22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 20 MART 2004 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL 'Denizci Halk' Olmayınca 11RNAK ışaretien konmazsa befki yanlış anlaşılabilir. De- HEcıler halktan kopuk ayn bir zümreymiş gibi anlayanlar oür. "Halk denizci olmazsa" desenız de yine yanlış anlam çıocaktır. Oysa, bir halka ya da ulusa "denizci" dıyebil- ırekiçin herkesin ya da büyıik çoğunluğun denizci olma- sjgerekmez. Toplumun "denizci" olması, denızi bılmea, tanımaa, öneminın bilindnde olması demektir; denızcili- ğh ekonomikyaşamda, ulaşımda, dünyayla ılişkılerde be- lıi bir yer tutması, iç ve dış politikanın ağıriıklı konulann- darı biri olması gerekir. Ömeğin, Ingilızler, Iskandinavlar veyakın komşu Yunan- IJar "denizci" uluslardır. "Ama onlarokyanus kıyısındalar; Lzaküikelerieyüzyıliardırbağlanoldu; Yunanistan, üçbin Hjsuradalı bir coğrafyada; oniardenizci olmaz da kim olur?' diyebilirsiniz: Ne var ki, böyle diyen insanlann çok olduğu bc ülkede bir yandan da her Allah'ın günü "Üç tarafı de- rizlerie çevrili..." diye nırtuklar atılır. ^ imdi şu satırlan dıkkatle okuyun: O "Kıbns, uluslararası gemı sicilinde büyüklûk açısın- dan attıncı sıradadır. Aynca, çoğunluğu Limasol'da bu- lunan ve 3.500'den fazla kışi çalıştıran denizcilik şirtetle- r ve denizciliğe ilişkin işlehe uğraşan şirketler bakımın- oan önemli birmerkezdir. Limasol'da birgemi sicilinın ku- rjiması ve denizcilik sanayiinin büyümesi, Denız Ticaret Bakanlığı 'nın son yirmi beş yıl içinde ileriye dönük politi- kaan, güçlü ve verimli çalışmalan sayesinde olmuştur." "Deniz Ticaret Bakanlığı Kıbns'ın denizcilik yasalannı Avnıpa Biriığı 'yle uyumlu durvma getırmeyi başarmış ve uygulamaya başlamıştır. En önemli avantajı. donatanlar, denizcilik şirketlen ve Kıbns bandıralı gemi sahıplerine kre- d ! veren mali kurumlar kadar başka hükümetlerin ve Av- nıpa Komısyonu'nun güvenini kazanmış nitelikli ve de- neyımlipersonele sahip bulunmasıdır. Donatanlann ve de- nızcılık şirketlennin Kıbns 'a ve Kıbns bayrağına sadık ka- lışlan da bûyûk ölçüde, yınni yıldır tanıdıklan ve kendile- rine profesyonelce verimli hizmet veren böyle bir kadro- nun vahığına bağlıdır. Denız işlerinın yonetimınde ve ça- lışma düzenınde anı ve köklü bir değişıklik bu güvenı ve bağlılığı zayrflatarak yıkıcı sonuçlar doğuracaktır." Sonuç: "Yukandakilerin ışığında, Birieşik Kıbns Cum- huriyetı'nin denizcilikyönetimi, aşağı yukan, şimdiki Denız Ticaret Bakanlığı'nın çalışma düzenıne uygun ola- rak çalışacak bir Federal Yönetim olmalı... denizcilik po- litikasının saptanması, yönlendırme ve denetim, insan kaynaklan yönetimi, malı kayıtlann ve sicillenn tutulması merkezden yapılmalıdır." Şımdi, denizci bir anavatanınız yoksa ve Yunanistan'ın yaptığının aksıne Kıbns'ın kuzeyınde etkılı bir denizcilik mer- kezi duşturamamışsanız. "Eşgüdüm yetkısı merkeze ve- rilse de denizcilik konusunda kuzeydekı kurucu devletin de dişe dokunur yetkileri olmalıdır" tezinı hangi güçle sa- vunursunuz? Türkiye'de Sosyal DNA'ya Müdahale... Üniversiteler, bilim çevreleri, bilim kunımlan, bilimsel dayanağı olmayan konulara bilimsel nitelik kazandırmak için popüler bilim alanlanna benzetme yapılmasına sessiz kalamazlar. Prof. Dr. Osman İNCİ Trcıkya Üniversitesi Rektörü B ilimsel ve- rı ve ger- çekten yoksun bir değişim anlayışını bilime dayan- dınlarak yapıyormuş gi- bi görünmek bir model olamaz. Toplum tara- fından çok büyük ılgi ve takdirle izlenen ge- netik bilim alanını kul- lanıyor gibi görünerek yaşamın en güncel ala- nını referans olarak gös- terip kamu yönetiminin DNA'sını değiştırmeyi bilimsel bir model ola- rak sunmak, popüler bi- limin adını dahi amaç dışı kullanmaktır. Çok ciddi sosyal sonuçlar doğurabılecek benzeri girişimlerde bilimsel ta- mmlan süs olarak kul- lanmayınız. Yaşamın sırlarınm DNA'da saklı olması bi- lim adamlan kadar top- lumun tüm bireylerinin de yakın ilgisini çek- mektedir. Maceraperest bir yatınmcı ya da ge- netikçiliğe soyunan ha- yalperestlerin senaryo- lan, DNA molekülünü günlük yaşamımıza sok- muştur ve popüler bili- min gündelik konusu ol- muştur. Elma ve ayvanın ge- netik birleşmesi ıle olu- şan yenı meyvenin tadı- nı merak ederken Dolly adlı koyunun kopyalan- ması. hayvan ve bitkile- rin genetik yapısı ile oy- nanarak sanal hayvan ve bitki türleri üretilir- ken, suçlular sessiz ta- nık DNA ile yargıya, hapishanelere taşınıyor- lar. Genetik, geleceğin en temel bılımi olacak- tır. DNA ise genetiğin yapıtaşıdır. En yalın tanımı ile DNA, yapısında bulun- duğu hücreyi denetler. En basit canlı olan hüc- re farklı moleküllerden oluşur ve moleküller arası tepkime bazen öy- lesıne sarsıcı olabilirki, herhangı bir şekilde de- netlenemezse hücre ya- rardan çok zarar görür ve tetikleme ile zincir- leme reaksiyon başlar. Çevrede olumsuz ko- şullar varsa DNA ona uymayabilir, çevresel kökenli hasarı kontrol edemeyebılir, onara- mazsa apoptozıse (hüc- re intıhan) gider. Böy- lelikle diğer sistemlere o hücrenin zarar verme- sı önlenmiş olur. Hasar, tanıma ve onarma siste- matiğinde oluşursa, de- netim de biter; sonuç, kontrolsüz çoğalma, kanser süreci başlamış- tır. Bu süreç sadece o hücreye değil, o hücre- den oluşacak yeni nesil hücrelere de aktarıla- caktır. Ülkemizde son on yıl- dır "değişim" sözcüğü sihırli sözcük olarak çok yaygın kullanılıyor. Çok iddialı bir şekilde "de- ğişim mühendistigi"". ka- mu yönetim sisteminin DNA'sını değiştirme modelleri sunmaktadır. Bunu gerçekleştirmek için gereken çerçeve ya- sa, Türkiye Büyük Mil- let Meclisi'nde çıkmak üzeredır. Kamu Yöneti- mi Temel Kanunu son- rasında Yerel Yönetim- ler Kanunu ve Kamu Personeli Kanunu gele- cektir. Tasarı mevcut merkezi ıdare-yerel yö- netim ıhşkısıni tersyüz etmektedir. Türk yöne- tim örgütünün federal devlet modeline yaklaş- tığı söylenebilir. "Bölge Kalkınma Ajanslan" bölgesel devlete geçiş aşamasına basamak ola- rak algılanmaktadır. De- netımlen yerel yönetim- ler ve Sayıştay yapabi- lecekleri gibi "yapüra- bfleceklerdir" de. Bu- nun anlamı. ülkemizde iş yerlenni açmış bulu- nan yabancı mali denet- leme şirketlennin yerel yönetimlenn tüm mali durumuna tanık hatta kanşan hale gelmeleri- dır. Piyasa yönelimli he- gemonya projeleri, ulus- lararası fmans kuruluş- lan ve gelişmiş ülkele- rin etkısi ile azgelişmiş ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de kamu yö- netim sisteminin DNA'sını değiştirme modeli "değişim mü- hendisliği" adı ile su- nulmaktadır. Sadece ekonomik yapılann de- ğil, yönetsel yapıların da ulusal ve yerel dü- zeyde dönüşmesi süre- cinde, yerel devlet hali- ni alan yönetim, yerel ekonomik sermayenin yönetimde egemen ol- ması ve öbür kesimlerin yönetimden dışlanma- sı ile sonuçlanacaktır. Devletin yeniden yapı- lanma sürecinde. yerel yönetimlere güç akta- nrken sıyası erk kendi toplumsal tabanını güç- lendıricı stratejilerızle- mekte ve belediyeler mali yönden güçlendı- nlmektedir. Yerelleşme sürecinin öngördüğü- nün tersine temsiliyet ilışkisinden daha çok bellı sermaye gruplan- nı öne çıkanp müşten odaklı ilışkileri yaygın- laştıracaktır. Uzun yıllar bürokra- sinin hantallığından. ekonomik dar boğazdan yakınan kentliye verdi- ğı sözü çeşıtli yetmez- liklerden dolayı yerine getiremeyen, başanlı ol- mak isteyen pek çok be- lediye başkanı toplum- sal ve ulusal tehlikeleri görmeden bu yasalara dört elle sanlıyorlar. Ka- muda yaşanan yolsuz- luklar, rüşvetler, adam kayırmalar halkımızı haklı olarak bıktırdı ve umutsuzluğa sürüklü- yor. Cumhuriyet dıye diye çalan ve soyanlar yü- zünden ulus devletimiz, ünıter yapımız sarsılı- yor. Sonuçta sahte ve sanal değişimlere zemin hazırlanıyor ve bilim dı- şı yöntemler popüler bi- lim alanlannın adını kul- lanarak üstü örtülü mo- deller sunuyorlar. öne- rilen yönetim modeli in- celendiğinde çevin ni- teliğinde. derleme bılgi- ler içerdiği kolayca sap- tanmaktadır. "... Laik- lik, Cumhuriyet \ e Mil- liyetçilik gibi birçok te- mel ilkenin yerini daha çok katılımcı, daha ademi merkezi, daha Müslüman bir yapıya devretmesi zorunluluğu ve artık bunun zamanı geldi düşüncesini taşı- yorum..r diyen ve bu- gün de aynı görüşte ol- duğunu açıklayan en üst unvanh bürokratm ve ekibinin "değişim mü- hendisliği''nin işlevi ve hedefi bellidir. Sosyal DNA o ülke- nin toplumsal değerleri- nin bütünüdür. Burada DNA nın hücredeki gö- revinın topluma uygu- lanması amaçlanmakta- dır. Türkiye'nin DNA'sı tarih, coğraiya, kültür, doğa, anayasa, hukuk, sosyal yapı gibi temel değerlerdir. Bu öğelerin bir kısmı DNA nın sağ- ladığı yapısal özellıkle- ri, bir kısmı ıse bu yapı- nın kullanımı ile oluşan olaylan temsıl etmekte- dir. Bunlara müdahale (kanşma) olmadan DNA değişemez. Sosyal DNA değişimi de\Tİmci atılım ve sürekli iyileştirme de- ğildir. Söz konusu deği- şim modeli stratejistin deyimi ile domino teori- sine uygun olmak zorun- dadır. "... Değişim için domino etkisi oluştura- cakstratejüergeliştirile- rek her şeyin değişmesi zorlanmalıdır." Tüm ya- pı son taşına kadar yı- kılmalı. Otomasyon, tek- nık gelişim ve toplam kalite yönetimi ilkeleri- nin bu "DNA Değişim ModeB"nde yeri yokrur, radikal ohnalıdır. Sonuç DNA ya da genetik kodlamada değişiklik girişimleri her zaman olumlu sonuç vermeye- bilir. Sosyal yaşama ya da çalışmaya kanşmalar sonunda normal olma- yan, hastalıklı, bakıma muhtaç ürünler olabile- ceği gibi. saldırgan, yır- tıcı, yok edici türler de ortaya çıkabilir. Tarihte- ki örneklerı hiç de az değildir. Bilimsel araşrırma ya- pabilmek, nitelikli eği- tim-öğretim verebilmek, kaliteli hizmet sunmak, bilgi ve teknolojiyi top- lumsal yarara dönüştür- mek için bilimsel ve akademik özerk beyin- ler ıle uygun ortam ve koşullar vazgeçilmez- dır. Öncelikli olarak az da olsa sağladığımız bu ko- şullan korumak şu an- da aslı görevimızdir. Üniversiteler, bilim çevreleri, bilim kurum- lan, bilimsel dayanağı olmayan konulara bi- limsel nitelik kazandır- mak için popüler bilim alanlanna benzetme ya- pılmasına sessiz kala- mazlar. Bilimsel tartış- maya dahı değmeyen, sapkın anlamlar yûklü tasarlamalara karşı sos- yal bilimciler, siyasalcı- lar toplumu aydırılatma- lı, uyarmahdır. Yaşamı- mıza uyarlanan bilim- sel uygulamalann sade- ce hayatımızda yapaca- ğı olumlu değişiklikleri değil, aynı zamanda ya- şamı. hatta nesilleri et- kileyecek olumsuz yön- leri de magazın haberi niteliğine sokulmadan topluma aktanlmahdır. PENCERE Elektrik Kesintileri Çıldırtıyor İSTANBUL'ANKARA»ADANA«ANTALYA»BURSA»ÇORLU»DİYARBAKIR»GAZİANTEP«İZMİR-İ 'A*MERSİN*ORDU*SAMSUN*TRABZON Bizler Istanbul Bahçelievler Yenibosna Zafer Mahallesı Samanyolu Sokağı sakinlenyiz. Sokağımızdaki elektrik hatlan ha\ai hat.. hava muhalefetinin sert olduğu günlerde günde 5-6 defa gidip geliyor. Dar imkânlarla alınan buzdolabı, televizyon, çamaşır makinesi anzalandı. Finnalar "Bu bizinı imaiat hatamız değü" diyerek anzalanan cihazlan garanti kapsamına almıyorlar. Tamir masraflannı karşılayamayacak hale düştük. Yenibosna TEDAŞ'a müracaat ettiğımizde ilgıliler "Gidin mahkemeye baş\Tirun, burası bir hukuk ülkesidir, hakkınızı ara\ın" diye yanıt venyorlar. Istanbul Barosu'nun belırledıği en düşük avukatlık ücreti "bir müyar yirmi milyon Bra". Bizler bu parayı nereden bulup da a\'ukat tutacağız? TEDAŞ yetkililerinin "Mahkemeye gjdm" önerilerini hizmet değil eziyet kabul ediyoruz. Eski Bakan Ersümer, elektriğe zam yapmadan önce şu açıklamanın ardına sığınırdı: "Gelecekte Türkrve'nin karanhkta kalmaması için elektriğe zam > apmak ve yaunma yönelmek zorunda>iz. Aksi halde ileride iilkemiz karanhğa gömûlebilir'" der, zammı uygulardı. Bu hükümetin zam gibi bir derdi yok ama.. sokağımızda bu elektrik kesintileri niye? Eskimiş havaı hatlardan kaynaklanıyorsa hatlar yenilenerek yeraltına ındirilsın. Hasene ARABACDL4R Gözlerin Şaşılaşması Doğal... Zeugma'yı artık bilmeyen yok!.. Tarihin en değer- li hazinelerinden biri!.. Bizim Kültür Bakanlığı, ha- ziran ayında yapılacak NATO toplantısına sunmak için paha biçilmez Zeugma kalıntılannı Gaziantep Müzesi'nden alıp Istanbul'a getirmek istiyor; Hik- met Bila da bu konuya ayırdığı dünkü yazısını şöy- le bitiriyor: "NATO zirvesi nedeniyle Istanbul'a gelecek li- derier Zeugma mozaikJerinigörecekler de ne ola- cak?.. Hele Bush. 2 bin 300 yıl öncesinden bugün gibi canlı can- lı bakan o resimler, Bush ile göz göze gelince, ina- nın gözlerini kaçırııiar." Irak'ta, ülkenin kalbi Bağdat, tarih hazineleriyle bezeli birkent... Bush bu tarihi pervasızca bombalamadı mı!.. Bizim Kültür Bakanı, kültür ve tarih demeden, in- sanlığın Irak'taki ortak değerlerini bombalayan li- derlere Zeugma'yı neden sergilemek istiyor?.. • Ali Sirmen dünkü yazısında soruyon "Siz hiç, bir AJman, bir Fransız, bir Italyan, bir Ispanyol 'Bakan' karısının göğsünde Amerikan bayrağı olan tişört ile topiuluklar karşısına çıkabi- leceğini düşünebiliyor musunuz?" Pekı, neolmuş?.. Maliye Bakanı Kemal Unakrtan'ın eşi Ahsen Ha- nım göğsünde ABD bayrağı olan tışörtüyle orta- lıktasalınıyormuş... Şaşılacak ne var bunda?.. Sayın Bayan Unakıtan göğsünde Türk bayrağı olan tişört mü giysındi?.. • Rauf Denktaş ın işı zor. Bugün dünyanın her köşesinde terör korkusu ve eylemi yaşanıyor; Amerika, Avrupa, Balkanlar, Su- riye, Irak, Filistin, Afganistan, Türkiye, vb... Hiçfarketmiyor.. Ispanya kan ağlıyor.. Herkes soaıyor: - Bugün sıra kimde?.. Güvenli, sakin, korkusuz yaşayan ülkelerin ba- şında Kıbns geliyordu... 1974'ten bu yana Kıbns insanı, Rum'u veTürk'ü güvencedeydi, insan haklannın en başında gelen "yaşam hakkı" Ada'da geçerliydi, çünkü Yunanis- tan'ın desteklediği terörün köküne kibrit suyu ekil- mişti... Kıbns bir barış adasıydı... Peki, AB ıle ABD'yi ne dürttü de Kıbrıs birden- bire "acil" bir soruna dönüştü?.. Denktaş'ın ışi zor!.. Kıbrıs'ı kendisi mi verecek, yoksa işi AKP iktida- rına mı bırakacak?.. • 3 Kasım seçımlerinde, geçerli seçmenin yüzde 25 oyuyla Meclis'in yüzde 66'sını ele geçirip 5 yıl için koltuğa lök gibi oturan AKP'nin yerel seçime ağırlığını koyması doğaldır; açıklamalara bakılırsa iktidar partisi çoğu sandıkta yüzde 50'yi geçiyor- muş; bufırsatıaltınbirtabaktatakıyyecileresunan- lar kınayaksınlar. Birbirleriyle uğraşmaktan dünyayı göremeyen solculara da maşallah!.. Aydınlanmacılar bir fıkra anlatıyorlar Keyhüsrev, Turan'ı fethetmek için sefere çıkın- ca kimileri demişler ki: - öyle büyük bir ordusu var ki oklarını güneşe doğru attıklan zaman hava karanyor... BirTuranlı yanıtlamış: - Daha iyi ya, biz de gölgede dövüşürüz. ACI KAYBIMIZ Nadide Saylan'ın torunu, Leyla ve Fasih Saylan'ın kızları; Türkan, Turgut, Tuğrul ve Gündüz Saylan'ın kardeşi; Çağlayan ve Çınar Örge'nin teyzesi; ipek, Deniz, Fasih, Sermet, Tarık ve Ufuk Saylan'ın halası; Inci, Nurşen ve Ayla Saylan'ın görümcesi, TURHAN SAYLAN (AİLENİN ZARAFETİ) 19 Mart Cuma günü vefat etmiştir. Cenazesi, 20 Mart Cumartesi günü (bugün) ikindi namazında Üsküdar, Karacaahmet Mezarlığı içindeki Şehitlik Camisi'nden kaldırılacak ve Karacaahmet Aile Mezarlığı'na defnedilecektir. AİLESİ BAŞSAĞUĞI Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin değerli Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan'a, kardeşi TURHAN SAYLAÜhn kaybı nedeniyle başsağlığı diliyor, acısını paylaşıyoruz. ÇYDD Genel Merkezi ve Tüm Şubeleri
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear