24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26 NİSAN 2006 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Petrolİş’in açtığı özelleştirmenin iptaline ilişkin 4 ayrı davanın duruşması dün yapıldı 13 EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN TÜPRAŞ’ta karar aşaması ? Danıştay Savcısı Celalettin Özkan davaların reddini isterken, Danıştay 13. Daire Başkanı Faruk Öztürk kararın en geç 15 gün içinde açıklanacağını bildirdi. Verilecek karara ilişkin temyiz yolu açık. Taraflar isterlerse Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’na başvurabilecekler. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TÜPRAŞ’ın satışına ilişkin davaların duruşması Danıştay 13’üncü Dairesi’nde yapıldı. Danıştay Savcısı Celalettin Özkan, davaların reddini isterken, Mahkeme Başkanı Faruk Öztürk kararın en geç 15 içinde açıklanacağını bildirdi. Petrolİş’in, TÜPRAŞ’ın satışıyla ilgili ‘‘ihale ilanı, ihale şartname belgesi, ihale komisyon kararı ve yüzde 51 hissenin blok satışına ilişkin ÖYK kararı’’nın iptali istemiyle açtığı 4 ayrı davanın duruşması dün Danıştay 13’üncü Dairesi’nde yapıldı. Petrolİş Sendikası avukatı Gök IMF’nin Geleceği IMF geçen hafta sonu Washington’da düzenlediği bir toplantıda kendi geleceğini ve dünya ekonomisi içindeki konumunu tartışmaya açtı. Kendisine bağlı IMFC (Uluslararası Para ve Maliye Komitesi) ve üye ülkelerin maliye bakanları ile uluslararası finans kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı toplantıda, küresel ekonomide mal ticaretinde ve finansal sistemde derinleşen dengesizlikler karşısında IMF’nin giderek yitirilmekte olan işlevinin nasıl geri kazanılabileceği konusu en önemli gündem maddesi idi. Toplantıdan çıkan acı gerçek, IMF’nin uzun yıllardan beri ilk kez 2007’de zarar edeceği öngörüsü idi. Küresel piyasalarda son yıllarda yaşanan parasal genişleme ve artan mali şişkinlik, faiz oranlarında dünya ölçeğinde bir gerilemeye neden olmuş durumdaydı. Bunun sonucunda, bir genişleme konjonktürü içine girmiş bulunan üye ülkelerin Fon’dan borç talepleri de yavaşlamıştı. Buna bir de Brezilya ve Arjantin gibi geleneksel olarak yüksek borçlu olan ülkelerin IMF’ye olan borçlarını öngörülen tarihten önce ödemiş olması da eklenince, IMF’nin borç portfoyü 35 milyar dolara gerileyerek 1980’lerden bu yana en düşük düzeyine indi. IMF yetkilileri önümüzdeki üç yıl içinde idari işlemlerinden toplam 600 milyon dolara yakın bir zarar beklemekte ve bu zararı karşılayabilmek için de harcamalarını kısmak amacıyla birçok faaliyetinin kapsamını daraltma yoluna gitmekte. IMF’nin 9 milyarlık nakit para ve yüksek hacimli altın rezervlerinin kullanıma sokulması ise, zaten parasal bolluk içinde yüzen dünya finans piyasalarındaki dengeleri daha da sarsacağı endişesi ile pek gerçekçi bir çıkış yolu olarak değerlendirilmemekte. IMF’nin Washington’daki toplantısında öne çıkan çözüm arayışlarından bir tanesi de üye ülkelerin kotalarının genişletilmesi önerisi idi. Türkiye, Çin, Meksika ve Güney Kore gibi yükselen piyasa ekonomilerinin kotalarının arttırılması önerisi, söz konusu ülkelerin dünya ekonomisi içinde artmakta olan göreceli önemini de yansıtacaktı. Ancak bu öneri, şimdiden küresel jeopolitikanın gündemine taşındı ve siyasi bir şantaja dönüştürüldü. 184 üyeli örgüt içinde bazı üyelerin kotalarının arttırılması demek, kota oranına bağlı olarak oy hakkının da diğer üyelere görece artması anlamına gelmekteydi ve başta ABD olmak üzere G7 ülkeleri Çin’in IMF içindeki olası ağırlığından şimdiden rahatsızlık duyacaklarını ifade ettiler. Küresel kapitalizmin bu en önemli kuruluşu içinde Çin’in oy hakkının arttırılması kolay kabul edilebilir bir seçenek değildi. Nitekim ABD, ‘‘Çin’in parası Yuan’ı daha dengeye kavuşturacak bir revalüasyon yapılmadığı takdirde’’ bu tasarıyı kabul etmeyeceğini açıkça belli etti. ??? Adının tam açılımı Uluslararası Para Fonu olan örgütün, fon portfoyündeki gerileme sonucunda bir yandan dünya ekonomilerini ve uluslararası finansal hareketleri izleme ve denetleme işlevini yitirmekte oluşu; bir yandan da FON’un kendi günlük harcamalarını finanse etmekte zorlanır hale gelmesi, herhalde küresel kapitalizmin en acımasız paradokslarından birisidir. IMF Direktörü Rodrigo de Rato’nun Washington toplantısında, ‘‘Finansal krizler ortadan kalkmayacaktır ve uluslararası toplumda bir nihai borç sağlayıcısı olarak IMF’nin varlığını sürdürmesi, mali sistemin güvenliği açısından çok önemlidir’’ sözlerine karşın, IMF de kapitalizmin acımasız yasalarını yakından hissetmeye başlamıştır. PETROLİŞ: ŞARTNAMEDE YATIRIM ŞARTI YOK ÖYK bu satışı, ‘kamunun yapamadığı yatırımı özel sektör yapacak’ diye gerekçelendirdi. Şartnamede bu sebep unsuru, yani yatırım ve üretime ilişkin şart yok. Bu şartnameye dayalı yapılan zincirleme işlemler de hukuka aykırıdır. Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulu’nun verdiği yürütmeyi durdurma kararının ÖİB tarafından uygulanmaması da hukuka aykırıdır. Davanın kabulü gerekir. han Candoğan TÜPRAŞ’ın özelleştirilmesine ilişkin ihale şartnamesinin hukuka aykırı olduğunu, şartnamede yatırım ve üretim taahhüdünün bulunmadığını söyleyerek Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’nun (DİDDGK) da yürütmenin durdurulması kararı verdiğini anımsattı. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) avukatı Aykut Bakırcı ise özelleştirmelerde yatırımın bir zorunluluk olmadığını ileri sürerek, bütün davaların reddedilmesi isteminde bulundu. Danıştay Savcısı Celalettin Özkan da, davaların reddedilmesini istedi. Danıştay 13. Dairesi Başkanı Faruk Öztürk, duruşmanın ardından ÖZELLEŞTİRME İDARESİ: HAYIR YAPILIYOR İhale şartnamesi, daha önce TÜPRAŞ’ın yüzde 65.76’lık hissesinin blok satışındaki iptal gerekçeleri dikkate alınarak hazırlandı. Yatırım koşulu yasal bir zorunluluk değildi. Ancak TÜPRAŞ’ta 2.1 milyar dolarlık bir yatırım planı var. Bunun 1.3 milyar doları gerçekleştirildi. Kalanı 2007’de bitecek. İhale tamamen hukuki kurallara uygun olarak yapıldı. Bu kapsamda davanın reddi gerekir. yaptığı açıklamada, kararın 15 gün içinde verilebileceğini söyledi. Duruşmayı izleyen Petrolİş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın ise hukuk çerçevesinde Danıştay’ın vereceği karara saygılı olacaklarını, ancak Danıştay 13’üncü Daire’nin esasa ilişkin vereceği kararı beklemeden, ‘‘Türkiye’de özelleştirmeye ilişkin yargı kararlarının sistematik olarak uygulanmadığı’’ gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuracaklarını açıkladı. Danıştay 13 Dairesi’nin vereceği karara ilişkin temyiz yolu açık. Taraflar istemeleri halinde DİDDGK’ye başvurabilecekler. TSKB GENEL MÜDÜRÜ: TÜPRAŞ’la ilgili soruları yanıtlayan Koç Holding Başkanı Mustafa Koç: Gayrimenkulde yanlış değer büyük risk ? TSKB Genel Müdürü Halil Eroğlu, kredi altındaki gayrimenkul değerinin gerçeği yansıtmaması halinde bankacılık sektörü açısından risk oluşacağını, Mortgage Yasa Tasarısı’nın bu yönüyle değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Ekonomi Servisi Türkiye Sınai Kalkınma Bankası AŞ (TSKB) Genel Müdürü Halil Eroğlu, TSKB’nin banka olarak gayrimenkul yapımı, değerlemesi, yaratılması gibi işlerin hiçbirinde yer almayacağını, bunların iştirakler tarafından yürütüleceğini belirtti. Halil Eroğlu, ‘‘Biz gayrimenkulcü değiliz, gayrimenkulden anlamayız, biz bankacıyız. Bu gayrimenkul piyasasının kredisi, ortaklığı gibi tüm bankacılık işlerinde biz olacağız’’ dedi. TSKB Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı da gayrimenkul değerleme şirketlerinin son 3 yılda yüzde 500 büyüdüğünü ve önümüzdeki 3 yılda daha yüksek oranda büyüme beklediklerini kaydetti. Eroğlu ve Yazıcı, TSKB’nin Ankara şubesinin açılışı dolayısıyla düzenledikleri sohbet toplantısında, gayrimenkul sektörü ve Mortgage Yasa Tasarısı’na ilişkin değerlendirmelerde bulundular. Genel Müdür Eroğlu, kredilerin altındaki gayrimenkul değerinin gerçeği yansıtmaması halinde bankacılık sektörü ve ülke açısından büyük risk oluşacağını, Mortgage Yasa Tasarısı’nın bu yönüyle değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Gerek konut gerek ticari kredilerin altındaki gayrimenkul değeri doğru değilse, bunun bankacılık sektöründe ve ülkede çok ciddi risk yaratacağını vurgulayan Eroğlu, geçmişte bunun örneklerinin Batı ülkelerinde görüldüğünü kaydetti ve tasarının bu yönüyle değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Yargı kararına saygılıyız Ekonomi Servisi Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç, ‘‘Geçen yılın sonuçlarından aldığımız cesaretle bu yıl işlerimizi daha da büyütmek, kârlılığımızı arttırmak, üzerimize düşen sosyal sorumlulukları fazlasıyla yerine getirmek amacındayız’’ dedi. Rahmi Koç, Koç Holding Genel Kurulu’na sunulan faaliyet raporunda yer alan değerlendirmesinde, ekonomik disiplinin aynı titizlikle sürdürülmesine devam edilmesinin önemine dikkat çekti. Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç da Genel Kurul’un ardından gazetecilerin TÜPRAŞ’a ilişkin soruları üzerine, şunları söyledi: ‘‘Hayırlısı neyse o olsun. Biz yargının kararına sonuna kadar saygılıyız. Her zaman da bunu söyledik. Sayın Savcı’nın böyle bir teminde bulunması bence bu olayın yömasının önemini vurgulayarak, bu çerçevede yeni rafineri yatırımı planladıklarını da söyledi. Faaliyet raporunda yer alan bilgilere göre, Koç Holding’in 2005 yılı kombine cirosu yüzde 16’lık artışla 44 milyar 73 milyon YTL’ye ulaştı. 2005 yılı konsolide net kârı ise yüzde 18’lik artışla 598 milyon YTL seviyesinde gerçekleşti. Holdingin iştirakleri uluslararası pazarlarda 8.5 milyar dolarlık kombine satış gerçekleştirdi. Holding ve iştiraklerinin toplam istihdamı bir önceki yıla göre 22 bin 413 kişi artarak 2005 yılı sonunda 81 bin 926 kişiye ulaştı. Genel kurulda, toplam 95 milyon YTL temettünün nakit dağıtılmayarak sermayeye eklenmek suretiyle, ortaklara kârdan bedelsiz hisse olarak verilmesi kararı alındı. Mustafa Koç, topluluğun enerjide pozisyonunu güçlendirmeyi hedeflediğini belirtti. (AA) nünü tabi değiştirebilir. O bakımdan çok enteresan. İnşallah bir an evvel bu konuda gerekli karara varılır’’ diye konuştu. Mustafa Koç, Koç Holding Genel Kurulu’na sunulan faaliyet raporunda yer alan değerlendirmesinde de şu ifadeye yer verdi: ‘‘Topluluk olarak çok başarılı bir yıl geçirmenin mutluluğunu ve huzurunu tüm yatırımcılarımızla paylaşırken, önümüzdeki dönemin daha da iyi geçeceğini gönül rahatlığı ile vaat edebiliyoruz. Son 45 yıldaki enerjimiz ve stratejilerimizi uygulamadaki kararlılığımız, bi zi uzun dönemli hedeflerimize 5 yıl önce ulaştırdı. Aynı dinamizm ve enerjiyle 2006’yı da atılımlar yılı haline getireceğiz.’’ Koç Holding Üst Yöneticisi (CEO) Bülend Özaydınlı da değerlendirmesinde, Yapı Kredi Bankası, TÜPRAŞ ve Tansaş’ın alın Bisküvi ve çikolatada yüzde 15 büyümeyi hedefleyen Ülker’in üst yöneticileri: Her siyasete eşit mesafedeyiz Ekonomi Servisi Ülker Gıda AŞ Genel Müdürü ve Ülker Bisküvi Çikolata Şekerleme Grubu Başkanı Ali Ülker, bisküvi ve çikolata alanında yüzde 15’lik bir büyüme hedefleri bulunduğunu bildirdi. Ali Ülker, düzenlediği basın toplantısında, pazar paylarının bisküvide yüzde 62’ye ulaştığını, çikolata yüzde 53 olduğunu, çikolatalı ürünlerde ise geçen yıl rakiplerinin çıkardığı yeni ürünler dolayısıyla yüzde 61’e gerilediğini, bunu yüzde 65’e yükseltmeyi hedeflediklerini kaydetti. Ülker, 2005 yılı yatırımlarının toplam değerinin 30 milyon YTL Ali Ülker İTHİB yeniden İsmail Gülle dedi Ekonomi Servisi İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği’nin (İTHİB), seçimli olağan genel kurul toplantısında, İsmail Gülle’nin listesi yeniden seçildi. Dış Ticaret Kompleksi’nde gerçekleştirilen ve iki listenin yarıştığı genel kurulda, Mehmet Damar’ın listesi 191 oy alırken, İsmail Gülle’nin başında olduğu liste 498 oy aldı. Sonuçların açıklanmasının ardından açıklama yapan İsmail Gülle, geçen üç yıllık görev süresinde İTHİB’in, sektörün gücünü göstermeye yönelik pek çok etkinliğe ve çalışmaya imza attığını belirterek ‘‘Bundan sonra da beynimizi ve kalbimizi bütün arkadaşlarımızın fikirlerine açacağız. Bu genel kurul, bize 2 yıllık bir görev verdi. En iyi şeylerin yapılacağından kimsenin şüphesi olmasın’’ dedi. İTHİB yeni yönetim kurulu üyeleri şu isimlerden oluştu: İsmail Gülle, Oğuz Satıcı, Ahmet Öksüz, Alişan Arıkan, İzzet İlle, Vedat Aydın, Tamer Pala, Eşref Akın, Ahmet Şişman. olduğunu, modernizasyon ve revizyonla ilgili külfetli miktarda yatırım yapacaklarını belirterek ‘‘Bisküvi, çikolata ve şekerlemede toplam ciro muz 4 milyar YTL, toplam ihracatımız da 150 milyon dolar oldu’’ diye konuştu. Grup Başkanı Ali Ülker, ‘‘Ülker olarak herkese eşit mesafede durmaya özen gösteriyoruz. Siyasi olarak herhangi bir şekilde bir grupla bağdaşmamız mümkün değil’’ dedi. Ülker Grubu’nun kurucusu Sabri Ülker’in torunu Ali Ülker, Ülker İstişare Kon seyi Üyesi Metin Yurdagül ile beraber soruları da yanıtladı. Yurdagül, sorular üzerine, Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Çoşkun’un Ülker Grubu’na verilen cezaya ilişkin yaptığı açıklamayı eleştirerek ‘‘Yargıda olan bir şeyi konuşmak hepimiz için yanlış. Sayın Bakan da o açıklamayı niye yaptı, ben de hayret ediyorum’’ dedi. Yurdagül, Şeker Kanunu’nun bugüne kadar yüzde 85 pancar, yüzde 15 de mısır şekerinin satışına imkân verdiğini belirterek Ülker Grubu olarak, ‘‘milli şeker politikasına’’ uygun oranda şeker kullandıklarını söyledi. Çimento işçisine yüzde 12 zam ANKARA (ANKA) Çimseİş Sendikası, 44 çimento fabrikasıyla yapılan toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin anlaşmayla sonuçlandığını açıkladı. Anlaşma sonucunda çimento işçilerinin maaşları yüzde 12 artacak. 44 çimento fabrikasında 1 ve 8 Mayıs tarihlerinde grev uygulaması kararı alan Çimseİş’in Yönetim Kurulu, Başkanlar Kurulu ve tüm çimento fabrikaları temsilcileri dün toplandı ve anlaştı. Buna göre ücretlerde birinci yıl yüzde 12 ve ikinci yıl da TÜFE oranında artış sağlanacağı belirtildi. Sosyal yardımlarda ise yüzde 16’yla yüzde 80 arasında artış sağlandı. B İ L G İ TO P L U M U NA D O Ğ RU / Ö Z L E M Y Ü Z A K ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr lediyesi’nin kendisidir. Böyle bir oylamayla, kendi yarattığı bir problemi ‘bir demokrasi şov’ ile gizlemeye çalışıyor. Eğer Haliç Tersanesi’ndeki vapur üretimi tarihsel bir kesintiye uğratılmasaydı, süreç içinde bu vapurlar evrilir, bilgi ve teknolojinin harmanında gerekli değişiklikler yapılırdı. Kimse de onlara ‘yeni vapurlar’ demezdi.’’ ??? Bugün gelinen nokta, zaman içinde bazı şeyleri sahiplenmemizin, süreklilik sağlayamamamızın doğal sonucu. Bozduğumuz nesnelerin yerine buram buram taklit konan yenilerini getirmek ve bunun için halk oylamasına başvurmak ise şimdiki iktidarın neredeyse var oluş biçimi. Çok farklı kesimlerden, farklı politik görüşlerden, farklı uzmanlık alanından duyarlı İstanbulluları bir araya getiren ‘‘Vapurlarımızı vermiyoruz’’ kampanyası bu yapılmak istenene de kayıtsız değil. Şimdi ise harıl harıl 4 Haziran’da gerçekleştirilecek Vapurlar Günü için hazırlanıyorlar. Siz de katılmaya ne dersiniz? Birkaç günden beri İstanbul’da bir anlamda demokrasi şovu yapılıyor... Güya İstanbullular kendi vapurlarını kendileri seçecek. Alelacele tasarlanmış 8 vapur maketi üzerinde halk oylaması yapılacak. 2 ay sonunda seçilecek modelden yapılacak 5 vapur 2007 yılında hizmete girecek. Önce soruyu ortaya atalım: Kim, neyi, neden seçiyor? Yanıtını doğru verebilmek için yaklaşık 1 yıl öncesine, Şehir Hatları İşletmesi’nin yerini alan İDO’nun ilk icraatlarından biri olarak ‘‘vapurları kaldırıp, yerine İstanbulluların hizmetine yeni üretilecek deniz otobüslerini sokacağını’’ açıkladığı günlere dönmek gerekiyor. Açıklamayı takip eden günlerde, buna karşı çıkan bir grup duyarlı insan, bir araya gelerek ‘‘Vapurlarımızı vermiyoruz’’ kampanyasını başlattılar. Kampanyanın kısa sürede büyümesi üzerine, hem İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı hem de İDO yetkilileri vapurların kaldırılmayacağını, bazılarının nostaljik seferlerde kullanılacağını açıkladılar. Vapurların İstanbul’un kent kültürünün yaşayan simgeleri AKP’nin Demokrasi Şovu ve Vapurlar olduğunu, dolayısıyla ‘nostalji’ diye bir şeyin söz konusu olamayacağını savunanların tepkilerinin artması, İDO’nun söylemini değiştirtti ve bu kez ‘‘Kesinlikle vapurlar kaldırılmayacak’’ denilerek İTÜ ve İDO tasarımcılarının ortak hazırladıkları projeler halk oylamasına açıldı. ??? Tabii tüm bu süre zarfında polemikler sürerken Boğaz hattındaki vapurların bir bölümü de seferden kaldırıldı ve yerlerini motorlar aldı. Yurtdışına yeni deniz otobüsleri siparişleri verildi. İşin belki de en vahim kısmı tüm bunlar yapılırken vapurları üreten ve bakımlarını yapan Haliç Tersanesi göz ardı edildi. Evet, vapurların yenilenmesi, hızlarının, kapasitelerinin arttırılması, günün koşullarına uyum sağlayacak hale getirilmesi şart. Bunu zaten herkes kabul ediyor. Ancak buna talip olan ve atıl duran bir tersane varken neden bu tersane bypass ediliyor? Cumhuriyet gazetesinin çizerlerinden Behiç Ak’ın aynı zamanda mimar kimliği de var. Kendisi başından beri ‘‘Vapurlarımızı vermiyoruz’’ kampanyasının ateşli savunucularından. Ak’a göre oylamanın mantığı yanlış. ‘‘İstanbul’un vapur modeli zaten belli. Yıllar içinde teknik aksamı gelişerek ufak tefek katkılarla aynı model korunarak, evrimleşerek kendi yoluna devam edecektir’’ diyen Behiç Ak, zaten yeni çizilen vapur modellerinden bir iki tanesinin şimdiki vapurların taklidi olduğunu vurguluyor ve soruyor: ‘‘Şimdiki vapur modelinin evrimleşerek yeniliklere uyum sağlayabileceği bu çizimlerle de kanıtlanmışken yeni başka modeller, halk oylaması niye?’’ Behiç Ak, sorduğu sorunun yanıtını kendisi veriyor: ‘‘Vapurları kaldıracağız diyerek ortaya bir problem çıkaran ve vapurların ana üretim ve bakım yeri olan Haliç Tersanesi’ni işlevsizleştirerek bu sorunu İstanbul’un başına saran, İDO ve İstanbul Be AB’den beyaz et üreticisine destek LÜKSEMBURG (AA) AB tarım bakanları, kuş gribi salgınından olumsuz etkilenen ve satışları önemli oranda azalan yumurta ve beyaz et üreticilerine destek planını onayladı. AB Komisyonu tarafından ‘‘kuş gribi krizinin başlangıcından itibaren bazı üye ülkelerde satışların azalması ve fiyatların dramatik şekilde gerilemesi’’ gerekçe gösterilerek hazırlanan destekleme planında, ulusal hükümetlerin hazırlayacakları finansman paketlerinin yarısının AB bütçesinden karşılanması öngörülüyordu. Birkaç günde uygulamaya girecek destekleme planından yararlanmak isteyen üye devletlerin, AB Komisyonu’ndan onay almaları gerekiyor. CUMHURİYET 13 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear