum, “İşgal olduğu sürece direniş de meşrudur” dedi. İslami Cihad ise saldırıyı övdü ve memnuniyetle karşıladı. Filistinli örgütlerin üstlendiği intihar eylemi, sahil kasabası Eylat’ta tedirginlik yarattı. (Fotoğraf: REUTERS) Suudi Arabistan Kralı Abdullah arabuluculuğa soyundu Filistinli gruplara Mekke daveti Dış Haberler Servisi Suudi Arabistan Kralı Abdullah, Filistinli liderleri, aralarındaki anlaşmazlıkların çözümü için Mekke’ye davet etti. Kral Abdullah, önceki gün yayımlanan taraflara açık mektubunda liderleri, “herhangi bir yerden müdahalenin olmadığı tarafsız bir ortamda, kardeş Suudi Arabistan’da, acil toplantıya’’ davet etti. Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas ile Hamas’ın sürgündeki lideri Halid Meşal’in, Suudi Arabistan’ın önerisini kabul etmelerine karşın, toplantının hangi tarihte yapılacağı açıklanmadı. Filistin’de Hamas ve El Fetih yanlıları arasındaki çatışmalar devam ediyor. Dün yaşanan çatışmalarda Gazze kentinde 4 kişi ölürken, Han Yunus’ta da 3 kişi yaşamını yitirdi. Dört gündür devam eden ve 32 kişinin yaşamına mal olan çatışmalarla ilgili dün ilk kez bir açıklama yapan Abbas, yaşananların devlet otoritesinin iki kuvvet arasında bölünmüş olmasından kaynaklandığını söyledi. Abbas, Filistin kanının dökülmesine izin vermeyeceklerini de belirtti. ANKARA Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Kıbrıs’ta sahneye koyduğu petrol oyununun ardında, Türkiye’nin ve KKTC’nin Doğu Akdeniz’deki “münhasır ekonomik bölgesi”ni ele geçirme ve Türkiye’nin Doğu Akdeniz ile bağını kesme amacının olduğu belirtildi. Rum yönetimi önce bölgede petrol konusunda araştırma yaparak dikkatlerin Doğu Akdeniz’e çevrilmesine neden oldu. 2005 yılında Rum yönetimi ile Mısır arasında, “petrol arama ve ortak faaliyet yürütme” anlaşması imzalandı. Türkiye çekincelerini Mısır’a kaydettirdi. Rumlar geçen ay aynı anlaşmayı Lübnan ile imzalarken Şam yönetimi ile de temasa geçtiler. Böylece, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki münhasır ekonomik bölgesinin sınırlandırılması için üç ülkeyi kapsayan plan tamamlanma aşamasına geldi. Rum yönetimi, gerekli siyasi zemini de, meclisinden “KKTC karasularının da içinde bulunduğu ada çevresinde yabancı şirketlere petrol arama izni veren yasayı” geçirerek hazırladı. Ya sa ile Kıbrıs adasının çevresini 12 bölgeye ayıran Rumlar, petrol arama izinlerini 12 ayrı bölgede mümkün olduğunca çok sayıda ülkeye verip, bu ülkeleri Türkiye ile yasal sorun içine sokmayı amaçladı. Rumlar komşu ülkelerle yaptığı bu anlaşmaları BM’ye götürüp münhasır ekonomik bölge anlaşmalarına yasal statü kazandırmayı hedefliyor. Ancak, bunun için petrol ve gazın bulunduğu bölgelerde, herhangi bir siyasi sorunun bulunmaması gerekiyor. Petrol bahane Kıbrıs uzmanı Prof. Ata Atun, “Bu petrol arama işi kandırmaca. Bugün en derin olarak petrolün çıkarıldığı yer ABD’nin Lousiana kıyılarında. 2 bin 440 metreden çıkıyor. Ama bu 2 bin 440 metrenin birkaç yüz metresi deniz, gerisi kara. Bugüne kadar en derin denizde kurulan platform da 1880 metrede. 1900 metreye inememişler. Mısır ile Kıbrıs arasında petrolün olduğunu iddia ettikleri yer 2 bin metre. Daha derin olan zeminde. Buraya platform kurulmaz ki, petrol çıkarılabilsin” dedi. Gazetecilerin dayanışması ? HARTUM (AA) Sudan’da iki televizyon kanalıyla bir radyo istasyonu, 2002’den beri ABD’nin Küba’daki üssü Guantanamo’daki tutukevinde bulunan El Cezire kanalının Sudanlı kameramanıyla dayanışma sergilemek amacıyla önceki akşam 3 dakikalığına yayınlarını durdurdu. Sudan Television, Blue Nile Television ve devlet radyosu Omdurman, meslektaşları Sami el Hac ile dayanışma içinde olduklarını göstermek için yerel saatle 22.00’de 3 dakikalığına yayın yapmadı ve hükümeti kameramanın bir an önce serbest bırakılması için ABD nezdinde harekete geçmeye çağırdı. Afrika Birliği’nin bu yılki dönem başkanı Çad oldu Sudan’a Darfur cezası Dış Haberler Servisi Darfur ve Somali’nin başlıca gündem maddeleri olduğu 8. Afrika Birliği Zirvesi dün Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’da başladı. Zirvede, Sudan’ın batısındaki Darfur Bölgesi ile Somali ve Birliğin başkanlığı gibi hassas konularla birlikte küresel ısınma, Güney Afrika’da oynanacak 2010 Dünya Kupası gibi konular da görüşülüyor. Bugün devam edecek zirveye Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’da dahil olmak üzere 30’a yakın devlet ve hükümet başkanı katılıyor. Addis Ababa’da yoğun tartışmaların ardından Afrika Birliği’nin bir sonraki dönem başkanlığına Gana Devlet Başkanı John Kufuor seçildi. Bu görev için geçen Sudan Devlet Başkanı Ömer el Beşir geçen yıl aday olmuş, ancak Birlik Darfur’daki krizi gerekçe göstererek görevi Kongo’ya vermişti. Bu yıl da başkanlığa aday olan Sudan, baskılar üzerine adaylıktan çekilme kararı aldı. Darfur’da yalnızca bu ay 350 kişi hayatını kaybetti. Çad, Sudan’ın başkanlığa seçilmesi durumunda zirveyi terk etme tehdidinde bulunmuştu. Afrika Birliği Komisyonu Başkanı Alfa Ömer Konare, zirvenin açılışında yaptığı konuşmada Sudanlı yetkililere Darfur bölgesindeki “bombardımanlara ve katliamlara son verme” çağrısında bulundu. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Moon da Darfur bölgesine acilen “BMAfrika Birliği barış gücü” konuşlandırılması yönünde çağrı yaptı. Lübnan nezdinde girişimler sürüyor Diplomatik kaynaklar Lübnan nezdinde girişimlerin sürdürüldüğüne işaret ederlerken “Henüz nota verildi demek doğru olmaz. Petrol veya münhasır ekonomik bölge olmasının üstünde ilkesel karşı çıktığımız bir durum var. Rum tarafının adanın tümünü bağlayan yani kuzeyini de kapsayan bir anlaşma yapmasına yetkisi olmamasına karşı çıkıyoruz. Kıbrıs Rumları, ülkelerle veya uluslararası sözleşmelere katıldığı zaman dahi, KKTC ve Türkiye, o sözleşmenin sekretaryası kimse, onlara daima, ‘Rumların yaptığı sözleşme bizi bağlamaz’ diye çekince koyar. Ama Lübnan ile yaptıkları anlaşmanın içine de bakıyoruz ve anlamaya çalışıyoruz. Tabii ki bu konuda da görüşlerimiz olacak ve bunları Lübnan’a da ileteceğiz” değerlendirmesini yaptılar. Aynı kaynaklar, gerektiği takdirde bunun BM’de kayda geçirtileceğine de vurgu yaptılar. Erdoğan, zirvede konuşma yaptı. (Fotoğraf: AA) CUMHURİYET 11 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear