Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 24 ŞUBAT 2005 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER
EVET / HAYIR
OKTAY AKBAL
Sokağa mı Cıkıyorsun?
"Sokağa mı cıkıyorsun dikkat et
Emanet ol Tanrıya,
Sokak demek
Eksilmek yarı yarıya "
Behçet Necatigil sokağa çıkma-
yı değil de, sokaktan eve dönmeyi
böyle anlatmıştı güzel birşiirinde...
"Sokağa çıkarken dikkat
Sokaktan esen rüzgâr çünkü
Rüzgârlarla eve dönmek saçma
Ev dar çünkü"
Şimdi öyle mi ya? Sokağa çıkmak
artık en büyük, en beklenmedikteh-
likeleri çağrıştırıyor! Hele kadınsa-
nız, yaşlı biriyseniz sokak, cadde,
park gibi yerler sizin değil, size uy-
gun değil! Adım başında biri çıkar,
kaparçantanızı, cebinizdeki parayı
alıp kaçar. Bu kadarla kalsa iyi, bir
de durup dururken bıçaklanmak,
yerlerde sürüklenmek var... Evinizin
önünde yoldan geçen otomobilden
açılan ateşle ölüp gitmek de...
Bostancı kıyı yolunda hava alma-
ya mı çıktınız... Özgürlük Parkı'na mı
gittiniz, Fatih Parkı'na mı?.. Hele
akşam saatiyse bakın sağınıza so-
lunuza, birtakım garip insanlar do-
laşmakta, size fena fena bakmak-
ta. Hemen kaçın evinize, sokakta
esen rüzgârlar eskisi gibi değil! Her
an birtehlikesizi bekliyor. En iyisi eve,
o zaman zaman sizi çok sıkan eve,
evlere...
Behçet Necatigil, "şiirlerinisokak
lambalarının aydınlığında" yazar-
mış. Şairler avare kişilerdir. Ne ka-
dar belli etmeseler de sokaklar, alan-
lar, kıyılar onların esin kaynaklarıdır.
Insanlara hem yakın hem uzak ol-
mayı severler. Şiir denen esin kimi
zaman sokaklardan gelir, kimi zaman
yalnızlıklardan...
Şair, bu "Sokaktan Gelme" şiiri-
ni1950'liyıllardayazmış..Gerçekbir
özgürlükle sokak sokak, alan alan
gezip dolaşmaların yaşandığı gün-
lerde, gecelerde!. O zamanki korku-
lar, dış dünyayı tanıyan genç insa-
nın eve dönüşte duyduğu sıkıntıy-
dı, bunalımdı.. eve, odaya sığama-
yıştı. Şimdi ise çok daha başka!..
"Bir karanlık içinde bu evler
Aydınlıkları öyle az ki
Içeriye sevinç haber
Sızdırmayan ev anyoruz
Bulunmaz ki
Şair yeri gelir evleri de dile getirir.
Bir canlıdır evler, kimi zaman insa-
nı bezdiren, kaçacak başka bir yer
aratan, kimi zaman bir mutluluk ya-
şatan, yaşatmaya çalışan.
"Varsa yoksa sokak/lnsan o yaş-
larda/
Gözü beni görmez/
Gece gündüz dışarda
Yok kıl kadar değerim/Öyle ol-
sun/Ben beklerim/kısa veya uzun
Oğullar uzaklaşır kızlar uzakla-
şır/Bir zaman için benden/Oluruna
bırak, gençtir derim/Hevesini alsın
sokaklardan
Bensiz olmazlar, dönerler/ Çok
denedim/
Ben büyüğüm, affederim
Ben evim."
Nerde o güzel günler. Hepsi ma-
sal mıydı? Evlerde, odalarda yaşa-
mak, huzur içinde, güvende, rahat...
"Bir sokağa çıkmayın bozulur
bunca büyü; yavan gelir ev size " di-
yordu Behçet Necatigil... Bugün-
lerde yaşasaydı Beşiktaş pazarın-
da, Barbaros Meydanı'nda, Orta-
köy'e giden duvar diplerinde yine öy-
le serbest, korkusuz dolaşabilecek
miydi?
Ne dersiniz?
'Dur, Düşün!'
Beyinler sömürgelikten, kuşatılmışhktan ancak laik eğitimle,
akılcı eğitimle kurtulabilir. Bu yüzdcn, Cumhuriyetin temeli
laik eğitimdir, öğretim birliğidir, anadille gerçekleştirilecek
ulusal eöitimdir.
MehmetBAŞARAN
4 - ^ ^ " ^ ^ ur Düşün'ad
^ ^ lı bir yazısı
vardırAdnan
Adıvar'ın,
"Düşünme-
nin" yaşamsal önemini anlatır.
Ortaokul III. sınıf Türkçe kitap-
larına ahnmıştı bir zaman. Ege-
men güçlerin dayattiğı "müfre-
dafın, izlencelenn, yönetmelık-
lerin kuşatılmışhğında "kulla-
şan" öğretmcnlcri, öğrcncilcri
omuzlarından tutup sarsan bir
yazı: Ey öğretmen, ey öğrenci!
Silkin şöyle bir, at gözlüğiiyle
değil, kendi gö/.lerinle bak dün-
yaya, dur vc düşün: Nasıl olman
ıstenıyor senden, neler dolduru-
luyor belleğine, niçin?
Aslında, lüm insanlarayapılan
biruyanbu: "Bırakdüşüncetem-
belüğini", "düşün korkaklığım",
"koyun sürüsü olmaya ra/ı olma-
yı"... Doğrul. Çıkar gözünden
geleneklerin, resmi yalanların,
dünyayı sömürcn kanlı zalimle-
rin taktıkları atgözlüğünü, soru-
lar sormaya başla...
Böyle ülmasınaböyle de... Dü-
şünmek, bir özgürleşme eylemi.
Kolay mı görünmez zıncırlen kır-
mak? Neler çekti, nasıl yaşadı,
kimlerle savaştı orlaçağ insanı,
dinde yenilcşmcyi (reform), Ye-
niden Doğuş'u (Rönesans) Aydın-
lanma'yıgerçekleştirenler?.. Çok
çok iyi biliyor bunları Dr. Adnan
Adıvar. Her aydınlanma sava-
şımcısının kitaplığında bulun-
nıası, döne döne okunması gere-
ken bir yapıt kazandırmış dili-
mize: Tarih Boyunca Bilim ve
Din...
Yukarıda sözünü ettığim yazi-
da Abdülhamit döneminde ya-
şanmış bir basın olayını anlalıyor:
Denetimden geçcmemiş Cenap
Şahabettin'in bir yazısı, adı Say-
ıDimaği imış çünkü. Yanı, düşün-
me; her beynin en doğal işlevi ol-
ması gereken düşünme işi... Bü-
yük tehlike sayıyor baskıcı yöne-
tim düşünme işini... Öyle ya ge-
leneklerin, yasalaıın, büyüklerin
kendisine "doğru" diye bellet-
tiklerinden bir kuşkulanmaya baş-
larsa, akıl gözüyle gerçekleri ara-
maya kalkarsa insanlar, nıcolur
yöneticilerin lıali?
özellikle "Düşünme tembelli-
ği", "Fikirkorkaklığı" üzerinde
duruyor Adıvar yazısında. Dü-
şünme tembellerinden, fikirkor-
kaklanndan oluşan bir toplumun
koyun sürüsüne dönüşeceğını,
güdüleceğini vurguluyor açık-
lıkla.
Ne diyordu Aydınlanma döne-
minin öncüsü Kaııl: Düşüneme-
mek erginliğe erememiş insanın
suçudur. Sen insansın, aklını kul-
lan. Doğaya, insana akıl gözüy-
le bak... Özel yaşamını, toplum-
sal yaşamını aklın verılerıne gö-
re düzenle...
Pek çok insan, crginlcşcmeden
tamamlıyordu yaşamını. üüşün-
mek bir ekın bırıkıminı, bir ça-
bayı gerektiriyordu: lııceleme,
gözlem, araştırma, sonra sağlık-
lı bir yöntemle sonuçları deger-
lendirme... Oysa bizim yerimıze
başkalannın düşünmesını kabul-
lenmek, hazır fikirlerle yetinmek
rahatlıktı. Alışılmış yatağında
akardı yaşam. Çoğumuz dede-
mizin, babamızın dediklerını yı-
nelıyor, yenı düşünlerden korku-
yoruz; bir yük gibi taşıyoruz ak-
lı.
Bu yüzden egemen güçler, ıle-
tişım araçlarından yararlanarak
resmi yalanlarla koyun sürüsü
gibi güdüyor toplumları... îşin
acı yanı, "demokrasicilik" oyu-
nuyla oylarını da alarak...
Aklın özgürleşmesi
Tarih tümüylc aşama aşama,
aklın özgürleşmesi eylemi..
Tarım toplumu, doğa karşısın-
da güçsüz, gözü havada eli duada,
"yazgıcı". Suyun, rüzgânn, buğu-
nun gücünü kullanamıyor. Doğa-
üstü güçlerden bekliyor her şe-
yi. Eğitimi de ona göre. Ama ay-
dınlanma ekini, sanayileşme; bi-
limin gelişmeleri, bilgilerin yay-
gınlaşması sonucvı kentsoylu uya-
nışı, yaşamı, yönetimi sorgulama-
ya başlıyor. Giderek Fransız Dev-
rimi'yle laik okulu yaratıyor, akıl-
cı eğitime yöneliyor. Aklın, bili-
min verilerine göre düzenleme-
ye başlıyor yaşamı. "Her insan
İıür doğar" diyor İnsan Hakları
Evrensel Bildirgesi.
Görünür görünmez zincirleri
kırarak akıl, özgürleşme eylemi-
ni sürdürmeye başlıyor. Düşün-
me tembelliğinden, fikirkorkak-
lığından kurtuldukça, toplumla-
rın gelişmeleri de ivme kazanı-
yor...
Mııslufa Kcmal, çok çok iyi bı-
liyor bu gerçeği; sömürgenlerı
ülkeden kovnıak toplumu kur-
tarmaya yetmeyecektir. Önemli
olan yüzyılların sömürgeleştir-
digi "beyinleri" kurtarmak, laik
eğitimle "aklıözgüıieştirmek
r
'tir.
Ne diyor Marx: "Ölnıüş tüm ku-
şaklarm geleneği, yaşayanların
beynine büyük bir ağîrlıkla yer-
leşmiştir."
"Her insan hür doğar" dese de
bildirge, her kişi bir kuşatılmış-
lığın içine doğar aslında. Inanç-
ların, geleneklerin, sağtörenın,
yönetım bıçımınin dayattığı ku-
şatılmışlık...
Özgürlcşmiş aklın denetimin-
den geçmeden edınılen bılgıler,
inançlar; dinlerin, eğitimin yük-
ledikleri, inanç bağıııılılığı yara-
tır. Fikir korkaklığının, düşünce
tembclliğinın toprağı, bu bağım-
lılıktır. Her bağımlılık da bir tut-
saklıktır.
Beyinler sömürgelikten, kuşa-
tılmışhktan ancak laik eğitimle,
akılcı eğıtımle kurtulabilir. Bu
yüzden, Cumhuriyetin temeli la-
ik eğitimdir, öğretim birliğidir,
anadille gerçekleştirilecek ulusal
eğitimdir. Amaç, "flkri hür, ir-
fanı hür, vicdanıhür" kuşaklar ye-
tiştirmektir. Kafaları, paslandı-
rıcı, uyuşturucu, gereksiz, saç-
ma sapan inanışlarla, düşünceler-
le doldurnıaktan özenle kaçını-
lacaktır. Bir özgürleşme eylemi-
ne dönüşeceklir eğitim. Sanayi-
leşmeye gcçememiş toplumda,
devrım coşkusuyla sürdürülme-
ye çahşılır Cumhuriyet dönenıi
aydınlanmacıhğı... Dili, içeriği
yenilenmeye çahşılır eğitimin.
Eskinin, gelenekselın direnişle-
rı kırılmaya çahşılır. Arada, Ku-
bilay'lar kan vermek zorunda ka-
hrdevrime. Çağdaşlaşmak, ken-
dini yenilemek zorundadır top-
lum. Ölene değin başöğretmen-
lığini sürdüren Atatürk şöyle
der, bilindiği gibi:
"Ben nıanevi nıiras olarak hiç-
bir ayct, hiç bir dogma, hiçbir
donmuş ve kahplaşmış kural bı-
rakmıyorum. Benim manevi mi-
rasun, bilim ve aktfdır."
Bilimin yol göstencıliğine sırt
döndüğümüz, kulluk eğitimine
yöneldiğimiz için gelmedik mi
bugünlere? Öncc duyarlığı, aklı,
canuuğı geliştiren, toplumu özgür,
onurlıı, tam bağunsız yaşatacak
eğitim. Beynin düşünme yetisi-
ni, yaratma gücünü körelten ya-
bancı dille değil, anadille, Türk-
çeyle...
Auschwitz ve Kafa Kayması
Alman toplumunun önemli bir çoğunluğu, 27 Ocak günü
Auschvvitz toplama ve imha kampının Sovyet ordusu
tarafından 60. kurtanlış günü anmalarıyla, bu anmalar
sırasmda en yetkili kişilerin ağzından son kerte sorumlu
konuşmalarla, sağlıklı insanlık bilinci ve usu yanında en
öndeki yerlerini bir kez daha aldılar.
Yüksel PAZARKAYA
N
azi'lerin Auschwitz top-
lama ve imha kampın-
da yaklaşık bir buçuk
milyon insan katledildi. Nazi
Almanyası, bazı ırkları soykı-
rım ıle yeryüzünden silme, yok
etme politikasım tasarladı ve
uyguladı. Altı milyon Avrupa
Yahudisi, bir buçuk milyon Av-
rupa Romanı (Çingenesi) plan-
lı olarak gaz odalarında katledil-
di. Saldınlan ülkelerin, başla
Sovyetler'in, milyonlarca aske-
ri cephede düştü, siviller esirgen-
medi.
Siyasi görüşü yüzünden kat-
ledilenler, kıyadan kaçış göçle-
ri, savaşın ve karşı savaşın ya-
kıp yıktığı, harabeye çeviıdiği
kentler, kültür varlıkları, hep bi-
linen gerçekler.
Yine de bu gerçekleri inkâr
eden çevrelerin ve kişilerin bu-
lunması ve inkârlarını ırkçı sal-
dırgan bir tavırla ortaya koyma-
ları, insanlık bilıncinın, tarih bi-
lincinin, insan usunun defor-
masyonunu gösteı ir.
Bu deformasy»nun aşılacağı
da yok. Bütün tarih ve yaşam
deneyımlerı, bu us ve bılinç de-
formasyonunu aşmanın, ancak
insan denilen varlığın özünde
nitel bir dönüşüm ve geUşimle
mümkün olabileceğini gösteri-
yor.
Böylesine nilcl bir dönüşüm
olur mu, ne zaman olur, bilin-
mediğine göre usu ve bilinci de-
formasyona uğramamış cephe-
yi, eğitimle durmadan büyül-
mek ve güçlendırmek, us ve bı-
linç deformasyonıınun insaııh-
ğa gelecekte de yaşatacağı fela-
ketleri, kıya ve kıyımları önle-
menin hiç dcğilse en düşük dü-
zeyde tutmanın, tek yolu görü-
nüyor.
Alman toplumunun önemli bir
çoğunluğu, 27 Ocak günü
Auschwitz toplama ve imha
kampının Sovyet ordusu tara-
fından 60. kurtanlış günü an-
malarıyla, bu anmalar sırasında
en yetkili kişilerin ağzından son
kerte sorumlu konuşmalarla,
sağlıklı insanlık bılıncı ve usu
yanında en öndeki yerlerini bir
kez daha aldılar.
Yine bu bilınçü, usu sağlıklı
Alman çoğunluğu sayesinde, te-
kil de olsa, tarihsel bir suçun ve
ayıbın, hiç gözden ırak tutulma-
ması ve unutulmaması için, Al-
manya, başkent Berlın'de ken-
di ayıbı için anma anıü kuran tek
ülkedir.
Bunlar güzel ve bu tavırlarla
dünyanın bütün aklı başmdakı ın
sanları ve toplumları her zaman
dayanışma içinde olacaktır. An-
cak, insanlık tarihindcki bu te-
kil kıyanın (holocaust), tasarla-
nıp uygulandığı ülkede, Alman-
ya'da da, tarih bilinci ve usu du-
ıııııra uğramış güçler her zaman
ortalıkta cırıt atmışlar ve atma-
ya devam ediyorlar. Zaman za-
man parlamentolara seçiliyor-
lar.
Son olarak, Saksonya üyalet
Meclisi'nde kurbanlar için bir
dakikalık saygı duruşu sırasın-
da meclisi tcrk cden yeni Nazi
milletvekiUeriçarpıcı bir örnek.
Ama yıllardan beri kimi say-
gın Alman aydını ve yurttaşı,
"Artık gına geldi, bu tarihi olay-
lan duymak istemiyorum, top-
lama kam plaıindaki kıya resim-
lerini basında, televizyonda, si-
nemada görmek istemiyürum"
söylemini topluma kabul ettir-
me uğraşına girdi.
Edebiyat yapıtlannda, sine-
ma filmlerinde ve araştırma ki-
taplarında, savaşın son dönem-
lerınde müttefik bombardıman-
larının Alman kurbanları öne
çıkan konu.
Buna da diyecek yok, ancak
milyonlarca asıl kurbanı örtme
tehlikesi var.
Bir de şu var: Kimi çevreler -
ne yazık, bunlar yalnızca yeni
Nazi çevreler değil-, holoca-
ust'un, Nazi kıyasınm tekilliği-
nigörecelendirmeçabası içinde
yıllardan beri.
Bu çabalar, tam da 27 Ocak'tan
iki gün önce, Brandenburg okul
kitaplarından birinde bir yan
tümcenin -ki ilk kez iki yıl ön-
ce müfredata ahnmış- çıkarıl-
masına ılişkın haberle bütün
ajanslara ve medyaya konu ol-
du. Güncel 60. yıl Auschwitz
aıımaları birden görecelendiril-
mek istendi.
1915 Ermeni tehciri, "tarihin
ük soykınmı" yalanıyla vurgu-
landı. Yine temelsiz ve kaynak-
tan kaynağa değişen sayılar, yi-
ne gelişigüzel suçlamalar.
Asıl amaç, Nazi soykırımının
tekilliğini görecelemek, sise bu-
lamak, kendine ortak bulmak.
Ne yazık, bunu yapanlar yal-
nızca inkârcılar, yeni Nazıler
değil.
Bunu yapanlar, tarihçiler, si-
yasetçiler, yazar çizer aydınlar.
Şimdi Federal Meclis'te "Ay-
tımcılığa Karşı Yasa" tasansına
direnenler.
Misyoncu kilisenın çıkar yön-
lendirmesi. Misyoncu kiliseyi
de kullanan ulusal ve uluslara-
rası çıkar odaklan. Bu da az buz
bir ayıp değil. i
PENCERE
Dalkavuk ile Yalaka
Köşe yazılarında, eski ya da yeni şiirin kulakla-
ra küpe dizeleri veya mizah edebiyatının unutul-
maz fıkraları, yeri geldiğinde taşı gediğine koy-
mak için yinelenir...
Ne yapayım ki bugün pek ünlü bir fıkrayı biraz
değiştirerek anlatmak zorundayım; okurlarımdan
özürdilerim...
•
Padişah, dalkavuğu Incili Çavuş'a demiş ki:
- Şu patlıcan ne yaman bir sebzedir, kızartma-
sına bayılırım...
Dalkavuk:
- Ben de bayılırım efendimiz..
Padişah:
- Oturtmasına diyecek yoktur!..
- Yoktur efendimiz..
Padişah:
- Ya zeytinyağlı dolmasının tadına ne dersin?..
- Parmaklarımı da birlikte yerim efendimiz..
- Imambayıldısı nefistir!..
- Nefistir efendimiz..
Padişah, patlıcan yemeklerini öve öve sayarken
birden sevmediklerini anımsamış:
- Ama, hünkârbeğendisi bir işe yaramaz!..
- Yaramaz efendimiz..
- Patlıcan salatası da pekahım şahım birşey de-
ğildir!..
- Değildir efendimiz..
- Közlemesi, eh şöyle böyledir!..
- Şöyle böyledir efendimiz..
- Ancak patlıcan musakkasını buldun mu ye!..
- Elbette efendimiz..
Padişah birden vaziyeti çakmış:
- Bre Incili, ben ne dersem, sen onu tekrar edi-
yorsun, bu ne iştir?..
Incili Çavuş:
- Efendimiz, demiş, elbette öyle olacak, çünkü
bendeniz patlıcanın değil sizin dalkavuğunuzum!..
•
Peki, bu eski ve biraz da pörsümüş fıkrayı ne-
den anlattım?..
Yalaka, dalkavuk sözcüğünün argosudur..
Son günlerde bizim medyanın yalakaları birden-
bire AKP hükümetini eleştirmeye başladılar...
Bir dostum dedi ki:
- Medyanın köşelerinde Tayyip'e yönelik bir de-
ğişim görülüyor, bir eleştiri rüzgârı başladı, esi-
yor..
Ve sordu: •
- Neden?.. \
- Çünkü, dedim, onlar AKP iktidarının değil,*
Amerika'nın yalakasıdırlar!..
Hem de nasıl!..
Incili Çavuş padişahın resmi dalkavuğuydu, bun-»
lar Amerika'nın özel yalakaları olarak görevlerini ya-£
pıyorlar...
Amerika gürledi mi?..
Bunlar çakar..
Amerikan patronajının yamakları Türkiye'y^
dönük dişlerini gösterdiler ya, yeterlidir. Tayyip
buna göre ayağını denk alsın!..
Türkiye dünyada dışardan yönetilen ülkeler
yarışında ipi göğüsledi.. göğüsleyecek...
Yalakalarımıza da maşallah..
Dünya çapında iş tutuyorlar..
Harçlıkları yüksek..
Incili Çavuş bunların yanındayerli, amatör, zaval-
lı kalır...
KARŞIYAKA CUMHURİYFT OKURLARIDUYURUSU
KMŞIYAKA CUMOK - TÜRK KADINLAR BİRÜĞ1İZMİR
D İ L İ M İ Z İ SEVİYOR M U Y U Z ?
KONUŞMAC1LAR:
1. HİDAYET KARAKVŞ Şctir- Yazar-
(Günümüz Türkçesi),
EFTAI, SF.VİNÇlJ Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi
(Kök Bilgisi ve iürkçe)
IIAkkl KARAÜIİNİZ Sonuç Dersanesi Edebiyat öğretmenl
(O/7 vc Düşünce llişkileri Anadil Bilinci)
Açış Kunuşmaları:
TÜRK KADINI AR BİRI İÖI tZMtR ŞUBF BAŞKAN1
ijERMİN AKMAN, KARŞIYAKA (HJMI1URIYP.T
OKURI ARI SÖ/C'ÜSÜ D E N İ Z S A P M A Z
Ycr: Konak Oteli • Sabancı Kültür Merkezi Yanı - Konak, Tarih- 24 Şubat
Perseınbe, Saal: 14.30, Ikram: 6.5 milyon Lira.
Tüm Cumhuriyet okurlarını ve vatandaşlarımı/ı hekliyonı/
2. SSK'nm Devri, SLK.A, I ckcl, lclckom'un Özelleştirilmek
tstenmesi'nin Sosyal-Hııkıık Rnyulu ve Insaııi Boyııtıı Yoktur Ülkemizi
İMI vc Dünya Bankası'nın kölcsı yapmak istcycn zihniyetkınıyoruz.
ttetişim: Dnıiz Sapıııaz 0 232 .162 09 75 - 0 544 249 24 91.
3. Yönlcndınlmış mcdya aracılığıyla, Zekeriyc Temizel ve omın düriist
şahsında,CTgüvonılır gazdc olan C umhurıyet üazetesı yıpratılmak
ıstenmektedır. Ru oyımlar karşısında dikkalliyİ7 ve bu saldınlan kmıyomz.
İZMİR CUMHURİVET OKURLARI
AYDINUK BULUŞMALAR-4
KUŞ1 UK KAHVAI TISINDA BULUŞUYORUZ
"NE OLUYOR, NEDEN OLUYOR, NASIL OLUYOR,
Nİ(,'İN VE K.İM7 / TÜRKİYE UÜNDHMİ"
BAŞLIKLJ SÖYLEŞtSt tLE DOÇ. DR. HAKKI UYAR
(9 EYLÜL ÜNV. Ö Ğ R E T İ M ÜYESİ) BİZLERLE OLACAK.
KtTAPI ARIN DÜNYASINDA KISA YOI.CU1.UKLAR
DA YAPACAGIMIZ UULUŞMAMI/A ÇAClRlYORUZ!
SEN GKLMEZSEN BİR EKSİCİZ!
TARİH / SAAT: 27 ŞUBAT - PAZAR /11.00.
YHR: Al .ARA RHS I'ORAN - 372 /1 -A - KüRDON / ALSANCAK
(Alsancak Iskclcsi'ndcn Liman'a dnğrıı 100 m. ilerde sahilde)
K.AHVAL11 ÜCRETİ IO.ÜOO.OÜÜ TL. ÜLUP
RHZP.RVASYON İÇİN SON TARİH: 20 ŞUBAT 200.VTİR.
REZERVASYON:
D. GÜNOĞLU: 0 511765 52 67, N. MANTAR: 0 533 563 78 68,
S. BAY: 0 535 980 5-174, Ş. AŞIROĞLU: (1532 692 7608
ÇANAKKALE CUMOK ÇAÖRISI
Kurtulufl Sava^ımızın o kutsal
"Kuvayı Mılliyc ruhunu" diriltmck,
Atatürk'ün "tam bağıınsızlık" inanç ve siyasetini bir
bayruk gıbı dalgulandırmak tek seçenektir.
Emperyalisti yenecek güç ulusal birlikten geçer.
21 Temmuz 1983 Uğur Mıımcu
(,'anakkalc Dcniz Zatcri'nin 90. Yıldönümü
düzenlemeleri için Istanbul ( UMOK'ıın k.itılımıyla
Yalıhan'da toplanıyoruz.
SEN GELMEZSEN BİR EKSİĞİZ
Yeı: Yallhan - 26 Şubat 2005 t'umartesi Saat: 14.00
llctişim: Abuzcr lnanmaz
0 286 214 13 56-0 544 658 81 80
www.cumok.org