26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 13 ŞUBAT 2006 PAZARTESİ 4 Baydemir, PKK için af istedi ? Dış Haberler Servisi Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, Washington gezisinin son gününde Kürt meselesinin, güvenlik önlemleriyle çözülemeyeceğini savunarak siyasi çözüm ve af istedi. Baydemir, ‘‘Bu af olabilir, uzlaşma yasası olabilir, hataları terk etme yasası olabilir, beyaz sayfa açacak bir çaba olabilir’’ dedi. Baydemir, ABD’nin, Türkiye’nin demokratikleşme, sivilleşme sürecine katkıda bulunabileceğini söyledi. HABERLER Trabzon zarar görüyor Vali Hüseyin Yavuzdemir ve Belediye Başkanı Volkan Canalioğlu, kentte yaşanan provokasyonlara karşı yurttaşları sağduyulu davranmaya çağırdı MEHMET FARAÇ 2000’Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK Gençliğe Kimler mi Örnek Oluyor?.. Geçen haftaki yazımın başlığı ‘‘Gençliğe Kimler Örnek Oluyor?’’ idi. Gençlerden yanıtlar geldi, sizlerle paylaşmak istedim. Önce, değerli pedagog yazar Sarp Bengü bakınız ne diyor? ‘‘....Yazınızdaki örnek kim, sorusuna gelince Trabzon’daki olayla kimin örnek alındığı, hangi ‘eğitimsel ürün’ün satıldığı belli değil mi? İtalya’ya gidemesen bile mahallendeki papazı vur, hiçbir şey olamazsan meşhur olursun, devlet kapısı açılır. ...Trabzon olayı gösteriyor ki hedef kitlede Ağca reklamı iyi iş yapmış! Örnek çok. Vaktinizi aldım, esenlikler dilerim.’’ Tuğçe Kayaal, 17 yaşında, lise iki öğrencisi, üniversite giriş sınavlarına hazırlanıyor. Genel durumu eleştiriyor, gerçek değerlerin aktarılmadığını söylüyor, bunların vurgulanmasının çok önemli olduğunu belirtiyor. Burcu Halaç’ın eiletisinin bir bölümünü aktarıyorum: ‘‘Öncelikle merhaba, ben Burcu, on sekiz yaşında, o ÖSS denilen sınava hazırlanan öğrencilerden biriyim. Pazartesi günkü yazınıza ithafen bir şeyler yazmak istedim, çünkü çok haklı ve önemli noktalara parmak basan bir yazıydı. Gençlere olan duyarlılığınız beni her zaman etkiledi ve çabalarınıza teşekkür de etmek istedim ama bundan önemlisi galiba ilk defa bir şekilde kendi görüşlerimi ifade etmek istedim. Sürekli olarak para propagandası yapılan, sürekli olarak başkalarının hayatına özendirilmeye çalışılan bir gençlik olarak pek çok mankenin adını öğrenmek zorunda kaldığım halde, bu ülkenin yetiştirdiği en değerli kişileri hep kendi emeğimle, başkalarının yardımıyla tanımaya çalışmak zorunda kaldım. Bu çok üzücü bir şey ve kendi adıma bunun için utanıyorum. Biz ülke olarak kendi gençliğimize mankenleri, sanatçı olduğunu düşünen, sesin kırıntısından bile yoksun olan birtakım insanları ve bir şekilde ülkeyi arkadan bıçaklamış kimseleri örnek gösterdiğimiz sürece ben utanacağım kendimden ve gençliğimden. Ben bu ülkenin sahip olduğu gerçek değerleri sadece kendi çabamla değil, basın yayın yoluyla da tanıyabilmek isterdim. Eğer önüme birilerini koymak istiyorlarsa bunu hak eden kişiler olmasını isterdim. Ama tam tersine o kişiler sürekli engelleniyor ve işte sonucunda paradan başka bir şeye önem vermeyen, hayatından nefret eden, sahip olduklarından memnuniyetsiz bir gençlik yetişiyor. Farkında olmadan bilinçaltlarımıza yerleştirdikleri aslında hepimizin işte bir şekilde ayaklarımız üstünde durmamız, bir şekilde köşeyi en kısa yoldan dönmemizdir. Dediğiniz gibi siyaset de bunu yapmanın en rahat yollarından biri olarak görülüyor... Çok acı bir şey. Her geçen gün maneviyatımızdan, değerlerimizden, insanlığımızdan bir şeyler çalıyorlar ve bizi delicesine bir yarışın ortasına, en kısa yoldan parayı bulmamız temennisiyle salıveriyorlar. Oysa para, onu kullanabilecek insan olmadan, onun araç olduğunu anlayacak insan olmadan sadece kölesi olduğumuz bir kâğıt parçası. Güzel kafa yıkıyorlar ve emin adımlarla her geçen gün bu yolda ilerliyorlar. Her geçen gün biraz daha bizi unutarak ya da bizi göz ardı ederek. Bu ülkenin nice değerli insan yetiştirdiğini biliyorum ve ülkenin nelere karşın kazanıldığının da farkındayım ama üstümüzde oynanan bu oyunlar, sürekli kuşatılmamız ve sürekli her yönden farklı tür propagandalara maruz kalmamız eksiltiyor bizi. Oysa ben eksilmek değil çoğalmak istiyorum. Bir de alıştırma ve duyarsızlaştırma politikası var tabii, kanıksatma ve pervasızlaştırma. İşte bu aşama en korkuncu galiba. Çünkü bu aşamadan sonra bir sürüden farksız hale geliyoruz... Ben ülkemi seviyorum, ben umutsuz değilim ama beni yoruyorlar, beni kuşatıyorlar... ...Ama öğrenmek bazen acı verse de yine de hayatımdaki en güzel şeylerden biri. Görüşlerimi biraz dağınık aktardım ve bilmem nasıl bir tablo çizdim ama ben o yazı için de, önceden yazdığınız her şey için de teşekkür ederim size... Teşekkürler...’’ Yarın 14 Şubat, Dünya Sevgililer Günü. Sevgilinize ne alacağınızı söyleyen reklamlar herkese yol gösteriyor. Kurtlar Vadisi Irak filmi akın akın seyircilerce izleniyor. Trabzon’da 16 yaşındaki gencin vurduğu rahip için büyük bir cenaze töreni düzenleniyor. Dünya ‘‘karikatür krizi’’ ile altüst olmuş. Gençler. Değerler. Örnekler. Yaşıyoruz, görüyoruz. Yaşayacağız, göreceğiz. email:erdalatak@superonline.com erdalatak@gmail.com www.erdalatabek.com Suikast silahları ele geçirildi ? GAZİANTEP (Cumhuriyet) Gaziantep’te Kuzey Irak’tan Türkiye’ye giren uluslararası bir taşımacılık firmasına ait TIR’a düzenlenen operasyonda 4 Alman yapımı walter, 2 sigsauer, 1 beratta, 3 ruger ve 34 glock marka suikast silahı ile bu tabancalara ait 82 şarjör ve mermi ele geçirildi. TIR’da bulunan Bahar Ç, Feyzi Y. ile Mehmet Nedim A’nın üzerinde de silah alımında kullanıldığı belirlenen 8 bin YTL ile bin 800 dolar bulundu. Hüseyin Yavuzdemir. TRABZON Vali Hüseyin Yavuzdemir ile CHP’li Belediye Başkanı Volkan Canalioğlu, Trabzon’un imajının dünyaya olumsuz olarak yansımasından üzüntü duyduklarını söylüyor. Yavuzdemir, rahip Andrea Santoro cinayeti için ‘‘Bir rastlantı da olabilir’’ diyor. Canalioğlu ise kentte milli duyguları harekete geçiren provokasyonlar yaşanmasına karşın halkı sağduyulu olmaya çağırıyor. Trabzon’u yöneten iki isim, rahip Santoro’nun öldürülmesi olayından yola çıkarak kentin toplumsal ve ekonomik yapısı ve asayişiyle ilgili ilginç açıklamalarda bulunuyor. Bölgedeki olaylarla ilgili basının hedef tahtasına oturan Yavuzdemir, kentte geçen yıl meydana gelen 50 öldürme olayından sadece birinde ruhsatlı silah kullanıldığına dikkat çekerek silahlanmanın boyutlarıyla ilgili ilginç bir veri sunuyor. Santoro’yu vuran O.A’nın cezaevinde güvenli bir ortamda tutulduğunu belirten Vali Yavuzdemir, ‘‘Çocuk savcılık ve nöbetçi mahkemede konuşmadı. Arkasında başkaları var mı, yapılacak soruşturmada ortaya çıkacaktır’’ diyor. ‘Rastlantı da olabilir’ Yavuzdemir şunları söylüyor: ‘‘Bu cinayet bir rastlantı da olabilir. Polis olayın arkasına bakılması için çalışıyor. Tüm ihtimalleri değerlendiriyor. Çocuğun sosyal çevresine bakmak gerekiyor. Anne ilgilenmemiş. Çocuk problemli, tedavi görmüş. Buna benzer çok çocuk vardır. Yeni ceza sistemi uygulamaya girdikten sonra 16 yaşındaki suçlulara verilen cezalar azaltıldı. Suç örgütleri bu çocukları kullanıyor. Çocuk suçluların sayısı her yerde hızla artıyor. Yasaların etkin hale getirilmesi gerekiyor. Devletin rehabilitasyonu da şart.’’ Vali Yavuzdemir, Trabzon’da son dönemde yaşanan olayların nedenleriyle ilgili de şu bilgileri veriyor: ‘‘Trabzon ulusal refleksleri çok güçlü bir kent. Pontusçuluğa, misyonerliğe büyük tepki var. Halktan bu konuda çok şikâyet geliyor. Ancak ben de ‘ulusal değerlere sahip çıkılırsa olumsuz bir şey yaşanamayacağını’ söylüyorum. Avrupa’da da İslam kültür merkezleri var. Biz burada gayrimüslimlere tepki gösterirsek Avrupa da bu merkezleri kapatır. Halkımıza misyonerlik konusunda demokrat düşünmelerini öneriyorum.’’ ‘Radikal dinciler izleniyor’ Bölge insanının eğitim düzeyi yüksek olmasına karşın yüzde 10 civarında işsizlik olduğunu, yurttaşların suçluların ihbarı konusunda duyarsız davrandığını belirten Yavuzdemir, radikal dinci grupların devletin kontrolünde izlendiğini ifade ediyor. VOLKAN CANALİOĞLU: Kemikler kayıpların ? DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Diyarbakır’ın Kulp ilçesinin Alacaköy kırsalında bulunan toplu mezardan çıkarılarak kimlik belirlemesi için tarafından 2004 yılında İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderilen 11 cesedin, askeri operasyon sırasında kaybolan köylülere ait olduğu belirlendi. Adli Tıp Kurumu, 11 köylünün ateşli silahla öldürüldükten sonra yakıldığını açıkladı. 11 köylünün yakınları, Bolu Dağ Komando Tugayı’nın operasyonlarının olduğu dönemde kaybolan akrabaları nedeniyle AİHM’de Türkiye’yi mahkum ettirmişti. Provokasyon yapılıyor Trabzon Belediye Başkanı Volkan Canalioğlu ise resmi nüfusu 215 bin olan kentte sağlık ve ekonomik gerekçelerle günlük yaşama 400 bin civarında insanın katıldığını, işsizliğin yoğunlaştığını ancak sosyal yaşamın da canlı olduğunu vurguluyor. Trabzon halkının sağduyulu ve katılımcı olduğunu belirten Canalioğlu, ‘‘Ancak insanımızın hırçınlığı da Karadeniz’e benziyor. Bunu sağduyuya dönüştürene kadar olan oluyor. Biz de belediye olarak gençlerin enerjisini kültürel ve sportif alanlarda harcamaları için yatırımlar yapıyoruz’’ diyor. Trabzon’da olumsuzlukların giderilmesi için ailelere de büyük görev düştüğünün altını çizen Canalioğlu, ‘‘Çocuklarımız başı boş bırakılmasın’’ diye konuşuyor. Canalioğlu, rahip cinayetinin sosyo kültürel altyapısıyla ilgili olarak da şu değerlendirmeyi yapıyor: ‘‘Kentimizde Volkan Canalioğlu bağnaz bir yapı yok. Gençlerimiz modanın öncülüğünü yapıyor. Ancak insanımız ülkenin yapısına duyarlı. Bölgede milli duyguları harekete geçiren provokasyonlar yapılıyor. İşsizlik de bunu tepkiye dönüştürüyor. Emniyetin teknik altyapısı ile kadrosunun desteklenmesi gerekiyor.’’ Belediyenin tüm mallarının hacizli olduğuna dikkat çeken Canalioğlu, buna karşın parti ayrımı yapmadan insana ve kente hizmet etmeye çalıştıklarını belirterek şu bilgileri veriyor: ‘‘Yoksullara gıda ve kömür yardımı yapıyoruz. Kadınlara el sanatları, gençlere kültürel kurslar açıyor, her yaş grubuna spor tesisleri ve yeşil alanlar yaratıyoruz.” Güvenlik güçleri, İstanbul’da düzenlenen izinsiz gösterilere panzerlerle müdahale etti. (Fotoğraf:AA) ‘Mezar ev’in sahibi tutuklandı ? CİZRE (AA) Şırnak’ın Cizre ilçesinde, bahçesinde 2 kişinin kemikleri bulunan evin sahibi Abdullah Gül, örgüt üyeliği iddiasıyla Cizre Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesi’ne sevk edildi. Gül, buradaki sorgulamasının ardından tutuklandı. Kemikler, kime ait olduklarının belirlenmesi için İstanbul Adli Tıp Merkezi’ne gönderilecek. Öcalan lehine gösteri: 5 gözaltı İSTANBUL / DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye getirilişinin yedinci yıldönümü olan 15 Şubat öncesi İstanbul ve Şırnak’ta izinsiz gösteriler düzenlendi. İstanbul’da Gazi Mahallesi İsmet Paşa Caddesi üzerinde toplanan grup, cadde üzerinde terör örgütü ve Öcalan lehine slogan atarak yürümeye başladı. Grubu dağıtmak amacıyla harekete geçen güvenlik güçlerine karşı barikat kuran grup, polislere molotofkokteyli ve taş attı. Panzer desteğinde gruba müdahale eden polis, biber gazı sıkarak grubu dağıttı. Ara sokaklara dağılarak kaçan gruptan bazı kişiler, tekrar geri dönerek polislere yine yanıcı madde ve taş attı. Bir süre bu şekilde devam eden kovalamaca, grubun tamamen dağılmasıyla sona erdi. Bağcılar’da da yaklaşık 250 kişilik grup Öcalan’ı destekleyen sloganlarla gösteri yaptı. Gruba polisin müdahalesi üzerine çıkan olaylarda göstericiler de molotofkokteyli kullandı. Olaylarda 5 kişi gözaltına alındı. Şırnak’ın Cizre ilçesinde bir PKK militanının öldürülmesinin yıldönümü nedeniyle düzenlenen törene katılan bir grup, daha sonra Cizreİdil karayolu üzerinde toplandı. Göstericiler buradan ilçe merkezine doğru yürümek isteyince polisle karşı karşıya geldi. Polisle grup arasında çıkan arbedede 2 polis yaralanırken 1 polis linç edilmekten son anda kurtuldu. Haşim Bayram hastanede ? KONYA (AA) Merkezi Konya’da bulunan Kombassan Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Haşim Bayram, dün akşam saatlerinde rahatsızlanınca Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırıldı. Beyin kanaması geçirdiği belirlenen Bayram, ameliyata alındı. Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Alper Yosunkaya, ‘‘2 saat süren ameliyatın ardından hasta reanimasyon servisine alındı. Hasta yaşam destek ünitesine bağlı. Durumu kritik’’ dedi. PWD’nin yaptığı açıklamada olayı gerçekleştiren ekibin PKK tarafından görevlendirildiği belirtildi ‘Kani Yılmaz’ı PKK öldürdü’ ? PKK muhalifleri ve PWD, cinayetten PKK/ KONGRA GEL Başkanı Murat Karayılan’ı sorumlu tutuyor. Kani Yılmaz’ın aracına bomba koyan ismin ‘‘Numan’’ kod adlı Veli Çat olduğu savunuldu. MAHMUT ORAL /ARİF FARAÇ DİYARBAKIR / ŞANLIURFA PKK muhalifleri, Kuzey Irak’ın Süleymaniye kentinde Kani Yılmaz’ın öldürülmesinden örgütü sorumlu tuttu. Cinayetle ilgili bir kişinin gözaltına alındığı belirtilirken PKK’nin protesto edilmesi için çağrılar yapılıyor. PKK’den ayrılarak Partiya Welatparezen Demokratik’i (PWD) kuran örgütün önde gelenlerinden, gerçek adı Faysal Dunlayacı olan Kani Yılmaz ile çalışma arkadaşı Sabri Tori kod adlı Serdar Kaya’nın içinde bulunduğu aracın bombalanmasının yankıları sürüyor. PKK muhalifleri ve PWD, cinayetten PKK / KONGRA GEL Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan’ı sorumlu tutuyor. PWD’nin internet sitesinden yapılan açıklamada olayı gerçekleştiren ekibin PKK tarafından görevlendirildiği, bombayı araca yerleştirenin Şanlıurfa’nın Hilvan ilçesinden ‘‘Numan’’ kod ad lı Veli Çat olduğu savunuldu. Açıklamada, Karayılan’ın koruması olan Çat’ın, geçen yıl PKK’den ayrılarak görevli olarak PWD’ye gönderildiği ve bir yıldır Süleymaniye yakınlarındaki Seyit Sadık Kampı’nda kaldığı belirtildi. Patlayıcıyı sağlayan kişinin ise Karayılan’a bağlı istihbarat üyesi ‘‘Serdar’’ kod adlı Bitlisli bir kişi olduğu savunulan açıklamada, bu kişilerin cinayete ilişkin telefon kayıtlarının bulunduğu vurgulandı. Rızgari adlı PKK muhalifi bir başka site, cinayetle ilgili bir zanlının Kürt güvenlik güçleri tarafından yakalanıp soruşturmaya alındığını açıkladı. Aynı sitede, PKK cinayetlerinin protesto edilmesi için İspanya’da ETA’ya tepki olarak gerçekleştirilen kitlesel yürüyüşlerin yapılması çağrısında bulunuldu. HakPar Başkanı Abdülmelik Fırat, cinayeti PKK’nin işlediğini savundu. Abdullah Öcalan’ın avukatı Şinasi Türk, cinayetin müvekkiliyle ilgisi olmadığını söyledi. FUTBOLCULARA SALDIRI Kurşunlama olayının zanlısı yakalandı Haber Merkezi Trabzonsporlu futbolcular Fatih Tekke ve Gökdeniz Karadeniz ile eşlerinin otomobilleri ve işyerlerinin kurşunlanması olayına karıştığı iddiasıyla aranan Hakan S., İstanbul’da düzenlenen operasyonda yakalandı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin düzenlediği operasyonda, olaya karıştığı ileri sürülen Hakan S. ile birlikte ifadesine başvurulmak üzere bir kişinin daha gözaltına alındığı öğrenildi. Hakan S.’nin, sorgulanmak üzere Trabzon’a götürüleceği bildirildi. Hakan S. dün bir gazetede yer alan röportajında, “İddaa Skandalı”na adı karışan Gökdeniz Karadeniz’in Akçaabat Sebatspor Başkanı Veli Sezgin’in vurulması için para verdiğini iddia etmişti. Bu olayın ardından Fatih Tekke’nin Gökdeniz Karadeniz’in korunması için kendilerinden yardım istediğini ileri süren Hakan S. Trabzon Valisi Hüseyin Yavuzdemir’in de yaşananlardan haberdar olduğunu iddia etmişti. Hakan S. iddiaların ardından Trabzon Cumhuriyet Savcısı’nı arayarak teslim olacağını bildirmişti. Olayla ilgili daha önce de Hakan S.’nin yakını olduğu belirlenen E.K., Bursa’da yakalanarak Trabzon’a götürülmüştü. E.K., sorgusunun ardından tutuklanmıştı. Trabzon’da, 30 Ocak 2006’da Trabzonspor’un kaptanı Fatih Tekke ve eşinin otomobilleri ile Gökdeniz Karadeniz’in eşi Serra Karadeniz’in otomobili ve işyerine yönelik silahlı saldırı düzenlenmişti. SUTV’nin Köln’deki stüdyolarında, ‘‘Muharrem Sohbetleri’’ başlıklı programda ‘‘Alevi Kimliğiyle Yüzleşmek’’ başlıklı bir tartışma yaptık. Programa katılanlar arasında Ozan Ceyhun, Erdoğan Aydın ve benim gibi Alevi kökenli olmayanlarla, sendikacı Yaşar Seyhan, gazeteci Musa Ağcık, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Başkanı Turgut Öker, SUTV Genel Müdürü Hayrullah Akkaya, SUTV Genel Yayın Yönetmeni Necdet Saraç, Fransa Alevi Birlikleri Federasyonu Başkanı Servet Demir gibi Alevi kökenli arkadaşlarımızla, Alevi kimliğiyle ne zaman ve nasıl yüzleştiğimizi konuştuk. Ben Alevi kimliğiyle nasıl yüzleşmiştim? Tarsus’ta Türkmen Alevi köylerinin sayısının tamamını bilmiyorum. Fakat bilebildiğim kadarıyla fazla değildi. Şehirde Alevi komşularımız vardı. Ayrıca Tarsus’taki Arap nüfusu ki o tarihlerde şehrin yüzde 25’ine yakını sanırım Arap’tı da Aleviydi. Ben böyle bir ortamda büyüdüm. Benim ailem TürkMüslümanSünniHanefi’ydi. Yani birilerinin deyimiyle Alevi Kimliğiyle Yüzleşmek bazı karışmalar olsa da ‘‘Beyaz Türk’’ sayılabilirdim. Annemin babası Emin dedem, eğitimini Kahire’de ElEzher Üniversitesi’nde görmüş, beş vakit namaz kılan bir esnaftı. Babamın babası Kürt Hüseyin’i ise hiç tanıma fırsatım olmamıştı. Babam 4 yaşında iken dedem Birinci Dünya Savaşı’na katılmak için Yemen’e gitmiş bir daha dönmemişti. Babaannem eşinin ölüm haberini bile alamamıştı. ??? Bakırcı Emin dedem, farklılıklarla bir arada yaşamaktan hoşlanan tipik bir Anadolu Müslümanıydı. Ortağı Ermeni Agop Göçeroğlu’ydu. Agop Amca, dedemin yanına kalfa olarak girmiş, daha sonra da ortağı olmuştu. Emin dedemin 7 çocuğu vardı. 5’i kız, 2’si oğlan. 5 kızının beşini de okullara göndermiş, bunlardan ikisi öğretmen olmuş, annem ortaokulu bitirmiş, diğer teyzelerim ve dayılarım da ortaokul ve lise öğrenimi görmüşlerdi. Anneannem sokağa çıktığında siyah beyaz kareli çarşafına örtünmeyi tercih ederdi. Kızlarının hiçbirisi örtünmedi. Dedem de onların örtünmelerini istemedi. Dedem, dini bağnaz olarak yorumlayan, kendi deyimiyle ‘‘hacı hoca takımı’’ndan hiç hoşlanmazdı. Demokrat ve çağdaş bir Anadolu insanıydı. Babam Tarsus’un Dedeler köyündendi. Dedeler köyü Eshabı Kehf mağarasının bulunduğu köydü. Babaannem ‘‘Ziyaret Şıhları’’ denen Eshabı Kehf hocalarının ailesinden geliyordu. Babam laik bir Cumhuriyet çocuğuydu. Dinle ilişkisinin çok sıkı olmadığını, namazda niyazda pek gözünün olmadığını söyleyebilirim. Annem de laikliği bir yaşam felsefesi olarak benimsemişti. ??? Böyle bir kültürel arka plan, benim inanç alanındaki anlayışlarımı belirledi. Tarsus’ta en sevdiğimiz komşularımız Nazmiye Hala, Feride Teyze, Nurettin Amca hemen hepsi Aleviydiler. Bu yüzden ben Alevilerle bir arada büyüdüm ve Alevilere ilişkin önyargılar beni pek etkilemedi. Tabii ki Sünni önyargıların bir kısmını çevremden dinliyordum. Bu önyargıları biliyordum. Üzerimde pek bir etkisi olduğunu söyleyemem. Alevi kimliğini anlamamda babamın Bektaşi fıkralarının da önemli bir rolü olmuştu. Sosyalizmi benimsemem ve gençlik hareketi içinde yer almamla durumu derinlemesine kavramam bir arada gelişti. Gençlik yürüyüşlerinde söylediğimiz türküler, Pir Sultan deyişleri Anadolu’daki Alevi kültürünün bir parçasıydı. Bunu zaman içinde anladık. ??? 12 Eylül dönemi benim için İslamiyeti yeniden anlamak, dini ideolojik, sosyal ve siyasal boyutlarıyla incelemek açısından bir fırsat oldu. Cezaevlerinde dini kaynakları bol bol okuma olanağı buldum. Tabii bu okumalarım bir kısmı da Aleviliğin ortaya çıkışı, İslam tarihinde Hazreti Ali’nin rolünü anlamam üzerinde yoğunlaştı. Kulaktan duyma öğrendiğim Aleviliği artık bir toplumsal olgu olarak yeniden anlamaya çalışıyordum. ??? 1990’lar, Alevilerin kimlik talebiyle ortaya çıkmalarını beraberinde getirdi. Çok sayıda araştırma kitapları bu dönemde yayımlandı. Sıvas katliamı ise bir dönüm noktası oldu. Aleviler artık bütün varlıklarıyla ortadaydılar. Bu dönemi bir Alevi Rönesansı olarak yorumlamıştım. Ancak, Sünni önyargılarını aşmak kolay değildi. Bu alanda Aleviler bir mücadeleye giriştiler. Bu mücadele sürüyor. Ülkemizin kimlik bunalımı, biraz da Alevi kimliği, Kürt kimliği gibi bugün kadar görmezden gelinmiş kimliklerin ortaya çıkmasıyla daha da derinleşti. Bunalımı bu kimlikleri de tanıyan ancak sağlam bir demokrasiyle aşabileceğimizi şimdi daha iyi görüyoruz. CUMHURİYET 04 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear