25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 OCAK 2004 PAZAR CUMtlURlYEr SAYFA 17 BaytaTm kürek çekerkaı çtkmtyordur! Bektrcmik posta: denizsojn©cumhuriyetconı.tr Tef: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212,512 44 97 - Tayyip, basına çatmış.. "Kargayı beslerken düsünecekti!" YanıtAKP'li Hüsrev Kutlu'nun, TBMM'de mareşal ünrformalı Atatürk resminden ve askerden rahatsızlığını dile getirmesinden sonra CHP Genel Başkanı "Bunlar nereden cesaret alıyoriar" demişti ya, Ayşe Meral, "Bir vatandaş olarak Baykal'ın sorusuna yanıt vermek istiyorum" diyor "Bunlar, Atatürk'ün kurduğu parti CHP'de, Kemalizm ruhunun, Atatürk düşüncesinin can çekişmesinden cesaret alıyoriar. Baykal'ın yapıcı muhalefetinden güç alıyoriar. Baykal'ın şeyh Edebali solculuğundan cesaret alıyoriar. Muhalefet partisi IJderinin yaptğı muhalefetin, TBMM'de muhalefete aynlan salondaki konuşmalarta sınıriı kalmasından; işçinin, çiftçinin, memurun, üniversrtelerin yükselen sesine, mücadelesine, laik Türkiye Cumhuriyeti'ne sahip çıkmak için Anrtkabir'e yürüyen, kuvayı milliye ruhuna, Atatürk'ün kurduğu partinin öncülük edememesinden cesaret alryoriar." S oytarının, Ana Britannica'ya göre "Yaygın toplumsal ve ahlaki değerleri alaya alarak çevresindekileri eğlendiren, deli veya aptal 1 görüldüğü için yüksek sınıftan kişilerle bile alay etmesıne göz yumulan kişi" olarak tanımlandığı- nı anlatıyor Mengüç Oran ve şöyle diyor: "Mısır'da firavunlar döneminden 18. yüzyıl ortalan- na, Meksika'daki Aztekler'den ortaçağ Avrupa saray- lanna kadar çok çeşitli dönem ve topluluklarda soyta- nlığı meslek edinenlere rastlandığını görüyoruz. Sa- rayların yanı sıra 12 ıle 15. yüzyıl arasında soylu aile- lerin evlerinde de soytarılar bulunurmuş. Bundan alış- kanlık 18. yüzyılda ortadan kalkmış. Osmanlı sarayın- da da soytarılar bulundurulduğu hepimizce malum- dur. Okyanus Ansiklopedik Sözlük ise soytanyı 'sanat bakımından değen az olan söz ve davranışlarla halkı güldürüp eğlendiren kimse', 'padişah, kral veya prens- leri eğlendiren şaklaban', mecazi anlamdada 'hileci ve Soytarılar yaltak kimse' olarak tarif ediyor. Şımdi buradan yola çıkarak içinde yaşadığımız top- lumdaki soytanlara bakalım. Eski çağlardaki saray ve soylu soytanlan profesyo- nel soytarı kabul edersek, bugün bunlara karşılık olan sınıf, sirk soytanlandır. Bu genellikle sirk dünyasında babadan oğla, ustadan çırağa geçen, sahne sanatı olarakadlandınlabilecek, hatta Rusya'da okulu olan bir meslek dalıdır. Sirk soytansı, çocuklan güldüren, gö- zünün kenanndaki kocaman gözyaşıyla büyiikleri hü- zünle, neşe arasında kararsız salındıran, binlerce ede- bi esere, resme, filme konu olmuş bir karakterdir. Ben hep o sirk soytansı karakterinde bir soyluluk, onuriu- luk algılamışımdır. Sirk soytansı içinde bulunduğu maddi ve manevi şartlar ne olursa olsun, iç dünyasın- daki olumsuzlukları, dertleri ve hatta yası dış görünü- şüne yansıtmadan, insanları eğlendırerek mesleğini ic- raeder. Gelelim diğersoytarı sınıflarına. Bizim toplumumuz- da sıkça rastlanan ikinci kategori hemangi bir mesle- ği icra ederken yaptığı rezillikler, aptallıklar, dangalak- lıklar yüzünden soytarı durumuna düşenlerdir. Bunlar düştükleri durumun farkına varamadıklan, yaptıkları işin çok da iyi olduğuna ciddi ciddi inandıkları için ko- miklik ötesinde trajikomik duruma düşerler. Bunlann hali karşısında gülmekle ağlamak arası kararsız kalır- sınız. Üçüncü kategori ise günümüzde özellikle med- yamızda rastlanan, profesyonel soytan olduklarının bi- lincinde olmakla beraber bu sıfatı sirk soytanlan gibi resmen kullanmayan, yeteneklerini sadece patronla- nnın ve egemen güçlerin çıkarlan doğrultusunda kul- lanırken, insanlan acı acı güldüren, fakat kendilerine soytarı dendiğinde hakaret davası açan amorf yaratık- lardır. Tanıdınız mı onlan?" Yüksek Yerilim Hatta erdincutku n yahoo.com Başbakanın müsteşan siyasi İslam yanlısı: Başbakanlık müsteŞERİATı! Albaraka Türk'teki 1 trilyon lira Istanbul milletvekili seçildiği Adalet ve Kalkınma Partisi'nden istifa edip Li- beral Demokrat Parti'ye genel başkan olan Emin Şirin, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Başkanı Fatih Karaca ya "şahsa öze\" bir mektup yazıyor: "Çok sevgili Fatih Bey. Sizinle ilgili olarak bana bazı belge ve bilgiler intikal ettirdiler. Sızi şahsen ta- nıdığımdan, iddialann doğru olmaktan ziyade, bir yıpratma kampanyası çer- çevesinde yürütülmek istendiğini tah- min ettiğimden belgeleri size yolluyo- rum. Şükrü Kızıot'la konuşmanızda da 'Oysa bana bir sorsalar' dediğiniz için sorulan size iletmiş olayım. Siz de kamuoyunu aydınlatıcı birbilgi vererek bu kampanyanın önünü kesme imka- nına kavuşun. Hürmetler, sevgiler." Emin Şirin, mektubun içi- ne, faizi 'kâr payı' kılıfına uy- duran Islamcı finans kurumla- nndan Albaraka Türk'ün cari hesap listelerinden iki sayfa koyuyor. Bun- lardan biri Türk Lirası hesabı ve bura- da M. Gıyaseddin oğlu "M. Fatih Ka- raca"nın 204 milyar liralık bir hesabı görülüyor. öteki liste döviz hesabı ve burada da "M. Fatih Karaca"nın 529 bin dolarlık (yaklaşık 740 milyar lira) hesabı bulunuyor. İki hesaptaki para 1 trilyon liraya yaklaşıyor. Radyo ve Te- levizyon Üst Kurulu'ndan ayda 3 mil- yar lira ücret alan Fatih Karaca'nın mal beyanında Albaraka Türk'teki birikimi- nin bulunup bulunmadığı merakedili- yor. Emin Şirin de Fatih Karaca'dan yanıt bekliyor. ÇED KÖŞESİ OKTAY EKINCI 2004 'çatılaryılı' olsun... UNESCO direktörlerinden Bayan Minja Vang'ın, Haziran (2003) ayında gözlemlerine da- yanarak. dünya mirası Istan- bul'un ayru listedeki "tehlikede olan miras" grubuna aktanlabile- ceğıni söylediğinden beri, bu "ayıbunızı" önlemek için toplan- tı üzerine toplantı yapılıyor.. Çünkü bu dnrum, örneğin Af- ganistan'da parçalanan "Buda heykelkrijle" aynı durumda ol- mak; yani kültüre karşı da "teh- tiketT olan "Taleban"la aynı gru- ba gıtmek demek. Bu nedenle, sadece tarihimızı değil. "lüusal onurumuzu kur- tarmak" için de duyarlı kesımler "hemen bir şeyleryapmaközere" harekete geçmiş durumdalar... 'Gerçekleşebilir' öneri Işte böylesı bir süreçte. Istan- bul "un dünya mirası sayılmasın- da özel bir önem taşıyan Zeyrek ve Süfcymaniye'deki tarihı evleri kurtarabilmek için, kolaylıkla "gerçekleşebiBr" bir öneriyi leri onanp kuUanmak dururken çirkin apartmanlara neden para harcandığmT anlayamadığını beliıtmeden de edemedi. Aynı kampanya için hazırlanan filmdeki kımi "ünlü sanatçı ve aydmlanmız" da kültür mirasmı korumak için öncelikJe şu "rant- çı inıar politikalanndan vazgeç- memiz gerektiğini" açıklamak yerine; *bunlar bizim zenginüği- mizdir_" gıbisinden yıllann "na- karatmı" yineleyınce Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu özetle şunları söyledi: "Arükağrt yakmayı bırakıp. uygatiığınuz için bepimiz, tüm olanaklarunız- la harekete geçmetiyiz._" 'Örnek öncülük' gerek Peki. Valı MuammerGükr'ın de; -Biz de özel idareden destek otacağtz" sözünü verdiği bu kam- panya ıçın acaba önce "kimler'" harekete geçmeli?.. Örneğin, başta Büyükşehir Be- lediye Başkanı AB Müfit Gürtu- na. tüm Istanbullulan temsıl ede- KİM KİME DUM DUMA BEHIÇ AK behicak <I turk.net ÇİZGÎLlK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci ı mynetcom tşte, ZeyTek çaülan! Herkes, birini scçsüı. başlasın» "llusal Ahşap Birngj" (UAB) gündeme getırdi. Mimarlık mirasımızın "beto- narme sevdasma" kurban edil- mesine karşı ahşabın değerini ye- niden "yapı kûhürümüze'" ka- zandırmaya önderlık eden UAB, eski evleri korumada ilk adımın "çaülarmı onarmak" olduğunu anrmsatıyor.. Çünkü. bakımsız kalan ahşap binalann hızla yıpranmalarında enönemli etmen ''damlanndan'' su almalan.. Yok olmaya terk edilmiş bu eşsiz mirasın, "bir gün mutiaka kurtanlacaklan" o mutlu güne kadar "ayakta dayan- malarmr sağlayabilecek en etki- li önlem ise, hiç değilse "çatıla- rmı" onararak, bedenlerini de "güvenceye" ahnak.. UAB'nin "Tarihe Sağlam Bir Çatı"' sloganıyla başlattığı bu kampanyası için 23 Aralık 2003 günü bir tanıtım toplantısı yapıl- dı. rarihi SultanahmetCezaevi bı- nasının "Fonr Seasons HotePe döaüşmüş mekânlanndaki top- lanbya katılan UNESCO'nun kültürden sorumlu Başkan Yar- dımcısı Mounir Bouchcnakt sö- zune "Istanbul, tüm insanuğın harinesidir.-" dıyerek başladı a- m»ardından, "güzeümtarihiev- rek; "muhteşem Sükymani- y€w deki görkemli ama sahıpsiz örneklerden birini -şehremini fco- nağı" yapıp. kendisı de burada oturup, bundan sonrakı başkan- lara da ayru onuru miras bıraka- mazmıydı?.. Kampanyayı "destekleyen'*ler- den Fatih Beledıye Başkaıu Eşref AJbavrak da özellikle Zeyrek"te- kı eski "Osmanh evferinden" bi- rini, geçmışiyle övündüğü ılçesi- nin "başkanhk konutu" yapamaz mıydı? Aynı "jesti", diğer tarihi ılçe- lerin başkanlan da gösterebilse- lerdi: belki de UNESCO "tehh- ke raporu" yazmak yerine. "top- huna örnek olacak başlangıçlar" diyecek ve bızi Taleban'la aynı görmeyeceklerdi... UAB'nin bu çağnsında özel- hkle "küJtürlüişçevrefcrnniz" de hemen çatılarını seçmeli ve "2004'ün çaûlar yıh" olması için kollar sıvanmalı.. Ama. kentı yö- netenler de artık apartmanda ya da villada oturup "fet^" vermek yerine, tarihin içinde gururla ya- şamanın "öncüJeri" olmalılar. Şimdi bunun için de umut ga- hba 28 Mart 2003 'te seçilecek yenı başkanlarda.. Oekinci fj cumhuriyet.com.tr H A R B Î ', ' . , • ' / \']^\ 1 ' //^vt SEMİH POROY ' / , ; • ' , . ; . ' . ' * ) A"''.fl ' / • ' ' • • ' " , ' . ' İKİ >\ • 1 (1 1• I ı ' l " . ' > ' ı , 1 ' ' , ' . ' . ' . ' • ' ' ' ' ' v ' ' ' • 7 ^ ] 1 M semihporoy <: yahoo.com HAYAT EPİK TtlATROSL MUSTAFA BİLGÎN ı ĞENÇLÎK'tN DÜZENLEDÎSİ &ECEDE. TÜRBANLI VE TAKKEIİ KVÇVCÜK COCUKLAR ŞEY... BENTİMLE EVCÎLİIC OVNAYAAISINIZ 7 TARİHTE BUGÜN MLMTAZARIKAN 4Ocak wwtc.mumtaz-arikan.com BAGIMSIZ BURMA.. 1348'DE SUGUM, 8UKMA (BİGAAAUYA) BAetMŞIZ- UĞIUI ItAZAUMIşn. 8İ/S. SÜMEY ASYA ÛLKBSl OLAfJ BueMA,182.4'TE SÖMÜKGEC2İ (A1GİLİZ- LERU-E MÛCADELEYE SAŞlAMfŞ; AWCA*K UEG. DEFAS'MCiA yEMİLG/YE UGRAMIÇTT. 1S8S'TEld SAUAffM A£D/A/C>AAJ, BÜTÜMÜyt-E İMGİLİZ EGE- , Ç CANLANAM ÖZGüeLÜK. MUCADSLESİ yAYGtNLAÇMIŞTI. LJZAYAN ÇATTŞ- £T- PÜAjy* ^AK/AŞl'fJPAN SOKl- veees/L^/'- -f348 YILI , fNGİUZLEe BUKAM'Yl 7E&c£Tri. PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Bir Yaşam, Bir Kitap Son zamanlarda çoğunlukla anı kitaplan okuyo- rum. Kişilerin özel tarihleri kadar o kişilerin bildiğim, tanık olduğum ama o kişıler kadar yakınımda, için- de olmadığım olaylara bakışları, o olaylarla ilgili yo- rumlan, o olaylarda yer alan insanlara ilişkin değer- lendirmeleri ilgılendiriyor beni. Şükran Kurdakul'un geçen kasım ayında Evrensel Basım Yayın tarafın- dan yayımlanan "Cezaevinden Babıâli'ye - Babı- âli'den TlP'e" adlı anı kitabı da bunlardan biri. Şükran Kurdakul, Kurtuluş Savaşı'nda son göre- vi Garp Cephesi'ndeki Sakarya müfrezesi komuta- nı Binbaşı Mehmet Salih Bey'in oğlu. Babası 1928 yılında ölünce bir yaşında yetim kalmış, annesi Mu- kadder Hanım önce Istanbul Topkapı'da, sonra da Izmir'de yokluklar içinde büyütmüş onu ve kardeşi Raif'i. Şükran Kurdakul'un edebiyata olan ikjisi Iz- mir Namık Kemal Lisesi'nin birinci sınıfında başlı- yor. Attilâ llhan, Mustafa Şerif Onaran, Kemal Bekir Manav onun o günlerden arkadaşları. "Ye- digün", "Fikirler", "/sfanfcıu/"dergilerindeşiirleriya- yımlandığında yaşı henüz on beş, on altı. "Insanoğ- lunun duygulanna teslim olduğu dönem" olarak anıyor o günleri. Fakat yaşamla, insanlarla bağlan salt edebiyatla, şiirle sınırlı değil. 20 Haziran 1946 günü kurulup 16 Aralık 1946 günü Istanbul Sıkıyö- netim Komutanlığı'nca kapatılan, Dr. Şefik Hüsnü Değmer'in Türkiye Sosyaiist Emekçi ve Köylü Par- tisi'ne yandaş olması nedeniyle bileklerine ilk kez kelepçe vurulduğunda 19. yaşını sürüyor. Dört bu- çuk ay kalıyor Denizli'deki "mapus damı"nda. As- kerliğini ise Maraş'ta, "sürgün alayı"nda yapıyor. Istanbul'da Ziraat Bankası'nın deposunda çalış- tığı 1951 yılında Orhan Kemal, Rrfat llgaz ve A. Ka- dir'in de katılımıyla "Yeryüzü" dergisini çıkanyor. Türkiye Komünist Partisi (TKP) tutuklamalan başla- dığında derginin ikinci sayısını bağlıyorlar. Dördün- cü sayı çıkmadan TKP davasında tutuklanıyor Ah- met Arif. Dergide yayımlanan üç şiir nedeniyle sav- cı "komünizm propagandası" suçlamasıyla dava açıyor Suat Taşar, Sabih Şendil ve Şükran Kurda- kul hakkında. Mahkemeler, duruşmalar, ama so- nunda aklanıyorlar. 26 Eylül 1953 günü TKP davası nedeniyle tutuk- lanınca iki yıl sürecek, biryanıyla hüzünlü, öbürya- nıyla öğretici günler başlıyor Harbiye Merkez Komu- tanlığı bahçesindeki duvarlan ıslak hücrelerde. 184 sanıklı davanın tutukluları içeride iki gruba ayrılmış- lar, birbirlerinı suçluyorlar olduk olmadık nedenler- le. "MİT'çilik suçlamalan mı, Troçkistlik suçlamala- n mı? Ne dilerseniz". O ise grupların dışında. Sü- rekli okuyor. Balzac okuyor ömeğin, Vadideki Zam- bak'ı, Goriot Baba'yı, Kibar Fahişeler'i, Otuz Yaşın- daki Kadın'ı, öbürlerini... 6-7 Eylül Olayian'ndan yir- mi gün sonra 26 Eylül 1955 günü yeniden kavuşu- yorözgürlüğüne. Hasan Izzettin Dinamo'nun, Az- iz Nesin'ın, Kemal Tahir'in, Asım Bezirci'nın, Fa- ikMuzaffer Amaç'ın, "Beyoğlu'ndakiRum evleri- niyağmaladıklan " suçlamasıyla, idam talebiyle içe- ri alındıklan, diz boyu alçaklıklara tanık olunan gün- ler o günler... Varlık Yayınları'nda, Tan Gazetesi'nde "düzelt- menlik"e başlıyor Şükran Kurdakul. 1958 yılında ise Ataç Kitabevi Yayınları ile yayımcıhğa atılıyor. Franz Kafka'nın Milena'ya Mektuplan'nı. Değişım'ini, Da- va'sını basıyor. Jean Paul Sartre'ın, Albert Ca- mus'nün yapıtlannı kazandırıyor dilımize. Koma- ros'un, Kazancakis'in kitaplan gibi Oskar Lan- ge'nin Ekonomı Politik'ı veSolijenitzin'in Ivan De- nissovkp'in Bir Günü romanıyla da Ataç Yayınevi aracılığıyla tanışıyor okurlar. 13 Şubat 1961 günü Türkiye Işçi Partisi'nin ku- rulmasından kısa bir süre sonra partiye "nefer" ya- zılıyor. 1965 seçimleri, sosyaiist muhalefet, parti içi çatışmalar, 1966 Malatya Kongresı, bölünmeler, kopmalar, Balıkesır'de ll Başkanlığı, açıklamalar, bil- diriler, 1968, 1969 seçimleri... "Birparti savaşçısı- nıngünlüğünden" başlığı da verilebilir kitabının bu bölümüne. "Cezaevinden Babıâli'ye - Babıâli'den TİP'e" yozlukların, yozlaşmalann tavana vurduğu günü- müzde onurlu bir yaşam sürmüş, yürekli, hep dik durmuş inançlı bir sosyalistin ömek alınacak özel tarihi olduğu kadar, "Bu durumlara nasıl düştük" so- rusuna yanıt arayan kimi sosyalistler için de bir "el kitabı" aynı zamanda. e-posta: dkavukcuoglu >; superonline.com) (Faks:0212-234 68 73) B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDANSAĞA: 1/ Adını Kı- nkkale'nin bir beldesin- den alan ve kaliteli bir beyaz şarap veren üzüm 5 cinsi. 2/ Is- panyavePor- tekiz'in yer aldığı yan- madanın adı...Halkşa- iri. 3/Çok iri bir ker- tenkele türü... Mesa- fe. 4/lncir ağaçlann- da döllenmeyi sağ- layansinek...Birza- man birimi. 5/ De- netleme, teftiş... "Çnıkiraa''dadeni- len meyve ağacı. 6/ 8 Bir organımız... Bir 9 işletmeninanibatışı. 7/Güneydoğu Anadolu'da, daha çok kadınlann çeşitli yerlerine yaptırdıkla- nbirtürdö\Tne... Sinirli. 8/NuriBilgeCeyian'uı birfilmi... Cemaate namaz kıldıran kimse. 9/Ga- ziantep yöresinde yetişririlen ve çiğneme tütünü yapımında kullanılan bir tütün çeşidi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ AIDS'e neden olan virüs... Eskiden uğur getir- mesi için mektup zarflannın üzerine yazılan söz- cük. 2/ Yünden dövülerek yapılan kalın ve kaba kumaş... Dökülen tohumlarla ertesi yıl çıkan ta- hıl. 3/ Antalya'nın bir ilçesi... Adale. 4/ Bir ay adı... Fordotomobilininbirmodeli. 5/Bir sorusö- zü... Radyum elementinin simgesi. 6/Bir nota... Yenilik getirmeyen, geleneksel. II "En sinsi bir —- gibidir geçmeyen zaman" (Yahya Kemal)... Yerine koyma, yerine kullanma. 8/Çok dar... Er- kekler için kullanılan bir san. 9/ Fazla bön, ava- nak... Uluslararası Para Fonu'nun simgesi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear