Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 4 EKİM 2005 SALI
8 HABERLERÎN DEVAMI
TURKIYE
Istanbul
Edirne
Kocaelı
Çanakkale
Izmır
Manisa
Aydın
Denizli
PB
B
PB
PB
B
B
B
B
24
25
23
25
29
29
29
27
Sinop PB 23 Adana
Samsun Y 23 Mersın
Trabzon Y 20 Diyarbakır
Gıresun
Ankara
_ Y 2 1 Şanlıurfa
PB 22 Mardın
Eskişehır PB 21 Siirt
Konya B 21 Hakkân
Sıvas Y 19 Van
Zonguldak PB 23 Antalya A 29 Kars
0Aç,k bufutiu
Yurdun kuzey ve do-
ğu kesımlen parçalı çok
bulutlu, orta ve doğu
Karadenrz, doğu Ana-
dolu'nun kuzey ve do-
ğusu ıle Sıvas, Sınop ve
Inebolu çevrelen sağa-
nak ve gokguruttulu sa-
ğanak yağışlı. dığef yer-
ler az bulutlu ve açık ge-
çecek Hava sıcaklığı
doğu Karadenız ıle doğu
Anadolu da bıraz azala-
cak
DIS MERKEZLER
Oslo
Helsınki
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Parıs
Bonn
PB
PB
PB
B
PB
PB
PB
Y
14
16
16
18
18
18
18
16
Munih Y 15 Zürih
Berlın
Budapeşte
Madrid
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atina
PB
Y
B
Y
PB
PB
Y
PB
17
19
24
10
19
16
20
24
Y 16 Şam
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bışkek
Tiflis
Kahıre
PB
PB
PB
PB
Y
PB
Y
A
20
30
15
27
18
25
17
33
B 29
Bulutlu
^ Çok bulutlu . Yagmuriu
°.*.w.°
Kartı Sulu kar > Gok gurultulu
GUNCELct NEYT ARCAYUREK
• Baştarafı 1. Sayfada
RTE, başandan başarıya koşan nutuklanndan so-
nuncusunu Ankara-Bayındır Baraj gölü kıyısında
atacağı yerde 630 metrekarelik, hiçbir köyde görül-
meyen büyüklükte, neredeyse köy halkının hemen
hepsinin bir araya gelerek namaz kılmasına elveriş-
li bu caminin açılış töreninde yapmalıydı.
ötesi fasa fiso. Böyle böyle böyyük küçük cami-
ler inşa edilmesine olanak sağlayarak el altından ve
derinden din gericiliğini yaygınlaştırarak "yeni Tür-
kiye'yi yeniden kurduğunu" söyleme fırsatını yaka-
lar, söylernlerindeki derin anlamı Türkiye'ye, dünya-
ya duyurmuş olurdu.
Türkiye'de cami yapımının çok fazla olduğunu
söyleyenlere "Yetersiz, daha çok camıyapılması ge-
rekir" diye yanıt veren RTE'ye Düzce-Düzköy Me-
zarlık Camii'nin açılışında bulunmak ve konuşmak
yaraşır, yakışırdı.
Bu fırsattan ya haberi olmadı ya da Kızılcaha-
mam'da topladığı AKP grubunu "motive etmeyi"
yeğledi ve milletvekillerinin toplantıya bir imam ça-
gırmasıyla yetindi.
• • •
Pazar gecesinden dün sabahlara sıçrayan Lük-
semburg'daki AB dışişleri bakanları toplantısı ola-
sıdır ki bugün ya da yarınlarda medyanın bir numa-
ralı konusu olmaya devam edecek.
Fakat 3 Ekim'de, -dönem başkanı ingiltere'nin Dı-
şişleri Bakanı Jack Stravv, "Türkiye ile müzakerele-
rin başlaması, planlanan saatin ötesine sarkabilir. Bu-
gün (dün) anlaşmaya varacağımızdan emin olamam"
dediğine göre- ola ki birkaç gün veya bir süre sonra
başlayacak olan üyelik müzakerelerinin yol haritası
anlamındaki çerçeve belgesinde bizi hangi tuzakla-
nn ya da zoriamaların, dayatmaların beklediğine de-
ğinen, tartışan, halkı bilgilendiren yok.
Medya, 3 Ekim tarihine kafayı takmış. Türkiye kaç
gündür gözü 3 Ekim'den başka bir şey görmeyen-
ler ülkesi.
Muhalefetin uyanları, muhalefeti görmezden ge-
len medyada yer almıyor. Bırakın müzakere tarihiy-
le ilgili uyancı irdelemeleri, ulusal ödünler isteyen en-
gellerde uyanlarda bulunmak bile neredeyse ülke-
nin geleceğine ihanetle eşdeğer.
3 Ekim'e değin hükümetin birbiri ardına yaptığı ha-
talann bizi aşılması zor noktalara sürüklediğini, bun-
dan sonra neler yapılması gerektiğini içeren söylem-
lere iktidar da medya da dudak büküyor.
örneğin müzakere başlıklan 31 iken 35'e çıkarılı-
yor, yeni müzakere alanlan konuluyor. Ayncalıklı üye-
liğin dışındaki kimi ulusal sorunlarda hükümetten
karşı çıktığını duymadığımız yeni açılımlar söz ko-
nusu. Bunlardan söz edilmiyor.
Sanki 3 Ekim'de AB ile uzun serüvenimiz sona eri-
yormuş gibi davranışlar izleniyor.
Ne hükümet ne de medya halkımızda 17 Aralık
öncesi saptanan AB'ye desteğin giderek soğudu-
ğunu gösteren kamuoyu araştırmalarını dikkate al-
mıyor.
Slogan çok kısa. Başbakan ne türden güçlükten
söz edilirse edilsin şu yanıtı veriyor: "Müzakereler-
de aşanz!"
Elbette aşarsınız... AB'ye (Kıbns'tan Ege'ye, Ege'-
den Güneydoğu'ya) her alanda planladığı, aşama
aşama önümüze getireceği ödünleri bir bir vererek!
Dünya Bankası Tiirklye Dlrelrtörii
'TürkiyeAvrupa
köprüsünü geçtiy
ANKARA (AA) - AB ıle müzakerelere başlan-
masını değerlendiren Dünya Bankası Türkiye
Direktörü Andrew Vorking, Türkiye'nin artık
Avrupa köprüsünü geçtiğini söyledi. Vorking,
müzakerelerin uzun ve birçok zorlu konudan
oluşacağuıı, ancak müzakereler sonucunun sade-
ce Türkiye'ye değil, AB ve tüm dünyaya büyük
faydalar sağlayacağını vurguladı. Müzakereler
sonucunda Türkiye'nin çok gelişmiş bir ülke du-
rumuna geleceğini de kaydeden Vorking, "Dün-
ya Bankası, müzakere sürecinde Türkiye ve
AB'yi destekleyecek" diye konuştu.
TÜSIAD: Ekonomiyi iyi etkileyecek
TÜSİAD'ın A\Tupa Temsilcisi Babadır Kale-
ağası da sürecin işlemesi durumunda Türk eko-
nomisinin daha iyi yönde gelişeceğini söyledi.
Kaleağası, Türkiye'ye daha fazla yabancı serma-
yenin geleceğini, daha fazla insan sermayesine
ve eğitime yatırım yapılacağını ve yaşam stan-
dardının yükseleceğini söyledi. Kaleağası, AB
dışındaki ülkeler gözünde Türkiye'nin Avrasya
merkezinde yükselen mali, ekonomik, sosyal ve
siyasal merkez haline geleceğini ifade etti.
Muhalefetten, hükümetin bilgi vermeden Lüksemburg'a gitmesine tepki
Öymen: Oldubittiye getirildi
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - CHP Genel Başkan Yar-
duncı Onur Öymen, müzakere
çevçeve belgesinin kabul edil-
mesinin "oldubittiye" getıriJdi-
ğini söyledi.
Dışişleri Bakanı Abdullah
Gul'ün "Muhalefeti aradık"
açıklamasuıın gerçeği yansıtma-
dığını \airgulayan Öymen şunla-
n kaydetti: "Bu gibi önemli top-
lantıların, müzakere çerçeve
belgesinin son güne bırakılma-
sı büvük bir hatadır. Bu biraz
oldubittiye getiril-
mek gibi görülür.
Doğal olanı bu bel-
geyi zamanında, en
azından birkaç gün
önce tamamiaya-
caksınız, bu Meclis'e sunula-
cak. Meclis'te enine boyuna
tartışdacak. Muhalefetin görü-
şünü alacaksınız. ona göre hü-
kümetin görüşünü oluştura-
caksınız. Gerekirse Meclis'te
kararlar alınacak. Bütün bun-
lar yapılmamıştır. Sayın Dışiş-
leri Bakanı gitmeden
önce ana muhalefet
partisine bilgi verdi-
ğini belirtti. Bu halkı
kandırmak. Çünkü
CHP Genel Başka-
nı1
na telefon etmiştir. Üç beş
daldka içinde, "Metin üzerinde
mutabakata vardık, gidiyoruz"
demiştir. 1. madde şöyle oldu,
7. madde şöyle oldu diye umu-
mi bir iki laf etmiştir. Ne bir
metin verdiği var, ne bir metin
gönderdiği var. 1. maddenin, 7.
Avustutya MeclisBaşkanıf
na sitem
TBMM Başkanı BülentAnnç, dün akşam üze-
ri Avusturya Meclis Başkanı Andreas Khol ve
beraberindeki heyeti kabul etti. Arınç görüş-
tnede Khol'a, Lüksemburg'daki müzakere
çerçeve belgesi görüşmelerinde Avusturya'nın
takındığı oîumsuz tutumdan dolayı sitem et-
ti.Avusturya'nın tutumununTürk halkını ren-
cide ettiğini belirten Arınç, "Biz, 17 Aralık'ta
bir söz verildiğini ve bu sözün rutulmasmı,
devlet geleneği olarak düşünüyorduk" dedi.
Annç, "Bu kadar yıldır aynı konuların sürek-
li olarak önümüze getirilmesinden rahatsızhk
duyuyoruz.Avusturya'nın rutumu. parJamen-
tomuzda üzüntü yaratmıştır. Lütfen bunu hü-
kümetinize iletin" dedi. Khol ise, rencide et-
mek gibi bir niyetlerinin olmadığını kaydede-
rek "Umuyorum geç olsa da güç olmaz" dedi.
Türkiye'nin kendileri için çok önemli olduğu-
nu vurgulayan Kohl, "O nedenle 3 Ekim'de
Türkiye'ye geldik" dedi. (Fotoğraf: AA)
Sorumluluk hükümetin
DYP: AKP iktidan tek başına aldığı karann hesabını verir.
SHP: Güney Kıbns ve Ermeni konulannda net bilgi yok
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - DYP Genel BaşkanVardımcı-
sı Nüzbet Kandemir. hükümetin
kamuoyuna en ufak bir bilgi verme-
den müzakere çerçeve belgesini un-
zalamak için Lüksemburg'a gitmesi-
ne tepki göstererek, "Bunun sorumluluğu hükü-
metin olacaktır" dedi. SHP Genel Başkanı Mu-
rat Karayalçın da Güney Kıbns'm tanınması ve
Ermeni konusunda nasıl bir noktaya vanldığuıın
bılinmediğini söyledi.
DYP'li Kandemir, hükümetin kamuoyuna bilgi
vermeden ış yapmayı prensip haline getirdiğinı
belirterek, bundan sonra olacaklardan hükümetin
sorumlu olacağmı söyledi. Kandemir şöyle ko-
nuştu: "Bakan Gfil, çerçeve belgenin mernini
açıklamadan \e kamuoyumuza en ufak bir bil-
gi vermeden bunun kabul edildiğini ve imzala-
mak üzere Lüksemburg'a gittiğini söyledi. Bu
arada diyor ki müzakere çerçeve belgesi onla-
n bağlar. Böyle bir beyanı anla-
mak mümkün değildir. Müzakere
çerçeve belgesi,Türkiye'nin Avru-
pa'yla yapacağı müzakerelerin
çerçevesini çizer ve her iki tarafı da
bağlar. Zannediyorunı ki bu şekil-
de kamuoyuna ve Yüce Meclis'e herhangi bir
bilgi vermeden ağırlaştırılmış şartlar ihriva e-
den bir müzakere çerçeve belgesini imzalamak
üzere Lüksemburg'a gitmek hükümete çok bü-
yük bir vebali de beraberinde getirmektedir.
Tabii bunun sorumluluğu hükümetin olacaktır.
Bunun hesabını da onlar vereceklerdir. "
SHP lideri Karayalçın da hükümetin herhangi
bir bilgilendirme yapmadığına işaret ederek şun-
lan kaydetti: "Vanlan mutabakatı tam olarak
anlayabilmiş değilim. Birtakım iyileştirmeler
olduğu anlaşılıyor. Ama Güney Kıbns'ın tanın-
ması, Ermeni konulannda nasıl bir noktaya va-
nldığı konusunda bilgimiz yok."
maddenin halini bilmiyoruz ki
biz üzerindeki tartışmalan bi-
lelim.Ana muhalefet partisi li-
derine bilgi verdik diye kamu-
oyuna ilan ediyor. Çok üzüntü
verici bir şeydir. Hiç kimse hal-
kı aldatmasın. O arada, ne gö-
rüştünüz, ne yaptınız? Demek
ki ana muhalefetin hiçbir kat-
kısına ihriyaç du ymadmız. Her
şey bittikten sonra bittiğini bil-
dirmek için telefon ediyorsu-
nuz, bir de ayaküstü birkaç
cümle söylüyorsunuz."
BAYKAL UYARDI
4
Imtiyazh
ortaklık
sürecine
girîldi9
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - CHP Genel Başkanı
Deniz Baykal, Türkiye'nin
AB'yle ilişkilerinde "imtiyazlı
ortaklık" sürecine girdiğıni
söyledi. AB'nin diğer üye ve a-
day hiçbir ülkeden istemediği
koşullan Türkiye'ye dayathğını
kaydeden Baykal, "AB'deki ta-
vır karşısında bir Türk yurt-
taşı olarak aldatılmışlık duy-
gusu içindeyim. SadeceAB de-
ğil, sanki tam üye olacakmışız
gibi biz de kendi içimizde bir-
birimizi aldatıyoruz" dedi.
CHP lideri Deniz Baykal, mü-
zakere çerçeve belgesi ile ilgili
Ankara-Lüksemburg hattı ara-
sında yoğun trafığin sürdüğü sa-
atlerde SKY Türk televizyonu-
na değerlendirmelerde bulundu.
Bugün tartışılan konuların 6
Ekim İlerleme Raporu ve 17
Aralık kararlannda yer aldığına
işaret eden Baykal, "Şimdi o
belgelerde ifade edilen unsur-
lann açüımlanyla karşı karşı-
yayız. Ancak o zaman hükü-
met duyarulık göstermek yeri-
ne 17Aralık'ta gündüzgözüy-
le bayram ilan etti.Aslında bu
bir senaryo, hükümetin tavrı
ciddiye alınacak bir olay de-
ğil" diye konuştu.
'Hep aynı senaryo'
Görüşmelerle ilgili krizin,
ABD Dışişleri Bakanı Condo-
ieezza Rice'm devreye girme-
siyle yumuşadığı izlenimi yara-
tıldığını kaydeden Baykal,
"Türkiye'nin her defasında
aldatüdığı türden bir olayla,
bir baskı altında, son dakika
girişimleriyle bu iş bitirilmeye
çabşüıyor" görüşünü dile getir-
di. Lüksemburg-Ankara arasın-
da yaşanan inişli çıkışlı trafıği
"kayıkçı kavgası"na benzeten
Baykal, Türkiye'nin diğer ülke-
lerden farklı bir statüyü asla ka-
bul etmemesi gerektiğini belir-
terek. "Müzakereler tam üye-
likle sonuçlanmahdır. Kıbns.
azınlıklar konusu önkoşul ola-
rak getirilmemelidir" dedi.
AL GÖZÜM SEYREYLE / IŞIL ÖZGENTÜRK
Çocuklanmıu koruyamıyorsak neyapıyoruz ki?
Devlet Bakanı Nimet Çubukçu. bana göre sade-
ce ve sadece kadın ve anne olduğundan. son gün-
lerin en cesur açıklamalanru yapıyor. Gönül ister-
di ki onun açıklamalan bütün gazetelenn, medya-
nın ana haben olsun. Çünkü ana haber olacak açık-
lamalar bunlar. Kedi pisliğini örter gibi pek çok
alanda gerçeği gizlediğimizden Nimet Çubuk-
çu'nun açıklamalan daha bır önem kazanıyor.
Nimet Çubukçu, önce Sosyal Hizmetler ve Ço-
cuk Esirgeme Kurumu'na (SHÇEK) bağlı yurtlar-
da bannan ve korunan çocuklara yönelık 5 yıl ıçın-
de 478 "cinsel taciz ve istismar" davası açıldığı-
nı ve yurtlardaki personel sayısının yetersiz oldu-
ğunu açıkladı. Daha sonra, aile içi cinsel tacizin ya-
ni ensestin bu sayıyı kat kat aştığını belirtti ve cid-
dı hiçbir önlem alınmadığını vurguladı.
Doğrusu Nimet Çubukçu'nun bu açıldamasında-
ki doğruluk payını, sivil toplum kuruluşlartnda ça-
lışan pek çok kişi biliyor; f>ek çok doktor da, pek
çok psikolog da. Ama bu son derece hassas konu-
da ne doğru düriist bir araştırma ne de ıstatistik ve-
ri var.
Hal böyle olunca da. konunun
ciddiyetini anlamayanlar \a da ko-
nuyu yok sayanlar "Canım bu aile
içi taciz ve çocuk tecavüzü daha
çok gelişmiş iilkelerin sorunu, biz-
de aile kavramı çok sağlam" di-
yerek hem kendilerini. hem çevre-
lerini kandırmaya çalışıvorlar.
E\et. çocuk tacızı, çocuk porno-
su \e aile ıçı seks ılk bakışta sanki
sadece gelişmiş ülkelenn bır prob-
lemi gibi. Çünkü yabancı her dört
fılmden ve her iki diziden birinde
mutlaka. ama mutlaka bu konu ele alınıyor. Film-
lerin bitimınde son derece çarpıcı rakamlarla taci-
ze uğrayan çocuklann sayısı rakam rakam belirti-
Iiyor. Aile içi tacıze uğrayan çocuklar psıkologla-
nn gözetıminde aileden alınıp bannaklara yerleştı-
riliyor. Bu olay sanıldığından daha da yaygın. Bu-
gün ensest başlığıyla internete ginn ve şaşırın. tam
30 bin porno sıtesi hazu beklıyor. Batı'da bu olguv -
la mücadele edenler ö> ıesine çok ki, aynca çok cid-
dı cezalar uygulanıyor. Çocuk ve ai-
le içi cinsel tacizden içeri girenler.
mahkûmlar arasında aşağılanıyorlar.
hata çoğunun hayatı tehlikede. Ayn-
ca bu suçtan mahkûm olup cezasını
çekmış olan kişıler dışan çıktıklann-
da sürekli ızleniyorlar. Oturduklan
mahalleye onlann birer çocuk taciz-
cisi olduğu bıldıriliyor.
Şımdi bize gelelim, ortalık öyle sa-
nıldığı gibi güllük gülistanlık değıl.
Öncelikle çocuklar ve aile ilişkıle-
riyle ilgilenen sivil toplum kuruluş-
lannda gönüllü ya da profesyonel çalışan doktor ve
psikologlann bu konuda söyleyecek çok sözleri var.
Özellıkîe köylerden göç alan kentlenn varoşlann-
da şaşırtıcı, duyduğunuzda dudaklannızı uçuklata-
cak olaylar yaşanıyor. Nereden mi biliyonım; bir-
kaç sığınma evindeki hayat hikâyelerinı. canla baş-
la çalışan sivil toplum kuruluşlannın internetteki
yayınlannı izlemek bazı şeylen öpjenmek için ye-
terli. Ama her şeyden önce, çevremizdeki her türlü
olaya, her türlü acıya karşı açık olmak ve biraz so-
rumluluk duymak gerekıyor.
Avrupa Birliği'ne bize pek çok dayatma getirdi-
ği için kızıyoruz, ama meselenin özü buralarda baş-
lıyor. Devletin koruması altında yaşayan çocuklar
arasında bile cinsel tacize uğrayanlar bu kadar çok-
sa. yarın öteki tarafı siz düşünün.
Öte yandan beni özellikle inciten bir gerçek da-
ha var, devletin koruması altındaki çocuklar 18'ine
geldiklerinde resmen kapınm önüne konuluyorlar.
Peki bu çocuklann kız-erkek kaçı hayahnı kurma-
yı başanyor, kaçı izbe barlarda, pavyonlarda üç ku-
ruşa satılıyor, ben merak ediyorum.
Ve diyorum ki bu ülke için bir şeyler yapmak is-
teyenler, kımseye hiçbir şey kazandırmayan Erme-
ni konferanslanna. Kürtlerin özerkliği gibi çok yük-
sek politik tartışmalara biraz ara verip ülkenin yok
olan çocukluğu için paçalan sıvayıp çamura batma-
lıdırlar.
Çocuklanmızı koruyamıyorsak, ülkeyi hiç mi hiç
koruyamayız. •''
isilozgenturk@superonline.com
GUNDEM Ml'STAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
yönlendirmeye dönük maddeler izliyor...
önceki gün akşam saatlerinden bu yana yaşanan
gelişmeler şunu gösteriyor: ;
Avusturya yalnız değil! !
AB'de kararlar oybirliği ile alınıyor. Buna karşın bü-
tün ülkelerin evet dedıği, küçük bir ülkenin hayır de-
diği durumlar krize dönüşmüyor. öteki ülkelerin or-
tak yaklaşımı, hayırcı küçük ülkeyi sindiriyor. Türki-
ye'nin 3 Ekim'de müzakerelere başlamasına ilişkin
sürecin önüne çıkan Avusturya dedi ki:
- Arkadaşlar ben Türkiye'nin önüne koyacağımız
müzakere çerçeve belgesindeki tam üyelik dışında
seçenekler olduğu tümcesinin yanına bir de imtiyaz-
lı ortaklık eklenmesini istiyorum!
Dönem başkanı İngiltere'nin yoğun girişimlerine
karşılık da, "Ancak Hırvatistan'ın önündeki engelleri
kaldınrsanız, ben de bu görüşümden vazgeçebilirim "
dedi. Avusturya'nın direncinin arkasındaki başlıca
isim Merkel. Sanıyoruz onun da yanında başka ül-
keler olmasa bile başka ülke yönetimleri ve iktidar
adayları var.
• • •
Bütün gözler Avusturya'nın kafaya taktığı "imtiyaz-
lı ortaklık" tanımında ama, madalyonun öbür yüzü
başka...
Bugünü hazırlayan 17 Aralık oldu. O gün AKP ikti-
dannın kabul ettiği metin, bayram havasında karşı-
landı. Oysa, 17 Aralık metninde Türkiye'nin önüne ye-
ni koşulların konabıleceği tümcesi vardı. AB, bugün
onu yapıyor.
Avusturya'nın direnci bir yana, halen gündemdeki.
çerçeve taslağının içindeki kimi hükümler de kabul
edilebilir türden değil. örneğin, Türkiye'nin bütün
uluslararası anlaşmalarını AB'ye uydurmak zorunda
olması... AB katından gelen resmi olsun olmasın tüm
kararların bağlayıcı olduğunu kabul etmesi... Dün ak-
şam geç saatlerde, Ingiltere bir deklarasyon yayım-
lasa da uluslararası platformlarda AB üyesi ülkeleri
(tabii ki Kıbns Rum Kesimi de dahil olmak üzere) ve-
to etme hakkının olmaması...
Bunları kabul edecek bir hükümetin temel işlevi şu
olur:
AB'nin Türkıye'deki komiseri!
Böyle bir hükümet bu koşullarla masaya otururken
Rumları çoktan tanımış, Ermeni iddialannın tümünü
de kabul etmiş demektir...
• • •
Gelelim şu hazım ya da sindirim sorununa... ı
Hazım sözcüğünün iki sözlük anlamı var:
1- Sindirim, sindirme...
2- Benimsenme, kabul edilme...
Huyum yeşersin, sözcüklerde başka anlamlarara-
madan da duramam. Yoksa diyorum, AB bu sindir-
me sözcüğünün kökünden mi hareket ediyor? Yanı
Türkiye'nin tümüyle sinik, sinmiş ya da sindirilmiş
olarak karşısına çıkmasını mı istiyor!
Böyle bir istemi varsa, hiç şüphe yok ki, AB'nin bu
duygusunu besleyen başlıca unsurAKP iktidannın tu-
tumu oldu. AKP'nin değil dış dünyadaki varlığını, içer-
deki tüm meşruiyetini de AB sürecinde aramasını
Brüksel çok iyi değerlendirdi. Bu bağlamda AKP ile
AB çok iyi anlaştılar.
Peki sorun ne?
Sorun, AB-AKP anlaşmasının Türkiye kamuoyu-
nun da kabul edebileceği bir biçımde anlatılması...
Brüksel, hazım sözcüğüyle bile yetinmeyip bunun,
önüne ardına yeni tümceler eklemenin arayışında.
AB'nin hazım sorunu, Türkiye'nin de bir anlamda
onur sorunu... AKP bugüne kadar AB'den gelen hiç-
bir şeye onur sorunu olarak bakmadı...
O nur sorunu olarak baktı... Şimdi bunun sonuçla-
nyla karşı karşıya!
ankcum'' cumhuriyet.com.tr
AVRUPA BİRLICJ SÖZLÜCÜ
MÜktesebat: Avrupa Bırlığı tarafından kabul
edilen tüm yazılı ya da sözlü resmi nitelık taşıyan
öğeler AB müktesebatım oluşruruyor. Türki\e'nin
müzakereler süresinde kendi mevzuatını AB mük-
tesebatıjla u^-umlaştuması gerekiyor. ,
Müzakere çerçeve belgesi: Türkıye'mn müza-
kerelere başlamasının ardından teknik >ol haritası-
nı düzenleyecek olan belge, .\nkara'run önümüzde-
kı dönemde atacağı adımlan göstenvor. ,\nkara
müktesebannı bu belgeye göre uvıımlaştıracak.
Derogasyon: Daha çok bellı alanlardakı kalıcı kı-
sıtlamalan betimlemek üzere kullanıhyor. AB, mü-
zakere çerçeve belgesine göre ü)-
elik sürecinde ola-
ğanüstü bir durumla karşılaşması durumunda Tür-
kiye'ye mal ve hizmetlerin serbest dolaşımı ve ta-
nm konulannda bu kısıtlamalan uygulayabilecek.
Hazmetme kapasltesi: Ilk kez Kopenhag doru-
ğunda gündeme gelen "hazmetme kapasitesi",
AB tarafından ilk kez Türkiye'ye uygulanıyor. Tür-
kiye, müzakereleri başan ile tamamlasa bile AB ta-
rafindan özellikle ekonomik açıdan, kendi yapılan-
na uygun bulunmazsa birliğe alınmayacak.
tstanbul Cnı%enitesi Mezunlan Demeğı. Demokratık Davamşma Denıesı
2005-2006 DÖXEMİAYDINLANMA SÖ\XEŞİLERİ
^er Be>ıku> Beledıv^i ÜTtalıın Kültür Merkezı Deretwu Cad Dje Çıkmazı 1 Onakö)
Tırih Komı
r Ekun 1)5
26 Kasım 05
24 Aralık 05
:8Odt06
25 Şubaı t*
25MaıiO6
15 Nısan 06
06 Mayis 06
2
7
Va)is06
' llışkıkn
HukukDe\ldı\edır
Clke Gûvenlığının
Temd Davanaklan
L lkelere Göre Deei;en
Demokrası\eliban
Haklan \nls151
konuşmacıUr ' \ önetmen
OnurOinıen
Prof Dr VıHızhaıVajla
ProtDr.Tavftm ^ksiiner
Org ŞenerEru>gur
Kemal kîiıçdaroğlu
Hasaıı Fehmı Güne}
tnalBatu
ÖzelleşıırnK ve Prof Dr Erol Manısalı
Yabancılasırma
Kentlejme \i İnsan
Llkemızde Llusal
Ejtımm Hedell
Ortadogu Sonmlan
veTeröf
OktayEkmcı
Prot Dr Kemal
Memdaroelu
Mehrael Ba^aran
\(uitafa Gazalcı
Org Çetm Doğan
Ore Attıla Aıeş
Proı Dr Bûlenı
Berkarda
Dr Kte\ Coşkıın
Org ÇetınDogan
Prof. Dr. Kerml
\lemdarojlu
Doç Dr Toneuç
Görker
Doç Dr Todguç
Görker
Prof Dr Bülent
Bedarda
LmüZılelı
2' Vlajısm Onemı Dr Alfi Coikun Amr Tanju Erdem
Nuınan Esm
- Toplantılann tamamı Curaartesı gûnkn Id 30 -13 HO saatlerı arasuıdadır
- Dönem ıçmdekı sövleşılere kanian ız!e\ıcıknm!ze, laııhm seıtıfîlası \enlecektir
• Avdmlık \annlar ozlemı ıçmdekı tüm «imaşlanmız sö)ieşılenmıze da\etlıdır
- Giriş serbest \t ücretsizdir. (
- Iklişim için: l.İ. Mezunları Derneği | Fatoş Tıştan) 0 212 238 03 21