26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 1 EKİM 2006 PAZAR 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Tiyatro yazarı, kuramcı, yönetmen Bertolt Brecht, ölümünün ellinci yılında anılıyor SANATA BAKIŞ SELMİ ANDAK Brecht yaşadı mı sahi? EMRE ERDEM Gürer Aykal ile... Müzik dünyasında Gürer Aykal adı denince, sadece orkestra şefi tanımlaması ve yorumu yeterli kalmaz?! Şayet herhangi bir konseri izlerken, müzikseverlik duygunuz etkinliğini artıracak duruma gelir ise sahnede programa göre herhangi bir bestenin seslendirilişini yöneten şef Gürer Aykal adını taşıyorsa, yapıtı çalınan bestecinin tüm duyguları, kişiliği ve dinleyiciye iletmek istediği müzikte bir ayrıcalık saptanmıyorsa, işte o zaman orkestrayı yöneten şef gerçek orkestra şefi sayılır. Bu şefin de asıl önemli olan kişiliği, yönettiği besteyi, dinletiyi izleyicide tekrar yaşatan kişi olmasıdır... Bu noktada vurgulamak istediğim durum ve hatalı anlamayın, kendime de sorduğum gerçek şudur: Müzik açısından orkestra şefi ne demektir? Tek sözcükle, müziği tekrar ‘‘yaşatan’’dır. Dikkat edelim ki, yönettiği müziği değiştiren, hatta yeniden yaratan değil, ‘‘yaşatan’’dır... Bu köşemde belirtmeye çalıştığım konuya örnek, işte Gürer Aykal’ı da ‘‘Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nı İki Yaka Müzikle Bir Arada’’ simgesiyle Borusan Kültür ve Sanat’ın düzenlediği, ölümsüz bestecimiz Ulvi Cemal Erkin 100 Yaşında adlı konseri yönetirken etkilendim, içtenlikle duygulandım... Ve, orkestra şefinin ne demek olduğunu anlayarak asıl niteliğinin ‘‘yaşatmak’’ sözcüğüyle belirlendiği gerçeğine inandım. İzlediğimiz konser, 21 Eylül 2006 tarihinde İstanbul Lütfi Kırdar Konser Salonu’nun akustiği içinde, Gürel Aykal yönetiminde Borusan İstanbul Filormani Orkestrası’nın seslendirdiği ve gerek program ile gerek katılan solistler ve özellikle müzik dünyasının gelmiş geçmiş iki yüce ustasının 100. yaşları anısına Ulvi Cemal Erkin ve Dimitri Şostakoviç’in bestelerinin aynı konserde yan yana seslendirildiği çok önemli bir dünya sanat olayı niteliğini başarıyla kazandı... Ölümsüz Türk bestecisi Ulvi Cemal Erkin ve ölümsüz Rus bestecisi Dimitri Şostakoviç’in besteleri yan yana ve bu besteleri tekrar yaşatan Orkestra Şefi Gürer Aykal aynı sanat olayını paylaştılar... Her zaman sanat yaşamımızda ele geçmeyen bir Sanata Bakış yorumu... Programa bir göz atalım: Şef Gürer Aykal yönetiminde Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası konserine katılan solistler olarak İrina Rubtsova (soprano), Dimitri Stepanoviç (bas). Başkemancı Ellen Jewett. Program: Ulvi Cemal Erkin’den Senfoni No. 1, Dimitri Şostakoviç’in Senfoni No. 14... Ulvi Cemal Erkin, İstanbul’da 14 Mart 1906 tarihinde Bakırköy yöresinde doğdu. Bakırköy’ün o zamanki özelliği çardaklı kahveleri ve Millet Bahçesi’ndeki incesaz icra edilen açıkhava tiyatrosu idi. Ulvi Cemal Erkin’in babası Mehmet Cemal Bey, devlet memurluğunun çeşitli kademelerinde ve bir ara yabancı devletler tarafından kurulan ‘‘Düyunu Umumiye (Genel Borçlar)’’ idaresinde Osmanlı Maliyesi’nin Komiserlik Kalemi Müdürü olarak çalışmıştı. Annesi Nesibe Hanım’ın piyano ve kardeşleri Feridun Cemal ve Adnan Cemal’in keman dersleri almaları, Ulvi Cemal Erkin’i müzik konusunda etkilemişti... Annesinin yanında piyano dersi alan Ulvi Cemal Erkin, bir ara Fransa vatandaşı olan Mercen’ler ile çalışmalarını sürdürmüştü. O zaman ünlü olan piyano öğretmeni İtalyan Adinolfi ile çalışmalarını sürdüren Ulvi Cemal Erkin, kısa sürede olumlu bir aşama yapmıştı. Piyanoda olduğu kadar okulda da başarılı olan Ulvi Cemal Erkin, Bakırköy Numune Mektebi’nde ve sonra Mektebi Sultaniye’de (Galatasaray Lisesi) eğitimini ilerletmişti, ve beste yazma yoluna da girmişti... Şef Gürer Aykal yönetiminde dinlediğimiz, Ulvi Cemal Erkin’in No. l Senfoni’si ve Dimitri Şostakoviç’in No. 14 Senfoni’si müziksever ve sanatseverlerimize eşsiz bir sanat olayı yaşatmıştır. Dünya görüşü, geliştirdiği epik tiyatro biçemi, yazma/sahneleme tekniği, oyunculuk ve estetik anlayışı, eğlendirirken düşündürmesi, edilgen değil etken izleyici kavramını ortaya koymasıyla yirminci yüzyıl tiyatrosunda bir devrim Brecht. Goethe, Schiller gibi Alman tiyatrosunun temel öğelerinden biri. Tiyatro yazarı, kuramcı, yönetmen Brecht, ölümünün ellinci yılında anılıyor. Seçkin tiyatrobilimcilerimizden Prof. Dr. Sevda Şener, Brecht Tiyatrosu’nun açtığı çığırı şöyle özetliyor: ‘‘...Yirminci yüzyıl tiyatro düşüncesi en cüretli atılımını epik tiyatro kuramı ile yapmıştır. Tıpkı bir zamanlar klasik kuralların sona erdirilişi gibi, Avrupa tiyatrosuna egemen olan dram anlayışı kökünden sarsılmıştır. Dramatik tiyatro, ince kurgu tekniği ile, seyircide uyandırdığı illüzyon ile, geleneksel zevk ve yarar ilkesi ile yadsınmış, yerine seyirci ile yepyeni bir ilişki kurmayı amaçlayan farklı bir tiyatro anlayışı getirmiştir.’’ Bertolt mu? O da kim? Alman edebiyat dergisi Bücher Magazine’in altıaltmış beş yaş arası 1084 kişiyle yaptığı ankete göre Brecht’in kurduğu Berliner Ensemble’yi kadınların yüzde 9’u, erkeklerin yüzde 6’sı tanıyor. Konrad Lischka ve Marcus Römer’in hazırladığı Brecht dosyasına göre Almanların yüzde 42’si Brecht’in hiçbir yapıtını okumamış. Bu yıl ve bir önceki yıl ise toplam yüzde 2’lik bir azınlık, Brecht’in herhangi bir yapıtını okumuş. ‘‘Brecht’in ilk kez hangi oyununu okudunuz? En son hangi oyunlarını okudunuz? Günümüzde Brecht neden okunmalı ya da okunmamalıdır?’’ soruları yöneltilen ünlülerden bazılarının yanıtları şöyle: FPD (Bağımsız De mokrat Parti) Genel Sekreteri Dirk Nebel: ‘‘Galile’nin Yaşamı, okulda okudum/Üç Kuruşluk Opera’yı izledim/Brecht’in izleklerinin zaman sınırı yoktur.’’ Ünlü edebiyat eleştirmeni Marcel ReichRanicki: ‘‘Oyunlarını okumadan önce plaklarını dinledim. Üç Kuruşluk Opera ve Mahagony Kenti adlı oyunlarının şarkıları../ En büyük Alman lirik yazarıdır, kesinlikle okunmalıdır.’’ Politikacı Oskar Lafonten ise insanlığa kapitalizmin etkilerini göstermesinden dolayı Brecht’in günümüzde de okunmasını destekliyor. Hangi eyalette, ilçede ya da kasabada yapıldığı açıklanmayan anketin sonucunu DAN (Alman Haber Ajansı), ‘‘Brecht’in yapıtları az okunuyor’’ başlığıyla duyururken Brecht emekçileri onu unutmuyor. 12 Ağustos gecesi Berliner Ensemble’de düzenlenen galada Claus Peymann, Gisela May, George Tabori, Milva, Kathe Reichel, Walter Schmidinger, Kat harina Thalbach, Thomas Thieme, Angela Winkler, Hermann Beil, Wolf Biermann, Georgette Dee mit Terry Truck, Dominique Horwitz, Alice ve Ellen Kessler’le bir araya gelen yıldızlar topluluğu, Brecht’in oyunlarından örnekler sunuyor. Geçen günlerde Prof. Zeliha Berksoy’un girişimi; Brecht’in asistanı, uzun yıllar Berliner Ensemble’nin genel sanat yönetmenliğini yapan Manfred Wekwerth, aynı tiyatronun 40 yıllık oyuncusu olan eşi Renate Richter ve Fred Syman’ın katılımı; Goethe Enstitüsü ve Mimar Sinan Üniversitesi’nin katkılarıyla Brecht’in anısına bir çalıştay ve okumalı konser gecesi yapıldı. Ancak ödenekli tiyatroların repertuvarında Brecht yok; Brecht’i tanıtmayı görev edinmiş Dostlar Tiyatrosu ve AST gibi özerk tiyatrolar ise kısıtlı (ve bu yıl ödenekten yoksun) bütçeleriyle nasıl geniş kadrolu bir Brecht klasiği sahnelesinler?! ATİLLA KOÇ’A SIRTI DÖNÜK PROTESTO ‘Bu kez uyumadın değil mi?’ Haber Merkezi İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) önceki akşam yapılan ‘‘1001 Belgesel Film Festivali’’ açılışına katılan Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, açılışa katılanlar tarafından protesto edildi. Bakan Koç’u sahneye sırtlarını dönerek alkışlar eşliğinde yuhalayan katılımcılar, ‘‘Savaş belgeselleri istemiyoruz’’ dedi. Protesto sırasında sesini yükselterek konuşmaya çalışan Koç, sonunda konuşmasını yarıda bırakmak zorunda kaldı. Konuşurken yuhalandı Bu yıl ‘‘Ortadoğu’’ temasıyla düzenlenen 1001 Belgesel Film Festivali’nin açılışına katılanlar, törene katılan Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç’u, son açıklamasında ‘‘bazı sanatçılar da evlerinde ölsün’’ demesi ve AKP hükümetinin Lübnan’a asker gönderme kararı alması nedeniyle yuhaladı. Açılışa katılanlar ‘‘Savaş belgeselleri istemiyoruz’’ şeklinde tepki verdikleri Koç’u alkışlayarak ve sırtlarını sahneye dönerek protesto etti. Festival Komitesi Başkanı Nurdan Arca ve Belgesel Sinemacılar İLK KİTAPLAR YAYIMLANDI Birliği Başkanı Şehbal Şenyurt’un konuşmalarının ardından söz alan Koç, protestolara rağmen 10 dakika boyunca kâğıttan okuduğu konuşmasına ara vermedi. Ancak protestoların sürmesi üzerine Koç, konuşmasını yarıda kesti. Konuşmanın ardından Mohammed Bakri’nin Filistin sorununa değinen filmi ‘‘Cenin’’ izlendi. Büyük beğeni toplayan filmin ardından Koç’a bu kez ‘‘Uyumadın değil mi?’’ şeklinde laf atıldı. Genç yazarların yayınevi: Yitik Ülke RANA IŞIKER Çeviri Derneği onursal üyelik ödülü veriyor Kültür Servisi Çeviri Derneği, her yıl olduğu gibi bu yıl da 30 Eylül Dünya Çeviri Günü’nde, çeviri alanında yaptığı önemli çalışmalarla kendisini kabul ettirmiş, örnek oluşturan bir kişiye ‘Onursal Üyelik Ödülü’ veriyor. Dernek tarafından yapılan basın açıklamasında şöyle denildi: ‘‘Çeviri Derneği Yönetim Kurulu 2006 yılında, bu ödülü Dil ve TarihCoğrafya Fakültesi ile Hacettepe Üniversitesi’nde otuz yılı aşkın öğretim üyeliği süresince çok sayıda çevirmen ve dilci yetiştirmiş, çevirilerinin ve çeviri üzerine makalelerinin yanı sıra ‘Ahmet Vefik Paşa’nın Moliere Tercümeleri’ konulu çok önemli bir doçentlik tezi hazırlamış olan Atila Tolun’a vermeyi kararlaştırmıştır.’’ İnternette yaklaşık yedi yıldır yayımlanan Yitik Ülke (www.yitikulke.com) edebiyat sitesi, Yitik Ülke Yayınları adıyla yayın dünyasına adım attı. Kuruculuğunu ve genel yayın yönetmenliğini Kadir Aydemir’in yaptığı yayınevinin edebiyatseverlere sunduğu ilk üç şiir kitabı şöyle: Onur Behramoğlu ‘Asit ya da İksir’, Göksel Bekmezci ‘Gri Hikâyeler’, Yaprak Öz ‘Fırtına Günlüğü’. Yayınevi bu şiir kitaplarının yanında bir de öykü kitabı yayımladı. Kadir Aydemir’in yayına hazırladığı ‘Cunda Öyküleri’nde 18 yazarın Cunda Adası’nda geçen birbirinden ilginç öyküleri yer alıyor. Alper Akçam, Bedirhan Toprak, Bilge Akay, Deniz Günal, Ertuğrul Söyler, Esra Esma Kutengin, Ferhat Uludere, Kadir Aydemir, Mehmet Ünver, Müge İplikçi, Özlem Sarak Amet, Rana Işıker, Sabri Kuşkonmaz, Savaş Çekiç, Sedef Özkan, Sinem Karhan, Ulus Fatih ve Yıldırım Boran’ın öyküleri deniz ve ada tutkunlarının ilgisini çekecek. ‘‘Genç yazarların yayınevi’’ sloganını kullanan Yitik Ülke, Yalın Ses Yayınları’yla birlikte yola çıkmış. Kitap tasarımlarını usta tasarımcı Savaş Çekiç’in yaptığı yayınevinin yayın programında Jak Alguadiş, Namık Behramoğlu, Elif T.D, Yeşim Ağaoğlu, Erkut Tokman, Özgür Doğan, Ozan Çağım Şiyve, Mustafa Atapay, Bülent Karslıoğlu gibi yazarların kitapları da yer alıyor. (İletişim için: www.yitikulke.com ya da 0212 528 67 31.) CUMHURİYET 14 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear