Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 4 EKİM 2005 SALI
HABERLER
DUNYADABUGUN
ALİ SİRMEN
3 Ekim'i Doğru Okumak
Hep Soğukkanlı Kalmak
3 Ekim saat 15 itibarıyla, Türkiye-AB ilişkileri
kilitlenmiş dunjmdaydı ve düğümün nasıl çözü-
leceği, bılinmıyordu.
Bu yazı tam o anda kaleme alınmıştır. Beklen-
rnedik bir gelişme olsa bile burada yazacaklan-
mızın değişmesi gerekmeyecekti.
Çeşitli kanallarda yapılan yayınlar, diplomat,
gazeteci, uzman ve politikacının çoğunun yo-
rumları, Türkiye'nın 3 Ekim'i doğru okuyabilip
okuyamadığı konusunda ciddı kuşkular yarat-
maktaydı.
Her şeyden önce, AB'nin 24 üyesinin bir yan-
da blok olarak Türkiye'nın tam üyelikle sonuçla-
nacak müzakerelere başlamasını savunurken tek
Avusturya'nın direndiği görüşü doğru değildir.
Türkiye'ye özel statü verilmesini isteyen tek
Avusturya değil. Avusturya diğer bazı üyelerin
tersine, bu gerçeğin adının açıkça konmasında
direniyor.
Kaldı ki, 17 Aralık zirvesinden çıkan metnin, 23
maddesinde de her ne kadar, müzakerelerin
amacının tam üyelik olduğu belırtilse de hemen
ardından "müzakerelerin ucunun açık olacağı"
da belirtilmektedir. Bunlara bir de AB'nin temel
direklerinden biri olan ınsanlann serbest dolaşı-
mı gibi konularda kalıcı sınırlamaların öngörül-
müş olması, zaten "özel bir statü" anlamını taşı-
maktadır. Buna tarım alanındakı derogasyonlan
da ekleyebilirsiniz.
Biz 17 Aralık'ı doğru okumamış olduğumuz
için aradan geçen sürede gerçeği tam olarak
kavrayamadık. Şımdi 3 Ekim'i de, doğru okuya-
mıyoruz gibı görünüyor.
• • •
Aynca Müzakere Çerçeve Belgesi'nin 5. mad-
desi de Türkiye'den müzakereler sırasında politi-
kasını AB'nin uluslararası kuruluşlardaki politika-
sıyla ahenkli hale getirmesini isteyen hükmüne
gülmek mi gerekır, ağlamak mı bilemiyorum.
AB'nin bir ortak dış politikası yok ki, Türkiye bu-
nunla uyum sağlasın. Aslında 5. madde, Türki-
ye'nin Kıbns Rum Yönetimi'nin NATO'ya girişini
veto etmemesini isteyenler tarafından, salt bu
amaçla konmuştur.
Türkiye'de hiçbir hükümet, bu isteği kabul
edemez.
Ama, 17 Aralık'ı bayram ilan edenler, uyanldık-
larında ve kendilerine, "Bugün bunları kabul
ederseniz, yann başka koşullar gellr" dendiğın-
de bunlara kulak asmadılar.
Kısacası 3 Ekim 17 Aralık'ta hayır denmesi ge-
rekenlere ses çıkarmayanlann eseridir. Şimdı on-
ların ve yandaşlarının şaşkınlıklarına, öfkelerine
bakıp da şaşırmamak eide değildir.
Türkiye artık her önüne sürüleni kabul edeme-
yeceğini, açık ve net bir bıçimde ilan etmek du-
rumundadır.
Ama bu demek değildir ki, Türkiye AB'ye tam
ve eşıt üyelik politikasından vazgeçmelidir.
Türkiye eşit koşullarda üyelik politikasının rota-
sını değiştirmemelidır. Tabiı bu sonuca ulaşma-
nın yolunu açacak kararlı müzakere yönteminin,
aynı zamanda AB'nin Türkiye ıçin tek seçenek
olduğu manasını taşımayacağını da belirtmemiz
gerekir.
• • •
3 Ekim'i okurken bir noktayı da gözden kaçır-
mayalım:
3 Ekim Türkiye Avrupa ilişkılerinde bir kriz ol-
duğu kadar, ayrıca AB'nin kendi iç ışleyişini de
ilgilendiren bir krizdir.
Bu AB'nin bir yıldan kısa bir süre içinde yaşa-
dığı üçüncü büyük krizdir.
AB, yaz aylarında Avrupa Anayasası krizini, ar-
dından AB ortak bütçe krizini yaşadı, Lüksem-
burg'da ise küçük bir ülkenin bütün mekanizma-
yı nasıl kilitleyeceğini acı bir biçimde gördü.
Kısacası AB Anayasası, bütçe konusunda an-
laşamayan, kendi imza attığı belgeler doğrultu-
sunda karar almayı beceremeyen bir topluluk
konumundadır.
Türkiye kadar AB de 3 Ekim'i çok ciddi oku-
mak ve doğru değeriendirmek zorundadır.
Türk kamuoyunun da, Avrupa tarafından itilip
kakılmasından doğan haklı eziklikle, AB karşıtı
politikalara destek vermemesı doğru olur.
İtilip kakılmaya tepki göstermek doğrudur.
Ama bu itilip kakılmanın asıl sorumlusu, AB'de
böyle bir şeyi tepki görmeden yapabileceği izle-
nimini uyandıranlar, yanı AKP ıktidandır.
Kısacası, olayları doğru okuyup iyi değerien-
dirmek ve soğukkanlı olmak zorundayız.
Sizce AKP böyle bir polıtikayı izleyebilecek ye-
teneğe ve basirete sahip mi?
asirmenfacumhuriyet.com.tr
ACIBÎRKAYIP
Hasan Anklıgil ile Gülizar Anklıgirin oğullan;
Şirin MelikofF Sayar'ın eşi ve büyük Bılgin
îrene Melikoff'un damadı, Melisa Yeşilgül
Sayar'ın babası; Saadet Ersin'in, Sırma
Karabulut'un, Hanım"ın ve Mustafa Anklıgırın
ağabeylen. değerlı araştırmacı
KASIM
YEŞİLGÜL
lEkim günü, Strasbourg'da, Hak"ka yürüdü.
Onun şahsında, Türk demokrat ve de\Tİmcilen
bir yoldaşını, Alevı ve Bektaşi dünyası da,
canlarından bınnı yıtırmıştır.
Elemımiz sonsuzdur.
Naaşı, Strasbourg'dan getirilecek ve 5 Ekim
Çarşamba günü, Ankara'da toprağa verilecektir.
Uğnrlar olsun! .
AİLESİ
Cumhurbaşkanı, Mustafa Kemal Üniversitesi'nin akademik yılı açılış törenine katıldı
Sezer özgür üniversite istediMEHMET ALİ SOLAK
HATAY - Cumhurbaşkanı AJımet
Necdet Sezer, özellikle tarihsel ve
toplumsal konularda gerçeğin tek
ve değişmez olduğunu, ancak bu tek
gerçeğin tartışılamayacağını ileri
sürmenin, karşı görüş sahiplerinin dü-
şünce açıklama haklannı ellerinden
almanın, akademik geleneğe ters dü-
şeceğini belirtti. Böyle bir yaklaşı-
mın bilimsel değil. dogmatik oldu-
ğunu ifade eden Sezer, "Üniversite-
ler, dogmanın savunulduğu değil,
farkh ve karşrt düşüncelerin özgür-
ce tarüşıldığı kurumlar olmak zo-
rundadır" dedi.
Mustafa Kemal Üniversitesi'nin
(MKÜ) 2005- 2006 akademik vılı
EMEKLİGENERAL
Ersin
yaşamını
yitirdi
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - 12 Eylül
darbesini gerçekleştiren
dönemin Milli Güvenlik
Konseyi üyelerinden
emekli Orgeneral Nuret-
tin Ersin yaşamını yitir-
di. Ersin, darbe öncesin-
de Kara Kuvvetleri Ko-
mutanlıgı, 1983'tedeGe-
nelkurmay Başkanhğı
görevlerini yürüttü.
Emekli Orgeneral Er-
sin, dün sabah Ankara'da
yaşamını yitirdi. 12 Ey-
lül darbesi ile gündeme
gelen Ersin, 1918 yılın-
da Çanakkale'nin Geli-
bolu ilçesinde doğdu.
1935 yılında Bursa Işık-
lar Askeri Lisesi'nden,
1937yılındaPiyadeAs-
teğmen rütbesi ile Harp
Okulu'ndan mezun ol-
du. Harp Akademisi'ni
1948 yılında birirdi, 1963
yılında Tuğgeneral, 1966
yılında Tümgeneral,
1970 yılında Korgeneral
ve 1974 yılında ise Orge-
neralliğe yükseldi.
Orgeneral rütbesinde
Yüksek Askeri Şûra Üye-
liği. 22 Ağustos 1975-5
Ocak 1976 tarihleri ara-
sında ise Jandarma Ge-
nel Komutanlığı yaptı.
Milli Güvenlik Kurulu
Genel Sekreterliği ve 1.
Ordu Komutanlığı göre-
vini takiben 1978 tari-
hinde Kara Kuvvetleri
Komutanlığı'na atandı.
12 Eylül 1980 darbe-
sinden sonra, aynı za-
manda Milli Güvenlik
Konseyi Cyeliği görevi-
ni de yürüten Orgeneral
Ersin, 1 Temmuz 1983
tarihinde Genelkurmay
Başkanhğı'na atanarak
Milli Güvenlik Konseyi
Üyeliği görevine devam
etti. Ersin, 1983 tarihin-
de emekli oldu. Ersin için
yann Genelkurmay ka-
rargâhında tören düzen-
lenecek. Ersin Kocatepe
Camii'nde kıhnacak ce-
naze namazının ardından
Cebeci Askeri Şehitli-
ği'nde toprağa verilecek.
• Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, bilimsel eğitimin önemine değinirken
"Üniversiteler, dogmanın savunulduğu değil, farkh ve karşıt düşüncelerin özgürce
tartışıldığı kurumlar olmak zorundadır" dedi.
açılış törenine katılmak için dün Ha-
tay'da bulunan Cumhurbaşkanı Se-
zer, önce Hatay Valisı Abdülkadir
San'yı makamında ziyaret etti. Ba-
sına kapalı gerçekleştirilen görüşme-
nin ardından Sezer, valilikten aynlır-
ken kendısine se\ gi gösterisinde bu-
lunan vatandaşlan selamladı.
Ardından MKÜ'deki törene kah-
lan Sezer, buradaki konuşmasında
üniversıtelerin Türkiye'nin çağdaş-
laşma ve aydınlanmasındaki önemi-
ne değindi.Türk üni\ ersitelerinin dün-
yadaki saygın ünıversitelerin düze-
yine çıkabilmesi için bilimsel ve aka-
demik özgürlüğün her koşulda ko-
runması gerektiğinı vurgulayan Sezer,
"Üniversiteler, demokrasi kültürü-
nün yerieşmesinde, bilimsel katılrm-
cıbğın ve çoksesliliğin geliştirilmesin-
de vazgeçilmez kurumlardır. Bu ku-
rumlann, bilimsel araşürma ve çahş-
malann rahatça yapılabildiği, düşün-
celerin özgürce taroşılabildiğı çağdaş
kurumlar olarak kurulması yaşamsal
önem taşır" dedi.
Geçen hafta Hatay'da düzenlenen
"1. Hatay MedeniyeÜer Buluşma-
a"na da değinen Sezer. etkinliğin
tarihsel ve toplumsal birleşimi yeni-
den sergileme yönünde büyük anlam
taşıdığını ifade etti. Bununla birlik-
te bu toplumsal uyumun, çeşitli ne-
denlerle bozulduğu ve sıkıntılann
ortaya çıktığını belirten belirten Se-
zer şunlan söyledi:
"Geçmişin bu anlamda araşOnlma-
sı ve çıkanlacak derslerin gelecek ku-
şakiara aktanlmasu aydın sorumhı-
luğunun geregidir. Bu konuda en bü-
yük görev de kuşkusuz. bilimin üretil-
diği kunımlann başında gelen ünh er-
shelerimize düşmektedir. Ünhersitele-
rimiz bilimseL, yönetsel ve maH özerk-
liğe sahip olmahdır. Bilimin gelişmesi,
ancaközerküniversitelerdeoianakhob-
bilir. Bilimsel özerkliğin ünh ersitelere
aynızamanda kimi yüküınlülükierge-
tirdiği gerçeğini de gözden uzaktutma-
mak gerekir. Ozgürtarüşmaya ve fark-
h görüşlerin savunulmasına olanakta-
runmasL hiç kuşkusuz bu yükümlülük-
lerin en başında geür. Özellikle tarih-
selve toplumsal konularda gerçeğin tek
ve değişmez olduğunu ve bu tek ger-
çeğin tarüş.üamayacağıru ilerisürmek,
böylece karşı görüş sahiplerinin düşün-
ce açıklama haklannı ellerinden al-
mak, akademik geleneğe ters düşer.
Böyle bir vaklaşım, bilimsel değil, dog-
matiktir. Üniversiteler, dogmanın sa-
vunulduğu değfl, farkh\e karşıtdüşün-
celerin özgürce tarüşıldığı kurumlar
olmak zorundadır."
ÎSTANBUL ÜNlVERSlTESl AÇILDI
RektörParlak'tan
tek ulus mesajı
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, MKU'nün açıhşına eşi Semra Sezer'le birlikte katıldı. (Fotoğraf: AA)
İstanbul Haber Servisi
- istanbul Üniversitesi
(tÜ) ve Maltepe Üniver-
sitesi yenı eğitim öğretün
yılına düzenlenen tören-
lerle başladılar.
1Ü Rektörü Prof. Dr.
Mesut Parlak, "Avrupa
Birliği (AB). özellikleri-
mizden ödün vererek ken-
dimizikabulettireceğimiz
bir kurum değUdir" der-
ken Maltepe Üniversitesi
Rektörü Prof. Dr. Ayte-
kin Berkman da ""Üniter
deviet yapımıza sahip çık-
malryız" diye konuştu.
İÜ 'nün Beyazıt'taki Fen
Fakültesi Ord. Prof. Dr.
CemflBasdKonferans Sa-
lonu'nda düzenlenen tö-
rende konuşan Parlak,
"Laik demokrarik cum-
humet, Atatürk ilkeleri,
demokratik hukuk devle-
ti ve ulusal bütünlüğümü-
zün şemsnesi alünda diü,
dini, rengi, etnik kökeni
ne olursa olsun el ele, kol
kola. omuz omuza, tıpkı
Kurtuluş Savaşı'nda ol-
duğugibibirlikte>ürüye-
lim" mesajuu verdi.
Maltepe Üniversite-
si'nin, Marmara Eğitim
Yerleşkesı'nde açılış ko-
nuşmasını yapan Rektör
Prof Dr. Ayteldn Berk-
man da uluslararası terö-
rün her geçen gün artarak
varlığını sürdürdüğüne
dikkat çekti.
Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, Harp Akademileri eğitim yılının açılışında konuştu:
Göreviniz cumhııriyeti korumakİstanbul Haber Servisi - Ge-
nelkurmay Başkanı Orgeneral
Hilmi Özkök, içinde bulundu-
ğumuz çağda "hız", "bilgi'' ve
"düşünce" kavramlannın bü-
yük önem kazandığını ifade ede-
rek Harp Akademileri'nin eği-
tün v e öğretim programını bu
ka\Tamlan göz önünde bulun-
durarak programlamasını iste-
di. Özkök, "Artan hızm etkist-
ni bugün hemen her alanda his-
sediyoruz ve bazen de bu hıza
uyum konusunda zoriuklar ya-
şıvoruz. Hatta yetişemediğimiz-
den şikâyet edhüruz. Günümüz-
de başan. bir yerde doğrudan hı-
za bağh ve a\ nca insanoglu he-
men her alanda daha da hızlı
olmak istiyor" dedi.
Harp .Akademileri Komutan-
lığı 2005-2006 yüı eğitim ve
öğretim yılı Genelkurmay Baş-
kanı Orgeneral Hilmi Ozkök,
1. Ordu Komutanı Orgeneral Ü-
ker Başbuğ. Kara Kuwetleri
Komutanı Yaşar Büyükanıt ve
diğer ku\"vet komutanlan ile üst
düzey yetkililerin katıldığı tö-
renle açıldı. Harp Akademileri
Komutanı Orgeneral Aydoğan
Babaoğlu öğrencilere seslene-
rek yaptığı açılış konuşmasın-
da, "Görevleriniz içinde en
ÜNİVERSİTELERDE YENÎ AKADEMİK YIL NEDENlYLE TÖRENLER DÜZENLENDl
Açüışlarda rektörlerAKP'den yakındı
Yiırt Haberleri Servisi - Üniversitele-
rin bir bölümünde yeni akademik yıl ne-
deniyle dün düzenlenen törenJerde rek-
törler AKP iktidanndan yakındı. Ana-
dolu Üniversitesi (AÜ) Rektörü Prof.
Dr. Engin Ataç, üniversitelerin eksiklik-
lerinin nedenleri dile getirilmeden ulu-
sa şikâyet edümesinin büyük bir haksız-
lık olduğunu belirtirken, Akdeniz Ünı-
versitesi Rektörü Prof Mustafa Akaydın
da "SonyıDarda çağdışıbazısiyasi hesap-
larla ünh ersitelerve öğretim üyeleri suç-
lannor, jükseköğretimin kadro ve yaö-
run kaynaklan kısıüanryor" dedi.
Ondokuzmayıs Üniversitesi'nin
(OMÜ) yeni akademik yıl töreni de Ku-
rupelit Kampusu'ndaki Kongre ve Kül-
tür Merkezi'nde yapıldı. Törende konu-
şan OMÜ Rektörü Prof. Dr. Ferit Ber-
nay, siyasilerden üniversitelere köstek de-
ğil destek olmalannı istediklenni belirt-
ti. Bolu Abant Izzet Baysal Üniversite-
si ndeki açılış törenine de KKTC eski
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş katıldı.
AB ile görüşmelere değinen Denktaş,
"AB üyesi ülkelerin amacı Türkiye'yi kü-
çültmek. ufaltmak ve gücsüz bir hale ge-
tirerek Se\r'i gerçekleştirmektir'' dedi.
Ege Ünıversitesf nin (EÜ) yeni akade-
mik yılı açılış töreninde konuşan EÜ
Rektörü Prof Dr Ülkü Baymdır, "Hü-
kümet, kaynaklan kısarak. kadrolan
dondurarak hiçbir yere varamaz" dedi.
önenıüsi,vatanm ve miOetin bö-
lünmez bütünlüğünü ve Türki-
ye Cumhuriyeti'nin laik,demok-
ratik ve sosyal hukukdevleti ya-
pısuun ilelebet korunması ola-
caknr. Eğitiminizin temetini bu
görev oluşturacakür'' dedi.
Törende konuşan Genelkur-
may Başkanı Özkök, içinde bu-
lunduğumuz dönemde "hız",
"düşünce" ve "bilgi** kavram-
larının büyük önem kazandığı-
nı belirterek "Sanal ortamda
yaşandığıiçinpek de farkma va-
ramadığuıuz 'bilgi otoyollan"
var. Bilgi, bu otoyollar üzerinde
hiç de ahşık ohnadığumz ölçü-
de bir hrzla dolaşryx>r. Öyle ki, bir
dakika önce elde ettiğimiz bir
bügi bile eskiyebihyor"' dedi.
Hamaldan liderlik dersi
Orgeneral HUmi Özkök, ver-
diği liderlik dersi için İstanbul
Üniversitesi Işletme Fakültesi
Öğretim Üyesi Prof. Dr. îlhan
Erdoğan'a teşekkür ederek, li-
derlik konusunda bir anısını an-
lattı. Görevli olarak gittiği An-
kara'da 5. kattakı evine taşmır-
ken büyük bir büfeyi birkaç ki-
şi olmalanna karşın bir türlü
eğimli merdi\enlerden çıkar-
mayı başaramadıklannı ifade
ederek bir hamalın büfeyi bel-
li bir eğimle sırtına yüklemele-
rini istediğini. kendisinin ise
"Nasıl taşryacaksın.. tek başma
ohnaz" dediğini ifade etti. Bü-
feyi hamalın dediği gibi sutına
yüklediklerini, hamalın büfeyi
kimseye elletmeden dar merdi-
\enlerden 5. kata basamaklan
tek tek çıkarak taşıdığını anla-
tan Özkök. hamalın büfeyi ye-
rine yerleştirip mendiliyle alnı-
nı sildikten sonra kendisine dö-
nüp övünerek, "Komutanun,
Ankara'da bu büfeyi bu kata çı-
karacak benden başka hiçbir
hamalyoktur" dediğini dile ge-
tirdi.
Orgeneral Özkök, "Ben hâ-
lâ bunu sö>1erken burnumun dfi-
reğisıziar. O hamal beninı Bde-
rimdi O bana en bmiik şevier-
den birisini öğretti; görevin ne
olursa olsun, onun en iyisini
yapmak ve onunla ö\ünmekw
diye konuştu.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected]
SSK karnemi kaybettim. Hükümsüzdür.
ŞENAY ÇALIŞGAN
Hepimiz haklı olarak Avrupa Birli-
ği'nin 17 Aralık 2004 tarihinde verdiği
sözü tutmakta zorlanmasına tepki
gösteriyoruz. Şöyle yapıyorlar, böyle
yapıyorlar ve bir türlü karara varamı-
yorlar. Bizim de, onların da sinirleri
geriliyor. Bizim de onlann da milliyet-
çi damarlan kabanyor. Gerçekten si-
nir bozucu bir süreç. Bundan sonra
daha neler olacağını düşünmek bile
istemiyoruz.
Benim her zamanki iyimserliğim
üstümde, Batı basınını izliyorum. Ga-
zeteleri okudukça "Biz neymişiz be
abi!" durumundayım. Türkiye'yi öve
öve yere göğe koyamıyorlar. Ingilız
basını, Alman basını ve cümle Batı
basını, yıllarca uğraşıp da becereme-
diğimiz, milyarlar döksek duyamaya-
cağımız bir övgü içindeler.
Ingilizlerin ünlü The Observer ga-
zetesine bakıyorum, aynen şunlan
yazıyor: "2005 yılı Avrupa için karar
anı. Türkiye'ye saygılı davranmayı
başaramazsak tarih bunun hesabını
b/zden sorar; eğer bunu başaramaz-
Müzakereyi Engellemenin Faydalan
sak, kendi etnik azınlıklarımıza veya
onlan takip edecek olanlara, entegre
olma kapasitelerine zerre kadar
inanmadığımız mesajını vermiş ola-
cağız. Siyasi söylemden sosyal ger-
çeklik alanına tercüme edildiğinde
şunu söyleyebiliriz: Merkel'/n 'imti-
yazlı ortaklık' önerisi bayağıltktan
başka bir şey değil. Vaat ettiği bun-
ca fırsat varken bugün en iyi Müslü-
man dostumuza sırtımızı dönersek,
gelecek kuşaklar bizim için demedi-
ğini bırakmaz."
The Daily Telegraph'ın yorumu da
şoyle: "Hadi, Türkleh şimdi reddet-
meyi göze aldık diyelim. Peki önü-
müzdeki 10 yıl boyu aşağılayıcı ta-
vizler kopanp, yüz binlerce AB yasa-
sını sindirmiş hale getirip, bütün
bunlann ardından Türkleri yüz geri
edersek ne olur? Ben söyleyeyim:
Felaket olur. Türkiye, dünyanın dört
bir köşesindeki demokrasiye inanan
Müslümanlar için bir esin kaynağıdır.
Bundan 10 yıl sonra, sadık bir müt-
tefikimizi, burnundan soluyan bir
hasma, hemen yanımızdaki bir Iran'a
çevirebiliriz. Hakikaten de tarihi bir
hatanın içine yuvarianmak üzereyiz."
• • •
Daha birçok makalede Batı basını
Avrupa'nın Türkiye'yi oyalamasının
zararlarına dikkat çekiyor ve AB ül-
kelerini uyarıyor. Yaptıklarınız pahalı-
ya mal olabilir, deniyor. Lübnan'da
yayımlanan El Nehar gazetesi de
AB'yi eleştiriyor ve şunlara dikkat
çekiyor: "Avrupalı liderler Türki-
ye'nın AB'ye üyeliği için tarih belir-
leme kararı vererek 'rnedeniyetler
çatışması' tezini kırmak amacıyla
önemli bir adım atmıştı. Bunun de-
vamı gelmeli. Avrupa ile Türkiye
arasındaki engellerin kınlabilmesi
için, her iki taraftan da cesur adım-
lar atılmalı. Türkler bugün hayal kı-
rıklığı içinde. Bu, Batı'nm Islam
dünyasındaki rejimler için model
olarak gördûğü bu Müslüman ülke-
nin kaderine fazlasıyla yansıyacak-
tır."
Bu gazete yorumlarının içinde
Türkiye'nin ne kadar önemli ve vaz-
geçilmez bir ülke olduğu, stratejik
önemi, kültürel değerleri gibi birçok
noktaya vurgu yapılıyor. "Terörle
mücadele"de Türkiye'nin kritik ko-
numuna dikkat çekiliyor.
Bütün bu övgü ve önem verme
yazılarını kışkırtan olay ise Avustur-
ya'nın direnişi. Bu direniş sürdükçe
ve müzakereler sıkıntıya girdikçe,
Türkiye üzerine daha gerçekçi yo-
rumların sayısı artıyor.
Türkiye'de bir alışkanlık vardır ve
bir klişe sürekli gündeme gelir: "Ba-
tı'ya kendimizi anlatamadık." Ben
bu klişenin, kötü yöneticiler tarafın-
dan kendilerini savunmak amacıyla
uydurulmuş bir kılıf olduğuna inanı-
rım.
• • •
Bu kez kendimizi anlatamadık so-
rununu aşmış gibi görünüyoruz. Av-
rupa'nın önde gelen ülkelerinin, önde
gelen siyasetçileri, basın yayın or-
ganları hep birlikte Türkiye'yi anla-
maya ve anlatmaya gayret ediyorlar.
Biz söylesek inanılmayacak birçok
gerekçe, artık onlann dilinde.
Her sıkıntılı durumun, bazı güzel
yanları da olabilir diye düşünürüm.
Şimdi henüz ne olacağı belli olmayan
bir süreç yaşıyoruz. Bu yazryı yazdı-
ğım sırada, müzakerenin başlayıp
başlamayacağı, başka bir güne erte-
lenip ertelenmediği bile belli değildi.
Belli olan bir şey var ki, o da Avru-
pa'nın önde gelen büyük ülkeleri,
Türkiye'nin üyeliği konusunda geç-
mişten çok daha net bir tutum içinde
girdiklerini ifade ediyorlar. Avustur-
ya'yı ikna etmeye çalışıyorlar.
Herkesin tersine ben "Sağ olasın
Avusturya" diyorum.