26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26 NİSAN 2006 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Hamamcı Cemal Yıldız: ‘‘23 Nisan’da TBMM salonuna alınan bıyıklı yavrucuklarımızı, dilerim anaları alıp da kadınlar hamamına götürmez. Çünkü, hamamcılar böyle numaraları yemez!’’ Ya ğ m u r E k i m Arınç, Ahmedinejad gibiymiş... ‘‘Bir de topuklarına bastı mı!’’ TÜRKİYE’DE Türk bayrağına saygı ne kadar gündemde? Terör şarkılarının söylendiği meydanlarda ‘‘federasyon bayrağı’’ açılması, cami avlularında ‘‘şeriat bayrağı’’ sallandırılması bile kanıksanır oldu. Ancak, eğlence dünyasındaki bir ‘‘atraksiyon’’ sırasında ‘‘bayrağa saygısızlık’’ olursa magazin haberi için değer taşıyor. Fakat o zaman da Amerikalıların, bayraklarından don yapıp giydiği falan anlatılıyor. Bayrak konusunda Bülent Esinoğlu, ‘‘Farkında mısınız’’ diyor ve Türkiye’de Türkçe konuşan Amerikan kanallarında Amerikan bayrağının sıkça dalgalandığını, televizyon stüdyolarında Avrupa Birliği bayrağının ise sıradan bir arka fon olarak kullanıldığını anımsatıyor. Tam da bu sırada iktidardaki İslamcı partinin Diyarbakır Milletvekili Aziz Akkül, AKP’nin GÖRÜŞ DENİZ BANOĞLU Bayrak Türkiye’yi yenilediğini öne sürerek ‘‘yeni bir bayrak’’ için Meclis’e önerge veriyor. Kimse sesini çıkartmıyor. Acaba değiştirsek iyi mi olur? Böylesine ‘‘yenilikçi’’ bir düşünce ancak ‘‘yenilikçi’’ insanların aklına gelir. Bir dönem Sanayi Genel Müdürlüğü görevini üstlenen makine yüksek mühendisi Bülent Esinoğlu ise ‘‘yeni bir bayrak’’ için şöyle diyor: ‘‘Muhteremi Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nda görev yaptığım yıllardan tanırım. Kırıkkale Üniversitesi’nden kovulduğunu duymuştuk. Tatsız dalaşmalarımız da olmuştu. Yalım Erez’in danışmanlığını yapıyordu. Özelleştirme histerisine Arınç: ‘Düz konuştum.’ Gerçekten düzdü! İyilik Mehmet Saltık: ‘‘Başbakan, 23 Nisan sonrası ‘hayırlara vesile’ aniden iyileşerek görevinin başına geçti; dikkat edelim 19 Mayıs öncesinde rahatsızlanmasın!’’ kapılmış bir zat olarak tanımıştım. Devletin her görevinin özelleştirilmesini ve bu yolla devletin kalkacağını savunuyordu. Herkesin de hanımı gibi şirket sahibi olacağını sanıyordu. Özelleştirmenin kılcal damarlara kadar inmesini savunuyordu. Türkiye’nin içi özelleştirmeler ile boşaltıldığına göre muhterem muradına ermiş durumda. Özelleştirilmeyen bir bayrak kaldığına göre sıra ona geldi demektir. Onun derdi bayrağın şeklini değiştirmek değil, bayrağı tartışma konusu yapmaktır. Kıbrıs’ta bayrağı indirmeye çalışan Rum’u vuran Mehmetçiği teslim almadan bayrağa el süremezsiniz. Bugün en büyük eylem Türk bayrağının altındadır. Bağımsızlığı simgeleyen bayrağımızın onları rahatsız ettiğini biliyoruz ama başaramayacaklar.’’ Daha Nereye Kadar AB? Daha Nereye Kadar ABD? Sondan başlayalım. ABD Montrö Antlaşması’nın delinmesinin ilk adımını atıyor, Karadeniz’in askeri güce açılmasını istiyor (petrol rezervleri 50 yıl içinde tükenecek, nükleer enerji tehlikede, Türkiye hidrojen merkezi ve Karadeniz’in derinliklerinde hidrojen var). Akdeniz limanları zaten epeydir yabancıların hizmetinde. (Kıbrıs’ın Ortadoğu için üs olmasının zemini hazırlanıyor.) Güneydoğu’da mayınları temizleyecek yabancılara Kıbrıs’ın iki misli büyüklüğünde toprak vaat ediliyor. Özelleştirme adına ulusal kaynaklar haraç mezat satılığa çıkarılıyor. ??? Türkiye’nin 48 yıllık Avrupa Birliği serüveninin sözde noktalanacağı umuduyla, dışarıdan dayatılan, Kıbrıs, Ermeni, Güneydoğu ve Kürt sorunlarıyla (!) azınlıklar, demokratikleşme, insan hakları gibi konulara ilişkin, aydınlarımız (nasıl bir aydınlıksa) ve fonlanan sivil toplum kuruluşlarımız, sözde kamuoyunu bilinçlendirmek adına (aslında kamuoyu oluşturuyorlar), bol bol konferanslar, sempozyumlar, açık oturumlar düzenliyorlar, aynı fonlarla peşpeşe yayınları piyasaya sürüyorlar. Örneğin TESEV ‘‘Türkiye’de çoğunluk ve azınlık politikalarına’’ eğiliyor, AB sürecine uygun yeni ‘‘yurttaşlık ve ulus olmama’’ kavramları geliştiriyor, Tarih Vakfı ‘‘cumhuriyet kazanımlarını ve ulusçuluğu tartışarak’’ okullarımıza resmi olmayan yeni tarih kitapları armağan ediyor, üniversitelerimiz bilime ve araştırmaya soyunacak yerde, toplumsal ekonomik kalkınmayı da bir kenara itip, kendisini cansiperane Ermeni ve Kürt meselelerine’’ adıyor. Boğaziçi Üniversitesi Türkiye’nin Ermeni soykırımını ispat için çırpınırken, Kürt meselesine demokratik çözüm bulma adına Bilgi Üniversitesi bilinen aydınlarımızı toplayıp federatif sistemin de gündeme geleceği üç günlük sempozyum düzenliyor. Bu arada, 1881 yılının talihsiz bir tarih olduğunu bir vesileyle kaleme alan Murat Belge ‘‘Federatif sistem de yetmeyebilir. Kantonlar düşünülebilir’’ buyuruyor, bir başka aydın kadınımız, ‘‘Osmanlı’da da eyaletler vardı, Türkiye bölünse ne olur’’ diye özgür düşüncesini dile getiriyor. Orhan Pamuk’un Hırant Dink’in, açıklamaları (İstiklal Marşı’ndaki bir mısra ona ters düşüyormuş da, o bölüm geldiğinde susuyormuş, değiştirilsinmiş) ‘‘düşünce özgürlüğü’’ sayılırken, karşı görüşü dile getirenler ‘‘boşuna ulusalcı, faşist, şovenist’’ damgasını yiyor. ??? Bu arada Arı Hareketi’nin düzenlediği ‘‘Kadının siyasete katılımı’’ konferansında, Ruanda’da kadının parlamentodaki temsil oranı yüzde 48, İsveç’te yüzde 40 iken, 1934’te seçme hakkını kazanan Türk kadınının 85 yıl sonra Meclis’e katılımının yüzde 4’lerde seyretmesinin nedenine yabancılar bir türlü akıl erdiremezken, AKP’yi temsilen gelen MKYK üyesi hukukçu konuşmacı, partisinin kadına verdiği önemi örneklemelerle anlatırken, ‘‘türban’’ propagandasını araya sokmaktan geri kalmıyor. Sözde özgürlükler, (çifte standart) sözde insan hakları (Batılı ülkeler için değil), sözde demokratikleşme (ABD ne kadar demokratsa) uğruna ülkenin bağımsızlığı, toprağı, insanı, yeraltıyerüstü zenginlikleri gözden çıkarılıyor. ABD ve Avrupa, Osmanlı’dan bu yana Türkiye üzerinde, silah gücüyle ulaşamadığı emellerine, şimdi büyük kitlelerin fark edemediği biçimde, ekonomik ve kültürel kanallardan sızarak, emin adımlarla yaklaşıyor. Kimilerinin ‘‘Sevr paranoyası’’ dediği ‘‘Sevr gerçeğine’’ dönüşüyor ve ne acıdır ki, bu ülkenin bağımsızlığından yana tavrını koyması beklenen aydınlar da bu ‘‘gerçeği’’ hızlandırıyor. Bir avuç Türkiye sevdalısı da soruyor: Daha nereye kadar Avrupa Birliği, daha nereye kadar ABD? Ve bekliyor, bir yüreklinin çıkmasını; AB’ye hayır diyecek, ABD’ye rağmen yumruğunu masaya vurarak onurlu dış politikasını ortaya koyacak bir yüreklinin çıkmasını... Çünkü Türkiye sevdalıları artık Godot’yu beklemek istemiyor... denizban?superonline.com SESSİZ SEDASIZ (!) Atatürk’ün milletini sevdiği söylenemez! İSLAMCI gazetelerden Zaman, aynı yolun yolcusu Anafen Dershaneleri işbirliği ile kısaca OKS denen Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı’na hazırlık testleri yayımlıyor. 16 Nisan’daki deneme kitapçığında Türkçe test sorularından biri şöyle: ‘‘Atatürk, büyük bir asker, büyük bir devlet adamı ve diplomat olduğu kadar, eğitim alanında da ulusumuzun çağ değiştirmesini, atılım yapmasını sağlayan büyük bir önderdir. Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Hayırlı ÇYDD, Yüksekova’dan 25 lise öğrencisini ağırlıyor. Programda TBMM’nin de gezilmesi var. Meclis’e gidildiğinde CHP Hakkâri Milletvekili Esat Canan’ın yardımını istiyorlar. Canan, ‘‘maalesef’’ diyor; çok işi olduğunu söylüyor. Hayırlı işler! Bu parçaya göre Atatürk için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Eğitim alanında yeni bir anlayış oluşturduğu. B) Devlet idaresinde büyük işler yaptığı. C) Milletine karşı büyük bir sevgi duyduğu. D) Askeri alanda da önemli bir noktada olduğu.’’ Okuma parçasına göre sorunun doğru yanıtı C şıkkı. Yani... Atatürk’ün milletine karşı büyük bir sevgi duyduğu söylenemez. Şimdilik okuma parçasındaki soru ile sınırlı olan bu bilgi, gençlerin aklının bir köşesinde dursun; yarın mutlaka lazım olacaktır! Aile salonumuz yukarıdadır, maganda salonumuz da yanda! ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr Ertuğrul Özkök’ün haykırışı ‘‘Bir sosyolog olarak haykırıSorunun yanıtı için sadece yorum. Dikkat... Sosyal bir tsu ‘‘yoksulların tepkisi’’ demek yenami geliyor. Önceki gün, ‘Der tersiz kalıyor. bent Güzelleştirme DerneO ‘‘yıkılan’’ gecekonduların ği’nden atılan o taşlar, hepimi neden ‘‘kaçak’’ yapıldığını; yızin evlerinin camlarını indiri kılmayan lüks ve ‘‘izinli’’ koyor...’’ nutların ise nasıl oluyor da ‘‘ayBu sözler Hürriyet gazetesi nı yerde’’ gerçekleştiğini de nin Genel Yayın Yönetmeni sorgulamak gerekiyor... Ertuğrul Özkök’e ait... Özellikle de ‘‘yıkılmayan’’ Geçen ay, İstanbul’un Sarı kaçak iş merkezlerinin, hiper yer ilçesindeki ‘‘Derbent’’ marketlerin, diğerlerinin... semtinde gecekondular yıkılır‘‘Yıkım kararı’’ alınan ka ken çıkan çatışmalarda, bazı çak ve salaş yapılar, aslında gençler de ‘‘komşu’’ları olan ‘‘SİT alanı’’nda olduklarından lüks konut sitelerini ‘‘taş’’la izin verilmediği için ‘‘izinsiz’’ mışlardı... inşa edildiler. Bu nedenle de İs‘‘O sahneyi gördünüz mü’’ tanbul’un kuşaktan kuşağa gesorusuyla kaleme sarılan Öz rekli ‘‘doğal alanları’’nı yok kök, ‘‘Kanunsuz binaların yı ederek ‘‘kente karşı suç’’lu olkılmasına direnen gençler, ka dular... nuni yoldan yapılmış binaları Peki, ya ‘‘komşu’’ siteler, kotaşlıyor...’’ diyerek ülkeyi yöne naklar, villalar?.. Onlar da aynı tenlere şöyle seslenmişti: ‘‘Bu SİT’lerde değiller mi? Nasıl oltaşlar hepimizi ürkütmeli...’’ du da ‘‘kanuni’’ olabildiler? (Hürriyet25 Mart 2006) Gecekonduların ‘‘yeşil alan’’ Özkök’ü okuyanlar, geçmiş göründüğü, yeşil alanların ise yıllardan ünlü bir ‘‘yıkım fotoğ ‘‘imar arsaları’’na dönüştürülrafı’’nı da düğü imar plananımsamışlarını kimler tır... Geceyaptı ve onaylakondusunun dı? damında çoSarıyer’de, cuğunu kucaBoğaz kıyısınğına alıp daki Belediye ‘‘YaklaşmaBinası bile kayın öldürüçakken, gecerüm’’ diyen kondu gencinin eli bıçaklı baattığı taş sadece Sarıyer’de orman içindeki bayı... ‘‘zenginliğe’’ ‘yıkılamayan’lar... Derken, midir; yoksa aysosyologların nı zamanda ‘‘çaresizliğin psikolojik travma ‘‘adaletsiz’’liğe mi? sı’’ saydığı benzer görüntüler Hem de Derbent’in hemen giderek çoğaldı; ‘‘gecekondulu karşısında ve yasalara göre ‘‘geve imar aflı’’ kentleşmemizin cekondu’’ konumundaki Koç ‘‘belgeseli’’ne dönüşüverdi. Üniversitesi bile ormanın içinAncak, şimdiki durum ger den olanı biteni gülerek izlerçekten farklı. Sosyolog Öz ken!.. kök’ü ürküten sahne ‘‘yeni’’ bir ‘‘Kayırma’’cılığın suskunluğu sürecin ürünü... Büyük kentleSayısız örnek verilebilecek rin ‘‘varoş’’larında artık sadece gecekondular değil, ‘‘lüks villa bu anımsatmalarla, ‘‘o halde gecekondular da yıkılmasın’’ deve konut siteleri’’ de var... O kadar ki ‘‘gecekondu ma mek istemediğimizi de belirtehalleleri’’ ile ‘‘mutena semtler’’ lim ki taş atanlardan yana olduayrımı da ortadan kalkıyor. Ev ğumuz sanılmasın... Kaçak yapılara, ‘‘türü’’ne ve leri ‘‘yasadışı’’ olan yoksullarla, aynı yerdeki konutları, ofis ‘‘sahipleri’’ne bakılmaksızın binaları ‘‘yasalara uydurula asla göz yumulmayacağı bir irak’’ gerçekleştirilmiş varsıllar, mar düzeni, uygarlığımızın, deartık kentin ‘‘farklı’’ semtlerin mokrasimizin, yaşam kaynakde değiller; ‘‘aynı’’ bölgelerin larımızın ve geleceğimizin de ‘‘kurtuluşu’’ olacaktır... de ve ‘‘birlikte’’ler... İşte bunun tam tersi bir ‘‘ayÜstelik bu varsıllar arasında, ‘‘imar afları’’ anlayışının yıl rıcalığı’’ imarda egemen kılan; lanmış siyasetçileri de var... her yönüyle ‘‘kayırmacı’’ bir Şimdi ise kendilerini, o her se politikanın yıllardır sürmesini çimden önce ‘‘af sözleri’’ vere sağlayan anlayışlar da sorgurek ziyaret ettikleri imar suçlu lanmadan; Derbent’te atılan su ‘‘seçmen’’lerine karşı site gi taşların ‘‘sosyolojik’’ tahlillerini rişindeki ‘‘özel güvenlik’’ ön yapmak bir işe yarayabilir mi?.. Nitekim Özkök’ün ‘‘haykılemleriyle koruyorlar! rış’’ ına, haftalar geçmesine rağ‘‘Yıkılmayan’’ komşular men yetkililerden ses çıkmaİşte böylesine bir ‘‘kom masındaki neden, işte bu ‘‘kaşu’’luk ortamındaki ‘‘kanuni yırmacılığın suskunluğu’’ olsa yoldan yapılmış binalar’’ın taş gerek... lanmasında, acaba hangi ‘‘kızekinci?cumhuriyet.com.tr gınlıklar’’ın payı var? ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Yazarımız Deniz Kavukçuoğlu İstanbul dışında bulunduğundan bugünkü yazısını yayımlayamıyoruz. BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 26 Nisan www.mumtazarikan.com İETT işletmelerinden aldığım seyahat kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. AYŞE ZEYNEP AHUNBAY Esas No: 2005/584 Davacı İçişleri Bakanlığı adına İstanbul Muhakemat Müdürlüğü vekili tarafından davalılar Mahmut Kızıldil vs. aleyhine ikame olunan alacak davası sebebiyle, Davalı Mahmut Kızıldil'in adresi tespit edilemediğinden ve adına tebligat yapılamadığı ve bu nedenle ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olmakla, Yenibosna, Esenevler Sk. D: 2 Bahçelievler/İst. adresinde ikamet eden davalı Mahmut Kızıldil adına çıkartılan dava dilekçesi ile duruşma günü bildirir çağrı kağıdının hakimliğimize bila tebliği iade edilmiş olup, zabıtaca yapılan tüm aramalara rağmen davalı adresi tespit edilemediğinden hakimliğimizin 2005/854 esas sayılı dosyasının duruşma günü olan 27.06.2006 günü saat 10.00'da duruşmada hazır bulunmanız veya kendinizi bir vekille temsil ettirmeniz, aksi takdirde duruşma yokluğunuzda devam edip bitirileceği hususu dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. (Basın: 19398) ŞİŞLİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Antalya'nın Kemer 1 ilçesi bağlı 2 turistik bir 3 belde. 2/ Eskrimde kulla 4 nılan üç si 5 lahtan biri... 6 Köpeğin arka 7 ayakları üzerinde ayağa 8 kalkması. 3/ 9 Mürekkep 1 2 3 4 5 6 7 8 9 hokkalarına konuE lan ham ipek... Bir 1 Ç Ö K E L G E O R U K maçın sayısal sonu 2 E Z E L cu. 4/ Bir gıda mad 3 L Ü M E N G R İ J A L E N desi... Şenliklerde 4 İ T P İ R İ N A caddelere kurulan 5 K süslü kemer... Kuzu 6 B A R M E N F T İ sesi. 5/ Ağaç yont 7 A F A C A N maya ya da çivi çak 8 Ş İ F O N İ Y E R maya yarar araç... 9 S A P MA T E Uzaklık işareti. 6/ Bir nota... Eski Yunan kentlerinde pazar yeri. 7/ Manavgat Çayı üzerinde kurulu baraj. 8/ Afrika yerlilerinin giydikleri bol ve büyük entari... Japon lirik dramı. 9/ Gözleri görmeyen... Divan edebiyatının en yaygın şiir türü. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Antalya'nın Serik ilçesine bağlı turistik bir belde... En küçük izci kuruluşu. 2/ Vücudun bütün dış ve iç yüzeylerini kaplayan doku. 3/ Arnavutluk'un para birimi... Brezilya kökenli bir dans ve müzik. 4/ Tanrıtanımaz... Altın elementinin simgesi. 5/ Duman lekesi... ‘‘ atlar yakın eyler ırağı / Yüce dağdan aşan yollar bizimdir'' (Dadaloğlu). 6/ İspanyaFransa sınırının her iki yanında uzanan bölge... Bıkma, usanma. 7/ Başlanıçta yer alan... Bir mekânı örten kemerli yapı. 8/ Gümüşhane'nin Şiran ilçesinde bir şelale. 9/ Briç, poker gibi oyunlarda, oyunu oynayan dört kişilik grup... Asya'da bir göl. CUMHURİYET 17 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear