Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 6 EKİM 2005 PERŞEMBE
DM
Masumane çalışmalar yürüten, gençliği ABD ve Batı Avrupa egemenliğine inandıran bir sivil örgüt
ClubMonacus'tanOrta
Asya'yaatılan'ağ'Senatosu'ncaoluşturulan
a
1967KatzenbachKomis-
yonıTnun önerilenyle başlatılan, *va-
laF ya da 'enstitü* örtüleri altına yerleş-
tirilmış, yenı operasyon, öncelikle sos-
yalist sistemin içerden çökertilmesinde
denendi. tlkamaç. sosyalistdüzenınyı-
kılmasının yanı sura, yeniden kurulacak
dünya düzeninde, öncellikle Doğu Av-
rupa'nın çözülmesini sağlama almak ol-
du. Bağımsızlaşanülkelerdebaşınabuy-
ruk yönetimlerin oluşmasını engelle-
mek, güdümlü "demokrasiyegeçişr gü-
vence altında tutınak amaçlandı.
Üçüncü dünya ülkelerinin Doğu Av-
rupa ûlkeleriyle bütünleşmelerinin. eşit-
liğe ve karşılıkJı yarar ilkesine dayalı,
bölgesel işbirlikleri geliştirmelerinin
önüne geçilmeliydi.
Bu ülkeler. karşılıklı yarara dayalı
yeni ilişkiler sonunda, dûnya kaynaİda-
nnın. 'uhıslararası denetim' adı altında.
Batı kartellennin ellerine geçmesinin
önünü tıkayabilirlerdi. ABD ve Batı Av-
• 1980'li yıllarda başanyla yürütülen "project democracy" operasyonu,
Nikaragua'dan sonra ilk sonuçlannı Doğu Avrupa ülkelerinde vermeye başladı.
Avrupa'da yerleşik ve çoğu Birleşik Devletler tarafından parayla beslenen
hükümet - dışı örgütler (NGO'lar) de doğrudan ya da dolaylı olarak
bu operasyonlarda yer aldılar.
rupa 'anti-komünist' dönemde ele ge-
çirdiği güderek yönetme yetisini biran-
da yitirebilirdi. Bu durumda, ABD ve
Batı Avrupa, ipleri eline almalı, geliş-
meleri yönlendırmeli ve yeni döneme
uygun, görünürde devletten ve devletin
açık-gizli kurumlanndan bağımsız, bir
parasal kaynak ve yönetim merkezi oluş-
turulmalıydı. 1983 sonlannda ABD
Kongresi'nin onayıyla NED (National
Endovvment for Democracy / Ulusal
Demokrasi Fonu) kuruldu. CIA emek-
lisi Ralph Mcgehee, bu kuruluşun işle-
vini şöyle yorumluyor: "CIA'in ülkelc-
rin kanşünlması operasyonlarda kulla-
nılan birçok işlevinin NED'e transfer
edilmesiyle, Demokrasi için Ulusal
Fon'un kullanımına gidildi. CIA'in ör-
tülü eylemlerine ek olarak, Uluslarara-
sı Kalkınma Ajansı (AID) ve Birleşik
Devletler îstihbarat Ajansı (L'SIA) da,
'demokrasi yayma' operasyonJannda
yer almaktadırlar.
Avrupa'da yerleşik ve çoğu Birleşik
Devletier tarafından parayla beslenen
hükümet- dışı örgüUer(NGO'lar) dedoğ-
rudan yada dolayn olarak bu operasyon-
larda yer alryorlar.
Bu rür örgütler ve ajanslar aşağı yu-
kan açıktaysalar da. CIA, hükümetİeri
destekleme ve yıkma gibi birincil rolü-
nü clindebuhındurmaktadır." Para kav-
nağı. ABD hazinesi, yani devlettir. NED
ise paranın kasası...
Aynca vakıflar ile 'konsey' ya da 'ens-
titü' ve 'Merkez' adıyla örgütlenmiş
olan seçkinler kulüpleri ve hatta Ame-
rikan sendıkalan. şirketleri, işadamla-
n para havuzuna katıldılar Batı Avru-
palı sıyasi vakıflar ve dernekler de or-
tak bütçeye sonradan katıldılar. Amaç-
lan gizlenemeyecek denli açıktır. Do-
ğu Avrupa'yı, Afhka'yı, Asya'yı, Or-
tadoğu'\u Okyanus devletlenni birlik-
te yeniden kolonileştirmek; doğal kay-
nakları çokuluslu şirketler aracılığıyla
yağmalamak.
Para ve eleman desteğiyle kurulan
Soğuk savaş dönemi
S
oğuk savaş döneminde hayli iş
yapmış olan Aydınlar Ocağı'nın
etkın kuruculanndan Prof. Aydm
Yalçın "Yeni Fonım Dergjsi"nin ba$-
yazan ıdı ve 16-19 Eylül 1991 de Bod-
rum Yalıkavak'ta "Club Monakus"
adlı tatil sitesinde, Amerikan Istihba-
ratçılannın ve uzmanlarının, Türk
Dünyası temsilcilerinin, Türkiye en-
telektüellerinin, Türkiye medyacıla-
nnın, CIA destekli Hürriyet Radyo-
su'ndan (Radio Liberty) Amerikah ve
Türk yöneticilerin, daha sonradan li-
beral dernekler kuracak olanların ka-
tıldığı geniş, bazılanna göre 'biüm-
seP olan dört günlük bir toplantı dü-
zenledi.
HANZE VE FULLER
ABD'liler, NED'in katkılanylager-
çekleştirilen toplantıya, büyük önem
verdiklenni hem kurumsal anlamda,
hem de deneyim birikimi anlarmnda
özgün delegasyonuyla gösterdıler.
Tanmmış kişilerin başında, 1980
öncesinde CIA İstanbul İstasyon Şe-
fi olarak görev yapan Paul Bernard
Henze ve CIA Ortadoğu-Uzakdoğu
uzmanı Graham Edmund FuJler ge-
liyordu.
Henze ve Fuller, toplantıya RAND
şirketi adına katıhyorlardı.
CIAdan aynldıktan sonra RAND
kadrosunda danışman olarak görünen
Henze, NED için demokrasi projele-
ri geliştinyordu.
NED raporlanna göre Henze'nin
uzmanlık alanında "Afrika,Asya,Or-
ta ve Doğu Avnıpa, Yeni Bağunsız Dev-
letler, Ortadoğu" bulunmaktaydı.
P. B. Henze'nin çok özel uzmanlık
alanına giren ülkeler arasındaysa, Ha-
beşıstan, Entre. Sudan, Somali. Ken-
ya, Özbekistan, Kırgızistan, Çin, Rus-
ya. Gürcıstan, Azerbaycan, Mısır, ts-
rail ve Türkiye bulunmaktaydı.
Henze, bu çalışmaların amacını
"Ozelliideyakın dostum Zbigniew Bre-
zinski 'ye 1980 sonbahannda (12 Eylül
darbe dönemi öncesi ve sonrası oüna-
lı) donığa çıkan. kritik > ıllar boyunca,
bana Türkiye konusunda deneyim ve
bilgimi. ABD miIH güvenük sürecine
aktarabilme fırsaöni tanıdığj için te-
şekkür ederim* diyerek dışa vuruyor.
dernekler ve vakıflar şebekesine NED
teorisyenleri WEB (Örümcek Ağı) adı-
nı verdiler. NED'e bağlı kurulan Ame-
rikan Demokrat Parti örgürü (NDI),
Cumhuriyetçi Parti örgütü (IRI), Işa-
damlan örgürü (CIPE) ve Amerikan
Sendika örgütü (ACILS) Türkiye dahil
92 ülkede güdümlü örgütlenmeler ya-
rattılar. Bu örgütler 'SrvilToplum örgü-
tü1
olarak anıJır oldu.
Örgütler, çeşitli ortamlarda yan yana
gelerek bir tür konfederatif yapı oluş-
turarak devlet reformu, yerel yönetim-
lerin güçlendirilmesi, kaduılara özgür-
lük ve hatta çevre korunması, yerel ta-
rih çalışması vb. son derece masum gö-
rünümlerle 'proje' ve 'atölye' adı altın-
da yaptıklan çalışmalara NED ve Av-
rupa örgütlennden Euro ve dolar. usta
eleman desteği verildı. Çalışmalann
ABD'nin uluslararası çıkarlarına uyum-
luluğu ve ABD Dışişleri'yle eşgüdüm
içinde \-ürütülmesi esastı. Zaten NED'in
çalışmalan .ABD Başkanf nın ve Sena-
tosu'nun onayına tabiydi. Böylece ül-
kelerde uzaktan denetlenebilir, yönJen-
dirilebilir bir ağ oluşturuldu. Bu ağ,
ulusal devletleri ultra-liberal yapıya ka-
vuşturmak için devlet merkezlerinin
otoritesini zayıflarmak, etnik aynştır-
mayı 'çok kültüriülük' propagandasıy-
la hızlandırmak. Insanhk mirası' ya da
'doğal miras' diyerek kültürel ve doğal
kaynaklar üstündeki ulusal denetimi
kırmakamacıylakullanılıroldu. Masu-
mane çalışmalar yürüten, gençliği ABD
ve Batı Avrupa egemenliğine inandıran
bu ağ, zamanı geldiğinde topluca ayak-
lanmalarörgütleyerek ulusal devletleri
yıkmayı başarabilmektedir.
1980'li yıllarda başanyla yürütülen
"project democracy" operasyonu, Ni-
karagua'dan sonra ilk sonuçlannı Do-
ğu Avrupa ülkelerinde vermeye başla-
dı. Moskova'da da işler alttan alta yü-
rütülmuştür. Daha sonralan MihailGor-
baçov'a ABD'de ödül kazandıracak olan
büyük atılımla ilerleyen "project" Sov-
yetler Birliği'ni de dağıttı.
İŞTAH KABARTAN ÜLKELER
NED'in operasyonunda NIS (Newly
Independent States /Yeni Bağımsızlaş-
mış Ülkeler) başlığı altında, Doğu Av-
rupa projeleri uygulanırken, Orta Asya
ülkelerinde de operasyon başlatıldı. 'Av-
rasya' başlığı altında toplanan bu ülke-
ler iştah kabartıcıdır. Çünkü petrol ve
gaz kaynakları zengindir. Üstelik Ba-
tı'nm, Ortadoğu ve Afiika petrol kay-
naklannı denetlemek için çektiği sıkın-
tı düşünülürse, yepyeni bir seçenektir bu
ülkeler.
Yüzyıllann tüketim özlemlerinin kö-
rüklenmesiyle kışkırtılabilecek pazar-
lar Batı'nın iktisadi geleceğini belirle-
yecek denli büyüktür. Amerikalılarla
Asya Türkleri arasında tarihsel herhan-
gi bir ilişki bulunmadığından ABD'nin
Orta Asya ülkelerine dalması ve yön-
lendirmesi oldukça güç görünmektey-
di. Bu nedenle özenli bir ilişki kurulma-
lıydı. Kapılaraçılıp, ilkgıriş sağlandık-
tan sonra, gerisı nasıl olsa geririlir ve eği-
tim için, din hürriyeti için. ifade özgür-
lüğü için, demokrasi kurmak için gidi-
lebilirdi.
Türkiyeüstündendemokrasiihracı~F~ Tğur Mumcu, ilmigin bir ucunu 1989 'da
I I yakalamıştı. Yeni Forum'da, CIA Tür-
\^y kiye istasyon Şefi Paul Henze'nin de
yazı yazdığını belirten Uğur Mumcu, dergi-
nin aldığı paranın ilk taksidini açıklayıver-
mişti: "NationalEndowmentFor Democrac)'-
Ulusal Demokrasi Nakfı adlı kuruluşun 1988
yılı raporunun 18. sayfasında 'Türkiye'nin
Amerikalı Dosdan Vakfi'nm Ankara'da 'Ye-
ni Forum" adh dergiye 50 bin dolar para yar-
dımı yapûğj yazıtayor. Aym raporun 19. sayfa-
sında da yine "Yeni Forum Dergisine, aym
vakfın 11.766 dolar gönderdigi açıklanryor."
Uğur Mumcu'nun yazdığı bu satırlan oku-
yunca, ABD ve Batı Avrupa'nın elbirliğiyle
ülkemizi ele geçirme harekâtuıı inceleyip hal-
kı bilgilendirenlerin "ihbarcı" ve "dar kafa-
h" olarak nitelenmeleri, liberallerin Uğur
Mumcu'ya "zehir hafiye" demeleri akla gel-
mekle birlikte, "Onun öldürülmesinden son-
ra bu ümikleri çekiştinneyi akıl eden bir iki yurt-
sever çıksaydı başımıza bunca iş gelir miydi"
diye sorulsa yeridir.
Böyle yapılsaydı, 1993 yılında, Uğur Mum-
cu'nun öldürühnesinden tam bir ay sonra, Wil-
Kam Jefferson Clinton tarafından Kongre'ye
sunulan NED 1991 -1992 Mali Yıl Raporu'nun
81. sayfasındaki sanrlar görülebilirdi. ABD Baş-
kjjnı'nın onay<pdan geçmiş olan bu raporda-
kı özgün açıklamaya göre; NED, Amerikan
Türk Vakfı aracılığıyla, An-
kara'daki Forum şirketıne,
Türkiye "de demokrasi anla-
yışını geliştirmek. öteld İs-
İam dünyası ülkelerine Tür-
kiye'deki deneyimi yayın
yoluyla iletmek için, Yeni
Forum dergisinin dağıtımı-
nı yapmak; bir dizi kurs ve
seminerdüzenlemek: birki-
tap yayınlamak uzere 50 bin
dolar tahsis etmiş.
Aydm Yalçın' ın alınan pa-
rayla ilgili olarak Yeni Fo-
rum'da yaptığı açıklama, li-
beral kökün derinliklerine,
bir parçacık da olsa ışık ru-
tartürdendi: "YeniForum'un
Türkiye'de totaüter rejimle-
re karşı ve demokrasinin yerleşmesiyle ilgili
mücadeleye35 yıldır sürdürdüğü katküan des-
tckkmek amaa güden bu \ardımuı gizli kapak-
h hiçbir yanı yoktur."
Amerika'dan ahnca gizli kapaklı olması ge-
rekmiyordu. Hem darbelerden sonra kurulan
yönetimlerin de totaliterlikle hiçbir ilgisi yok-
tur. Maksat demokrasi olsun! Demokratik ve
küresel yardımcının Türk cumhuriyetlerine
uzatılan eli, "Fonım" ile sınırlı kalmadı. Kü-
resel eğitim etkinliklerinin yanı sıra, Türkiye
Uğur Mumcu
siyasetinin deneyimlilerince
kurulan ve yönetilen Türk
Demokrasi Vakfı'na da ge-
reken destek venldi. TDV'nin
göre\i, eski So\r
yet cumhuri-
yetlerinın temsilcileri için.
demokrasiye geçiş aracı ola-
rak anayasa hazırlanması üs-
tüne bir 'sempozyum' duzen-
lemek olarak belirlendi. NED,
bu iş için 40.000 dolar tahsis
etti. Vakfın son genel başka-
nının deyişiyle "ihbarcıhk''
yapmamak ve "Türkiye'nin
demokratlan, kardeş ülkele-
re anayasa \apma>ı öğretme
yetkisini nereden alnıışlar ya
da işi büyütüp. kardeş ülke-
lere anayasa öğretmek üzere
yabancı bir devletin parasal desteğine ne gerek
vanü, diye önjargdı tavır afanamah mı?" diye
sormamak gerekiyordu. Ne ki, yıl 1988 oldu-
ğunagöre, liderleri 8 yıldır, partileriyse 5 yıl-
dır, 12 Eylül rejıminin iktidar ortaklığını yü-
rütmüş olanlann. herhalde demokratik anaya-
sa yapım eğitimi verme haklan vardır, diye de
düşünenler olabilir...
Asya'ya uzanan ellerin bağlı olduğu kola hük-
meden beynin, Türkıyeli dostlanyla Asya'ya
birlikte ilerleyişini kavramak için, NED Yö-
netim Kurulu Başkanlan'ndan VVinston
Lord'un sözlerine başvurmak gerekiyor:
"Hibe programımız, dünyanın tüm bölgele-
rine ulaşarak, demokrasinin değerlerinin ve
kurunılannın hızla büyümesi. kök salması ve
yasalhk ve bağhhk kazanması gerektiği ilkesi-
ne dayanmaktadır."
Yeni Forum, soğuk savaş döneminin sonu-
na doğru "project democracy" operasyonunun
Türkiye'den Orta Asya'ya uzanan ipekli yol-
da iyi bir başlangıç yapılmasına olanak sağ-
lamıştır. Bu tür büyük toplantılan. önemli ka-
tıhmcılarla kotarmak kolay olmadığı gibi, pa-
halıdır da. Bu iş için yapılan yardım, NED'in
veri tabanında yıllık 50.000 dolar olarak gö-
rülüyor, ama bu miktar ancak yayın yapmaya
yeterdi. 22 Şubat 1987 tarihli Yeni Gündem'de
Yeni Forum'a Türkiye'nin Amerikalı Dostla-
n aracılığıyla 100 bin dolar verildiği belirtili-
yor.
NED'in örümcek ağı (WEB) etkinliklerini
sürdüren Ingiliz ve Batı A\Tupalı örgütler de
boş kalmadılar. Bu örgütlerin en etkilisi olan
Ingiliz "VVestminster Foundation" adlı vakfın
ve Amerikan örgütlerinin Azerbaycan'da sür-
dürdüğü işlere kısaca bakmak aydınlatıcı ola-
caktır.
YARIN: Azerbaycan örümcek
ağında!
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
AB, Türklük, Ulus, Proje
Türkiye'nin AB üyeliği için müzakerelerin resmen
başlaması kararlaştırıldı. Ne olursa olsun, nesnel
gerçek budur.
Chirac, 'Türkiye'yi nasıl engelleyeceksiniz.." gi-
bisinden yöneltilen birsoruya, en düzgün yanıtların-
dan birini verdi: "Referandum konusunda kararve-
recekolan 10-15 yılsonrasının Fransızlandır, çocuk-
lanmızdır, onlann yerine biz ne diyebiliriz, bu gele-
cek nesillerin sorunudur.. Ancak şunu diyebilirim:
Türkiye, Biriiğe üye olabilmek için bir kültürel dev-
rim yapmalıdır..."
Chirac doğru söylüyor. Türkiye'nin AB üyeliği, üye
olup olamayacağı, Çerçeve Belgesi ile tamamen
zamana bırakılmıştır.
önümüzdeki 10-15 yıllık dönem krizlerle dolu ola-
caktır. 17 Aralık ve 3 Ekim krizleri, gelecek krizlerin
öncüleridir. Müzakere Çerçeve Belgesi'ne kriz ipuç-
lan şüphesiz kasten konulmuştur. Bu ipuçları, Tür-
kiye'nin tam üyeliğini gerektiğinde engellemek için,
Avrupa Birliği'nin güvenceleridir.
Görüşmelere, dünyanın hali, Avrupa Birfiği'nin gü-
venlik ve ekonomik ihtiyaçları, Türkiye'nin de içinde
bulunduğu bölgedeki gelişmeler, Avrupa'nın ekono-
mik olarak canlanıp canlanmayacağı vb. gibi çok
önemli konular eşlik edecektir.
Tabii, Türkiye'nin müktesebata uyum yeteneği
de esas belirleyici unsurdur.
• • •
Chirac'ın bahsettiği "Kültür Devrimi"ni bu ülke-
nin gerçekleştirmesi ise en zor olanıdır. Köylü nüfu-
sunuzu eritebilirsiniz, kentlere yığabilirsiniz, ama
köylü toplumu olmaktan kurtulamazsınız... Kentle-
rin kültürel ortalaması giderek düşecek ve kentleri-
mizin köylüleşme katsayısı artacaktır!..
Kadınlar, Chirac'ın kastettiği kültür devriminin oda-
ğındaduruyor. Kasap bıçağı ilekadınlann masaüze-
rine yatırılıp kesildiği bir toplumda, kadınlann özgür
ve eşıt yurttaşlar olarak toplumsal hayatta yerlerini
almaları ne zaman mümkün olacak?.. Kaya Çilin-
giroğlu adındaki "kentli ve uygaryurttaş"ın, eski ka-
nsına, "Evine erkek alırsan ailem olmaktan çıkarsın"
dediği bir uygarlık düzeyindeyız...
Tabii bunlann ötesinde, AKP'nin, kadınları çarşaf-
lama, kız ve erkek çocuklarını, Kuran kurslanyla da-
ha minikken ülkemızde "din savaşlannın" askerleri
olarak yetiştirme politikası ise AB üyeliğimiz önün-
de en büyük engellerden biridir.
• • •
AB ile müzakerelerde, çerçeve belgesindeki "ça-
tışmalı konular", "ipleri koparma" düzeyine gelme-
diği ve durmadan ileri atılıp zamana ve çözüme bı-
rakılabildiği ölçüde, müzakereler sürer ve müktese-
bata uyumluluk çalışmalan Türkiye'nin hertürlü alt-
yapısını değiştirir ve bundan yararlanınz. Türkiye,
kendini değiştirebildiği ölçüde, Avrupa'yr sıkıştıracak-
tır. Avrupa'daki içsel ve dışsal gelişmeler, ülkemiz ya-
rarına seyrettiği sürece, Kıbrıs gibi çatışmalı konu-
lann da gerilmesi değil, taraflann yaranna çözülme-
si için uygun ortam yaratacaktır.
Bu süreç zorlu, bıktıncı, krizle dolu... Ama bu yo-
la girdik, yürüyeceğiz ve ülkemizde daha insanca ya-
şama koşullannın yaratılmasını isteyeceğiz.
AB, ülkenin 40 yıllık projesidir. Ne yazık ki bu
projenin yerine ülkemiz, Güney Kore, Çin ve diğer
yüksek teknoloji ile ülkelerini kurtaran ülkeler gibi,
kendi projelerini koyamamıştır...
Görüşleriye sık sık çatıştığım Yalıp Eralp, doğru
birsözetmiştir: "Bizim ulusal sorunlanmız vardır, ama
ulusal projelerimiz yoktur!"
Bütün mesele burada kilitleniyor. "Ulusal dava"lar
uğruna gözlerimizi kan bürür, ama ülkemizi yannlara
taşıyacak hiçbir ulusal büyük projemiz yoktur! Ne
CHP'nin vardır ne de başka birisinin.. ne de AKP'nin!
Cumhuriyetin yüzüncü yılı, 2023'e yönelik ulusal he-
yecan yaratacak hiçbir şey yoktur ortalıkta... Birçoğu-
muz ise "Devleti KITIeştirmeyi'' proje sanmaktadır..
"Büyük Projeler" ve bunlar uğruna bir ulusal he-
yecan yaratmakta sıfırız...
• • •
Fakat srfır olduğumuz başka şeyler de var: Ulu-
sal nitelik gösterebilecek bütün heyecanlara da küf-
retmek! Bunu Erdemir'in özelleştirilmesinde gördük..
TOBB ve Oyak'ın Erdemir'in "yerli sermaye"de
kalması ve bir dünya aktörü olarak geliştirilmesi ar-
zusu bile birçoğumuzu ürkütüyor! Erdemir'in Oyak'ta
kalmasına TOBB masasından Türk bayrağı göste-
rerek bir sevinç taşkınlığını dışa vurmak bile, "taraf-
sız" durmayı marifet sayanlar tarafından "yabancı
sermaye düşmanlığı" gibi algılanabiliyor.
özelleştirmelerin, Türkiye'nin ulusal girişimcileri-
nin bir dünya aktörü olması için ateşlemesi bizi kor-
kutmasın!
Ama yabancı sermayenin ülkemizde yatırımlar
yapmasına karşı çıkmak, tabii ki ulusallık değildir..
Ülkemizin giderek artan oranda gerçek yabancı ya-
tırımlanna ihtiyacı vardır. Bu, halkımızın iş olanak-
larını arttıracak ve ekonominin gelişmesine şüphe-
siz katkıda bulunacaktır. Ama bu Erdemir'de çok da
gerçek değildir.
Ben de buradan Oyak'a, kırmızı hilalli bayrak sal-
lıyorum!
Bazılan sanıyor ki, Avrupa Birliği'ne "Türk"lükten
annıp, "aklanıp paklanıp", ne idüğü belirstz "ta-
rafsız" birkimliklegireceğiz! Fransızların, Ingilizlerin,
Almanların sapına kadar Fransız, Alman ve Irıgiliz ol-
duğu birtoplulukta, kendisi olarak var olmaktan uta-
nan insanlar, aynada kendilerine bir baksalar iyi olur!
Ama şimdi moda: "Türklük" kaka! Ve bu düşün-
ce ve duygunun yiğit savunuculannın at koşturdu-
ğu birmedyaya sahip olabitecek kadar, dünyanın her-
hangi bir ülkesinde görülmeyecek kadar özgür bir
ülke oluşturabildik hiç olmazsa, nihayetü
[email protected]
DOĞANIN KORL7^vL4SINI SAĞLIYOR
Nobel Kimya Ödülü,
'moleküllerin dansı'na
Dış Habeler Servisi - "2005 Nobel Kimya Ödühı",
karbon atomlarının gruplaşarak eski bileşikler-
den aynlıp özgün bileşikler oluşrurmasında
yaptıklan katkılanndan dolayı Fransız bilim
adamı Yves Chauvin ile Amerikalı bilim
adamlan Robert H. Grubbs ve Rkhard R
Schrock'a verildi. İsveç'in başkenri Stock-
holm'deki Bilimler Akademisi, üç kimyageri,
"organik sentezde çifte aynşörma yöntemlerini
gefiştirme'' çalışmalarından ötürü ödüle layık
buldu. Chauvin, Grubbs ve Schork'un çalış-
malan, doğanın korunması için zararsız yeni
plastik ve ecza ürünlennın üretılmesinin yolu-
nu açıyor. Üç kimyagerin, "Yeşil Kimya"da bü-
yük hamleye hizmet ettikleri vurgulandı.