Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 27 ŞUBAT 2005 PAZAR
4 HABERLER
DUNYADABUGUN
ALİ SİRMEN
Bir Aydınlanma Eri
Coşkun Kırca
Sevgili,
Fransız politikacıları konuşmasanatında usta ki-
şilerdir, tıpkı üniversitelerindeki profesörler gibi...
Gençliğimde sırf belagati yüzünden salonları dol-
duran Fransız hocalara tanık oldum.
Politikacılar ve devlet adamları içinde de, bu ül-
kenin gelişmiş edebiyatı içinde de seçkin yeri olan-
lara rastlamak mümkündür.
Yetmişli yılların başlarında "Umut Anıları"n\ çe-
virirken yarım sayfayı bulan tümceleriyle boğuştu-
ğum Charles de Gaulle bunlardan biriydi.
Eski başbakan ve aynı zamanda da bir ekonomi
profesörü olan Raymond Barre'ın Galatasaray Li-
sesi'nde konuşma yaptığı o geceyi hiç unutmuyo-
rum.
Heryılaralıkayının ilk pazan yapılan "kışp//av/"nın
gecesindeki yemekte, o gün ellinci mezuniyet yılı
madalyalarını almak mutluluğuna erişmiş ağabey-
lerimiz, Lise'nin ve Üniversite'nin yöneticileri, Ga-
latasaray camiasında mümtaz bir yeri olan Inan Ağa-
bey (Kıraç) ve eşi Suna Hanım ile okulun çeşitli
dönemlerinde mezun olmuş seçkin simaları da var-
dı.
Raymond Barre, kuruluşunda harcı bulunan, son-
ra da hep izleyip sorunlarının çözümünde Fransız
hükümeti nezdinde aracılık ettiği Galatasaray Üni-
versitesi'ne hizmetlerinden dolayı toplantıya davet
edilmişti.
Monsieur Barre, muhteşem bir konuşma yaptı.
Sonradan sahneye çıkan Coşkun Kırca ise ün-
lü Fransız devlet adamını gölgede bırakan bir be-
lagat örneği gösterirken eşine Fransızlarda bile az
rastlanan bir Fransızca ile hitap etti salona...
O geceki Coşkun Kırca'yı hiç unutamayacağım.
•••
Türkiye'nin önde gelen okullarından birinde da-
ha öğrenci iken sivrilen, nice tiyatro ve sanat ada-
mı çıkarmış olan Galatasaray'ın sahnesinde ama-
tör oyuncuyken dikkati çeken, diplomaside yıldız
olmuş, zaman zaman birçok siyasetçiyle ters düş-
müş, kendi kayınpederinin (Fuat Köprülü) partisi
aleyhine tavır almaktan çekinmemiş, bir ihale ko-
nusunda Dışişleri Bakanı (Fatin Rüştü Zorlu) ile an-
laşmazlığı sonucunda parlak diplomatik kariyerini
bırakıp üniversiteye girmiş, baskıcı bir iktidarın bir
profesörü kürsüsünden atması üzerine, üniversite-
yi bırakıp genç yaşta siyasete atılmış, orada da ki-
mi liderlerle anlaşmazlıga girince bakanlık görevin-
den bile tereddüt etmeden ayrılmış olan, birçok
kurumda imzası bulunan Coşkun Kırca gibi bir in-
sanı birçok niteliğiyle, birçok olayı ile anmak, on-
dan bir sürü ilginç anı anlatmak mümkündür.
Kendi alanında, dünyadaki bütün meslektaşlarıy-
la boy ölçüşecek (yaşamı boyunca birçoğunu alt
ederek bu niteliğini herkese kanıtlamıştır) Coşkun
Kırca'nın benim açımdan en önemli yönü, Türk Ay-
dınlanması'nın parlak ömeklerinden biri olmasıdır.
1927 yılında doğmuş olan Kırca, daha ortaokul
yıllarındayken Türk Aydınlanması, Tercüme Büro-
su, Tercüme Dergisi, klasiklerin çevirisi ve Köy Ens-
titüleri ile birlikte doruğuna erişmiş bulunuyordu.
Ne yazık ki, bu dönem kısa sürecek ve karşıdev-
rimin ilk belirtileri daha Inönü'nün cumhurbaşkan-
lığı zamanında kendisini göstermeye başlayacak-
tır.
•••
Cumhuriyet çocuğu, aydınlanma neferi Coşkun
Kırca bütün ömrünü ülkemizin bitmek bilmeyen,
bir türlü geride bırakamadığımız geçiş döneminin
çalkantıları içinde, diplomat, üniversite öğretim üye-
si, politikacı, bakan ve her dönemde bir düşünür
olarak geçirdi.
Siyasi yaşantımızın çalkantıları içinde, partiler
yelpazesinin kâh ortanın solu, kâh ortanın sağında
olanların içinde yer aldı.
Gençliğimin ayırımların daha keskin olduğunu
sandığım yıllarında, onun bu yelpaze içindeki yer
değiştirmelerini yadırgardım.
Ama kendisini yakından tanıyınca, aydınlanma,
laiklik ve bağımsızlık gibi konularda hiç ödün ver-
meyen fikri mustakim bir kişi olduğunu gördüm ve
bütün kavgaların ardındaki sağlam noktayı fark et-
mek imkânını buldum.
Coşkun Kırca'nın Galatasaray Üniversitesi'nin
kurulmasındaki emekleri de, kendisini yetiştiren yu-
vaya vefa borcunu ödemenin yanı sıra, Cumhuri-
yet'in onsuz olmazlarına olan sarsılmaz bağlılığının
da ürünüdür.
Kaybımız için yakınmanın âlemi yok. Yakınacak-
sak eğer, onun da simgesi olan ve her geçen gün
biraz daha geride bıraktığımızTürk Aydınlanması'na
yakınalım.
Coşkun Kırca'ya ise saygıyla "Güle güle aziz
dostumuz, seni çok arayacağız ve çok anacağız"
diyelim.
asirmen@cumhuriyet.com.tr
Hükümetten temsilci katılmadı
Coşkun Kırca
toprağa verildi
tstanbul Haber Ser-
visi - Kalp ve solunum
yetmezliği nedeniyle
yaşamını yitiren eski ba-
kanlardan, emekli bü-
yükelçi ve yazar Coş-
kun Kırca (78), dün tö-
renle toprağa verildi.
Coşkun Kırca için ilk
tören Galatasaray Üni-
versitesi'nde yapıldı.
Törende konuşan YÖK
Başkam Prof. Dr. Er-
doğan Teziç, Kırca'yı
farklı kılanın meziyet-
lerini yerinde ve zama-
nında kullanması oldu-
ğunu belirterek "Dü-
şündüklerini dile getir-
mekten hiç üşenmedi.
Bıınıı yazarak ve konıı-
şarak dilegetirdi Hedef
olnmktaııkorkmadı.Ay-
dııı olmak iıısanlaıı dü-
Şündürmektir" dedi.
Kırca'nın Galatasaray
Üniversitesi'nin kurul-
masında büyük emekle-
ri olduğunu dile getiren
Teziç, "Coşkuyubuüni-
versitede yaşadı. Coş-
kun Ağabey hoşça kal"
diye konuştu.
Bu arada, CHP Mil-
letvekili tnalBatu, Kır-
ca'nın cenazesine hiçbir
hükümet yetküisinin ka-
tılmamasını eleştirerek,
şunları söyledi: "Dışiş-
leri Bakanı Türldye'de
ise burada olması gere-
kinli. Çünkü Kırca es-
kibakandır. Dışişleri ba-
kanlan birbirlerine ce-
nazelerde gereldi saygı-
yıgösteı nıcli, gcıvklî de-
ğeri vermelidir. Hepi-
miz bu dünyadan gelip
gideceğiz. Bu gelenekle-
ri ho/ınasm kiırısc."
CHP, ulusal servetin 'ithalat' politikalan nedeniyle değerlendirilemediğini ortaya koydu
KömüreAKP darbesiAYŞE SAYIN
ANKARA - CHP, Türkiye'de sağ
hükümetlerin uyguladığı politikalar
nedeniyle haraç-mezat özelleştirilen ya
da kapısına kilit vurulan ulusal sana-
yinin temelı niteliğindeki kurumlara
sahip çıkma çabasını sürdürüyor. Bu
çerçevede hazırlanan Türkiyc Taşkö-
mürü Kurumu (TTK) raporunda, taş-
kömürü gibi önemli bir ulusal serve-
tin ithalat politikalan nedeniyle de-
ğerlendirilenıediği, yıllık 500 nıilyon
dolarhk döviz kaybitnn yanı sıra "dı-
şa bağımir bir enerji politikası oluş-
lurulduğu kaydedildi. Zonguldak'da
1 milyar 354 nulyon tonluk taşkömü-
rü rezervi bulunmasına karşın, yıllık
• CHP grubu tarafından hazırlanan rapora göre Zongudak'ta 1 milyar 354 milyon tonluk
taşkömürü rezervi bulunmasına karşın, yıllık üretim 2 milyon tonun altında kalıyor.
Raporda, TTK'nin küçültülmesiyle "kentte tersine göç başladığı" vurgulanıyor.
üretimin 2 milyon tonun altında kal- kaybettığine dikkat çekildi. Raporda, nün demir-çelik sektörünün gereksi-
"• Kentte paııik ve umutsuzluğun ya-
şanması sonucu tersine göç olayı baş-
lamışnr" görüşü aktanldı.
dığı belirtilen raporda, hükümetin yıl-
lık rezervi 4.5 milyon tona çıkarma sö-
zünü tutmadığı vurgulandı.
CHP Gnıp Başkanvekıli KemalAna-
dol ve 9 nıilletvekilinden oluşan he-
yet, geçen günlerde Zonguldak'taki
Türkiye Taşkömürü Kurumu'nda in-
celemelerde bulunarak rapor hazırla-
dı. CHP lideri DcnizBayka! tarafından
bu hafla açıklanması beklenen rapor-
da, "Türkiye'nin Almanyası" olarak ni-
telenen Zonguldak'ın, TTK'nin kü-
çültülmesiyle birlikte öneminı giderek
'Uygulamada yaııüşhk var1
TTK tarafından üretilen taşkömürü-
nün yaklaşık yüzde 75'inin termik
santrallarda, yüze 10'unun demır-çe-
lik sektöründe, yüzde 15'inin ise di-
ğer sanayi kunıluşlannda kullanıkh-
ğına dikkat çekilen raporda, bu ııygu-
lamanın yanlış olduğu belirtildi. Ra-
porda, taşkömürünün büyük bölümü-
nımini karşılamak üzere kullamlma-
sı durumunda kurum kârlıhğının ar-
tacağı vurgulanarak "Böylecemilyon-
larca dolarhk ithalata giden kaynak,
Türk ekonomisinin kendi iç dinamiz-
nıinde kalacaktırn
dendi.
Raporda yer verilen bazı saptama-
lar ve çö/.üm önerileri özctle şöyle:
• Demır-çelik işlermelenmizin hc-
men yanı başında yaşam savaşı veren
TTK'nin ürettiği kömür yerine, bin-
lerce kilometre uzaktan getirilip sıfır
gümrükle ükemize sokulan kömürle-
re yılda milyonlarca dolar ödenmek-
tedir. Yıllık olarak demir-çelik sektö-
rü için yaklaşık 4-5 milyon ton kok-
laşabilir taşkömürü ve diğer sektörler
için de yine aynı oranlarda taşkömü-
rü ithal edilmektedir. 500 milyon do-
larhk bir döviz söz konusudur.
'Dışa bağunlı ekonomi'
• Ülkemiz açısından dövizin ger-
çek maliyeti göz önünde bulundurula-
cak olursa, Zonguldak'ta bulunan 1
milyar 354 milyon tonluk kömür rezer-
vinin büyük bir anlam taşıdığı anlaşı-
lacaktır. Bu üretim ve dolaşım sistemin-
de ulusal kaynaklanmız bütünüyle dev-
re dışı bırakılarak dışarıya bağımlı bir
ekonomi şekillenmektedir.
KIZILCAHAMAM
Erdoğan
2-B'de
kararlıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Başbakan Tayyip Erdoğan, geçen
yasama yılında Cumhurbaşka-
nı'nın iade ettiği, orman niteliğini
yitiren arazilerle ilgili 2-B düzen-
lemesini yeniden gündeme getir-
mekte kararlı olduklanm bildirdi.
Başbakan Erdoğan, Kızılcaha-
mam'da önceki akşam gerçekleş-
tirilen AKP Yerel Yönetimler Da-
nışma Kurulu Toplantısı'nın bası-
na kapalı bölümünde yerel yöne-
timler ve hükümetin kaynak he-
defiyle ilgili açıklamalar yaptı.
Edinilen bilgiye göre Erdoğan,
Orman Yasası'nın 2. maddesinin
B fıkrasında düzenlendiği için
"2-B statüsündeki arariler" ola-
rak anılan ve kaçak yapılaşmayla
orman niteliğini yitiren alanlan
satacaklarını yineledi. Bu çalış-
manın gelecek günlerde gündeme
geleceğini belirten Başbakan, dü-
zenlemenin içeriği ve zamanla-
ması konusunda aynntı vermedi.
AKP yöneticileri, daha önce ana-
yasa değişikliği ile gündeme ge-
len girişimi, şimdi anayasa deği-
şikliğine gerek olmaksızın ger-
çekleştirmenın yöntemlerini tartı-
şıyor. Başbakan da, Damşma Ku-
rulu'ndaki mille'.Yekillerine "Siz
de bir çalışma yapın, ne olur bile-
mem" sözleriyle talimat verdi.
Başbakan, belediyelerin gelirle-
rinin arttırılmasına ilişkin bir ya-
sa tasarısı için de hazıılıkların
sürdüğünü bildirdi. Alınan bilgi-
ye göre Erdoğan, borçlardan ve
kaynak yetersizliğinden yakınan
başkanlara tepki gösterirken, An-
kara Büyükşehir Belediye Baş-
kanı IVIelih Gökçek'in uygulama-
larını isim vermeden eleştirdi.
Erdoğan şöyle dedi: u
Başkanlar
sürekli borçlardan şikâyet etnıe-
mell Yaurun yapmaya niyeti
olan, gönderilen parayla da bu-
nıın yolunu bulnr. Ama kanuınıııı
yaptığı işi belediyeler yapmaya
kalkarsa kaynak yetmez. Mesela
biz Sosyal Yardımlaşma ve Daya-
nışma Fonıı aracılıgıyla 1 milyon
tondan fazla kömür dağıtuk, Be-
lediyeler de kömür dağıbyor, bu-
na gerek yok. Kömür dağıtmak
zaten belediyenin görevi de değü."
ÎĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN DOĞAN NABIZ YOKLUYOR
Soldayeni
parti haurlığı
ANKARA(Cumhuriyet
Bürosu)-CHP'de lstanbul
Milletvekili ZülfiiLivane-
H'nin istifasının ardından
muhalif cephede hareket-
lilik yaşanırken eski Gazi-
antep Belediye Başkanı
CelalDoğan, yeni parti olu-
şumu için harekete geçti.
CHP içindeki muhalifler-
le görüşen Dogan'ın, kısa
süre içinde yeni partiyi ya-
şama geçırmeyi planladı-
ğı büdirildi. CHP
lstanbul Milletve-
kili Kemal Der-
viş'le yakınhğı bi-
linen Dogan'ın,
CHP içinde destek
arayışını sürdürdü-
ğü öğrenildi.
CHP'de 29
Ocak'taki olağanüstü ku-
rultaydan sonra parti yöne-
riminden dışlanan muhalif-
ler, "istifa, (ü/îik kıırıılla-
vı, olağan kurultayı bekle-
me" seçeneklerini değer-
lendirirken eski Gaziantep
Milletvekili Celal Doğan
solda yeni parti oluşumu
için kollan sıvadı. Do-
gan'ın CHP içindeki mu-
halıf mılletvekilleri ile te-
masa geçerek parti oluşu-
muna destek vermeleri
çağrısında bulunduğu be-
lirtildi.
'Dağınık unsıuiar
toparianmalı'
Muhaliflerden Ankara
Milletvekili Mehmet To-
manbay, Dogan'ın bu ko-
nuda kendisiyle de tema-
sa geçtiğini belirterek "An-
cak solda dağınık bir yapı
var. Bir yanda Murat Ka-
rayalçm'mSHP'si,
diğer yanda Mus-
tafaSangül'ünbir
iddiasıvar. Hiryaıı-
dan da Celal Do-
ğan yeni bir olu-
şum arayışında.
1
1 ;ıl>ii gelişmeler ne
getirir bilemem"
dedi. Kendisinin CHP'den
kopmayı zorunlu kalma-
dıkça düşünmediğini de
belirten Tomanbay, "An-
caksiyasette gelecek ne ge-
tirir bilinmez. Gelişnıeleri
izleyeceğiz'' diye konuştu.
Kulislerde Derviş ve eki-
binin Dogan'ın yanında
yer alması durumunda,
CHP içindeki kopmalann
hızlanacağı değerlendir-
mesi yapıhyor.
Şişli Belediye Başkanı, Deniz Baykal'la yargı önünde hesaplaşacağmı söyledi
Sarıgül: Bizans oyununa geldik
Sarıgül, Adıyaman'da kalabalık bir topluluğa hitap etti.
ADIYAMAN (Cumhuriyet)
- Şişli Belediye Başkanı Mus-
tafa Sangül, CHP'nin 29 Ocak
tarihinde yapılan olağanüstü
kurultayında "Bizans oyunu-
na geldiklerini
77
iddia etti.
Adıyaman'ın Besni ilçesin-
de dü/.enlenen açık hava top-
lantısına katılan Sangül, "O
salonda lıalkın üzerine gelen-
lere en büyük cevabı vermek
üzcrc Adıyaman'ın Bcsni ilçe-
sine geldik. I lalk bizde,sokak
bizde. Biz kurultayda yenil-
medik, Bizans oyununa gel-
dik. CHP Genel Başkanı De
m/ Baykal, halktan korktuğu
için kurultay salonuna arka
kapıdan girdin
dedi.
Kurultayda Bakırköy Be-
lediye Başkanı Ateş Ünal Er-
zen'e vurduğu ıçın eleştirılen
Sangül, "Bir dönem o baş-
kan, Cem Uzan'a tetikçilik
yapıyordu, şimdi o başkan
BaykaFa tetikçilik yapıyor.
Ben oraya eşimle, çocuğumla
!'i ((i Mı. oturdum. Benim çolu-
ğuma çocuğuma laf söyleyene
vururum" diye konuştu.
Baykal'la yargı önünde he-
saplaşacağmı söyleyen San-
gül, Zülfü Livaneli'nin
CHP'den istifasına ilişkin ola-
rak da "Bir kültür adanu, Zül-
fii Livaneli gitti. Helal süt em-
miş, iyi aileçocuklannı istemi-
yorlar. Bunlar istiyor ki ken-
dileri çalsui, kendileri oyna-
sın" dedi..
Türkiye'nin bir kültür eroz-
yonuna uğradığını savunan
Sangül, televole kültürünün
kaldınhp onun yerine Mevla-
na, Hacı Bektaş Veli ve Ata-
türk kültürünün getirilmesi-
nin gerekli olduğunu ifade et-
ti.
NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Mihail Vasilyadis, 80 yıllık, ülkemizin
en eski gazetelerinden Apoyevmatini'yi
ayaktatutabilmek amacıyla birkaç yıldır
yeniden Türkiye'ye döndü. O zaten bir
Istanbulluydu. Kendi topraklarına dönüş
yapmış oldu. Abdülhalim Dede, Batı
Trakyalı birTürk gazetecisi. Onun mem-
leketi de Yunanistan'daTürklerin yoğun
olarakyaşadığı Iskeçe. Başından geçen-
leri anlatırken Türkiye için "Ânavatan", Yu-
nanistan için "eabaı<'afan"deyimini kul-
landı.
"Batı Trakya, Istanbul ve Ege'de Yurt-
taşhk Yolunda" başlıklı üçetkinliğin ikin-
cisi dün Istanbul'da yapıldı. llki Gümüi
cine'de yapılan etkinliğin Istanbul'daki
konusu "Medya ve Sivil Toplum"du.
Her iki ülkeden, azınlık gazetecileriy-
le, bu konularda duyarlı olan gazetecile-
rin katıldığı toplantıyı iki sivil toplum ku-
ruluşu olan Azınlık Gruplan Araştırma
Merkezi ve Lozan Mübadilleri Vakfı bir-
likte düzenlemişti.
Bu seminerin konuşmacılarından iki-
si Mihail Vasilyadis ve Abdülhalim Dede,
ayrı ülkelerde azınlık gazetecisi olarak
mesleklerini yerine getirmeye çalışıyor-
Heybeli'den Kalkan Son Vapur
lardı. Yaşadıkları sıkıntılar aynıydı. Ab-
dülhalim Dede, iki tarafın milliyetçiliğin-
den başına neler geldiğini iki örnekle çok
güzel özetledi: 1988 yılında "Babava-
tan"\ Yunanistan'dan, "Anavatan"\ Tür-
kiye'ye gelmek istemişti. Gelip anayur-
dunu görecekti.
Sınırı geçti veTürktarafınagelince pa-
saportunu uzattı. Pasaportu içeri gidip ge-
lince, başka görevlilerin de katılmasıyla
bir araştırma işlemi başladı. Sonuç, onun
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlı-
ğı'nın "Kara //sfe"sinde olduğuydu. Tür-
kiye'ye giremezdi. 11 yıl da bu yasağı aşıp
Türkiye'ye gelemedi. Yasak onunla kal-
madı, Dışişleri Bakanlığı bu "sakıncalı" ga-
zetecinin gazetelerinin abonelerinin de 3
binden 300'e düşmesini sağlayacak mü-
dahalelerde de bulundu.
Türkiye'deki yönetimler ondan hoş-
lanmıyordu vetehlikeli buluyordu daYu-
nanistan'dakiler çok mu hoşlanıyordu?
Yunanistan'da da başına olmadık işler ge-
liyordu. Bir keresinde evi basılmış ve rad-
yo yayını yapmak amacıyla anten direği
dikmeye hazırlık yaptığı gerekçesiyle gö-
zaltına alınmıştı. Anten dikmemiş, ancak
dikeceğiyönündebirduyumalınmıştı. Bu
gerekçeyle hakkında dava açıldı. Önce
10 ay hapis cezasına çarptınldı. Sonra bu
ceza iki aya düştü. Hiçbir temeli olma-
yan bu dava beraatla sonuçlandığında
50 bin Euro'ya yakın bir para hancamak
zorunda kalmıştı.
Mihail Vasilyadis ise 1964 yılında birya-
zısında "Rum" kelimesini kullandığı için
bölücülükten yargılanmış, on yıllık biryar-
gılamanın sonunda beraat etmişti. 1980
yılından sonra Yunanistan'a giden Mi-
hail'in başı orada da dertten kurtulma-
mış ve muhalif gazeteciliği nedeniyle Yu-
nan milliyetçilerinin "Türk piçi" \an\m\a-
malanna(!) maruz kalmıştı. Orada da "Türk
yanlısı olmak" ve "Yunan menfaatlarına
aykırıhareket etmek" suçlamasıyla hak-
kında dava açılmıştı.
*••
Azınlık olmak, herülkededezorzana-
attı. Hele de Türk ve Yunan milliyetçiliği-
nin karşılıklı olarak tırmandığı dönemler,
azınhklar için en çekilmez zamanlardı.
Çünkü iki tarafın milliyetçileri de azınlık-
lan hedef alan uygulamaları sertleştiri-
yorlardı.
Bütün bu tartışmalar sırasında ortaya
çıktı ki, her iki tarafta da evrensel bir ko-
nu sürekli gündemdeydi: "Gazetecilik
anlayışı" ile "milli menfaatlar" arasında
paralellikler kuruluyor ve gazetecilerin
"milli menfaatlara aykırı" yayın yapama-
yacağı söyleniyordu. Mahkemelerde bu
doğrultuda kararlar alıyorlardı.
Toplantıda medyanın tutumu birçok
açıdan eleştirildi. İki ülkenin milliyetçili-
ğe karşı çıkıp, dostluğu ve banşı savu-
nan gazetecileri konuşmalar yaptılar.
Toplantıdan bir gece önce Bosporus
topluluğu Yunanistan'ın lstanbul Baş-
konsolosluğu'nda, Türk-Yunan müzik-
lerinden oluşan etkileyici bir konser ver-
di. Vasiliki Papayorgi, sözlerini kendi-
sinin yazdığı, bestesini Hasan Esen'in
yaptığı "Heybeli'den Kalkan Son Vapur"
şarkısını söylerken herkesi hüzün kapla-
dı. Şarkıyı Türkçe'ye gazeteci dostum
Frango Karaoğlan çevirdi. Bu güzel
sözleri sizlerle paylaşmak istedim:
Konstantin, Angelis, Sofia, Prodromos,
Pari
Iskelede bekleyeceğim sizisaat sskizde,
Heybeli'den kalkan son vapura.
Afro Aga, Anastasia, Erasmia, Todori
Anamız şarap ve sütsunacaksize Değir-
men 'de
Artık anılarda kalmış 1 Mayıs gününde.
Ve patladığında Poyraz
Diaspora yollanna saçılmış çtnar tohum-
lan gibi,
Dağıldı yaprakları da yüreğin.
Aziz Yahya günü, tepenin eteğinde,
Tam karşısından seyrettik Antigoni'yi
Ve Çam Limanı'nda sabahı etti çocuklar
Kendilerini eğlencenin havasına kaptırıp
Maskeler, karanlık gölgeler, laternalar,
maytaplar
Birgünün oyunları, bir hayatın sıkıntıları,
AtılırAziz Yahya ateşlerine.