26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 21 NİSAN 2006 CUMA 2 ÜLKENİN neden, nereye, nasıl sürüklenmek istendiğini ayrıca anlatmaya gerek var mı? Açıkça belli ki, seçmen kitlesinin dörtte bir oyuyla parlamentonun üçte ikisine egemen olmuş bir iktidar, AB ve bir ölçüde ABD’yle el ele vermiş, Türkiye’yi onların da beğeneceği bir duruma doğru götürmektedir. Dıştakilerin beğeneceğini iktidarın da beğendiği şundan belli ki, dış isteklerle programı ve dayandığı ‘‘mütedeyyinmuhafazakâr’’ kitle arasında hiçbir çelişki görmüyor. Sorun, ‘‘siyasal’’dır; dolayısıyla ‘‘iktidar’’ sorunudur. İktidar onların oldukça, ülke de içten ve dıştan istenen o yöne ‘‘er geç’’ götürülecektir. ‘‘Er’’ ya da ‘‘geç’’. Götürmek isteyenlerin son aylardaki hızlarına bakılırsa, pek de ‘‘geç’’e kalmayabilir. Belki, seçim sonrası, cumhurbaşkanı da değişince. halde, genel seçimde bu gidişi durduracak bir ‘‘siyasal’’ karşıağırlık oluşturmak gerekiyor. Bu ise ancak siyasal partilerle olur. Herhalde, ‘‘sivil toplum örgütleri’’ OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL denen kuruluşlarla değil. Elbet, onların rolü de yadsınamaz. Anlatmanın, düşündürmenin, toplantı, panel, konferans, platform, gösteri yürüyüşü düzenlemenin de payı olacaktır. Ama, iktidar sorununu vurgulama, o yolda örgütlenme, sandıktan oy çıkarma ve düşünceyi eyleme dönüştürme parti işidir. Siyasal mücadelenin meydan savaşı partilerle verilir. Ne var ki, parti ve dernek üyeleri sayıca karşılaştırıldığında, genellikle dernekçiler daha çoktur. Demokrasisi oturmuş, siyasal düzeni sağlam ve özellikle de rejim tehlikesiyle karşı karşıya olmayan ülkeler için ‘‘normal’’dir; ama, rejim değişikliğine, soygun ve talan girişimine ve yabancılara kurban edilme tehdidiyle karşılaşan bir ülke için ‘‘doğal’’ sayılabilir mi? Herkesin ‘‘siyasallaşma’’ seferber Dernekçiliğin Eksiği O liğine koşması gereken bir sırada? erhalde, ‘‘Dernekler de bilinçlenmeyi sağlamıyor mu?’’ denecektir. Sağlıyorlardır belki, ama dernekçiliğin şöyle bir özelliği var: Vatandaş çoğu zaman dernek çalışmasını yeterli sayıp gönül rahatlığıyla evine giderek ‘‘ülkeyi kurtarmak için gereken’’i yaptığını düşünebiliyor. Ayrıca, kiminin parti üyesi olmaya engel bir yasal durumu da var. Peki, bütün bunlar siyasallaşmaya büsbütün uzak durmak, programı, kadroları ve tutumu beğenilen partiyi izlememek, onun yayınlarına, toplantılarına yabancı kalmak, yaptıklarına yardımcı olmamak, hatta bağışta bulunmaktan kaçınmak ve hele ‘‘partilerüstü’’ olmayı marifet saymak için yeterli neden midir? Politika, ille ‘‘bulaşmak’’ fiilini akla getiren bir uğraş mıdır? Bunları düşününce, şunu sormaktan kendini alamıyor insan: Sivil toplumculuğu göklere çıkarmak, bilinçli vatandaşları oyalamanın ve siyasal eylemden uzak tutmanın da bir yolu olmasın sakın? H Doktorlara Zorunlu Hizmet PENCERE Prof. Dr. Itır YEĞENAĞA Kocaeli Üni. Tıp Fak. İç Hast. Öğr. Üyesi T ürkiye’nin önemli boyutlarda sağlık sorunu var, bu sorunun tek çözümü hekimler mi? Yıllardır bu ülkede sağlık sisteminin tek sorumlusu hekimler olarak görüldü. Yanlış giden şeylerin hesabı onlardan soruldu. Oysaki şu açıklığa kavuşturulmalıdır ki, hekimler sağlık hizmetlileri ordusunun yalnızca bir elemanıdır. Sağlık sorunu tümüyle ele alınmalıdır. Sağlık ocakları, poliklinik ve hastaneler, bunların verimli bir şekilde işletilmeleri ve donanımlarıyla denetimlerinin sürekli ve iyi yapılması, iyi yetişmiş sorumluluk sahibi hemşire ve yardımcı sağlık elemanları bu sorunların yalnızca önde gelenleridir. Hekim ve diğer sağlık elemanları sayıları üzerinden değerlendirilmezler, onların yeterlilikleri önemlidir. Durmadan üniversite açmak ve çok sayıda ama bilgi ve eğitimi yetersiz hekimler ordusu çıkarmak hiçbir şekilde bu sorunun çözümü olamaz. Ayrıca da bu eldeki imkânlarla en iyi şekilde çalışma ya gönüllü kişileri Anadolu’nun dört duvarı olmayan bölgelerine gitmeye zorlamanın pek mantıklı bir yanı yoktur. Hem de bu zorlama bir kereye mahsus değil, her basamakta sanki o kişiye hizmetinden dolayı ceza verir gibi tekrar tekrar yapılırsa, bu ülkede insanların hekim olmayı istememelerine şaşmamak gerekir. Hekim elinde yeterince aletedevatı, ilacı yok ise işini yapamaz. Bu ülke bu ilkel yaklaşımlardan artık sıyrılmalı, sorunlarına akılcı çözümler aramalıdır. Sorun, biz oraya hekimi sürükleyelim hele arkası gelir anlayışı ile asla çözülmez. Bu probleme daha geniş açıdan bakacak olur isek; öyle anlaşılıyor ki öncelikle çok güçlü ve donanımlı 1. basamak hekimleri yetiştirmemiz gerekmektedir. Bu hekim grubu aile hekimi veya pratisyen hekim adı altında toplanır. Bu hekimlerin tüm Türkiye yüzeyine yayılması gerekir. ? Arkası 8. Sayfada Yarından Sonra 23 Nisan... Bilmiyorum, dünyada bir eşi daha var mı?.. Bizim gazetenin okurları kendiliğinden şaşılası bir eyleme geçtiler... Eylemin adı: CUMOK!.. Dernek desen değil CUMOK, örgüt desen değil, parti desen değil, astı üstü yok; ama, eylemi var... Son günlerde yine ardı ardına duyurular yayımlanıyor: ‘‘23 Nisan’da Ankara’da buluşalım..’’ ‘‘Anıtkabir’e saygı sunalım..’’ ‘‘Meclis’imize yürüyelim..’’ CUMOK’lar olağanüstü bir oluşum; bizim bu konuda hiçbir katkımız, sorumluluğmuz, yetkimiz, yönlendirmemiz, girişimimiz yok... Her şey kendiliğinden gerçekleşti... Cumhuriyet garip bir gazete!.. ? 23 Nisan ne demek?.. Eskiden mintarafillah (Allah tarafından) devletin başında bulunan ‘‘padişahhalife’’ yerine, halk tarafından seçilen yurttaşların egemenliği temsil etmesi demek... Her 23 Nisan Bayramı’nda yinelenen özdeyiş, ‘‘Egemenlik ulusundur’’ hepimize beylik bir laf gibi gelir; ama, insanlık tarihinde bir dönüm noktasını vurgular... 23 Nisan din devletinden laik devlete giden yolda ilk büyük adımdır; ama, bu uygarlık dönüşümünün işgal altındaki bir ülkede verilen Milli Kurtuluş Savaşı’yla gerçekleşmesi, Türkiye’ye özgüdür. ? Ancak özellikle bu yıl 23 Nisan’ı neşeyle, gönül rahatlığıyla, övünçle, gururla kutlayabilecek miyiz?.. Bir kez yüce Meclis’in yapılanması eksik ve çarpık.. Nasıl oluştu bu Meclis?.. 1) Seçime katılan yurttaşlardan yarıya yakınının (yüzde 45’inin) oyları heba oldu, boşa gitti, değerlenemedi... 2) Seçmenlerin 4’te 1’inin, seçime katılanların 3’te 1’inin oylarını alan parti Meclis’in 3’te 2’sini ele geçirdi... 3) Bu dengesizlikler üzerine kurulu iktidarın kimliğindeki ‘‘takıyyeci’’lik şaibesinin kuşkusu Meclis’in çoğunluğu üzerine iliştirilmiş bir soru işaretinin çengeli gibi insanın yüreğine takılıyor... ? Tüm dünyadaki seçilmiş meclisler, ancak laik oldukları zaman demokrasiye layıktırlar... ‘‘Laik’’ olmak ‘‘layık’’ olmanın ilk ve temel koşuludur... Oysa Türkiye bugün bir eğik düzeyde şeriat düzenine doğru kayıyor, dinciliğe savruluyor... Hiç unutmayalım.. 23 Nisan’ı bu koşullarda kutluyoruz... Kutlama bu yıl birbirimizi körlemesine ‘‘tebrik’’ yerine birbirimizi uyarma biçiminde olursa anlam kazanır... 2006’nın 23 Nisan’ı çocukların bayramı... Büyüklerin değil... Yarından sonra 23 Nisan.. Ama neşe dolmuyor insan!.. ANTALYA 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 2005/286 Davacı Maliye Hazinesi vekili Av. Hüseyin Yüzbaşı tarafından davalı Gülter Kocabaş ve Halil Erözmen aleyhine mahkememize açılan Tapu İptal ve Tescil davasında verilen ara kararı gereğince; Davalı Gülter Kocabaş ve Halil Erözmen'e adresleri meçhul olduğundan ilanen tebligat yapılmasına karar verilmekle, davacı ‘‘Antalya ili, merkez ilçesi, Kütükçü Mahallesi, 25711 Ada, 5 parsel sayılı taşınmazın davalı adına kayıtlı olan tapusunun iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini'' talep ettiğinden, davalı Gülter Kocabaş ve Halil Erözmen duruşma günü bulunan 01.06.2006 günü saat: 09.20'de duruşma salonunda hazır bulunmaları veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi, aksi takdirde HMUK'un 213 ve 377. maddeleri uyarınca yokluklarında karar verileceğinin dava dilekçesinin tebliği yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 12.04.2006. (Basın: 17808) İLAN HATAY SULH HUKUK MAHKEMESİ Sayı: 2006/480 Konu: İlan Davacı Maliye Hazinesi vekili Abdulkadir Güllü tarafından mahkememize açılan kayyım tayini davasının verilen ilk tensip ara kararı gereğince; Dava konusu Hatay Merkez ilçe 5. mıntıka, 121 parsel sayılı taşınmaz maliklerinden Mustafa Müftü oğlu Mehmet ya da mirasçılarının kimler olduğu, yaşayıp yaşamadıklarının bilinmediği, bu nedenle söz konusu taşınmazda hak iddia edenlerin işbu ilan tarihinden itibaren en geç 1 ay içerisinde mahkememize başvurmaları, aksi takdirde söz konusu taşınmazda adı geçenin payının temsil ve idaresi için 3561 sayılı yasa gereğince Hatay Defterdarı'nın kayyım tayin edileceği ilan olunur. (Basın: 17967) HATAY SULH HUKUK MAHKEMESİ Sayı: 2006/481 Konu: İlan Davacı Maliye Hazinesi vekili Abdülkadir Güllü tarafından mahkememize açılan kayyım tayini davasının verilen ilk tensip ara kararı gereğince; Dava konusu Hatay Merkez ilçe, 5. mıntıka, 766 parsel sayılı taşınmaz maliklerinden Abdullah Kaşlaklı kızı Lebibe ya da mirasçılarının kimler olduğu, yaşayıp yaşamadıklarının bilinmediği, bu nedenle söz konusu taşınmazda hak iddia edenlerin işbu ilan tarihinden itibaren en geç 1 ay içerisinde mahkememize başvurmalmarı, aksi takdirde söz konusu taşınmazda adı geçenin payının temsil ve idaresi için 3561 sayılı yasa gereğince Hatay Defterdarı'nın kayyım tayin edileceği ilan olunur. (Basın: 17966) HATAY SULH HUKUK MAHKEMESİ Sayı: 2006/461 Konu: İlan Davacı Maliye Hazinesi vekili Av. Hüseyin Miski tarafından mahkememize açılan kayyım tayini davasının verilen ilk tensip ara kararı gereğince; Dava konusu Hatay ili, Merkez ilçe 5. mıntıka, 341 parsel sayılı taşınmaz maliki Müfti kızı Şeref'in ya da mirasçılarının kimler olduğu, yaşayıp yaşamadıklarının bilinmediği, bu nedenle söz konusu taşınmazda hak iddia edenlmerin işbu ilan tarihinden itibaren en geç 1 ay içerisinde mahkememize başvurmaları, aksi takdirde söz konusu taşınmazda adı geçenin payının temsil ve idaresi için 3561 sayılı yasa gereğince Hatay Defterdarı'nın kayyım tayin edileceği ilan olunur. (Basın: 17970) CUMHURİYET 02 CMYK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear