25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 7 KASIM 2004 PAZAR 14 JvUJ-jJ. LJ-K kultur@cumhuriyet.com.tr Şiirinlerinde boğuntuyu yerle bir eden, umutsuzluğu umuda dönüştüren bir şairdi Müştak Erenus; insanın şairiEKBERKUL Müştak Erenus, insanın şairidir. Peki, insanın şairi deyince anlama- mız gereken nedir? Kimdir? Ne yapar? Çok geriye gitmeye gerek yok. Burjuvazinin son birkaç yıl- da roman, şiir adı altında piyasaya sürdüğü ürünlere bakın. Sanatçının nasıl bir çıkmaz sokağa sürüklen- diğini göreceksiniz. Bu sokakta tek değer var. O da çok satmak. insanın yaşama ira- desini güçlendiren tek bir ürün yok. Ne var? Boğuntu, hiçlik, yalnız- lık, umutsuzluk... Bugün yaşadı- ğımız dünyada milyonlarca insan, kendisine değişik kanallarla daya- tılan bu ürünlerin tüketicisi duru- munda. Star olma isteğinin içine sıkıştı- nlan sanat, bu yolda yalnızca birey- selliğin sergilendiği bir alana indir- genir. Var olan çarpık yapılanmay- la hiçbir sorunu olmayan sanatçı, oluşturduğu yapıtlarla çok satma- nın koşulunu da yerine getirmiş olur. Öznel, nesnelmiş gibi göste- rilir. Boğuntu, umutsuzluk mutlak- laştınlır. Oerçekçl şalr Şimdi soralım. Yaşama emek ver- meyenin söyleyecek sözü olur mu? Hayır! Yaşam, emeksiz hiçbir şey vermez. Emek verilmeyen yaşam yoksullaşır. Boğuntuyu mutlaklaş- tırmak yaşama söz söylemek değil, yaşamın dışına düşmektir. Bu bir sapmadır. însani olanın reddine da- yanan bir sapma. Bakın, Schfflerne diyor: "Doğa- nın çocuğu, yolundan ayrüınca çıl- gın biri olur. Sanaün çocuğu ise ay- kın yolda hiç işe yaramazolur." (İn- sanın Estetik Eğitimi Üzerine Bir Dizi Mektup, Çev. Melâhat Ozgû, MEB Yayınlan, Istanbul, 1990) Müştak Erenus, tam da bu an- lamda insanın şairidir. Yaşama emek vermesiyle! Burjuvazinin oluştur- duğu "değer"leri değer saymama- sıyla, onun yerine insani olanı koy- masıyla insanın şairidir. Sanatın görevsiz olduğu yerde, sanata gö- rev vermesiyle insanın şairidir. Nedir bu görev? Çirkinin güzel olarak gösterildiği, güzelin de unut- turulmak istendiği yerde insana in- san olduğunu anımsatmak. Evet, Müştak Erenus, öbür insana karşı tjoğuk Savaş 'ın en r acımasız olduğu yıllarda, insana "Sana bu karanlık/ Bu gürültü içinde / Ellerimi uzatıyorum..." diyen bir şair. Ne 12 Mart 'ın getirdiği baskıcı ortamda ne de bu baskıcı ortamın pekiştirildiği 12 Eylül sonrasında rüzgânn yönüne >•"" göre îavır , I alanlardandır 1 Müştak f sorumluluğunun bilincınde bir şa- irdir. Bu bilinçle gerçekçi ürünler verir. Bir başına yürüyen değil, in- sana yol arkadaşı olandır. Soğuk Savaş' ın en acımasız ol- duğu yıllarda, insana "Sanabu ka- ranlık / Bu gürültü içinde / Elleri- mi uzatryorum..." diyen bir şair. Ne 12 Mart'ın getirdiği baskıcı ortam- da ne de bu baskıcı ortamın pekiş- tirildiği 12 Eylül sonrasında rüzgâ- nn yönüne göre tavır alanlardandır Müştak Erenus. O, yine "Merhabagünışığı/Mer- haba yeşilinde yaşamayı özlediğim gelin ağaç. / Pembe bulutlardaki güzel kuşlar,/ Dost insanlanm, mer- haba" (Dönüş) demesini bılir. Bir şairin yapması gerekeni yapar. Söz- cük oyunlan yapmadan yaşamın anlaırunı anlatır. Umudu anlatır. "Günü tez kar- şdamak için / Bu güzel yüreğimle / Yann erken kalkacağun" (Nar Ağa- cı) diyen, yüzü insana dönük bir umudu. Peki, her şeyin altüst edildiği, tüm insani değerlerin ortadan kal- dmlmaya çalışıldığı bir dönemde Müştak Erenus neden "Bu güzel yüreğimle / Yann erken kalkaca- ğun" diyordu? Neden bunalmadı? Neden sanatı bireyin açmazlanna indirgemedi? Anlam nerede diye so- rulduğunda "Anlam derinde" diyen bulanık bilinçlerin şiiri anlamsız- laştırdığı yerde, neden karanlığı yırtmaya çalıştı? Neden mi? Çünkü o, var olanla görünüşte var olanı birbirinden ayırmayı bil- di. Bu bilinç, pınl pınldır. Burju- va ideolojisini mutlaklaştırmaz. Müştak Erenus'u gerçekçi şairya- pan da budur. Ancak böyle bir şa- irin şiirinde, gecenin en karanlık anında gün döner, önündeki kalın perdeyi yırtarak yüzünü ışığa çe- virir. "Galile'den bu yana dünya dö- nüyor / Yelkovanlar akrepler on- dan önce / Bu gece bu karanhkta / Kinı uyanıkbilmiyorum / Ama yü- rüyenlervar / Varacaklan yere. / Ge- miler su üstünde / Trenlerin yolla- n belli / Bu durmadan dönen yer- yüzünde / Her saniye punl pınl ye- ni.-" (Güne Dönük Ay Çiçekleri) Umutsuzluğu umuda çevlrmek Şimdi gelelim Müştak Erenus'un insan olma noktasında yerini belir- ginleştiren sorusuna. Soru şu: "Ne yaptim da bugüne dek insanlan- ma / Değişen bu dünya harcına ne kattun?.." (Bir Tanem) Bugün insana unutturulan bu so- ru, Müştak Erenus'un şiirinde çır- kine karşı bir diklenmedir. "Ka- ranhgatürkü" söylemektir. "yürek dolusu binlerle" sevmektir. Bu soru, Müştak Erenus'u yalnız çirkine karşı diklendirmedi. Diren- gen de yaptı. "tnanmakgerekirgü- ne. / Durmayın çaba getirin güne. (...) Gelincikler toprakta gelindir. / İnsanın umudu üısanda. / Gerçek korkmadan sovunur/ Güzelim gü- neş alnında" (Ölmeye Vakit Yok) diyen, insani bir direngenlik. Işte bu direngenliktir Müştak Erenus'un şiirinde boğuntuyu yerle bir eden. Umutsuzluğu umuda dönüştüren, dünyayı yeni baştan kuran. Aşk, sevgilide insani, insanhğı sevmektir. "Bölüşrüğümüzşeyibi- Hyorum" der Müştak Erenus. "Gü- len yüzün / Gözlerin / Sözün ötesin- deki bu aydınlık / Sende üısanlara yeniden kavuşmanın sevincL." (Dö- nüp Yaşamak) Bu, seksen sekiz yıllık yaşamın- da, insani varoluşunu özgürleşti- ren öznenin, sonluluğu kırma aşa- masıdır. Sanatçının günümüze kal- ması, geleceğe kalması budur. "Kal- dığunız yerdeyim / Bir gelin duva- ğı gibi/ Uzak ve yakm..." (Dost) DVD / VCD Vanilar Aslı SELÇUK The Day of the Locust (Çekirgenin Günü)/ Yön : John Schlesinger / Oyn: Karen Black, VVilliam Atherton, Donald Sutherland /1975, renkli, 138 dakika / Paramount-Palermo. Nathanael VVest'in 1935 *te yayımlanan romanından uyarlanan film, 1930'larda altın çağını süren Hollywood'un göz kamaştıran parlaklığının, çekiciliğinin içinde banndırdığı çöküşü, yozlaşmayı, doymazhğı, acımasızlığı başanyla yansıtıyor. Eski bir vodvil oyuncusunun yıldız olma düşleriyle dolu güzel, dengesiz kızı Faye Greener'ın tüm çabalan da figüranlıktan öteye geçemez. O da babası gibi kaybedendir, tek kurtuluşu olan Todd'un aşkını da geri çevirir. Ünlü Paramount Stüdyolan'nda sanat yönetmenliği yapan duyarlı, idealist Todd Hackett salt paraya odaklanmış sinema endüstrisinin çürümüşlüğü, ahlak dışılığı karşısında daha fazla dayanamaz, sonunda insan kıyma makinesi Hollywood'du terk eder. Platin saçlı yapma güzellerin, horoz dövüşlerinin, çılgın partilerin, sahte ilişkilerin, gösterişli yaşamlann ardındaki kınk düşlerin yer aldığı 30'lann Amerikası'ndaki insanlar filmlerin gerçekdışı düşselliğine ve kilisenin kurtancı çağnsına sığınmışlardır. Tüm oyunculann eksiksiz performanslar sunduğu bu çalışma Hollyvvood'daki yitirenlerin uğradığı durumlan da yansıtan yetkin bir dram. ••• Calendar Girls (Takvim Kızlan) /Yön : Nigel Cole / Oyn: Helen Mirren, Julie Walters / 2003, renkli,108 dakika / Buena Vista- Tiglon. Gerçek yaşamöyküsünden aktanlan filmde küçük bir Ingiliz kasabasındaki kadın örgütünün on iki sıra dışı üyesinin enerjileri, cesaretleri, olağanüstü başanlan espirili bir anlatımla karşımızda. Arkadaşı Annıe'nin kocası John kansere yenilince p i , r •' j Chris, John'un vasıyetini yerine getirir. ^-^ıU:N0/\|^Opf A Annie'yle Chris başta olmak üzere orta • * "'"'•.• K V ı V , ,.. / yaşlannı geride bırakmış on iki çekici J*-••4/ kadın, örgütlerinin geleneksel takvimine f*j çok özel pozlar verme kararı alıp en radikal deneyimlerini yaşarlar. Geleneksel yaklaşımlar içerisindeki ölçülülüğü de T . İcoruyarak giriştikleri bu atılımla bu f / hoş hanımlann kendilerine olan güvenleri daha da pekişir. Harika girişimlerde bulunan. kanser hastalannın tedavisi için yanm milyon sterlin toplayan, gerçek kahramanlarla ilgili bu sevimli, duygu dolu, eğlenceli komedinin Özel Bölümler'i de çok zengin: Ingiltere'de 1915'te kurulan Kadın Enstitüsü'nün tarihçesi ve işlevi, gerçek takvim kızlan duygu ve düşüncelerini aktanyorlar, set görüntüleri, yaratıcı ekibin anlatımıyla filmin iletisi, çalışma ortamı, ilk gösterim, çıplaklar takviminin doğuşu, çıkarılmış sahneler yer alıyor. Tiirk sanatçılar Berlin'de • Kültür Serevisi - Spanvasser HQ'da Vasıf Kortun'un küratörlüğünü üstlendiği 'Placebo Etkisi' isimli sergjde, sanatçı Serkan Özkaya ve Ahmet Öğüt'ün 'On Bir Karpuz Taşıyan Türk Anıh' başhklı yapıt Berlinlilerle buluşuyor. Sergi tıpta çokça kullanılan ve ilaçla tedavi arasındaki ilişkiyi sorgulayan bir yaklaşımın adından esinlenerek düzenledi. Eylül ayında Garanti Platform Güncel Sanat Merkezi'nde sergilenen heykel, Berlin'den sonra şubat ayında Belgrad Çağdaş Sanat Müzesi'nde, nisan ayında ise Helsinki Şehir Müzesi'nde sanatseverlerle buluşacak. 'Bir Ingiliz, bir Japon, bir de Türk' diye başlayan bir fıkradan yola çıkılarak yapılmış olan heykel îstanbul'da sergilendiği dönem tarhşmalara yol açmıştı. HoHyvvood korsana karşı • Kühür Servfai - HoHyvvood stüdyolan, internette korsan film alışverişi yapan kimseleri dava edeceğini bildirildi. Amerikan Sinema Derneği, internet ortamında yasadışı yoldan film indirenler ve gönderenler aleyhinde 16 Kasun'dan itibaren Amerikan mahkemelerinde çok sayıda dava açılacağını belirtti. Dernek Başkanı Dan Glickman, film kaçakçılığının, 110 yıllık sinema tanhınde en büyük tehdit olduğunu, Amerikan sinema sanayisinin yılda 3.5 milyar dolar zarara uğradığını ve müzik sanayicilerinin yaptığı gibi internetteki yasadışı film işlemlerini adalete havale edeceklerini belirtti. 'Testere' ikinci kez kesecek! • Kültür Servisi - ABD'de gösterime girdiği ilk 3 günde 18 milyon dolarlık hasılat elde eden 'Testere' (Saw) filminin yapuncılan devam fıbni için koüan sıvadı. Filmin genç yaratıcılan, senarist Leigh Whannell ve yönetmen James Wan, devam fılmini de Tvvisted Pictures'ın yapımcılığında gerçekleştirecek. îkili, filmin çekimlerini şubat ayında gerçekleştirip filmi 2005'in Ekim ayında gösterime sunmayı düşünüyor. 'Testere', ülkemizde ABD ile aynı zamanda vizyona girmiş; bizde pek başanh olmasa da ABD'de büyük başan elde etti. KULTUR • SANAT www.perareklam.com.tr • (0212) 293 89 78 MR mum SMUUES rtuü MOT^SİKLETSS « V^ EE GUNLUGU GAELGARCIABERNAL ROORIGO DE LA SERNA MtAMAESTRO (^) 2004 CANNES FİLM FESTTVALİ (**) AÇILIŞ FtL-VIİ "ALMODÖVAR YİNE DÖRT DÖRTLÜK" Eagin ERTAN / Aktüel birPEDRO ALMODÖVAR filmi Kötü Egitiın -«l- (293 24 66) 12:00 -14:15 • 15:30 • 16:30 -1730 -18-30 -'9:30- 21:00 İ337 74 00) 11.15 -13:*5 • 15:15 -17:15-19:15-2130 Çe^netöy UmttgoU BtyMa ;642 K61.ı 13:15-15.15-17:15-19:15-21:15.0X1 22:30 nızadeCt^ltol Spectrum 14 :65' 33 30ı 22 ' ma • IKK?» m- svu •• «M -»l O O O î İ Îİ ilanlarıruz için 01)1191 S9 18 2004 Cannes Fılm Festivali ATÖLYE 22 KASIM'DA BAŞLIYOR Mario Levi üe yazarak yaratmak www.chanfierfilitH.cora mw.machucacine.cl 9 Atamia* CAOTOL SPECTRUM 14 Bayrampa^COŞKUNSABAH feyoğluCMEMAJECTIC AnlaraKlZIURMAK i m (6SI33 3O) (61314 77) (244 97 07) (425 53 93) achucaBİR«DHSWOODFİIMİ 11:00 11:15 12:00 12:00 17:00 14:15 14:15 19:15 19:00 16:30 21:30 18:45; 21:00 o » o ilanlarınız için 0111293 89 o o o Kültür Servisi - Pi Artvvorks Çağdaş Sanat Merkezi 22 Kasım'dan başlayarak Mario Levi'nin düzenlediği 'Yazı Yaratımı' atölyesıne ev sahipliği yapıyor. Kalemi elinize almaya, yazarken de içinizdeki derinlikleri keşfetmeye yönelik söyleşi ortamında gerçekleştirilmesi amaçlanan 'Yazı Yaratımı' atölyesi, öncelikle insanın kendisini yazıyla nasıl anlatabileceğini gösteriyor. Yazı ile yolculuk Mario Levi yazı serüvenini şu sözlerle açıklıyor; "... O Hitit tabletine o yazıyı yazan, adını artık bilemediğimiz o yazar da bu gerçegin ayırdındaydı, o kitaplan yazanlar da... Yazı bir eşiği aşmak demekti, bunlar düşünüldüğünde. Binlerce>ıl öncesindeki o tabletle karşı karşıya kalmak sizi heyecanlandırmıyor mu? Beni heyecanJandımor. Dahası bu heyecan yazma eyleminıi anlamlandırıyor. Ben kendimi bir 'tabletçi' olarak görmek istiyorum çünkü. Her şeyin, ama her şeyin, er ya da geç öleceğini, yok olacağını bilsem de... 'Yazı' bir kendini arama ve keşfetme serüveni de aynı zamanda. Bunu bir yazı'nın yoluna çıkûğınızda daha iyi antayorsunuz, hissediyorsunuz." (Pi Artworks Çağdaş Sanat Merkezi Muallim Naci Cad. NO: 25 Ortaköy - Istanbul 0 212 236 68)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear