22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 HABERLER Hizb-ut Tahrir örgütün eski militanlanyla sokaklara çıkıyor, hilafet çağnsı yapıyor Hizbullah'ın yeni yuvası 7 EYLÜL 2005 ÇARŞAMBA MEHMET FARAÇ Fatıh Camisi'nde hilafet çığlıklan atarak şeriatçı ayaklanma çağnsı ya- para Hizb-ut Tahrir örgütü, AKP iİcti- danmın hoşgörüsünü de kullanarak Hizl)ullahçılan bünyesınde topluyor. *Üç aşamalT yapüanma çızgisınde yü- rüyen örgüt, "'İslamı temel dava edi- ninceve kadar ümmede kaynaşma" ça- bal.annı doruğa çıkarmaya ve son he- defe. cihat aşamasına gelmeye çalı- şuyor. K-"udüs Isticaf ıMahkemesi Kadısı Takıyyûddin en-Nebhani tarafından 1953 yılında Kudüs'te başlatılan Hizb- ut Tahnr hareketı "İslami Kıırtuhtş Partfsi" adıvla Ortadoğu'da ciddi bir kitleyi banndınyor. Örgütün liderli- ğini 60'h yaşlardaki Filistinli Ata Abu Hizb-ut Tahrir, HizJbullah hnyerine oynuyor MLHMIT fMLSÇ hk cperas yonisr ve A fgactstan da sü- * b L l d b t a kı$ı serbest btrakıldı Tam tıır hafta sonra ârgutün Fur jaa dgrcnfcguu bebncn cnnuvenc kendısıiK H rfrârgâtt" dtv« Mr senu uo-tenk- " r*- Raşta yürütüyor. Türkiye'den Su- dan'a, Pakistan'danLübnan'a, Ceza- yır'den Fas'a, Ürdün'den Bangladeş'e, Endonezya'dan Irak'a kadar hücre- leri bulunan örgüt, Orta Asya'da Kır- gızistan'ı üs olarak kullanıyor, Özbe- kistan'da ise rejimi sarsabiliyor. Hızb-ut Tahrirciler kendilerini."tde- olojisi İslam olan sivasi birparti" ola- rak tanımlıyor, militanlar, "Ümmetin Islanu kendisine dava edinmesi. hila- feti geri getirmesi. ADah'm indirdiğiy- khükmeünevigerçekJeştirmesiiçinça- lışüklanna" inanıyor. Hizb-ut Tahrir gruplan kendilerını "ruhaniyetçi, U- mi akademik ve hayır işleriyle uğra- şan bir grup" olarak görmüyor. tam aksine "siyasi bir kitle'" olarak kabul edıyor. Orgüt kuruiuş nedenlerını. "Sizden hayra davet eden. marufu emreden, münkerden nehyeden bir ümmet bu- lunsun. Işte onlar kurtuluşa erenle- rin ta kendileridir'" içerikli Kuranda- kı •'AM İmran 104" ayetıne dayandı- nyor. Örgütün, "İslamümmetinidüş- • Cumhuriyet gazetesi, Hizb-ut Tahrir'in Hizbullah'ın yerine oynadığuıı dört yıl önce yazmıştı. müş olduğu şiddetö çöküntüden kal- kındırmak ve küfur fikirleri. düzen- leri, hükümlerinden, kâfır de\1etlerin egemenüğinden, nüfuzundan kurtar- makamacıyla" kunılduğu vurgulanı- yor. "tslam hilafet devietini tekrar vü- cuda getirmek* ıçin çaba gösteren militanlar. "Hrzb-utTahrir'in ga>«si''nı ise şöyle sıralıyor: "Bu gayç; Müslümanlan hüafetdev- leti olan tslamdevietinin gölgesinde bir İslamiyaşanbyıyaşamaya tekrar dön- YÖNETÎME ÜÇUNCÜ MEKTUP Budak: CHP, bu kadroyla halka umııtolamaz • Eski Istanbul Milletvekili Rıdvan Budak. "CHP Yönetimine Açık Mektup-3" başlıgıyla verdiği ilanda. halktaki umutsuzluklar arttıkça AKJ'nin yanı sıra CHP'ye yönelik tepkilerin de yükseldiğine dikkat çekti. Budak, mevcut yönetim anlayışı ve kadrosu değişmedikçe CHP'nin halka umut olamayacağuıı savundu. Haber Merkezi - Eski îstanbul Mılletveküi Rıd- v ^ n Budak, a CHP Yö- netimine Açık Mektup- 3 " başlığıyla gazetemize verdığı ilanda, "CHP'nin, mevcut yönetim anlaşıyı \¥ kadrosu degişmedikçe halka umut olamayaca- ğ u u " savundu. Eski Milletvekili Bu- dak, ilanda AKP iktida- n n ı n ülke sorunlannı çö- zemediği gibi demokra- tik rejımin temelleriyle oynadığını kaydederek halktaki umutsuzluklar arttıkça AKP'rün yanı sı- ra CHP ye yönelik tepki- lerin de yükseldiğine dik- kat çekti. Mevcut yönetim an- layışı ve kadrosu değiş- medikçe CHP'nin halka umut olamayacağuıı kay- deden Budak. CHP yöne- timine, "Budtırumunuz- lasosvaldemokrashitem- sO edemh orsunuz. Çün- kü devletten ^ güç odak- lanndan çekinerek, dev- letten çok devietçi görü- nerek sol olunmaz, sos- yal demokrat olunmaz" diyeseslendi. "Halk özgürlûk ve de- mokrasi istivor, büyüyen bir Türkive istiyor, ada- letH pa>laşımfctryor"dı- yen Rıdvan Eudak. "Bu- nu gerçekleştirecek im- kân bu ülkede, bu top- lumda vardır; ve bunu tosysü demokrasi gerçek- leştirebüir" görüşünü di- le getirdi. Rıdvan Budak ilanın son bölümünde, CHP yö- netimini şu ifadelerle eleştirdi: "Ancak CHP Genel BaşkanıDenız Baykal ve arkadaşlarımn yÖneti- mindeki CHP'nin bunu gerçekleştirecegine dair umut kalmamıştır. Va CHP, mevcut yönetimini ve politikalannı değişti- recek, gerçek bir sos>al demokrat parti olacak- ür ya da yeni bir yol bu- lunacaktır. CHP örgütü çare bulamazsa halk ça- re bulacakür. r Beş gösterici serbest bırakıldı Fatih Canıisi'nde geçen cuma günü şeriatçı gösteri düzcnk>en Hizb-ut Tahrir örgütü üyesi 2 kişi tutuklandı. Hizb-ut Tahrir üyesi olduklan gerekçesiyle önceki gün gözaltına aiınan 2'si kadın 7 kişi, dün sabah saatlerinde Beşiktaş'taki Istanbul Adlhesi'ne getiriJdi. Cumhuriyet Savcısı tarafından sorgulanan şüphelikrden Hakan Ercan, Ömer Duman, Türker Güvea, Zeynep Karslı ve Hürü Güler serbest bırakıldı. Zanhlardan Lğur Kankur ve Erdal Ercan ise yasadışı örgüt propagandası yapmak suçundan tutuklandı. l ğıır Kankur'un benzeri suçtan 2004 Ekim a>ında eezaevinden çıknğı ögrenildi (Fotoğraf: HİLAL KÖSE) CHP'den Aksu'ya istifa çağnsı Istanbul Valisi Güler, Fatih Canıisi'nde laik cumhuriyete hakaret yağdınlan şeriatçı gösteriye katılanlann gözaltına alınmamasının eksiklik olduğunu söyledi İstanbulHaber Servisi-CHP Istanbul mil- letvekilleri, Fatih Camisi'ndekı şeriatçı terör örgütü Hizb-ut Tahrir'in gösterisi nedeniyle tçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'yu istifaya çağırdı. tstanbul Valisi Muammer Güler de olayda polisin eksikliğinin bulunduğunu be- lirtti. Aralannda Algan Hacaloğlu. Mehmet Se- vigen, Mehmet Ali Ozpolat, Berhan Şimşek ve Bihlun Tamayhgil ın de bulunduğu bir grup CHP Istanbul milletvekili ve Istanbul îl Örgütü temsilcileri, Vali Güler'ı makamında ziyaret etti. CHP'li grup, Güler'den geçen cuma günü Fatih Camisi'ndekı şeriatçı örgüt Hizb-ut Tahrir'in gösterisiyle ilgili bilgi ala- rak endişelerini dile getirdi. Yaklaşık bir sa- at basına kapalı olarak süren görüşmenın ar- dındaı CHP'liler adına açıklama yapan Al- gan Hacaloğlu, "bir avuç yobazın gerçekleş- tirdiğL Atatürk'e velaik Cumhuriyet kurum- lanna yönelik cüretkâr saldınyT nerretle kı- nadıklannı bıldirdi. Işin en üzücü tarafının. hükümetin olay karşısında suskun kalması ve olayı örtbas etmeye çalışması olduğunu vur- gulayan Hacaloğlu şunlan söyledi: "Tarikat- lar tarafından kuşaülnuş olan hükümeL sus- kun kalabüir. Suçüstü yakalanan tçişleri Ba- kanı'nın ağzuıı bıçak açmayabuir, Başbakan 'Olayı abartmamak lazun' sözleriyle geçişti- rmeye çahşabilir. Ama bizCHP olarak susnıu- yoruz. İçişleri Bakanı derhal istifa etmetL" 'Görevini yapmayan sonuca katianır' îstanbul Valisi Muammer Gülerde CHP'li- lerin valilikten aynlmasından sonra yaptığı basın açıldamasında, Cumhuriyet'in temel niteliklerini değiştirmeye yönelik kanunsuz hiçbir harekete müsamaha gösterilmesinin mümkün olmadığını belirterek olay sonrasın- da şahıslann gözaltına alınmamasının bir ek- siklik olduğunu söyledi. Basın mensuplan- nın sorularını yanıtlayan Güler, kamuoyun- da polisin eylemler konusunda farklı da\Tan- dığı ve örgütlere çifte standart uyguladığı yö- nünde bir kanı olduğunun anımsatüması üze- nne, "Kanuna aykırı davrandıgı takdirde hangi örgüt olursa olsun aynı şekilde davra- nıyoruz. Herhangi bir müsamaha, aynmcınk söz konusu değiL PolLs. bircami ortamında ki- şilere müdahale etmenin yaratacağı farkhhk- lan değerlendirdi. Belki sonra gözaiü yapüa- bilirdi ama yaratılan kargaşa ortamında şa- hıslar oradan aynldı'' dedi. Bir gazetecinin Fahh'te göre\ r yapan polısler hakkında so- ruşturma açılıp açılmayacağım sorması üze- rine Güler, "Görevini yapma>an poüs varsa sonuçlanna katlanır" yanıtını verdi. dürmektir. O İslam de\ leti ki İslamı davet ve cihat yoluyla bütün dünyaya y^aymak üzere biat ederek Müstüman- lann seçtiği bir halifenin bulunduğu devlettir." Hedef,3Martl924... Hizb-ut Tahnr. Türkive'de hilafe- tin kaldırılış tarihi olan 3 Mart 1924'ü hedef alıyor. Örgüt Türkiye'ye hıla- fetı geri getırebılirse Ata Abu Raşta'yı halife olarak Topkapı Sarayı'ndaki makamına orurtmayı düşlüyor!.. Milıtanların son dönemde daha ak- tıfhale gelmesinde şüphesız AKP'nin ıktıdarda olmasının da payı bulunu- yor. Orgüt her ne kadar AKP'yi "Ame- rikan uşağı" olarak nitelese ve za- man zaman Başbakan Erdoğan'a yö- nelik eylemler ıçın milıtanlar görev- lendirse de iktidardakı si- ' yasi düşüncenın \erdiği hareket rahathğından ya- rarlaruyor. Hizb-ut Tahnr, Türki- ye'deki faalıyetlerini son 10 yıldır arttumaya çalı- şıyor. Örgüt "üçmerhale- B" (aşama) bir örgütlen- me çizgisı ızliyor. "- Hizb'in. kitiesini oluş- turmak ü/trt. onun fıkri- ne ve metoduna inanan şahıslar ortaya çıkarmak. - İslamı temel dava edi- ninceye kadar ümmetle ka>naşnıak. - Hâkinü\eti tesUm al- mak, tsiamıtam, kapsam- h olarak tatbik etmek ve risaleti dünyaya ulaştır- mak." Hizb-ut Tahrir, Türki- ye'de son yıllarda ikinci aşamada faaliyet >'ürürü- yor. Tebliğ çalışması ge- nellikle \oirdun herbölge- sine gönderilen on binler- ce mektupla ya da tebliğ- cilerin cami. Kuran kurs- lan, vakıf ve dernekler- deki faaliyetleriyle sür- dürülüyor. 17 Ocak 2000'den son- ra Hizbullah'a yönelik operasyonlar sırasında Hizb-ut Tahrir de hedef alınıyor. Aynı dönemde yurtdışına kaçmaya çalı- şırken Antalya Havaala- nı' nda yakalanan örgütün Türkive sorumlusu Ah- met KJhçkaya'nın Hollan- da'da Arap dili ve edebi- yatı üzerine eğitim aldığı belirleniyor. "Terör, inan- cuna da uygun değildir'' diyen Kılıçkaya, örgüt hakkındaki bilgılen ,\ms- terdam Üniversitesi'nde okurken kıtaplardan öğ- rendiğinı söylüyor. Firari örgüt sözcüsü Yü- maz ÇeKk'in önderliğin- de, özellikle Bursa, Ada- na, Ankara \e tstanbul'u üs olarak seçen Tahrirci- ler bugün interneti de kul- lanarak yurt genehnde bü- yümeye çalışıyor. Örgüt artık daha çok sokaklara çıkarken Hizbullah'ın mi- rası ve militanlarını da saflanna katmaktan ka- çınmıyor. Hizbullah'ın 5 yıllık suskunluğunun kö- İceninde biraz da giderek radıkalleşen Tahrirciler bulunuvor. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tı llhan Ağabey (Selçuk), kritik du- rumlarda şöyle bir tavsiyede bulu- nur: "AskerİJde kritik zamanlarda bir kural vardır. 24 saat bekle, ne yapacağma ondan sonra karar ver." Olayla' korkutucu sinyaller veriyor. Şimd sakin sakin düşünme zamanı. Ofkenin yerinı sağduyu al- malı. hep birikte bir çözüm arayışı ıçine girmeliyiz. Linç tablolan, Tür- kiye'nin geleceği açısından korku- tucu_sinyaller veriyor. "Öcalan'a uygulanan tecridi orotesto ve Öcalan'la dayanışma" eylemıne girişenlerin ya da bu eyle- Tii planlayanların daha önceden düşünmeleri gereken şeyler vardı. 3öyle bir eyemin milliyetçiliği kış- •^ırtacağı biliriyordu. Lınç girişımle- nne yol açması mümkün bu eylem- erin zemini zaten son dönemde oluşmaya başlamıştı. Bu konuda jyanlara da kulak verilmedi. Bu ey- emlerden özallikle Türkiye'nin batı- sında yaşayan Kürtlerin zarar gör- •ne tehlikesi süyük. Tabii demokra- si ve özgürlûk yolunda ilerîemeye çalışan Türkive daha da büyük za-, Şimdi Düşünme Zamanı rarlar görüyor. Şimdiden Ayvalık'ı 40 ailenin terk ettiğine ilişkin ha- berler geliyor. Gemlik'e yürüyenler, bunun de- mokratik bir hak olduğunu söylü- yorlar. Ancak Türkiye'nin bu koşul- lannda bu tür girişimlerin böyle so- nuçlar doğurabileceğini de görme- leri gerekiyordu. Türk-Kürt çatış- masını körükleyecek böyle bir tır- manıştan acaba nasıl bir fayda um- dular? Yoksa "Bir şey olmaz" diye mi düşünüyorlardı? Bütün bunlar, ırkçı iinç girişimlerinin haklı olduğu anlamına gelmez. Onun yol açaca- ğı sonuçları da görmemek müm- kün mü! Siyaset gerçekler üzerin- den yapılır. • • • 6-7 Eylül'ün 50. yılında yaşanan faciayı yeniden hatırlamaya çalışı- yoruz. Bu hatırlamanın içinde bu- güne yönelik çok büyük dersler ol- duğu da bir gerçek. 6-7 Eylül, Is- tanbul'da yaşayan azınhkları rjitir- me hareketıydi. Başından planlı ol- duğunu, olaya katılanlar söylüyor. Belli bir saate kadar güvenlik güç- lerinin de yağmacılara ve saldır- ganlara göz yumduğu, zaman za- man da destek olduğu anlaşılıyor. Dönemin Başbakanı Menderes'in, olayların ardından Meclis'te yaptığı konuşma, üzerinde uzun uzun dü- şünmeye değer saptamalar içeri- yor. Adnan Menderes, kürsüden 6-7 Eylül olayları için şunları söylüyor: ' Başlangıçta gayet nezih bir öğ- renci hareketı gibiydi. Fakat olay öyle geliştı ki milletçe bir felakete maruz kaldık, baskına uğradık." 6- 7 Eylül'e bugün yeniden bakınca, Demokrat Parti yönetiminin yine bir Kıbrıs sıkışması sırasında hazırla- nan tezgâhı onayladığını söylemek mümkün. "Gençler şöyle bir gös- teri yapıp Rumlara korku verecek- ler" sözleriyle onaylatılan tezgâh, sonunda korkunç bir faciaya dönü- şüyor. Ancak bu facianın önceden hesaplanmadığını söylemek çok saflık olmaz mı? O zaman Ata- türk'ün Selanik'teki evine bombayı kim attırmıştı? Günlerce saldırıla- cak Rum evleri kimler tarafından işaretlenmişti? Bunu yapanlar daha sonra nasıl ve neden devlet kade- melerinde terfi ettirilmişlerdi? • • • Türkiye tarihi provokasyonlarla dolu. Yakın tarihimizde Maraş, Ço- rum, Sıvas katliamları, provokas- yonların ardından gelmedı mi? O nedenle Bozüyük'te olanlan yalnız- ca 'milliyetçi gençlerin tepkisi' diye okuyarak küçümsemeye çalışmak tehlikelidir. Ciddi bir kışkırtma ile yüz yüzeyiz. Fatih Camisi'nde hila- fet savunuculannın yaptığı gösteriyi de bu gelişme içinde değerlendir- mek anlamlı olabilir. Avrupa Birliği ile 3 Ekim'de baş- laması gereken müzakerelerin yak- laşmasıyla gerilımin artması arasın- da bir paralellik kurulabilır mi? Çünkü AB süreci Türkiye'nin ciddi bir değişimden geçmesi anlamına geliyor. Bugüne kadar atılan de- mokratik adımlarla sınırlı olmayan yeni bir döneme gireceğiz. Görü- nen o ki Avrupa Bırliği'nın muhafa- zakâr milliyetçileri de Türkiye'nin muhafazakâr milliyetçileri de Türki- ye'yi AB'de görmek istemiyorlar. Demokratik ve gelişmiş, zengin bir Türkiye'nin Avrupa'nın da dengele- rini bozacağından korkuyorlar. Çı- karian çakışıyor. • • • Avrupa'nın ilerici güçleri ise Tür- kiye'nin yanında saf tutuyortar. Ye- şiller, sosyal demokratlar hemen her ülkede Türkiye'nin AB'yle mü- zakerelere başlamasını istiyorlar. Içeride linç girişimlerine seyirci ka- lan bir Türkiye'yi de görmek istemi- yorlar. Sanırım bu gelişmeler en çok Fransa'daki, Avusturya'daki Türkiye karşıtı muhafazakârları se- vindiriyor. Şimdi gelın öfkeyi bir yana bıra- kıp biraz düşünelim. GLOBALPOLITÎKÜLTLR ERGİN YILDIZOĞLL Uygarlık Krizi Tam bir kaos. Tek bir sorumlu yok. Kimseye su bile vehlmiyor. Çocuklan görmelisiniz. Hepsi ağlı- yor. Hasta insanlar var, gözlerimizin önünde ölü- yoriar.... Cesetler ortalıkta, kimse toplamıyor. Bu- rada 15.000'den fazla insan var. Hepsi aç. Yiyecek yok. Üç gün önce buraya sığınmamız söylendi. Biz de geldik. Ama bize yol gösteren, ne yapılacağını söyleyen bir yetkili yok. (CNNj Burası, Darfur böl- gesinde bir sığınmacı kampı değil. New Orleans'ın süper büyüklükteki, Konferans Merkezi binası... Katrina kasırgası, daha doğrusu, kasırganın ken- tin altyapısında yaptığı tahribat 500.000 nüfuslu, tarihi New Orieans kentini haritadan sildi. Kentı ko- ruyan setlerden ikisınin çökmesi sonucu, Pontc- hartrain Göfü'nün sulan kenti doldurdu, kentin yüz- de 80'i sular altında kaldı. su seviyesı bazı yerlerde 8 metreye kadar ulaştı. Kesın sayı henüz bilinmese de gelen haberlerden ölü sayısının 10.000'e ulaşa- bileceğı, sularda yüzen cesetlerın, sulara kanşan kımyasalların ciddi bir salgın hastalık tehdidı oluş- turduğu anlaşılıyor. Daha da çarpıcı olanı, New Or- leans'ta toplumsal yapının. sınıf çelişkilerinin, ırkçı- lığın baskısı. merkezi devletin yetersizliği altında bir günde çökmüş olması... Hepimizi etkileyen bir felaket Araştırmacılara göre, sıgorta sektörünü en az 30 mılyar dolarlık bir fatura beklıyor (CBS News). Meksıka Körfezi ABD'nın en önemli petrol/gaz gi- riş, ışleme bolgesı. Katrına'nın vurup da 9 ratlneriyi, bırçok deniz platformunu ışlemez hale getirmesiyle (The Independent) gunlük 2 milyon vanllik bir ka- pasıte kayboldu, petrol pıyasasının hassas denge- leri sarsıldı, petrolün varıl fiyatı bir günde 4 dolar artarak 70 dolann üzerine çıktı. Bölge Amerika'nın tum petrol gereksinıminın yüzde 7'sıni karşıladığı için ABD içinde de yakıt fıyatlan hızla yükselmeye başladı. Böylece, tüketıci yüksek fiyatlarla sanayici de yeni bir maliyet unsuruyla karşı karşıya kaldı (Fi- nancıal Times). ABD ekonomısınde yavaşlama ola- sılığını güçlendıren Katrina, dünya ekonomısıni de kapsamı altına alıyor, tüm insanların kaderinı birleş- tiriyor. Aslında New Orleans'takilerle dünyanın geri ka- lanı arasındaki bağlar çok daha derın: Katrina baş- langıçta sıradan bir kasırgaydı, Meksika Körfezi'ne gelince su yüzeyının olağanüstü yüksek ısısıyla müthiş bir enerjı kazanarak canavariaşmaya başla- dı. Iklim değışikliği uzmanı Ross Gelbspan'ın de- yımiyle Katrına'nın esas adı "Küresel ısınma" ol- malıydı (The Boston Globe). Deniz sularının yüzey ısısının yükselmekte olma- sı, Katrina çapında kasırgaların olasılığını daha da arttırıyor. Küresel ısınmayı denetim altına almak için ise uygariığımızın kömür ve petrol tüketimini yüzde 70 azaltması gerekiyor. Küresel ısınmanın bir tehli- ke olmadığını anlatabılmek için milyonlarca dolar para harcayan kömür ve petrol şirketlerinin lobıle- riyse medyayı susturuyor, hükümetlerin elini kolunu bağlıyor. Anımsayacaksınız, bu lobilerin etkisiyle Bush yönetimı Kyoto Protokolü'nden çıkmıştı. Bir tercih sorunu... Bizim kaderimizi Katrina'nın kurbanlarınınkıyle birieştiren başka uğursuz bağlar da var. örneğin, ülkemizde de olduğu gibi, neo-lıberal politikalar, kaynakları sosyal hızmetlerden keserek sermaye binkıminın desteklenmesine kaydırıyor. Bush hükü- meti, tüm uyarılara rağmen Güney Lousiana Kent- sel Su Baskını Denetimi Projesi'nin (SELA) büt- çesinı 2004 yılında, zenginlerin vergıleri azaltılırken 36.5 milyon dolardan 10.4 milyon dolara düşür- müş. Böyiece yaratılan tasarruf Irak savaşını, iç gü- venlik sistemini fınanse etmek için kullanılmış. SE- LA yetkilıleri, kaynak yetersızliğinden New Orle- ans'ın çevresindekı setlerin gereken düzenlilikte ve hızda onanlamadığını soylüyortar. Halk. toplumun genel güvenliğini tehlikeye atma pahasına zenginlere transfer yapan devletin, bu kez de New Orleans'ta, hayatta kalabılmek için dükkânlara saldıran halka yönelik "vur emri" çıka- rarak yıne öncelıkle sermayeyı korumaya çahştığı- na şahit oluyor. Neden devletin, bu dükkânların mallannı maliyeti üstlenerek halka dağıtmak yerine çaresizlik içinde olanlan hedef aldığını soruyor. Kasırga, Lousiana'yı dünya jeopolitiğine de bağ- ladı. Kasırga sonrası kurtarma çalışmalan başlayın- ca eyalet yönetimi, elındeki Ulusal Muhafızların, helikopter gibi taşıma araçlannın yetersiz kaldığını görmüş. Çünkü, Ulusal Muhafızların yüzde 40'ına yakını Irak'ta görev yapmak üzere gitmiş, helikop- ter vb. gibi araçlann bir kısmı da Irak operasyonu- na ödünç verilmış (VVashıngton Post). Katrina kasırgasına bakınca ekonomik, enerji, ekolojık ve jeopolitik krizlerin hemen hepsinin izleri- ni görebiliyoruz. Kasırga, uygarlığımızın "olağanlık" iddıalannı yıkarak yasamakta olduğu derin krizin en karanlık yüzünü (hem de tam merkezinde) gözler önüne serdi. ergin.yildizoglui / gmail.com BAYKAL DAVA AÇTI Bülent Ersoy'dan 300mifyaristiyor ANKARA (Cumhu- riyetBürosu)-CHP Ge- nel Başkanı DenizBay- kal, " üretilmiş skandal" olarak nıtelendirdiği sa- natçı Bülent Ersoy'un kendisine yönelik iddi- alarını "Yalan, hatta kuyruklu yalan, kuy- rukhı da değil, hormon- lu yalan" dıyerek kesin bir dılle reddetti. Ersoy hakkında 300 milyar li- ralık tazmınat davası açan Baykal, bu süreç- te halkm desteğinin ken- disine verihnış en bü- yük ödül olduğunu be- lirterek bu desteği bir "madah'a" gibi göğsün- de taşıyacağını söyledi. Baykal, dün parti ge- nel merkezinde basın toplantısı düzenleyerek Ersoy'un iddialanyla il- gilı açıklamalarda bu- lundu. Son dönemde Türkiye'nin bir gergin- lik ortamına sürüklen- mek istedığım belirten Baykal, terörün yeni bir boyut kazanmaya başla- dığını, CHP'nin yaz ba- şından bu yana yaptığı uyanlann doğruluğu- nun bir kez daha ortaya çıktığını söyledi. Terörün "toplumsal- laşünlmak. meşrulaştı- rümakve muhatap ahn- mak" istendığıni kay- deden CHP Genel Baş- kanı Baykal. bütün bun- lann altuıda hükümetin ızlediği yanlış politika- run yattığını söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear