22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 0 MART 2004 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Şiyasal .... İslam, Demokrasi ve AKP \TILLA COŞKUN AKP özellikle Milli Eğitim Bakanlığını tam bir kuşatma altina almıştır. AKP ve hükümet yetkililerinin türban konusundaki ikircikli ama ısrarlı tutumlan ve imam hatip okullannın önünü açmaya ve böylelikle eğitim biriiğini etkisiz kılmaya yönelik uygulamalan sürmektedir. Bu nedenle türbanlı eşleri ile devtet protokolüne ya da resmi ziyaretlere katlmayı adeta bir görev gibi görmektedirier. AKP yaşam tarzını, kıyafet özgürlüğü ve dini eğitim hakkı adı altında dayatmaya çalışıyor Minareninkılıfi çağdaşlıkUgÜn Türkiyemizde kı- mı çevreler sıyasal îslam ve bu gelenekten gelen Adalet ve Kalkınma Par- tısi (AKP) ile laiklik ve demokrasi temehnde sür- dürülmekte olan mücade- leyi küçümsemektedirler. AKP'nin Islami ideolojiden kopuşu temsil ettığı ve artık merke- ze yöneldiğı ve hatta "muhafaza- kâr demokrat" bir siyasal karakte- re dönüştüğü, "din temetinde poüti- ka yapmanın yanhş olduğunu" res- men açıkJayarak bu tutumunu da netleştirdiği ileri sürülmektedir. Öte yandan. şeriata karşı çıkmayı başat görev sayan ve AKP politika- lannı eleştiren cumhuriyetçı laik güç- lerin bu doğrultudaki mücadelesi- nin gerilim yaratmaya yönelik yapay bir politika olduğu söylenmektedir. Curnhuriyet Türkıyesi'nin artık şe- riatçı akımlardan "korkma" reflek- sini bırakması gerektiği dile getiril- mektedir. Bu yaklaşımlar ne derece doğrudur? AKP somutunda yaşa- nan gerçekler neyi göstermektedir?.. AKP SİYASAL İSLAMDAN KOPUŞU MU YASIYOR? A dalet ve Kal- kınma Partisi iktidannın uygulamalan, demok- rasiden ve laiklikten yana çevreleri, Cum- huriyetin temel de- ğerlerine bağlı olan tüm duyarlı kişı ve kurumlan, Türki- ye'nin aydınlık ge- leceği adına endişe- lendiriyor. Bugün ka- muoyunda AKP po- litikalan ile ilgili tam bir kuşku hali ege- mendir. AKP'nin kuruluşu, hükümetin oluşumu, pek çok uygulaması ve özel- likle de kadrolaşma yönün- deki faaliyeti bu endişenin haklı nedenlerini oluşturmakta- dır. AKP, laiklik karşıtı bir gelene- ğin mırasçısıdır; Islami akımlarla. hatta en bağnaz cemaat ve tarikat ilişkileriyle iç ıçe olan siyasi bir geç- mişten gelmektedir; partinin kuru- cu ve önder kadrolan da anayasanın laiklik ilkesine karşıt niteliği nede- niyle Anayasa Mahkemesi'nce ka- patılmış bir partinin önde gelen ki- şileridir. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI KUSATMA ALTINDA Partinin genel başkanı, pek çok yöneticisi ve üyesi imam hatip okullanndan yetişmiştir; birçoğu da imamdır. Pek çok AKP yöneticisi ve parlamente- ri çeşitli tarikatlann ve cemaatlerin üyesidir. AKP, iktidar olduğu gün- den itibaren devlet içinde adeta iş- gal tutumuyla yoğun bir kadrolaşma uygulamasına girişmiştir. Başbakan- lık'ta, müsteşar düzeyinden başlaya- rak tüm bakanlıklarda, tüm kamu ve özel kuruluşlarda son derece yoğun bir kadro değişimi gerçekleştirilmiş- tır; atamalar, Islami çevrelerin refe- ranslanna ve parti örgütlerinin öne- A! AKP, Avrupa Birliği'ne uyum çerçevesinde reformlan gerçekleştirirken bunlan fsiamcı akımlann kimi istekleriyie de bütünleştirmeye özen göstermektedir. Tüm bunlar yaşanırken AKP liderliği "din üzerinden politika yapmanın yanlış" olduğunu açıklamakta ve AKP'yi "muhafazakâr demokrat" ilan etmektedir! Bu tablo karşısında AKP üzerindeki "takıyye" bulutlannın dağılmaması doğal değil mtdir? rilerine göre yapılmaktadır. Özel- likle Milli Eğitim Bakanlığı tam bir kuşatma alûna ahnmıştır. AKP ve hü- kümet yetkililennin türban konu- sundaki ikircikli ama ısrarlı tutum- lan ve imam hatip okullannın önü- nü açmaya ve böylelikle eğitim bir- liğini etkisiz kılmaya yönelik uygu- lamalan sürmektedir. JBADET, PROPAGANDA HALİNE CETİRİLDİ nadolu kentlerindeki ve ka- sabalanndaki camilerin ho- parlörlerinin sesi yüksel- tilmekte ve ibadet adeta bir propa- ganda haline dönüştürülmektedir. Bakanlıklarda, hatta Adalet Bakan- lığı'nda takkeli. örtülü dini kılıklar giderek yaygınlaşmaktadır. Her ka- mu kurumunda, son olarak Rıze Em- niyet Müdürlüğü'nde görüldüğü gi- bi güvenlik birimlennde bile mescit açılmaktadır. AKP örgütleri Anado- lu sathında "AKP Allah'a en yakuı partidir'' söylemi ile propaganda ça- îışmalan yapmaktadırlar. Sürdürdü- ğü politikalarla AKP'nin yönetimi, Islami değerlerin ve Islami yaşam tar- zının toplumun gerçeği olduğu- nu kanıtlamaya çalışmakta- dır. AKP ve hükümet yet- kilileri bu nedenle türban- lı eşleri ile devlet proto- kolüne ya da resmi ziya- retlere katılmayı adeta bir görev gıbi görmek- tedirier. Ardından da "kıyafet özgürlüğü", "İslamıyaşama hak- ta"veya"dmi eğitim hakkı" gibi çağdaş görüntülü istemleri dile getirmektedir- ler. Anlaşılan. AKP Refah Parrisi'nin top- lumsal gerilime yol açan politikalanra terk etmiştır, ama îslami değerleri öne çıkaran ve bu anlayışa uygun kadrolaşma politikasını, bu geleneksel tutumu sür- dürmektedir. Daha akıllıca görünen bir yöntemi benim- semiştir; yeniçeri ordusunun yü- rüyüş biçimi ve temposu içerisinde yürütmektedir. TAKIYYE BULUTLARI DAĞILAMIYOR! te yandan AKP yönetimi, parti örgütünün kapılannı tarikatlara ve cemaatlere kapatmış değildir; içerisinde her tür- lü köktenci Islami akımın cirit attı- ğı bir partidir. AKP örgütleri ile si- yasi nitelikli Islami örgütlenmeler arasında bir sımr çizebilmek adeta olanaksızdır. Bunlann yanı sıra AKP, Avrupa Birliği'ne uyum çerçevesin- de reformlan gerçekleştirirken bun- lan Islamcı akımlann kimi istekle- riyle de bütünleştirmeye özen gös- termektedir. Tüm bunlar yaşanırken AKP liderliği "din üzerinden poBti- ka yapmanın yanhş" olduğunu açık- lamakta ve AKP'yi "muhafazakâr demokrat" ilan etmektedir! Bu tab- lo karşısında AKP uzerindeki "ta- kryye" bulutlannın dağılmaması ve hattayoğunlugunun artması doğal de- ğil midir? Evet, AKP politikalan- nın tatayye olmadığını söyleyebilmek oldukça zordur! İktidar partisinin kendini güvenceye alma politikası Avrupa AKP'nin seçimi değil, oynanması zorunlu bir hamle Türkiye yüz elli yıh aşkın bir süredir, "Batihlaşma" ya da "çağdaş uygarhk düzeyi" veya "demokrasi" ve "özgürhik" gibi siyasal amaçlar çerçevesınde demokrahkleşme mücadelesinin içindedir. Türkiye'nin demokratikleşme mücadelesi, özünde Batı'nın gelişmiş toplumlannın düşünme ve davranma biçimlerinın ve demokratik toplumsal yapılannın benimsenmesi ve Anadolu toprağında yaşatılmasmı isteme somutunda anlam kazanmaktadır. Tanzimat hareketi, Binnci Meşrutiyet'in ilanı, ilk anayasa ve parlamentonun oluşumu, tkinci Meşrutiyet, bu sürecin ilk kılometre taşlannı oluşturmaktadır. Bu doğrultudaki asıl köklü gelişme ise "Anadohı ihtibli" ile birlikte yaşanmıştır; Büyük Mıllet Meclisi'nin kurulması ve egemenliğin ulusa aıt Öi olduğu ilkesinin benimsenmesi. Cumhuriyetin ilanı. laiklik ve eğitim birliğınin yasal düzenlemelere kavuşturulması; 1926 yılında yapılan hukuk reformu ile Batı Avrupa ülkelerinin hukuk sistemlerinin benimsenmesi, 1946 yılında çok partıli rejime geçilmesi. 1961 Anayasası ile "hukukun üstünlüğü", "insan hak ve özgüriükleri". "sosyal haklar" gibi değerlerin ve kimi çağdaş demokratik kurumlann hukuk sistemine kazandınlması, Türkiye'nin Batı'nın, bir başka deyışle modern çağın değerleriyle bütünleşmesi bu sürecin gereği olarak gerçekleşti. ULUSLARARASIİLİŞKİLERDE ÖNEMLİ ADIMLAR ATILIYOR B u gelişmelerin doğal sonucu olarak uluslararası ilişkiler alanında da önemlı adımlar atıldı; Türkiye birçok uluslararası kuruluşa üye oldu ve ülkenin iç hukuk düzenini derinden etkileyecek nitelikteki uluslararası anlaşma ve sözleşmeleri imzaladı; Türkiye'nin Uluslararası Çalışma Örgütü'ne üye olması (1932), Birleşmış Milletler Teşkilatı'na girişi (1945). Avrupa Konseyi'ne katıhnası (1949), tnsan Haklannı ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözjeşme'yi kabul etmesi (1954). Avrupa Ekonomik Topluluğu ile ortaklık anlaşmasını ımzalaması (1963). Avrupa Güvenlik tşbirlığı Teşkilatı çerçevesınde Helsinki Nihai Senedı'nı (1975). Avrupa lnsan Haklan Mahkemesı'nın yargılama yetkisini kabul etmesi (1987), Yeni Bir Avrupa Için Paris Şartrnı benimsemesi (1990) ve benzeri uygulamalar birbirini izledi. Öte yandan. Avrupa Bırhğı ilişkileri Türkiye'yi Avrupa ile siyasal bütünleşmenin de eşiğine getirdi. Son olarak. 10-11 Aralık 1999 Avrupa Birlıği Helsinki Zirvesı Başkanlık Bıldirisi ile Türkiye'nin Avrupa Birliğf ne adaylığı da resmen benimsendi. Böylelikle. Türkiye çağdaş dünyaya ve onun temel değerlerine güçlü bağlarla bağlandı. Bugün Türkiye, siyasal rejıminı, hukuk düzenini, ekonomik ve toplumsal yapılannı, Avrupa Birlıği standartlanna göre düzenlemektedır. Türkive'nin yüz elli yıldan beri süren demokratikleşmesi süreci, günümüz dünyasında, Avrupa bütünleşmesi perspektifı içerisinde ve Avrupa Bırlığı somutunda bır anlam, nitelık ve boyut kazanmıştır. SATRANÇ OYUNUNDA ZORUNLU BİR HAMLE... Dünyamızın (özellikle de ABD'nin ve Avrupa Birliği'nin) bugün içinde bulunduğu mevcut ekonomik ve politik dengelerinin olağanüstü ve köklü bir şekilde değişikliğe uğramaması halinde, bu sürecin Türkiye açısından bu şekilde gelişeceği anlaşılmaktadır. Türkiye'nin yakın tarihi göstermektedir ki bu süreç. iktidardaki partilerin siyasal kimliğinden bağımsız olarak işlemektedir; bu açıdan ıktidardaki partinin ya da siyasal gücün niteliği pek fazla önem taşımamaktadır. Hatta, muhafazakâr ya da millıyetçi nitelikli partilerin iktidar dönemlerinde bile. değişik ölçülerde bazı sorunlar yaşansa da bu süreç işlemiştir. AKP'nin Avrupa Birlıği polıtikalan ile ilgili tartışmalar çerçevesinde işte bu gerçeğin altını özenle çızmek gerekıyor. Bu noktada, AKP'nin, kendisi için güvence sağlayacağı ve iktıdannı korumaya yarayacağı düşüncesıyle AB politikalanna ağırlık vermesı ıse çok önemlı olmayan özel bir neden olarak ortaya çıkıyor. Tüm bunlardan anlaşılmaktadır ki AKP'nin Avrupa Birliği politikası onun seçimi değil. tarihsel oluşumun bir sonucu ve yaşanan siyasal, ekonomik. sosyal ve kültürel koşullann gereğıdir. AKP bu konuda. satranç oyunundakı gibi bır açmazın ıçindedir, bu hamleyi oynamaktan başka yapabileceği bir şey yoktur!.. Ve sonuç dabellidir!.. DEMOKRASİ AÇISINDAN CİDDİ TEHLİKELER DOĞABİÜR A ncak Türkiye daha uzun bir süre, siyasal îslam ile laık demokratik güçler arasındakı çatışmanın alanı olmaktan da kolay kurtulamayacaktır. Hatta bu süreçte demokrasi adına oldukça zorlu ve sıkıntılı bu dönemin yaşanması da olanaklıdır!.. .ABD'nin Ortadoğu ülkeleri ve siyasal îslam karşısındaki tutumu ve AKP yönetiminin de baştan beri bu politikalann yanmda yer alması, bu sıkıntılann artabileceğini düşündürmektedir. Fakat bu durum, demokrasi adına elbette ki aşılamaz ya da çözümlenemez bir sorun oluşturmamaktadır. Demokrasi güçlerinin laik ve demokrasi ilkelen temelindekı duyarhlıklan ve kararlılıklan Türkiye'nin aydınlık geleceğınin güvencesı olacaktır. Ancak Türkiye'nin Avrupa bütünleşmesine yönelik ufkunun kapanmasının Türk demokrasısi açısından cıddı tehliRelere yol açabileceğini asla unutmarhak gerekiri.!" BİTTİ GÖRÜŞ ŞAHNAZ ÇAKIRALP Kadın Kutsal mı? Bu sık sık oluyor. Durup dururken bir bakıyor- sunuz akıllarda olmayan bir olay, konu veya söz ülkenin gündemine giriveriyor. En son olarak da Sa- nayi Bakanı Ali Coşkun'un, hiç akıllarda yokken söylediği sözler bir anda üzerinde en çok konuşu-. lan olay haline geliverdi. Bakan, gazetelerde boy gösteren bir kozmetik firmasının çıplak kadın fotoğraflı ilanlannı eline alıp medya mensuplanna göstererek "Kadın kutsaJdır, bu şekilde istismar edilmemesi gerekir, bu bizim âdetimize örfümüzeyakışmaz" deyiverdi. Ve ardın- dan da tartışma başladı. Bu sözlere bir kısım ka- dın örgütünden hemen destek geldi. Buna karşın birçok köşe yazan da Bakan'ı eleştirdi. Bakan'ın ye- rel seçimlere beş kala bu sözleri siyaseten söyle- diği belirtilerek; AKP'nin kökü olan Selamet Parti- si'nin 1970'li yıllarda "ahlakzabıtalığı", 199O'lı yıl- larda ise "türban tartışmalân"na göndermelerle de, olayın AKP'nin gizli niyetinin açığa çıktığı du- rumlardan biri olduğu özellikle vurgulandı. • • • Aslında Bakan'ın bu sözlerine kadar birçoğumuz bu reklamın farkında bile değildik. Farkında olan- lardan da bir rahatsızhk ifadesi duymadık. Fotoğ- rafa dikkatlice bakınca; bunun pornografik nitelik değil estetik bir görünüm taşıdığını da söyleyebi- liriz. Kaldı ki reklamdaki çıplak kadın fotoğrafının tüm Avrupa ve Kuzey Afrika ülkelerinde olduğu gi- bi, Iran, Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri'nde de- çıplak bedene külot giydirilerek ilanlarda kullanıl- dığını da öğrendik. Bakan'ın "Batı'da bunlar ya- yımlanmaz" demesine karşın, söz konusu fotoğ- raftan çok daha fazla cinselliğin kullanıldığı erotik fotoğraflann Avrupa'daki örneklerini de gazeteler- de gördük. • • • Ticaret Bakanı'nın bu sözleri, etik ve kadını yü- celten amaçla söylediğine inanmak gerçekten zor. Bir kere, Bakan'ın ve mensup olduğu AKP'nin kadını bırakınız yücelten bir anlayışını, koruyan, kollayan uygulamasını bile şimdiye kadar görme- diğimiz gibi aksine töre cinayetlerinden evlilik içi tecavüzlere, küçük kız çocuklannın zorla evlendi- rilmelerinden bekâret kontrollerine kadar kadına uy- gulanan birçok şiddet, bayağılık ve ilkellikler kar- şısında ne Bakan'ın ne de partisinin bir sözünü, bir davranışını, bir öfkesini ne duyduk ne de gördük. Kaldı ki, bugün AKP'nin kadına bir değerverme- diğini uygulamalanndan da anlıyoruz. Genel seçim- lerde olduğu gibi önümüzdeki yerel seçimlerde de aday olarak kadınlara yer vermediği, kamuda ka-, dın yöneticilerin yerine erkeklerin atandığını biliyo- ruz. Sonra, Bakan kadını kutsal bir varlık olarak ni- telendiriyor. Şimdi bu kutsallıktan ne anlaşılması gerekiyor? Türk Dil Kurumu'nun sözlüğünde 'kut- sal' sözcüğü "güçlü bir dini saygı uyandıran veya uyandırması gereken" olarak tanımlandığına gö- re; kadın dini nıtelikleri olan bir varlık mıdır? Bu ni- telikler nedir? Kadının cinselliği mi? Böylelikle; ka- dını insan olmanın dışına çıkararak 'kadın cinsel- liği'nı özel bir korumanın altina mı almak gereki- yor? Kadın cinselliği bir iyelik konusu mudur ki ko- ruma altında tutulmalıdır? Türban bir koruma ara- cı mıdır? Heie kadın bu niteliğini koruyamamışsa hertürlü şiddete, bayalığa müstahak mı kabul edil- melidir? Elbette kadın salt cinsel ve ticari bir meta ola- rak kullanılmamah ve sömürülmemelidir. Bu Avru- pa'da da tüm dünyada da böyledir. Ama, kadını salt cinselliği ile kutsadığınızda onu cinsel ve tica- ri bir meta haline de getirirsiniz. Kadın sadece insandır. Ama estetik özelliği de olan bir variıktır. Oscar WHde. "Etik, varolmayı ola- naklı kılar. Estetik ise yaşamı çekici ve olağanüs- tü kılar, onu yeni biçimlerie doldurur ve ilerleme- yi, değişimi sağlar" diyor. Etik ile estetik birbirini tamamlar. Bırbirinin karşıtı değildir. Kadının cinsel ve ticari meta olarak kullanılması başkadır, kadı- nın fiziksel estetiğinden, bir ürünün tanıtılmasında faydalanılması başkadır. Bugün reklamdaki çıplak kadın fotoğrafını ört- meye çalışan Bakan, yann denizde mayoyu da yasaklar. O zaman Türkiye, AB'ye doğru değil, Iran'a, Kuveyt'e, Birleşik Arap Emirlikleri'ne doğ- ru yol alır. Töplum olarak yaşamı çekici kılmayı, yaşamı ye- ni biçimlerte doldurmayı, Türkiye'nin ileriemesini vedeğişmesini gerçekten istiyorsanız, kadını kut- sal olarak değil insan olarak görünüz. Sadece in- san! scakiralp ' hotmail.com MehmetEroğlu 25 Mart 2004 Korkut Boratav 8 zNisan 2004 Cemü Kavukçu 22Njsaa2004 .o o 00 Işık Kansu 6 Mayıs 2004 Yıldırım B. Doğan 20 Mayis 2004 MustafaBalbay 27 Mavıs 2004 IARAŞTIRMACI mumcıim"" 1 "Pans CaddesıNo 14 Kavaklıdere, 06540 ANKARA Tei. (0312) 417 77 20 pbx Faks (0312)4^7 57 46 posta u-nagaumag org tr umag crg tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear