26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18 NİSAN 2006 SALI CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Almanya’da son günlerde çıkan iki kitap geleneksel toplumların karanlık yüzünü ortaya koyuyor 15 Şiddetten kurtulma arayışları... ZEHRA İPŞİROĞLU Bulaşıcı hastalık gibi okullara yayılan şiddetin ardındaki sorunlar diz boyu: Aile içi şiddet, erkek çocuklarını birer küçük kahraman olarak gören ataerkil aile yapılanması, toplumun her katmanında içselleştirilen otoriter bakış, medyanın şiddeti körükleyen gücü, ötekini dışlayan gelenekler, dinsel geleneklerin ve törelerin getirdiği koşullandırma, gençlerin geleceğe yönelik beklentilerinin olmaması... Bu sorunlar yumağının özünde ise hem şiddeti kahramanlık, mertlik, namus gibi sözcüklerle olumlayan ve içselleştiren hem de erkek çocuklarını odak noktası yapan ataerkil düzenin uzantılarını görüyoruz. Şiddet geleneksel toplumların olduğu kadar modern toplumların da önüne geçemediği bir hastalık günümüzde. Şiddete neden olan etkenler ortama ve koşullara göre değişse bile, şiddetin kendisi hiç değişmiyor. Almanya’da son günlerde çıkan iki kitap; ikinci kuşak Türkiye kökenli yazarlardan Necla Kelek’in ‘Kayıp Oğullar/Müslüman Türk Erkeğinin Özgürleşmesine Çağrı’ ve Pakistanlı yazar Mukhtar Mai’ın ‘Kadın Olma Suçu’ adlı kitapları geleneksel toplumlardaki şiddet dolu dünyanın çirkin yüzünü çarpıcı sahnelerle gösteriyorlar. Anlatılanlar farklı coğrafyalarda, farklı yaşam biçimleri ve dünyalar. Ortak olan kadının hiçe sayıldığı, erkeklerinse birbirlerini kıyasıya hırpaladıkları kanlı çatışma dünyası. Bireysel gelişimin önemi İ kinci kuşak Türkiye kökenli yazarlardan Necla Kelek’in ‘Kayıp Oğullar/Müslüman Türk Erkeğinin Özgürleşmesine Çağrı’ ve Pakistanlı yazar Mukhtar Mai’ın ‘Kadın Olma Suçu’ adlı kitapları farklı coğrafyalarda, farklı yaşam biçimleri ve dünyaları anlatıyor. Kitaplarda ortak olan ise kadının hiçe sayıldığı, erkeklerinse birbirlerini kıyasıya hırpaladıkları kanlı çatışma dünyası. beklentilerini de gözler önüne seriyor. Her iki kitapta da düşündürücü olan, şiddeti içeren ataerkil sistemde kurbanın kendisine şiddet uygulayanla kolayca empati kurması. Otoriter sistem öylesine bir kısırdöngü ki, bunun dışına çıkmak neredeyse olanaksız. Bu açıdan da medeni cesaret, şiddete hangi ortam ve koşullarda olursa olsun karşı çıkabilmek önem kazanıyor. Örneğin Mai’ın kitabında, tüm engellere karşın ona yardım elini uzatan bir yargıcın duruşu, içine düştüğü çıkmazdan kurtulmasını sağlıyor. Uluslararası sivil örgütlenmenin de desteğiyle şiddetin izdüşümünü sürerken şiddeti içselleştiren erkek egemen dünyanın boyutlarını çarpıcı sahnelerle irdeliyor. Otoritesini aile bireylerine baskı yapmadan korumak için kendini evinin çatı katına hapseden aile reisi Haluk’un hüzünlü yalnızlığı, babasının işkence yaptığı Rahman’ın ona olan hastalıklı tutkusu, tutukevini insanca yaşamın sürdürülebileceği bir sığınak olarak gören İbo’nun boğucu dünyası, zorla evlendirilen Aslan’ın çıkmazı belleğimizden kolay kolay silinmeyecek. Keleğin araştırması suçlularla yaptığı söyleşilere dayanıyor. Toplumun en alt katmanındaki bu insanların yalnızca yaşamlarındaki çatışmaları değil, aynı zamanda değerlerini ve tecavüzcülere açtığı davayı kazanıyor ve kendisine yapılan yardımı özellikle kız çocukları için kullanıyor. Çocukların okuyabilecekleri bir okul açıyor ve onların kurtulabilmeleri için savaşım veriyor. Sonuçta, kendi ülkesinde önüne geçilemez bir yazgı gibi algılanan şiddete karşı savaş açtığı gibi, gelecek kuşaklara da yatırım yaparak yalnız kısa değil, uzun sürede de çözüm getirmeye çalışıyor. Kelek ise şiddetin önüne geçmek için hem tüm yasal olanakların harekete geçirilmesinin hem de eğitimin önemini vurguluyor kitabında. Her iki kitabın da güçlü yanı, verdikleri örneklerin vuruculuğu; zayıf yanı ise sorunun ardındaki nedenleri açıklamadaki yetersizlikleri. Mai, inanan biri olarak, Müslümanlığın şiddet olgusundaki payını dışlarken; Kelek tüm sorunların kaynağını İslam gelenekleriyle açıklıyor. Son yıllarda giderek çığrından çıkan kurban bayramı kutlamalarını, erkeği sözde erkek yapan sünnet olgusunu; kadını kurban, erkeği tecavüzcü rolüne iten cinsel şiddeti, kadına uygulanan denetimi ve baskıyı sadece İslami geleneklere bağlarken İsa’yı sevgi dininin sözcüsü olarak örnek göstermesi, araştırmasının ciddiliğine gölge düşürüyor. Karikatür Festivali sonuçlandı ? Kültür Servisi 12.Uluslararası Ankara Karikatür Festivali kapsamında yapılan ‘Uluslararası 777 Karikatür Yarışması’ sonuçlandı. 58 ülkenin karikatür ustaları çocuklar için toplam 812 karikatür çizip gönderdiler. Tan Oral, İzel Rozental, Kamil Masaracı, Marek Wojciech Chmurzynski (Varşova Karikatür Müzesi Müdürü), Prof.Dr. Efser Kerimoğlu (Psikiyatrist), Celal Musaoğlu (Yayıncı), Nezih Danyal’dan oluşan seçici kurul, Todoroviç Bobisa’nın (SırbistanKaradağ) karikatürünü ‘777 Ödülü’ne uygun buldu. Ayrıca, Tan Oral, İzel Rozental, Kamil Masaracı, Prof.Dr. Efser Kerimoğlu (Psikiyatrist), Üstün Alsaç (Karikatür Araştırmacısı), Emrah Kırımsoy (Sosyal Hizmet Uzmanı), Nezih Danyal’dan oluşan seçici kurul, çocukların yolladığı karikatürlerden Ekin Özeskici’nin (Çorum) yapıtını seçti. Karikatürcüler ödüllerini 21 Nisan tarihinde saat 11.00’de Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Galerisi’nde yapılacak 12. Uluslararası Ankara Karikatür Festivali açılış töreninde alacaklar. Ataerkil koşullanma Dinlerin çoğu ataerkil düzenin uzantıları değil mi? Hıristiyanlık da bugün modern dünyaya ayak uydurabilmişse, bunu aydınlanmaya borçlu. Söylemek istediğim, bugün bir dinin ötekinden üstün olduğunu ileri sürmek naif kaçtığı gibi Huntington’un uygarlıklar çatışması tezini desteklediğinden de tehlikeli bir söylem. Öte yandan, bugün hangi dinin özünde aterkil yapılanmadan arınmış olduğunu ve kadınerkek eşitliğini savunan çağdaş dünyaya ayak uydurabildiğini söyleyebiliriz? Demokratik toplumlarda önemli olan, hangi inançta olursak olalım, her tür ideolojik ve dinsel anlayışın ötesinde, birey haklarına sahip çıkabilmek. Bunun için de laiklik demokrasinin temel taşı kabul ediliyor. Öte yandan, ataerkil koşullanma sadece geleneksel değil, modern toplumların da temel sorunu olmayı sürdürüyor. Modern toplumlarda da şiddetin yaşadığını görüyoruz. Bu nedenle, şiddet sarmalının altında yatan nedenleri tüm boyutlarıyla irdelemek ve bu doğrultuda çözüm üretmek gerekiyor. Belki de şiddetin altında yatan ataerkil koşullanma, geleneksel toplumlarda olduğu kadar modern toplumlarda da erkek çocuklarının farklı bir bilinç ve anlayışla yetiştirilmesini öngörüyor. Çünkü günümüzde görünen o ki, erkeklerdeki saldırganlık içgüdüsü farklı toplumlarda farklı biçimlerde körüklenip duruluyor. Bunun ardında yatan nedenleri her toplumun kendi koşullarına göre sorgulamasının zamanı çoktan geldi. New York Times’tan Fazıl Say’a övgü ? NEWYORK(ANKA) Dünyaca ünlü piyanist Fazıl Say, Metropolitan Sanat Müzesi’nde verdiği konserle New York Times gazetesine haber oldu. Fazıl Say’ın verdiği konserin ünlü besteciyle ‘soyut’ kelimesini bir araya getirdiği belirtilen haberde, Bach’ın müziğinin derin bir dinsellik ve güçlü bir insanlık barındırdığı ifade edildi. Bernard Holland imzalı haberde, Fazıl Say’ın Bach performansının bir hayli iyi olduğu, çünkü Say’ın çalarkan yüreğini detaylara çok fazla verdiği yorumu yapıldı. Gazete, Say’ın Bach yorumları sırasında sergilediği aranjmanların da çok başarılı olduğunu aktardı. Mai otobiyografik kitabında Pakistan’ın bir köyünde aşiretler arasındaki savaşın göstergesi olan bir kitle tecavüz olayından yola çıkarak kendi yaşamındaki şiddeti anlatırken hem şiddete karşı bireysel girişimin önemini, duyarlı tek bir kişinin bile neler başarabileceğini gösteriyor; hem de uluslararası insan hakları örgütlerinin önemini vurguluyor. Kelek ise göç olgusundan yola çıkarak Almanya’daki Yazar Murial Spark öldü ? ROMA(AFP) İskoç yazar Murial Spark, 88 yaşında 1960’ta yerleştiği İtalya’nın Floransa kentinde yaşama veda etti. Ülkesinin dünya yazınına kazandırdığı önemli isimlerden olan yazar, kullandığı keskin dille, etki bırakan romanlarıyla tanınıyordu. Litvanya kökenli Yahudi bir aileden olan yazar, 20. yüzyıl çağdaş İngiliz yazarlarından bazılarını da etkileyen Katolikliği seçti. Romanlarıyla olduğu kadar, Mary Shelley, John Masefield, Bronte Kardeşler gibi yazın ve sanat dünyasından ünlü simaların yaşamöyküleriyle de başarı kazandı. Kurmaca konulara geç yaşta eğilen yazar, ilk romanını 35 yaşında yayımladı. O yıllar için şöyle söylüyordu: ‘‘Hâlâ yapmam gereken çok fazla şey olduğunu düşünüyordum, bugün de öyle hissediyorum’. Yazarın ülkemizde Remzi Kitabevi’nden ‘Avutucular’(The Comforters) ve ‘Sürücü Koltuğu’(The Driver Seat) adlı kitapları yayımlandı. OSMANLI BANKASI MÜZESİ’NDE MÜZİK VE EDEBİYAT KONSER 21 NİSAN’DA CRR’DE Puşkin ve Ulusal Rus Operası... Kültür Servisi Osmanlı Bankası Müzesi, Voyvoda Caddesi Toplantıları kapsamında düzenlenen ‘Müzik ve Edebiyat’ söyleşilerinde bu ay Elif Damla Yavuz’u ağırlayacak. ‘Puşkin ve Ulusal Rus Operası’ başlıklı söyleşi, 19 Nisan Çarşamba günü, saat 18.30’da yapılacak. ‘Bütün başlangıçların başlangıcıdır’ Osmanlı Bankası Müzesi Sineması’nda ‘İktisat / Ekonomi’ teması altında, Portekiz yapımı ‘Su İnsanları’ adlı belgesel gösterilecek. Elif Damla Yavuz’a göre; 19. yüzyılın ‘ulusalcı’ idealleri içinde Glinka’yla doğduğu kabul edilen Rus operası, kendi var oluşunu Maksim Gorki’nin ‘Bütün başlangıçların başlangıcıdır.’ dediği Puşkin’de aramıştır. Yavuz konuşmasında, Rus bestecilerinin, Rusya’nın Byron, Shakespeare veya Goethe’si olarak nitelendirdikleri ve Rus milliyetçiliğine tartışmasız büyük katkıları olan Puşkin’le etkileşimlerini irdeleyecek. Osmanlı Bankası Müzesi Sineması’nda ‘İktisat / Ekonomi’ teması altında, Portekiz yapımı ‘Su İnsanları’ adlı belgesel gösterilecek. Macau’daki balıkçıların çilekeş yaşantısını konu eden belgesel, 20 Nisan Perşembe günü saat 19.00’da izlenebilecek. Yönetmenliğini Rui Nunes’in yaptığı filmin ardından, Doç Dr. Ahmet Öncü, ‘Sermaye, Kültür ve Doğa: Kirlenen Doğamızdır’ konulu bir söyleşi yapacak. (0 212 334 22 70) Topluluk, Christian Lete, Bruno Angelini ve François Charles Delacoudre’den oluşuyor. Spiral Quartet’le günü yakalayın! Kültür Servisi Philippe Poussard (soprano, saksofon, beste, aranjman), Christian Lete (davul), Bruno Angelini (piyano) ve François Charles Delacoudre’den (kontrabas) oluşan Spiral Quartet 21 Nisan Cuma günü saat 20.00’de Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda müzikseverlerin karşısında olacak. Topluluk, konserin birinci bölümünde Philippe Poussard’ın aranje ettiği ‘Pionciano’, ‘L ’hymne A L ’amour’, ‘Çay Elinden Öteye’, ‘After The Rain’ adlı caz parçalarını seslendirecek. Konserin ikinci bölümünde ise topluluk Poussard’a ait olan ‘Kaleydoskop’ adlı süiti seslendirecek. Süit ‘Aube’, ‘Triade’, ‘Aquarelle’,‘Hexac orde’,‘Reflets’ ve ‘Eclats’ başlıklı altı ayrı bölümden oluşuyor. Çağdaş doğaçlama ve besteleme temeline dayanan, sanatsal tasarı geliştirmek amacıyla kuralan Spiral Quartet, ağırlıklı olarak modern cazdan besleniyor. Repertuvarında caz standartlarına ve yeni bestelere eşit ağırlıkta yer veren dörtlü, standartları kendine özgü biçimde ele alıyor. Caz ve klasik geleneğin büyük müzisyenlerine sonsuz saygı besleyen grup, ihtiyatlı olunması gerektiğini fakat aynı zamanda müzisyenlerin cesaretle günü yakalamaları ve her zaman geçmişe bakmaları gerektiğini ifade ediyor. (0 216 556 98 00) Artist’in yeni sayısı ? Kültür Servisi Aylık plastik sanatlar dergisi ‘Artist’in nisan sayısı çıktı. Derginin bu sayısında, ülkemizden ve dünyadan sanat haberleri, eleştiri ve izlenim yazıları ve söyleşilere yer veriliyor. Hülya Toksöz’den ‘İkonların Kaotik Evreni’, Ahmet Güneştekin’den ‘Güneşin İzindeki Efsaneler: Diyarbakır’, Kevser Özden’den ‘Şahin Paksoy ile Söyleşi’, ‘Ahmet Kamil Gören’den ‘Çiğdem Yapanar’ın Heykelleri’, Çetin Güzelhan’dan ‘Hanefi Yeter’, Gülgün Başarır’dan ‘Evrensel Katalan: Miro’, Yıldız Cıbıroğlu’ndan ‘İki Evrensel İmge: Hilal ve Haç’ dergide yer alan yazılardan bazıları. (0 212 227 68 52) ‘Küresel Arzular’ konferans dizisi ? Kültür Servisi Pera Müzesi Oditoryumu’nda bugün18.30’da müze ile AICA işbirliğiyle ‘‘Küresel Ortamda Ulusal Bir Sanat Tarihi Enstitüsü Kurma Deneyimi: Gereklilikler, Olanaklar, Sorular, Sınırlar...’’ başlıklı bir konferans yapılacak. Konferansı, Sanat Tarihi ve Çağdaş Sanat Profesörü Sanat Tarihi Ulusal Enstitüsü Paris (INHA) İnceleme ve Araştırma Bölümü Başkanı JeanMarc Poinsot’un yöneteceği bu konferans, farklı konu başlıklarının ele alınacağı diğer oturumlarla sürecek. Konferans dizisinde, genel olarak ‘‘küreselleşmenin kültür ve sanat üzerindeki etkileri’’ ele alınacak. (0 212 211 41 00) ? AKSANAT’ta 19.00’da Melih Başaran’dan ‘Yaratıcılık ve Deleuze: Genişleyen anlayış gücü, özgürleşen imgelem, belirsiz kavramlar ve çılgınlık olarak akıl’ başlıklı söyleşi. (0 212 252 35 00) ? YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ ODİTORYUMU’nda 19.30’da Selen Bucak Piyano Resitali. CUMHURİYET 15 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear