25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAVFA CUMHURİYET 4OCAK2004PAZAR 10 P A Z A R Y 4 Z I L A R I dishab@cumhuriyet.com.tr En saygı duyulan AmerikalılarTTîDa-yOmtonve George W.Bush,son XJ.ya|i!ilankamuoyu aıaşnrmasında ABD'de en saygı ckyulaı kadın \e erkek olarak seçıldi. CNK uleviwonu, USA Today gazetesi ve Gallup şirketi arafaıdan yapılan araşürma. dünya tesLiıni. da -ansıdı. Bunca şaşılacak bır şey yok dıye diçünesılırsıniz Eski first lady Clinton. Beyaz > ara\ "daki anılanra yazdığı kitaptan sonra Anerila'dagıderek bu" kahraman otma noktasına doğru ierlhor. Çünkii bırçok kadının hayalındeki güçlü. îlallı Amerikaa kadınıru temsil ediyor. New York Senatörü darak başanlı da bulunuyor. Hatta ^menka'nın bır kadını başkan olarak seçmevs hazır olmadığı çok açık olmasına lcarşuı, Buslf u koltuğundan edebilecek en güçlü aca\Tn -lillary Clintoa oliuğu konusunda bemfikr olaılar az değıl Araştırma sonucunun rahatsu edıcı tarafi Bush'la ilgıli. Irak"ta yalanlar üzerine kuruiu haksi2 bır savaşı başlatıp on bınlerct insamın ölürnüne neden olan. izlediği polirikiLarla Amerilcan ekonomısınde tarihin en büyük bütçe açığmı yaraıan ve büyük bir iş NEW YORK ZULAL KALKANDELEN kaybına yol açan Bush'un hâlâ Amerika'nın en saygı duyulan erkeği oluşunu anlamak zor Bir insananeden saygı duyanz 9 Yaptığı faydalı işler. söylediği güzel sözler veya kişıliğindeki olumlu özellıklerden dolayı. Ilginç olan, Bush'un yaptıklan tüm dünyaya ^~"~^~~~ zarar verirken hâlâ "En Saygı Duyulan Erkek" seçilmesi. Aslında araştırma, Amerikan toplumunun şu anda içınde bulunduğu keskin aynlığı da göstermesi bakımından ilginç. Bugün Amerikalılar, Vietnam Savaşı'ndan beri hiç olmadıklan kadar radikal bir biçimde ikiye aynlmış durumda. Bir yanda Cumhuriyetçiler var, diğer yanda Demokratlar. Amerika'daki siyası sistem hep iki partiliydi. Fakat özellikle son 20 yıldır, toplumdaki insanlann sanki bıçakla kesılmiş gibi ikiye bölünmediği bir gerçek. Bush yönetiminin uygulamalan, Irak savaşından ekonomiye. Israil'le ilişkilerden Ortadoğu politikasına, eşcinsel haklanndan doğanm korunması çabalanna kadar hemen her konuda insanlar arasında uzlaşmaz fıkir aynlıklan yaratmış durumda. Bu bölünmenin sorumlusu ise Bush. Demokratlar. Kasım 2004'teki başkanlık seçımlerini, demokrasinin zorbalığa karşı sav aşı olarak nitelıyor ~ ~ ^ ~ ve bu nedenle hayati bir önemi olduğunu ısrarla söylüyorlar. Buna karşı başkanlannı çok seven Amerikalılar ise Demokratlan vatan hainı ilan edıyor. Bütün bu kendisi hakkında yapılan tartışmalara karşı yanıt vermek için Bush'un izlediği yöntem de süper mılliyetçiliği körüklemek. "Amerika dünyanın en büyük ülkesT dıyor her firsatta. Aynca gazete ve dergilerde kendisi hakkında yazılanlan okumadığım, gerekli bilgileri çevresindeki danışmanlanndan ve eşinden aldığını söylüyor. Böylece çevresindeki bırkaç kişiden aldığı bilgilere dayanarak sadece iyi işler yaphğını sanıyor ama aslında bir fanusun içinde yaşıyor. Sokakta üzerinde Amerika'nın bütünleştiğini anlatan "America Unfted" yazıh tişörtler gıyenlenn yanı sıra kendisinı "Dünyanın 1 Numarah Teröristi" olarak gösteren tişörtler giyenler olduğunu bilmiyor. Eh, o artık ülkesinin en saygı duyulan erkeği üstelik... Aras.tırmanın bır dığer düşündürücü ve üzücü yanı ise yazarlann. bilim adamlannın. sanatçılann. öğretmenlenn ya da kütüphanecilerin hıçbır zaman en çok saygı duyulan insanlar olarak seçilmemesi. Oysaki toplumlara en önemli ve kalıcı faydayı onlar yapıyor. Sanınm olan bitenlerin garipliği hakkında en güzel açıklamayı bir süre önce ünlü komedyen ve oyuncu Chris Rock yaptı: "En ryi rapcinin bir beyaz, en iyi golfçünün bir siyah. NBA Basketbol Ligi'ndeki en uzun oyuncunun bir Çinli olduğu, Fransa'run Amerika'yı küstahhkla suçladığu Almanya'nm savaşa gftmek istemediği, Amerika'daki en güçlü üç adamın Bush, Dick ve Coiin adını taşKÜğı zaman dünya çüdınyor demektir. Daha fazla bir şey söylemeye gerek var mı?" kzulal ı yahoo.com Kışın, yaz sıcagını özleyenlere... J c? Kış me\ sımının ıyıce kcndını gösterdiği şu gürLerde sıcak bır yerleroe olduğunuzu düşleyn. Elınizde buzlu bir ıçecek, kemiklerinizı ısıtan sunsıcak bir güneş ve tabiı olırıazsa olmazı şöyle nasrrıavi bir deniz. Haydı tıayaJimizi biraz daha ileriye götürelim, bembeyaz kumlaıla çevrili uzun bır sahıl ve palmıye ağaçlan... Araruzda sabah sabah şöyle bir keyıfle gerinip "Ah be şimdi oralarda olmak vanh" dıyenler olacağı gibı "soğuklar başma vunnuş" dıyenlenniz de olabilir... Aana şimdılerde ülkemizdekı mevsunirı tam tersıni yani yazı yaşayan bır ülkeden, Mauntius Adası'ndan bahsediyorum. "Orası da neresT dayenler aslında pek de haksız sayılmazlaj çünkü dünya hantasına bakacak olursanız: Mauntıus, Hınt OkyanusnTnda Madagasdcar'a komşu topluığne başı büyükJügünde bir ada. Adaya önce 1638'de Hollandalılar yerleşmiş. Sonralan, Fransa ve tngiltere"nın de sömürge topraklanna dahil olmuş. Afrika'dan, Avrupa'dan, Çin'den v e Hindistan'dan gelen gö«;menlerle kozmopolıt bir nüfus yapısına sahip olan ülkel968'de MauritıULS Cumhuriyeti olarak bagımsızlığını ilan etmış. Şimdi b o kadar degişik kara parçasından kopup gelen insanlarlardan bahsedirace, bu ada da amma kalabalıktır diye düşunenUerıniz olabılir. Oysa 20-40 kilometrekare büyüklüğündekı adada yaİdaşık 1 milyon 200 bin kışı yaşıyor. Resmi dilın Ingilızce olduğu adada halkrn çoğu Fransız&a. Kreolece konuşuyor. Adaya ilk ayak bastıgımızda havaalamında pasaport kontrolik yapan görevlilerin "tstanbuTdaki saJdınlan duyduk, çok üzüJdük. Umanz ~burada o kötü olaylan biraz olsun unutabilirsiııiz'' şeklındekı sözlenyle karşılaşı/yoruz. Tabıi bir de uzun yıllar Ingiliz egemenliğinde yaşadıklanndan olsa gerek B^eşiktas-Chelsea maçı haidandakı yorumlatnru da unutmak mümküa-ı değil... Mauritius, tropikal ildimincien dolayı aniden delıcesune bastıran yağmur-un ardından ortaya ç mkan güneşiyle adeta si^zı şaşkına çeviriyor Sönmüş yanarda_^lara sahip adada tek veya. ıki katlı ama pek de h»akımlı görünm?eyen e\'ler ve de sıcaklancdan dolayı MAURITIUS MtVE ESEN sabahın erken saatlennden iübaren şekerkamışı tarlalannda çalışmak için yollara dökülen işçiler dıkkat çekiyor. Onların şeker kamışı toplamaya gittıklenni nereden mı biliyorum? Elbette falcı degılım ama Mauntius'u en güzel gezmenin ya araba ya da taksi kıralayarak yapılacağını daha önceden öğrenmış bıri olarak rehberligimizı de yapan taksi şöfo'ründen gerekli bilgilen alıyorum. Neden araba kıralamadığımıza gelirsek, dıreksiyonlann sağda olması sızin için bilmem ama benim için yeteriibirsebep... Şeker kamışının ardından adarun en önemli gelır kaynaklan ise turizm, tekstıl ve çay. Etedim ya, Mauntius her an sürprizlerle dolu bır yer. Küçük olmasına rağmen özellikle başkent Port Louis başta olmak üzere diğer yerleşun yerlerinde yasanan yoğun trafik insam hayrete düşürüyor. Bu karmaşayı görünce yolculuk boyunca ada nüfusunun neredeyse yansuıı yollarda görmüş olmalıyız dıye düşünmekten kendımi alamıyorum. Konuştuğumuz insanlar gelır dağılımının eşitsizlığınden yakınıyor. Zenginle fakir arasında giderek artan uçurumdan şikâyet edıyor. "Pekitümbu oteOerie, kumarfaaneleıie çe\TİM adaya giren yabancı para halka yansunryor mu" sorumuza yan alaycı bır şekilde, "geç bunlan" dercesine bakışlarla karşılık venyorlar. Devlet eğitım ve sağlık gibi konularda az da olsa bazı olumlu adımlar atmıyor değıl. Yeni bir tıp fakültesi kurulan adada, devlet hastanelerinde ücretsız hizmet veriliyor. Mauntius'un etnik yelpazesı genişçe sayıhr. Adanın çoğunlugunu Hindular, sonra Hıristiyanlar, ardından da Müslümanlar oluşturuyor. Hindu tapınağı karşısında kilise, onun biraz ötesüıde cami görmek insanı etkiliyor. Ne demiştik, şu pazar sabahı şöyle sıcak bir yerlerde olduğunuzu düşleyin. Mesela Mauritius'un zengın bitki örtüsünün belki de en güzel tamamlayıcılan olan sabahtan akşama kadar ötüşüp duran çeşıt çeşit kuşlann cıvıltılan arasında kitap okuduğunuzu veya sadece kumsalda güneşlenip, miskınlik yaptığıruzı. Ya da bembeyaz kumlann üzerinde yürüyüp şöyle mercanlarla çevrili bir denızde yüzmeyi... Timsah avcısı halkı kızdırdı Ürüü timsah avcısı Steve Irwin, Avustraha'da timsah beslerken yanında 1 aybk oğlunu da buhuıdurunca büyük tepki çektL Irvvin'in, Bcenvah süriingen parkmda > apüğı gösteride, bir eliy le timsaha tavıık yedirirken diğer kolunda oğlunu rutması üzerine haOc, tefcvizyonlan, aile kriz hatö ile pobsi teİefon yağmuruna ruttu. Çocuklan koruma kunımlan olayınçocuk suiisrimaline girdigini belirtti. Irwin ise çocuğunu tehükeye atmayacağınL,timsahın kontrolü alünda olduğunu söyledL (AP) ^)000'e gırdık. gırecegiz Zderken, işte 2003 yılını da arkamızda bıraktık; 2000'li yıllarda hızla koşuyoruz. Geçen sene bizi tarihsel gelişmelerle baş başa bıraktı; 2004 yılı da ilk örgüleri atılan bu gelişmelerin devamı niteliğinde geçeceğe benzer. Dünyamız yeni savaşlara meydan olmaya devam etti; yeni dünya düzeni diye anılan ekonomikdüzen, kendini başka sahalarda da hissettirdi. Kimi milletle rbu yenidünya duzenini yorumlayıp sahnede yerini almaya çalışırken, kimileri seyirci kalmayı tercih etti. Türkiye nasıl bir konum alacağını bilemedi, iktidar değişikliği, içte ve dışta bizi politikasız bıraktı. İnsanlar, açlıktan ölmeye devam etti.Ortave Güney Afrika yetişkin nüfusunun onda biri AIDS/HFV virüsüyle yaşarken, >üz bınlerce çocuk da bu hastalıktan ölmeye devam etti. Irak'ta da her gün çocuklar öluyor Bunlar olurken. "dfl" gerçeğı ne kadar anlattı1 İnsanlık. "yaşananı" ne kadan ile bilebildi? Kazanıldığı söylenen "zaferier". gerçekte ne kadar zafer1 Yoksa. her şey anlatıldığı kadanyla mı 'var'9 Dil, ne zamandır gerçeğin örtüsü0 İnsanlığın 5 milyon yıl önce basit el-kol hareketleri ile anlaşmaya başladığı tahmin ediliyor. 2 milyon yıl önce ışaret dilı ve sesler ile iletişim daha da artmış. 100 bin yıl önce de atamız 'Homo Sapiens' işaret dilınının yerine sesı koymayı basarmış. O günlerden bugüne dil, gelişerek bugünkü yerini almış. Dil ile deneyim, bilgi ve öğretiler geniş kitlelere yayılabilmiş. Dil ile insan beynınin gelışimi. atbaşı gitmiş, insanlık yeni keşiflere uzanabılmiş, yaşam kolaylaşmış. Dil ile insan kendini, evreni tanımış, dil ile adını koyamadığı sorulan sormuş. dil ile cevabını vermiş. Dil ile oyküler, şiirler yazmış. Dil ile, birbirini kandırmış, gerçekleri saptırmış. Dil bugün, en kuvvetli silah halıne gelmiş. Devletler arası diplomatik ilişkilerden tutun, sade insanlann günlük yaşamına değin. Dikkatle hazırlanıp eline verilmiş konuşmasını. onlarca < *e *'a a y n a k a r ş ı s ı n d a p r °V a e d e n A B D Başkanı, Irak'ta ölen çocuklardan, sivil halktan hiç bahsetmemiş örneğin. Demokrasi, özgürlük, kitle imha silahlan. Irak halkını özgürleştirme. diktatörlük rejimını ortadan kaldırma gibi uydurmalarla bezemiş konuşmalannı Çok prova yapmış, çok 'diT dökmüş inandıncı olmak için. 2003 "te yayına başlayan Türk televizyonu İJİU.1 R F R N T u r k u a z T V ' d e b i r l ^ ı m i Z v a r - Remzi. Dünyalar sıcağı bir ınsan. Bir gün Türkiye'den Kanada'dan konuşurken. "Burada insanlar çok konuşuyor. Bizim köyde insanlar bu kadar konuşntaz. Herkes birbirinin halinden, yüzünden, sevincini, hüznünü anlar" dedi. Remzi'ye çok hak verdim. Evet, insanlar gitgide a söz"le birbirlerini kandırmayı öğreniyor. özellikle "getişmiş" dediğimiz bu gibi ülkelerde. Çocuklar daha küçük yaşlarda, sözün, dilin, gücünü ve içlerindeki asil duygulan saklamayı öğreniyor. tnsanlar çok daha kontrollü yetişiyor, minicik bir çocukken koca bir adam oluveriyorlar. İsteneni elde etmek için doğru kelimeleri seçme oyunu küçük yaşlardan itıbaren pratik ediliyor. Herkes repliklerini öyle güzel seslendiriyor ki, kimse kimseyi yadırgamıyor, ayıplamıyor. Bu yüzden de başka külturlerden insanlann verdıği tepkıler. söylediği yahut söylemediğı sözler. onlan şaşırtıyor Ve Remzi de bu insanlara şaşınyor. lOObinyıl önce ilk heceleri söyleyen atalanmız. dilin hayatlanmızda bu derece bir yer kaplayabileceğini tahmin edebilırler miydi9 Dilin düşünceye ve dolayısıyla yaşama katkısı tartışılmaz ama çirkin amaçlara araç edildığı de bir gerçek. Bakalım 2004 yılında insanlar Pinokyolan yürekleriyle mi kulaklanyla mı dinleyecek? Kurtulmuşlann hikâyesi A vrupa'da yaşayan X~\.Türkler, memleketlerine gittıklerinde, mutlaka yakınlanndan "Gittin kendini kurtardın" gibi sözler duymuşlardır. Ve de bir kısmı gerçekten "Gittim kurtuldum" gibi de düşünüyordur. Bu 'kurtulmuşlar' hakkında bir şeyler yazmak istiyorum. Nasıl kurtuldular. nelerle meşguller, ne tür işler yapmaktalar, şimdi ne durumdalargibi... Avrupa'ya işçi göçü yaşandığında, köydeki tarlasını. sabanını bırakıp gelen binnci kuşak amcalanm bir anlamda tabii ki kurruldular. Türkiye'nin bile şehirlerini görmeden buralarda metropollerde yaşamaya başladılar. Başlannı sokacak ev leri, ayaklannı yerden kesecek arabalan. sağlık ve emeklilik sigortalan oldu. Bu bır yerde kurtuluştu. Bır de, Türkiye için "Yok abi buralar bana dar. gidip Avrupa'da yaşayacam'" diyerilerve 1980darbesi sonrası bir yerde zorunlu gelenler oldu. Onlann kurtuluşu daha farklı oldu tabii. Ele avuca sığmayan bu insanlar epeyce bır süre Avrupalının * ^ ^ ~ ^ ^ ~ onu her koşulda anlayacagını düşündü Her firsatta da "Beri bak ben de sizdenirru sizin gibi düşünüyorum, demokrasi, insan haktan" gibı anahtar sözcükler kullandı. Memlekennde bır türlü anlaşılamadığını düşünen bu insanlar daha sonra uzun uzun Avrupalıya kendini anlatmaya çalışü. Burada yaşamaya başladığında verilen bir ev ve bağlanan işsizlik ödeneğı, Avnıpa'nın ınsan haklanna duyduğu saygı ve insana verdiğı önemin iyi bır göstergesiydi. Bir kısmı 20 yılı geçen bu sürede kendine uygun işler bulamadığı için ödenek aldı, kıt kanaat geçindı. Bir kısmı memleketten meslek sahıbıydi. çalışmayı denedi. Ödenek alıp yaşayanlar kendı yarattıklan dünya içerisınde, kendilerine verdiklen rollerle geçinip gittiler ,\nıa gel gör ki çalışmayı deneyenlerin başına gelmeyen kalmadı. Hele hele de kendi mesleklenni Avrupa'da icra etmek çabası içinde olanlar AMSTERDAM çok ilginç şeylerle karşılaşhlar. Örneğin, bir doktor arkadaşım on yıldır bu ülkede doktorluk yapmaya çalışmakta ve diplomasmın denklenmesi için çeşitli kurslar izlemekte. Türkiye'nin en iyi müzik gruplanndan birinde çalan bir müzisyen arkadaş ise şimdilerde ayakkabı tamircısı olarak çalışmakta. Geçenlerde konuştum, "İşler iyi, bir aralar yeni makineler almavı planlıyorum" dedi. Türkiye'den parmaklan sigortalı gelen bir diğer müzisyen ise üfiemeli çalgılarda iyi olduğu ıçın, bizim geleneksel Türk düğünlerinde çalabılmek için yollar araştırmakta ve bir müzık grubunun içine gırmeye çalışmakta Türkiye"de önemli davalara bakmış a\-ukat arkadaşlardan bin sokak bekçıliğı ile geçımını sağlamakta Türkiye'den mühendis bir arkadaşım Türk düğünlennde zurna çalmakta. Bir sohbetimizde, "Hiçbir şey gücüme gitmiyor da,bazen taşkınlıklar ohıyvr, o arada bize de söven sayan oluyor, cn çok o gücüme gjdryor" dedi. Endüstri "^^~~^~ mühendısi bir arkadas zorda kaldığı için her işe razı, en son temizlik fumalanndan bınni aramış. Deneyimı olmadığı için temızlıkçı olarak başvurduğu işe alınmamış. Tabıi ressamlanmız, heykeltıraşlanmız da var. Bunlann sanatlan ile yasamalan o kadar güç değıl. Yalnız tek sorun, sergi açtıklannda AvTupalının, "Madem Türk rcssaman, ıme hak, kilim motifleri yapmıyorsun?" benzeri sorulan Bütün bunlann yanı sıra garsonluk yapanlar, daha sonra kendi mesleklerinde olmasa da. yakın işler bulup "Aman buna da şükür, bir halt ettik geldik. bari ele güne rezil ohnadan yaşayabm" diyenler de az değil Bu hikâyeler, kendi bireysel çabalanyla A\Tupa Birliği'ne girmişlerin hikâyeleri. AB Türkiye'yi tam üye yapmak için böyle acayip şartlar da ilen sürer mı dersıniz. Örneğin. "Sizin mühendislerden ancak zurnacı olur, AB bünyesinde mühendislik yapürmayacağız'' gibi. YAKUP KAR\H4N KÜtTİIK • SANAT www.perareklam.com.tr • (0212) 293 89 78 BEYOĞLU MAJESTIK 244 54 57 KADIKÖYSINEMATEK 346 0141 ANKARA KIZILIRMAK 425 53 93 1215- 1430- 1645-1900 11.30- 13.30- 15:30 12.30- 14 30- 16 30-19 30-21:30II.30-13.30-15.30 17.30-19.30-21.30 2ÖO3 CANNES UOJSİARAMSI «LM FîSTÎVALI . YARIŞMA1İBOLÜM ^VÖNETMEN ÖMER KAVUR 40, ANTALYA ALTIN PORTAKAL FİLM FESTİVALİ ENİYİFİLM • EN İTİYÖNETHEH •ENIYİSEMARYO •ENİYİKURGU • UKUT VİOEDEN GENC OYUHCU 49611 66| 1215-1515-1615-21 15 451 1333111-35-1500-1840-21:55 Beyoğlu ALKAZAR KadıfcoyKADIKÖY (293 24 66ı 1200-1500-1800-21 03 (33774001 10-30-13-15-1600-1845- 21:30 Ankara KBLIRMAK (425 53 93ı 12.30-1515-18 00- 20 45 (O212'ı 2 9 3 8 9 7 8 ıçın 0111293 89 18 KADIKOY TEPECINEMAXX KADIKÖY PENDİK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear