29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyrt SPOR E.I I T R O T . Havuz sisteminin delineceği konuşulurken istatistikler ilginç bir sonucu ortaya koyuyor En pahalı futbol bizim ligde1, Havuz sistemıyle lıgdeki sıralamaya göre takımlar para kazanıyor. Anadolu ta- kımları da bu sayede yıldız oyuncularını kadrolanndatutup kaliteli ekipleroluştura- biliyorlar. Futbol kulüplerinin en büyük ge- lir kaynakları TVyayınlarından geliyor. Bu- rada elbette kal'ıteli takımlar, kaliteli bir ulu- sal takımı da beraberinde getirdi. Futbol Fe- derasyonu dayayın ihalesinden aldığı yüz- de 10'luk payla 2 ve 3. ligdeki kulüplerin tesisleşmesineyardımcı oldu. Fenerbahçe ile Galatasaray Başkanların önceki hafta gerçekleştirdiği toplantıdan sonra "Havuz- da kutsal ittifak" haberleri basında sıkça ko- nu edildi. Iddiaya göre, pastanın büyük di- limini almak isteyen iki ekibin başkanı, yap- Djjpnı ıııu vıı ı uı vjıvn MAI İVCTİ llke Fransa Irvgtltere Ispanya Almanya Türkiye Futbol Malryeti 275 Mıl USD 565 Mil USD 220 Mil USD 266 Mıl USD 100.5 Mil USD Abone Sayisı 3.2 Mıl 7.2 Mıl 2.5 Mil 2.6 Mil 0.8 Mil Aboneye Maliyeti 85 USD 78 USD 88 USD 100 USD 125 USD KişiBaşı Milli Geür 26.910 USD 26.505 USD 16.505 USO 23.970 USD 3 383 USD tıklan bu girişimle havuz sistemini delip ken- di haklarını daha yüksek rakamlara pazar- layacaktı. Özellikle de Beşiktaş'tan bu gi- rişime sert yanıt geldi. Siyah-Beyazlılar, her nekadar ezeli rakipleri böyle bir görüşme- yi yalanlasa da havuz sisteminin kesinlikle bozulamayacağını belirttiler. Zaten Yargı- tay da daha önce böyle bir karar veımiş ve bu sıstemin bozulamayacağını bildir- mişti. Havuz ihalesinde tek yetkili kurum ise Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu. Digitürk, Lig TV Genel Müdürü Ke- rem Ertan, maçların yayınıyla ilgili şöyle konuştu: "Bu işleröyle kolaydeğil. Abo- ne tabanı, altyapı ve ekip oluşturmanız çok önemli. Türkiye'de çeşitlihizmetlerin ak- sadığı bir dönemde biz çıkıp 5 maçı ay- nı anda canlı yayınladık. Futbola 3.5 yılda 570 trilyon harcadık. KDV hahç yıllık mali- yeti bize yaklaşık 100 milyon dolar. Ancak krizler nedeniyle bu süreci bir yatınm za- ran olarak değerlendiriyoruz. Bu nedenle revize ettik." Sezon 1994-1995 1995-1996 1996-1997 1997-1998 1998-1999 1999-2000 2000-2001 2001 2002-2002 2002-2003 2003-2004 [ivii Sîf PH UJU U l l l T¥\ Yaymcı ü Yauın SÜÜJU N ' tuyıtı out «n Tutart One&Shov» IV ATV»Xanal D/TGRT 7.2 Mıo USD Cine5/ATWKanal D/Star 23.6 Mio USD Cıne5 CineS Cine5 Teteon Teleon Digftijrk Digitürk Digitürk Digitürk 40.0 Mio USD 45.0 MJO USD 55.1 Mio USD 120.0 Mio USD Ihaiefeshedîldi. 40.1 Mıo USD 76.2 93.9 j ü ü H ^ 128.0 şsizlik (%I 7.2 6.3 6.0 6.7 e.a 7.7- 6.6- 8.5' 10.5 10.&İ 10.&J Yazgıları ^ aynı 1. eiri UEFA Kupası'nı getirdi, diğeri Süper Kupa'yi-.- Ancak ıkisinın de kaderı aynı oldu. Ta- kımlannın başında başarılı oldukları dö- nemlerde yönetim tasarruflarıyla yerlerin- den edıldiler. Fatih Terim ve Mircea Lu- cescu... Onlar hep bırbırlerıyle kıyaslandı. Terim'e 'kentkırosu', Lucescu'ya 'Rumen köylüsü' gibı yakıştırmalar yapıldı. Başarı- larına kulp takıldı. Ne yapsalar kimseye ya- ranamadılar. Fatih Terim 4 sezon boyunca Galatasa- ray'ın başında yakaladığı başanlann ardından verdıği kararla italya'ya yelken açtı. Fioren- tina'yla Italya serüvenıne başladı. Aldığı ba- şarılı sonuçlara karşın kulüp başkanıyla sür- tüşmesi sonucunda ceketini alıp Mılano'nun yollartnı tuttu. Bu sıralarda zirvede bıraktığı Galatasaray'ın başındaki Rumen Lucescu ise Fatih Terim'ın yarıda bıraktığı Süper Ku- pa'yı alarak ışe başladı. Sezonu Fenerbah- çe'nin ardından ikinci bitirmesine karşın Şam- pıyonlar ügi'nde çeyrek fınalde Real Madrid gibi bir deve boyun eğıyordu. 2001 -02 sezo- nunda Lucescu Galatasaray'ı Türkiye Şam- piyonu yapıyor, Fatih Terim ise yine bir yöne- tim darbesıyle Milan takımından uzaklaştırı- lıyordu. Şampiyon olduğu yıl takımından kovu- lan Lucescu ve başarılı bir dönem geçirme- sine karşın Italyan Mafyasının gazabına uğ- rayan Terim... 2002-03 sezonunda ikısi kar- şı karşıya geldi. Lucescu, yüzyılını devıren Beşiktaş'ın, Terim ise efsaneyken bıraktığı Sarı-Kırmızılı takımının başına geldi. Mircea Lucescu 100. yılında Beşiktaş'ı şampiyon yaparken Terim de ikincilikle yetiniyordu. Işte 2003-04 sezonu bu ıkilinin yeniden aynı kaderi yaşadığı yıl... Terim başarısız ge- çirdiği ilkyannın ardından takımdaki deneyımli isimleri bir kalemde siliyor ve "yeni bir baş- langıç" diyordu. Galatasaray'ın başında Şam- piyonlar Ligi'nden elenip UEFA'ya katılan Ga- latasaray, Ispanyol Vıllarrearie yeniliyordu. Terim Iber Yanmadası'ndan seslendi: "Gala- tasarayelveda!" Galatasaray'ın başındaki ilk döneminde kaldırmadık kupa bırakmayan Imparator, ikinci döneminde sadece "Efes Cup" ve gözyaşlanyla teknik patronluk ce- ketini bir taraftara armağan ediyordu. Terim bunları yaşarken iyi bir ilk yarı geçiren ve 101. yılda da şampiyonluk şarkıları söyleyen Lucescu'nun Beşiktaş'ı, birdenbire ters esen rüzgarla ligi 3. bitiriyordu. Devre arasında antrenman yapmayan, forvetlerini satan ve Samsun maçında takımı 4 kırmızı kart gördüğünde onun içindeTerim için çalan çanlar çalmaya başlamıştı. Terim bu sıralar dinleniyor, Lucescu da Shakhtar Donetsk ile anlaştı. Hangisi daha iyidi diye kıyaslanadursun ikisinin de Türk futbolunda yaşadığı ortak kader unutulamaz. Terim'in Türkiye karnesi Sezon 0 1996-97 34 1997-98 34 1998-99 34 1999-00 34 2002-03 34 2003-04 26 Toplam 196 G 25 23 23 24 24 11 130 B 7 6 9 7 5 8 42 M 2 5 2 3 5 7 24 P 82 75 78 79 85 41 443 Lucescu'nun Türkiye Karnesi Sezon 0 200MKGSI 34 2001-02 |GSı 34 2002-03 iGSl 34 2003-04 (BJKj 34 Toplam 136 G 23 24 26 18 91 B 4 6 8 25 M - 4 1 8 20 P 7 3 "8 85 62 293 AVRUPA O G B M 53 24 12 17 L/oğan, "Futbol, futbol adamlannın işi. Normal kurallar çerçevesinde oynandığı zaman dünyanın en güzel oyunu. Üstelik çok büyük bir endüstri. öyle ki Avrupa'da, dünyada bu iş için büyük rakamlar dönüyor. Türkiye'de de öyle. Doğal olarak paranın bu kadar yoğun döndüğü bir kuruma işleri futbol olmayan, haksız kazanç elde etmek isteyen kişiler de girmek ister" diyor. Gaziantepspor Başkanı Celal Doğan, "Futbol bizim, onu korumalı ve temiz tutmalıyız" diye konuştu. AVRUPA O G B M 48 19 15 14 C elal Doğan adı hem Türk fut- bolu, hem de Türk siyaseti için önemli bir kilometre taşı. Ankara'daki eğitim sürecinin ardından doğ- duğu kente dönen ve belediye başkanlı- ğına soyunup Gaziantep'i sıradanlıktan kurtaran, Anadolu kaplanlannın merkezi ha- line getiren Doğan, aynı süreçte Türk fut- boluna da önemli katkılar sağladı. Önce- likle 2. liglerde dolaşıp duran Gazianteps- por'u Süper Lig'e taşıyan ve bu ekibe, Av- rupa'nın en modern tesislerini kazandıran Doğan, yurdun dört bir yanı ile Afrika ve Latin Amerika'da keşfettıği isimleri de hem Türk hem Avrupa piyasasına sundu. Lima, Johnson, Preko, Kemal, Erhan, Ibrahim Üzülmez, Batista, Ibrahim Toraman Ga- ziantep'le ünlendi. G.Antep onun dönemin- de Avrupa kupalarına açılıp tur atladı. Bir ara şampiyonluğa oynadı. Ne var ki yılla- nn futbol emekçisi Doğan, şu sıralar üz- gün. Özellikle de futboldaki kirtenme, şi- ke, şaibe, teşvik primi iddiaları onu yıprat- mış durumda. iki lafın arasında, "Futbolbi- zim, onu korumalı ve temiz tutmalıyız. Eğer top mafyanın eline geçerse Türk fut- bolu tepe taklak gider" diyor. - Futbolumuzda mafyanın söz sahi- bi olduğu söyleniyor. Iddialar doğru mu? - Futbol, futbol adamlannın işi. Nor- mal kurallar çerçevesinde oynandığı zaman dünyanın en güzel oyunu. Üstelik çok bü- yük bir endüstri. Öyle ki Avrupa'da, dün- yada bu iş için büyük rakamlar dönüyor. Türkiye'de de öyle. Doğal olarak paranın bu kadar yoğun döndüğü bir kuruma işle- ri futbol olmayan, haksız kazanç elde et- mek isteyen kişiler de girmek ister... lllegal örgütlerin veya mafya adamlannın kulüp- lere girmesini ise ancak o kulübün yöneti- cileri engelleyebilir. Yöneticiler kulüplere sahip çıkmalıdır. Eğer böyle yasadışı bir dönem varsa kulüp yönetimi idaıi soruş- turmayı yapar. Ceza için ise adli makam- lara başvurur. Böyle durumlarda soruştur- ma yapmak gerekir. Özdenetim çok önem- lidir. Mafya illegal bir kurumdur. Kamufle edil- mesi nasıl mümkün oluyor anlamıyomm. - Ya önlem alınmazsa Türk futbo- lu nasıl bir sürecin içine girer? - lYasadışı yönetimler Türk futbolu- nu kaosa sürükler. Böyle bir ortam vardır. Bunu önlemek kulüplerin elindedir. Tekrar- lıyorum, futbol futbolu bilen dürüst kişiler- ce yönetilmelidir. İş, federasyona, hükü- mete, futbolculara, yöneticilere yani her- kese düşüyor. - Son dönemlerde futbolda müş- terek bahis çılgınlığı baş gösterdi. Bu, futbola zarar ver mi? - Yasal olduğu sürece hayır. Yarın öbürgün müşterek bahisler yaygınlaşırsa ve illegal bir takım işler yapılırsa işte o za- man durum daha kötüye gider. Önemli olan bu iddia türü oyunlardan kulüplere ve- rılen payların artırılmasıdır. Yoksa tribün gelıri futbolun para krizine çözüm olamaz. - Para krizi var mı? - Türkiye'nin her noktasında olduğu gibi futbolda da para krizi var. Türkiye'de Fenerbahçe, Gençlerbirliği ve Ankaragü- cü dışında zorianmayan kulüp yok. Bizim ise şu an hiçkimseye borcumuz yok ama süreç düşündürücü. - NakJen yayın ve havuz sistemi ça- re değil mi? - Havuz sistemi ile kulüplerin 6-7 tril- yonluk bir kazançları vardır, bunu iyi de- ğerlendirmeliler. Öyle ki futbolun birinci kaynağı havuz sistemidir. - Siyasi iradenin spora kanşması- nı nasıl değertendiriyorsunuz? - Genel kurulun delegasyonu kulüp- lerden oluşuyor. Federasyon kulüpleri dış- lamamalı. Ligi oluşturan kulüplerdir. Kulüp- ler söz sahibı olmalı. - Son olarak Türk futbolunun kur- tuluş reçetesi? - Büyük kulüplerin bırçoğu borç ba- tağında. Havuz sistemınde adalet sağlan- malı, yasal olmayan müşterek bahıslerı en- gelleyerek paraları kulüplere akıtmak lazım. Milli Piyango'nun bahislerle ilgilenmesı gerekir, Aynca kulüpler sponsor bulabilmek için dernek olmaktan çıkıp A.Ş. olmalılar. Sponsorluk ancak bu şekilde işe yarar. - Yoksa? - Düşünmek bile ürkütücü. Futbolu Severdik Geçen yüzyılın en çok sevilen ve bütün dünyanın ilgisini üzerine toplamayı başarabilen spor dalı olan futbol, bu özelliğini en azından şim- dilik devam ettirecek gibi görünü- yor. 1980'ler sonrası tüm dünyada ekonomık ve kültürel alanda yaşa- nan değişımler; bu güzel oyunun 'me- te'laşması ile birlikte hızla ekonomi- nin kurallarına boyun eğmesine ve ilerleyen günler için de tehlike sin- yallerinin çalmasına yol açmakta . lletişım teknolojisinde yaşanan gelişmelertüm dünyanın küreselleş- me sürecini hızlandınrken bu süreç- ten futbol da kendi payına düşeni fazlası ile aldı. Artık ne eski günler- deki temposunda oynanıyor ne de taraftariann gözünde sembol olmuş futbolcuları bünyesinde taşıyor; fut- bolcularalınıp satılan, dünyanın her yerine gönderilebilen ihraç mallan- na benzediler. Televizyonun egemen- liğindeyaratılan bu yeni dünyadaye- şil saha üzerınde sponsoriann ka- pışmasını izler hale getirildik. Yeni dönemde futbol tüketim kültürü için vazgeçilmez biralan ha- line geldikçe özellikle Avrupa'nın ön- degelen kulüpleri kapılannıtüm dün- yaya açacak transferlerde bulun- arak, izlenilirlik oranlarını, forma ve reklam gelirierini arttırdılar. Dünyada futbolun geçırdiği hızlı değişim ül- kemızde de özel televizyonlann ya- yın hayatına başladığı 1990'lar son- rasında hissedilmeye başlandı. Tek kanallı siyah beyaz yayın yapan TRT ekranlannda Pazar geceleri tutkunu olduğumuz 'Spor Stüdyosu' prog- ramının yanı sıra izleyebildiğimiz az sayıda Avrupa kupası karşılaşmala- rı ve dört yılda bir futbolseverler için uykusuz geceleri getiren dünya ku- pası maçlan biz futbolseverler için bu- lunmaz birer nimetti. Futbol alanında yaşanan tar- tışmaların bile belli bir üslubu ve de- ğeri vardı. Maçlarda yine olaylar çı- kıyordu ancak bugün yaşandığı gi- bi rakibin ortadan kaldınlması ve stat- lardan da atılması diye bir şey söz ko- nusu değildi. Üç büyüklerin birbirie- ri ile oynadıkları karşılaşmalarda tri- bünlerde yan yanya bir denge söz ko- nusuydu. Oysa şimdi haftanın her günü dünyanın farklı ülkelerinden yapılan maç yayınlan hatta onlardan da çok her gün haber bültenleri ön- cesinde ya da sonrasında yayinlanan spor, pardon futbol programları (üç büyüklerden günlük haberler) var. Bu programlarda bitmek bilmeyen bir futbol muhabbeti ile karşı karşıyayız. Futbol artık yalnızca bizim et- rafımızda dönen bir oyun olma özel- liğini yitirdi. Futbol bugün reklam, medya ve sponsorluklann etrafında dolanıp duran, ruhunu Dr. Faust'un şeytanla olan pazarlığında olduğu gibi para için televizyona ve büyük markalara satan bir oyun oldu. Hiçbir ürünün futbol kadar sa- tamayacağını düşünen kulüp yöne- tıcileri ve sermayedariar için futbol kendi markalarının tüm dünyayata- nıtımında en etkili araç olarak meta- laştırıldı. Artık futbol tüketim toplu- munun en kârlı alanlanndan birisi. Bizlerde değiştik; şerefli yenilgiler, Çanakkale geçilmez savunmalar, ilk turda elenmeler, yerini UEFA ve Sü- per Kupa'yı kazanan takıma sahip, dünya üçüncüsü olan birtoplum ha- line geldik. Hepsinden de önemlisi futbolla hayatımız arasında kurduğu- muz bağ, giderek daha fanatik ve toplumu daha çok kamplara bölen birhavayabüründü. Artık tek hede- fimiz mutlak surette kazanmak, ba- şanlı olmak. Toplumsal değerlerimizi yitir- dikçe futboldaki değerierimiz de bir bir ortadan kaybolmaya başladı. 1980'li yıllann ne olsa gider ve ka- zanmanın yüceltilmesine dayanan anlayışı, futbol sahalarında karşılaş- tığımız çirkinliklerin artmasına neden oldu. Belki her dönem teşvik primi, şike, büyüklerin kollanması, tribün- lerde yaşanan olaylar konuşuluyorve birileri olup bitenleri birer komplo olarak algılıyordu ancak hiçbir za- man bu yıl yaşadığımız oranda fut- bolun kendisine olan inancımız sar- sılmamıştı. Futbolda yine kendimize yönelik bir şeyler buluyoruz amafor- malann üstü reklamladolalı, renkle- ri sürekli değiştiğinden bu yana ma- halle aralanndan halı sahalara doğ- ru evrilen futbol maçlanmızın bile es- ki tadı tuzu kalmadı. Daha önce fut- bol hayatlarımızda sıra dışı bir yan oluşturuyordu şimdi ise futbol ha- yatlanmızın sıradanlaşmasını hızlan- dınyor. 9 HA7İRAM
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear