28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 ŞUBAT 2006 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Yalnızlıklar Hollanda’da Yazarlar çoğu zaman çevrelerinde ve kendi memleketlerinde bile gurbettedirler aslında. Roman ve öyküleriyle tanıdığımız Hasan Ali Toptaş da şiirlerini, ‘‘Yalnızlıklar’’ı, yazarlık serüveninin ilk yıllarında, ‘‘Beni anlamıyorlar, artık yazmayacağım’’ dediği bir dönemde yazmıştı: ‘‘Ben ninemi yalnızlık sanmıştım bir keresinde. / O yıllarda söylenceler eşkıya türküleriyle başlardı / Ninemin sesinden keklik ötüşleriyle çınlayan / kekik kokulu ormanlar geçmezdi hiç; / dağlar geçerdi / geçerse; / kanlı, / fermanlı / ve dumanlı dağlar geçerdi.’’ Hasan Ali Toptaş, geçen hafta Hollanda’ya gitti. ‘‘Yalnızlıklar’’ı Amsterdam’da, Rotterdam’da, Alkmaar’da, Den Haag’da Theater Rast tarafından Hollandaca olarak sahnelenmeye başlıyor çünkü... Toptaş ile yolculuğa çıkmadan önce konuştuk. ‘‘Bir yapıtımı ilk kez başka bir sanat dalının merceğinden göreceğim’’ dedi, ‘‘Üstelik, Yalnızlıklar’ın bir gün, Spinoza ile Van Gogh’un yaşadığı topraklarda sahneleneceği aklımın ucundan bile geçmemişti’’... Doldurulan kıyı SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU NeoLikya Likyalılar, MÖ 3. yüzyılda Patara’da çeşitli hanedanlıkları federal yapı altında birleştirip bir meclis kurmuşlar. Amerikalılar, işte bu Patara’daki kent meclisinin, anayasal sistemlerine, hatta Washington’daki Capitol binasına örnek oluşturduğunu ileri sürüyorlar. Amerikan kongresinin eski üyesi, Patara’nın kapı komşusu Kalkan’ın yeni sakini Stephen J. Solarz, Amerikan Anayasası’nın 220. yıldönümü kutlamalarının gelecek yıl Patara’da yapılması için ABD Kongresi’nde girişimlerini işte bu yüzden sürdürüyor. Fazıl Say, yeni bestelediği ‘‘Patara’’ adlı bale eserinin Patara’da işte bu yüzden sergilenmesini bekliyor. Prof. Dr. Fahri Işık, Patara kent meclisi kazılarına Amerika’da destek bulma arayışlarına işte bu yüzden devam ediyor. İşte bu yüzden TBMM Başkanı, Kültür Bakanı Patara’ya yakın ilgi gösteriyorlar... Ah, ah... Amerikan Kongresi PataBesni Kutluca köyünde 7 yıldır ilköğretim okulunda görev yapan bir Saadet Tabakcı öğretmen var. Onun sınıfındaki öğrenciler, okuma saatlerinde klasik müzik eşliğinde kitap okuyorlar... En çok kitap okuyan arkadaşlarının ismini ve fotoğrafını ‘‘kitap kurdu’’ yazan panoya asıyorlar... Yazarlarla mektup arkadaşra’da bir toplansa; bakın, görün nasıl başımız göğe erecek... Bu arada, başka ilgi çekici gelişmeler de yaşanmıyor değil hani. Örneğin, yabancılara mülk satışını kolaylaştıran yasa TBMM’den geçiyor. Patara’nın burnunun dibindeki köylerde, Kaş’ta, Kalkan’da Amerikalılar, İngilizler, Almanlar arsalar alıyor, mülk ediniyor, villalara yerleşiyorlar. İnternet siteleri açılıyor, emlak şirketleri kuruluyor, pazarlamacılar, aracılar türüyor... Bir yanda yoksul Türk köylüsü, öbür yanda varlıklı yabancı yerleşimci. Bastırıyorlar parayı, götürüyorlar arsayı. Alan razı, satan razı... Serbest piyasa düzeninde yaşıyoruz artık. Kopenhag kriterlerine, neoliberal düzene, global vizyona karşı çıkacak değiliz ya... Ne mutlu bize. Serbestleşiyoruz, küreselleşiyoruz ve hatta neoLikyalılaşıyoruz! nelerini getiriyorlar... İnternet üzerinden kitap kampanyası başlatıyor, okula kütüphane oluşturuyorlar... İşi aydın, aklı aydın, gönlü aydın Saadet öğretmenin çocukları, bu 23 Nisan bayramında da, Ankara’ya gelip Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i ziyaret etmeyi düşlüyorlar... Saadet Öğretmen’in Çocukları lığı yapıyorlar... Çevredeki müzeleri gezdikleri için arkeoloji müzesi ile etnoğrafya müzesinin işlevlerini birbirine karıştırmıyorlar... Nemrut Dağı’nı, Arsemia Tapınağı’nı, Cendere Köprüsü’nü, Kâhta Kalesi’ni, Karakuş Tepesi’ni gezdikleri için yerel tarihi daha iyi anlıyorlar... Birinci sınıftan başlayarak satranç oynuyorlar... Kaymakamı, il milli eğitim müdürünü, hastane başhekimini, yüzbaşıyı, inşaat mühendisini sınıflarında konuk edip tanıştıkları için yurttaşlık bilgisinden tam not alıyorlar... Veli toplantılarına an Önce, Yalova’nın Altınova ilçesine bağlı Hersek yöresinde çekek, yat ve ağır tonajlı gemi yapım sanayilerinin kurulmasına karar verildi. Ardından, Türkiye’nin 40 en büyük gemi yapımcısının bir araya gelerek kurduğu şirkete, Hersek’te 4.5 km. uzunluğundaki kıyı 49 yıllığına verildi. Alanda dolgu çalışmaları başladı. Güzelim kıyı elden gidecekti, başta Subaşı Belediyesi olmak üzere yöre halkı gelişmelere karşı çıktı. Yalova Valiliği de ‘‘ön izin süresince bu alanlar herhangi bir şekilde fiili kullanımı olmaksızın sadece bu işlemlerin yerine getirilmesi amacıya kullanılacaktır hükmü getirilmesine rağmen yapılan kontrolde söz konusu alanlar üzerine anılan madde hükümlerine aykırı olarak inşai faaliyetlerde bulunulduğunu’’ belirleyerek doldurma işlemlerini durdurdu. Hersek kıyısı şimdilik kurtuldu. Şimdilik... Krizin Ardındaki ‘Reji’ Tarih bu çılgınlığı nasıl kayda geçecek? Şaşkın bir Danimarkalı gazetecinin ‘‘12 karikatür’’ ısmarlaması ile mi? İlk kez Batı baskısı ile sandıkta yarışa zorlanan Mısır Devlet Başkanı’nın açtığı ‘‘derin hesaplaşmayla’’ mı? İkinci şık daha olası gözüküyor. Karikatürlerin yayımlandığı 30 Eylül 2005 tarihi ile Danimarka’nın ŞamBeyrutTahran büyükelçiliklerinin ateşe verildiği Şubat 2006 arasındaki gelişmeler netlik kazandıkça; şu ya da bu nedenle Batı tarafından sıkıştırılan Arapİslam ‘‘rejimlerinin’’ tırmanıştaki rolü ortaya çıkıyor. Ortadoğu’nun lider ülkesi Mısır! Tırmanışı tetikleyen ilk isim: Ahmet Abu Laban. ‘‘Filistin asıllı’’ bir Danimarkalı olan Abu Laban kim? Ekim ayında Rasmussen’den randevu talep eden İslam ülkeleri büyükelçilerini harekete geçiren ‘‘Danimarka İslam Cemaati Başkanı’’. Rasmussen randevu talebini geri çevirince Laban, karikatür krizini ‘‘ümmete taşıyor’’. Ve ‘‘12 karikatür’’ için ‘‘43 sayfalık’’ bir dosya hazırlayarak beraberinde aldığı bir grup imam ve ulema ile Mısır’a hareket ediyor. Laban heyeti ‘‘43 sayfalık’’ dosyaya, ‘‘Jyllands Posten’’de çıkan karikatürlerle birlikte ‘‘3 karikatür’’ daha koyuyor. Ancak ‘‘iğrenç’’ sıfatıyla tanımlanabilecek bu karikatürler, Danimarka basınında yayımlanmadıkları halde ‘‘yayımlanmış gibi sunuluyor’’! Bunları geçen hafta ‘‘Sağnak’’ta yazmıştım. Bunun akabinde olanları, ‘‘International Herald Tribune’’de (IHT) (‘‘How Rage Built’’ ve ‘‘Don’t Yield to Extremists’’te 10 Şubat) çıkan iki yazıda okudum. ‘‘IHT’’nin aktardığı şemaya göre, karikatürleri Mısır; ‘‘Batı’yla bir hesap görme aracına dönüştürüyor’’ ve Danimarka İslam cemaatinden bayrağı devralıyor. Tepkilerin çığ gibi büyümesinde Mısır, katalizör rolü oynuyor. Mısır’ın bu işe önayak olmasının nedeni Mübarek’in kuyruk acısıymış. Danimarka çünkü geçmişte ‘‘Mübarek’in insan hakları ihlallerini’’ eleştiren kesimleri finanse etmiş! Danimarkalı İslam temsilcilerinin oluşturduğu heyet, Kahire’de bir basın toplantısı yapıyor. Danimarka’da aşırı sağın ‘‘Kuran’ı yasaklamak’’ peşinde olduğunu söylüyorlar. Bazı gazetelerde Danimarka’da Kuran’ın ‘‘sansürleneceği’’ yolunda iddialar da yer alıyor. Söz konusu heyet bu arada Müftü Tantavi ve Arap Ligi Başkanı Amr Musa ile birlikte Mısır Dışişleri Bakanı Ahmet Abul Gheit tarafından kabul ediliyor. Aynı tür Yine her olayı kendi çıkarına yontan bildik bir tür ile karşı karşıyayız. Adı belli de, sıfatı değişik bu kez: ‘‘Provokatür.’’ ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr İKÖ Zirvesi, ikinci dönemeç Dışişleri Bakanı Abul Gheit, (43 sayfalık) dosyayı, Mekke’de aralık ayında gerçekleştirilen İslam Konferansı Örgütü’ne (İKÖ) taşıyor. Danimarka İslam delegasyonunun beraberinde getirdiği dosyanın masaya yatırıldığı İKÖ toplantısı, krizin ‘‘en can alıcı dönüm noktası’’ olarak betimleniyor. ‘‘International Herald Tribune’’; ‘‘İKÖ konuya eğilene dek, karikatürler İslam dünyasında kayda değer etki yaratmamıştı’’ diyor. Gazetenin analizine göre, Batı’nın Ortadoğu’da tetiklediği demokrasi ajandasından rahatsız olan bölge ülkelerinin amacı, ‘‘Araplar nezdinde, Batı tipi özgürlükleri karalamak’’! ‘‘İHT’’ söz konusu ülkelerin, ‘‘Batı’nın özgürlük ajandası İslama hakaretle eşdeğerdir’’ mesajını sahiplendiklerini ve de ‘‘Demokrasi diye önümüze getirdikleri şey bakın işte bu pis karikatürlerdir!’’ noktasından hareket ettiklerini belirtiyor. ‘‘İHT’’; Mısır çıkarmasına paralel olarak, Lübnan’a da (gene Danimarka’dan) ikinci bir heyet yollandığını söylüyor. Lübnan Dışişleri Bakanı Kahire’den kendisine bir mektup getiren Mısır Büyükelçisi’ni kabul ediyor. Böylece Mısır, Lübnan’da da devreye girmiş oluyor... Mektupta malum karikatürler var! Lübnan’a yollanan delegasyon sonra Beyrut’tan Şam’a uğruyor. Bir yanda Mısır’ın yönlendirdiği Ortadoğu trafiği, diğer yanda İKÖ toplantısı... Danimarka mallarına boykotla başlayan ve gitgide şiddete kayan ivmeyi yaratıyor! Ortadoğu’da ateşe verilen ilk Danimarka büyükelçiliklerinin Şam (4 Şubat) ve Beyrut (5 Şubat) olması rastlantı değil. Bunları 6 Şubat’ta Tahran’da ateşe verilen Danimarka Büyükelçiliği izliyor ki İran’da malum Batı’yla ‘‘nükleer ihtirasları’’ yüzünden bir başka bilek güreşi sürdürüyor. Bu iş günbegün Hz. Muhammet karikatürlerinin çok ötesine geçen bir boyut kazanıyor. Mesele yalnız Ortadoğu’nun Batı’yla hesaplaşmasından ibaret değil. 11 Eylül sonrasında su yüzüne çıkan Batı’nın İslamla hesaplaşması da denklemin içinde. Türkiye bu iki hesaplaşmanın merkez üssünde. Devamı cumartesiye. Yurtdışında Çalışan İki SSK Emeklisi SORU: SSK emeklisiyim. Yurtdışına çalışmaya gideceğim. Sorum: Yurtdışında çalışmaya başlarsam, SSK’den aldığım emekli aylığım kesilir mi? Kimine göre kesiliyormuş, kimine göre kesilmiyormuş (F.İ.) YANIT: SSK’den yaşlılık aylığı alanlardan yurtdışında çalışmaya başlayanların SSK’den aldıkları yaşlılık aylıklarının kesilip kesilmemesi, emekli olma koşullarına bağlıdır. 1. KOŞUL: Yurtdışında çalıştıktan sonra, Türkiye’ye kesin dönüş yapıp, yurtdışında geçen çalışma sürelerini borçlanıp ve borcunu da ödedikten sonra SSK’den yaşlılık aylığı alanlar, yeniden yurtdışında çalışmaya başladıklarında, SSK’den aldıkları yaşlılık aylığı kesilir. 15 Eylül 1985 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan, ‘‘Yurtdışında Bulunan Türk Vatandaçlarının Yurtdışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında 3201 Sayılı Yasanın Uygulama Yönetmeliği’’nin ‘‘Aylığın kesilmesi ve yeniden başlaması’’ başlıklı 12. maddesi bu konuya açıklık ve kesinlik getirmiştir. ‘‘Yurtdışındaki hizmetlerini borçlanarak aylığa hak kazananların bu aylıkları, Sosyal Güvenlik Sözleşmesi yapılmış olup olmadığına bakılmaksızın herhangi bir ülkede çalışmaya başladıkları tarihten itibaren kesilir. Yurda tekrar kesin dönüş yapanlara, talepleri üzerine eski aylıkları dönüş tarihini takip eden aybaşından itibaren ödenmeye devam edilir.’’ SSK’den aldığınız yaşlılık aylığına, yurtdışında geçen sürelerinizi borçlanarak hak kazandıysanız, yeniden yurtdışında çalışmaya başlamanızla birlikte yaşlılık aylığınız kesilir. 2. KOŞUL: SSK’den aldığınız yaşlılık aylığı, yurtdışında geçen süreler göz önüne alınmadan Türkiye’de geçen sigortalı sürelerin tümü üzerinden bağlanmış ise, yurtdışında çalışmaya başladığınızda yaşlılık aylığınızın kesilmeyeceği yargı kararında vurgulanmıştır. (*) ‘‘Davacıya Türkiye’deki çalışmaları göz önünde tutularak 1.6.1987 tarihinden itibaren aylık bağlandığı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, yurtdışındaki çalışmalar değerlendirmeye alınmaksızın salt Türkiye’deki çalışmalar göz önünde tutularak 506 sayılı Yasa’nın 60. ve ardından gelen maddeleri gereğince sigortalıya maaş bağlandıktan sonra sigortalının yurtdışında çalışmaya başlaması durumunda yaşlılık aylığının kesilip kesilmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Davacının 506 sayılı Yasa’ya tabi olarak çalıştığı prim ödeme gün sayısının 7800 gün, sigortalılık başlangıcının da 25.8.1952 tarihi olduğu göz önünde tutularak SSK’nin 60/Ac maddesi gereğince yaşlılık aylığı bağlandığı dosyadaki bilgi ve belgelerden açıkça anlaşılmaktadır. Öte yandan, Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 63A maddesine göre, bu kanuna göre, yaşlılık aylığı almakta iken sigortalı olarak çalışmaya başlayanların yaşlılık aylıkları çalışmaya başladıkları tarihte kesilir. Madde ile; Türkiye’de 506 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı olarak çalışanların amaçlandığı açıktır. Başka bir anlatımla, yurtdışındaki çalışmaların, 506 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı olarak değerlendirilmesine olanak olmadığı ortadadır. Nitekim bu yön aynı maddenin (B) bendinde, sigortalı olarak bir işte çalışmaya başlayanların yazılı talepte bulunmaları halinde yaşlılık aylıklarının ödenmesine devam olunacağı, ancak bunlardan yüzde 24 (yüzde 30) oranında sosyal güvenlik destek priminin kesileceği, bu primin 1/4’ü sigortalı hissesi, 3/4’ü işveren hissesi olduğu açıkça vurgulanmıştır. Kuşkusuz sosyal güvenlik destek primi kesecek işverenin Türk işveren olduğu açık seçiktir. Bundan başka, Türkiye ile Federal Almanya arasında imzalanan sosyal güvenlik anlaşmasında da, yaşlılık aylığının kesileceğine ilişkin bir düzenlemenin mevcut olmadığı da söz götürmez.(...)’’ Kısaca, SSK’den aldığınız yaşlılık aylığı, yurtdışında geçen çalışma süreleriniz eklenerek bağlandıysa, yurtdışında çalışmaya başladığınızda aylığınız kesilir. Yaşlılık aylığınız, Türkiye’de geçen çalışmaların tümü üzerinden bağlandıysa, yurtdışında çalışmanız durumunda aylığınız kesilmez. (Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, 28.6.1999 Tarih, 1999/969 Esas, 1999/4934 Karar) HARBİ SEMİH POROY BULMACA HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hayatepik?mynet.com SEDAT YAŞAYAN OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 13 Şubat www.mumtazarikan.com KÜÇÜKÇEKMECE 2. AİLE MAHKEMESİ’NDEN BAKİ OFLAZ’A İLANEN TEBLİGAT Esas No: 2005/401 / Karar No: 2005/1209 19.12.2005 tarihli karar ile Yozgat ili Boğazlıyan İlçesi Bahçeler Mahallesi/Köyü C: 7, HN: 23’de nüfusa kayıtlı Halil İbrahim ve Zehra’dan olma 22.09.1969 doğumlu Baki Oflaz ve aynı yer nüfusuna kayıtlı eşi Cemal ve Fatma’dan olma 15.10.1971 doğumlu Nazan Oflaz’ın boşanmalarına karar verilmiştir. Daha önce duruşma gününü bildirir açıklamalı dava dilekçesi de davalıya ilanen tebliğ edilmiş olduğundan bu ilanın yayınlanmasından itibaren 15 gün sonra gerekçeli karar davalı Baki Oflaz’a tebliğ edilmiş sayılacağı ve bunu takip eden 15 gün içerisinde kararı temyiz edebileceği aksi halde boşanma kararının kesinleşeceği davalı Baki Oflaz’a ilanen tebliğ olunur. 03.02.2006 Basın: 5320 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ İspanya 1 diktatörü 2 Franco’nun lakabı. 2/ Köy 3 oyunlarını yö 4 neten kimse 5 ye verilen ad... 6 Yapma, etme. 3/ Tavlada 7 ‘‘üç’’ sayısı... 8 Yoksullara yi 9 yecek dağıtan 1 2 3 4 5 6 7 8 9 hayır kurumu. 4/ Ka1 A B U L L A B U T zak başkanlarına ve2 M A K İ S EME rilen ad... Şaşma be3 A S A B A L A L lirten bir ünlem. 5/ L E Ç E M İ Euro’ya geçmeden 4 5 M A A R R E İ S önce İtalya’nın para 6 E Ş O F İ S birimi. 6/ Serbest A V E L E meslek adamlarını 7 S U T 8 İ R E M AMA T içinde toplayan resmi 9 H E B E N N E K A birlik... Köydeki işlerin elbirliğiyle bitirilmesi. 7/ Bir tür ince meşin... Telli bir çalgı. 8/ Bir kimsenin ölümünden duyulan acıyı dile getiren şiir... Bir şeyin doğru olduğunu belirtmek için yapılan işaret. 9/ ‘‘Süsen’’ de denilen, güzel görünüşlü ve kokulu bir süs bitkisi... Denizli’nin bir ilçesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ ‘‘Hovarda’’ sözcüğüyle özdeşleşmiş İtalyan maceracı. 2/ Kuran’ın her tümcesi... Dağlık bölgelerde söylenen türkülerin makamı. 3/ Öğütülmüş tahıl... Antalya ilinde bir baraj. 4/ Sürekli... Anadolu’da kurulmuş eski bir uygarlık. 5/ Ufak bir balık. 6/ Bizans döneminde İstanbul’da siyasal suçluların kapatıldığı ünlü zindan. 7/ Kaynağı mitolojik çağlara dayanan kirişli bir çalgı... Bir cetvel türü... Yiyecek bulamayan, yoksul kimse. 8/ 106 taşla oynanan bir oyun... İslam dünyasının Nasreddin Hoca’sı. 9/ Tembellik. CUMHURİYET 17 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear