23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 4 EKİM 2005 SALI 8 HABERLERÎN DEVAMI TURKIYE Istanbul Edirne Kocaelı Çanakkale Izmır Manisa Aydın Denizli PB B PB PB B B B B 24 25 23 25 29 29 29 27 Sinop PB 23 Adana Samsun Y 23 Mersın Trabzon Y 20 Diyarbakır Gıresun Ankara _ Y 2 1 Şanlıurfa PB 22 Mardın Eskişehır PB 21 Siirt Konya B 21 Hakkân Sıvas Y 19 Van Zonguldak PB 23 Antalya A 29 Kars 0Aç,k bufutiu Yurdun kuzey ve do- ğu kesımlen parçalı çok bulutlu, orta ve doğu Karadenrz, doğu Ana- dolu'nun kuzey ve do- ğusu ıle Sıvas, Sınop ve Inebolu çevrelen sağa- nak ve gokguruttulu sa- ğanak yağışlı. dığef yer- ler az bulutlu ve açık ge- çecek Hava sıcaklığı doğu Karadenız ıle doğu Anadolu da bıraz azala- cak DIS MERKEZLER Oslo Helsınki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Parıs Bonn PB PB PB B PB PB PB Y 14 16 16 18 18 18 18 16 Munih Y 15 Zürih Berlın Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina PB Y B Y PB PB Y PB 17 19 24 10 19 16 20 24 Y 16 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bışkek Tiflis Kahıre PB PB PB PB Y PB Y A 20 30 15 27 18 25 17 33 B 29 Bulutlu ^ Çok bulutlu . Yagmuriu °.*.w.° Kartı Sulu kar > Gok gurultulu GUNCELct NEYT ARCAYUREK • Baştarafı 1. Sayfada RTE, başandan başarıya koşan nutuklanndan so- nuncusunu Ankara-Bayındır Baraj gölü kıyısında atacağı yerde 630 metrekarelik, hiçbir köyde görül- meyen büyüklükte, neredeyse köy halkının hemen hepsinin bir araya gelerek namaz kılmasına elveriş- li bu caminin açılış töreninde yapmalıydı. ötesi fasa fiso. Böyle böyle böyyük küçük cami- ler inşa edilmesine olanak sağlayarak el altından ve derinden din gericiliğini yaygınlaştırarak "yeni Tür- kiye'yi yeniden kurduğunu" söyleme fırsatını yaka- lar, söylernlerindeki derin anlamı Türkiye'ye, dünya- ya duyurmuş olurdu. Türkiye'de cami yapımının çok fazla olduğunu söyleyenlere "Yetersiz, daha çok camıyapılması ge- rekir" diye yanıt veren RTE'ye Düzce-Düzköy Me- zarlık Camii'nin açılışında bulunmak ve konuşmak yaraşır, yakışırdı. Bu fırsattan ya haberi olmadı ya da Kızılcaha- mam'da topladığı AKP grubunu "motive etmeyi" yeğledi ve milletvekillerinin toplantıya bir imam ça- gırmasıyla yetindi. • • • Pazar gecesinden dün sabahlara sıçrayan Lük- semburg'daki AB dışişleri bakanları toplantısı ola- sıdır ki bugün ya da yarınlarda medyanın bir numa- ralı konusu olmaya devam edecek. Fakat 3 Ekim'de, -dönem başkanı ingiltere'nin Dı- şişleri Bakanı Jack Stravv, "Türkiye ile müzakerele- rin başlaması, planlanan saatin ötesine sarkabilir. Bu- gün (dün) anlaşmaya varacağımızdan emin olamam" dediğine göre- ola ki birkaç gün veya bir süre sonra başlayacak olan üyelik müzakerelerinin yol haritası anlamındaki çerçeve belgesinde bizi hangi tuzakla- nn ya da zoriamaların, dayatmaların beklediğine de- ğinen, tartışan, halkı bilgilendiren yok. Medya, 3 Ekim tarihine kafayı takmış. Türkiye kaç gündür gözü 3 Ekim'den başka bir şey görmeyen- ler ülkesi. Muhalefetin uyanları, muhalefeti görmezden ge- len medyada yer almıyor. Bırakın müzakere tarihiy- le ilgili uyancı irdelemeleri, ulusal ödünler isteyen en- gellerde uyanlarda bulunmak bile neredeyse ülke- nin geleceğine ihanetle eşdeğer. 3 Ekim'e değin hükümetin birbiri ardına yaptığı ha- talann bizi aşılması zor noktalara sürüklediğini, bun- dan sonra neler yapılması gerektiğini içeren söylem- lere iktidar da medya da dudak büküyor. örneğin müzakere başlıklan 31 iken 35'e çıkarılı- yor, yeni müzakere alanlan konuluyor. Ayncalıklı üye- liğin dışındaki kimi ulusal sorunlarda hükümetten karşı çıktığını duymadığımız yeni açılımlar söz ko- nusu. Bunlardan söz edilmiyor. Sanki 3 Ekim'de AB ile uzun serüvenimiz sona eri- yormuş gibi davranışlar izleniyor. Ne hükümet ne de medya halkımızda 17 Aralık öncesi saptanan AB'ye desteğin giderek soğudu- ğunu gösteren kamuoyu araştırmalarını dikkate al- mıyor. Slogan çok kısa. Başbakan ne türden güçlükten söz edilirse edilsin şu yanıtı veriyor: "Müzakereler- de aşanz!" Elbette aşarsınız... AB'ye (Kıbns'tan Ege'ye, Ege'- den Güneydoğu'ya) her alanda planladığı, aşama aşama önümüze getireceği ödünleri bir bir vererek! Dünya Bankası Tiirklye Dlrelrtörii 'TürkiyeAvrupa köprüsünü geçtiy ANKARA (AA) - AB ıle müzakerelere başlan- masını değerlendiren Dünya Bankası Türkiye Direktörü Andrew Vorking, Türkiye'nin artık Avrupa köprüsünü geçtiğini söyledi. Vorking, müzakerelerin uzun ve birçok zorlu konudan oluşacağuıı, ancak müzakereler sonucunun sade- ce Türkiye'ye değil, AB ve tüm dünyaya büyük faydalar sağlayacağını vurguladı. Müzakereler sonucunda Türkiye'nin çok gelişmiş bir ülke du- rumuna geleceğini de kaydeden Vorking, "Dün- ya Bankası, müzakere sürecinde Türkiye ve AB'yi destekleyecek" diye konuştu. TÜSIAD: Ekonomiyi iyi etkileyecek TÜSİAD'ın A\Tupa Temsilcisi Babadır Kale- ağası da sürecin işlemesi durumunda Türk eko- nomisinin daha iyi yönde gelişeceğini söyledi. Kaleağası, Türkiye'ye daha fazla yabancı serma- yenin geleceğini, daha fazla insan sermayesine ve eğitime yatırım yapılacağını ve yaşam stan- dardının yükseleceğini söyledi. Kaleağası, AB dışındaki ülkeler gözünde Türkiye'nin Avrasya merkezinde yükselen mali, ekonomik, sosyal ve siyasal merkez haline geleceğini ifade etti. Muhalefetten, hükümetin bilgi vermeden Lüksemburg'a gitmesine tepki Öymen: Oldubittiye getirildi ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - CHP Genel Başkan Yar- duncı Onur Öymen, müzakere çevçeve belgesinin kabul edil- mesinin "oldubittiye" getıriJdi- ğini söyledi. Dışişleri Bakanı Abdullah Gul'ün "Muhalefeti aradık" açıklamasuıın gerçeği yansıtma- dığını \airgulayan Öymen şunla- n kaydetti: "Bu gibi önemli top- lantıların, müzakere çerçeve belgesinin son güne bırakılma- sı büvük bir hatadır. Bu biraz oldubittiye getiril- mek gibi görülür. Doğal olanı bu bel- geyi zamanında, en azından birkaç gün önce tamamiaya- caksınız, bu Meclis'e sunula- cak. Meclis'te enine boyuna tartışdacak. Muhalefetin görü- şünü alacaksınız. ona göre hü- kümetin görüşünü oluştura- caksınız. Gerekirse Meclis'te kararlar alınacak. Bütün bun- lar yapılmamıştır. Sayın Dışiş- leri Bakanı gitmeden önce ana muhalefet partisine bilgi verdi- ğini belirtti. Bu halkı kandırmak. Çünkü CHP Genel Başka- nı1 na telefon etmiştir. Üç beş daldka içinde, "Metin üzerinde mutabakata vardık, gidiyoruz" demiştir. 1. madde şöyle oldu, 7. madde şöyle oldu diye umu- mi bir iki laf etmiştir. Ne bir metin verdiği var, ne bir metin gönderdiği var. 1. maddenin, 7. Avustutya MeclisBaşkanıf na sitem TBMM Başkanı BülentAnnç, dün akşam üze- ri Avusturya Meclis Başkanı Andreas Khol ve beraberindeki heyeti kabul etti. Arınç görüş- tnede Khol'a, Lüksemburg'daki müzakere çerçeve belgesi görüşmelerinde Avusturya'nın takındığı oîumsuz tutumdan dolayı sitem et- ti.Avusturya'nın tutumununTürk halkını ren- cide ettiğini belirten Arınç, "Biz, 17 Aralık'ta bir söz verildiğini ve bu sözün rutulmasmı, devlet geleneği olarak düşünüyorduk" dedi. Annç, "Bu kadar yıldır aynı konuların sürek- li olarak önümüze getirilmesinden rahatsızhk duyuyoruz.Avusturya'nın rutumu. parJamen- tomuzda üzüntü yaratmıştır. Lütfen bunu hü- kümetinize iletin" dedi. Khol ise, rencide et- mek gibi bir niyetlerinin olmadığını kaydede- rek "Umuyorum geç olsa da güç olmaz" dedi. Türkiye'nin kendileri için çok önemli olduğu- nu vurgulayan Kohl, "O nedenle 3 Ekim'de Türkiye'ye geldik" dedi. (Fotoğraf: AA) Sorumluluk hükümetin DYP: AKP iktidan tek başına aldığı karann hesabını verir. SHP: Güney Kıbns ve Ermeni konulannda net bilgi yok ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - DYP Genel BaşkanVardımcı- sı Nüzbet Kandemir. hükümetin kamuoyuna en ufak bir bilgi verme- den müzakere çerçeve belgesini un- zalamak için Lüksemburg'a gitmesi- ne tepki göstererek, "Bunun sorumluluğu hükü- metin olacaktır" dedi. SHP Genel Başkanı Mu- rat Karayalçın da Güney Kıbns'm tanınması ve Ermeni konusunda nasıl bir noktaya vanldığuıın bılinmediğini söyledi. DYP'li Kandemir, hükümetin kamuoyuna bilgi vermeden ış yapmayı prensip haline getirdiğinı belirterek, bundan sonra olacaklardan hükümetin sorumlu olacağmı söyledi. Kandemir şöyle ko- nuştu: "Bakan Gfil, çerçeve belgenin mernini açıklamadan \e kamuoyumuza en ufak bir bil- gi vermeden bunun kabul edildiğini ve imzala- mak üzere Lüksemburg'a gittiğini söyledi. Bu arada diyor ki müzakere çerçeve belgesi onla- n bağlar. Böyle bir beyanı anla- mak mümkün değildir. Müzakere çerçeve belgesi,Türkiye'nin Avru- pa'yla yapacağı müzakerelerin çerçevesini çizer ve her iki tarafı da bağlar. Zannediyorunı ki bu şekil- de kamuoyuna ve Yüce Meclis'e herhangi bir bilgi vermeden ağırlaştırılmış şartlar ihriva e- den bir müzakere çerçeve belgesini imzalamak üzere Lüksemburg'a gitmek hükümete çok bü- yük bir vebali de beraberinde getirmektedir. Tabii bunun sorumluluğu hükümetin olacaktır. Bunun hesabını da onlar vereceklerdir. " SHP lideri Karayalçın da hükümetin herhangi bir bilgilendirme yapmadığına işaret ederek şun- lan kaydetti: "Vanlan mutabakatı tam olarak anlayabilmiş değilim. Birtakım iyileştirmeler olduğu anlaşılıyor. Ama Güney Kıbns'ın tanın- ması, Ermeni konulannda nasıl bir noktaya va- nldığı konusunda bilgimiz yok." maddenin halini bilmiyoruz ki biz üzerindeki tartışmalan bi- lelim.Ana muhalefet partisi li- derine bilgi verdik diye kamu- oyuna ilan ediyor. Çok üzüntü verici bir şeydir. Hiç kimse hal- kı aldatmasın. O arada, ne gö- rüştünüz, ne yaptınız? Demek ki ana muhalefetin hiçbir kat- kısına ihriyaç du ymadmız. Her şey bittikten sonra bittiğini bil- dirmek için telefon ediyorsu- nuz, bir de ayaküstü birkaç cümle söylüyorsunuz." BAYKAL UYARDI 4 Imtiyazh ortaklık sürecine girîldi9 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye'nin AB'yle ilişkilerinde "imtiyazlı ortaklık" sürecine girdiğıni söyledi. AB'nin diğer üye ve a- day hiçbir ülkeden istemediği koşullan Türkiye'ye dayathğını kaydeden Baykal, "AB'deki ta- vır karşısında bir Türk yurt- taşı olarak aldatılmışlık duy- gusu içindeyim. SadeceAB de- ğil, sanki tam üye olacakmışız gibi biz de kendi içimizde bir- birimizi aldatıyoruz" dedi. CHP lideri Deniz Baykal, mü- zakere çerçeve belgesi ile ilgili Ankara-Lüksemburg hattı ara- sında yoğun trafığin sürdüğü sa- atlerde SKY Türk televizyonu- na değerlendirmelerde bulundu. Bugün tartışılan konuların 6 Ekim İlerleme Raporu ve 17 Aralık kararlannda yer aldığına işaret eden Baykal, "Şimdi o belgelerde ifade edilen unsur- lann açüımlanyla karşı karşı- yayız. Ancak o zaman hükü- met duyarulık göstermek yeri- ne 17Aralık'ta gündüzgözüy- le bayram ilan etti.Aslında bu bir senaryo, hükümetin tavrı ciddiye alınacak bir olay de- ğil" diye konuştu. 'Hep aynı senaryo' Görüşmelerle ilgili krizin, ABD Dışişleri Bakanı Condo- ieezza Rice'm devreye girme- siyle yumuşadığı izlenimi yara- tıldığını kaydeden Baykal, "Türkiye'nin her defasında aldatüdığı türden bir olayla, bir baskı altında, son dakika girişimleriyle bu iş bitirilmeye çabşüıyor" görüşünü dile getir- di. Lüksemburg-Ankara arasın- da yaşanan inişli çıkışlı trafıği "kayıkçı kavgası"na benzeten Baykal, Türkiye'nin diğer ülke- lerden farklı bir statüyü asla ka- bul etmemesi gerektiğini belir- terek. "Müzakereler tam üye- likle sonuçlanmahdır. Kıbns. azınlıklar konusu önkoşul ola- rak getirilmemelidir" dedi. AL GÖZÜM SEYREYLE / IŞIL ÖZGENTÜRK Çocuklanmıu koruyamıyorsak neyapıyoruz ki? Devlet Bakanı Nimet Çubukçu. bana göre sade- ce ve sadece kadın ve anne olduğundan. son gün- lerin en cesur açıklamalanru yapıyor. Gönül ister- di ki onun açıklamalan bütün gazetelenn, medya- nın ana haben olsun. Çünkü ana haber olacak açık- lamalar bunlar. Kedi pisliğini örter gibi pek çok alanda gerçeği gizlediğimizden Nimet Çubuk- çu'nun açıklamalan daha bır önem kazanıyor. Nimet Çubukçu, önce Sosyal Hizmetler ve Ço- cuk Esirgeme Kurumu'na (SHÇEK) bağlı yurtlar- da bannan ve korunan çocuklara yönelık 5 yıl ıçın- de 478 "cinsel taciz ve istismar" davası açıldığı- nı ve yurtlardaki personel sayısının yetersiz oldu- ğunu açıkladı. Daha sonra, aile içi cinsel tacizin ya- ni ensestin bu sayıyı kat kat aştığını belirtti ve cid- dı hiçbir önlem alınmadığını vurguladı. Doğrusu Nimet Çubukçu'nun bu açıldamasında- ki doğruluk payını, sivil toplum kuruluşlartnda ça- lışan pek çok kişi biliyor; f>ek çok doktor da, pek çok psikolog da. Ama bu son derece hassas konu- da ne doğru düriist bir araştırma ne de ıstatistik ve- ri var. Hal böyle olunca da. konunun ciddiyetini anlamayanlar \a da ko- nuyu yok sayanlar "Canım bu aile içi taciz ve çocuk tecavüzü daha çok gelişmiş iilkelerin sorunu, biz- de aile kavramı çok sağlam" di- yerek hem kendilerini. hem çevre- lerini kandırmaya çalışıvorlar. E\et. çocuk tacızı, çocuk porno- su \e aile ıçı seks ılk bakışta sanki sadece gelişmiş ülkelenn bır prob- lemi gibi. Çünkü yabancı her dört fılmden ve her iki diziden birinde mutlaka. ama mutlaka bu konu ele alınıyor. Film- lerin bitimınde son derece çarpıcı rakamlarla taci- ze uğrayan çocuklann sayısı rakam rakam belirti- Iiyor. Aile içi tacıze uğrayan çocuklar psıkologla- nn gözetıminde aileden alınıp bannaklara yerleştı- riliyor. Bu olay sanıldığından daha da yaygın. Bu- gün ensest başlığıyla internete ginn ve şaşırın. tam 30 bin porno sıtesi hazu beklıyor. Batı'da bu olguv - la mücadele edenler ö> ıesine çok ki, aynca çok cid- dı cezalar uygulanıyor. Çocuk ve ai- le içi cinsel tacizden içeri girenler. mahkûmlar arasında aşağılanıyorlar. hata çoğunun hayatı tehlikede. Ayn- ca bu suçtan mahkûm olup cezasını çekmış olan kişıler dışan çıktıklann- da sürekli ızleniyorlar. Oturduklan mahalleye onlann birer çocuk taciz- cisi olduğu bıldıriliyor. Şımdi bize gelelim, ortalık öyle sa- nıldığı gibi güllük gülistanlık değıl. Öncelikle çocuklar ve aile ilişkıle- riyle ilgilenen sivil toplum kuruluş- lannda gönüllü ya da profesyonel çalışan doktor ve psikologlann bu konuda söyleyecek çok sözleri var. Özellıkîe köylerden göç alan kentlenn varoşlann- da şaşırtıcı, duyduğunuzda dudaklannızı uçuklata- cak olaylar yaşanıyor. Nereden mi biliyonım; bir- kaç sığınma evindeki hayat hikâyelerinı. canla baş- la çalışan sivil toplum kuruluşlannın internetteki yayınlannı izlemek bazı şeylen öpjenmek için ye- terli. Ama her şeyden önce, çevremizdeki her türlü olaya, her türlü acıya karşı açık olmak ve biraz so- rumluluk duymak gerekıyor. Avrupa Birliği'ne bize pek çok dayatma getirdi- ği için kızıyoruz, ama meselenin özü buralarda baş- lıyor. Devletin koruması altında yaşayan çocuklar arasında bile cinsel tacize uğrayanlar bu kadar çok- sa. yarın öteki tarafı siz düşünün. Öte yandan beni özellikle inciten bir gerçek da- ha var, devletin koruması altındaki çocuklar 18'ine geldiklerinde resmen kapınm önüne konuluyorlar. Peki bu çocuklann kız-erkek kaçı hayahnı kurma- yı başanyor, kaçı izbe barlarda, pavyonlarda üç ku- ruşa satılıyor, ben merak ediyorum. Ve diyorum ki bu ülke için bir şeyler yapmak is- teyenler, kımseye hiçbir şey kazandırmayan Erme- ni konferanslanna. Kürtlerin özerkliği gibi çok yük- sek politik tartışmalara biraz ara verip ülkenin yok olan çocukluğu için paçalan sıvayıp çamura batma- lıdırlar. Çocuklanmızı koruyamıyorsak, ülkeyi hiç mi hiç koruyamayız. •'' isilozgenturk@superonline.com GUNDEM Ml'STAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada yönlendirmeye dönük maddeler izliyor... önceki gün akşam saatlerinden bu yana yaşanan gelişmeler şunu gösteriyor: ; Avusturya yalnız değil! ! AB'de kararlar oybirliği ile alınıyor. Buna karşın bü- tün ülkelerin evet dedıği, küçük bir ülkenin hayır de- diği durumlar krize dönüşmüyor. öteki ülkelerin or- tak yaklaşımı, hayırcı küçük ülkeyi sindiriyor. Türki- ye'nin 3 Ekim'de müzakerelere başlamasına ilişkin sürecin önüne çıkan Avusturya dedi ki: - Arkadaşlar ben Türkiye'nin önüne koyacağımız müzakere çerçeve belgesindeki tam üyelik dışında seçenekler olduğu tümcesinin yanına bir de imtiyaz- lı ortaklık eklenmesini istiyorum! Dönem başkanı İngiltere'nin yoğun girişimlerine karşılık da, "Ancak Hırvatistan'ın önündeki engelleri kaldınrsanız, ben de bu görüşümden vazgeçebilirim " dedi. Avusturya'nın direncinin arkasındaki başlıca isim Merkel. Sanıyoruz onun da yanında başka ül- keler olmasa bile başka ülke yönetimleri ve iktidar adayları var. • • • Bütün gözler Avusturya'nın kafaya taktığı "imtiyaz- lı ortaklık" tanımında ama, madalyonun öbür yüzü başka... Bugünü hazırlayan 17 Aralık oldu. O gün AKP ikti- dannın kabul ettiği metin, bayram havasında karşı- landı. Oysa, 17 Aralık metninde Türkiye'nin önüne ye- ni koşulların konabıleceği tümcesi vardı. AB, bugün onu yapıyor. Avusturya'nın direnci bir yana, halen gündemdeki. çerçeve taslağının içindeki kimi hükümler de kabul edilebilir türden değil. örneğin, Türkiye'nin bütün uluslararası anlaşmalarını AB'ye uydurmak zorunda olması... AB katından gelen resmi olsun olmasın tüm kararların bağlayıcı olduğunu kabul etmesi... Dün ak- şam geç saatlerde, Ingiltere bir deklarasyon yayım- lasa da uluslararası platformlarda AB üyesi ülkeleri (tabii ki Kıbns Rum Kesimi de dahil olmak üzere) ve- to etme hakkının olmaması... Bunları kabul edecek bir hükümetin temel işlevi şu olur: AB'nin Türkıye'deki komiseri! Böyle bir hükümet bu koşullarla masaya otururken Rumları çoktan tanımış, Ermeni iddialannın tümünü de kabul etmiş demektir... • • • Gelelim şu hazım ya da sindirim sorununa... ı Hazım sözcüğünün iki sözlük anlamı var: 1- Sindirim, sindirme... 2- Benimsenme, kabul edilme... Huyum yeşersin, sözcüklerde başka anlamlarara- madan da duramam. Yoksa diyorum, AB bu sindir- me sözcüğünün kökünden mi hareket ediyor? Yanı Türkiye'nin tümüyle sinik, sinmiş ya da sindirilmiş olarak karşısına çıkmasını mı istiyor! Böyle bir istemi varsa, hiç şüphe yok ki, AB'nin bu duygusunu besleyen başlıca unsurAKP iktidannın tu- tumu oldu. AKP'nin değil dış dünyadaki varlığını, içer- deki tüm meşruiyetini de AB sürecinde aramasını Brüksel çok iyi değerlendirdi. Bu bağlamda AKP ile AB çok iyi anlaştılar. Peki sorun ne? Sorun, AB-AKP anlaşmasının Türkiye kamuoyu- nun da kabul edebileceği bir biçımde anlatılması... Brüksel, hazım sözcüğüyle bile yetinmeyip bunun, önüne ardına yeni tümceler eklemenin arayışında. AB'nin hazım sorunu, Türkiye'nin de bir anlamda onur sorunu... AKP bugüne kadar AB'den gelen hiç- bir şeye onur sorunu olarak bakmadı... O nur sorunu olarak baktı... Şimdi bunun sonuçla- nyla karşı karşıya! ankcum'' cumhuriyet.com.tr AVRUPA BİRLICJ SÖZLÜCÜ MÜktesebat: Avrupa Bırlığı tarafından kabul edilen tüm yazılı ya da sözlü resmi nitelık taşıyan öğeler AB müktesebatım oluşruruyor. Türki\e'nin müzakereler süresinde kendi mevzuatını AB mük- tesebatıjla u^-umlaştuması gerekiyor. , Müzakere çerçeve belgesi: Türkıye'mn müza- kerelere başlamasının ardından teknik >ol haritası- nı düzenleyecek olan belge, .\nkara'run önümüzde- kı dönemde atacağı adımlan göstenvor. ,\nkara müktesebannı bu belgeye göre uvıımlaştıracak. Derogasyon: Daha çok bellı alanlardakı kalıcı kı- sıtlamalan betimlemek üzere kullanıhyor. AB, mü- zakere çerçeve belgesine göre ü)- elik sürecinde ola- ğanüstü bir durumla karşılaşması durumunda Tür- kiye'ye mal ve hizmetlerin serbest dolaşımı ve ta- nm konulannda bu kısıtlamalan uygulayabilecek. Hazmetme kapasltesi: Ilk kez Kopenhag doru- ğunda gündeme gelen "hazmetme kapasitesi", AB tarafından ilk kez Türkiye'ye uygulanıyor. Tür- kiye, müzakereleri başan ile tamamlasa bile AB ta- rafindan özellikle ekonomik açıdan, kendi yapılan- na uygun bulunmazsa birliğe alınmayacak. tstanbul Cnı%enitesi Mezunlan Demeğı. Demokratık Davamşma Denıesı 2005-2006 DÖXEMİAYDINLANMA SÖ\XEŞİLERİ ^er Be>ıku> Beledıv^i ÜTtalıın Kültür Merkezı Deretwu Cad Dje Çıkmazı 1 Onakö) Tırih Komı r Ekun 1)5 26 Kasım 05 24 Aralık 05 :8Odt06 25 Şubaı t* 25MaıiO6 15 Nısan 06 06 Mayis 06 2 7 Va)is06 ' llışkıkn HukukDe\ldı\edır Clke Gûvenlığının Temd Davanaklan L lkelere Göre Deei;en Demokrası\eliban Haklan \nls151 konuşmacıUr ' \ önetmen OnurOinıen Prof Dr VıHızhaıVajla ProtDr.Tavftm ^ksiiner Org ŞenerEru>gur Kemal kîiıçdaroğlu Hasaıı Fehmı Güne} tnalBatu ÖzelleşıırnK ve Prof Dr Erol Manısalı Yabancılasırma Kentlejme \i İnsan Llkemızde Llusal Ejtımm Hedell Ortadogu Sonmlan veTeröf OktayEkmcı Prot Dr Kemal Memdaroelu Mehrael Ba^aran \(uitafa Gazalcı Org Çetm Doğan Ore Attıla Aıeş Proı Dr Bûlenı Berkarda Dr Kte\ Coşkıın Org ÇetınDogan Prof. Dr. Kerml \lemdarojlu Doç Dr Toneuç Görker Doç Dr Todguç Görker Prof Dr Bülent Bedarda LmüZılelı 2' Vlajısm Onemı Dr Alfi Coikun Amr Tanju Erdem Nuınan Esm - Toplantılann tamamı Curaartesı gûnkn Id 30 -13 HO saatlerı arasuıdadır - Dönem ıçmdekı sövleşılere kanian ız!e\ıcıknm!ze, laııhm seıtıfîlası \enlecektir • Avdmlık \annlar ozlemı ıçmdekı tüm «imaşlanmız sö)ieşılenmıze da\etlıdır - Giriş serbest \t ücretsizdir. ( - Iklişim için: l.İ. Mezunları Derneği | Fatoş Tıştan) 0 212 238 03 21
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear