Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAVFA CUMHURİYET 4OCAK2004PAZAR
10 P A Z A R Y 4 Z I L A R I dishab@cumhuriyet.com.tr
En saygı duyulan AmerikalılarTTîDa-yOmtonve George W.Bush,son
XJ.ya|i!ilankamuoyu aıaşnrmasında ABD'de en
saygı ckyulaı kadın \e erkek olarak seçıldi.
CNK uleviwonu, USA Today gazetesi ve Gallup
şirketi arafaıdan yapılan araşürma. dünya
tesLiıni. da -ansıdı. Bunca şaşılacak bır şey yok
dıye diçünesılırsıniz Eski first lady Clinton.
Beyaz > ara\ "daki anılanra yazdığı kitaptan sonra
Anerila'dagıderek bu" kahraman otma noktasına
doğru ierlhor. Çünkii bırçok kadının hayalındeki
güçlü. îlallı Amerikaa kadınıru temsil ediyor.
New York Senatörü darak başanlı da bulunuyor.
Hatta ^menka'nın bır kadını başkan olarak
seçmevs hazır olmadığı çok açık olmasına
lcarşuı, Buslf u koltuğundan edebilecek en güçlü
aca\Tn -lillary Clintoa oliuğu konusunda
bemfikr olaılar az değıl Araştırma sonucunun
rahatsu edıcı tarafi Bush'la ilgıli. Irak"ta yalanlar
üzerine kuruiu haksi2 bır savaşı başlatıp on
bınlerct insamın ölürnüne neden olan. izlediği
polirikiLarla Amerilcan ekonomısınde tarihin en
büyük bütçe açığmı yaraıan ve büyük bir iş
NEW YORK
ZULAL
KALKANDELEN
kaybına yol açan Bush'un hâlâ
Amerika'nın en saygı duyulan
erkeği oluşunu anlamak zor Bir
insananeden saygı duyanz
9
Yaptığı
faydalı işler. söylediği güzel sözler
veya kişıliğindeki olumlu
özellıklerden dolayı. Ilginç olan,
Bush'un yaptıklan tüm dünyaya ^~"~^~~~
zarar verirken hâlâ "En Saygı Duyulan Erkek"
seçilmesi. Aslında araştırma, Amerikan
toplumunun şu anda içınde bulunduğu keskin
aynlığı da göstermesi bakımından ilginç. Bugün
Amerikalılar, Vietnam Savaşı'ndan beri hiç
olmadıklan kadar radikal bir biçimde ikiye
aynlmış durumda. Bir yanda Cumhuriyetçiler
var, diğer yanda Demokratlar. Amerika'daki
siyası sistem hep iki partiliydi. Fakat özellikle
son 20 yıldır, toplumdaki insanlann sanki bıçakla
kesılmiş gibi ikiye bölünmediği bir gerçek. Bush
yönetiminin uygulamalan, Irak savaşından
ekonomiye. Israil'le ilişkilerden Ortadoğu
politikasına, eşcinsel haklanndan doğanm
korunması çabalanna kadar hemen her
konuda insanlar arasında uzlaşmaz
fıkir aynlıklan yaratmış durumda. Bu
bölünmenin sorumlusu ise Bush.
Demokratlar. Kasım 2004'teki
başkanlık seçımlerini, demokrasinin
zorbalığa karşı sav aşı olarak nitelıyor
~ ~ ^ ~ ve bu nedenle hayati bir önemi
olduğunu ısrarla söylüyorlar. Buna karşı
başkanlannı çok seven Amerikalılar ise
Demokratlan vatan hainı ilan edıyor. Bütün bu
kendisi hakkında yapılan tartışmalara karşı yanıt
vermek için Bush'un izlediği yöntem de süper
mılliyetçiliği körüklemek. "Amerika dünyanın en
büyük ülkesT dıyor her firsatta. Aynca gazete ve
dergilerde kendisi hakkında yazılanlan
okumadığım, gerekli bilgileri çevresindeki
danışmanlanndan ve eşinden aldığını söylüyor.
Böylece çevresindeki bırkaç kişiden aldığı
bilgilere dayanarak sadece iyi işler yaphğını
sanıyor ama aslında bir fanusun içinde yaşıyor.
Sokakta üzerinde Amerika'nın bütünleştiğini
anlatan "America Unfted" yazıh tişörtler
gıyenlenn yanı sıra kendisinı "Dünyanın 1
Numarah Teröristi" olarak gösteren tişörtler
giyenler olduğunu bilmiyor. Eh, o artık ülkesinin
en saygı duyulan erkeği üstelik... Aras.tırmanın
bır dığer düşündürücü ve üzücü yanı ise
yazarlann. bilim adamlannın. sanatçılann.
öğretmenlenn ya da kütüphanecilerin hıçbır
zaman en çok saygı duyulan insanlar olarak
seçilmemesi. Oysaki toplumlara en önemli ve
kalıcı faydayı onlar yapıyor. Sanınm olan
bitenlerin garipliği hakkında en güzel açıklamayı
bir süre önce ünlü komedyen ve oyuncu Chris
Rock yaptı: "En ryi rapcinin bir beyaz, en iyi
golfçünün bir siyah. NBA Basketbol Ligi'ndeki en
uzun oyuncunun bir Çinli olduğu, Fransa'run
Amerika'yı küstahhkla suçladığu Almanya'nm
savaşa gftmek istemediği, Amerika'daki en güçlü
üç adamın Bush, Dick ve Coiin adını taşKÜğı
zaman dünya çüdınyor demektir. Daha fazla bir
şey söylemeye gerek var mı?"
kzulal ı yahoo.com
Kışın, yaz sıcagını
özleyenlere...
J c?
Kış me\ sımının ıyıce
kcndını gösterdiği
şu gürLerde sıcak bır
yerleroe olduğunuzu
düşleyn. Elınizde buzlu
bir ıçecek, kemiklerinizı
ısıtan sunsıcak bir güneş
ve tabiı olırıazsa olmazı
şöyle nasrrıavi bir deniz.
Haydı tıayaJimizi
biraz daha ileriye
götürelim, bembeyaz
kumlaıla çevrili uzun bır
sahıl ve palmıye
ağaçlan... Araruzda
sabah sabah şöyle bir
keyıfle gerinip "Ah be
şimdi oralarda olmak
vanh" dıyenler olacağı
gibı "soğuklar başma
vunnuş" dıyenlenniz de
olabilir... Aana
şimdılerde ülkemizdekı
mevsunirı tam tersıni
yani yazı yaşayan bır
ülkeden, Mauntius
Adası'ndan
bahsediyorum. "Orası da
neresT dayenler aslında
pek de haksız
sayılmazlaj çünkü dünya
hantasına bakacak
olursanız: Mauntıus, Hınt
OkyanusnTnda
Madagasdcar'a komşu
topluığne başı
büyükJügünde bir ada.
Adaya önce 1638'de
Hollandalılar yerleşmiş.
Sonralan, Fransa ve
tngiltere"nın de sömürge
topraklanna dahil olmuş.
Afrika'dan, Avrupa'dan,
Çin'den v e Hindistan'dan
gelen gö«;menlerle
kozmopolıt
bir nüfus
yapısına
sahip olan
ülkel968'de
MauritıULS
Cumhuriyeti
olarak
bagımsızlığını ilan etmış.
Şimdi b o kadar degişik
kara parçasından kopup
gelen insanlarlardan
bahsedirace, bu ada da
amma kalabalıktır diye
düşunenUerıniz olabılir.
Oysa 20-40 kilometrekare
büyüklüğündekı adada
yaİdaşık 1 milyon 200
bin kışı yaşıyor. Resmi
dilın Ingilızce olduğu
adada halkrn çoğu
Fransız&a. Kreolece
konuşuyor. Adaya ilk
ayak bastıgımızda
havaalamında pasaport
kontrolik yapan
görevlilerin
"tstanbuTdaki saJdınlan
duyduk, çok üzüJdük.
Umanz ~burada o kötü
olaylan biraz olsun
unutabilirsiııiz''
şeklındekı sözlenyle
karşılaşı/yoruz. Tabıi bir
de uzun yıllar Ingiliz
egemenliğinde
yaşadıklanndan olsa
gerek B^eşiktas-Chelsea
maçı haidandakı
yorumlatnru da unutmak
mümküa-ı değil...
Mauritius, tropikal
ildimincien dolayı aniden
delıcesune bastıran
yağmur-un ardından
ortaya ç mkan güneşiyle
adeta si^zı şaşkına
çeviriyor Sönmüş
yanarda_^lara sahip adada
tek veya. ıki katlı ama
pek de h»akımlı
görünm?eyen e\'ler ve de
sıcaklancdan dolayı
MAURITIUS
MtVE
ESEN
sabahın erken
saatlennden iübaren
şekerkamışı tarlalannda
çalışmak için yollara
dökülen işçiler dıkkat
çekiyor. Onların
şeker kamışı toplamaya
gittıklenni nereden mı
biliyorum? Elbette falcı
degılım ama Mauntius'u
en güzel gezmenin ya
araba ya da taksi
kıralayarak yapılacağını
daha önceden öğrenmış
bıri olarak rehberligimizı
de yapan taksi
şöfo'ründen gerekli
bilgilen alıyorum. Neden
araba kıralamadığımıza
gelirsek, dıreksiyonlann
sağda olması sızin için
bilmem ama benim için
yeteriibirsebep...
Şeker kamışının ardından
adarun en önemli gelır
kaynaklan ise turizm,
tekstıl ve çay. Etedim ya,
Mauntius her an
sürprizlerle dolu bır yer.
Küçük olmasına rağmen
özellikle başkent Port
Louis başta olmak üzere
diğer yerleşun yerlerinde
yasanan yoğun trafik
insam hayrete düşürüyor.
Bu karmaşayı görünce
yolculuk boyunca ada
nüfusunun neredeyse
yansuıı yollarda görmüş
olmalıyız dıye
düşünmekten kendımi
alamıyorum.
Konuştuğumuz insanlar
gelır dağılımının
eşitsizlığınden yakınıyor.
Zenginle fakir
arasında
giderek artan
uçurumdan
şikâyet edıyor.
"Pekitümbu
oteOerie,
kumarfaaneleıie
çe\TİM adaya giren
yabancı para halka
yansunryor mu"
sorumuza yan alaycı bır
şekilde, "geç bunlan"
dercesine bakışlarla
karşılık venyorlar. Devlet
eğitım ve sağlık gibi
konularda az da olsa bazı
olumlu adımlar atmıyor
değıl. Yeni bir tıp
fakültesi kurulan adada,
devlet hastanelerinde
ücretsız hizmet veriliyor.
Mauntius'un etnik
yelpazesı genişçe
sayıhr. Adanın
çoğunlugunu Hindular,
sonra Hıristiyanlar,
ardından da
Müslümanlar
oluşturuyor. Hindu
tapınağı karşısında
kilise, onun biraz
ötesüıde cami görmek
insanı etkiliyor. Ne
demiştik, şu pazar sabahı
şöyle sıcak bir yerlerde
olduğunuzu düşleyin.
Mesela Mauritius'un
zengın bitki örtüsünün
belki de en güzel
tamamlayıcılan olan
sabahtan akşama kadar
ötüşüp duran çeşıt çeşit
kuşlann cıvıltılan
arasında kitap
okuduğunuzu
veya sadece kumsalda
güneşlenip, miskınlik
yaptığıruzı. Ya da
bembeyaz kumlann
üzerinde yürüyüp şöyle
mercanlarla çevrili bir
denızde yüzmeyi...
Timsah avcısı
halkı kızdırdı
Ürüü timsah avcısı Steve Irwin,
Avustraha'da timsah beslerken
yanında 1 aybk oğlunu da
buhuıdurunca büyük tepki çektL
Irvvin'in, Bcenvah süriingen
parkmda > apüğı gösteride, bir
eliy le timsaha tavıık yedirirken
diğer kolunda oğlunu rutması
üzerine haOc, tefcvizyonlan, aile
kriz hatö ile pobsi teİefon
yağmuruna ruttu. Çocuklan
koruma kunımlan olayınçocuk
suiisrimaline girdigini belirtti.
Irwin ise çocuğunu tehükeye
atmayacağınL,timsahın kontrolü
alünda olduğunu söyledL (AP)
^)000'e gırdık. gırecegiz
Zderken, işte 2003 yılını
da arkamızda bıraktık;
2000'li yıllarda hızla koşuyoruz. Geçen
sene bizi tarihsel gelişmelerle baş başa
bıraktı; 2004 yılı da ilk örgüleri atılan bu
gelişmelerin devamı niteliğinde geçeceğe
benzer. Dünyamız yeni savaşlara
meydan olmaya devam etti; yeni dünya
düzeni diye anılan ekonomikdüzen, kendini
başka sahalarda da hissettirdi. Kimi milletle
rbu yenidünya duzenini yorumlayıp sahnede
yerini almaya çalışırken, kimileri seyirci
kalmayı tercih etti. Türkiye nasıl bir konum
alacağını bilemedi, iktidar değişikliği, içte
ve dışta bizi politikasız bıraktı. İnsanlar,
açlıktan ölmeye devam etti.Ortave Güney
Afrika yetişkin nüfusunun onda biri
AIDS/HFV virüsüyle yaşarken, >üz
bınlerce çocuk da bu hastalıktan ölmeye
devam etti. Irak'ta da her gün çocuklar
öluyor Bunlar olurken. "dfl" gerçeğı ne
kadar anlattı1
İnsanlık. "yaşananı" ne
kadan ile bilebildi? Kazanıldığı söylenen
"zaferier". gerçekte ne kadar zafer1
Yoksa.
her şey anlatıldığı kadanyla mı 'var'9
Dil,
ne zamandır gerçeğin örtüsü0
İnsanlığın 5
milyon yıl önce basit el-kol hareketleri ile
anlaşmaya başladığı tahmin ediliyor. 2
milyon yıl önce ışaret dilı ve sesler ile
iletişim daha da artmış. 100 bin yıl önce de
atamız 'Homo Sapiens' işaret dilınının
yerine sesı koymayı basarmış. O günlerden
bugüne dil, gelişerek bugünkü yerini almış.
Dil ile deneyim, bilgi ve öğretiler geniş
kitlelere yayılabilmiş. Dil ile insan beynınin
gelışimi. atbaşı gitmiş, insanlık yeni
keşiflere uzanabılmiş, yaşam kolaylaşmış.
Dil ile insan kendini, evreni tanımış, dil ile
adını koyamadığı sorulan sormuş. dil ile
cevabını vermiş. Dil ile oyküler, şiirler
yazmış. Dil ile, birbirini kandırmış,
gerçekleri saptırmış. Dil bugün, en kuvvetli
silah halıne gelmiş. Devletler arası
diplomatik ilişkilerden tutun, sade
insanlann günlük
yaşamına değin.
Dikkatle hazırlanıp
eline verilmiş
konuşmasını. onlarca
<
*e
*'a a y n a k a r ş ı s ı n d a
p r
°V a e d e n A B D
Başkanı, Irak'ta ölen
çocuklardan, sivil
halktan hiç bahsetmemiş örneğin.
Demokrasi, özgürlük, kitle imha silahlan.
Irak halkını özgürleştirme. diktatörlük
rejimını ortadan kaldırma gibi uydurmalarla
bezemiş konuşmalannı Çok prova yapmış,
çok 'diT dökmüş inandıncı olmak için.
2003 "te yayına başlayan Türk televizyonu
İJİU.1
R F R N
T u r k u a z T V
' d e b i r l
^ ı m i Z v a r
-
Remzi. Dünyalar sıcağı bir ınsan. Bir
gün Türkiye'den Kanada'dan
konuşurken. "Burada insanlar çok
konuşuyor. Bizim köyde insanlar bu kadar
konuşntaz. Herkes birbirinin halinden,
yüzünden, sevincini, hüznünü anlar" dedi.
Remzi'ye çok hak verdim. Evet, insanlar
gitgide a
söz"le birbirlerini kandırmayı
öğreniyor. özellikle "getişmiş" dediğimiz bu
gibi ülkelerde. Çocuklar daha küçük
yaşlarda, sözün, dilin, gücünü ve içlerindeki
asil duygulan saklamayı öğreniyor. tnsanlar
çok daha kontrollü yetişiyor, minicik bir
çocukken koca bir adam oluveriyorlar.
İsteneni elde etmek için doğru kelimeleri
seçme oyunu küçük yaşlardan
itıbaren pratik ediliyor. Herkes
repliklerini öyle güzel seslendiriyor ki,
kimse kimseyi yadırgamıyor, ayıplamıyor.
Bu yüzden de başka külturlerden insanlann
verdıği tepkıler. söylediği yahut
söylemediğı sözler. onlan şaşırtıyor Ve
Remzi de bu insanlara şaşınyor. lOObinyıl
önce ilk heceleri söyleyen atalanmız. dilin
hayatlanmızda bu derece bir yer
kaplayabileceğini tahmin edebilırler miydi9
Dilin düşünceye ve dolayısıyla yaşama
katkısı tartışılmaz ama çirkin amaçlara araç
edildığı de bir gerçek. Bakalım 2004 yılında
insanlar Pinokyolan yürekleriyle mi
kulaklanyla mı dinleyecek?
Kurtulmuşlann
hikâyesi
A vrupa'da yaşayan
X~\.Türkler, memleketlerine
gittıklerinde, mutlaka
yakınlanndan "Gittin
kendini kurtardın" gibi
sözler duymuşlardır. Ve de
bir kısmı gerçekten "Gittim
kurtuldum" gibi de
düşünüyordur. Bu
'kurtulmuşlar' hakkında bir
şeyler yazmak istiyorum.
Nasıl kurtuldular. nelerle
meşguller, ne tür işler
yapmaktalar, şimdi ne
durumdalargibi...
Avrupa'ya işçi göçü
yaşandığında, köydeki
tarlasını. sabanını bırakıp
gelen binnci kuşak
amcalanm bir anlamda tabii
ki kurruldular. Türkiye'nin
bile şehirlerini görmeden
buralarda metropollerde
yaşamaya başladılar.
Başlannı sokacak ev leri,
ayaklannı yerden kesecek
arabalan. sağlık ve
emeklilik sigortalan oldu.
Bu bır yerde kurtuluştu. Bır
de, Türkiye için "Yok abi
buralar bana dar. gidip
Avrupa'da yaşayacam'"
diyerilerve 1980darbesi
sonrası bir yerde zorunlu
gelenler oldu.
Onlann
kurtuluşu daha
farklı oldu
tabii. Ele avuca
sığmayan bu
insanlar
epeyce bır süre
Avrupalının * ^ ^ ~ ^ ^ ~
onu her koşulda
anlayacagını düşündü Her
firsatta da "Beri bak ben de
sizdenirru sizin gibi
düşünüyorum, demokrasi,
insan haktan" gibı anahtar
sözcükler kullandı.
Memlekennde bır türlü
anlaşılamadığını düşünen bu
insanlar daha sonra uzun
uzun Avrupalıya kendini
anlatmaya çalışü.
Burada yaşamaya
başladığında verilen bir ev
ve bağlanan işsizlik ödeneğı,
Avnıpa'nın ınsan haklanna
duyduğu saygı ve insana
verdiğı önemin iyi bır
göstergesiydi. Bir kısmı 20
yılı geçen bu sürede kendine
uygun işler bulamadığı için
ödenek aldı, kıt kanaat
geçindı. Bir kısmı
memleketten meslek
sahıbıydi. çalışmayı denedi.
Ödenek alıp yaşayanlar
kendı yarattıklan dünya
içerisınde, kendilerine
verdiklen rollerle geçinip
gittiler ,\nıa gel gör ki
çalışmayı deneyenlerin
başına gelmeyen kalmadı.
Hele hele de kendi
mesleklenni Avrupa'da icra
etmek çabası içinde olanlar
AMSTERDAM
çok ilginç şeylerle
karşılaşhlar. Örneğin, bir
doktor arkadaşım on yıldır
bu ülkede doktorluk
yapmaya çalışmakta ve
diplomasmın denklenmesi
için çeşitli kurslar izlemekte.
Türkiye'nin en iyi müzik
gruplanndan birinde çalan
bir müzisyen arkadaş ise
şimdilerde ayakkabı
tamircısı olarak çalışmakta.
Geçenlerde konuştum,
"İşler iyi, bir aralar yeni
makineler almavı
planlıyorum" dedi.
Türkiye'den parmaklan
sigortalı gelen bir diğer
müzisyen ise üfiemeli
çalgılarda iyi olduğu ıçın,
bizim geleneksel Türk
düğünlerinde çalabılmek
için yollar araştırmakta ve
bir müzık grubunun içine
gırmeye çalışmakta
Türkiye"de önemli davalara
bakmış a\-ukat
arkadaşlardan bin sokak
bekçıliğı ile geçımını
sağlamakta Türkiye'den
mühendis bir arkadaşım
Türk düğünlennde zurna
çalmakta. Bir sohbetimizde,
"Hiçbir şey gücüme gitmiyor
da,bazen
taşkınlıklar
ohıyvr, o arada
bize de söven
sayan oluyor, cn
çok o gücüme
gjdryor" dedi.
Endüstri
"^^~~^~ mühendısi bir
arkadas zorda kaldığı için
her işe razı, en son temizlik
fumalanndan bınni aramış.
Deneyimı olmadığı için
temızlıkçı olarak
başvurduğu işe alınmamış.
Tabıi ressamlanmız,
heykeltıraşlanmız da var.
Bunlann sanatlan ile
yasamalan o kadar güç
değıl. Yalnız tek sorun, sergi
açtıklannda AvTupalının,
"Madem Türk rcssaman,
ıme hak, kilim motifleri
yapmıyorsun?" benzeri
sorulan Bütün bunlann
yanı sıra garsonluk yapanlar,
daha sonra kendi
mesleklerinde olmasa da.
yakın işler bulup "Aman
buna da şükür, bir halt ettik
geldik. bari ele güne rezil
ohnadan yaşayabm"
diyenler de az değil
Bu hikâyeler, kendi bireysel
çabalanyla A\Tupa
Birliği'ne girmişlerin
hikâyeleri. AB Türkiye'yi
tam üye yapmak için böyle
acayip şartlar da ilen sürer
mı dersıniz. Örneğin. "Sizin
mühendislerden ancak
zurnacı olur, AB bünyesinde
mühendislik
yapürmayacağız'' gibi.
YAKUP
KAR\H4N
KÜtTİIK • SANAT www.perareklam.com.tr • (0212) 293 89 78
BEYOĞLU MAJESTIK 244 54 57
KADIKÖYSINEMATEK 346 0141
ANKARA KIZILIRMAK 425 53 93
1215- 1430- 1645-1900
11.30- 13.30- 15:30
12.30- 14 30- 16 30-19 30-21:30II.30-13.30-15.30 17.30-19.30-21.30
2ÖO3 CANNES UOJSİARAMSI «LM FîSTÎVALI
. YARIŞMA1İBOLÜM
^VÖNETMEN ÖMER KAVUR
40, ANTALYA ALTIN PORTAKAL FİLM FESTİVALİ
ENİYİFİLM • EN İTİYÖNETHEH •ENIYİSEMARYO
•ENİYİKURGU • UKUT VİOEDEN GENC OYUHCU
49611 66| 1215-1515-1615-21 15
451 1333111-35-1500-1840-21:55
Beyoğlu ALKAZAR
KadıfcoyKADIKÖY
(293 24 66ı 1200-1500-1800-21 03
(33774001 10-30-13-15-1600-1845- 21:30
Ankara KBLIRMAK (425 53 93ı 12.30-1515-18 00- 20 45
(O212'ı 2 9 3 8 9 7 8
ıçın
0111293 89 18
KADIKOY TEPECINEMAXX
KADIKÖY
PENDİK