23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 15 EKİM 2005 CUMARTESİ OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL Gorgu ESKİDEN "âdâb-ı muaşe- refdenirdi. "ğdâb", "edep"in çoğulu; "anûaşeret" de, bir- likte yaşama. Yani, birlikte ya- şayanlann bitbirierinden utan- mamak içln "terbiyeli" dav- ranmaları. lyi ki, "görgü" ve "görgü/ü\diye eskiden beri Türkçede kuJlanılan sözcükler de var. 0 sözcüklerle konuya başka bir boyut daha eklen- miş oluyor: Hertıalde eskilerin kötü yanlarını görüp de "ter- biyeli" olmayacaksınız; birbi- rinden utanmayan bir toplum olmak için küçükten başlaya- rak "iyileri" görüp beğenmek- le terbiyeli olur insan. 0nun İçindir ki, belli bir ya- şın üstündeyseniz, cenazede alkış duymak fena halde şa- şırtıyordursizi. öyie bir "âdet" olsaydı, Atatürk'ün cenazesin- de alkıştan geçilmezdi; oysa gözyaşları sel gıbi aktı. Alkış, begendiğiniz bir durum karşısında sevinçten, mem- nunluktan el çırpmak ve o du- rumu kim yarattıysa, ısfer po- litikacı ister sanatçı, ona bu duygulannızı bildirme yolu. At- tilâ llhan'ın ölümünde sevın- dirici ve memnun edici ne var- dı? Yok, şiirini ve düşüncesini beğenmişseniz, zaten sağlı- ğında bu duygunuzu belırtmiş- sinizdir ve belki duymuştur; şımdiki alkışınızı duymaz ki. "Arkamdan alkışlamayın; sağlığımda bilmemiş olsam da, mısralanmı ve yazdıklan- mı beğeniyor olmanız bana yeter" demek istemiştir vasi- yetiyle. Görgünüzde ölünün arka- sından kötü şeyler söyle- mek üzere söz almış insan var mı? Turizm ve Kültür Bakanı da mutlaka iyi şeyler söylemek, üzülenleri bir öiçüde teselli et- mek ve üstelik resmı sıfatı da olduğu için hükümetin üzün- tüsünü dile getirmek için kür- süye çıkmıştı. ölünün arka- sından kötü konuşmak için geldiğini mi düşünüyordunuz ki, yuhaladınız? Kendisini hiç beğenmeseniz ve hattâ çizgisine düşman da olsanız, yapılacak şey midir böyle birtörende yuhalamak? öyle bildiklerimiz için bile ce- naze törenlerinde "lyi biliriz" denmiyor mu? Musalla taşın- daki "sonsaltanat"\n, "boş'öi- sa da tek "hoş" tarafı bu de- ğil midir? Daha doğrusu, bütün hınç- ların, kızgınlıkların unutulma- sını gerektiren şeyler ve yer- ler değil midir tabutlar, cena- zeler, mezarlıklar? Ne yazık ki, görgüsüzlük, zaman zaman, her düz- gün durumu bozmak, her duy- guyu çarpıtmak, her iyi oluşu- mu yozlaştırmak isteyen in- sanların işini de kolaylaştın- yor. Tuhafı, bu nıyetin, herde- fasında, sanki başkaianndan daha ileride, daha uyanık, da- ha inançlı, daha düşünceli ve duygulu olmak iddiasıyla or- taya çıkışı. Biraz, ev hanımla- nnın deyimiyle, kıvamında piş- miş bir aşa su katarak "ye- meği piç eden" aşırı hama- ratlar gibi. Bu çeşit mutfak yanlışlıkla- rı masumdur ama, ciddi tö- renlerdeki, önemlı toplumsal hareketlerdekı ve kritik siyasal mücadelelerdeki "piçediş ler için aynı şeyi düşünebilir mi- siniz? Hele, bazılannda bunun bir çeşit profesyonellik, ma- sum mutfak hatalarından bile yararlanmaya dönük bir tür sürekli kışkırtıcılık mesleğı ha- line geldiğini görünce. Profesyonel Siyasetin Manzaralan Birkaç arkadaşla birlikte tanık olduğum olay "profesyonel siyaset" anlayışını çok iyi anlatıyor: Milletvekillerinden birisi anketı yanıtlıyordu. Ankette şu soru var: "Mesleğiniz nedir?" Vekilimiz bu soruya "'milletvekili" yanıtını veriyor. Hemen devamındaki "Göreviniz nedır" sorusunu da Meclis'teki çalışma komisyonlanndan birisinin üyesi olduğunu belirterek yanıthyor. Hüseyin Emre ALTINIŞIK ADD Genel Sekreteri • • lke gündemini değerlendirir- U ken "profesyonel sijaset" kav- ramıru kesinlikle göz önüne almak durumundayız. Örneğin; TBMM'ye en çok kimler gider? Sanıldığının aksine, yurttaş- lanmızın "dertlerini anlatmak için TBMM'ye gttmeleri, Meclis'e gjrmeleri öyle kolay değfl." Sorununa çözüm bulmak isteyen birçok kışı ya bir "tamdık" bula- cak ya da "özeilikle ikridar partisinin ör- gürJerindenreferans"alarak Meclis' e an- cakgirebilecek... Denilebilir ki, TBMM daha genel, ulu- sal sorunlarla ilgilenmelidir. Bu doğrudur. Fakat, "profesyonel siyaset" olgusunu iyi anlatmak için bu örnek verilmiştır... Bir gerçek vardır ki; Meclis'in en rahat müdavımleri, eski milletvekili, bakan, ya- ni eski siyasetçilerdir. Siyaseti, profesyo- nel olarak kendisine meslek edinmiş ki- şilerdir. Birkaç arkadaşla birlikte tanık oldu- ğum olay "profesyonel siyaset" anlayışı- nı çok iyi anlatıyor; Milletvekillennden birisi anketı yanıtlıyordu. Ankette şu so- ru var: "Mesleğiniznedir?" Vekilimiz bu soruya "milletvekili" yanıtını veriyor. Hemen devamındaki "Göreviniz nedir" sorusünu da Meclis'teki çalışma komis- yonlanndarı birisinin üyesi olduğunu be- lirterek yanıthyor. Ancak, anketi yapan kişi, "Efendim, meslek ve görev a>n şey- ler. Siz, millervekin seçilmeden önce gali- ba öğretmendiniz. Yani, mesleğiniz öğ- retmeniik. Görevinizise milletvtkiIKğr de- yince; milletvekili verdiği yanıtlarda ıs- rarh davranıyordu. Bu duruma tanıklık ettikten sonra şun- lan düşündüm: 1) Sayın vekilimiz ya meslek \e görev kavramlan arasındaki farkı bihniyor, 2) Ya, mesleğini küçümsüyor, hatırla- mak istemıyor. 3) Ya da bundan sonra onun için tek meslek, tek iş, tek görev sadece "siyaset". Ülkemizin içinde bulunduğu durumu düşündükten sonra son seçeneğin daha ağır bastığına karar verdim. Evet, siyaset ülkemizde profesyonelce yapılıyor. Aksi halde sıyasette tutunmak da mümkün olmuyor. Önceki dönemlerde milletvekilliği yap- mış birdostumuza soruyorum: "Gününüz nasıl geçiyor?" Aldığım yanıt yukanda anlatılanlan destekler rutelikteydi: "Sabahlan MecKs'e ugruyorum, öğkn yemeğini Meclis'te arkadaşlarla yedikten sonra, akşama doğnı büroya geçiyorum. Orada da arkadaşlarla toplanrjiar yapryo- ruz." Birkaç dönem önce millervekili olmuş bir insan, yaşı ve fiziki durumu elveriyor- sa neden daha önce öğretmense ögret- menlik yapmaz, avukatsa avukatlık yap- maz ya da kendi mesleki alanında tekrar çahşmayı düşünmez de yıne sankı millet- vekiliymiş veya bakanmış gibi davTarur. Neden, kendi uzmanlık alanmda bir za- manlar aktıf siyaset yapmış biri olarak da ülkesıne hizmet ehneyi düşünmez? Böyle olsa ülkemize daha ciddi top- lumsal kazanımlar sunmuş olmaz mı? Ama, bu söylediğımizi gerçekleştirmek çok zor. Yine bir örnek: Çok se\ diğim bir akademisyen büyüğüme (daha önce ba- kanlık da yapmış) "Nasılsuuz hocam?" de- miştım. Yanındaki hemen uyardı: "Yan- lış hitap delikanh! Sayın bakanım diye- ceksin." Orijinalin yerini hiçbir şey tutamaz! Bir hafta, bir ay veya bir yıl bakanuk yap- nuş ohnanız önemli değil. Ne kadar ön- ce yaptıgınız da fark etmez... İlişkileriniz- de samimiyetinız de ölçüt değil; eskiden bakanlık yapmış birisine yine "sayın ba- kanım" demek zorundasınız. Neden17 Çiinkü, ülkemizde sıyasete hâ- kim olan güç "profesjonel" de ondan. Bu, "profesyonel siyaset" ülkemize ne kazan- dırdı? Bugüne kadar gelişen olaylara şöy- le bir baküğımızda, ülkemizin yaşadığı sı- kıntılan göz önüne aldığrmızda bir şey kazandırmadığı gibi, çok şeylerimizi de götürdüğünü görebiliriz. Değişmeyen ak- tif yüzler, değişmeyen siyasi aktörler... Artık, millerv ekili ve bakan olmasa bi- le asıl mesleğine dönmeyi hiç düşünme- den "Meclis ve büro" arasında mekik do- kuyan kimi siyasetçiler; nereden bakarsa- nız bakın ülkemizde siyasetin profesyo- neller tarafından yapıldığının kanıtıdır. Başka bir açıdan bakıldığında Hayatın güzellıklenni yaşamak, sevdiklerine ve çe\Tesine zaman ayırmak, toplum yaran- na hizmete ve üretime katkıda bulunmak aslında aktif siyasetten kimi zaman daha anlamlı ve keyifli olabiliyor. Konunun bu boyutu her nedense bizim siyasi anJayı- şımızda dikkate alınmıyor. Acaba, ülkemizde ne zaman bir siyaset- çi, başbakan ya da genel başkan olması, seçünlerde zaferlerkazanması fark etme- den şöyle bir açıklama yapabılecek: "Baş- bakan olarak 10 yıl ülkeme hizmet erme- yi kendime hedef seçtim. Daha sonra bir demokratik kide örgütünde görev alarak ve arkadaşlarıma ihrh aç duyduklannda dene>imlerimi aktararak ülkeme hizmet etme>edevam edecegim. Hayatmgüzeüik- leri varolduğu gibi ülkeve hizmetin de de- ğişik > ollan var." Böyle bir açıklamayı beklemek hayal mi? Bu şekildeki açıklama özlediğımız "de- ğişimci" bir siyasi yapıyı ülkemize ka- zandırmaz mı? Bir konferans sırasında değerlı bir bi- lim adamımızla sohbet edıyoruz. "Ho- cam, keşke sryasete duyarsız kalmasavdı- mz." Yanıt şöyleydı: "Si- yaset, profesyoneDerin işi, bizleri aralanna almazlar." Özlediğımız Türkıye için özlediğımiz siyaset; pro- fesyonel siyaset değil, de- ğtşimci \e açık sryasettir. Yüce önder Gazi Mus- tafaKemal Atatürk'ün 10. Yıl Nutku'nda \nrguladi- ğı bir özelliğinin altını tek- rar çizerek dikkatlere sun- makta yarar vardır. Belki ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılacaktır. Şöyle diyor Gazi: "„. BüyükTûrk ulu- su! On beş yıldan beri giriş- tiğimiz işlerde başan >aat eden çok sözkrimi işittin. Mutluyum ki; bu sözleri- min hiçbirinde, uhısumun, hakkımdaki güvenini sar- sacakbir isabetsizh^e uğra- madım." Bugüne kadar gelmiş ve halen geçmemiş, gündem- de kalma çabası içine gir- miş, bir zamanlar halkm umuduyken kitleleri hayal kınklığuıa uğratmış hangi siyasetçi, yüce önderin bu saptamasını kendi adına yapabilir? Örneğin; Sayın BülentEcevit acaba kendi- sini bu doğrultuda nasıl de- ğerlendirebüecek? Vahdet- tin açıklaması unutulma- mışken... Çok net değil mi? tstis- nalar olsa bile, profesyonel siyasetçi kendi anlayışıyla yapacağını yine yapıyor. PENCERE Ramazanda İslamı Pazarlayanlar... Ramazanın ne mübarek bir ay olduğu bu yıl da- ha çok anlaşıldı: iftar vakti Istanbul'da trafik soru- nu çözülüyor; caddeler, meydanlar tenhalaşıyor; ortalıkta in cin top oynuyor... İnsan bu manzaraya baktıkça diyor ki: Keşke bütün yıl ramazan olsa!.. • Devir Osmanlı devri... Bektaşi'yi oruç yerken yakalayıp içeri atmışlar.. Vakityaz.. Erenler hapıshane penceresinden bakarken so- kakta karpuz yiyerek yürüyen birini görünce uyar- mış: - Dikkat et!.. Seni de benim gibi içeri atarlar.. Herif ağzını şapırdatarak demiş ki: - Ben Hıristiyanım!.. Bektaşi: - Ulan, demiş, öyleyse bir ye, bin şükret!.. • Ne var kı ramazanda oruç tutmaya değil, ama iftar sofrasına oturmaya meraklı Hıristiyanlar ek- sik değil.. Alman Başbakanı Schröder bunlardan biri... ABD Başkanı Bush ikıncisi.. Binnci Dünya Savaşrna giren Osmanh'da Alman- ya Imparatoru Ikinci VVilhelm'in fesli fotoğraflan elden ele dolaştınlıyordu... - Bu ne?.. - Imparator Hazretleri Müslüman olmuş... Bunca yıl sonra eski Alman Başbakanı da Im- parator VVİIhelm gibi Müslüman mı oldu?.. Propagandanın gözü kör olsun; oruç tutmaya- nın iftar sofrasında ne işi var?.. Ayıp değil mi?.. • Gazete haberierine göre devlet daireterinde oruç tutmayanları fişlemek yoluna girilmiş... Şaşılmaz!.. AKP'lıler ben yandan da Schröder iftar sofrası- na geç kaldığı için ezanı vaktinde okutmamışlar, geç okutmuşlar... Nedır bu AKP'lilerin halleri?.. Bir yandan Hazreti Peygamber'in Sakal-ı Serif'ine gereken saygıyı göstermıyoriar, öte yandan elin ke- feresi için ezanı erteliyorlar... Velhasıl Müslümanlığı siyasete alet etmek yo- lunda Islama saygısızlık ediyoriar... Böyledır bu işler.. Sen dındardan korkma.. Dınciden kork!.. • ABD Başkanı George W. Bush 24 Ekim'de Be- yaz Saray'da iftar yemeği verecekmiş... Haydi hayırlısı!.. Irak ta Müslüman kanı akıtırken Beyaz Saray'da iftar yemeği vemnenın anlamı nedir?.. Bari Irak'taki şehitlerin kanını iftarda şerbet di- ye konuklara sunsunlar... Çünkü tarihen sabittir ki Müslüman Müslüman kanı içmekten çekinmemiştir... Bush bu numarayı iyi çakmış, gereğini yerine ge- tiriyor. ÜTe£b212.518 54 42 - 458 36 50 Orijinal yedek parçalarda %25'e varan indirim! İşçilikte %IO indirim! Ücretsiz check-up! 10 Ekim-6 Kasıtn 2005 www.peugeot.com.tr Peugeot Müşteri ilişkileri (02! 6) 579 94 44 AS5/SW3CE (0212)292 26 26 6 Kasım'a kadar Peugeot Yetkili Servisleri'ne gelin. Sileceklerde %25, balatalar, bujiler, kayışlar ve debriyaj kitlerinde %20, filtreler ve akülerde %I5, işçilikte %IO indirim ve ücretsiz check-up imkanı ile sizi karşılayalım. Ayrıca, hızlı, kaliteli hizmetimiz, ödeme kolaylıklarımız ve yedek parça teminindeki duyarlılığımızla, size ve Peugeot'nuza, Peugeot Yetkili Servisleri'nin farkını ve kusursuzluğunu yaşatalım. PEUCEOT TAvsın «oeı T O T A C OTOMOBfL HER ZAMAN BÖYLE KEYİF VERMELİ. Peugeot Otomoov Pazariama A.Ş. Peugeot bınek ve tıcan araçlarının Turkjye Genel Dıstrıbutoru'dur Peugeot Otomotıv Pazarlama A.Ş araçlann teknık ozellık. donanım ve fıyadarını herhangı bır on bddınmde bulunmadan degijtırme hakkını saklı tutar İSTANBUL ASLtYE 10. TİÇARET MAHKEMESİ BAŞKANUĞI'ND.4N Esas No: 2004/340 Esas Karar No: 2004/1243 Davacı Varan Turizm Seyahat AŞ \ ekili Av. R. Nur Ala tarafından mahkememize açılmış bulunan zayi sebebi ile hisse senedi iptali taleplı olarak açılan davada yapılan yargüama sonucunda; yargılama aşamasında toplanan delillere göre davanın kabulü- ne karar vermek gerekmiştir. Hüküm: Yukarda acıklanan nedenlerle Davacırun davasının kabulü Ue Varan Turizm Seyahat AŞ'ye verilen Istanbul Bü- yük Otobüs Işletmeleri AŞ'nin 1. Tertip 0000828 nolu 1000 adet 1000 TL nominal değerli 1.000.000 TL. toplam değerli hisse senedinin zayi nedeniyle ıptaline, Ckleme yasağınm karar kesinleşinceye kadar devamma. Hüküm özetinın Türkiye genelinde yayımlanan tırajı yüksek gazetelerden birinde masrafı da\-acıdan karşılanmak suretiyle 1 defa ilanına, Yargılama gıderlerınin davacı üzerinde bırakılmasına, 23.11.2004 tarihinde yargıtay yolu açık olmak üzere oy birliği ile venlen karar suresi içinde temyize gidilmeksizin mahkeme karan 20.4.2005 tarihinde kesinleşmiş olmakla ilan olunur 3 10.2005 Basın: 48053 İZMİR18. ASLtYE CEZA MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 2004i 165 Esas tzmir/Şirinyer 427 Sok. No: 23 D: 6 adresinde ıkâmet eden Necmi ve Ayşe oğ- lu 1978 doğAımlu llkat Ersöz"ün mahkememizin 2OO4'l 165 Esas sayılı dosyasın- da zorla getirilmesine ilişkin karar yerine getınlmediğinden CMK'nin 247. mad- desi uyarmca duzenlenecek çağn kâğıdının sanığm daha önce çağn kâğıdınm ulaştığı yukandaki adresine yapıştınlacağı ve gazete ilanı yapılacağı karan veril- diğinden. ilanın çağn kâğıdının 15 gün süre ile kapısına yapıştınlıp, indirildiği tarih ve gazetede yayımlandığı tanhten itibaren 15 gün içinde mahkememize mü- racaat etmedıği takdird,"- kaçak sayılacağı ilan olunur Basın: 48103
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear