22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 TEMMUZ 2003 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 - Orman paketi değişiyormuş... "Şarkı ise aynı: Baltalarelimizde!" Imparator ıTülayÇellek:"Satt kendi çıkartan için oluşturulacak kadrolaşma uğruna imparatorluklannı ilan edenler bilmezler mi, her şey zıtlığını beraberinde getirir. Çünkü bir kötülük, bir iyilik kapısını aralar mutlaka. Anahtariarını krallık surianna asanlar, demokrasi kapılannın açılmasını sağlariar aslında, zorbalığı kabul etmeyen insanlan bir araya getirerek." Ortaklıklar t Akif Kökçe: 'Türkiye üslerini ve hava sahasını ABD'ye açar, bunun adı stratejik ortaklıktır. ABD askerleri, Türk askerierini kaçınp gözattına alır, bunun adı trajik ortaklıktır. ABO, PKK/KADEK ile Kuzey Irak'ta toplantılar yapar, bunun adı dramatik ortaklıktır. ABD'de yıllarca sumen altı edilmiş olan Ermeni soykınmı şimdi tam zamanı denerek e l ^ alınıp tanınır, bunun adı patolojik ortaklıktır." B azı isımler: Benito Que, Don C. Wiley, Vla- dimir Pasechnick, Robert M. Schvvartz, Set Van Nguyen, Victor Korshunov, lan 1 Langford, Tanya Holzmayer, Steven Mos- tow, David Wynn-Williams... Ve bir isim daha; ge- çenlerde evinin yakınlarında ölü bulunan Ingiltere Sa- vunma Bakanlığı biyolojik silahlar uzmanı David Kel- ly... Analitik bütten Jeo-Kritik, bütün bu isimlerin or- tak noktasına dikkati çekiyor: "Bu kişilerin hepsi bi- yologdu; mikrobiyolojide virüsler ve genler üzerine çalışıyordu; hepsi ölü bulundu." ölümler, New York'taki 11 Eylülterörünün ardından şarbon olaylannın ortaya çıkmasıyla başlıyor ve Da- vid Kelly dışındakiler 12 Kasım 2001 ile 27 Mart 2002 arasındaki beş aylık süreç içinde ölü bulunuyor. Jeo-Kritik, beş aylık ölüm fırtınasından 16 ay son- ra bu kez Kelly'nin ölü bulunmasını şöyle değerlen- diriyor: "Kelly'nin ölümü; herkese Irak'ı ve Ingiltere'nin I- Derin ABD rak'a saldırmak için elindeki kanrtları şişirdiği ve çar- pıttığı yorumlannı hatırlatırken; bize ABD'deki şarbon vakalarını hatırlattı. Çünkü Kelly nihayetinde Irak'ta bi- yolojik silah olduğunu bilen ve UNSCOM'la çalıştığı sırada bu silahlardan birkaçını bulan kişi idi. Kelly hiç bir zaman, Irak'ta silah yok demedi ve dolayısı ile In- giliz hükümetinin savaş gerekçesini temelde çürüten hiçbir iddianın kaynağı olamazdı. Kelly'nin ölümü açısından kilit noktanın ingiltere'de değil; ABD'de olduğunu düşünüyoruz. ABD'de beş ay içinde 10 mikrobıyologun ölümüne sebep gelişme- lere baktığımızda; birsenatörün ofisine yollanan mek- tupla başlayan şarbon korkusunun Usame bin La- den kaynaklı olmadığı çok kısa bir zamanda ortaya çıkmıştı. Ardından esas çarpıcı bilgi geldi; elde edi- len şarbon sporlarını geliştirme teknolojisi sadece ABD ordusunda vardı. Bu bilgileri açıklayan kurum ise FBI ve yanm ağız da olsa CIA idi. ABD, kendi ordu- sunun laboratuvartanndan kaynaklanan şarbon spor- lannın tehdidi altına girmişti. Sonralan olay kapandı ve bir daha da hatırlayan olmadı. 2001-2002 yıllannda; beş ay içinde hepsi de mik- robiyolojide virüsler ve DNA sıralaması ki biyolojik sa- vaşın iki temel direği üzerinde çalışan mikrobiyolog- ların şüpheli ölümlere kurban gitmesi bir yana; bu olaylardan yaklaşık 1 yıl sonra bu sefer benzer bir In- giliz uzmanın; 'çarpıtılan Irak delilleri' vakasından son- ra ölü bulunması hayli dikkat çekici. Olaylar; küresel imparatorluğa soyunan ABD ile yardımcısı Ingiltere'nin derin devlet mekanizmaları içerisinde hayli ciddi çatlamalann meydana geldiğini ve küresel güçlerin oyununa ikna edilmiş odakların, bu oyuna ikna olmayan odaklarla çatışmasının gittik- çe su yüzüne çıkmaya başladığını gösteriyor. SESSÎZSEDASIZ(l) Yüksek Yerilim Hattı erdincırtkuo yahoo.com Ölçüyu kaçınrsan, boyunun ölçiisunü alırsın hayatta! Kapkaççı çocuk neden serbestbırakıldı? Geçen gün Star gazetesinde fotoro- man gibi bir haberyayımlandı... "Kap- kaçamadı" başhklı haber fotoğraflar- dan oluşuyordu. Fotoğraf karelerine göre; Istanbul'da 16 yaşında bir kapkaççı Divan Ote- li'nin önünde bir turisti çarpmak iste- yince sivil polis üstüne atlıyor... Kap- kaççı direniyor, polis silahını çekip kap- kaççıyı etkisiz hale getiriyor. Sivil po- lis, bilegine yapıştığı kapkaççıyla ekip otosunun gelmesini bekliyor... Kap- kaççı, polisin elinden kurtulup, Ceylan Oteli'nin otoparkına kaçıyor... Sivil po- lis, öteki poiislerle birlikte kapkaççıyı yakalıyor.... Kapkaççı, karakola götü- rülüyor, ancak yaşı küçük olduğu için serbest bırakılıyor, sivil polisin çabası boşa gidiyor. Sonraki günlerde bir düzeltme yapıl- madığına göre haber doğru... Ama or- tada yanlış olan bir durum var... O da 16 yaşında bir kapkaç sanığının, yaşı küçük olduğu gerekçesiyle serbest bı- rakılması... Sanırsınız ki çocuk, yeni emeklemeye başlamış... Oysa silahlı polisin elinden kaçacak denli çevik ve işinin ehli! Ama 16 yaş, nasıl bir çocukluksa, çocuk mahkemelerinin ilgi alanına bi- le girmiyor... Polise de bunlan karako- la kadar götürüp serbest bırakmak dü- şüyor... Yaşı küçük çocuklann üstünden çı- kabilecek çalıntı para ve mallara göz atma gereği dahi duyulmadığına göre çocuklara da Istanbul sokaklannda fınk atmak kaJıyor! Rumsfeld ve Generafler TÜRKKAYAATAÖV Rumsfeld in mektubu ile i- ki Amerikalı generalin Türki- ye'ye gelişleri ana-akıntı med- yasında sıkça ülkemize veri- len önemi gösteren lütuf gibi sergilendi. Oysa, her iki olay da ABD'nin konum, yorum, beklenti ve isteklerinin bize ters düştüğünü belgeliyor. Yabancı Savunma Baka- nı'nın, TC Başbakanı'nı, Be- yaz Saray'ın emriyle, muhatap alarak yazdığı resmi yazı, Sü- leymaniye olayı için özür dile- medikten başka, kurşunlu sal- dırıdan başa çuval geçirmeye değin kendilerini haklı gördük- lerini, tutuklamanın VVashing- ton'un emriyle yapıldığını, ABD'nin AKP yönetiminden memnun olduğunu ama ulusal gücümüzün ayrılmaz parçası, giderek belkemiği olan T- SK'nin tavnnı beğenmedikle- rini belirtiyor. Ulusal gücün bu ana kanadını yapısal ve başka yollardan etkisiz duruma getir- mek bazı yabancılann günde- mindedir. Mustafa Kemal, ülke işgal altındayken ve kendi de üni- formasını geçici olarak çıkar- dığı koşullarda bile, 15'inci Ko- lordu Komutanlığı'na 22 Ocak 1920'de ve Izzet Paşa'ya 12 Ağustos'ta yazdığı mektuplar- da, tutuklamalara karşılık, In- giliz subaylarının gözaltına alınmalannı istemişti. DP ikti- danyla başlayan ve gitgide va- himleşen teslimiyetin doğal sonucu bugünkü durumdur. BBC'nin geçen cuma belirt- tiği gibi, iki ABD'li general de Türkiye'ye, önem verdikleri ya da gönül almak için değil, "Ku- zey Irak'tan çıkın!" demek, a- ma Türk askerini, rahatsız ol- duklan güneyde işgalin sanki bir parçasıymış gibi görevlen- dırebilmek için geldiler. ABD kuzeyde silahlandırdığı ve eğıttiği PKK ile temelde rahat- tır. Onun tam egemenliğini oradaki Türk askeriyle Türk- men varlığı sınırlıyor. Büyükel- çi Pearson'un giderayak Ku- zey Irak'ın Doğu Anadolu ile ekonomik yönden bütünleş- mesi gerektiğine ilişkin sözle- ri, ileriye yönelik Amerikan ta- sanlannın çerçevesıni bir kez daha çiziyor. Hızlı gelişen bu olaylar, buzdağının yalnız su yüzündeki bölümüdür. öte yandan, ülkemiz insan- lan, CIA çevresinden Graham Fuller'ın da açıkça söylediği gibi, oynanan oyunun farkına varmaktadır. Türkiye'deki ulu- sal gücü, son tahlilde, hiçbir yabancı ordu dize getiremez. ABD bugün için "tek süper güç" konumunda olsa da, başka güçlerişimdılik bir yana koyalım, onun karşısında "öteki süper güç", yani küre- miz halklannın oluşturduğu dünya kamuoyunun yenilmez- liğı var. Birbirinden habersiz hareket eden dünya halkları hiçbir zaman bugünkü kadar birlikte olmamışlardı. Bizi de önce zor günler, sonunda da aydınlık bekliyor. Mustafa Ke- mal düşüncesi ilham kaynağı- mızdır. Üstelik, bugün 1920'- lerden daha güçlüyüz. KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakı turk.net KEDİ LEVÖ APTÜÜKA aptulka hottnail.com İAİPı S>£ Çtll/ALA •TAHT/A//2.. HAYAT EPtK TlYATROSU MUSTAFA MLGIN BOLU 1. ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 2003 78 Davacı Hazine vekili dava dilekçesınde Bolu ilı, merkez Büyükcami Mahallesi, Çilingirler mevkii, 5 pafta, 52 ada. 2 parsel sayılı taşınmaz için Bolu Sulh Hukuk Mahkemesı'nın 1992'957 esas sayılı dosyasında ızale-i şuyu davası açıldığmı. dava konusu taşınmazda hıssedar olan ve kım olduğu bilınmeyen Nazife, Rıza kızı Emıne. Rıza kızı Fatma ve Saıp adlı şahıslara Bolu Sulh Hukuk Mahkemesı'nin 1993'61 esas, 1993130 karar sayılı hükmü ile Bolu Defterdan kayyım tayin edildi- ğıni, mai varlığının ve parası kayyım tarafından idare edıldî|ıni iddıa ederek bütün aramalara rağmen bulunamayan. sağ olup olmadığı bilın- meyen Nazife, Rıza kızı Emine. Rıza kızı Fatma ve Saip adlı şahıslann gaipliğine karar verilmesi ve miraslannın Hazıne'ye ıntıkalinin gerek- tiğtni talep edilmiş olmakla. adı geçenler hakkında malumatı olanlaruı veya bulunduğu yeri bilenlerin mahkememize bilgi vermeleri veya anılan şahıslann duruşmanın atılı bulunduğu 16.10. 2003 günü saat 9.00'da mahkememizde hazır bulunmalan gerektiği, bu ilan tarihinden itibaren 6 ay içinde gaıpler veya kendisını tanıyanlann mahkememize bilgi ıçın başvurmamalan halinde adı geçenlerin gaipliklerine karar verileceğı hususu ılanen tebliğ olunur. Basın: 35737 OTOBÜSTEKtLER KEMAL IRGE\Ç k-urgencayahoo.com BOLU 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 1996/597 E. 2001-304 K. Davacı Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne ızafeten Bölge Müdürlüğü ta- rafından da\alı Selamı Akyel ve Tapu Sıcil Müdürlüğü aleyhine açılan tescil davası sonunda, Davacının sübut bulan davasının davalılardan Selamı Akyel aleyhine açılan davanın kabulüne. davaya konu Bolu ili. merkez ılçesi. Paşaköy Köyü, Tepecik mevkıı. 19 pafta, 3983 ve 3984 parsel sayılı taşınmazlann tapu kayıtlannın nev-i hanesine Sultan Yıl- dınm Beyazıt Vakfı şerhinin tesciline. 2. 992.000 -TL nispı ılam harcı- nın davalılar Selamı Akyel'den alınıp hazineye irat kaydına, davacı kendıni vekille temsil ettiğınden 6.000. 000 -TL avukatlık ücretı ile davacı tarafından sarf olunan toplam 13.245.000.-TL yargılama giden- nın davalılardan Selami Akj'el'den alınıp davacıya verilmesine karar venlmiştır Yapılan yargılama sırasında Çepni Köyü adresine Selamı Akyel'e tebligatlann yapılamadığı ve yenı adresi de tespit edilemedı- ğinden adı geçen davalıya karann ilanen tebliğine, ilan tarihinden 7 gün sonra temyız süresinin başlayacağı ve temyiz süresinın 15 gün ol- duğu, süresinde temyız edılmedıği takdırde karann kesınleştırileceğı ilanen tebliğ olunur. Basın: 35740 TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 25 Temmuuz ırunc.mumtaz-arikan. com STEPHENSON'IN İLKDENEYİ. 1814-'TE BiJSÛN, ING/LIZ MÜHEMDİSİ ĞEOHG£ STEPHENSON, YAPTI&I SUHARLI LOKOMOTİFİ PENEDİ. "MY L0RD"AOU 811 LOKOMOTİP,KBN. Oi rÜKÛNÜN İLKİ£>EĞİU»'.1B13'r£,İNGİL/Z WILLIAM HBPLEY'tN YAPMIŞ OLDUĞU'PUMN6 BILLY'DAUA ESKİD/R. ANCAK, O DEVİRD£,BU- UAR 6ÛCÜMÛ DEVRİM YARATACAK $BKİLP£ İNATtA KULL4HAN STEPUEN50N 1B2S'TZ /LX KE2 İKİ KENTAKASINM (STOCKTDN-MRLINSTON) T7SEN t'ŞLE- TEM STEPMENSON, DAHA SONRA TEKNl'SİUİ SEÜŞTİRİP "ROCKET ÜNLÛ LOKOMOTİFİHİ YAPACAK(16Z9)V£ BUNUMA SAATTE 16km.HIZ SA6UYACAICTI. YANDA STEPHENSOH VE'MY LO&P ANKARA...ANKA... MÜŞERREF HEKİMOĞLU Maviler Solmasın Son günlerde mezarlık yollannda, cami avlulannda buluşuyor "eski dostlar". Güneri Civaoğlu'nunyoru- munu anımsıyor, tartışıyortar gülümseyerek. Dünya- mızda "fasf-acete" deyimi giderek yaygınlaşıyor. Fast- foodlar yemek şölenlerinin seçkin köşesine yerieşmiş bulunuyor. Civaoğlu da "fast" deyimini eski dostluk- laraters buluyor. Yitik bir sevgilinin ardından ağlayan- lar eski dostlar değil mi? Fast şölenler yok henüz! Bel- li olaylann huznü birikimle yaşanıyor. Ancak son gün- lerde yitirdiğimiz dostlann eskimişliği de başka bir an- lam taşıyor. Metin Toker1 i anma törenleri başka bir bo- yut katıyor "eski" deyimine. Toker de yaşadı bu olay- lan. Gülsün Toker'e de kocaman bir aferin verdi ben- ce. Özden Toker'in yerini, görevini çok zarif biçimde üstlendi. Bir cenaze töreni insanı onurlandıran, umu- dunu soldurmayan bir tören olarak yer alıyor Pembe Köşk'ün tarihinde. Pembe Köşk'ün tarihi yeniden ya- zılıyor bu olaylaria. Dahası pembe bir protokol uygu- lanıyor. Soldurmayan, umutlandıran bir açıda yaşanı- yor olaylar. Törenden sonra düzenlenen toplantlan da saygıyla izledi tüm dostlar. Her şey yitik bir sevgiliye yaraşır düzeyde. Pembe Köşklüler bu tür olaylan güzel yaşıyor. Bir okul oluştu- ruyor nerdeyse. Kimı zaman ölüm, kimi zaman doğum, mutlu bir yıldönümü ya da hüzünlü bir anma töreni a- ma hepsinin başka rengi, güzel düzeyi var. Başkent- te yaşanan güzel olaylardan biri bu. Mutluluğu da, mutsuzJuğu da güzel paylaşıyor belli gruplar, başken- tin çekirdeğini oluşturarak yeni ufuklara taşıyor. Kaç kuşak bir arada, doğanlar var, ölenler var ama her şe- yin gereğini biliyor, eksisi de arbsı da yaşanıyor. • • • Son günlerde çok konuşulan bir kişi Şen Sahir Sı- lan. "Pişman Değilım" kitabının yazan. TV ekranından tüm ülkeye duyurdu öyküsünü. TV*nin haberleşme gü- cünü belirten bir olay bu. Şen Sılan ekranda konuşur- ken telefonlar çalıyor, ülkenin her yanından, dünyanın her köşesinden Şen âlan'ı kutluyor dostlar. Kaç yıl gör- memişler, haberleşmemişler ama ekranda buluşuver- diler! Şen Sılan'ı soluğum kesilerek izledim ben de. Yıl- lann ötesine gidiyor dostfuğumuz. Kopukluklar oldu a- maçabukyakaladık. Belki anımsarsınız, kitabını daya- yımlanmadan okudum. Elbet çok duygulandım, daha- sı çok onuriandım. Şen Sılan Mustafa Kemal'in kız- lanndan. Devrimlerle donanmış kişiliğı guç olaylan gü- zel taşıyor. Güç sınavlan başanyla veriyor, sonra da "Pişman Değilim" diyor. Atatürk kızlannın gizemi var davranışlannda. Kan kusuyor, kızılcık şurubu içiyor nerdeyse! Yakın bir dost olarak, "pişman değilim" sö- zünün gerçeğine tanık olarak konuşuyor. Kitap yayım- landıktan sonra yaşanan tepkiyi yakından izledim. A- ma "pişman değilim" sözünün başka bir gizemi var. Kaç gündür bu sözün gizemini konuşuyor başkentli- ler. Şen Sılan da gözleri yaşararak paylaşıyor sevinç duygusunu. "Pişman değilim" sözünün anlamını, de- ğerini, güzelliğini yazarken düşünüyorum. Atatürk'ün genç kızlara, kadın kuşağına bakışını görebilenler piş- manlık duymuyor hiçbir zaman. Şen Sılan'ı izleyenle- rin davranışı da güzel bir birikimi yansrtıyor. Bence toplumdaki beklentileri üretmek de bir görev oluyoryetişen kuşaklara. Yazarken mutluluğu da mut- suzluğu da, onuryaralannı onaran davranışlan da da- ha iyi hissediyor insan. Şen Sılan yaşamını güzel sür- dürüyor. "Pişman Değilim" kitabı kaç baskıya varacak bilmiyorum. Ama topladığı ılgi onu yeni bir göreve ça- ğınyor bence. Atatürk'ün gücünü yeni ufuklara taşı- mak, Atatürk kuşaklannın kaçınılmaz görevi bugün. Şen Sılan yeni kitaplarta selamlamalı okuriannı. Genç kızlan, genç kadınlan beili tartışmalara çağırmaJı. Bu- gün geldiğimiz yerde yeni savaşlar, çabalar gerekiyor. O çabalar, Atatürk'ün izinde, o izi, Atatürk izlemini sil- mek çabalanna karşı, güzel ürünlere dönüşmeli. Pembe Köşk'ten nerelere geldik bakın! Bir ses, bir nefes ne güzel ürünler oluşturuyor. Görev bilincini ne güzel tırmandınyor. Bir dize, birsöz ne güzel çağnşım- lar yapıyor kimi zaman. Meslek dalında uzun yıllar içer- de, dışarda uzun yolculuklarla güzel onurlandım. Çev- remde okurlarla, tanıdığım ya da tanımadığım insan- lardan çok güzel sözler, uyanlar, eleştinler aldım. Kimi zaman bir çift söz çiçek gibi konar yakama, rengi de- rinleşir giderek. Yazımı, desteğini, güvenini yitirmeyen okurianmı te- şekkürie selamlayarak bitiriyorum. Geçen akşam göz- lerimi yaşartan bir olayı paylaşan bir okurumun uyan- sıyla tüm okurianmı selamlıyorum. Son yazılanmda bin<aç sözcüğü bir çiçek gibi uzat- tı bana. "Maviyi soldurmayalım." Peki pembeyi? Bü- tün renkler aynı hızla renklenmeli ama özgüriüğünü yi- tirmeden. Maviyi soldurmayalım! BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 8 9 SOLDANSAĞA: 1/ Gökova Körfezi kıyı- sında, adını birtürküyede vermiş olan turistik bir koy. 2/Birel- çiliğe bağlı uzman... Eski dilde göz. 3/ Kabadayı Rum delikan- lısı. 4/ Öğü- tülmüş tahıl... Zarif, kibar, güzel giyin- miş. 5/ Arap abe- cesinde bir harf... Radyum elementi- 4 ninsimgesi...Birso- 5 ru eki. 6/ Bir işteki 6 engelleri yenme ka- ran... Birnota. 7/Ja- ponlara özgü çiçek düzenleme sanatı. 8/ Bir tür küçük zurna. 9/ Kah- verengi ya da soluk san renkte değerli bir taş... "Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına / Yağsın — üs- tümüze buram buram" (A.M. Dıranas). YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/Daha çok Karadeniz yöresinde giyilen bir tür er- kek ayakkabısı... "San —": Reşat Enis'ın romaru. 2/ Öleceği kesüılikle bilinen bir hastanın, acısını dindirmek için doktor tarafından öldürülmesi. 3/ Maden külçelerinin eritilip anndınlması... Eski- den matematikteki küpe verilen ad. 4/ Telli çalgı- larda telleri yüksekçe tutan tahta köprücük... Otlak. 5/Bir sporda erişilmiş derecelerin en üstünü.. Te- mel, esas. 6/Başkalannın sırtından geçüıen kimse. 7/Birayadı... Hazır, mevcut. 8/"GünJer"anlamın- da eski sözcük... Hititlerin akıl ve bilgelik tannsı. 9/Taşıma, aktarma... Rütbesiz askefr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear