26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26 NİSAN 2006 ÇARŞAMBA 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr O kumak uğruna gurbete çıktı NENA ÇALİDİS Şair, öykücü, öğretmen Mehmet Başaran bu yıl 80. yaşını kutladı DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ ‘Sözcükler’ Sözcükler’in ilk sayısı yarın bayilerde olacak. Önce dar bir edebiyatçı çevresinin dergisi olmasını düşünmüştük. Kimi arkadaşların uzun şiirlerini dergiler basmak istemiyordu, kimileri magazin eğilimleri arasında görünmeyi içlerine sindiremiyordu, kimileri soğumuştu edebiyat dünyasının içinde bulunduğu koşullardan... Dergimiz belli bir edebiyat tavrının sözcüsü olsun istedik. Bu girişimimiz daha hazırlık aşamalarında beklenmedik geniş bir ilgiyle karşılandı. Yarın dergiyi eline alanların da göreceği gibi, ülkemizin her kuşaktan seçkin temsilcilerinin ürünlerinin yer aldığı kapsamlı bir bütünlük çıktı ortaya. Gülten Akın ve Cevat Çapan’ın yeni şiirleriyle açılıyor, Sözcükler’in ilk sayısının sayfaları. Tahsin Yücel’in sonbahar aylarında yayımlanacak yeni romanı Gökdelen’den çarpıcı bir bölüm geliyor ardından. 2053 yılında geçen romanda, bir başbakan yargı sistemini özelleştirmek için pazarlık yapıyor. ‘‘Yaşamın anlamsızlığı ve saçmanın egemenliği’’ne karşı güçlü, alaycı bir başkaldırıyla karşılaşıyoruz. Ferit Edgü, ‘‘Bir Doğu Yolculuğundan Notlar’’ adlı öyküsünde, yeniden Doğu’ya dönüyor. Yaşam ve imgeyle yüklü, sarsıcı görünümler aktarıyor. ??? Adnan Binyazar’ın ‘‘Şah Mahmet’’ adlı öyküsü de çocukluğunun Diyarbakır’ından unutulmaz tanıklıklarla örülmüş. Günümüz öykücülüğünün üç usta yazarı, Cemil Kavukçu, Feride Çiçekoğlu ve Faruk Duman da, son ürünleriyle Sözcükler sayfalarında okurlarıyla buluşacaklar. Refik Durbaş, Alova, Şavkar Altınel, Oğuzhan Akay, Roni Margulies’in şiirleri, hem farklı şiir tatları, hem de şiir üstüne düşünmek isteyenler için birer altın anahtar. Deneme ve eleştiri türü, gerçek edebiyat okurları için vazgeçilmez alanlar. Derginin hazırlık aşamaları sırasında bir yandan, yaptığımız iş üstüne de konuşuyorduk elbet. Celâl Üster, sanki bütün çabalarımıza bir yanıt sunar gibi, Mario Vargas Llosa’dan çevirdiği ‘‘Neden Edebiyat?’’ adlı yazıyı gönderdi. Bir derginin çıkış sayısına belki de en uygun yazıydı elimizdeki. Edebiyatın dününe, bugününe ve yarınına ilişkin temel sorulara, kökten yanıtlar sunan bu yazıyı herkesin okuyabilmesini isterdim. ‘‘Neden Edebiyat?’’ sorusunu, birlikte düşünebilmek için, dünyanın önde gelen kimi yazarlarına da yönelttik. İlk yanıt, Alain de Botton’dan geldi. Yazısının aslını ve çevirisini de Sözcükler’in bu sayısında bulacaksınız. Dilimiz de edebiyatın varlığını sürdürebilmesi için savunu alanlarından biri artık. Emin Özdemir, ‘‘Sözcüklerle Yansıtılan’’ adlı denemesinde, gerçeklikle kurmaca arasındaki ilişkinin türlü yönlerine eğiliyor. Sözcüklerle yaratı sürecinin bağlarını arıyor. Edebiyatla oluşturulan dünyayla okurun algılama dünyası arasındaki örtüşmenin ve ayrılıkların sonuçlarına değiniyor. Semih Gümüş, ‘‘Aşırı Övgü ve Eleştiri’’ başlıklı yazısında, sık görülen bir durumu, övgünün sınırlarını günümüz eleştirisinden örneklerle irdeliyor. Demir Özlü, son yılların yaygın deyişlerinden ‘‘tarihin sonu’’ kavramının felsefi kökenlerini araştırıyor. Uğur Kökden, ‘‘Nermi Uygur Kitaplığı’’ndan yola çıkarak, kişisel kitaplıklar, okuma, insanmekân ilişkileri üstüne düşünüyor. Nihat Ziyalan, çocukluğunun Adana’sından sıcak insan ilişkileriyle örülü bir anı demeti getiriyor. ??? Hepsi bu mu? Değil elbet, yazının başında da söylediğim gibi Sözcükler, her kuşaktan çok sayıda nitelikli edebiyatçının buluşma alanı oldu. Yarın dergiyi ellerine alanlar bu mutlu buluşmaların da tanığı olacaklar. Dergi sayfaları arasında geçirecekleri uzun okuma saatleri boyunca edebiyatın hayatlarındaki yerini yeniden düşünme olanağı bulacaklar. turgay?fisekci.com 80. yaşı ve yeni kitabı için söyleşi yapacağımız şair, öykücü, öğretmen Mehmet Başaran’ın buluştuğumuzdaki ilk sözü, ‘‘Ben 80 yaşıma basmadım, dört yirmiye yeni bastım’’ oldu. 1926 yılında, Lüleburgaz’ın Ceylan köyünde, yoksul bir ailenin beşinci çocuğu olarak dünyaya gelmiş Mehmet Başaran. Doğduğu köydeki okul üç sınıflıymış, bu nedenle 9 yaşında, kendi deyişiyle ‘‘Okumak uğruna gurbete çıkmış’’ ve ilkokulu Uzunköprü’de yaşayan dayısının yanında bitirmiş. İlk şiirini de ilkokulda okuduğu dönemde Atatürk için yazmış. 1943 yılında Kepirtepe Köy Enstitüsü’nü, 1946’da da Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nü bitiren yazar, Antalya Aksu Köy Enstitüsü yazın öğretmenliğine atanmış. O dönemde Köy Enstitülerine yapılan saldırı ve suçlamalardan da nasibini almış usta yazar. 1947 yılının yazında tüm Yüksek Köy Enstitüsü çıkışlılarla birlikte askere alınmış. Askerliğinin ardından Balıkesir Edremit bölgesine gezici başöğretmen olarak atanmış. Tevfik İleri döneminde soruşturmalar geçirmiş. Pek çok ilkokulda çalıştıktan sonra 1960’ın Mayıs ayında ortaöğrenime geçmiş, 1979’da da emekliye ayrılmış. Göztepe Ortaokulu’nda çalıştığı dönemde Bakanlıkça yurtdışına gönderilmesine karar verilip kursa alınmış, ancak pasaport verilmemiş. Dava açmış, üç buçuk yıl sürüp olumsuz sonuçlanmış. Emekli olduktan sonra aldığı yeşil pasaportla bindiği uçaktan, kalkışa on beş dakika kala indirilmiş. Yurtdışına çıkış... min ünlü Türk mimarlarının çizdiğini ekliyor. ‘‘Örneğin’’ diyor, ‘‘Kepirtepe Köy Enstitüsü’nün planlarını Anıtkabir’in mimarı Emin Onat yapmıştır’’. Bu konuda o kadar dolu ki Başaran; Köy Enstitüleri için açılan yarışmanın koşulları arasında, katılacak mimarların 6 ay bir köyde yaşamalarının ve bunu ihtiyar heyetinin tüm üyelerinin imzalarıyla belgelemelerinin; binaların çevre halkınca inşa edilebilecek nitelikte olmasının bulunduğunu anlatıyor. Edebiyatta deprem ? Kitapta, Demokrat Parti döneminde ve daha sonra da 12 Mart, 12 Eylül dönemlerinin karanlığında bile siyasal baskıya karşın enstitülerdeki anlayışla nasıl verimli ve öğrencileri kucaklayan eğitim çalışmaları yapıldığı, somut örneklerle anlatılıyor. mayacaktı. Her köy adeta küçük bir enstitüye kavuşmuş olacaktı. Fakat karanlık güçler halkın uyanmasını engelledi, Türkiye karartıldı. 1950’den sonra Milli Eğitim Bakanlığı ve diğer bakanlıklar Amerikalı uzmanların güdümüne girdi. Bunlara karşı öğretmen dernekleri ve Türkiye Öğretmenler Sendikası’nı kurduk. Bu kitabın asıl amacı Atatürk devrimlerinin, Atatürkçü eğitim anlayışının nasıl yolundan saptırıldığının, nasıl altının oyulduğunun ve eğitimin nasıl yozlaştırıldığının somut örneklerine yer vermek.’’ Kitapta, Demokrat Parti döneminde ve daha sonra da 12 Mart, 12 Eylül dönemlerinin karanlığında bile siyasal baskıya karşın enstitülerdeki anlayışla nasıl verimli ve öğrencileri kucaklayan eğitim çalışmaları yapıldığı somut örneklerle anlatılıyor. Başaran, sözlerini söyle sürdürüyor: ‘‘Zor koşullar içinde de Atatürk ilkelerine uygun, çağdaş, laik eğitimin nasıl yapılabileceğinin örneklerini verdim kitabımda.’’ Köy Enstitüleri... Yurtdışına ancak Berlin Senatosu’nun çağrısı (1982) üzerine çıkabilmiş. Cumhuriyet Kitapları’ndan yayımlanan ‘Kuşatılmış Yaşam Günaydın Aşk’ adlı kitabında yer alan ‘Komadı karanlığın ağaları / Halk uyansın, ülke çiçeğe dursun / Komadı aydınlıktan korkanlar...’’ dizelerini şu sözlerle açıklıyor Mehmet Başaran: ‘‘Türkiye, Atatürk’ün eğitim anlayışı, aydınlanma girişimiyle gerçekten uyanmaya ve kalkınmaya başlamıştı. 1956 yılında yapılan plana göre tüm Türkiye’de okuma yazma bilmeyen kimse kal Köy Enstitüleri’nin 1954 yılında resmen kapatıldığının altını çizen Başaran, enstitülerin öğretmen liselerine dönüştürüldüğünü ve 700’den fazla binanın çürüyüp yıkılmaya terk edildiğini vurguluyor. Ve Köy Enstitülerinin binalarını öğrencilerin inşa ettiklerini, ancak binaların planlarını, açılan yarışmaları kazanan, o döne Son yıllardaysa, Mimarlar Odası’nın çabalarıyla Köy Enstitüsü binalarının Cumhuriyet dönemi mimarisinin özgün örnekleri olarak korumaya alındığını, bunun Kültür Bakanlığı’nca da onaylandığını, hatta UNESCO’nun da bu girişimi desteklediğini ekliyor. Bu çerçevede, Mehmet Başaran’ın yaşamında önemli bir yeri olan Kepirtepe Köy Enstitüsü için de Cengiz Bektaş, Lüleburgaz Belediyesi ve Kepirtepe Köy Enstitüsü Vakfı birlikte çalışmalarını sürdürüyorlarmış. Kepirtepe Köy Enstitüsü’nün bir bölümü, daha önce Edirne Trakya Üniversitesi’ne devredilmiş, ancak üniversite maddi olanaksızlıklar yüzünden bir şey yapamamış bugüne dek. Vakıf ise şimdi binaları kurtarabilmek için çalışıyormuş ve amaçları burada Trakya Kültür Merkezi oluşturmakmış. Başaran, 19451950 yılları arasında ulusal yazın akımının Anadolu’ya yeni yeni ulaşmaya başladığını belirtiyor: ‘‘Yaşar Nabi’nin deyimiyle ‘Türk edebiyatına köy girmemişti’. 1950’de Mahmut Makal’ın ‘Bizim Köy’ü çıktığında Türk edebiyatında adeta bir deprem yaşandı. Kentsoylu yazarlar çizerler buna çok fena bozuldular. Biz yazmaya başladığımızda Anadolu köyü sadece Karabibik’te, Küçük Paşa’da, Sabahattin Ali’nin öykülerinde bir ucundan ve ikinci elden verilmişti. Biz enstitülerde aldığımız ekin ve beğeniyle köy insanını tüm iç ve dış gerçekliğiyle ürünlerimizde yansıtmaya çalıştık. Örneğin benim ilk yapıtım Ahlat Ağacı. ‘Ahlat Ağacı’ şiirim bir yerde köylünün simgesi.’’ Köy Enstitülü yazarların toplumcu gerçekçi akıma ivme kazandırdığını da sözlerine ekliyor usta yazar. Server Tanilli: AFİFE JALE TİYATRO ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU Zihniyet devrimi şart İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) 11. İzmir Kitap Fuarı kapsamında, önceki gün gerçekleştirilen ‘‘Kadın Sorununun Neresindeyiz?’’ başlıklı söyleşiye katılan gazetemiz yazarı Server Tanilli, Türkiye’de kadınların ‘‘ikinci sınıf’’ olarak görüldüğünü kaydederek bunun zihniyet devrimiyle değiştirilebileceğini söyledi. Medeni Yasa’nın kabulünü toplumun en önemli devrimlerinden biri olarak nitelendiren Tanilli, karşıdevrim sürecine karşı yurttaşlık bilincinin geliştirilmesi gerektiğini vurguladı.Tanilli, ‘‘Kadınla erkek arasındaki farklılıklar, sonraki toplumsal müdahalelerle ortaya çıkarılır. Avrupa’da bu farklılıkların ortadan kaldırılması için çok mücadeleler verildi. Onun adı kadın hakları devrimidir. Mücadele sonucu seçimlerde kadınlar da oy verme hakkını aldı. İnsanlık o konuyu kapattı. Ancak bugün Arabistan’da bu eşitlikten söz etmek mümkün değil. Türkiye, Avrupa’daki gelişmelerin mücadelesini sürdüren tek Müslüman ülkedir’’ diye konuştu. Yapı Kredi Sigorta tarafından Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenen törende 5’i özel, toplam 19 ödül dağıtıldı. (Fotoğraflar: KAAN SAĞNAK) ‘Cumhuriyete sahip çıkın’ Kültür Servisi Yapı Kredi Sigorta Afife Tiyatro Ödülleri, önceki akşam Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda yapılan törenle sahiplerini buldu. Bu yıl 5’i özel, toplam 19 ödül dağıtıldı. Özel ödül dışında 14 kategoride dağıtılan ödüller, Seçici Kurul’un belirlediği 42 aday sanatçı arasında oylama kurulu tarafından seçildi. Seçici kurulu Göksel Kortay, Cem Duygulu, Hasan Anamur, İzzet Günay, Merih Tangün, Nami Başer ve Tijen Par’dan oluşan Yapı Kredi Sigorta Afife Tiyatro Ödülleri’nin oylama kurulunda ise seçici kurul üyelerinin yanı sıra Murat Güvenel, Ali Altuğ, Ayşe Kulin, Dr. Selçuk Erez, Demet Taner, Güneri Artunkal, Hale Kuntay, Hamit Belli, Handan Şenköken, Nil Aykon, Oral Yazıcı, Prof. Oya Başak, Önaç Kanan, Refika Sezik, Vecihi Ofluoğlu, Vedat Demirci, Yeşim Alıç görev alıyor. Sunuculuğunu Korhan Abay’ın üstlendiği törenin açılış konuşmasını Yapı Kredi Sigorta Genel Müdürü Murat Güvenel yaptı. En iyiler... Gece hali fotoğraflanıyor ? Kültür Servisi Fototrek Fotoğraf Merkezi’nde düzenlenen ‘Gece Fotoğrafçılığı’ fotoğraf atölyesi 28 Nisan 2006 Cuma başlıyor. Saat 19.00’da başlayacak olan atölye çalışmasında ilk ders olarak teorik konular üzerinde durulacak. 2. oturumdan başlayarak 3 hafta süresince İstanbul’un görsel açıdan en etkileyici noktalarında çekimler yapılacak. Çekimler sırasında flaşla boyama, hareketli konular, yıldız fotografları gibi değişik çekim çalışmaları yapılacak. Atölye danışmanlığını Hakan Kırıcı yapıyor, atölyeye katılım 10 kişi ile sınırlı. (0 212 251 90 14 245 78 57/ www.fototrek.com) ? “Müzikal ya da Komedi Dalında En Başarılı Erkek Oyuncu” ödülünü alan Ali Poyrazoğlu ‘‘Paranın sahte olup olmadığını anlamak için üstünde Atatürk resminin olup olmadığına bakılır. Bazı adamların da ne mal olduğunu anlamak için kaldırıp bakacaksınız, içinden Atatürk geçiyor mu geçmiyor mu?’’ diye konuştu. Poyrazoğlu’nun sözleri salonda bulunanlar tarafından uzun süre alkışlandı. kek Oyuncu’ ödülüne Emre Kınay (‘Kara Sohbet’Duru Tiyatro), ‘En Başarılı Kadın Oyuncu’ ödülüne Zuhal Olcay (‘Nathalie’Aysa Organizasyon), ‘En Başarılı Yardımcı Erkek Oyuncu’ ödülüne Selçuk Yöntem (‘Gece Mevsimi’Kent Oyuncuları), ‘En Başarılı Yardımcı Kadın Oyuncu’ ödülüne Demet Evgar (‘Gece Mevsimi’ Kent Oyuncuları), ‘Müzikal ya da Komedi Dalında En Başarılı Erkek Oyuncu’ ödülüne Ali Poyrazoğlu (‘Ben Eskiden Küçüktüm’Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu), ‘Müzikal ya da Komedi Dalında En Başarılı Kadın Oyuncu’ ödülüne Berna Laçin (‘Dönme Dolap’Tiyatro İstanbul), ‘Müzikal ya da Komedi Dalında En Başarılı Yardımcı Kadın Oyuncu’ ödülüne Özgü Namal (‘Kiralık Oyun’Ortaoyuncular) değer görülürken; ‘En Başarılı Sahne Tasarımcısı’ ödülünü Barış Dinçel (‘Saygılı Yosma’‘Kantocu’İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları), ‘En Başarılı Giysi Tasarımcısı’ ödülünü Türkan Kafadar (‘Bağdat Hatun’İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları), ‘En Başarılı Sahne Müziği’ ödülünü Serpil Günseli (‘Kantocu’İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları), ‘En Başarılı Işık Tasarımcısı’ ödülünü Yakup Çartık (‘Uyarca’İstanbul Devlet Tiyatrosu) aldı. ‘Muhsin Ertuğrul Özel Ödülü’ Turgut Özakman’a, ‘Nisa Serezli Aşkıner Özel Ödülü’ Mücap Ofluoğlu’na, ‘Cevat Fehmi Başkut Özel Ödülü’, Yeşim Özsoy Gülan’a, ‘Tiyatroda Yeni Kuşak Özel Ödülü’, Bartu Küçükçağlayan’a, ‘Yapı Kredi Sigorta Özel Ödülü’ Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’e verildi. Poyrazoğlu’na alkış nı anlamak için üstünde Atatürk resminin olup olmadığına bakıldığını’’ kaydeden Poyrazoğlu, ‘‘Bazı adamların ne mal olduğunu anlamak için kaldırıp bakacaksınız, içinden Atatürk geçiyor mu geçmiyor mu?’’ diye konuştu. Usta oyuncunun sözleri salonda bulunanlarca uzun süre alkışlandı. Tiyatro ve sanat dünyasından çok sayıda ismin katıldığı gecede Emre Elivar konser verirken İstanbul Üniversitesi Müzikal Bölümü Melih Kibar’ın müzikallerinden oluşan bir gösteri sundu. Rashit’ten üçüncü albüm ? Kültür Servisi Punk/rock topluluğu Rashit, üç yıllık bir aradan sonra SONY BMG etiketiyle ‘Her Şeyin Bir Bedeli Var’ adlı 3. albümünü çıkardı. Albümün ilk video klibi Murad Küçük yönetmenliğinde, ‘Teker Teker’ isimli şarkıya çekilecek. Rashit, bu albümde tüketim toplumuna, günümüz sosyopolitik ortamına ilişkin eleştirilerini ve gündelik hayatın çelişkilerine dair hissettiklerini müziğiyle anlatarak, içeriğe ağırlık verme geleneğini bozmadı. Yapımcılığını Erdem Helvacıoğlu’nun üstlendiği albüm, bir yoruma göre ‘‘Rashit’in önceki albümlerindeki müzikal çizgisinden farklı olarak, 2000’lerin modern rock sound’larıyla 80’lerin post punk ve new wave anlayışının, Türk ezgileriyle birleştiği bir çalışma. Albümde İngiliz postpunk grubu ‘Japan’in bas gitaristi Mick Karn ve ‘Iggy and The Stooges’den teve Mackay topluluğa eşlik etti. DÜZELTME: Dün sayfamızda yayımlanan Dikmen Gürün imzalı yazının başlığı ‘Yabancılığın ışığında...’ çıkmıştır. Doğrusu ‘Yapıcılığın ışığında...’ olacaktır. Düzeltir, özür dileriz. ‘Jeanne d’Arc’ın Öteki Ölümü’ Kültür Servisi Oyun Atölyesi, yarın 20.30’da, cuma 20.30’da, cumartesi 16.00’da ve 20.30’da, pazar günü ise 16.00’da ‘Jeanne d’Arc’ın Öteki Ölümü’ adlı oyunlarının bu mevsimin son beş oynanışıyla seyirci karşısında. Yönetmenliğini Kemal Aydoğan’ın yaptığı oyunda Haluk Bilginer, Esra Kızıldoğan Uygur, Emre Karayel rol alıyor. Oyun için, ‘‘İnsanın, bireyin din ve milliyetçilik gibi egemen ideoloji tarafından nasıl abluka altına alınmaya çalıştığının işaretleri ile dolu’’ açıklaması yapılıyor. (0 216 345 39 39) ‘En Başarılı Prodüksiyon’ ödülüne ‘Uyarca’ (İstanbul Devlet Tiyatrosu), ‘En Başarılı Yönetmen’ ödülüne Engin Uludağ (‘IV . Murat’‘İhtiras Tramvayı’ İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları), ‘En Başarılı Er CUMHURİYET 14 K Ali Poyrazoğlu. “Müzikal ya da Komedi Dalında En Başarılı Erkek Oyuncu” ödülünü alan usta oyuncu Ali Poyrazoğlu yaptığı konuşmada ‘‘Cumhuriyetin yaşam biçimi”ne sahip çıkılmasını istedi. Poyrazoğlu, Cumhuriyete yakışır yaşam biçiminin korunması gerektiğine işaret etti. ‘‘Paranın sahte olup olmadığı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear