25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 7 KASIM 2004 PAZAR 12 PAZAR KONUGU Portekiz Meclis Başkanı Mota Amaral y la Türkiye 'nin AB üişkilerini konuştuk S Ö Y L E Ş İ : LEYLA TAVŞANOĞLU leyla.tavsanoglu@ cumhuriyeteom.tr Türkiye, AB 'nin 17 Aralık zirvesine tam bir seferberîik içinde hazırlamyor. Bir yandan AB başkentlerine, gerek hükümei yetkilileri, gerekse de sivil toplum örgütlerinin çıkartmalan sürerken Avrupalı yeîkililerin ülkemizi dahayakından tanımak amacıyla yaptıklan ziyaretler de sıklaşıyor. Hükümet, ramazan, bayram seyran demeden gruplar halinde Avrupalı şahsiyetleri Boğazda rakıh balıklı sofralarda ağırlama hazırhğı içinde. Amacımız adamları her anlamda sarhoş edip gözlerini boyamak mı ne? Şaka biryana, kolları sıvamış, hedefe kilitlenmişiz. Buyoğun çalışma ortamında Portekiz Meclis Başkanı Mota Amaral da Ankara ve Istanbul 'a geldi. Türkiye 'ye AB üyeliği için bol destek vaat etti. Hatta Boğaz'da ızgara lüferyeyip rakı da içti. Amaral la bu sıkışık çalışma ve hafıften turistik gezisi sırasında bir araya geldik. Amaral konuşmamızda Avrupa 'nin, Türkiye 'siz hiçbir zaman küresel bir güç haline gelemeyeceğini söyledi. Türkiye'ninüyeliğiAB çıkanna-Sizin, 1970'liyıllarda Portekiz'in, AB'nin o zamanki adıyla AET'ye girmesi için büyük ça- ba harcadığınızı biliyoruz. Bunu neden istediniz? AMARAL- Ülkemin ve ülkemin özerk bölge- leri olan Azor ve Portekiz'e bağlı öbür takımada- lann Avrupah kımliği kazanmalarını istiyordum. Bu amaçla da Azor Adalan Başbakanı'yken çok çahşnm. Avrupa dinamikleri ülkem için çok önem- liydi. Üstelik Avrupa'nın çok uzağındaki bu ada- lann Avrupalı kimliğe kavuşmalan gerekiyordu. 1981'de Kanarya Adalan, 1984'te Azor Adalan ve 1991 'de de bütün adalan kapsayan Avrupa Ada- lan Konferanslan'nda genel raportör olarak görev aldım. Bu konferanslar Avrupa adalan için özel Av- rupa politikası oluşturulmasını hedefliyordu. So- nuçta bunlann hepsi başanlı sonuç verdi. - AB Anayasası 'nın Roma 'daki imza töreni sizin Türkiye'de olduğunuz tarihlere rastladu.. AMARAL - Türkiye tarihte, coğrafi konumu bakımından Roma Imparatoriuğu'nun bir parça- sı da olmuştu. Yani, Doğu Roma ya da Bizans Im- paratorluğu, Anadolu topraklannı da içermişti. Bugün biz Avrupa olarak yine Roma Imparator- luğu dönemine dönüyor ve doguya ve kuzeye doğ- ru genişliyoruz. Tanhte bir tek Almanlar Romalı olmaya karşı direnmişlerdi. Uzun sözün kısası bu- gün gerçekten tarihi bir gün yaşıyoruz. Üye ülkelerln dlrenmeleri - Avrupa Anayasası imzalandu Amayedi üye ülke daha sonra kendi ülkelerinde bu anayasa- yı halk oylamasına sunacaklar. Bu ülkelerden biri de Portekiz, Bu referandumlardan biriya da ikisinde sonuç "Hayır" çıkarsa ne olacak? AMARAL - Olabilir. Geçmişte, Maastricht ve Nice anJaşmalan sırasında bu deneyimleri yaşa- dık. Önce *Hayır"Iar çıkmadı degıl. Sonuçta da herkesten "Evet" oyu çıkana kadar referandumlar yenilendi. Böyle önemli konularda insanlann fi- kirlerini almak son derece demokratik bir yön- tem. Böylece bütün insarılar AB'nin buyeni inşa- sına hep birlikte katkıda bulunacaklar. Bu da olum- lu sonuçlar verecektir. Hiç kuşkusuz üye ülkele- rin içinde kimi direnmeler olacaktır. Avrupa Ana- yasası Anlaşması bir gelişimi simgeliyor. Bu, ay- nı zamanda herkesin tek tek hakkını da içeriyor ki çok önemli. Doğaldır ki birliğin bu yeni oluşum- da işlerliğiyle ilgili kaygılar ve kuşkular olacaktır. Diyelim ki referanduırdann bir kısmında "Ha- JTT" çıktı. O zaman birlik olarak bir süre Nice An- îaşmasf nın kurallannı uygulayacağız. O arada da "Hayff" oyu veren ülkelerin kamuoylannın fikir- lerini nasıl değiştirebileceğimizin yöntemlerine bakacağız. AB çok etkileyici dinamıklere sahip. SürekJi bir evrim içinde. Hatta zaman zaman çok hızlı bir evrirrü tamamlıyor. Şöyle söyleyeyim: Bir anlaşma daha yeni imzalanıp ha^ata geçirilirken hemen ardından yenisi geliyor. Ote yandan, Ber- lin Duvan'nın yıkılmasıyla birlikte Avrupa üste- sinden gelmeyi gerektiren çok ciddi birtakım me- selelerle karşı karşıya kaldı. Bu meselelere karşı da yeni çözümler üretmeye gereksinimimiz vardı. Yollar ve kuraliar açık -Berlin Duvanyıkıldıktan sonra Avrupa'nın karşılaştığı meseleler genişleme ve derinleşme miydi? AMARAL - ÖncelikJe genişleme, sonra da de- rinleşme. Berlin Duvan yıkıldığı sırada A\Tupa'nın durumunu size hatırlatmak istiyorum. O dönem- de Avrupa Topluluğu 12 üyeden oluşuyordu. 15 üyeye geçiş 1995'te Avusturya, Finlandıya ve Is- veç'in kahlımıyla oldu. Berlin Duvan'nın yıkıl- masıyla doğrudan ya da dolayh altında bulunduk- lan Sovyet egemenliğinden kûrtulan ülkeler hemen AB ve aynı zamanda da NATO üyesi olmak iste- diklerini beyan ettiler. 1990'larda da artık AB olan Avrupa Birliği, kendisıyle aynı ilkeleri ve aynı he- defleri paylaşan ülkelere ve insanlara kapıJannı ka- patamazdı. Bu da en dogru yaklaşımdır. Bizler özgürtoplumlanz. AB projemiz özgürlüğün bir ürü- nüdür. Dolayısıyla özgür iradesiyle kim AB'ye katılmak isterse içeri alınmalıdır. Yollar ve kural- iar açık ve nettir. Bize yeni katılan herkes de bu kural ve yollara ayak uydurmak zorundadır. - Peki, 25 ülke liderinin imzaladığı bu anaya- sa sizcegenişlemeninyanısıra AB'nin derinleş- MOTA AMARAL 1943, Portekiz'e bağlı otonom bir bölge olan Azor Adalan doğumlu. Yükseköğrenimini Lizbon Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde tamamladu Master derecesini ekonomi ve sosyal bilimler dalında aldu Dikiatör Salazar'tn baskıcı rejiminden demokrasiye geçiş sürecinde gerekli reformlann hayata geçirilmesine çalışan ve kendilerine "Liberaller" adını veren birgrupgençle birlikte 1969'da Portekiz Parlamentosu 'na girdL Kırmızı Karanfiller Devrimi 'niyaşadı. Portekiz 'in yeni anayasasmı hazırlayan komisyonun üyeleri arasında yer aldu Azor Adalan Sosyal Demokrat Partisi 'nden bölgenin başbakanı seçildL Ancak Ulusal Parlamento 'ya seçilmeye de devam etti Ancak anayasa gereği bölge başbakamyken parlamento üyesi olma hakkını kullanamadu 1995'te Azor Adalan Başbakanhğı'ndan istifa ederek parlamento seçimlerine katıldu Yine milletvekili seçildL Aynca Parlamento Başkan Yardımcısı görevini de üstlendL 2002'den beri de Portekiz Parlamento Başkanu mesini de sağlayacak mı? AMARAL - Sağlamasını diliyorum. - Bazı üye ülkelerin bunapek de sıcak bakma- dıklarını biliyoruz... AMARAL - Biliyorsunuz, AB içinde çok fark- lı toplumlar var. Bunlann farkJı yaklaşımJarı ol- ması da doğal. Ama anayasa anlaşması, AB'nin daha rahat bir biçimde işlevini sürdürmesini sağ- layacak. Şimdi yeni bazı değişüdikJer uygulanıyor. Örneğin, AB KJomisyonu'nun oluşumu. Bu da ge- nişlemenin bir sonucu. Komlsyon 15 Kasım'da görevde - Peki, sizin gibi Portekizli olan AB Komisyonu Başkanı Barrosso 'nun, tepkialınca komisyon lis- tesini geri çekmesini nasıl karşıladınız? AMARAL - Ben aynntılan bilmiyorum. Ama şunu söyleyebilirim: Barrosso listeyi geri çekmek- te haklıydı. Çünkü komisyon Avrupa Parlamen- tosu'ndan çok güçlü biçimde destek almalıdır. Barrosso, şimdi Avrupa Parlamentosu içinde da- ha geniş bir yelpazenin desteğini alma arayışı içi- ne girmiştir. Böylece AB Komisyonu'nda faridı siyasi akımlar daha geniş bir yelpazede temsil edi- lecektir. Komisyonda üye ülkelerden çok yüksek mtelikli kişilikler bulunmaktadır. Ama komisyo- nun etkili ve etkin çahşabihnesi için de AP'nin des- teğine sahip olması gerekir ki bu da AB içinde ye- ni bir yakiaşımdır. Dolayısıyla yineliyorum. Bar- rosso bu karan almakla çok akılcı davrandı. Yeni komisyon 15 Kasım gibi göreve başlayacak. Barrosso, AB'nin genışlemesini ve derinleşme- sini her zaman destekleyen bir ülkenin bir süre baş- bakanlığım yapmıştır. Dolayısıyla hem yeni üye- lere hem de aday ülkelere çok sıcak bakmaktadır. Bu söylediklerim Türkiye'yi de ılgilendiriyor. - Siz Ankara'da TBMM Başkanı Bülent Artnç'la görüştünüz. Arınç daha sonra Porte- kiz 'in, Türkiye 'nin AB üyelîğînitamamıyla des- teklediğinisöyledi AB 'nin bazı elitleri Türkiye'nin üyeiiğinepek de sıcak bakmaz, hatta ikili oyun- lar oynarken Portekiz neden Türkiye'ye bu ka- dar destek veriyor? AMARAL - Portekiz, her zaman AB'ye, Avru- pa'nın bütün insanlannı, halklannı kucaklaması ge- reken bir birlik olarak bakmıştır. Portekiz Türki- ye'nin AB'ye üye olmak istemesini, öteki üye ül- kelerden belki de daha kolaylıkla anlamıştır. Çün- kü Portekiz Avrupa'nın ötekı köşesindeki bir ül- kedir ve ortasındaki ülkelere yaJdaşımı da çevre ülkelerinkine benzemektedir. Türkiye ise A\Tupa'nın tam karşı köşesindedir ve birliği doğuya doğru genişletmektedir. Orta Asya'daki önemli ülkelerle diyalog ve işbirliği içındedır. Nüfiısunun çoğunluğu Müslüman ol- masına karşın laik, demokratik bir ülkedir. Bu da saygıyla karşılanması gereken bir gerçektir. 11 Eylül ve küresel terorizmin yol açtıkJanndan ve Islam köktendinciliği tehditlerinden sonra ve me- deniyetler çatışmasının yarattığı tehlikeyi de göz önüne alırsak Türkiye'nin rolü daha da önem ka- zanır. Bakın, Fas'tan Endonezya'ya, bu dünyada kalabalık Müslüman nüfusa sahip ülkeler var. Bu ülkelerin insanlan ıstikrar firsatlan yakalamak is- tiyor. Aynı zamanda güçlü bir demokrasiye sahip olan Türkiye, AB'ye bu alanlarda önemli yardım- larda bulunabilır. Bu saydığım nedenlerden, Tür- kiye'nin AB'ye üye olması sadece Türkiye'nin değil, AB'nin de çıkannadır. Türkiye AB kapısını vuran bir dilenci kesinlik- le değildir. Birlik içinde böyle düşünenler çok ya- nılırlar. Türkiye AB'ye genişletilmiş bir coğrafya, nüfusun gençleşmesini getirecektir ki bu gençleş- me AB için çok önemlidir. - Sizin bu görüşünüz Almanya ve Fransa 'nın yaklaşımlartyla çelişiyor. \üfusun çoğunluğu- nun Müslüman olması bu iki ülke açısından Türkiye için handikap olarak görülüyor... AMARAL-Bu tür bir yaklaşımbence doğru ola- maz. Türkiye çok çeşitli yüzlere sahip bir ülke. Ki- mileri Türkiye'ye bakarken yıllarca önce Avrupa'ya çalışmaya gelen, yoksul Türk göçmenleri görüyor- dur. Bugün Türkıye ekonomisinde çok güçlü di- namiklervar. Ülkeye yabancı yatınm hızla giriyor; Orta Asya'daki Türki cumhuriyetlerle sıkı ilişki- leri var. Bu ülkelere yatınm yapıyor. Türkiye'nin dostu - İran 'la da bu tür ilişkileri başladu.. AMARAL - Petrol 21. yüzyılda bütün dünya ül- keleri için hayati önemi olan birenerji kaynağı. Ta- bii ki Türkiye'nin iki yüzü var. Birisi daha çağdaş, öbürü de biraz daha muhafazakâr. Ama nüfusu- nun büyük kısmı genç. Bu genç nüfus gözünü dünyaya çağdaşlıkla aç- tı. Türkıye'de siyasi liderlerin desteği de bu çağ- daşlık hedefıni güçlendirdi. Bu vizyonun, tarihsel misyonundan da kaynaklandığı için sizin gazete- nizde de olduğunu biliyorum. Ben buraya Türki- ye devletinin resmi davetlisi bir yabancı olarak geldim. Ama geriye, Türkiye'nin bir dostu olarak dönüyorum. Bugün Türkiye'de, MustafaKemal'in ülkeyi modernleştirme projesinin 21. yüzyıl ger- çekleriyle bağdaştığını görüyorum. AB 'ye girmek Türkiye'yi özgürlük, insan haklan, demokrasi, ekonomik, kültürel ve toplumsal gelişim alanlan- na demirliyor. Bütün bunlar Türkiye'ye çok yar- dımcı olacaktır. TÜRKİYE ZENGİNLİK KATAR - 1yi de özellikle Alman Hıristiyan demokratlann Türkiye 'nin nüfusunun çoğunluğu Müslüman olduğu için hiçbir zaman Avrupalı olamayacağını söylemeleri bir çeşit medeniyetter çatışmasına yol açmaz mı? AMARAL - Bu yanlış bir yakJaşım. Demin dediğim gibi Türkiye nüfusunun çoğunluğunun Müslüman olması Avrupa'ya kültürel zenginlik katar. Avrupa dünyanın en geniş ekonomik birliği haline geldiği şu süreçte bunun gereklerini de yerine getirmelidir. Yaptığımız işlere bakarsak biz dünyanın en büyük politik birliği, global bir aktör ohnak istiyorsak Türkiye'yi birliğimize dahil etmeliyiz. Ancak bu şekilde medeniyetler çatışması karabasanını savuşturmuş oluruz. -Kimüeri, Türkiye'siz Avrupa'nın hiçbir zaman stratejik bir güç olamayacağını savunuyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? AMARAL - Buna katılıyorum. Demin Türkiye'nin AB'ye coğrafi genişleme, demografik, stratejik güç getireceğini söylemiştım. Caydırıcı unsur - Ya askerigüç? Avrupa Türkiyesiz o çok istediği orduyu kurabilir mi? AM4RAL - Ben Türkiye'nin daha çok banşçı fırsatlanndan söz etmeyi yeğlerim. Ama doğru. Toplumlanmızın karşı karşıya kalabilecekleri tehditlere karşı da yeterli bir ordu caydıncı unsur olacaktır. - Türkiye'nin 17Aralık'ta müzakere tarihini açık uçlu olarak alacağı, bu müzakerelerin yıllarca sürebileceği söyleniyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? AMARAL - Bu bir diplomasi sorunudur. Mutlaka ev ödevi iyi yapılmalı, gecikmeye yol açılmamah. Türk yetkililer, her zaman karşı tarafin sorduklanna zamanında yamt vermelidirler. Bu da Avrupa tarafina müzakereleri sürdürmeleri için bir baskı unsuru olur. Portekiz'le AET'nin müzakereleri neredeyse dokuz yıl sürdü. Bundan yılmamak lazım. AB Komisyonu'nun raporunu okudum. Bazı ifadelerin, Türkiye'nin AB üyeliğini eleştirenleri yatıştumak amacıyla kaleme alınmış olduğu dikkatimi çekti. Ama biz Portekiz olarak Türkiye'yle müzakerelerin başlablması için elimizden geleni yapacağız. Aralıkta Portekiz Başbakanı Türkiye'ye gelecek. Ve Portekiz hükümetinin desteğiyle ilgili iyi haberler getirecek. Bu arada, döner dönmez de Başbakanımıza Türkiye'deki temaslanmdan ne kadar mutlu olduğumu anlatacağım. Ankara'dan sonra Istanbul'da da TÜStAD, Marmara Grubu Vakfi ve buradaki bazı Portekizli yatınmcılarla (Bank Europa) görüştüm. Bütün bu temaslanmdan bu harika ve kültürel açıdan çok zengin ülkenin gerçek resmini görme imkânını elde ettim. Türk lezzett - Ülkemizin çok güzel olduğunu ve geriye bir Türkiye dostu olarak döneceğinizi söylediniz. Boğaz'da balık ve rakı keyfi de yaptınız mı? AMARAL - Evet. Çok güzel bir balık lokantasında Jüfer yedim. Orada da padişahlann, lüferin sadece yanağmı yediklerini öğrendim. - Siz de mi aynı şeyi yaptınız? AMARAL - Balığin bütünüyle birlikte yanağmı da yedim. Inamlmaz bir şey. Çok lezzetliydi. Isterseniz buna Türk lezzeti diyelim. (Ama tngilizce Turkish delight dediği için lüferin yanağı acaba lokum niyetine de yenebiliyor mu?) Bir de dikkatimi Galata Köpriisü üzerinde pek çok kişinin balık tutması çekti. Marmara'da hâlâ bu kadar çok balık var mı? TURBANLILAR OKULDAN ATILDI Fransayasada ısrarlı PARİS (Cumhurh et) - Fransa'da okullarda ara- lannda türbanın da bu- lunduğu dini sembollerin yasaklandığı laiklik ya- sasına aykın hareket ede- rek türban takan 4 müs- lüman kız öğrenci ile sa- nk takan 3 Hint asıllı Sih erkek okuldan atıldı. Fransa Cumhurbaşkanı Jaques Chirac. u laikMk \asasindan taviz verihne- yeceğüü" açıklamıştı. Paris yakınlarındaki Bobign banliyösünde eğitim gören Hint asıllı 3 erkek öğrenci, okul yö- netiminin uyanJanna kar- şın sanklannı çıkarma- dıkJan gerekçesiyle di- siplin kurulunun karany- la okulla ilişkileri kesil- di. Hint asıllı öğrencile- rin avukatı, karara itiraz için temyize başvuracak- lanm açıkladı. Fransa'nm doğusunda- ki Alsace bölgesinde, yi- ne derslere başörtüyle gir- mekte ısrar eden 4 Müs- lüman laz öğrencinin de okulla ilişkisi kesildi. Fransa'da geçen ekim ayında türbam çıkarmayı reddeden toplam 5 kız öğ- renci ile 3 Sih erkek okul- dan atılmıştı. 9 Fransız askerinin öldürülmesinin ardından Chirac 'vur' emri verdi. BMacil toplantıya çağrıldı Ffldişi SahilTiKİe gerghdik ABIDJAN(AA)-Eski Fransız kolonisi olan Fildişi Sahili hükümetinin ükedeki gerilla- lann kalesi Bouake kentine düzenlediği ha- va saldınsında 9 Fransız askeri ve 1 ABD yurttaşı öldü, 23 Fransız askeri de yaralan- dı. Operasyon AB ile Fildişi arasında "sa- vaşa" dönüşürken Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi acil toplanüya çağnJdı. Fransa Cumhurbaşkanı Jacques CWrac, or- duya Fildişi ordusuna ait uçaklann imha edibnesi emrini verdi. 'Yaniı;lıkla vuruldu' Fildişi ordusundan bir yetkili, hava sal- dınsının Fransız askerlerinin bulunduğu bölgenin yakmmdaki bir gerilla üssünü hedef aldığını ve 'Ş'anhşhkla" yapıldığmı açıkladı. Ancak Fransa, saldından hemen sonra Fildişi Sahili ordusuna ait iki bom- bardıman uçağı ve birhelikopteri tahrip et- ti. Bölgeye 3 tane Mirage Fl tipi savaş uçağı gönderen Fransa, Fildişi Hava Kuv- vetleri'ne ait helikopterlerin bulunduğu yeni başkent Yamoussoukro'daki üssün bombalandığını bildirdi. Fransa Savunma Bakanı Michele Alüot-Marie, Chirac'ın verdiği emir üzerine sürecin başladığım açıkladı. Fransa aynca 300 askerden olu- şan iki askeri birliği bölgeye gönderdi. Evler yaflmalandı Gerginlik sokaklara da yansırken Fildişi başkenti Abidjan'da Fransa karşıü gösteri- cilerin Fransızlara ait 50 evi yağmalayarak ateşe verdiği aynca Fransızlara ait 5 okulun ateşe verildiği bildirildi. Fransa ve Birleş- miş Milletler'in eski bir Fransız kolonisi olan Fildişi Sahili'nde 10 bin kadar banş gü- cü askeri bulunuyor. AB sahlplendl Yaşanan gerginlik üzerine BM Güvenlik Konseyi acil toplantıya çağnlırken AB Or- tak Savunma ve Politika Yüksek Temsilci- si Javier Solana, AB ile Fildişi Sahili ara- sındaki durumun gergin olduğunu açıklaya- rak Fildişi'ni, "BMGüvenlikKonseji'ninka- rarlannı" ıhlal etmekle suçladı. AZERBAYCAN: TARİHİ GELİŞME Bütçedesoylanm yok BAKÛ/ERtVAN(AA)- Ermenistan hükümetinin 2005 yılı bütçe tasansında, geçen yıldan farklı olarak "soykırıın'' savlanyla ilgi- li maddenin yer almadığı bildirildi. Arminfoajansı- mn haberine göre tasanda "hükümetin dış politika önceJikleri arasında Tür- kiye ile iüşküerin düzeltil- mesi, İran ve Gürcistan ile ibşkUerin gdistirümesinin yer aJdığı'" ifade edilerek, Erivan'ın bölgesel politika- sının da "ülke güvenliği- nin sağtanmasL, bölgede is- tikrarvedemokrasiııinko- runması" olduğu kayde- dildi. Ermenistan'ın daha önceki bütçe görüşmele- rinde soylanm iddialan- nın Türkiye'de tanınması yönündeki politikanın net olarak belirtildiğini ıfade eden gözlemciler, "ülke güvenüğinin sağlanması" maddesinin soykınm id- dialannın tanınmasıyla bağlantılı olduğunu anım- sattı. Azerbaycan gazete- leri ise bu gelişmenin tari- hi bir karar olduğunu sa- vunarak "Erh'an'ın, soy- kınnun uluslararası alan- da tanınmaa koousunu dış politikasından çıkardığı" düşüncesini öne çıkardı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear