02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 ŞUBAT 2006 PERŞEMBE 10 DIŞ HABERLER dishab?cumhuriyet.com.tr A Schulte, İran tezini anlatacak BD’Lİ YETKİLİNİN RAPORU ? Schulte’nin çantasındakiler: ? İran, zenginleştirmeyi yeraltında yapıyor ? Nükleer çalışmaların ordu bünyesinde yapılması silah hazırlığını gösteriyor ? P2 santrifüjleri silah için kullanılıyor MAHMUT GÜRER Savaşın hemen ardından hız kazanan misyonerlik faaliyetleri son 1 yıl içinde katlanarak arttı Hıristiyanlığı seçen Kürtler ? Kürtlere yapılan propagandalar arasında, ‘‘asıl köklerinin Hıristiyan olduğu, daha sonra Müslümanlaştırıldıkları’’ iddiasının da yer aldığına işaret ediliyor. Son iki yılda din değiştiren Kürtlerin sayısının yüzlerle ifade edildiği, Kürtçe İncil dağıtıldığı belirtiliyor. BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA ABD’nin Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) nezdindeki daimi temsilcisi Greg Schulte, Ankara’ya İran’ın nükleer faaliyetlerine ilişkin raporlarla geliyor. Schulte’nin sunacağı raporda, özellikle İran’ın nükleer çalışmalarını ordu bünyesinde ve daha önce Libya ve Irak’a nükleer silah tasarlayan Abdül Kadir Han ile yürütmesine dikkat çekiliyor. Bugün Ankara’da olması beklenen Schulte’nin gelişi, ABD’nin İran politikasını Türkiye üzerinden yürütme çabası olarak değerlendiriliyor. Dışişleri Bakanlığı kaynakları, İran ile Türkiye arasında başta enerji olmak üzere TAHRAN’A ÇAĞRI ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerine yeniden başlama kararı Ankara’da sıkıntı yarattı. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan, haftalık basın toplantısında, gazetecilerin konuya ilişkin sorularını yanıtladı. UAEK toplantısının yapıldığı 24 Şubat’ta İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Mutteki ile temasa geçilerek mevcut gerilimi tırmandırmamaları çağrısında bulunulduğunu kaydeden Tan, ‘‘İran’ın Ek Protokol’ün gönüllü uygulamasını durdurma ve nükleer faaliyetlerine yeniden başlama kararını kaygı ile karşılıyoruz’’ dedi. 4 Şubat tarihli Ajans Yönetim Kurulu kararının, İran’a AB üçlüsü ile görüşme sürecini tekrar başlatması için bir fırsat tanıdığını savunan Tan, ‘‘İranlı dostlarımıza, bu fırsatın iyi değerlendirilmesi için bir kez daha çağrıda bulunuyoruz’’ dedi. çok sayıda önemli anlaşma bulunduğunu, Ankara’nın İran’a hiçbir askeri müdahaleyi desteklemeyeceğini kaydediyorlar. Schulte, Ankara ziyaretinde ABD’nin, İran’ın nükleer silah üretme hazırlığında olduğuna yönelik tezlerine ilişkin bir de rapor sunacak. ‘‘Cumhuriyet’’in edindiği bilgilere göre raporda şunlar yer alıyor: ? İran, nükleer programı konusunda UAEK uzmanlarını defalarca kandırdı. Ayrıca programları da çok kez kesintiye uğrattı. Bu durum, İran’ın nükleer çalışmaları konusunda samimiyetsiz ve bir şeyleri gizler durumda olduğunu gösteriyor. ? İran’ın nükleer programını ordusuna bağlı olarak gerçekleştirmesi, silahlandığını gösteriyor. İran, nükleer teknolojisine ilişkin malzeme ve teknoloji geliştirme işlemlerini 1990 yılında Irak için nükleer silahlar tasarlayan Dr. Abdül Kadir Han ile yapıyor. Han daha önce Libya ve Kuzey Kore için de nükleer silah çalışmaları gerçekleştirmişti. İran’ın silah yapma çalışmaları içerisinde olduğu buradan da anlaşılıyor. üzerinde olan eski kiliselerin yeniden faaliyete geçirildiği biliniyor. Söz konusu kuruluşlar Asuri, Keldani cemaatler ile yakın ilişki kurarken Müslüman gençlere de Hıristiyanlık propagandası yapılıyor. Her pazar ayinlere, kiliselerin eğitim programlarına katılmaları için Kürt gençlere belli miktarda para yardımı yapıldığı, sürekli gündemde bulunan iddialar arasında. Sınavla öğrenci seçiyorlar Son iki yıl içinde vaftiz olarak din değiştiren Müslüman Kürtlerin sayısının yüzler ile ifade edildiği belirtiliyor. AB kökenli sivil toplum örgütlerinin de ‘‘insani yardım’’ adı altında misyonerlik faaliyeti yürüttüğü ifade edilirken özellikle sağlık hizmeti, dil eğitimi konularında yapılan yardımlarla Kürtlerin Hıristiyanlık propagandasına tabi tutulduğu dile getiriliyor. Bu yardım kuruluşlarının, Avrupa’daki kilise okullarında eğitim görmek üzere Kürt gençleri arasında sınavla öğrenci belirlediği ve bu gençleri ‘‘bütün masraflarını karşılayıp Avrupa’ya gönderdiği’’ de ifade ediliyor. Konuyla ilgili bilgi veren kaynaklar, özellikle 1991 yılındaki Körfez Savaşı’nın ardından çeşitli Hıristiyan kuruluşlarının Irak’ın kuzeyine gelerek ofis kurduğunu ve halkla yakın ilişki içine girdiğini belirtirlerken halka çeşitli yollar kullanarak Batılı ülkelerde basılmış on binlerce Kürtçe İncil dağıttığını söylediler. Aynı kaynaklar, Kürtlere yapılan propaganda arasında, ‘‘asıl köklerinin Hıristiyan olduğu, daha sonra Müslümanlaştırıldıkları’’ iddiasının da yer aldığına işaret ettiler. ANKARA Irak’ta siyasi istikrar arayışları sürerken özellikle Kuzey Irak’ta ABD kökenli yoğun bir misyonerlik faaliyetinin olduğu belirtiliyor. Bölgeden Ankara’ya gelen bilgiler, savaşın hemen ardından hız kazanan misyonerlik faaliyetlerinin son bir yıl içinde katlanarak arttığını ortaya koydu. Son yıllarda bölgedeki misyoner kuruluşları aracılığıyla on binlerce Kürtçe İncil dağıtılması, söz konusu kuruluşların bölgeyi ne kadar kıskaca aldığının da bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. Konuyla ilgili bilgi veren kaynaklar, Türkiye’ye yönelik misyonerlik faaliyetlerinin de bundan sonra Kuzey Irak merkezli olacağına dikkat çektiler. Dünya Kiliseler Birliği’nin eşgüdümünde olmak üzere, sayısı 100’ün üzerinde olan çeşitli sivil toplum örgütünün Ortadoğu’da misyonerlik için merkez olarak Irak’ın kuzeyini seçtiği ve faaliyetlerini buradan yürüttüğü belirtildi. Sivil toplum örgütü ve yardım kuruluşu adı altında faaliyet gösteren misyoner ya pılanmalarının, özellikle alt toplum kesimlerini hedef aldıkları ifade edildi. Kürt gençlere, yabancı dil eğitimi, sağlık hizmeti ve kültürel faaliyet adı altında Hıristiyanlık propagandası yapıldığı dile getirildi. Söz konusu gelişmeler, Türkiye’ye bölgeden gelen raporlara da yansıdı. Cumhuriyet’in ulaştığı bilgilere göre, Irak’ın kuzeyindeki misyonerlik faaliyetleri ağırlıkla ABD merkezli olarak yürütülüyor. Bunun yanı sıra Av rupa ülkelerinden gelen sivil toplum örgütü ve yardım kuruluşları içinde de Hıristiyan din adamları görev yapıyor. ABD merkezli misyonerlik faaliyetleri, daha çok Irak’ın kuzeyindeki Hıristiyan toplulukların gereksinimlerini karşılama gerekçesiyle yapılırken bu bağlamda eski kiliseler restore ediliyor, bu kiliselere gelen Hıristiyan cemaat ile bağlar güçlendirilmeye çalışıyor. Yürütülen çalışmalar ile bölgede sayıları 10’un Büyükanneler gözaltında ABD’de savaş karşıtı ‘‘Büyükanneler Grubu’’ ve destekçileri önceki gün Maryland’deki ordunun gönüllü asker kayıt bürosunun önünde protesto eylemi yaptı. ABD yönetimine Irak’taki birlikleri geri çekme çağrısı yapan grup üyeleri, kayıt bürosuna giriş çıkışları bir süre engelledi. Polis, eyleme son verin uyarılarını dinlemeyen eylemcilerden beşini gözaltına aldı. (Fotoğraf: AFP) E Haberlerde kadına yer yok Dış Haberler Servisi Kadınla erkek arasında her alanda yaşanan eşitsizlik, medyaya da yansıyor. World Association for Christian Communication (WACC) adlı İngiliz sivil toplum kuruluşunun koordinasyonunda yapılan uluslararası araştırma, habere konu olurken de haberi izlerken de kadınla erkek arasında büyük eşitsizlik bulunduğunu gözler önüne serdi. 76 ülkede yürütülen çalışmaya göre, dünya nüfusunun yüzde 52’den fazlasını oluşturan kadınlar, haberlerin sadece yüzde 21’ine konu oluyor. Haberlerin yüzde 79’unu ise erkeklerin yaptıkları ve söyledikleri oluşturuyor. Londra’da dün yayımlanan ‘‘Medyanın denetimine ilişkin uluslararası 2005 projesi’’ raporunda, şu ifadeye yer verildi: ‘‘Haberin dünyaya ŞİTSİZLİK MEDYAYA YANSIYOR ‘Yardımcı olun’ ? İran, özellikle uranyum zenginleştirmesine ilişkin çalışmalarını yeraltı tesislerine indirerek UAEK’den sakladı. Bu tesislerde 2004 yılı Mayıs ayında UAEK’ye bildirilmeden kullanılan ve nükleer silah da yapılabilmesini sağlayan uranyum zenginleştirici ‘‘P2’’ santrifüjleri bulundu. Bu, İran’ın nükleer silah üretebilme çabası içerisinde olduğunun en önemli kanıtı. ? İran’ın nükleer silah üretmesi durumunda, en büyük tehdit altında olacak ülkelerden biri de Türkiye. Türkiye’nin, İran’ın uranyum zenginleştirme çabalarını önleme konusunda ABD’ye mutlaka yardımcı olması gerekmektedir. Schulte, ABD Genelkurmay Başkanı Org. Peter Pace ve Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’tan kısa bir süre önce Ankara’ya gelmiş olacak. ayna tuttuğu söylenir. Ama bu rapor, bunun böyle olmadığını gösterdi. Haberlerin bize gösterdiği dünyada kadın görünmüyor...’’ En kötüsü radyolar Raporun hazırlanması için bir gönüllü ordusu, 16 Şubat 2005’te yüzlerce radyo, TV ve gazetede yayımlanan haber, söyleşi, demeç ve makale inceledi. Kadınlardan en az söz eden medya organı yüzde 17’yle radyolar oldu. Bu oran gazetelerde yüzde 21, televizyonlardaysa yüzde 22 çıktı. Raporda, kadınların, haberin izlenmesi ve sunulması konularındaki rolünün ise son 10 yılda arttığı belirtildi. Kadınlar bugün, TV’de haber sunumu söz konusu olduğunda yüzde 57’yle çoğunluğu oluşturuyor. Gazetelerde de makalelerin yüzde 29’unu kadınlar kaleme alıyor. ABD’de ölüm formülü değişecek Dış Haberler Servisi ABD’de bir federal yargıç Kaliforniya’da idam mahkumlarına yapılan iğnelerin daha az acı verici olacak şekilde yeniden formüle edilmesini istedi. Kaliforniya’daki San Quentin Cezaevi’nde 21 Şubat’ta idam edilmesi beklenen Michael Morales isimli mahkumun avukatları, zehirli iğneyle infazın ölüm anında çok fazla acı çekilmesine neden olduğu gerekçesiyle mahkemeye itirazda bulunmuştu. Başvuruyu değerlendiren yargıç Jeremy Fogel, kullanılmakta olan zehirli iğnelerin acı verdiğini, bu yüzden anayasaya aykırı olma riski taşıdığını belirtti. Fogel, Morales’in ölüm cezasının durdurulması istemini reddetti, ancak infazı daha az acı veren yeni bir zehirli ilaç karışımının formüle edilmesi ya da bir tıp uzmanının hazır bulunması şartına bağladı. Yargıç, infaz sırasında Morales’in bilincinin açık olmaması gerektiğini de belirtti. 37 eyalette zehirli iğneyle idama onay verilen ABD’de zehirli iğneyle infazda kullanılan kimyasal maddelerin mahkumun bilincini devreden çıkarmadığı ve kişiye çok büyük acılar verdiğine yönelik tartışmalar alevlenmişti. on yıllarda Rusya’nın bir ‘‘İslam ülkesi’’ olduğu sıkça dile getiriliyor. Putin döneminde İslam Konferansı Örgütü’yle yakın ilişki kuran Rusya, Mayıs 2004’ten bu yana kurumun gözlemci üyesi. Ülkede 38 ulusal kökenden tahminen 2023 milyon Müslüman olduğu söyleniyor. 142 milyonluk ülke nüfusunun yüzde 80’ini Ruslar oluştururken, en büyük ikinci ulus Tatarlar (yaklaşık yüzde 4). ‘‘Karikatür krizi’’nde Danimarka yönetimine ilk net eleştirilerden birinin Putin’den gelmesi şaşırtıcı değildi. Rusya lideri, en başta ülkesindeki Müslümanların olası tepkisini kontrol altına almayı hedefliyordu. Tataristan, Danimarka mallarını boykot etti. Çeçenistan Başbakan Vekili Kadirov ise cumhuriyetteki Danimarka vatandaşlarını kovdu. Moskova bundan hoşlanmadıysa da renk vermedi. ‘‘Uygarlıklar çatışması’’ koşullarında, ülkede Ortodoksluktan sonra ikinci dini güç İslam olunca, Rusya’nın duyarlı olması doğal. Kuşkusuz, bunun en önemli nedenlerinden biri de 12 yıl önce başlayan Çeçen savaşı... Müslüman Rusya S PERŞEMBENİN GELİŞİ HAKAN AKSAY on zamanlarda İran CumhurbaşS kanı Ahmedinejad’ın popülaritesi yalnız İran’da değil, bütün Ortadoğu’da artıyor. Buna, Tahran’ın Filistin’de seçimleri kazanan Hamas’la ittifak perspektifini ekleyelim. İsrail’in güçlü bir liderden yoksun kaldığı ve ABD’nin Irak batağından çıkamadığı koşullarda bölgemizin dengeleri hızla değişiyor. Olası bir Amerikan bombardımanının hem İran’da kısa sürede ulusal bir direnişi harekete geçireceği hem de terör silahının Batı’yı çok daha etkin biçimde vuracağı kanısı yaygın. Uluslararası yaptırımlar ise Tahran’ı korkutmuyor; bu durumda petrol fiyatlarının varil başına 100 doları bularak ABD ve Avrupa bütçelerine darbe indirmesi ihtimali büyük. İran’ın Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’na sırtını dönerek nükleer silahlanma programında ödünsüz davranacağı mesajını vermesinden sonra doğan gerilimin azaltılmasını sağlayacak faktörler arasında Rusya öne çıktı. İran’la ilişkilere özel önem veren Rusya lideri Putin, bir yandan da ‘‘terörist saymadığını’’ açıkladığı Hamas’ı Moskova’ya davet ederek yıllar sonra Ortadoğu’da inisiyatifin [email protected] Putin’den Ortadoğu Hamlesi kova’ya geçmesi yolunda iddialı bir adım attı. Ayrıca Rusya’nın İran’la nükleer işbirliğinden milyarlarca dolarlık çıkarı olduğunu ve şu sıralarda Filistin’e iki Mi17 helikopteri ve 50 zırhlı araç satmaya hazırlandığını ekleyelim. Yakında İran ve Hamas heyetleri Moskova’yı ziyaret edecek. ABD ve İsrail, Putin’e ne kadar tepki gösterirse göstersin, Fransa Başbakanı Villepin’in önceki gün Moskova’da verdiği mesajlar, ‘‘Rusya’nın arabuluculuğunun’’ uluslararası toplulukça kabul edileceğinin ilk işareti sayılabilir. en büyük Günümüz insanlığının ızdan akl zorluğu, bilgimizin ım r. idi es lişm ge lı hız ha çok da ore Frank Whitm Sorry ‘‘Son zamanlarda biraz yorgunum. Sinirlerim gergin. Mersin’de Kemal Öncel’e söylediğim sözler için ondan ve bütün yurttaşlardan özür dilerim.’’ Bu sözleri Başbakan’dan duysaydık ne olurdu? Elbette bazı kabadayılar bozuk atardı: ‘‘Delikanlılığın raconunda var mı tükürdüğünü yalamak?’’ Ama ‘‘özür dilemesini bilen lider’’ olarak halkın gözünde Erdoğan’ın saygınlığı artardı. Bir zamanlar bambaşka bir konuda da olsa, kişisel zaafını epeyce gizlemeye çalıştıktan sonra kurtuluşu özür dilemekte bulan Clinton’ın reytinginin nasıl yükseldiğini hatırlayın. Ama bizde akrabaların, dostların, komşuların, iş arkadaşlarının birbirinden özür dilemesine çok sık rastlanmıyor. Özür dileyen aşağılanabiliyor. Acaba ‘‘pardon çıkalı...’’ diyerek özür dileyene hakareti yaygın bir deyim haline getiren kaç halk vardır?.. ??? Özür dilemekten korkan yalnız bizim Başbakan değil. ‘‘Karikatür krizi’’ sonrası birçok ülkede başlayan ‘‘Danimarka malını boykot’’ nedeniyle ülkesi yüz milyonlarca dolar zarar eden Danimarka Başbakanı Rasmussen de Nuh diyor peygamber demiyor. Ama bazı halkların özür dileme konusunda ‘‘daha komplekssiz’’ olduğu kesin. Örneğin Avustralya, özür dilemeyi bir yaşam tarzı haline getirmek için 1998’de ‘‘Ulusal Özür Günü’’ uygulaması başlattı. ‘‘Dizilerin kralı’’ Dallas’ta öz kardeşi Bobby’yi defalarca kazıklayan JR Ewing’in sık sık sinsi bir gülümsemeyle üzgün olduğunu söyleyerek özür dilediğini hatırlarsınız: Sorry! ??? Geçenlerde ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney, bıldırcın avında aşka gelip saçmalayarak 78 yaşındaki bir avcıyı yüzünden, boynundan ve göğsünden vurmuş. Acaba zavallı adama aynı özür sözcüğünü söyledi mi: Sorry! 18 yıl önce bir Amerikan kruvazörü, içinde 286 kişi olan İran uçağını ‘‘yanlışlıkla’’ düşürmüş, sonra da özür dilemişti... NATO, 7 yıl önceki Yugoslavya harekâtı sırasında Belgrad’da bir hastaneyi, içinde siviller bulunan bir otobüsü ve Çin Büyükelçiliği’ni ‘‘yanlışlıkla’’ bombalamış, her seferinde özür dileyerek olayı kapatmıştı. İşte böyle! İnsanları öldürdükten, sakatladıktan, hayatlarını kararttıktan sonra diplomatik ambalaja sarılı kuru bir özür sunuyorlar. Ama özrün kabul edilmesi için, sözüm ona hüzünlü gözlerini kısıp dudaklarını çaresizce buruşturarak o sihirli sözcüğü söylüyorlar: Sorry! Ahmedinejad kendinden emin. Kıyamet Günü Tanrı, ABD, Rusya ve Irak devlet başkanlarını yanına çağırarak şöyle der: Bir hafta sonra kıyamet kopacak. Gidin ve halklarınızı acı sona hazırlayın! Bush dönüşte televizyondan halka seslenir: Baylar ve bayanlar! Size bir iyi, bir de kötü haberim var: Birincisi, Tanrı kesinlikle var. İkincisi, bir hafta sonra kıyamet kopacak! Putin’in demeci farklıdır: İki kötü haberim var: Birincisi, meğerse Tanrı varmış. İkincisi, bir hafta sonra kıyamet kopacak! Talabani’nin konuşması ise bambaşkadır: Ey Iraklılar! Size iki iyi haberim var: Birincisi, benim liderliğimi bizzat Tanrı bile kabul etti. İkincisi, kıyamet gününe kadar iktidarda kalacağım!.. CUMHURİYET 10 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear