24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 12 OCAK 2007 CUMA 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI Y Y Y Y Y Y Y Y Y 12 9 15 14 16 13 15 12 12 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya Y Y PB B K K K PB Y 12 12 12 10 6 6 3 4 16 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB 16 PB 16 S 6 S 10 S 5 S 1 S 4 S 1 S 8 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun batı kesimleri parçalı çok bulutlu, sabah saatlerinde Trakya, öğle saatlerinden itibaren Marmara’nın güney ve doğusu, kıyı Ege, kuzey Ege’nin iç kesimleri, Batı Karadeniz’in batısı yağışlı, diğer yerler az bulutlu geçecek. Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo K 1 Helsinki K 2 Stockholm K 2 Londra B 12 Amsterdam Y 12 Brüksel Y 13 Paris Y 14 Bonn PB 13 Münih PB 12 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y Y B Y Y PB B B Y 10 14 15 11 14 8 18 17 10 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı K PB B PB B PB B B B 2 11 8 3 7 3 8 17 11 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada ği içinde götürülmediği bu olay vesilesiyle ortaya çıktı”. Rumlar üstgeçidin yıkılmasını önce teşvik ettiler. Talat’ın AB’ye şirin görünmek, iç kamuoyunda askere kafa tutan, direnen adam rolü kesmek için uyarılara aldırmadan geçidi yıkacağını anlayınca... uzattığı elma şekerini çekti, yerine Talat’a bölgeden askeri de çek, bayrakları da indir diye yeni koşullar öne sürdü. ??? RTE, Kıbrıs’la ilgili kimi önemli olaylara, siyasal gelişmelere dışardan bakmayı yeğliyor. “Kararın bağımsız KKTC yöneticilerine ait” olduğunu sık sık yineliyor. Hükümet Kıbrıs sorununda giderek artan sorumluluğu KKTC’ye yükleyecekmiş gibi bir izlenim veriyor. Talat da Türkiye’nin KKTC’yi yönettiğini içeren genel kanıdan sıyrılmak istiyor. Talat örneğin Papadopulos’un koşulunu karşılamak amacıyla örneğin Lokmacı’dan Türk askerini çekmeye, oradaki bayrakları kaldırmaya karar verirse... RTE’nin bu durumu “bağımsız bir devletin kararı” diye selamlaması olasılığı gündeme giriyor. Talat’ın geçidin yıkılmasından hemen sonra Kıbrıs Bayrak TV’sine yaptığı konuşmayı naklen veren NTV’yi izledi iseniz... asıl amacın güneye geçit açmak olmadığını görmüş olacaksınız. Talat’a sordular: “Geçidin yıkılması onca gürültüye değdi mi?” Talat yanıtladı: “Değmedi!” Adamımız bu! ??? İzlenen dış politikadan içi yanan Onur Öymen de Meclis’te kürsüde, Gül’ün yanıtlayamadığı bir konuşma yaptı: “Lokmacı barikatı işinde hükümetin tutumu nedir? ‘Kıbrıslı Türklerin bileceği iştir’ diyebilir misiniz? Sizin hiç mi politikanız yok. Daha bir ay geçmedi, Kıbrıslı Rumların baskıları ve entrikalarıyla Avrupa Birliği Türkiye’ye tarihte hiçbir ülkeye yapmadığı kadar ağır bir muamele yaptı, ağır bir ceza verdi. Biz de bekliyoruz, bakalım, şimdi Türk hükümetinin buna tepkisi ne olacak diye. Bir de baktık, meğersem, tepkimiz, Rumlara daha yakınlaşmak olacakmış!” dedi. Ama hükümetin gözünde şimdilerde Kıbrıs yok. Afiş milliyetçiliğiyle suçlayan CHP liderine “zavallı, nasipsiz, şuursuz, hayâ çerçevesini aşmış” gibi sözcüklerle saldırarak kendini savunurken... insan RTE’nin iki kişiliği var gibi bir düşünceye kapılıyor. Başbakan olarak eline verilen yazılı metni okurken düzgün. Parti toplantılarında asıl kimliğini buluyor. Hakaret eden, saldırgan bir kimlik! Baykal’a saldırırken parti toplantısındaydı; Irak konusuna temas ederken Başbakan kimliğiyle konuştu ve Irak’taki gelişmelere ve Kerkük’te “oldu bittiye seyirci kalamayacağımızı” söyledi. Yeni kırmızı çizgiler çizdi. Lâkin, Barzani’nin buraya (600 bin Kürt getirdiği, 227 bin Kürt seçmenin kaydını yaptırdığı, okul, nüfus ve tapu müdürlüklerini ele geçirdiği) en az iki yıldır bilinmesine karşın... RTE, bu durumu yeni öğrenmiş gibi... eski masalları tazeliyor. Kerkük’ün (demografik) nüfus yapısının değiştirilmesine fena halde karşı çıkıyor. Fakatttt, Irak üçe bölünür, Kuzey Irak’ta beklendiği gibi Kürt devleti de resmen ilan edilir... terör örgütü varlığını sürdürürse... Türkiye’nin Irak politikası nedir, ne yapacaktır? Elbette bilen yok, herhangi bir tahminde bulunana rastlanmıyor. “Kerkük sorunu uzlaşıyla çözülmeli... Türkmen varlığı ve Irak’ın toprak bütünlüğü korunmalı... terör örgütünün varlığı son bulmalı... “Pekâlâ! Yıllardır dinlediğimiz türkü bu ama, ne yapabileceğinden haber ver denilince... hükümet sahnede yok! Çizdiği kırmızı çizgileri silmeye hazırlanıyor. ‘Uçak düşürüldü’ ? Baştarafı 1. Sayfada Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü İsmail Kulak, işçiler Ali Nihat Özbingül, Özcan Özkan, Süleyman Özkartal, Mehmet Gültekin, Halil Kılıç, Hamdi Şahin, Emrah Özkartal, Ersud Lal, Durdu Mehmet Kayış, Nail Karaca, Sabahattin Kesten, Mehmet Yıldız, Mehmet Dilki, Tahsin Aykırı, Hüseyin Şahin, Abdullah Albayrak, Olcay Geyik, Nadir Tansu Alpaydın, Bekir Yıldız’ın kimlikleri belirlendi. Bekir Yıldız’la Halil Kılıç’ın cenazelerinin ailelerinin isteği üzerine kesin teşhis için yeniden inceleneceği belirtilirken Halil Kılıç’a ait olduğu sanılan ve ailesine teslim edilen cenazenin Rüstem Tarhan’a ait olduğu ortaya çıktı. Adana Valisi Cahit Kıraç, kimliği belirlenemeyen 7 cenazenin ÇÜ Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’nde yapılacak DNA testinin ardından ailelerine teslim edileceğini söyledi. Dün toprağa verilen ilk cenaze İsmail Kulak’ındı. Kulak’ın cenazesi namazın ardından Kabasakal Mezarlığı’nda gözyaşları arasında toprağa verildi. Irak’tan cenazelerin getirildiği uçakla Adana’ya dönen Hamdi Düşen uçakta yaşamını yitirenler, yakınlarının feryatları ve gözyaşlarıyla toprağa veriliyor. (AA) GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Şahin’in kardeşi Özcan Şahin, ağabeyinin cenazesini gözyaşları arasında toprağa verdikten sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. Şahin, uçağın düşürüldüğünü iddia ederek şunları söyledi: “Görenler olmuş. Dışarıda çalışanlar vardı. Başka firmanın elemanları da görmüş. Görenler vuruldu diyor. Kimse düştü demiyor. Çoğu öyle diyor. Sis var diyorlar. Ben askeri üssün içindeydim o saatte. Dışarıya çıkıyorum giriyorum sürekli. Ben sis görmedim. Çalıştığım yer havaalanına 300400 metre uzakta. Sis olsa her yere çökerdi. Vurulduğunu söyleyen Türk firmasında çalışan bir arkadaş. İlk seferinde inmemiş, dolandırtmışlar. Za ten dolandırttıklarında sağdan vurulduğunu söylüyorlar. O gün 20 taneden fazla F16 kalktı. Yani sanki bir şey var gibi. Bizim orada hiçbir şey yok. Savaş görmedik hiç.” Olcay Geyik’in cenazesi duvağıyla birlikte Küçükoba Mezarlığı’nda toprağa verildi. Eşi Serkan Geyik’in cenazesinin ise DNA testiyle belirleneceği öğrenildi. Olayda yaşamını yitiren Süleyman Özkartal ile yeğeni Emrah Özkartal’ın cenazeleri de yakınlarının feryatları ve gözyaşlarıyla Ali Hocalı Köyü Mezarlığı’nda toprağa verildi. Hamdi Şahin’in cenazesi de Vali Cahit Kıraç, Cumhuriyet Başsavcısı İhsan Eroğul, Emniyet Müdürü Mehmet Cebe’nin de katıldığı törenin ardından Adana Asri Mezarlığı’ndaki aile kabristanına defnedildi. Cenazelerden Hüseyin Şahin’in Kabasakal, Ali Nihat Özbingül’ün Küçükoba, Özcan Özkan’ın Havutlu, Durdu Mehmet Kayış, Abdullah Albayrak ve Ahmet Sığındı’nın Buruk, Mehmet Yıldız ve Bekir Yıldız’ın Yüreğir, Mehmet Dilki’nin Yumurtalık, Tahsin Aykırı’nın da İmamoğlu Asri mezarlıklarına defnedileceği öğrenildi. Mehmet Gültekin (Osmaniye), Halil Kılıç (Kahramanmaraş), Ersud Lal (Aksaray), Nail Karaca (HatayErzin), Sabahattin Kesten (Mersin) ve Bülent Durucan’ın (Mersin) cenazeleri ise memleketlerine götürüldü. Öte yandan Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü yetkilileri, düşen uçağın Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü’nün “uçuşa elverişsiz’’ uçaklar listesinde yer almadığını ve iki yılda Adana’dan Irak’a 100 sefer gerçekleştirdiği bilgisini verdi. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Moldova uçaklarının Haziran 2006’da denetlendiğini ve uçuşa elverişlilik konusunda bir sıkıntısının bulunmadığını söyledi. Düşen uçak Sorular yanıt bulmadı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adana’dan Irak’a işçi götürürken Bağdat yakınlarındaki Beled Havaalanı’na inişi sırasında düşen uçağa ilişkin soru işaretleri giderilemedi. ABD makamlarının kazanın meydana geldiği ilk gün resmi olarak Türkiye’yi bilgilendirmemesi ve sadece başsağlığı mesajı yayımlamak ile yetinmesi kuşkuları artırdı. Uçağın ilk iniş denemesinde, sis nedeniyle mi yoksa ABD’li yetkililerin “uçaklarımız ikmal yapıyor” gerekçesiyle izin vermemesinden dolayı mı pas geçtiği, ABD makamlarının resmi açıklama yapmamasından dolayı öğrenilemedi. Irak makamlarının, “kaza” açıklamasına karşın bir direniş örgütünün kazanın olduğu gün Bağdat’ta bildiri dağıtması ve bölgede zaman zaman direniş gruplarının inen uçakları hedef aldığının bilinmesi, kuşkuları güçlendiriyor. ABD Büyükelçiliği Sözcüsü Kathryn Schalow dün yaptığı açıklamada şunları kaydetti: “Uçağa ilişkin araştırmayı Türkiye Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü yürütüyor. ABD araştırmalara yardım etmiştir.” Schalow, “ABD’nin kazayla ilgili yeterli bilgi vermediği” yönünde basında çıkan bazı haberlerle ilgili ise yorum yapmadı. Öğretim Üyeleri Derneği üyeleri ile bir grup Baskılara protesto Üniversite öğrenci, İstanbul Üniversitesi önünde eylem yaptı. Üniversitenin Beyazıt Yerleşkesi önünde toplanan grup “Üniversiteme, öğrencime dokunma’’ yazılı pankart açtı. Grup adına basın açıklaması yapan Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Esen Aslandoğan, bugün öğretim üyeleri ve öğrenciler üzerinde sistematik bir baskı sürdürüldüğünü iddia ederek üniversitelerin demokratik ortamlarına en kısa zamanda tekrar kavuşmaları gerektiğini vurguladı. (AA) Bush son oyununu oynuyor! Bizce öyle değil... ABD’nin Irak işgali salt bir ülkeye yönelik politika değil; bölgeye, hatta kıtaya yönelik politikanın bir parçası. Konunun bu yanını başka yazıya bırakıp Bush’un açıkladığı stratejiyi satır başlarıyla aktaralım: 1. Irak’a 21 bin 500 asker takviyesi yapılacak. Bu askerlerin çoğunluğu Bağdat’ta görev alacak. 2. Irak hükümeti iç karışıklıkları durdurmada ve ülkeyi yönetmede daha işlevsel olacak. Olmazsa ABD, “yenisini kurarım haa” diyecek. 3. İran ve Suriye ile gerilim politikası uygulanacak. İran, Irak içindeki mezhep çatışmasını körüklüyor, Suriye de teröristlerin Irak’a girmesine yardımcı oluyor. 4. Türkiye ile işbirliği sürecek. Türkiye ile Irak arasındaki sınır sorunlarının çözümü için çaba harcanacak. PKK ile mücadeleyi Irak hükümeti yapacak. 5. Bölgedeki Arap ülkelerinden Irak’a yardımcı olması istenecek. 6. Sünnilerin ülke yönetimine daha fazla katılması sağlanacak. Bu bağlamda eski Baasçıların yeniden kazanılması için çalışılacak. ??? ABD, Irak’ı 20 Mart 2003’te işgale başladı. 9 Nisan’da Bağdat’a girdi ve Saddam’ın düştüğünü ilan etti. 20 Mayıs 2003’te de Bush dünyaya savaşın bittiğini duyurdu ve bundan sonra yapılacak işin Irak’ın yeniden imarı olduğunu söyledi. Aradan geçen 4 yıla yakın sürede gelinen nokta yeni bir savaş stratejisi. Açıklanan plan, ABD’nin Irak’tan kesinlikle vazgeçmeyeceğini ortaya koyuyor. Uygulanacak politika ise şu: Ger çek! Bir başka deyimle ABD; gerçekçi değil, gerçekçi bir politika izleyecek. Tarafları gerip çekecek ve yerini sağlamlaştırmaya çalışacak. İlk gerip çekmenin İran’dan başlayacağı anlaşılıyor. Bush’un Amerikan halkına yeni planı açıkladığı saatlerde Irak’taki Amerikan askerleri de Erbil’de İran konsolosluğunu basıyordu. 5 İranlıyı gözaltına alan Amerikalılar, bu tutumlarıyla güçlü olmasını istedikleri Irak yönetiminin iradesini bir kez daha ayaklar altına almış oldular. Bir başka gerip çekmenin de Irak hükümetiyle olacağı görülüyor. Bush, Irak hükümetine şunu söylüyor: “İktidarda kalmanız benim başarıma bağlı... Eğer, başarısızlığım sürerse buradan gitmem, sizi değiştiririm, ona göre!” ??? ABD’nin Türkiye’ye karşı da ger çek politikası izlediği söylenebilir. Yeni stratejide yer alan “Türkiye ile Irak arasındaki sınır sorunları” diye başlayan tümce her anlama gelebilecek bir tanım. Türkiye ile Irak arasında sınır sorunu yok, terör sorunu var. Bu bağlamda sınır güvenliği sorunu olabilir. Ama buna sınır sorunu demek, her türlü yoruma açık. Kaldı ki ABD, PKK ile mücadele için başka bir adres gösteriyor: Irak hükümeti! Bağdat’ın başındaki Talabani, PKK ile mücadele için irade gösterecek! Buna teröristler bile güler... ABD’nin Suriye ve İran’la gerilim politikası uygulaması da Türkiye’nin lehine bir durum değil. Türkiye her iki ülkeyle de özellikle ekonomik işbirliğinin artması için çaba harcıyor. Suriye ile 1998’de Öcalan’ın ardından imzalanan Adana Mutabakatı’nın genişletilmesi, kalıcılaştırılması için çaba harcanıyor. İran’la ilişkilerimiz de gazlı, doğalgazlı... Ger çekçi yeni Amerikan politikası bölgemize hiç de hayırlı olmayacak! ankcum?cumhuriyet.com.tr Financial Times’ta Lokmacı yorumu ‘AKP , askeri geçersiz kılacak kadar kendine güveniyor’ LONDRA (ANKA) İngiltere’de yayımlanan Financial Times gazetesi, KKTC’deki Lokmacı üstgeçidinin Türk askerlerinin istemlerine karşın kaldırıldığına dikkat çekerek “Türk hükümetinin ulusal çıkarlara ilişkin konularda askerlerin itirazlarını geçersiz kılacak güveni var’’ görüşünü ileri sürdü. Gazetinin yorumunda, Türk askerinin KKTC’de 40 bin askerle “boğucu bir hâkimiyet’’ kurduğu iddia edilirken KKTC yönetiminin, Genelkurmay Başkanlığı’nın isteklerine karşın AKP hükümetinin “desteği’’ ile üstgeçidi kaldırdığı vurgulandı. Gazetede yer alan yazıda şu görüşlere yer verildi: “Bir diplomat, bunun Türk askerlerinin parlamentoya daha çok hesap vermesi amacıyla anayasal reformları geçiren Türk hükümetinin ulusal çıkarlara ilişkin konularda ne ölçüde ‘onların itirazlarını’ geçersiz kılacak güveninin olduğunu yansıttığını söyledi. Üstgeçidin kaldırılması, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın, girişimi olumlu karşılayan Rumlar ve AB nezdindeki konumunu güçlendirdi.’’ ‘Bin Ladin’e yardım ettim’ Hikmetyar, ABD’nin 2001’de Tora Bora dağlarını bombaladığı sırada El Kaide liderinin güvenli yerlere götürülmesini sağladığını söyledi Dış Haberler Servisi Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Refah Partisi İstanbul İl Başkanlığı döneminde önünde diz çöküp fotoğraf çektirdiği, Afganistan’daki Hizbi İslami grubunun lideri olan eski Başbakan Gülbeddin Hikmetyar, 5 yıl önce Tora Bora dağlarından Usame bin Ladin’in kaçmasına yardım ettiklerini söyledi. Pakistan’da yayın yapan özel televizyon kanalı GEO’da röportajı yayımlanan Hikmetyar, ABD’nin 2001 yılı sonunda Tora Bora dağlarını bombaladığı sırada Hizbi İslami militanlarının Bin Ladin ile Eyman el Zevahiri’nin kaçmasına yardım ettiğini ve daha sonra kendisinin El Kaide’nin bu iki lideriyle buluştuğunu belirtti. Hikmetyar, “Amerikalıların Afganistan saldırısından sonra misafir kardeşlerimizin daha güvenli yerlere nakledilmesi yönünde adamlarıma talimat verdim” dedi. “Bazı cesur ve onurlu Hizbi İslami mücahitleri, Usame bin Ladin ve Eyman el Zevahiri’yi, diğer yoldaşlarıyla tahliye ettiler ve daha güvenli bir yere naklettiler” diyen Hikmetyar, “Onlarla orada buluştum” diye konuştu. Atatürk ve 5’inci Senfoni ? Baştarafı 2. Sayfada Yanıt hazır: Böyle bir millet köle olarak yaşamaktansa, ölsün daha iyi! Ta..ta.. ta.. taa!.. demektir bu. Atatürk, tarihin en uzun atlayışını yaptı. Ortaçağdan bilgi çağına.. Ömrü yetseydi, yapıtını daha ileriye götürüp tamamlayacaktı. Aslında o, başkalarına da esin kaynağı olmuş, sürekli bir devrimciydi. (Günümüzde unutturulmaya çalışılan sözcük!) “Durmayalım, düşeriz!” diyordu. Onun ulusalcılığı, yarının gerçek küreselleşmesine, küreselleşmiş insana doğruydu. Şu anda ise karşıdevrim rüzgârları esiyor. “Her yer karanlık” şarkısını söylüyorlar. “Umudunuzu kesin! Teslim olun! Avucumuzdasınız! Tek seçeneğiniz biziz!” Evet, başkaldırı insanın en soylu yanıdır, iktidardaki teslimiyetin en büyük zillet olduğu kadar.. Biz bu filmi daha önce de gördük. “Bizi yutmak isteyen emperyalizme ve bizi mahvetmek isteyen kapitalizme karşı” idik ve öyleyiz. Çünkü Atatürkçüyüz! Çünkü onurluyuz, kendimize saygımız var! Bu değerlerde zamanaşımı da yoktur! Umut ham hayal değil, bilimsel bir zorunluktur. Karanlığın en koyu olduğu an ise sabahın en yakın olduğu andır. Tarih de bunu böyle söylüyor. Aydınlığın simgesi Çankaya’ya karanlıklar çıkamayacaktır! Ne pahasına olursa olsun. Bu çalınan, 5’inci Senfoni’dir! Ta.. ta.. taa! Solun tarihi sorumluluğu: Güçbirliği ? Baştarafı 1. Sayfada kat çekerek “Bu siyasete karşı toplumun umudu yeni bir sol bütünleşme olacak. Yenileşme ve bütünleşme ile sol iktidar mümkün” dedi. Prof. Dr. Burhan Şenatalar da siyasal yelpazenin solundaki zayıflığın ve çok parçalılığın ana nedeninin Türkiye’de sosyal demokrasinin tıkanmış, geniş kitlelerle bağlarının zayıflamasını kabul etmiş ve kendini yenileyememiş olmasından kaynaklandığına dikkat çekerek “Büyük parti, küçük parti anlayışının aşılması ve tüm güçleri birleştirecek ortak tutumların geliştirilmesi zorunludur” diye konuştu. DİSK Başkanı Çelebi ve Prof. Dr. Şenatalar eşbaşkanlığında Saddam af istemine karşı çıkmış ? KAHİRE (AA) Devrik Irak lideri Saddam Hüseyin’in asılmadan önce bir vasiyetname yazdırarak, avukatlarından hayatının kurtarılması için başvuruda bulunmamalarını istediği ve idamında ABD ile İran’ı işbirliğiyle suçladığı bildirildi. Devrik liderin avukatlarından Emin el Deeb, Saddam Hüseyin’in, idamından 24 saat önce, savunma ekibi başkanı Halil el Duleymi’ye “yaşaması için herhangi bir devlet başkanı, kral, Arap ya da yabancıya başvurması dışında”, kendisiyle ilgili her türlü konuda karar verme hakkını tanıdığı kaydedildi. çalışmalarını yürüten 10 Aralık Hareketi, “solda yenilenme, bütünleşme ve kitleselleşme” sloganıyla başlattığı çalışmalarını dün Dedeman Otel’de düzenlediği basın toplantısıyla değerlendirdi. Toplantının açılış konuşmasını yapan Çelebi, AKP’nin uzlaşıdan uzak tavrının, siyasal çatışma, ekonomik ve sosyal bir kaosa neden olacağını vurguladı. Çelebi şöyle konuştu: “Umutla geleceğe bakmak isteyen yurttaşlar yeni bir ses bekliyor. Sağın son yeni partisi AKP, düzenin partisi olmuş ve umut olmaktan çıkmıştır. Tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyayız. Toplumun beklediği yeni ses, umutla yürüyecek bir büyük sosyal de mokrat, sol bir bütünleşme olacaktır. Türk halkının, oyunu sosyal demokratlara vereceğini hepimiz biliyoruz.Yeter ki bunun gereği olan yenilenme ve bütünleşme sağlanabilsin. Biz büyük bir özveriyle çalışıyoruz, aynı amaca yönelen her kişi ve kurumu da bu büyük tarihi sorumluluğa ortak olmaya çağırıyoruz.” Hedef tek: Sol iktidar Şenatalar da 2007’deki siyasal gelişmeleri kritik kılan en önemli olgunun AKP karşısında yeterince güçlü, kitlelere heyecan ve umut veren bir sol iktidar adayının bulunmayışı olduğunu söyledi. 10 Aralık Haraketi’nin 1 yıldır sosyal demokrat, demokratik sol, özgürlükçü sosyalistlerin siyasete en etkin katkıyı yapmasının koşullarını araştırdığını belirten Şenatalar, “Önerdiğimiz süreç bütünleşme ve kitleselleşmedir” dedi. Şenatalar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizim kastettiğimiz, soldaki partilerin birleşmesi değildir. Çağrımız, bir güçbirliği çağrısıdır. Bu çağrı ile Türkiye’deki sosyal demokrat potansiyel değerlendirilmelidir. Sosyal demokrat oyların maksimize edilmesi hedeftir.Yeni bir güçbirliği ile sinerji oluşturulmalı. Hedef tek ve açıktır: Sol iktidar. Güçbirliği ile sol iktidar mümkündür, gereklidir. Çağrımız sol partilere, yerel örgütlere ve üyelerine, dernek, vakıflaradır.” TBMM İçtüzük değişikliği teklifi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM İçtüzüğü’nde, Anayasa Mahkemesi’nin “temel yasa” ile ilgili maddesinde verdiği iptal kararı doğrultusunda değişiklik yapılmasına ilişkin teklif TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Buna göre, milletvekilleri tarafından anayasaya aykırılık önergeleri dahil, madde üzerinde 2 önerge verilebilecek. Ancak, parti grubuna mensup vekillerin birer önerge verme hakkı saklı olacak. CUMHURİYET 08 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear