28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9 NİSAN 2006 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 Yardım Devrim Karatına: ‘‘Konut Edindirme Yardımı’nda biriken paralar ödenecekmiş: Seçim Kazandırma Yardımı!’’ Yağmur Ekim Polis, tarikatçı için aklama raporu hazırlamış... ‘‘Tarikatçı da polise muska yazar, ödeşirler!’’ İSTANBUL Barosu Genel Sekreteri avukat Hüseyin Özbek, Taşnak’ın Ermeni ayaklanmasını birinci dalga, ASALA’nın Ermeni terörünü ikinci dalga olarak niteleyip günümüzdeki soykırım iddialarını üçüncü dalga olarak tanımlamıştı. Özbek, ‘‘üçüncü dalga’’ çalışmasından yeni bir örnek veriyor: ‘‘Elif Şafak’ın ‘Baba ve Piç’ romanı Türk ve Ermeni iki aile üzerine kurulu. Türk ailenin kızı Asya ile ABD’ye göçmüş Ermeni ailenin kızı Armanuş sarmalında gelişen roman örgüsü sonunda iki aileyi aynı kökte, Ermenilikte buluşturuyor. Çok farklı coğrafyalara savrulmuş, yeni aidiyetler edinmiş, bulundukları toplumla iç içe geçmiş insanları geçmişlerine göndermek, keşfettiği aidiyeti kabule zorlamak bir yazarlık fantezisi midir yoksa işin içinde başka fanteziler aranmalı mıdır? Dönemler romanlarını, öykülerini, PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Hükümet şeffaflık hamlesi yapmış. Onun ‘‘şeff’’i gider ‘‘af’’ kalır! Yakışık Anıl Öcal: ‘‘Başbakan’ın, DTP ile görüşmemesi yakışık olmadı; hoca efendi olsa Şeyh Sait’le bile görüşürdü mesela...’’ şiirlerini yaratır. Yaşanılan süreçle sanat ürünleri arasında koşutluklar olur. İnsanların tercihleri dünyanın ve ülkenin geçirdiği süreçten ayrı düşünülemez. Emperyalizm, Türkiye’den Lozan’ın öcünü almak, ülkeyi etnik ve mezhepsel cehenneme çevirmek, üniter yapıyı dağıtmak için şartların olgunlaştığını düşünüyor; Atatürk’ün emaneti bağımsız, tekil bir ülke ve ulus yerine Büyük Ortadoğu Projesi’nin figüranı haline dönüştürülmüş bir devlet özlemiyle yanıyor. Kökeninden şüpheye düşmüş, yarınından umutsuz bir millet inşa etmek istiyorlar. İşte tam da böyle bir süreçte neredeyse fabrikasyon üretim gibi birbirinin benzeri, azınlık kimliklerini kutsayan araştırmalar, belgeseller, Aidiyet romanlar piyasayı kaplayıveriyor. Dedik ya her dönem, yaşanan her süreç insanını, yazarını, çizerini, politikacısını yaratır. Yüz Yıl Önce Türkiye’de Ermeniler Sergisi’ndeki bir fotoğrafın alt yazısını beraberce okuyalım: Erzurum’da yoksul Ermeni çocuklarının okuması için Tiflisli hayırsever Mıgırdıç Sanasaryan tarafından kurulan ve 1919’da 23 Temmuz7 Ağustos tarihleri arasında Erzurum Kongresi’nin yapıldığı Sanasaryan Mektebi... Yani Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde ulusal mücadelesinin başladığı bina! Üçüncü dalga tüm hızıyla sürerken, anneannelerini, büyük dedelerini bulanlar kervanına mütareke münevverleri olan dedelerini keşfeden bizim çağdaş münevverler de yığınsal olarak katılacak gibi görünüyor. Mesele aidiyet meselesi!’’ Biraz da ‘İyi Şeyler’den Dünkü postamdan bir de kitap çıktı; ‘‘Bir Ahlak Kuramı’’, yazarı Agnes Heller. Bayan Heller, 1929 Budapeşte doğumlu; dünyanın önde gelen Marksist felsefecileri arasında sayılıyor. ‘‘Bir Ahlak Kuramı’’ aslında ‘‘Genel Etik’’, ‘‘Bir Ahlak Felsefesi’’ ve ‘‘Bir Kişilik Etiği’’ başlıkları altında farklı zamanlarda yayımlanmış kitaplardan oluşan bir üçleme. Tek kitap olarak yayımlanması ise dünyada ilk kez Türkiye’de gerçekleşmiş. Ayrıntı Yayınları’nın kitabı ‘‘ağır kitaplar’’ dizininde yayımlaması bu nedenle bir rastlantı değil, çünkü 830 sayfalık kitap hem hacmi hem de içeriği bakımından gerçekten ‘‘ağır’’ bir kitap. Kitabı İngilizceden dilimize Abdullah Yılmaz, Koray Tütüncü ve Ertürk Demirel çevirmişler. ‘‘Bir Ahlak Kuramı’’, günümüz dünyasında her şeye rağmen umutlarını yitirmemiş insanlar için bir kılavuz, mutlaka okunması gereken bir yapıt. Kitabın başka bir özelliği de Ayrıntı Yayınları’nın 500. kitabı olması; 20 yılda birbirinden değerli kitaplar yayımlamış olan Ayrıntı’yı kutluyor, başarılarının devamını diliyorum. ??? 2006 yılında yayın dünyamızda kutlanacak çeşitli yıldönümleri var; bunlardan biri de Can Yayınları’nın 25. yılı. Can Yayınları, seçimini ‘‘edebiyat yayıncılığı’’ yönünde yapmış, bu yönde ilerleyen bir yayınevi. Can Yayınları, 25. yıldönümü için ‘‘ses getirecek’’ hazırlıklar içinde. Bir okur olarak çeyrek yüzyılda bize kazandırdıkları için tüm Can çalışanlarına teşekkür ediyorum. Can Yayınları’nın kurucusu, sevgili arkadaşım Erdal Öz, bir süre önce ağır bir ameliyat geçirdi, sağ akciğeri alındı. Geçen perşembe yayınevine uğradım, masasının başında çalışıyordu. ‘‘Atlattık’’ dedim. Her zamanki gibi gözlerinin içi güldü dirençli arkadaşımın. 25 yılda 1544 kitap yayımlamak, üstelik de bunu güçlü bir sermaye donanımına sahip olmadan başarmak kolay değil. Can Yayınları’nın 1544. kitabı Ayfer Tunç’un ‘‘Evvelotel’’i. Yazar, ‘‘Saklı’’ adlı ilk yapıtıyla 1989 yılında Yunus Nadi Öykü Armağanı’nı kazandığında 25 yaşındaydı, şimdi 42. Bu, ‘‘Evvelotel’’deki öykülerin çıkış noktasını ilk kitabındaki temaların, karakterlerin oluşturmasından ötürü önem taşıyor. İlk kitabındakilerin devamı olmamakla birlikte o temalar, o karakterler bir biçimde kendilerini yazarın kafasında üretmeyi, yaşatmayı sürdürmüşler. Bizler de kitabı okurken o temaların, o karakterlerin aradan geçen 17 yıl içinde nasıl geliştiklerini, nereden nereye geldiklerini öğreneceğiz. Bu açıdan bakıldığında ‘‘Evvelotel’’ edebiyatımızda sık rastlanmayan ilginç bir çalışma. ??? Bu yıl TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı da 25. yılını kutluyor. Hayatların günlük yaşandığı, en yüce sayılan değerlerin bile abur cubur derekesine indirilip hızla tüketiliverdiği günümüz dünyasında, özellikle de Türkiye’de 20 yıllar, 25 yıllar büyük önem taşıyor. Günümüz dünyasında bu yıllar salt tarihler olmanın ötesinde kararlılığın, emeğin, direncin simgeleri olmak anlamını taşıyor. İstanbul Kitap Fuarı’nda yöneticisinden temizlik işçisine TÜYAP çalışanlarının hiç kuşkusuz büyük emekleri var, fakat Türkiye’nin her yıl biraz daha gelişen bu en büyük kitap etkinliği, başta yayıncılık sektörü olmak üzere yazarların, 25 yıldır düzenlenen fuar içi etkinliklere katılan her meslekten konuşmacıların, fuara destek veren yazılı ve görsel basının ve doğal olarak tüm kitapseverlerin TÜYAP’la birlikte yarattıkları ortak ürünleri. TÜYAP, 25. yıl için özel bir kitap hazırlıyor. Gazetemiz okurlarının büyük bölümünün Kitap Fuarı ‘‘tiryakisi’’ olduğunu biliyorum. Eğer fuar ile ilgili izlenimlerinizi birkaç satırla ve mesleğinizi, yaşınızı ve telefon numaranızı da belirterek aşağıdaki eposta adresime veya 0212 886 67 44 No’lu faksla adıma iletirseniz, fuar gibi bu kitabın da zenginleşmesinde katkınız olur. eposta: dkavukcuoglu?superonline.com Çözüm Muhlis Özdemir: ‘‘İstanbul’da köprüyü geçince Anadolu yakasında trafik rahatlardı. Belediyenin çözümleri ile Anadolu yakası da tıkandı!’’ SESSİZ SEDASIZ (!) İstanbul Belediyesi’ne yeni projeler HAYIRSIZ adaya Mevlana heykeli dikmek, tepelerin altından tünel geçirmek gibi dâhiyane projeler üreten İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a önerilerimizdir: Topkapı’dan Aksaray’a doğru beş metre derinliğinde, on metre genişliğinde bir kanal açılır ve Yedikule sahilinden su pompalanırsa, kanalda sandallarla tek yönlü toplu taşımacılık yapılabilir. Çamlıca tepesi, hafriyat dökme alanı olarak kullanılıp, tepe en az 100 metre daha yükseltilirse daha geniş ufuklara doğru yeni bir seyir terası yaratılabilir. Yine toprak dökme yöntemi ile Kınalı, Burgaz ve Heybeliada arası doldurulup Büyükada’dan daha büyük bir ada elde edilebilir. Kadıköy’de Bağdat Caddesi’nin üstüne viyadüklerle yeni bir yol inşa edilerek trafik çift yönlü yapılabilir. Hızlı tramvayların arkasına belediye otobüsleri bağlanıp yakıt tasarrufu sağlanabilir. İşlek caddelerdeki bitişik nizam binaların balkonları birleştirilerek yayalar için üst kaldırımlar inşa edilebilir. Köprülü kavşakların, köprü altlarına sürücüler için dinlenme tesisleri yapılabilir. İki katlı otobüsler için iki katlı durak tasarlanabilir. Kenti renkli bir güzelliğe kavuşturmak için her gün havaya 10 milyon kelebek salıverilebilir. Haklar Akif Kökçe: ‘‘AB, müzakere maddesine ‘Kürtlerin kültürel hakları’ başlığını ekliyormuş. Alt başlıklara da kepenk kapattırma, belediye otobüslerini yakma, işyeri yağmalama eklenmeli!’’ ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr ‘Mimar Sinan Günü’nde Mimar Topbaş’ın ‘gaf’ları... Bugün Mimar Sinan’ı anıyo mimarlarda bu birikim yok; bu ruz... 1588 yılının şimdiki 9 Ni düzeyde eğitim almıyorlar; cesur değiller...’’ Aynı yanıtındaki şu sanı’nda, ‘‘ölümsüz’’leşmişti... 1489’da Ağırnas’ta doğdu. Ço ‘‘benzetme’’si de söylediğinin cukluğunu ve ilkgençliğini ‘‘in ‘‘dil sürçmesi olmadığı’’nı kanıtsan aklının ve yaratıcılığının’’ bu lar gibiydi: ‘‘İpek bir kumaşı hergün de gidip görebileceğiniz kes dikemez...’’ (Referans06 Ni‘‘mucizevi yeraltı mimarlığı’’ndan san 2006) Oysa o ipek kumaşı ‘‘ören’’ler, etkilenerek yaşadı... ‘‘Erciyes’’in heybetli ama insanı ezmeyen du yani İstanbul’u ‘‘Dünya mirası’’ yapan kimlik ve kültür ‘‘doruşunu seyrederek büyüdü... Aradan yüzlerce yıl geçtikten ku’’sunu yüzlerce yıldır yaratansonra, ülkesinin bilge aydınların lar kimlerdi? Mimar Topbaş, kuşaktan kuşadan Abidin Dino, bu efsanevi etkileşimin ‘‘düşsel yaşam öykü ğa Türk mimarlarının ‘‘mirası’’na sü’’nü yazarken, Ağırnas’taki Si böylesi bir ‘‘yabancı’’lık içindeyken, ‘‘mimari cesaret’’ten ne annan’ı şöyle anlatıyordu: ladığı da özellikle Küçükçekme‘‘Orta Anadolu’da bir ce’de ortaya çıktı. köylü çocuk çamura baMalezyalı mimar Ken Yeta çıka yürüyordu. ang, gerçekten hiçbir Türk Aklından Hond mimarının ‘‘cesaret edemedresesinin kapı meyeceği’’ düzeyde ‘‘hunakışlarını geçirikuk dışı’’ öneriyi; yani yordu. Bir gün, akumsal alanda, hatta nerecep, daha iyisini yadeyse denizin içinde pabilir miydi? Niçin ‘‘7 yıldızlı bir gökyapamasın; taş olduktan delen otel’’i(!) sonra her şey bu eşsiz ‘‘gölyapılır!’’ deniz buluşNitemasının ortakim sı’’na öneri1512’de yordu... ‘‘devşiriHer yönüyle lerek’’ İs‘‘Türk yasalatanbul’a rıyla inatlaşan’’ getirildiMuhlis Türkmen’den desen projeler, ‘‘İstanğinde, daha ilk günlerinden ‘‘taşla her şeyi yapa bul’un mimar belediye başkabileceği’’ni kanıtlar gibiydi... Ön nı’’ndan övgüler topluyor... ce yeniçeri ocağında, sonra ‘‘has ‘Cesaret’in böylesi! sa mimarları’’ arasında ve derken Mimarlarımız perşembeyi imparatorluğun en yüce ‘‘mimar‘‘meslektaşımız Topbaş belki sözbaşı’’ olarak, yaklaşık 70 yıl sürecek ve Mezopotamya’dan Bal lerini düzeltir’’ umudu içinde gekanlar’a kadar 400’e yakın ese çirirken; cuma günü daha fazla riyle imzasını atacağı bir mimar sarsıldılar. Lale Sempozyumu’nun basın toplantısında dilık ötesi ‘‘mimarlık yaşamı’’... yordu ki: ‘‘Bu projelerde Türk ‘Türbesi’nde ne konuşacak? mimarlar da görev alacak...’’ (RaBugün biz de ÇEKÜL Başka dikal08 Nisan 2006) Yani mimarlarımız, Küçüknı Prof. Dr. Metin Sözen’le birlikçekmece’de ‘‘dünyaca ünlü mite, Ağırnas’taki anma etkinliklerinde olacağız. Kendini sadece mar’’ından ötürü göz yumulmabu kasabaya değil, Koca Sinan’a sı umulan bir hukuk dışılığa orda adayan Belediye Başkanı tak olacaklar!.. Kartal’da da ZaMehmet Osmanbaşoğlu’nun he ha Hadid’in sanki ‘‘gerçekleşme’’si için değil; tartışma yarayecanını paylaşmak için... Bu nedenle Süleymaniye’deki tarak ‘‘ününe ün katması’’ için türbesinde İstanbul Büyükşehir önerdiği ‘‘sanal’’, ‘‘şekilsiz’’ ve Belediye Başkanı Mimar Kadir asla uygulanamayacak projeleTopbaş’ın yapacağı konuşmayı rini ‘‘inşa edilebilir’’ hale getiredinleyemeyeceğiz. ‘‘Bugünkü cekler! Mimarlarımızı ‘‘tasarlayabileTürk mimarları’’ hakkında üç cek’’ konumda değil de ‘‘yabangündür ağzından dökülen ‘‘gaf’’larını sürdürüp sürdürme cıların desinatörleri’’ olarak gören bu anlayışa acaba ne demeli? yeceğini de... Mimar Sinan’ı ölümünün 418. ‘‘Gaf’’ diyorum; çünkü Kartal ve Küçükçekmece düzenlemele yılında anarken, bu sorunun yari için 6 yabancı mimardan proje nıtını ne yazık ki Sinan’dan alma önermelerini isterken, ‘‘Türk mi şansımız yok... İyi ki de yok... Ya bunlara tamarları’’nı neden dışladığına dair tüm sözleri için ne söylenebi nık olsaydı; ‘‘böyle siyasetçiler’’le çalışsaydı; onca eseri armağan lir ki?.. Geçen çarşamba, ‘‘beğenilen’’ edebilir miydi? Nur içinde yatsın... projeleri açıklarken bu soruyu yönelten basına dedi ki: ‘‘Yerli ekinci?cumhuriyet.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com BULMACA HARBİ SEMİH POROY SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hayatepik?mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 9 Nisan www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Lağım çu1 kuru. 2/ Halojenler grubu 2 nun dördün 3 cü ametali olan yalın ci 4 sim... Yassı 5 ve dar biçim 6 li metal lev7 ha. 3/ İstek... Havadaki su 8 buharı. 4/ Do 9 ğu Anado1 2 3 4 5 6 7 8 9 lu’da bir ırmak... Ba1 T I RMA Ş I K kır elementinin sim2 A L İ Ç E R İ K gesi. 5/ ‘‘Derli toplu, çer çöp’’ örneklerin 3 R I H T I M P O T İ K E L de olduğu gibi, anla 4 A S I tımı güçlendirmek 5 K U Y U K A K A Z A R İ A için sesçe benzer 6 Ç D sözcüklerin üst üste 7 I T R İ Y A T kullanılmasına veri 8 N O T A S U D E len ad. 6/ İyi, güzel... 9 K OR N İ Ş ON Kirliliği gösteren iz. 7/ Osmanlı toprak düzeninde yıllık geliri yüz bin akçeyi aşan dirlik... İnsanda el ve ayağın üst bölümü. 8/ Kategori... Denizcilikte ‘‘temiz, düzgün’’ anlamında kullanılan sözcük. 9/ Buzu çözen, donmayı önleyen aygıt. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Ödeşme, razı olma... Hz. Muhammed önderliğindeki Müslümanlarla Mekkeliler arasında 625 yılında yapılan savaş. 2/ İnce dantel... Yok etme, giderme. 3/ Yeniçeri ocağının, padişahın muhafızlığını yapan asker sınıfı... Kolaylıkla aldatılabilen. 4/ Her çeşit mikroptan arınmış... Tıpta en gelişmiş görüntüleme tekniğinin kısa yazılışı. 5/ Hızlı yüzmek için ayağa geçirilen araç. 6/ Polonya’nın plaka imi... Briçte ‘‘diziliş’’ anlamında kullanılan sözcük. 7/ Güneş doğmadan önceki alaca karanlık... Sıkıntı veren, hoşlanılmayan şeyler için kullanılan sözcük. 8/ Köy yardımlaşması... Tanrıtanımaz. 9/ ‘‘Biz kimseye kin tutmayız/ âlem birdir bize’’ (Yunus Emre)... Bir yağış şekli. CUMHURİYET 17 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear