26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30 OCAK 2007 SALI 10 KAVŞAK ÖZGEN ACAR DIŞ HABERLER dishab?cumhuriyet.com.tr ABDIrak operasyonunda 300’den fazla militanın öldürüldüğü öne sürüldü Katile Anıt Diken Çifte Standart! Hiçbir insan ya da kurum, her ne bombada biri Türk, çoğunluğu Fransız olmak üzere 9 kişinin ölümü, 56 kinedenle olursa olsun, bir başka insanın yaşamına son verme ayrıcalığına şinin yaralanmasının kuyruk acısıyla sahip olamaz. İster bir trafik kazasınFransa, ASALA terör örgütüne son verdirdi. ASALA Orly’de bardağı tada olsun, ister bir yasa kuralı gereği olşırmasaydı, Batı kim bilir nice kurbasun, bir insan öteki bir insanı ya da innımıza seyirci kalacaktı. sanları öldürme hakkına sahip değildir. 30 bin kişinin katili Abdullah ÖcaTürkiye’de Dink gibi pek çok aydın meslektaşım, insan hakları savunuculan’a Türkiye’de uygulanan ya da uyları, örneğin Cumhuriyet’in yazarları gulatılan ceza ile Irak diktatörü SadUğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı tedam Hüseyin’e uygulanan ya da ABD’nin uygulattığı idam cezası, son rör kurbanı olduklarında, dönemin yıllarda yaşadığımız “çifte standart”ın Fransız cumhurbaşkanları, Mumcu ve Kışlalı ailelerine ya da gazetemize başen güzel örnekleridir. sağlığı iletisi gönderdiler mi? Mumcu Değerli meslektaşımız, insan haklaolayında Genel Yayın Yönetmeniydim, rı savunucusu Agos Gazetesi Genel Yaböyle bir ileti almadım. Cenaze törenyın Yönetmeni Hrant Dink’i, 17 yaşınlerine katılan yabancı diplomat da daki Ogün Samast öldürdü. Dünyaanımsamıyorum. da yer yerinden oynadı. Batı’da ortaçağın “haçOlup bitenleri izledik. lı seferi” zihniyeti 21. yüzBunları burada yineleyılda da değişmemiştir. meyip bir başka noktaBilirsiniz Roma İmparatoya, Batı’nın “çifte stanru Sezar İÖ 44’te senadardına” dikkatinizi çektoya gelirken bir bilici önümeye çalışacağız. nü keser, “Ey Sezar, “Ermeni Soykırımı” Mart’ın 15’inden sakın!” kavgasını ülkesindeki Erder. Sezar, 15 Mart’ta meni seçmenler adına evinden çıktığında bilici körüklemekten zevk alan Fransız siyasacılarından, yine önünü keser, “Sezar! Bugün 15 Mart!” diüstelik bir Cumhurbaşkaye uyarır. Sezar da “15 nı olan Jacques Chirac, Talat Paşa’nın katili Mart, ama bak bir şey olDink ailesine “başsağlıSalomon Taleyran. madı” yanıtını verince biğı” iletisi gönderdi. Cenalici “Ama daha bitmedi!” ze töreninde ABD Büyükelçisi Ross Wilson boy sözleri ile uyarısını yineler. Kısa bir süre sonra gösterdi. Kilisede yapılan Sezar, senatonun basadinsel törene, Batı’nın İsmaklarından çıkarken en tanbul’daki tüm başkongüvendiği insanlarca ölsolosları katıldı. Bir mecdürülür. zup teröristin değerli bir 15 Mart’ta bir başka “Ermeni” vatandaşımızın yaşamına kıyan eylebenzeri olay 1921’de Berlin’de yaşandı. Sürgünmi uluslararası diplomadeki Osmanlı Başbakanı siye gündem oluşturdu. Chirac’tan genç yabanTalat Paşa evinden sokağa çıktığında, 24 yacı diplomatlara kadar Başında üniversite öğrentılılar, Türkiye’nin içişlerine burnunu sokma fırcisi, Ermeni Daşnak Partisi’nin üyesi Salomon satını yakaladılar. Bu olaydan tam 33 yıl Taleyran’ın Kaliforniya’da Taleyran’ın kurşunlarına hedef oldu. Belki gençönce, ABD’nin Santa Bardikilen anıtı... bara kentinde Başkonler bu olayı bilmeyebilirsolos Mehmet Baydar, Konsolos Baler. Taleyran, Berlin’de 3 yargıçlı ağır ceza mahkemesinde yargılandı. Avuhadır Demir, üstelik ABD topraklarınkatları Taleyran’ın cinayetinin savunda, 27 Ocak’ta öldürüldükten sonra ması yerine Talat Paşa’nın “sözde soyTürkiye’deki cenaze törenine ABD Bükırım”daki rolünü öne çıkardılar. Mahyükelçisi katıldı mı? keme, Talat Paşa’nın yargılanmasına Paris’te 1975’te Büyükelçi İsmail dönüştü. Sonuçta yargıç “Jürinin, TaErez ve şoförü Talip Yener ya da leyran’a savlanan olaydan suçsuz ol1979’da Turizm Ataşesi Yılmaz Çolduğu kanısına” dayanarak katil Taleypan öldürüldüklerinde Fransız Cumran’ı aklar. hurbaşkanı, ailelerine başsağlığı iletiYıllarca sonra Baydar ve Demir’in ölsi,cenazesine Türkiye’deki büyükelçidürüldüğü Kaliforniya’da Taleyran’ın sini gönderdi mi? Yine Paris’te 1981’de anısına bir anıt dikildi. Batı’ya göre Taöldürülen Çalışma Ataşesi Reşat Moleyran katil değil, bir kahramandı! Taralı, Din Görevlisi Tecelli Arı, Güvenleyran’ın aklanmasından, dikilen anılik Görevlisi Cemal Özen’in Türkitından Chirac’ın iletisine, Wilson’un ye’deki cenaze törenlerine hangi Franboy göstermesine değin Batı’nın çifsız diplomatı katıldı? 1983 Temmute standardında bir şey değişmedi. zu’nda Orly Havaalanı’nda patlayan Kanlı Aşure operasyonu Dış Haberler Servisi ABD ve Irak güçlerinin Necef’te gerçekleştirdikleri operasyonda 300’den fazla militanın öldürüldüğü bildirildi. Militanların önceki gün ülkenin güneyindeki Necef yakınlarındaki Zarka’daki bir kontrol noktasında polisle çatışmalarıyla başladığı öne sürülen operasyon, gün boyunca devam etti. Operasyonda öldürülen 300’den fazla militanın büyük kısmının Irak birliklerine havadan destek veren ABD uçaklarının bombardımanı sonucunu yaşamlarını yitirdikleri belirtildi. ABD bombardımanı, operasyon bittikten sonra da, dün sabah saatlerine kadar devam etti. Harekâta ABD kara birlikleri katıldı. Aynı gün bölgede bir ABD helikopterinin düşmesi sonucu iki asker ölürken, askeri yetkililer helikopterin neden düştüğünü ya da operasyon kapsamında görev alıp almadığını ? Aşure Günü öncesi hedef alınan 300’den fazla militanın büyük bölümünün Irak güçlerine hava desteği veren ABD bombardımanında öldüğü belirtiliyor. Necef Valisi’nin sözcüsü, ölenlerin “Cennetin Askerleri” adlı bir gruba mensup olduğunu, liderlerinin kaçtığını söyledi. açıklamadılar. Iraklı yetkililer ise helikopterin vurulduğunu öne sürdüler. Necef Valisi’nin sözcüsü Ahmed Duaybel, harekât sonucunda “Cennetin Askerleri’’ adlı gruba mensup 300 kadar militanın öldürüldüğünü, 13 militanın tutuklandığını, bir grup militanın ise kaçmayı başardığını söyledi. Irak güvenlik güçleri sözcüsü Albay Ali Numas ise harekât sırasında öldürülen militan sayısını 300350 olarak bildirirken, tutuklananların sayısını ise “düzinelerce’’ diye ifade etti. Numas, 3 Irak askerinin ve 5 polisin öldüğünü, 6 askerin ise kayıp olduğunu belirtti. Harekâtta hedef alınan, yaklaşık bin militandan oluştuğu tahmin edilen grubun iyi donanımlı olduğu kaydedilirken militanların siyasi ve dini kimliği ise belirsizliğini koruyor. Necef Valisi Esad Ebu Celal basına yaptığı açıklamada, Sünni olduklarını öne sürdüğü militanların Şiiler ve Sünniler arasındaki tarihsel ayrışmanın yıldönümü olan Aşure Günü üst düzey Şii din adamlarını öldürerek Şiiler ve Sünniler arasındaki düşmanlığı derinleştirmeyi planladıklarını iddia etti. Ebu Halil söz konusu grubun eski Devlet Başkanı Saddam Hüseyin’e bağlı ahali tarafından desteklendiğini ileri sürdü. ‘Militanlar El Kaideci’ Necef Vali Yardımcısı Abdül Hüseyin Attan ise militanların El Kaide’ye bağlı olduklarına inandığını söyledi. Attan, söz konusu grubun “Necef ve kutsal bölgeleri ele geçirmeyi amaçladığı’’ iddiasını sorguya çekilen militanların ifadelerine dayandırdı Attan militanların Şii olduğu iddialarının gerçeği yansıtmadığını dile getirdi. Buna karşın adını açıklama 3 polis öldürüldü Dün bir açıklama yapan Irak Milli Güvenlik Bakanı Şirvan el Veli de öldürülenler arasında militanların lideri Ahmed Bin el Hasan Basri’nin de bulunduğunu açıkladı. Sözcü harekât sırasında 3 polisin öldüğünü ve 30’dan fazlasının da yaralandığını bildirdi. yan iki üst düzey Şii din adamı, saldırıya uğrayan militanların 1990’larda Saddam Hüseyin tarafından Şiilerin dini lideri Büyük Ayetullah Ali el Sistani’nin otoritesini zayıflatmak için oluşturulan bir Şii grup olduğunu söylediler. Din adamları militanların lideri El Hasan Basri’nin Şii lider Mukteda el Sadr’ın kayınpederi Muhammed Bakır el Sadr’la da kavgalı olduğunu belirttiler. Bazı yetkililerse yakalanan militanların, kendisinin mehdinin öncüsü olduğunu iddia eden Şii tarikat lideri Ahmed Hasani el Yemeni’ye bağlı fanatik bir grup olduğunu öne sürüyorlar. Bir Iraklı kaynak, pazar günü ve dün hedef alınan militanların hem Sünni hem Şiilerden oluştuğunu öne sürdü. Harekât Irak’tan ve diğer ülkelerden binlerce Şii’nin dünkü Aşure Günü için Kerbela’ya gittikleri sırada gerçekleşti. İÇ SAVAŞ UYARISI Irak’ta ‘parçalar dağılıyor’ ? Saban Ortadoğu Politikaları Merkezi’nin raporunda kitlesel ölümler, mülteci akınları, petrol kaynaklarında karışıklık gibi sonuçlara işaret ediliyor. Dış Haberler Servisi ABD’de faaliyet gösteren bir düşünce kuruluşu, yayımladığı Irak raporunda ülkenin topyekun bir iç savaşa sürüklendiği ve bölgedeki komşularının da müdahil olabileceği uyarısı yaptı. ABD’de faaliyet gösteren Brookings Enstitüsü Saban Ortadoğu Politikaları Merkezi tarafından dün yayımlanan “Parçalar Dağılıyor’’ başlıklı raporda Irak’ta yaşanacak muhtemel bir iç savaşta kitlesel ölümler, mülteci akınları, petrol kaynaklarında karışıklık ve ABD’nin bölgedeki etkinliğinin azalması gibi sonuçlara işaret ediliyor ve karanlık bir tablo çiziliyor. ABD’nin Amerikan’ı, TC’nin Türk’ü! Geçmişte birkaç kez yazmıştık. Nedense, aydınlarımız bile “Yunan” yerine, yanlış bir sözcük olan “Yunanlı” ya da “Yunanistanlı” diyorlar. Bu konuyu güncelleştirelim. Bildiğiniz gibi pek çok ülke adı Türkçeye, Farsçadan girmiştir. Yunanistan, Bulgaristan, Gürcistan, Ermenistan, Acaristan, Kazakistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Tacikistan, Hindistan, Pakistan, Arabistan, Habeşistan gibi... Yunanistan, Yunan ülkesi; Bulgaristan, Bulgar ülkesi; Habeşistan, Habeş ülkesidir. Yunan, Bulgar, Habeş, Gürcü vb. gibi sözcükler “ulusu”; “istan” takısı ise “ülkeyi” anlatır, “istan” takısı aynı zamanda Farsçada “bahçe” anlamına da gelir; “gülistan (gül bahçesi)” gibi... İran ile Yunanistan arasındaki ilişkiler “kadimden (eski çağlardan)” gelir. Batı Anadolu’da Ege kıyısı ve ona bitişik adalarda yaşayan “İon” halkının adı Farsçaya zamanla “Yunan” olarak geçmiştir. Dolayısıyla nasıl Bulgarlı, Kırgızlı, Ermenili, Gürcülü, Habeşli demiyorsak, Yunanlı / Yunanistanlı ya da Hintli / Hindistanlı değil, Yunan ve Hint demek gerekmez mi? Bir başka grup ulus ve ülke adı Türkçeye Batı dillerinden girmiştir. Fransız Fransa, Alman Almanya, Japon Japonya... Bir başka söyleyiş biçimi İtalyan İtalya, Amerikan Amerika gibi... Ya da ülkenin adı ulusa ad olmuştur. İsveç İsveçli, Norveç Norveçli, Fas Faslı, Mısır – Mısırlı, İran İranlı gibi... Bir yanlışlığı da Finlandiya konusunda yapıyoruz. Kendi dillerinde ülkenin adı “Suomi”dir. Ancak bize öteki dillerden geçmiştir. Biraz abartarak diyebiliriz ki, eğer İranlılar Finlandiya ile ilişki kurmuş olsalardı bu ülkenin adı dilimize “Finistan” diye girebilirdi. Çünkü “Finland” sözcüğündeki “land” takısı, tam anlamıyla “istan” demektir. Türk medyasına baktığımızda kimileri (Yunanlı gibi) “Finli” , kimileri de (Yunanistanlı gibi) “Finlandiyalı” diyor ya da yazıyor. “Amerika” bir kıta adı... Bu kıtada yaşayanlar “Amerikalı”dır. Bu yeni kıtaya daha sonra göç edenlere yerleştikleri topraklardan dolayı Brezilyalı, Şilili, Kolombiyalı, Perulu, Kanadalı denilmiştir. Kuzey Amerika kıtasında kurulan bir devlet de adını “Amerika Birleşik Devletleri (ABD)” olarak ilan etmiş, vatandaşlarına da “Amerikan” adını vermiştir. Bu sözcük dilimize de girmiştir. Kimi zaman Amerikan, kimi zaman Amerikalı olarak söylenmektedir. ABD’nin vatandaşları, kökenleri, dinleri, ırkları ne olursa olsun “Amerikan”dır. Geçenlerde Marmaris’te demirleyen Amerikan uçak gemisinden karaya çıkan her denizciye “Nerelisin” diye sorsaydınız “Ben Amerikanım...” tek yanıtını alırdınız. “Amerikan”, ABD’yi ABD yapan bir çimento sözcüktür. Buna karşılık geminin kantininde aynı denizcilerle söyleşirken yine aynı soruyu sorsaydınız, alacağınız yanıt farklı olacaktı: “Ben Indianalıyım... Ben Kaliforniyalıyım... Ben Teksaslıyım....” Söyleşinizi koyulaştırdığında alacağınız yanıt, “Ben Indianalı Katolik bir Amerikalıyım... Ben Kaliforniyalı bir Ermeniyim... Ben Utahlı bir Mormonum... Ben Teksaslı bir Evangelistim...” olabilirdi. Belki yanıtları şöyle de alabilirdiniz: “Ben Şikago’da yaşayan Polonya kökenli Amerikalıyım... Ben, New York Astoria’da oturan YunanAmerikalıyım... Ben Florida’da yaşayan bir Latin Amerikanım...” Ama sonuçta “Amerikanım!” Bu kişilerle geminin merdiveninden Marmaris’e inerken yeniden konuştuğunuzda, alacağınız yanıt yine tek olacaktı: “Ben Amerikalıyım!” Anımsamakta yarar var. ABD’ye göç eden her kişi belirli koşulları yerine getirdikten sonra kamu görevlileri önünde ant içer. O ana kadar İtalyan’dır, Japon’dur, Türk’tür, ancak o anda artık “ABD vatandaşı” olarak bir “Amerikan”dır. ABD’nin önemli gazetelerinden Boston Globe’da Dink’in cenaze töreni ile ilgili bir başmakale yayımlandı. Yazı“Türkiye’de Paranoia (kuşku deliliği)” başlığını taşıyor, cenaze törenindeki “Hepimiz Ermeniyiz” türden söylemler “ulusalcı paranoia” olarak yorumlandı. Yazı “Türkler, yeni Avrupalı kimliğini edinmeden önce, ‘Türk’ sözcüğünün anlamını yeniden tanımlamalıdır” sözleri ile son buldu. Gerçekten Dink’in öldürülmesinin yarattığı şaşkınlık ile özellikle sözde aydınlarımız bir kimlik bunalımı sergilediler. Boston Globe ve sözde aydınlarımızın bilmesi gereken önemli bir nokta var. “ABD Cumhuriyeti’nin vatandaşı” nasıl “Amerikan” ise, “Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı” da “Türk”tür. Türkiye’nin Avrupa kimliği için yeni bir Türk tanımlaması yapmasına gerek yoktur. Çünkü, “Ne Mutlu Türküm diyene” kavramı “Türkiye Cumhuriyeti’ni” ve “Türk vatandaşını” yaratmıştır. Şii lider Abdülaziz el Hakim’in yandaşları Bağdat’ta Aşure Günü konuşmasını dinlemek için toplandı. (Fotoğraf: REUTERS) El Hakim: Çözüm federasyon Irak Meclisi’nde Şii blokun lideri Abdülaziz el Hakim, ülkede bölgeler oluşturmanın pek çok sorunu çözebileceğini savundu Dış Haberler Servisi Irak’taki koalisyon hükümetinin en büyük Şii ortağı olan Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi Başkanı Abdülaziz el Hakim, ülkenin sorunlarının federal sistemle çözülebileceğini söyledi. Meclisteki Şii blokunun lideri olan El Hakim, İmam Hüseyin’in katledilişinin anıldığı Aşure Günü dolayısıyla dün Hulani Camii’nde yaptığı konuşmada, ülkede bölgeler oluşturulmasının, mustarip oldukları pek çok sorunu çözebileceğini savundu. “Bir halkoylaması yapılması ve ardından güney, orta ve Bağdat bölgelerinin kurulması gerektiğini’’ söyleyen El Hakim, komşu ülkelere de seslenerek, Irak’taki mezhepler arası şiddet olaylarını tırmandırmamalarını, Irak’ta Şiilerin öldürülmesi fetvasını çıkaranları cezalandırmalarını istedi. Irak’ta ABD ordusu ve Irak askerlerinin kapsamlı harekâtlara giriştikleri ocak ayında giderek arttığı gözlemlenen şiddet eylemleri dün de devam etti. Bağdat’ın güneyinde, Sünnilerin çoğunlukta olduğu Curf el Sahar’daki Şii mahallesine dün düzenlenen havan topu saldırısında dördü kadın, üçü de çocuk 10 kişi öldü, 5 kişi yaralandı. Başkent Bağdat’ta dün gerçekleşen saldırılarda ise en az 6 kişi öldü, 10 kişi yaralandı. Güvenlik kaynakları, başkentteki El Mustansiriye Üniversitesi yakınlarında bir otobüste meydana gelen patlamada 4 yolcunun öldüğünü, 5’inin de yaralandığını açıkladı. Başkentin doğusundaki El Belediye semtinde de bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda yoldan geçen birinin öldüğünü, 3 kişinin yaralandığını belirten güvenlik kaynakları, Kerrada mahallesinde de bir polis memurunun keskin nişancı tarafından öldürüldüğünü kaydetti. Bağdat’ta kurşunlanarak öldürülmüş 54 kişinin cesedinin bulunduğu bildirildi. Mülteciler için güvenli bölge ihtiyacı Bill Clinton’un başkanlığı döneminde Beyaz Saray’da danışmanlık yapan, 130 sayfalık raporun iki yazarından biri olan Kenneth Pollack, İngiltere’de yayımlanan Financial Times gazetesine yaptığı açıklamada yeterli herhangi bir hazırlık olmadan işgale başlamalarının, “tarihin gözleri önünde gerçekleşen bir saçmalık’’ olduğunu söyledi. Aynı zamanda bir CIA analisti olan Pollack, daha önce diğer ülkelerde yaşanan iç savaş deneyimlerinin belli emareleri olduğunu ve bunların Irak’ta şimdiden görülmeye başladığını kaydetti. Washington merkezli düşünce kuruluşu ayrıca ABD yönetimine de sorunu Birleşmiş Milletler üzerine atmaması, İran ve Suriye’yi de kapsayan bölgesel bir çalışma grubu oluşturması ile Irak sınırı boyunca mülteciler için güvenli bölgeler oluşturması tavsiyelerinde bulundu. 3 profesörle bir öğrenci kaçırıldı Yüksek Eğitim Bakanlığı, Bağdat’ın Hadimiye semtindeki hukuk fakültesinde çalışan üç profesör ile bir öğrencinin önceki gün kaçırıldıkları belirtildi. İşgalin başladığı Mart 2003’ten beri Irak’ta 185 profesör öldürülür 52’si kaçırılırken 185 profesör de tutuklandı. B ASRA’YA 2. GEMİ SİZİN İÇİN N EW YORK TIMES İRAN’A DİKKAT ÇEKTİ: Cheney İran’ı uyardı: Kalıcıyız Dış Haberler Servisi ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney, ülkesinin Basra Körfezi’ne ikinci bir uçak gemisi göndermeye karar vererek İran’a “bölgede kalıcı olduğu’’ yönünde güçlü bir mesaj ilettiğini belirtti. Cheney, ABD’de Newsweek dergisine verdiği demeçte, Ortadoğu ülkelerinin, ABD’nin bölgede güçlü bir askeri varlığının bulunmasını istediklerini öne sürdü. Başkan George W. Bush’un, Basra Körfezi’ne ikinci bir uçak gemisi göndermeyi kararlaştırdığını hatırlatan Cheney, “Bu, ABD’nin bölgede kalıcı olduğu, elinde güçlü olanak ve kabiliyetleri bulunduğu ve İran tehdidine karşı dostları, müttefikleri ve uluslararası örgütlerle birlikte çalıştığı yönünde, bölgedeki herkese çok güçlü bir mesaj niteliğini taşıyor’’ dedi. ABD’nin İran’a karşı hava saldırıları düzenlemesi olasılığının sorulması üzerine Cheney, bu konuda spekülasyon yapmayacağını kaydetti. Başkan Yardımcısı Cheney, ABD’nin, İran ile yaşanan nükleer krizi diplomatik yolla çözümlemeye çalıştığını, ancak hiçbir seçeneği masadan kaldırmadığını söyledi. Tahran Bağdat’ta banka açmak istiyor Dış Haberler Servisi Irak’la ekonomik ve askeri bağlarını geliştirmeyi düşünen İran’ın Iraklı güvenlik güçlerine eğitim verme ve bir İran bankasının Bağdat şubesini açma gibi planları bulunduğu bildirildi. ABD’de yayımlanan New York Times gazetesinin haberine göre, İran’ın Bağdat Büyükelçisi Hasan Kazemi Kumi, Tahran’ın Bağdat’ta bir ulusal bankanın şubesini açma hazırlıkları yaptığını söyledi. Kumi, İran’ın, Irak’ın yeniden yapılandırılmasında önemli bir sorumluluk almaya hazır olduğunu da belirtti. İranIrak savaşının ardından özellikle yeniden inşa konusunda önemli bir tecrübe edindiklerini hatırlatan Kumi, bu tecrübelerini Irak’ta paylaşmaya hazır olduklarını kaydetti. Bir üst düzey bankacılık yetkilisi olan Iraklı Hüseyin el Uzri de İran’ın Irak’ta bir banka açma ruhsatı aldığını doğruladı. Tahran yönetiminin, askeri alanda da Irak’a destek vermek istediğini ifade eden Kumi, İran’ın Iraklı güçlerin talimi, teçhizat ve “güvenlik mücadelesi” alanında danışmanlık hizmetleri sunmayı önermeye hazırlandığını kaydetti. Kumi, Irak’ta ABD güçlerince 21 Aralık’ta tutuklanan ve 9 gün alıkonan iki İranlının güvenlik yetkilileri olduğunu ilk kez kabul etti, ancak bu kişilerin Irak hükümetiyle yasal görüşmelerde bulunduğunu ve tutuklanmaması gerektiğini söyledi. Elmek: oacar?superonline.com Faks: 0312. 442 79 90 CUMHURİYET 10 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear