14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 EKİM 2006 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr İstanbul Oyuncak Müzesi’ni yerli ve yabancı birçok konuk ziyaret ediyor 15 ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Sen hayatta olmayabilirsin!.. Beş yaşındaki çocuk, annesinin elinden tutmuş İstanbul Oyuncak Müzesi’nden ayrılırken bir an durdu, geriye baktı ve buruk bir ses tonuyla şunları söyledi: ‘‘Anne, biz bu eve taşınalım mı!..” Çocuk, müzede annesinin çocukluğuyla tanışmış, arkadaş olmuştu. Oyuncakların büyüleyici, renkli dünyasında annesini kendisine daha yakın hissetmiş, aralarında farklı, hem de çok farklı bir iletişim kurulmuştu. Oyuncak müzesini gezen çocuklarda tarih ve koruma bilincinin oluşması işte böylesine keyifli ve de hayatlarında asla unutamayacakları en mutlu anlarında başlıyor. ‘İyi ki varsınız’ Kıskançlık Nöbetlerim... İki gün önce bu sayfalarda, İtalya’nın Friuli Venezia Giulia (FVG) bölgesiyle İstanbul arasındaki ilişkileri , ‘Türkler Avrupa’da’ başlığı altında toplanan sanatsal etkinlikleri sizlerle paylaştım. Ancak, elbet tüm yörenin özellikleri ve nitelikleri Türkiye’ye, Türk kültürüne duydukları ilgiyle sınırlanmıyor... Bugün pazar; sizi FVG bölgesinde çok kısa bir gezintiye çıkarıyorum. (daha genişi için Gezi ekimizi bekleyeceksiniz...) Gezinti boyunca zaman zaman kıskançlık nöbetlerim tuttu. Ne zaman nerede, artık onu bulmak size kalıyor... İşte birkaç satır başı: ??? Trieste’deyim: FVG bölgesinin merkezi... Habsburg’lar tarafından ticaret limanı olarak kurulmuş. Geçmiş görkemi, zenginliği, eski Roma, Venedik, Bizans, Gotik, Rönesans, Barok, ‘Art Nouveau’ mimari yapı tarzları yan yana uyum içinde yerli yerinde duruyor. Tıpkı Slav, Germen, Latin kökenli insanları gibi... James Joyce’dan İtalo Svevo’ya (ikisinin de caddelerindeki heykellerine sarılıp öpebilirsiniz!) birçok sanatçının burayı benimsemesinin nedeni, geçmişin nostaljisiyle, bugünün dinamizmini ve geleceğe atılımı iç içe harmanlaması olabilir... Nüfusu 210 bin ama 30 kadar tiyatroları var. (Milano gibi diyorlar.) Bununla müthiş övünüyorlar! 20 yıl önce İtalya’nın en yoksuluyken bugün kişi başına gelir 25 bin Avro. (Yine, Milano gibi diyorlar!) Dikkatimi çeken bir nokta: Bir ana caddede onarım kazısı vardı. Baktım koca iş makinelerinin altına tahta platformlar döşemişler. Bu ne diye sordum. Çalışırken, Roma döneminden kalma taşlar bozulmasın diyeymiş! En son ne zaman onarım gördü bu cadde? Hesap kitap yaptılar, 24 yıl önce dediler. Herhalde 24 ay olmalı dedim. Hayır, 24 yıl önceymiş... ??? Udine’deyim: Bölgenin tam ortasında. Bu kentin adını, okuldaki sanat tarihi derslerinden biliyorum. Burası 18. yüzyıl ressamı, fresk ustası Tiepolo’nun şehri. Zaman az, Tiepolo’nun eseri çok. Şimşek hızıyla, onun eserleriyle bezenmiş, sonradan müzeye dönüştürülmüş Papalar Sarayı’nı ve Udine Katedrali’ni dolaşıyorum. Mimariyle resim sanatını bir arada yoğuruşuna; resme (dinsel bile olsa) güncel yaşamın aydınlık yüzünü, aydınlık renklerini katmasına; mimariye resimleriyle sonsuzluk eklemesine tanık oluyorum. Gördüklerimi hazmetmek için bir kahve bulmalıyım. Rehberimiz, dünyalar akıllısı Anna, bizim bin yıllık kahvemize gidelim diyor. Gidiyoruz... ‘Bin yıllık’ laf gelişi elbet. Ama annesi de, büyük babası da aynı kahveye gidermiş... Sahi siz geçen yıl gittiğiniz kahveyi, doğduğunuz evi, gittiğiniz ilkokulu bulabiliyor musunuz? ??? Gül ile üzümün aşkı: Trieste ile Udine arasında uçsuz bucaksız üzüm bağları... Bildiniz, şarap bölgesi. Sıra sıra bağlar, set set yamaçları, rüzgârlı tepeleri, uçsuz bucaksız ovaları kaplıyor. Dikkatimi çekti: Bağlarda birkaç sıranın başında bir gül fidanı, gül dalı, açmış güller... Açıkladılar: Eskiden toprak ölçümleri için teknoloji yokken, her sıranın başına bir gül dikilirmiş ki, toprağın niteliği anlaşılsın diye. Gül açmazsa demek ki, toprağın bir sorunu var! Bugün o işlevi gelişmiş araçlar görüyor. ‘‘Ama o kadar güzel görünüyordu ki, bu geleneği sürdürdük’’ dediler... Gülle üzümün aşkını da kıskanmadım değil doğrusu. Biz, bırakın ‘güzel’i kovalamayı, bağcılığı, şarapçılığı öldürmek, yok etmek için elimizden geleni yapıyoruz... Neyse bizim güllerimizin de bülbülü var diye teselli bulacakken, arkadaşlardan biri demez mi, ‘‘Bu İtalyanların hiç aklı yok! Vereceksin buraları, bu kentleri, bizim Turizm ve Kültür Bakanlığı’na ya da yerel yönetimlere, tatil siteleri, gökdelenler, alışveriş merkezleri, bak ne rant getirir!’’ Gerçekten şu İtalyanlar bir toplumsal bellektir tutturmuşlar! Ülkemin gezginci ruhları, en iyisi siz bir an önce Friuli Venezia Giulia bölgesini gidin keşfedin! Bakarsınız AB süreci, kültürel ekonomik ilişkiler vb. derken, adamları bize benzetmeye kalkarız... zeynep?zeyneporal.com Faks: 0 212 257 16 50 rından birine sahip olacak Oyuncak Müzesi... Söz sokaktan açılmışken, adı gibi bir insanı, Kadıköy Belediyesi Fen İşleri Müdürü Düzgün Meriç’i ve çalışma arkadaşlarını da sevgiyle selamlıyorum. İstanbul Oyuncak Müzesi Kadıköy’de, Dr. Zeki Zeren Sokağı’nda bulunuyor. Sokağımıza adını veren Sayın Zeren, tıp tarihimizin en büyük anatomi hocalarından biridir. Biz de, Kadıköy Belediyesi’nin desteğiyle ülkemizin kültür ve sanat anatomisindeki kamburları düzeltmeye, kırıkları tedavi etmeye uğraşıyoruz. Bu konudaki tek ilacımız, tek merhemimiz ise müzenin kapısından içeri giren ziyaretçilerimizdir... ‘Bu ülkeyi siz yönetseniz’ İstanbul dışında olduğum için, müze görevlilerinin tanık olduğu bir olay da şudur: Suudi Arabistan’dan kalkıp, oyuncak müzesini görmek için İstanbul’a gelen yedi Arap, kaldıkları beş yıldızlı otelde Oyuncak Müzesi’ne nasıl gideceklerini sormuşlar!.. Otel görevlilerinin müzeden haberdar olamayışlarına şaşıran misafirlerimiz, ülkelerinden internet aracılığıyla edindikleri adres sayesinde müzeye ulaşmayı başarmışlar!.. Müzede en çok kalan, oyuncakları saatlerce inceleyenlerin Japon konuklarımız olduğunu söylesem, eminim hiç şaşırmazsınız. Ziyaretçi defterine Japonların yazdıklarını okuyamıyorum ama, Filiz Demirbaş’ın duygularını sizlerle paylaşabilirim: ‘‘Sayenizde çocukluğumu hatırladım; 56 yaşlarımı bir kez daha yaşadım. Çok duygulandım... Çocuklarıma bu oyuncaklarla nasıl oynadığımı anlattım. Bir gün ben olmayacağım, fakat çocuklarım, çocuklarını bu müzede gezdirirken beni anlatacaklar ve anacaklar...’’ Ziyaretçi defterinin sayfalarını karıştırırken Yunanistan’dan, Hollanda’dan gelen ziyaretçilerin el yazıları, aydınlanmanın yalnızca bir millet için değil, tüm insanlık adına yapılması gerektiği gerçeğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Sırada, bir yazarın alabileceği en büyük ödül geliyor. İşte, küçük Emine’nin müzeyi gezdikten sonraki duyguları: ‘‘Her çocuğun bir kahramana ihtiyacı vardır. Benim kahramanım sizsiniz. Sizin ata ve silaha ihtiyacınız yok. Şiirleriniz, öyküleriniz ve müzeniz sizin silahlarınız... İyi ki varsınız ve bu müzeyi kurmak için savaştınız.’’ Türkiye’de bir müze kurmanın ne denli zor olduğunu bilerek çıktım yola. Hatta zor değil, ‘imkânsız’ olduğunu desem, yanlış ol maz... Bir yılı aşkın sürede karşıma çıkan aydınlanma, kültür ve sanat düşmanı canavarın dişlerine karşı en büyük kalkanım, müzenin ziyaretçi defterine yazılanlar oldu, olmaya da devam ediyor. Bu yolda görebildiğim en somut, en büyük desteği ise Kadıköy Belediyesi veriyor. Türkiye’de sivil müzeciliğin yolunu açma çabamda Sayın Selami Öztürk, Oyuncak Müzesi’nin bulunduğu sokağı boydan boya yeniliyor ve bu desteğiyle de ülkenin her köşesinden gelen ziyaretçilerin sevgisini kazanıyor. Birkaç hafta sonra İstanbul’un en güzel sokakla Zeynep Denizelli, ‘‘Keşke bu ülkeyi siz yönetseydiniz’’ diye yazmış deftere... Sevgili Zeynep, yöneteceğim!.. İnan bana yöneteceğim!.. Müzenin ziyaret defterine ‘‘Sen hayatta olmayabilirsin’’ diye yazan küçük parmaklar çoğalıp, ülkenin geleceğine karar veren imzaları attığında, bu ülkeyi ‘sen’ diye tanımladığın düşünce yönetiyor olacak... Dip balığı: İstanbul Oyuncak Müzesi’nde Yelda Baler’in fotoğraf, Akgün Akova’nın ise yaratıcılık dersleri başlıyoor!... Akova’nın derslerine Sunay Akın da katılıyooor!.. Tel: 0216 359 45 50 51 ‘Ben Eskiden Küçüktüm’ 6 Ekim’de İş Sanat’ta Sevgi köprüleri kurmak Kültür Servisi İş Sanat, geçen sezon seyirciden yoğun ilgi gören ‘Ben Eskiden Küçüktüm’ adlı oyunu bu sezon yeniden tiyatroseverlerle buluşturuyor. Ali Poyrazoğlu’nun oyunculuğunun yanı sıra yazarlık ve yönetmenliğini de üstlendiği, oyuncuların, palyaçoların, kuklaların, canlı müziğin ve dansın iç içe geçtiği oyun, 6 Ekim’den itibaren sahnelenecek. ‘Ben Eskiden Küçüktüm’, Ali Poyrazoğlu’na Afife Tiyatro Ödülleri ile Sadri Alışık Ödülleri’nde Yılın En Başarılı Müzikal Komedi Erkek Oyuncusu ödülünü kazandırmıştı. Tiyatronun perdesinin, koltuklarının, kostümlerinin, anılarının, kulise asılı kalmış tiradların satıldığı bir açık artırmanın öykülendiği oyun, yaşama tutunmanın, insandan insana sevgi köprüleri kurmanın yollarını anlatıyor. Sirk sanatları yönetmenliğini Dominique Denis’in yaptığı, kuklaların Karel Bozek tarafından hazırlandığı oyunda Ali Poyrazoğlu sahneyi Özdemir Çiftçioğlu, Berrak Kuş, Eser Ali, Onur Şenay, Korhan Başaran, Richard Lanieps, Murat Ilgar, Oylum Karakaş ve Cankat Esen ile paylaşıyor. Oyun, 6, 7, 12, 13, 14 ve 19 Ekim günleri saat 20.00’de, 8 ve 15 Ekim günleri ise saat 15.00’te sahnelenecek. (0 212 217 29 99) Oliver Stone Bush’a yüklendi LONDRA(BBC) Sinema yönetmeni Oliver Stone, ABD Başkanı George W. Bush’u, ülkeyi 10 yıl geriye götürmekle suçladı. San Sebastian Film Festivali’nde konuşan Stone, 11 Eylül saldırılarının yarattığı politik ortamdan rahatsızlık duyduğunu, 11 Eylül’e karşı verilen aşırı tepkinin kaynakların boşa harcanmasına, fanatiklerin cesaretlenmesine neden olduğunu ve Amerikalı olmaktan artık utanç duyduğunu söyledi. 11 Eylül’den itibaren tüm dünyada kutuplaşmalar yaratıldığını, son 5 yıl boyunca dünyanın, saldırıların yarattığı sallantılarla çalkalandığını belirten Stone, Bush’un ABD’yi 10 yıl, belki de daha fazla, geriye götürdüğünü iddia etti. Bu arada yönetmenin son filmi ‘Dünya Ticaret Merkezi’ eleştirmenlerden tam puan aldı. Stone, filmde, 11 Eylül saldırıları sonucu yıkılan Dünya Ticaret Merkezi’nin enkazında yaşam savaşı veren iki adamın öyküsünü anlatıyor. CUMHURİYET 15 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear