Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
24 ŞUBAT 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
17
Telefon dinlemede
rekor «rlıy varnuş.
Türkiye yorgtın...
Dinleniyor!
MutlulukSeda Yavuz ile Varda
Cangürel, 1980'li yıllarda
Kadıköy Yeşilbahar
llkokulu'nda başlayan
arkadaşlıklarını
üniversitede de
sürdürüyor ve en
sonunda evleniyor.
Genç çift nikâ h
j davetiyelerine bir not
1
düşüyor; törende
nikâh şekeri
dağıtmayacaklarını,
şeker parasını Aziz
Nesin Vakfı'na
bağışladıklarını bildiriyor
ve çiçek göndermek
isteyenlere de çiçek
parasını vakfa
bağışlamasını öneriyor.
Fordçuluk
Ömer Bugay: "Tıklım
tıklım/ Bir otobüse
binmiş gidiyoruz./
Arkamıza geçmiş/
Rumlar, Almanlar,
Fransızlar/ Yaşasın
Avrupa Birliği'ne
giriyoruz."
tlektronık posta: denizsom@cumhuriyet.com.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Bush'a Avrupa da
karşıymış...
"Oraya da demokrasi
götürsün de aörsünler!"
E
ğitimci yazar Muzaffer Gürboğa, ilköğretim
birinci sınıfta yıl sonuna doğru okuma bay-
ramı yapıldığını, okumayı öğrenen ya da
başka bir deyişle okumayı söken öğrencile-
rin birşölenle birlikte ödüllendirildiğini anımsattıktan
sonra "Okumayı öğrenmek yaşamımızda önemli bir
dönüm noktasıdır" diyor.
Izmir'den yazan Muzaffer Gürboğa daha sonra şu
saptamayı yapıyor:
"Ama okumalar çeşitlenerek ve geliştirilerek bir
ömür boyu sürer. Okumak, çoğunlukla keyif alınan bir
etkinlik olarak algılanır. Okumayı, boş zamanlarını de-
ğerlendirmek amacıyla hobi olarak düşünenler de
vardır. Başka nedenlere bağlı okumalar da vardır.
Demek ki okuma bizim ihtiyaçlarımıza cevap vere-
bilmektedir. Bizim düşündüklerimizin, okuduklarımız-
la onaylanmasından zevk alabiliriz.
Ben, düşüncelerimin uyarıldığı, dinginlik yerine bir
sürü soru işaretiyle kafamın karıştığı okumaları daha
Okumayı sökmek
çok seviyorum. Okuduğum metin beni düşünmeye,
araştırmaya, öğrenmeye açık tutum ve becerilere,
yeni yaratılara ulaştırsın, yaratıcı süreç sonunda haz-
za kavuştursun isterim. Hatta, bazı kere okuduğum
metin, bende karşıt metnini yazma isteği uyandırma-
li.
Bir maç seyrederken yorumcunun söyledikleri bir
futbol oyununun okunması sayılabilir. Teknik adam
oyunu iyi okumalı ki takım maçı kazanabilsin.
Meteoroloji uzmanı verileri iyi okuyabilmeli ki hava
tahmini doğru yapabilsin.
Politikacı toplumsal değişmeleri iyi okuyabilmeli ki
yaşantılarımızı doğru yönlendirebilsin.
Siyaset, yaşamımızın yönlendirilmesi demek değil
midir? Müzedeeserleri inceleyen biri tarihi okuyorsa-
yılmaz mı? Birresim sergisinde birtablonun karşısın-
da duran kişi neler okumaz ki.
Demek ki okumayı sökmek öyle kolay bir iş değil.
ömür boyu sürecek, geliştirilecek ve çeşitlenerek sü-
recek.
Yaşam bize okumayı öğretecek. Ne kadar dona-
nımlı olursak yaşamı daha iyi okuyabilir, engel ve tu-
zakları görebilir, iyi bir yaşam savaşçısı olabiliriz.
Yaşamı iyi okumak için deney, gözlem, öngörü ye-
teneği, akıl yürütme, yorumlama yeteneği, seçenek-
li düşünme konusunda eğitimli olmak gerekiyor.
Eğitim bu bağlamda yaşamayı okumak, yaşama
sanatını öğrenmektir. Mevcut eğitim sisteminin bu-
nu ne ölçüde becerdiği ortadadır: Yaşama küskün,
soluk yüzler, umarsız ve yenik duruşlar.
Ara sıra aynaya bakarsak suçluyu görebiliriz."
Tam bu noktada bir konuyu anımsatmakta yarar
var... Bence, bir ülkede okur-yazar oranının hesabı ya-
pıldıktan sonra okur-anlar oranı da hesaplanmalıdır!
Planlı
Akif Kökçe:
"Türkiye'de planlı
ekonomiden, piyasa
ekonomisine
geçildiğinden beri, beş
yıllık kalkınma planları
yerine, beş yıllık yıkma
planları uygulanıyor."
SESSÎZ SEDASIZ (!) Zamane öğrencisinin kompozisyon ödevi
Milli Eğitim Bakanlığı, Avrupa
Konseyi'nin "Değişen Avrupa'nın
Bir Yurttaşıyım" başlıklı
kompozisyon yarışmasını ilköğretim
öğrencilerine zorunlu kılmıştı.
Avrupa'daki öğrenciler bir yarışma
heyecanı içinde kalem oynatırken
Türkiye'deki öğrencilerin
kompozisyonları ikinci dönem Türkçe
ödev notu olarak değerlendirilecek ve
ödevini yapmayanın Türkçe notu
kırılacaktı.
Bu durumu öğrenen bir "zamane
öğrencisi" kompozisyonunu yazıp
Izmir Didim'den Kaya Çetin
aracığıyla bize göndermiş.
öğrencinin geleceği ile oynamamak
için biz de "Değişen Avrupa'nın
Bir Yurttaşıyım" kompozisyon
ödevini Milli Eğitim Bakanı Hüseyin
Çelik aracılığıyla Milli Eğitim
Bakanlığı'ndaki ilgililerinin bilgisine arz
ediyoruz efendim:
"Siyasetin ustasıyız/ Biz Batı'nın
pastasıyız/Avrupa'nın hastasıyız/
Gireriz bir gün inşallah./ Kıbrıs size
helal olsun/ Yeter koltuk bizde kalsın/
Hele yargı beri gelsin/ Gelirse gelir
inşallah./ Bir ayağımız Mekke'de/ Bir
ayağımız tekkede/ Akıl fikir hep
cukkada/ Cukkalarız biz inşallah./
Huydur, yan gelip yatarız/ Babalar gibi
satarız/ Olmaz, takıyye yaparız/
Uyanmaz millet inşallah./ Yağmur
yağdı gelemedik/ Şu Lozan'ı
silemedik/Avrupalı olamadık/ Oluruz
bir gün inşallah."
Yüksek Yerilim Hattı
Kurallann konulmasında yer almadı-
ğın oyunlarda, oyunbozanhk yap!
erdincutkui" yahoo.com
AVRUPA'DAN
GURAY OZ
'Not VVelcome, Mr. Bush!'
Biliyorsunuz, artık Ameri-
ka'yı sevmek zorundayız. Üs-
tümüze üstümüze geliyorlar.
önce "Condi" Rice geldi, ar-
kasından Wall Street Jour-
nal'ın ünlü yazarı Pollock hak-
kımızda ferman eyledi. Daha
sonra ABD Savunma Bakan
Yardımcısı Feith ve ona "iliş-
tirilmiş" değer\\ gazeteci arka-
daş teşrif ettiler.
Hepsinin söylediği: "Biziar-
tık sevmediğinizi gördük ve
bu iş böyle gitmez!"
Gitmez tabii!
Zaten bu işin böyle gitme-
yeceğini sizden önce bizim
medyamız keşfetmişti. Ama
halk bu, avam yani! Her za-
man medyamızın güçlü ka-
lemlerine iltifat etmiyor, onla-
rın dediklerine kulak asmadı-
ğı da olabiliyor. Bir de baktık,
halkımızın yüzde 82'si, ABD'yi
ve özellikle de Mr. Bush'u
sevmiyormuş.
Rumsfeld ekrana çıkınca
da sırtlan görmüş gibi kaçıyor-
muş.
Elbette bu durumun düzel-
tilmesi gerekir.
Geçen günlerde bir TV ka-
nalında izledim; eski MlT'çile-
rimizden, büyükelçilerimizden
Sönmez Köksal beyefendi,
bu duruma hükümetin el koy-
masını WQ"pedagojik" yön-
temlere başvurarak durumu
bir an önce düzeltmesini öne-
riyordu.
"Pedagojik" denildi mi be-
nim canım sıkılır. 12 Eylül ak-
lıma gelir.
"Pedagojik yöntemlerle"
gözaltında ya da tutukevinde
eğitilen arkadaşları hatırlarım
hemen. Çok rica ederim. Bu
yöntemlere gerek yoktur, biz
usulünce severiz ABD'yi!
• • •
Bugün, siz bu satırları okur-
ken Mr. Bush Frankfurt Hava-
alanı'na inmiş, boşaltılmış oto-
banlardan geçerek ya da tü-
müyle trafiğe kapatılmış hava
sahası üzerinden helikopterle
uçarak Mainz'a ulaşmış, ora-
da Herr Schröder'le buluş-
muş olacak. Mr. Bush, bu ge-
lişinde, Irak'asaldırmadan ön-
ce arasının iyice açıldığı Herr
Schröder'i belli ölçülerde ikna
edebileceğini ve hem savaşın
bundan sonraki seyrine hem
de yeni maceralara ortak ede-
bileceğini, en azından sert
karşı çıkışları önleyebileceğini
umuyor. Bu arada Almanya'da
da, tıpkı Türkiye'de olduğu gi-
bi ABD'yi sevmeyenlerin sayı-
sı arttı ve azıttılar iyice.
Tutturdular "Not welcome,
Mr. Bush!" diye, ama yine de...
Durum uygundur.
Herr Schröder de artık za-
manın geldiğini, önemli bazı
isteklerini Mr. Bush'a kabul et-
tirebileceğini düşünüyor. Bun-
lardan en önemlisi, Alman-
ya'nın BM Güvenlik Konse-
yi'nde veto hakkına sahip da-
imi üye statüsüne geçme iste-
ğidir. Ikincisi, yüksek ticari çı-
karlar nedeniyle Çin'e
1989'dan bu yana uygulanan
silah ambargosu konusunda-
ki ısrardan vazgeçilmesidir.
Üçüncüsü, Iran'ı "diplomatik"
yöntemlerle durdurma konu-
sunda Avrupa'ya biraz daha
zaman tanınmasıdır.
Hepsi de olur. Daimi üyelik,
Almanya'nın Irak'ta ABD'nin
geri çekiliş stratejisine katkı-
da bulunacak yöntemlere
"evet" demesi karşılığı daha
ciddi ele alınabilir, Çin'e silah
ambargosu konusu biraz ka-
rışık, ama yine de yeniden dü-
şünülebilir; zaten de satılacak
silahlar şimdilik semboliktir ve
geç kalınırsa Çin kendisi yapa-
cak ve ticarete yazık olacaktır.
Iran'a da efendim, bugünden
yarına saldırılacak değildir za-
ten; hazırlık gerekmektedir.
Belki Suriye öncelik alabile-
cektir. Işaretler öyle göster-
mektedir. Yeter ki, Almanya
kahramanlık yapmaktan vaz-
geçsindir. Yeter ki, şu NA-
TO'da, AB ile ABD arasında
yeni bir üst yönetim kurma
sevdası bir yana bırakılsındır.
Yeter ki Afganistan'da, Irak'ta
ABD yalnız bırakılmasındır.
•••
Ne olacak bilmiyorum.
Schröder'in gelecek seçimler
için malzemeye, Bush'un ba-
taktan çıkmak için ortaklara,
Almanya'nın artık bu paylaşı-
ma daha etkin katılabilmek
için manevraya ve kuşkusuz
ABD'nin yeni maceralara ge-
reksinimi var. Avrupa hem kor-
kuyor hem de paylaşımdan
uzak kalmak istemiyor. Bu ne-
denle de Der Spiegel'in ko-
nuyla ilgili haberinin başlığı,
"Hava daha iyi!" diye atıldı.
Hava daha iyi.
İyi olmayan şu "pedagojik
eğitim" meselesi.
Ne yapsak da atlatsak bile-
miyorum!
Düzeltme ve özün
Yazarımız Güray öz'ün
dünkü yazısı teknik bir hata
sonucu eksik yayımlanmıştır.
Yazarımızdan ve okurlarımız-
dan özür dileyerek yazının ta-
mamını yayımlıyoruz:
e-posta: guray.oz@cumhuriyet.com.tr
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK hehicakuiturk.net
ÇlZGlLİK KÂMİL MASARACI kamifmasaraciuitrrynat.com
HARBİ SEMtH POROY semihporoy(oyahoo.com
BULUT BEBEK MJRAYÇİFTÇİ bulutbebek"hotmail.com
TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 24 Şubat ıııvıv,mumtuz-tırüam. eom
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin yayınladığı
güniük sivil toplum gazetesı
BİZİM GAZETE
tarafsız haberleri, ilginç röportajları, araştırmaları,
köşe yazıları ve ülke sorunlarını yansıtan
raporlarıyla 10 yıldır okurlarıyla el ele-..
7e/: 0 212 511 94 94- Abone: 0 212 513 83 00
0SMAN HAMDİBEr'İN ÖNCÜLÜĞÜ..
İS1O 'D4 gUSÜH, ÜSILÜ MÜZ£Ct </£ /SESSAM OSMAfd HAMDİ SEY,
60 YAÇIAtbA ÖLMÜçrÜ. HUKUK Ö£fl£NİMİ /Ç'N GfTTİĞİ P&-
KİS'TS fZESIM OEHSLE&I PE Al AM OSMAN HAMOİ, YUHI>A
PÖNuşüupe ÇEŞITU oeı^er Gö/iEVLEietNPE Suu/AJMU-fru
RUMLA/e ARASfMPA £W ÖNEMLİSİ, 18SZ '&EN &E&İ Blfi.
TÜR PSPOlAM* ANLAYIŞtYLA YÜeürÜLEN MÜZECjLİSİ Ç/fĞ_
PAÇ B'Ç'MPE ELE ALMASf OLMUŞTU- A&KSOt-OJİYE
PE ÇOK MERAfU.1 OLAN OSMAN HAMOİ SEY, Yİ/KOUA/
ÇEŞİTLt YEZLE&fJ&EICİ KAZtLAKA KATILMtŞ, BAZf
ÖÖA4U A Ş Ç
(ŞAĞ&A,ALÇ/YO4 K/ILfP ALtHKSM tSÖ&ÜUJYOe). Su KO-
NUYA İLlÇk.ıfJ s4SA/e-i /ITİt2<i NİZAMMAMESt Y/A/E ONUN
kATKJLAflfYLA O/STAYA KONMUÇTV- 16S8'C>£ SAfiJAYI-/
KUfSAN OSMAM HAAAOİ
DÜZ ÇİZGİ
ÜMÎT ZtLELİ
İlişkiyi Bilal Kurtardı!
Işte bu kadar!
Günlerdir, haftalardır süren "Türk-Amerikan
ilişkilerinde gerginlik" tartışmaları Brüksel'de
tam 8 dakikada çözüldü... Hem de ayaküstü!
Gerçekten inanılmaz, ama oldu! Danışmanla-
rının ustaca kovalaması sonucu Başkan Bush ile
ayakta sohbet etme fırsatı yakalayan Tayyip Bey
olağanüstü performansıyla 8 dakikada Türk-
Amerikan dostluğunu perçinleyiverdi..
- Vallahi bravo!
Peki, ne konuştular? Tayyip Bey'in oğlu Bilal'iü!
Ne alakası var Bilal'in Türkiye-ABD ilişkileriyle?
Bilmem, koskoca ABD Başkanı ile Türkiye Cum-
hurbaşkanı konuşuyor ve de Ingiltere Başbaka-
nı Blair de sohbete dahil oluyorsa vardır bir iliş-
kisi! Bush, "Oğlunuz hâlâ Amerika'da mı" di-
ye sormuş. Bakar mısınız, kafasında dünyanın
sorunlarını taşıyansüpergücün bir numaralıada-
mı, Tayyip Bey'in oğlunun ABD'de olduğunu bi-
liyor!. Burada devreye Blair girmiş ve "Nerede
çalışıyor" diye sormuş. Tayyip Bey, "Dünya
Bankası'nda" deyince Bush zirveyi (Hürriyet ga-
zetesi bu ayaküstü konuşmaya zirve sıfatını ya-
kıştırmış) ısıtan espriyi patlatmış:
- Bu nedenle Amerika'da faizler düştü. Er-
doğan 'm oğlu son derece aklı başında ve ya-
kışıklı bir çocuk...
Blair altta kalır mı, o da "Yanibabası gibi" de-
miş. Bush'da "Evet, aynı babası gibi" diye
onaylamış...
Bu kadar! "Ayaküstü zirve" de konuşulanlar
bunlar! Tayyip Bey "zirve " den sonra yaptığı açık-
lamada da "dostça" geçen bu konuşmaya atıf-
ta bulunarak noktayı koymuş:
- Değişik sesler, stratejik ortaklığımızı et-
kilemezü!
Ben bu tarihi "zirve" ve ardından Tayyip Bey'in
açıklamasını okuyunca aklıma nedense aynı gün
Sevgili Bekir Coşkun'un köşesinde yaptığı ke-
hanet(!) geldi. Bekir Ağabey, "artık çark etme
zamanı geldi... ABD'nin gönlünü almak için
el altından daha çok ödün verirken öte yan-
dan, 'Görüş Birliği içindeyiz' gibi manevra
sözcükleri dinleyeceksiniz" dedikten sonra
teşhisi koyuyordu:
- Yiğitlik buraya kadardı.'U
Sen çokyaşa Bekir Ağabey, Kâhin Nostrada-
mus gibisin vallahi!
• ••
Tabii, olan bizim Amerikanofil köşe yazarlarına
oldu!
ABD destek verdiği sürece en koyusundan
AKP destekçisi kesilen bu zevat, ilişkiler gerilin-
ce doğaları gereği ait oldukları tarafın borusunu
öttürmeye başlamışlardı! öyle ki işi açıktehdide
kadar vardıranlar, hatta Tayyip Bey'in imajının
Kaddafi'ye benzemeye başladığını söyleyenler
bile çıktı!
- Neyse, onlar ilişkilerin nasıl tamir edileceğini
çok iyi bilirler!
İşin gerçeğine gelince; ABD, Ortadoğu'da sah-
neye koyduğu oyunun yeni aşamaları için fena
halde Türkiye'ye muhtaç. Türk halkının Ameri-
kan karşıtlığından rahatsız olma söylemleri ise
tamamen palavra. Amaç, zaten kendi dümen su-
yundaki iktidara gözdağı vermek, "gerektiğin-
de vazgeçilebilir" olduğu mesajını gözüne sok-
maktı. Istediğinden iyisini aldığına emin olabilir-
siniz...
- Çok yakında, verilen ödünleri görünce anlar-
sınız!
Sesli gazete yeniden
Yıllardır radyodan uzaktım. Çok da özlemiştim.
Üstelik böylesine karanlık ve kritik bir dönemde
gerçekleri anlatan bir program çok daha önem
kazanıyordu. Ben de "Sesli Gazete" ile dönme-
ye karar verdim. 28 Şubat Pazartesi gününden
itibaren her sabah saat 08.00-10.00 arası Tür-
kiye'nin hemen heryerinde yayında olan (Is-
tanbul 97.7) Radyo Tatlıses'te kaldığımız yer-
den devam ediyoruz.
e posta: umitzMeliı» gmail.com
B I J L M A C A SEDAT YAŞAYAN
2 3 4 5 6 7 8 9
SOLDANSAĞA:
1/ Tavuk eti, .
patlıcanvepi-
rinçleyapilan 2
bir yemek. 2/ 3
Bir anlatının ^
iletmck iste-
diğitemeldü- °
şünce... Şifali 6
sularla ya da j
çamurlateda- „
viyi amaçla-
yan kuruluş- 9
İara verilen ad. 3/1
Soğurma, emme...
Çoktannlı dinlerde,
üzerınde kurban ke-
silen taş masa. 4/
Zeytin ağaçlannın
budanmasına veri-
len ad. 5/ Ulaştir-
ma... Sümer mitolo-
jisindegöktaıırısı. 6/
Yaklaşık on iki bin
yıl önce Pasifik'e
gömüldüğüne inanılan, insanlığın ve uygarlığin
anayurdu sayılan kıta... Metal saplama... Kobalt
elementinin simgesi. II Halk dilinde saksağana
verilen ad. 8/ Süpürgeolu... Kurnaz, açıkgöz. 9/
Sema yapan Mevlevi dervişi.
YUKAR1DAN AŞAĞIYA:
1/ Küçük ama lezzetli bir karides cinsi... Notada
durak işareti. 2/ "Göl sanırdık ne zaman dalsak -
— gözlerine" (F. N. Çamlıbel)... Gece yapılan si-
nema ya da tiyatro göstensi. 3/ Bir tür ufak ve ha-
fif motosiklet... "MisketlimomT da denılen, acı
sulu küçük bir limon cinsi. 4/ Köpek... Güney
Amerika'da yaşayan ve yünü dokumacılıkta kul-
lanılan bir hayvan. 5/ Zarara uğrama tehlikesi...
Uyan. 6/Ünsüzle biten bir sözcüğün, ünlüyle baş-
layan sözcüğe bağlanarak okunması. 7/Askerlik
çağı... "Ak gerdan üstüne bir de — gerek"(K.ara-
caoğlan). 8/lzmır'ın Selçuk ilçesinin turistik sa-
hili ve orman alanı. 9/ Duvar içinde kapaksız kü-
çük dolap... 106 taşla oynanan biı oyun.
B
E
S
B
A
S
E
•
[f
ü
G
E
•M
I1.
[A
\K
R
T
N
G
A
•E
V
l 1
u
R
K
lU
•U
M
,A
R
L
|
0
L
A
M
A
N
i
c
0
p
•B
A
N
•
E
V
•P
A
Y
|
B
|
A
P
A
s;
•D
A
K
K
L
T
N
0
h
0
B
m