02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 4 EKİM 2005 SALI HABERLER DUNYADABUGUN ALİ SİRMEN 3 Ekim'i Doğru Okumak Hep Soğukkanlı Kalmak 3 Ekim saat 15 itibarıyla, Türkiye-AB ilişkileri kilitlenmiş dunjmdaydı ve düğümün nasıl çözü- leceği, bılinmıyordu. Bu yazı tam o anda kaleme alınmıştır. Beklen- rnedik bir gelişme olsa bile burada yazacaklan- mızın değişmesi gerekmeyecekti. Çeşitli kanallarda yapılan yayınlar, diplomat, gazeteci, uzman ve politikacının çoğunun yo- rumları, Türkiye'nın 3 Ekim'i doğru okuyabilip okuyamadığı konusunda ciddı kuşkular yarat- maktaydı. Her şeyden önce, AB'nin 24 üyesinin bir yan- da blok olarak Türkiye'nın tam üyelikle sonuçla- nacak müzakerelere başlamasını savunurken tek Avusturya'nın direndiği görüşü doğru değildir. Türkiye'ye özel statü verilmesini isteyen tek Avusturya değil. Avusturya diğer bazı üyelerin tersine, bu gerçeğin adının açıkça konmasında direniyor. Kaldı ki, 17 Aralık zirvesinden çıkan metnin, 23 maddesinde de her ne kadar, müzakerelerin amacının tam üyelik olduğu belırtilse de hemen ardından "müzakerelerin ucunun açık olacağı" da belirtilmektedir. Bunlara bir de AB'nin temel direklerinden biri olan ınsanlann serbest dolaşı- mı gibi konularda kalıcı sınırlamaların öngörül- müş olması, zaten "özel bir statü" anlamını taşı- maktadır. Buna tarım alanındakı derogasyonlan da ekleyebilirsiniz. Biz 17 Aralık'ı doğru okumamış olduğumuz için aradan geçen sürede gerçeği tam olarak kavrayamadık. Şımdi 3 Ekim'i de, doğru okuya- mıyoruz gibı görünüyor. • • • Aynca Müzakere Çerçeve Belgesi'nin 5. mad- desi de Türkiye'den müzakereler sırasında politi- kasını AB'nin uluslararası kuruluşlardaki politika- sıyla ahenkli hale getirmesini isteyen hükmüne gülmek mi gerekır, ağlamak mı bilemiyorum. AB'nin bir ortak dış politikası yok ki, Türkiye bu- nunla uyum sağlasın. Aslında 5. madde, Türki- ye'nin Kıbns Rum Yönetimi'nin NATO'ya girişini veto etmemesini isteyenler tarafından, salt bu amaçla konmuştur. Türkiye'de hiçbir hükümet, bu isteği kabul edemez. Ama, 17 Aralık'ı bayram ilan edenler, uyanldık- larında ve kendilerine, "Bugün bunları kabul ederseniz, yann başka koşullar gellr" dendiğın- de bunlara kulak asmadılar. Kısacası 3 Ekim 17 Aralık'ta hayır denmesi ge- rekenlere ses çıkarmayanlann eseridir. Şimdı on- ların ve yandaşlarının şaşkınlıklarına, öfkelerine bakıp da şaşırmamak eide değildir. Türkiye artık her önüne sürüleni kabul edeme- yeceğini, açık ve net bir bıçimde ilan etmek du- rumundadır. Ama bu demek değildir ki, Türkiye AB'ye tam ve eşıt üyelik politikasından vazgeçmelidir. Türkiye eşit koşullarda üyelik politikasının rota- sını değiştirmemelidır. Tabiı bu sonuca ulaşma- nın yolunu açacak kararlı müzakere yönteminin, aynı zamanda AB'nin Türkiye ıçin tek seçenek olduğu manasını taşımayacağını da belirtmemiz gerekir. • • • 3 Ekim'i okurken bir noktayı da gözden kaçır- mayalım: 3 Ekim Türkiye Avrupa ilişkılerinde bir kriz ol- duğu kadar, ayrıca AB'nin kendi iç ışleyişini de ilgilendiren bir krizdir. Bu AB'nin bir yıldan kısa bir süre içinde yaşa- dığı üçüncü büyük krizdir. AB, yaz aylarında Avrupa Anayasası krizini, ar- dından AB ortak bütçe krizini yaşadı, Lüksem- burg'da ise küçük bir ülkenin bütün mekanizma- yı nasıl kilitleyeceğini acı bir biçimde gördü. Kısacası AB Anayasası, bütçe konusunda an- laşamayan, kendi imza attığı belgeler doğrultu- sunda karar almayı beceremeyen bir topluluk konumundadır. Türkiye kadar AB de 3 Ekim'i çok ciddi oku- mak ve doğru değeriendirmek zorundadır. Türk kamuoyunun da, Avrupa tarafından itilip kakılmasından doğan haklı eziklikle, AB karşıtı politikalara destek vermemesı doğru olur. İtilip kakılmaya tepki göstermek doğrudur. Ama bu itilip kakılmanın asıl sorumlusu, AB'de böyle bir şeyi tepki görmeden yapabileceği izle- nimini uyandıranlar, yanı AKP ıktidandır. Kısacası, olayları doğru okuyup iyi değerien- dirmek ve soğukkanlı olmak zorundayız. Sizce AKP böyle bir polıtikayı izleyebilecek ye- teneğe ve basirete sahip mi? asirmenfacumhuriyet.com.tr ACIBÎRKAYIP Hasan Anklıgil ile Gülizar Anklıgirin oğullan; Şirin MelikofF Sayar'ın eşi ve büyük Bılgin îrene Melikoff'un damadı, Melisa Yeşilgül Sayar'ın babası; Saadet Ersin'in, Sırma Karabulut'un, Hanım"ın ve Mustafa Anklıgırın ağabeylen. değerlı araştırmacı KASIM YEŞİLGÜL lEkim günü, Strasbourg'da, Hak"ka yürüdü. Onun şahsında, Türk demokrat ve de\Tİmcilen bir yoldaşını, Alevı ve Bektaşi dünyası da, canlarından bınnı yıtırmıştır. Elemımiz sonsuzdur. Naaşı, Strasbourg'dan getirilecek ve 5 Ekim Çarşamba günü, Ankara'da toprağa verilecektir. Uğnrlar olsun! . AİLESİ Cumhurbaşkanı, Mustafa Kemal Üniversitesi'nin akademik yılı açılış törenine katıldı Sezer özgür üniversite istediMEHMET ALİ SOLAK HATAY - Cumhurbaşkanı AJımet Necdet Sezer, özellikle tarihsel ve toplumsal konularda gerçeğin tek ve değişmez olduğunu, ancak bu tek gerçeğin tartışılamayacağını ileri sürmenin, karşı görüş sahiplerinin dü- şünce açıklama haklannı ellerinden almanın, akademik geleneğe ters dü- şeceğini belirtti. Böyle bir yaklaşı- mın bilimsel değil. dogmatik oldu- ğunu ifade eden Sezer, "Üniversite- ler, dogmanın savunulduğu değil, farkh ve karşrt düşüncelerin özgür- ce tarüşıldığı kurumlar olmak zo- rundadır" dedi. Mustafa Kemal Üniversitesi'nin (MKÜ) 2005- 2006 akademik vılı EMEKLİGENERAL Ersin yaşamını yitirdi ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - 12 Eylül darbesini gerçekleştiren dönemin Milli Güvenlik Konseyi üyelerinden emekli Orgeneral Nuret- tin Ersin yaşamını yitir- di. Ersin, darbe öncesin- de Kara Kuvvetleri Ko- mutanlıgı, 1983'tedeGe- nelkurmay Başkanhğı görevlerini yürüttü. Emekli Orgeneral Er- sin, dün sabah Ankara'da yaşamını yitirdi. 12 Ey- lül darbesi ile gündeme gelen Ersin, 1918 yılın- da Çanakkale'nin Geli- bolu ilçesinde doğdu. 1935 yılında Bursa Işık- lar Askeri Lisesi'nden, 1937yılındaPiyadeAs- teğmen rütbesi ile Harp Okulu'ndan mezun ol- du. Harp Akademisi'ni 1948 yılında birirdi, 1963 yılında Tuğgeneral, 1966 yılında Tümgeneral, 1970 yılında Korgeneral ve 1974 yılında ise Orge- neralliğe yükseldi. Orgeneral rütbesinde Yüksek Askeri Şûra Üye- liği. 22 Ağustos 1975-5 Ocak 1976 tarihleri ara- sında ise Jandarma Ge- nel Komutanlığı yaptı. Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği ve 1. Ordu Komutanlığı göre- vini takiben 1978 tari- hinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na atandı. 12 Eylül 1980 darbe- sinden sonra, aynı za- manda Milli Güvenlik Konseyi Cyeliği görevi- ni de yürüten Orgeneral Ersin, 1 Temmuz 1983 tarihinde Genelkurmay Başkanhğı'na atanarak Milli Güvenlik Konseyi Üyeliği görevine devam etti. Ersin, 1983 tarihin- de emekli oldu. Ersin için yann Genelkurmay ka- rargâhında tören düzen- lenecek. Ersin Kocatepe Camii'nde kıhnacak ce- naze namazının ardından Cebeci Askeri Şehitli- ği'nde toprağa verilecek. • Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, bilimsel eğitimin önemine değinirken "Üniversiteler, dogmanın savunulduğu değil, farkh ve karşıt düşüncelerin özgürce tartışıldığı kurumlar olmak zorundadır" dedi. açılış törenine katılmak için dün Ha- tay'da bulunan Cumhurbaşkanı Se- zer, önce Hatay Valisı Abdülkadir San'yı makamında ziyaret etti. Ba- sına kapalı gerçekleştirilen görüşme- nin ardından Sezer, valilikten aynlır- ken kendısine se\ gi gösterisinde bu- lunan vatandaşlan selamladı. Ardından MKÜ'deki törene kah- lan Sezer, buradaki konuşmasında üniversıtelerin Türkiye'nin çağdaş- laşma ve aydınlanmasındaki önemi- ne değindi.Türk üni\ ersitelerinin dün- yadaki saygın ünıversitelerin düze- yine çıkabilmesi için bilimsel ve aka- demik özgürlüğün her koşulda ko- runması gerektiğinı vurgulayan Sezer, "Üniversiteler, demokrasi kültürü- nün yerieşmesinde, bilimsel katılrm- cıbğın ve çoksesliliğin geliştirilmesin- de vazgeçilmez kurumlardır. Bu ku- rumlann, bilimsel araşürma ve çahş- malann rahatça yapılabildiği, düşün- celerin özgürce taroşılabildiğı çağdaş kurumlar olarak kurulması yaşamsal önem taşır" dedi. Geçen hafta Hatay'da düzenlenen "1. Hatay MedeniyeÜer Buluşma- a"na da değinen Sezer. etkinliğin tarihsel ve toplumsal birleşimi yeni- den sergileme yönünde büyük anlam taşıdığını ifade etti. Bununla birlik- te bu toplumsal uyumun, çeşitli ne- denlerle bozulduğu ve sıkıntılann ortaya çıktığını belirten belirten Se- zer şunlan söyledi: "Geçmişin bu anlamda araşOnlma- sı ve çıkanlacak derslerin gelecek ku- şakiara aktanlmasu aydın sorumhı- luğunun geregidir. Bu konuda en bü- yük görev de kuşkusuz. bilimin üretil- diği kunımlann başında gelen ünh er- shelerimize düşmektedir. Ünhersitele- rimiz bilimseL, yönetsel ve maH özerk- liğe sahip olmahdır. Bilimin gelişmesi, ancaközerküniversitelerdeoianakhob- bilir. Bilimsel özerkliğin ünh ersitelere aynızamanda kimi yüküınlülükierge- tirdiği gerçeğini de gözden uzaktutma- mak gerekir. Ozgürtarüşmaya ve fark- h görüşlerin savunulmasına olanakta- runmasL hiç kuşkusuz bu yükümlülük- lerin en başında geür. Özellikle tarih- selve toplumsal konularda gerçeğin tek ve değişmez olduğunu ve bu tek ger- çeğin tarüş.üamayacağıru ilerisürmek, böylece karşı görüş sahiplerinin düşün- ce açıklama haklannı ellerinden al- mak, akademik geleneğe ters düşer. Böyle bir vaklaşım, bilimsel değil, dog- matiktir. Üniversiteler, dogmanın sa- vunulduğu değfl, farkh\e karşıtdüşün- celerin özgürce tarüşıldığı kurumlar olmak zorundadır." ÎSTANBUL ÜNlVERSlTESl AÇILDI RektörParlak'tan tek ulus mesajı Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, MKU'nün açıhşına eşi Semra Sezer'le birlikte katıldı. (Fotoğraf: AA) İstanbul Haber Servisi - istanbul Üniversitesi (tÜ) ve Maltepe Üniver- sitesi yenı eğitim öğretün yılına düzenlenen tören- lerle başladılar. 1Ü Rektörü Prof. Dr. Mesut Parlak, "Avrupa Birliği (AB). özellikleri- mizden ödün vererek ken- dimizikabulettireceğimiz bir kurum değUdir" der- ken Maltepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayte- kin Berkman da ""Üniter deviet yapımıza sahip çık- malryız" diye konuştu. İÜ 'nün Beyazıt'taki Fen Fakültesi Ord. Prof. Dr. CemflBasdKonferans Sa- lonu'nda düzenlenen tö- rende konuşan Parlak, "Laik demokrarik cum- humet, Atatürk ilkeleri, demokratik hukuk devle- ti ve ulusal bütünlüğümü- zün şemsnesi alünda diü, dini, rengi, etnik kökeni ne olursa olsun el ele, kol kola. omuz omuza, tıpkı Kurtuluş Savaşı'nda ol- duğugibibirlikte>ürüye- lim" mesajuu verdi. Maltepe Üniversite- si'nin, Marmara Eğitim Yerleşkesı'nde açılış ko- nuşmasını yapan Rektör Prof Dr. Ayteldn Berk- man da uluslararası terö- rün her geçen gün artarak varlığını sürdürdüğüne dikkat çekti. Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, Harp Akademileri eğitim yılının açılışında konuştu: Göreviniz cumhııriyeti korumakİstanbul Haber Servisi - Ge- nelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, içinde bulundu- ğumuz çağda "hız", "bilgi'' ve "düşünce" kavramlannın bü- yük önem kazandığını ifade ede- rek Harp Akademileri'nin eği- tün v e öğretim programını bu ka\Tamlan göz önünde bulun- durarak programlamasını iste- di. Özkök, "Artan hızm etkist- ni bugün hemen her alanda his- sediyoruz ve bazen de bu hıza uyum konusunda zoriuklar ya- şıvoruz. Hatta yetişemediğimiz- den şikâyet edhüruz. Günümüz- de başan. bir yerde doğrudan hı- za bağh ve a\ nca insanoglu he- men her alanda daha da hızlı olmak istiyor" dedi. Harp .Akademileri Komutan- lığı 2005-2006 yüı eğitim ve öğretim yılı Genelkurmay Baş- kanı Orgeneral Hilmi Ozkök, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ü- ker Başbuğ. Kara Kuwetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt ve diğer ku\"vet komutanlan ile üst düzey yetkililerin katıldığı tö- renle açıldı. Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Aydoğan Babaoğlu öğrencilere seslene- rek yaptığı açılış konuşmasın- da, "Görevleriniz içinde en ÜNİVERSİTELERDE YENÎ AKADEMİK YIL NEDENlYLE TÖRENLER DÜZENLENDl Açüışlarda rektörlerAKP'den yakındı Yiırt Haberleri Servisi - Üniversitele- rin bir bölümünde yeni akademik yıl ne- deniyle dün düzenlenen törenJerde rek- törler AKP iktidanndan yakındı. Ana- dolu Üniversitesi (AÜ) Rektörü Prof. Dr. Engin Ataç, üniversitelerin eksiklik- lerinin nedenleri dile getirilmeden ulu- sa şikâyet edümesinin büyük bir haksız- lık olduğunu belirtirken, Akdeniz Ünı- versitesi Rektörü Prof Mustafa Akaydın da "SonyıDarda çağdışıbazısiyasi hesap- larla ünh ersitelerve öğretim üyeleri suç- lannor, jükseköğretimin kadro ve yaö- run kaynaklan kısıüanryor" dedi. Ondokuzmayıs Üniversitesi'nin (OMÜ) yeni akademik yıl töreni de Ku- rupelit Kampusu'ndaki Kongre ve Kül- tür Merkezi'nde yapıldı. Törende konu- şan OMÜ Rektörü Prof. Dr. Ferit Ber- nay, siyasilerden üniversitelere köstek de- ğil destek olmalannı istediklenni belirt- ti. Bolu Abant Izzet Baysal Üniversite- si ndeki açılış törenine de KKTC eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş katıldı. AB ile görüşmelere değinen Denktaş, "AB üyesi ülkelerin amacı Türkiye'yi kü- çültmek. ufaltmak ve gücsüz bir hale ge- tirerek Se\r'i gerçekleştirmektir'' dedi. Ege Ünıversitesf nin (EÜ) yeni akade- mik yılı açılış töreninde konuşan EÜ Rektörü Prof Dr Ülkü Baymdır, "Hü- kümet, kaynaklan kısarak. kadrolan dondurarak hiçbir yere varamaz" dedi. önenıüsi,vatanm ve miOetin bö- lünmez bütünlüğünü ve Türki- ye Cumhuriyeti'nin laik,demok- ratik ve sosyal hukukdevleti ya- pısuun ilelebet korunması ola- caknr. Eğitiminizin temetini bu görev oluşturacakür'' dedi. Törende konuşan Genelkur- may Başkanı Özkök, içinde bu- lunduğumuz dönemde "hız", "düşünce" ve "bilgi** kavram- larının büyük önem kazandığı- nı belirterek "Sanal ortamda yaşandığıiçinpek de farkma va- ramadığuıuz 'bilgi otoyollan" var. Bilgi, bu otoyollar üzerinde hiç de ahşık ohnadığumz ölçü- de bir hrzla dolaşryx>r. Öyle ki, bir dakika önce elde ettiğimiz bir bügi bile eskiyebihyor"' dedi. Hamaldan liderlik dersi Orgeneral HUmi Özkök, ver- diği liderlik dersi için İstanbul Üniversitesi Işletme Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. îlhan Erdoğan'a teşekkür ederek, li- derlik konusunda bir anısını an- lattı. Görevli olarak gittiği An- kara'da 5. kattakı evine taşmır- ken büyük bir büfeyi birkaç ki- şi olmalanna karşın bir türlü eğimli merdi\enlerden çıkar- mayı başaramadıklannı ifade ederek bir hamalın büfeyi bel- li bir eğimle sırtına yüklemele- rini istediğini. kendisinin ise "Nasıl taşryacaksın.. tek başma ohnaz" dediğini ifade etti. Bü- feyi hamalın dediği gibi sutına yüklediklerini, hamalın büfeyi kimseye elletmeden dar merdi- \enlerden 5. kata basamaklan tek tek çıkarak taşıdığını anla- tan Özkök. hamalın büfeyi ye- rine yerleştirip mendiliyle alnı- nı sildikten sonra kendisine dö- nüp övünerek, "Komutanun, Ankara'da bu büfeyi bu kata çı- karacak benden başka hiçbir hamalyoktur" dediğini dile ge- tirdi. Orgeneral Özkök, "Ben hâ- lâ bunu sö>1erken burnumun dfi- reğisıziar. O hamal beninı Bde- rimdi O bana en bmiik şevier- den birisini öğretti; görevin ne olursa olsun, onun en iyisini yapmak ve onunla ö\ünmekw diye konuştu. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] SSK karnemi kaybettim. Hükümsüzdür. ŞENAY ÇALIŞGAN Hepimiz haklı olarak Avrupa Birli- ği'nin 17 Aralık 2004 tarihinde verdiği sözü tutmakta zorlanmasına tepki gösteriyoruz. Şöyle yapıyorlar, böyle yapıyorlar ve bir türlü karara varamı- yorlar. Bizim de, onların da sinirleri geriliyor. Bizim de onlann da milliyet- çi damarlan kabanyor. Gerçekten si- nir bozucu bir süreç. Bundan sonra daha neler olacağını düşünmek bile istemiyoruz. Benim her zamanki iyimserliğim üstümde, Batı basınını izliyorum. Ga- zeteleri okudukça "Biz neymişiz be abi!" durumundayım. Türkiye'yi öve öve yere göğe koyamıyorlar. Ingilız basını, Alman basını ve cümle Batı basını, yıllarca uğraşıp da becereme- diğimiz, milyarlar döksek duyamaya- cağımız bir övgü içindeler. Ingilizlerin ünlü The Observer ga- zetesine bakıyorum, aynen şunlan yazıyor: "2005 yılı Avrupa için karar anı. Türkiye'ye saygılı davranmayı başaramazsak tarih bunun hesabını b/zden sorar; eğer bunu başaramaz- Müzakereyi Engellemenin Faydalan sak, kendi etnik azınlıklarımıza veya onlan takip edecek olanlara, entegre olma kapasitelerine zerre kadar inanmadığımız mesajını vermiş ola- cağız. Siyasi söylemden sosyal ger- çeklik alanına tercüme edildiğinde şunu söyleyebiliriz: Merkel'/n 'imti- yazlı ortaklık' önerisi bayağıltktan başka bir şey değil. Vaat ettiği bun- ca fırsat varken bugün en iyi Müslü- man dostumuza sırtımızı dönersek, gelecek kuşaklar bizim için demedi- ğini bırakmaz." The Daily Telegraph'ın yorumu da şoyle: "Hadi, Türkleh şimdi reddet- meyi göze aldık diyelim. Peki önü- müzdeki 10 yıl boyu aşağılayıcı ta- vizler kopanp, yüz binlerce AB yasa- sını sindirmiş hale getirip, bütün bunlann ardından Türkleri yüz geri edersek ne olur? Ben söyleyeyim: Felaket olur. Türkiye, dünyanın dört bir köşesindeki demokrasiye inanan Müslümanlar için bir esin kaynağıdır. Bundan 10 yıl sonra, sadık bir müt- tefikimizi, burnundan soluyan bir hasma, hemen yanımızdaki bir Iran'a çevirebiliriz. Hakikaten de tarihi bir hatanın içine yuvarianmak üzereyiz." • • • Daha birçok makalede Batı basını Avrupa'nın Türkiye'yi oyalamasının zararlarına dikkat çekiyor ve AB ül- kelerini uyarıyor. Yaptıklarınız pahalı- ya mal olabilir, deniyor. Lübnan'da yayımlanan El Nehar gazetesi de AB'yi eleştiriyor ve şunlara dikkat çekiyor: "Avrupalı liderler Türki- ye'nın AB'ye üyeliği için tarih belir- leme kararı vererek 'rnedeniyetler çatışması' tezini kırmak amacıyla önemli bir adım atmıştı. Bunun de- vamı gelmeli. Avrupa ile Türkiye arasındaki engellerin kınlabilmesi için, her iki taraftan da cesur adım- lar atılmalı. Türkler bugün hayal kı- rıklığı içinde. Bu, Batı'nm Islam dünyasındaki rejimler için model olarak gördûğü bu Müslüman ülke- nin kaderine fazlasıyla yansıyacak- tır." Bu gazete yorumlarının içinde Türkiye'nin ne kadar önemli ve vaz- geçilmez bir ülke olduğu, stratejik önemi, kültürel değerleri gibi birçok noktaya vurgu yapılıyor. "Terörle mücadele"de Türkiye'nin kritik ko- numuna dikkat çekiliyor. Bütün bu övgü ve önem verme yazılarını kışkırtan olay ise Avustur- ya'nın direnişi. Bu direniş sürdükçe ve müzakereler sıkıntıya girdikçe, Türkiye üzerine daha gerçekçi yo- rumların sayısı artıyor. Türkiye'de bir alışkanlık vardır ve bir klişe sürekli gündeme gelir: "Ba- tı'ya kendimizi anlatamadık." Ben bu klişenin, kötü yöneticiler tarafın- dan kendilerini savunmak amacıyla uydurulmuş bir kılıf olduğuna inanı- rım. • • • Bu kez kendimizi anlatamadık so- rununu aşmış gibi görünüyoruz. Av- rupa'nın önde gelen ülkelerinin, önde gelen siyasetçileri, basın yayın or- ganları hep birlikte Türkiye'yi anla- maya ve anlatmaya gayret ediyorlar. Biz söylesek inanılmayacak birçok gerekçe, artık onlann dilinde. Her sıkıntılı durumun, bazı güzel yanları da olabilir diye düşünürüm. Şimdi henüz ne olacağı belli olmayan bir süreç yaşıyoruz. Bu yazryı yazdı- ğım sırada, müzakerenin başlayıp başlamayacağı, başka bir güne erte- lenip ertelenmediği bile belli değildi. Belli olan bir şey var ki, o da Avru- pa'nın önde gelen büyük ülkeleri, Türkiye'nin üyeliği konusunda geç- mişten çok daha net bir tutum içinde girdiklerini ifade ediyorlar. Avustur- ya'yı ikna etmeye çalışıyorlar. Herkesin tersine ben "Sağ olasın Avusturya" diyorum.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear