24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5 AĞUSTOS 2006 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Mustafa Özyürek, tasarının, gelir vergisini kelle vergisine dönüştürdüğünü savundu Vergide mücadele yerine kolaycılık ? Yeni gelir vergisi tasarısını eleştiren Özyürek, AKP’nin, kayıt dışılıkla ciddi mücadele etmek yerine kolay bir yöntem seçtiğini belirtti. TÜREY KÖSE Sanayileşme(!) Ekonomik gelişmişliğin, çağdaşlaşmanın en temel ölçütüdür sanayileşme. Tabii kuru kuruya açılan fabrika sayısı ile değil, teknolojisi, ekonomik gelişmişliğe katkısı, iş yaratma kapasitesi, gerçekten üretim niteliğini taşıyor olması, ithalata bağımlı olmaması.. gibi nitelikleri ile. Terminolojisi ile ‘‘sürdürülebilirse’’ yani çevreye verdiği zararlar en aza indirilmiş, doğal kaynakları, insanı tehdit etmiyor, tüketmiyorsa. Aksine sanayileşmeye izin vermek insanlık suçudur, sanayileşme değil vurgun sayılır. Haliç’in temizlenmesi, yeni sanayileşme bölgelerine taşınmasını sevinçle karşılamıştık. Türkiye’deki kuralsızlığı, keyfiliği, yağmayı bile bile. Alternatiflerin bu kadar suç niteliğinde, ülkemizin geleceğini karartan zararlar verecek boyutları ile gelişeceğini aklımızın ucundan geçiremezdik. Gerçi sanayicimizin ucuza mal etme, kârı her şeyin üstünde tutan mantığında, çevreye zarar verme kaygılarına yer olmadığı biliyorduk. ‘‘Patates tarlasında çalışan köylüyü işçi yaptım, gelirini yükselttim’’le övünen kültürden belliydi. Tarım alanında sanayileşmenin tarıma, çevreye verdiği zararları umursamayan, yüzlerce işçiye göreceli vereceği daha yüksek ücretle övünüp aç bırakacağı binlerce, on binlerce köylüyü gözetmeyen yaklaşımdan hayır mı gelirdi? Yiyeceğini katları ile üretme, ihraç etme şansı varken, dövizle ithal etmeye mahkum edilen yoksul halkımızı umursamayan sanayileşmenin adı sanayileşme olmaz. Olsa olsa vurgun, talan olabilirdi. Yine de Trakya’da yaşanan sanayileşmenin böylesine başıboş, denetimsiz, birinci dereceden değerli tarım topraklarını yağmalamasına, Trakya’yı tüketmesine bu boyutları ile izin verilmiş olabileceğine akıl sır ermiyor.. Bu cennet gibi, doğanın armağanı, doğal Keban, dünyanın en ender, toprak kalitesi, yeraltı, yerüstü suları bir arada bölgesinin, toprak yüzölçümünün birkaç katı üretimi ile ülkemizin insanını besleyen yöremizin, tarımımızın lokomotifi Trakya’nın, bu boyutlarda tüketilmiş olmasına, siyasi iradenin seyirci kalmasına insanın inanası gelmiyor.. ??? Yatırımcı ucuza arsa kapatma, ucuz siyaset yapan belediyeler gelir peşinde, tarıma en elverişsiz alanlarda toplanabilecek sanayileşmeyi bütün Trakya’ya, en verimli tarım alanlarına dağıtmışlar. Yetmemiş, kirletilen yerleri doldurmadan, yeni temiz alanlara saldırmışlar. Yetmemiş, tarım toprakları üzerinde asla düşünülemeyecek en kirli sanayilerin hepsi ama hepsi, en çok su tüketenleri de yanlarında olmak üzere, Trakya ana yollarının çevresine sıralanmışlar. Yetmemiş, ülkelerin stratejik değerdeki, saklanması, temiz tutulması, ancak tarımda zorunlu hallerde kullanılması gereken yeraltı sularına bedavadan saldırılmış. Bir yasal kuyu izni ile sayısız yasal kuyu açılmış, parası ödenmeden cinayet niteliğinde bedavadan su çekilip kirli, zehirli su olarak derelere, tarım topraklarına akıtılmış. Kaçak birkaç uygulamadan değil, resmi kayıtlarda 1 milyon 073 metreküp olarak görülen, günlük 78 milyon tonluk bir kaçak kullanımdan, büyük bir çevre katilamından söz ediyoruz. Erdoğan Hükümeti, çevre Bakanı Pepe’nin basın toplantısındaki açıklamaları ile de belgeli yüzde 88’i kaçak sanayileşmeden haberli. Birçok yasaya göre birden suç işleyen fabrikaların, toprağı, suyu, bitkileri ve insanları zehirleyen suç eylemlerinin durdurulmasına yönelik bugüne kadar atılmış bir tek adım yok. Atılan siyasi adımlar, çevre kirliliğinin boyutlarını ortaya koyan bilimsel araştırmaların kamuoyundan saklanmasına yönelik. Acil önlem alınmasını isteyen hükümetin imza atarak kabul ettiği plan uygulamaları bile işleme sokulmamış. Ne belediyelerin ne de fabrikaların işleyen arıtma tesisleri yapmaya niyetleri var. Hükümetin destek projeleri aklının ucundan geçmiyor. Malum, her şeyin üstünde, tek geçerli ölçü, dini imanı olmayan paranın kuralları işliyor. Birinci dereceden tarım topraklarını kirleten sanayi artıkları önce toprak ve dereler olmak üzere, toprağın verimini düşürdükten sonra, tarım ürünlerine kadar ulaşmış, insanın sağlığını, canını tehdit ediyormuş, her yerde kanserojen metal artıkları cirit atıyormuş, kanserde patlama olmuş... Çıt yok. Bir yandan yeni yeni yasalar çiğnenerek fabrikalar açılmakta, bir yandan kapanmalar yaşanmakta. Kapanmalar çevre kaygısı ile değil tabii ki... Yeraltı suları tükendikçe, kayıt dışı kaçak, soydaş işçi çalıştırma koşullarında olumsuzluk yaşandıkça, maliyetler yükseldikçe, kârlılık paylarının düşmesine bağlı kapanmalar. Sizin anlayacağınız, kimselerin aklının ucundan çevreye, canlı, insan yaşamına yönelik önlemler almak, bunlar için para ödemek geçmiyor. Trakya insanı önce, bu işin bedellerini çok ağır ödeyen bu ülkenin insanları sustukça tabii ki... soner?cumhuriyet.com.tr ANKARA Vergi Konseyi’nin hazırladığı Gelir Vergisi Yasası’nda köklü değişiklikler yapılmasını öngören taslak, tartışma yarattı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek ‘‘hayat standardı vergisinin tekrar getirilmek istendiğini’’ vurguladı. Özyürek, ‘‘Vergi denetimini etkinleştirecek, vergi idaresini güçlendirecek, kayıt dışılıkla ciddi mücadele edecek yöntemler yerine AKP’nin tekrar böyle kolay bir vergileme yöntemine sarıldığı anlaşılıyor. Gelir vergisini bir anlamda kelle vergisine dönüştüren sistemin TBMM’den geçirilmesi kolay değil’’ dedi. Gelir Vergisi Yasası’nda değişiklik öngören taslakta vergi iadesi kaldırılırken yerine ‘‘özel indirim’’ getirilmesi öngörülüyor. Vergi idaresinin hayat tarzına ve sahip olduğu kaynaklara nazaran düşük gelir beyan eden mükellefler için asgari bir matrah takdir edebileceği belirtiliyor. Buradaki ölçütler ikamet edilen konut, sahip olunan araç, at, özel kulüp üyelikleri ve turistik yurtdışı seyahatleri olacak. CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek, Vergi Konseyi’nin hazırladığı taslağın Maliye Bakanlığı açısından bağlayıcı nitelikte olmadığını, bakanlığın farklı bir tasa yöntemdir. Bu yöntem 1998’de Zekeriya Temizel’in bakanlığı döneminde çıkardığı vergi reformu içinde kaldırılmıştı. 2000’de tekrar 2001 sonuna kadar uzatıldı. AKP iktidara geldiğinde aralık ayında Meclis’e gönderdiği bir tasarıya Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bunu tekrar koydu. Biz CHP’li üyeler şiddetle karşı çıktık. Mükelleflerden de yoğun bir tepki gelince, ge ? Özyürek, Vergi Konseyi’nin hazırladığı taslağın Maliye Bakanlığı açısından bağlayıcı nitelikte olmadığını, bakanlığın farklı bir tasarı taslağı hazırlayabileceğini vurguladı. rı taslağı hazırlayabileceğini vurguladı. Maliye Bakanlığı’nın bu aşamada gelir vergisi üzerinde kesinleşmiş görüşlerinin henüz oluşmadığına dikkat çeken Özyürek, Vergi Konseyi’nin taslağıyla ilgili olarak da şu değerlendirmeleri yaptı: ? En önemli nokta, hayat standardı esasının tekrar getirilmek istenmesidir. Hayat standardı esası, esnafın, kazansa da, kazanmasa da, belli bir miktarda vergi ödemesini öngören bir nel kurulda önerge verilerek hayat standardı esasından vazgeçildi, bütünüyle kaldırıldı. Şimdi yine bu taslakta, mükelleflerin çeşitli ölçütlere göre vergilendirilmesi öngörülüyor. Bu, bir anlamda gelir vergisini kelle vergisine dönüştüren bir sistemdir. Anayasamızın 73. maddesinde, mükelleflerin mali gücüne göre vergi alınması öngörülüyor, oysa bu taslakta zarar edenden de vergi alınması öngörülüyor. ? Özel indirim uygulaması getiriliyor, ancak vergi iadesi kaldırılıyor. Fiş, fatura toplamak suretiyle ücretliler ödedikleri vergilerin bir kısmını geri alma şansına sahipti. Bunu kaldırıp özel indirimi getireceğiz, diyorlar. Bu keyfi bir sistem olduğu için ne kadar verileceği belli değil. ? Taslakta, esnafa basit usul kaldırılıyor. 1 milyon civarında esnafın defter tutması, beyanname vermesi yeniden getirilmek isteniyor. ? Taslakta sporcularla ilgili bir düzenleme var. Sporcular, şu anda sadece yüzde 15 vergi ödüyor. Sporcuların elde ettiği gelirleri de serbet meslek kazancı gibi değerlendirilmek isteniyor. Böylece sporcular da yüzde 40’a varan bir vergi ödeyecek. ? Kitap yazan, makale yazan, film yönetenler, sanatçılar şu andaki yasaya göre gelir vergisinden istisna edilmiştir. Buna rağmen yüzde 15 gibi bir stopaj uygulanıyordu. Şimdi bu istisnanın bütünüyle kaldırılması bu kesimin de, fikri hak sahiplerinin de yüzde 40’a varan vergi ödemesi öngörülüyor. Bu son derece yanlıştır. Dünyanın her yerinde fikir eserleri korunur. DÖRTTE ÜÇÜ YOKSUL Türkiye ile Portekiz moda endüstrileri arasında sıkı bağlar kuruldu Memurun hali içler acısı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye KamuSen tarafından yapılan araştırmaya göre, memurların yüzde 75’i yoksulluk sınırının altında maaş alıyor, yüzde 32’si zorunlu gereksinimlerini bile karşılayamıyor. Memurların yalnızca yüzde 2’si maaşlarının artan kısmıyla tasarruf edebiliyor. Türkiye KamuSen Araştırma Geliştirme Merkezi’nce yapılan araştırmayla, Türk memurunun profili çıkarılarak 2006 yılı toplu görüşmelerinden beklentileri belirlendi. Türkiye’de 10 milyon dolayında insan, kamu çalışanlarına doğrudan bağlı olarak yaşıyor. Araştırmanın memurların ortalama durumlarına ve eğilimlerine yönelik ortaya koyduğu bazı sonuçlar şöyle: Yüzde 59’u 15 yıldan fazla süredir çalışıyor. Ortalama 2 çocuk sahibi. Yüzde 60’ının eşi çalışmıyor. Yüzde 56’sının tek geliri maaş. Yüzde 54’ü ev sahibi değil. Yüzde 38’i kirada, 16’sı lojmanda oturuyor. Kirada oturanların yüzde 40’ı 200300 YTL arasında kira ödüyor. Evi olmayanların yüzde 35’i küçük, elverişsiz evlerde oturuyor. Yüzde 20’si açlık sınırının altında (750 YTL ve altı), yüzde 75’i yoksulluk sınırı altında (1000 YTL) ücret alıyor. Yüzde 82’sinin her ay düzenli olarak ödemek zorunda olduğu borcu var. Tekstil Latin Amerika yolcusu ? İHKİB Başkanı Orakçıoğlu, söz konusu işbirliğiyle bir ucu Latin Amerika’ya uzanacak büyük bir üretim ve pazarlama ağının geliştirileceğini söyledi. Ekonomi Servisi İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, Türkiye ile Portekiz moda endüstrileri arasında çok sıkı bağlar kurulduğunu belirterek ‘‘Bir ucu Latin Amerika’ya uzanacak büyük bir üretim ve pazarlama ağını, Portekiz ile birlikte kurup geliştireceğiz’’ dedi. Bu yıl ikincisi düzenlenen ‘‘İstanbul Fashion 2006’’ kapsamında düzenlenen değerlendirme toplantısında konuşan Orakçıoğlu, fuarın bu sene 18 ülkeden 750 katılımcı ile organize edildiğini ve 55 bin metrekare alanda gerçekleştirildiğini söyledi. Sektör için önemli bir gelişme olarak tanımlanan işbirliği hakkında bilgi veren Orakçıoğlu, fuarın, iki ülke arasındaki işbirliğinin somut adımlarının görüldüğü ilk etkinlik olması açısından önemli olduğunu vurguladı. Orakçıoğlu’nun verdiği bilgiye göre, Portekiz’den iki önemli tasarımcı Julio Torcato ve Miguel Vieir da fuar süresince eserlerini sergileyecekler. Buna karşılık iki Türk tasarımcı, Özlem Süer ve Ümit Ünal da bu yıl ekim ayında Portekiz Moda Haftası’nda kendi gösterilerini yapacak. IF, erkekleri de düşündü 8. IF İstanbul Uluslararası Hazır Giyim Fuarı 2426 Ağustos tarihleri arasında Beylikdüzü TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenleniyor. Dünya Hazır Giyim Federasyonu (IAF) Başkanı Vassilis Masselos’un katılacağı fuarda, IAF Genel Sekreteri ve eski İngiliz Erkek Giyim Derneği Başkanı Chris Scott Gray erkek mo dasındaki son trendler konusunda, büyük markaların danışmanı Mariam Jalabi de ‘‘Markalaşma ve Dünya Markalarının Trendleri’’ konusunda sunum yapacak. Fuarda, Sophia Loren’den Prenses Süreyya’ya kadar pek çok Hollywood yıldızı ve dünya jetset’inin önde gelen isimleri için özel olarak tasarlanmış Valentino, Gianni Ferre, Moschino, Armani gibi ünlü İtalyan modacıların kıyafetleri de sergilenecek. Bankanın taşınması fikrine Ankara’dan tepkiler gelirken İstanbul sıcak bakıyor Merkez tartışması büyüyor ANKARA / İSTANBUL (Cumhuriyet) Devlet Bakanı Ali Babacan’ın Merkez Bankası’nın (MB) idare merkezinin Ankara’dan İstanbul’a taşınacağına ilişkin açıklamasına tepkiler sürüyor. AKP dışındaki siyasilerin pek çoğu Merkez Bankası’nın Ankara’da kalmasını isterken, iş dünyası bankanın İstanbul’a taşınacak olması olasılığını olumlu, hatta gerekli buluyor. Tartışmalar Financial Times’a da haber oldu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek, girişimi ‘‘art niyetli’’ olarak değerlendirirken, ‘‘Bizdeki geleneğe göre bir devlet kurulunca hutbe okutulur, bayrak çekilir ve para basılır. Para basmak bir devletin temel ve en önemli görevlerinden biridir. Başkent neresiyse MB de orada olmalı. MB, bankaların bankasıdır’’ dedi. DİSKMETAL İŞ ARAŞTIRMASI Yoksulun enflasyonu yüzde 12.53 Ekonomi Servisi DİSK’e bağlı Birleşik Metalİş, en yoksul yüzde 20’lik kesimin temmuz sonu itibarıyla yaşadığı yıllık enflasyonunun yüzde 12.53 olarak gerçekleştiğini açıkladı. Aynı dönemlerde en zengin yüzde 20 için ise enflasyon yüzde 11.79 oldu. Araştırmada ayrıca, gelir gruplarına göre enflasyon farkının, gelir düzeyine göre tüketim tercihlerindeki değişimden kaynaklandığı bildirildi ve şunlar kaydedildi: ‘‘2004 Hane Halkı Harcama ve Gelir Anketi sonuçlarına göre en zengin yüzde 20’lik dilimin, en yoksul yüzde 20’ye göre harcamalarının payı eğitimde 6 kat, eğlence, kültür ve ulaşımda 3 kat, lokanta ve oteller için 2 kat daha fazladır. Buna karşın gıda harcamalarında en zengin yüzde 20, en yoksul yüzde 20’nin oransal olarak yüzde 40’ı kadar harcama yapmaktadır.” ? AKP dışındaki siyasilerin pek çoğu Merkez Bankası’nın Ankara’da kalmasını isterken, iş dünyası bankanın İstanbul’a taşınacak olması olasılığını sıcak, hatta gerekli buluyor. Tartışmalar Financial Times’a da haber oldu. CHP Ankara Milletvekili Yakup Kepenek, MB’nin yerine ilişkin tartışmalar ve birbiri ardına yapılan açıklamaların, ekonominin ne denli ‘‘deli saçması’’ yöntemlerle yönetildiğini ortaya koyduğunu söyledi. Kepenek, konuyu TBMM gündemine de taşıyarak, Babacan’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, MB’nin idare merkezinin İstanbul’a taşınmak istenmesinin gerçek nedenlerini sordu. DYP Genel Başkan Yardımcısı Saffet Arıkan Bedük, ‘‘Sizin asıl niyetiniz ne? Öncelikle bunu açıklayın. Adama sorarlar, 3.5 yıldır iktidardasınız, İstanbul’un finans merkezi olması için Dublin’de ya da diğer finans merkezlerinde yapılanların hangisini İs tanbul için yaptınız’’ dedi. Ekonomi gazetesi Financial Times (FT), ‘‘Türk hükümetiyle Merkez Bankası, kurumun gelecek birkaç yıl içerisinde ülkenin siyasi başkenti olan Ankara’dan ticari ve finansal merkezi İstanbul’a taşınma önerisi nedeniyle karşı karşıya’’ diye yazdı. Gazete, bankanın, Babacan’ın açıklamaları üzerine yaptığı açıklamayı ‘kuru’ olarak nitelendirildi. Öte yandan tartışmalara, Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Başkanı Şaban Erdikler, ‘‘Öncelikle SPK’den, BDDK’den başlayarak, akabinde Merkez Bankası’nın İstanbul’a nakli doğru olacaktır’’ düşüncesiyle katılırken, İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yalçıntaş, Merkez Bankası İdare Merkezi’nin İstanbul’a taşınması kararını desteklediklerini bildirdi. STAR ALLIANCE’A KATILDI THY küresel ittifaka girdi Ekonomi Servisi Türk Hava Yolları (THY), artan ihtiyaçlarına çözüm üretmek amacıyla dünyanın üç büyük havayolu ittifakından biri olan Star Alliance’a girme kararı aldı. THY Yönetim Kurulu Başkanı Candan Karlıtekin, yaptığı açıklamada, ‘‘Bu önemli bir hadisedir. Bu bir yıl ya da 1.5 yıl olarak süreceğini öngördüğümüz dönem sonunda THY, bütün dünya nezdinde 800 dünya şehrine doğrudan hizmet verebilen mükemmel bir işbirliğinin hayat bulacağı bir ittifakın içine girmiş olacak’’ dedi. THY Genel Müdürü Temel Kotil de ittifaka girmekle, 2003 yılında uygulamaya başlanan büyüme politikasının önemli bir ayağının gerçekleşmiş olacağını söyledi. SPK KARARI YKBKoçbank birleşmesine onay Ekonomi Servisi Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Yapı Kredi Bankası’nın, Koçbank ile devralma suretiyle birleşmesi işlemini onayladı. Yapı Kredi’den İMKB’ye yapılan açıklamaya göre Koçbank’ın tüzelkişiliğinin sona erdirilmesi suretiyle Yapı Kredi’ye devri için hazırlanan sözleşmesi gereğince banka sermayesinin mevcut 1.9 milyar YTL ’den 3.1 milyar YTL ’ye çıkarılması kararlaştırıldı. Santral, Antalya’nın elektrik ihtiyacının büyük bir kısmını karşılıyor Oymapınar’da karar hiçe sayılıyor GÜRSU KUNT ANTALYA Antalya’nın elektrik ihtiyacını önemli oranda karşılayan Oymapınar Hidroelektrik Santralı işletmesinin, Seydişehir Alüminyum’u alan CeKa İnşaat’a geçen yıl bedava verilmesinin ardından TESİŞ’in açtı ğı davada yürütmeyi durdurma kararına rağmen firma hâlâ işletmeyi sürdürüyor. 27 Haziran’da yargı, yürütmeyi durdurma kararı ile geçen yıl yapılan ihaleyi geçersiz kıldı. TESİŞ Antalya Şube Başkanı Hacı Mevlüt Ünal, 190 trilyon geliri olan Oymapınar’ın bedelsiz satıldığını tespit ettiklerini belirtti. Ünal, Seydişehir Alüminyum’u alan CeKa İnşaat’ın, özelleştirme gerekçesiyle Oymapınar’da çalışan 69 kişinin iş akdini feshettiğini, 16’sını yeniden işe aldığını anımsattı. Konu ile ilgili bir açıklama yapan DYP Antalya İl Başkanı Ahmet Kiştin de Enerji Bakanlığı ve devletin diğer kurumlarının yargı kararlarını uygulamayıp tesisi geri almaması ile suç işlediğini vurguladı. Kiştin, Oymapınar’daki keyfiyet nedeniyle Antalya’daki elektrik kesintilerinin de had safhaya ulaştığını ifade etti. CUMHURİYET 13 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear