25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 TEMMUZ 2003 CUMA + CUMHURİYET SAYFA JV U L 1 L J \ kurtur(S cumhuriyet.com.tr 15 Mevsimin iddialı Hollywood üstün yapımı 'Terminatör 3' bugün gösterimde oca Arnie'nindönüşü 1980'li yıllann başındaki o video salgınının en çok seyredilen, en göz- de kasetlen arasında başı çeken ve bılimkurgusal genlim-aksiyon tü- riinde yenı bir sayfa açan, ünlü Ter- minatör filminin (1984) fınalinde, son sözü 'Döneceğim' olmuştu ko- ca Arnıe'nin (Uzun uzun Arnold Schwarzenegger yazmak külfetın- den kurtulmak için Arnie kısaltma- sını yeğliyoruz). Bilindiğı gibı, yönetmeni James Camerotı a ve kas yığını Arnie'ye ün ve para kazandıran ve 1980"ler- deki o muhafazakâr teknofobik film- lerin en gözalıcısı ve gişe rekortme- nı Termınatör'de, gelecekten in- sanlığın başma bela olarak gön- derilmiş, önüne geleni yok e- den. engellenmesi nerdeyse olanaksız, dünyanın ümüğü- ne çökmüş, amansız bir cel- lat Cyborg (sıbernetik or- ganızmanın kısaltılmasın- dan türetilen bu isim gü- nümüzde çok moda) ro- lündeydi hazret. Milyarlann öldüğü bir kaos ortamında, gelecekten gelenlerin tarihi yeniden yarat- maya gırişmeleri. insanlığın nükle- er kıyametten kaçmak isterken Cy- borg denen birtakım robot-makıne- lerin kucağına düşme tehhkesıyle karşı karşıya kalıvermesi gıbısinden, modern bilimkurgu yazarlannca sa- kız haline getirilmiş birtakım beylik temalara yaslanan ve sinemanın o ta- rihe kadar çe\Tİlmiş en pahalı devam filmi-üstünyapımı olarak pazarla- nan, 1991 tarihli Terminatör 2: Mahşer Günü'ndeyse. ilk filmden 7 yıl sonra sözünü tutup dönerek kar- şımıza gelen Arnie, bu kez şeytan değil melek rolündeydi. Ilk filmin kadrosu tarafmdan tez- gâhlanan. ıçerdıği çarpıcı özel efekt- ler ve görsel numaralarla yine hası- lat rekorlan kıran Terminatör 2, 1990'lann başında Hollyvvood sine- masında tekniğın ne kadar ön plana geçtiğini örneklemesi bakımından bir kılometre taşıydı. 20 yıllık efsane yenlden... Bugün gösterime giren. serinin 12 yıl gecikmeli üçüncü devam filmi Terminatör 3: Makinelerin Yük- selişi'nın yönetmenliğiyse. Termi- natör'ün yaratıcısı-babası olan Ja- mes Cameron'un reddetmesi üzen- ne yenilerden Jonathan Mostow'a kalrnış. Breakdown (1997), U-571 Aksanlı Amerikancası, ifadesiz yüzü ve sınırlı oyunculuğuyla yıllara meydan okuyan, önümüzdeki ' yıllarda Kaliforniya valiliğine, hatta ABD başkanlığına niyetlenen Arnold Schwarzenegger yine bildiğiniz gibi... ? Eliyle ölümcül ışınlar saçan katil dişi terminatörü Kristanna Loken oynuyor. (2000) gibi aksiyon-heyecan türün- deki iki filmiyle tanıdığımız, 1961 doğumlu, okullu yönetmen Mostovv, 20 yıllık efsaneyi bir kez daha baş- tan sona, görsel bir şölene çevırme- nin üstesmden geliyor, beylik deyış- le. Hiçbir yenilik. sürpriz içermese de ılgisiz kahnamayan, spektaküler bir Hollywood seyirliği kıvamında sey- reden Terminatör 3, kıyamet günü- nün durdurulduğu ikinci filmden on yıl sonrasında geçiyor ve bilinenle- ri tekrar ediyor. Eski model, mütevazı terminatör Arnie'mizin, artık 20'li yaşlannı sü- ren, Skynet tarafından yok edilme- mek için evsiz, adressiz, işsız. 'ka- yıtdışı' yaşayan direniş liden, Sa- rah'nın (Linda Hamilton da 3. de- vam filminde oynamayı reddetmiş) 'kurtarıcı' oğlu John Connor'la (Nick Stahl) gelecekteki kansı Ka- te'i (Claire Danes), seksi, baştan çı- kancı bir genç kadın bedenindeki en tehhkeli, acımasız, amansız ve şe- kılden şekle giren. mağlup edılemez bir katil dişı termınatörden (Kris- tanna Loken) koruması şeklınde özetlenebılecek T-3: Makinelerin Yükselişi. serinin Matrix vb. film- lerle son dönemde kaybettıği itıba- nnı yeniden kazandırmaya yönelik bir aksıyon-gerilim kasırgası estir- meye çabalıyor perdede ama beyhu- de. Filmde her şey ashnda günümü- zün bilgisayar teknolojisinın başrol- de olduğu bir atraksiyon-aksiyon tekranndan ibaret, hem de sığ ve tek- düze tarafından. Demode bir akslyon-gerllim Yoksul Avusturyalı bir vucütçu genç olarak 20'sinde geldiğı fırsatlar ülkesi ABD'de, tipık Amerikan rü- yası bir başan öyküsünü 30-35 yıla sığdıran, günün binnde Kaliforniya valisi, hatta ABD başkanı olmaya nı- yetlendiğı malum. 56 yaşındakı pa- ra babası, ünlü yıldız Arnie. kome- diyi bırakıp yine asıl alanına dönü- yor; bu insanlarla makineler arasın- dakı mücadele klişesini yeniden ısı- tıp önümüze getiren, fantastik, bi- limkurgusal serüven-aksiyon seyir- liğıyle. Tahribatın rahatsız edici boyutla- ra vardığı. yine takip, kovalamaca sahnelerinden geçilmeyen bu akılla- ra ziyan aksiyon, bildik soğuk, ifa- desiz yüzü, smırlı oyunculuğu ve ak- sanlı Amerikancasıyla, ex Mr. Uni- verse-Olympia Arnie "nın kariyerin- deki bir kez daha dünyayı kurtardı- ğı son büyük çıkışı olabilir. Yeni bir devam fiimine de açık kapı bırakan bir finale bağlanan, 'büyücü' Stan Winston'la Industrial Light and Ma- gic'in efektleriyle destekli bu demo- de Hi-Tech gösterisi aksiyon, ancak meraklısını memnun edebilır... Terminatör 3: Rlse of the Machlnes / Yönetmen: Jonathan Mostovv / Senaryo: John Brancato, Michael Ferris / Kamera: Don Burgess / Müzik: Marco Beltrami, Brad Fiedel / Oyuncular: Arnold Schvvarzenegger, Nick Stahl, Claire Danes, Kristanna Loken, David Andrevvs, Matthew Bonnar, Alana Curry / ABD 2003 (WB) YENİ BAŞLAYANLAR. İZLEYİCİ GÖZÜYLE ERDAL ATABEK Suçlu toplumun çocukları Basımın Belası / Bringlng pown The House Adam Shankman'ınyönettiği 'Başımın Bela- sı' bugün gösterime giriyor. Peter Sanderson (Steve Martin) hayatında her şeyi yolunda giden, kendi halinde bir a\ııkattır. Kansı Kate (Jane Smart) tarafından terk edildik- ten sonra kendisini iyice işine vermiş, tam anla- mıyla bir işkolik olmuştur. Eskı kansmı hâlâ çok sevmekte, nerede hata yaptığını, neden terk edil- diğıni anlamaya çalışmakta, bu arada onu hâlâ çılgınlar gibi özlemektedir. Hayatına biraz heye- can katmak için internette tanıştığı bir kadınla chat yapmaya başlar. Kadının ismi Charlene'dir ve avukat olduğunu söylemektedir. Başlangıçta her şey normal gibidir. Günün birinde kapısı çalınır ve internette chat yaptığı kadını karşısında bulur. Ancak Peter' ın hayal ettiğinden tamamen farklı bir kadındır bu. Charlene'in (Queen Latifah) avukatlıkla uzaktan yakından ilgisi yoktur... Hollyvvood'un sevilen komedyeni Steve Mar- tin'in sürüklediği 'Başımın Belası', hoşça vakit geçirten bir komedi. "Tann Kent", ashnda Tann'mn unuttu- ğu kentlerden biri. Rio'nun varoşlannda, yoksullar için yapılmış daracık evlerden oluşan bir "uyduruk-kent". Burada do- ğan, burada büyüyen çocuklar yaşamı na- sıl görecekler, yaşamı nasıl değerlendire- cekler? "Bu bizim kaderimizdir, boynumuzu büküp bize uygun görülenlerle yaşama- lıyız" mı diyecekler. yoksa "Âlem buysa kral benim" diyerek silahlan ele alıp or- talara mı çıkacaİdar? Fernando Meirelles, her iki seçeneğe de birer temsilci bulmuş filminde. Kendi- ne yol açarken çatışma yerine uzlaşmayı seçen Roket ıle, zoru ve zorla almayı se- çen Ze. "Şiddet, ezilenlerin kendini ifade biçi- midir" diyen toplumbilim gerçeği burada bir kez daha kendini gösteriyor. Bundan on yıl önce, "Bağdat Cadde- si'nde arabalar durduğu zaman kâğıt mendil satan çocuklara dikkat edin" di- yordum. "Bu çocukları on yıl sonra gö- remeyeceksiniz, çünkü onlar artık men- dil satmayacaklar, sizin olanı sizden zor- la almaya çalışacaklar, çünkü sizin on- lara hiçbir şey vermeye niyetiniz olma- dığını anlayacaklar." "Suçlu çocuklar" konulu bir toplantıya sunduğum bildiride bu başlığı eleştirmiş, bunun yerine "suçlu toplumun çocukları" denmesini önermiş- tim. Bu önerimi yinelıyorum. Tann Kent'te eline silah alıp acımasızca kullariarak ün kazanan, bu ününü şiddet yoluyla kazanca çevıren genç, kendi sonunu da hazırlamış olmaktadır. Onun yaklaştığı sonda bütün toplumun çeşitli suçlan vardır: O koşul- larda yaşamaya bırakılmış aileler, bu gidi- şi bir türlü önleyemeyen sistem, bunlara çözüm bulamayan hükümetler, bütün bun- Filmin amatör çocuk oyuncuları profesyonellere taş çıkartırcasına başarılılar. lardan uzak kalmaya çalışarak bellek yiti- mıne uğramış toplum. Türkiye'de olan bitenleri öyle bir zaman süzgecinden geçirip görebiliyor muyuz? "Tinerci çocuklar" gerçeğine dürüst bir bakış açısıyla yaklaşılıyor mu? Çocuk ve Ergen Psikiyatrısi Kongresi'nde Yusuf Kulcayı dinlerken bütün bunlar gözümü- zün önünden geçiyordu. "Tinerci çocuk- lar". Ancak bir olay olduğu zaman anım- sanan, adlan ancak bir yaralama, bir öl- dürme olayıyla birlikte akla gelen "tiner- ci çocuklar". Hani, onlar şimdi nerede- ler? Kimlerle görüşüyor, kimlerle konuşu- yor, neler düşünüyor, neler hissediyorlar? Bilen var mı. düşünen var mı? Bugün İstanbul'un Tanrı Kentleri'nde neler olup bitıyor? Türkiye'nin Tann Kent- leri'nı görüyor muyuz, biliyor muyuz? Tann Kent filmini gördüğümüz sürenin çok fazlasında bunlan düşünürsek daha ya- rarlı olacaktır. KEDt GÖZÜ VECDİ SAYAR Şarkılarımız Kardeştir Yaz aylarının keyfi müzikle çıkar. Sıcak bir yaz gecesinde, bir açık hava sahnesinde izlenen gü- zel bir konserden daha keyifli ne olabilir? Tabii, eğer izin verilirse... Doğubeyazıt Festivali'ne katılan sanatçı dost- lardan Ferhat Tunç, Rojin ve Murat Bakdi'nin başma gelenleri biliyorsunuz.Tutuklanan Ferhat, sekiz gün içerde yattıktan sonra serbest bırakıl- dı, ama yargı süreci devam ediyor. Rojin için ise, gıyabında tutuklama kararı verilmiş. Dünyanın tüm dillerinde söylediği şarkılarıyla, barış ve kar- deşlik mesajlan veren Rojin, birşarkısında geçen birsözcükyüzünden suçlanıyor. Bir aşkşarkısıy- miş söylediği; 'Kürdistan' da şarkıda geçen sev- gilinin adı... Bir şarkıdan bu denli korkulur mu? Daha bu haberin mürekkebi kurumadan, bir başka sansür haberi çıkageldi. Grup Yorum'un Ege sahillerimizde vereceği konserler, bölgede- ki kaymakamlıklarca "Uygun görülmeyerek"ya- saklanmış. Grup, idari mahkemeden yürütmeyi durdurma kararı almış almasına ama, önceki günkü Milas, dünkü Fethiye konserleri yapılabil- di mi bilmiyorum... önümüzdeki günlerde Datça, Bodrum, Dalaman'da konser programlan olan Grup Yorum daha çok acı çekecege benzer. Mi- las ve Datça kaymakamlıklannın yasaklama ya- zılannda gerekçe filan göstermeye gerek görül- mezken, Fethiye Kaymakamlığı'nınyazısında "... ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 8. maddesine istinaden" deniliyormuş. Hani, şu meşhur 'kaldınlan' madde... Doğubeyazıt'taki savcının hakkını yememek lazım. 8. maddeyi ge- rekçe gösterip açık verecek değil ya, davayı doğ- rudan "yardım ve yataklıktan" açmış. • • • Tam bu noktada, bir 'yardım ve yataklık' suçu işleyebilırim. Bu gün ilk sayısı çıkan Beyoğlu Ga- zetesi'ni okurlarımaduyurarak... 'Beyoğlu Gaze- tesı'. Celal Başlangıç, Mehmet Güç, Yurdaer Erkoca gibi cesur ve deneyimli gazetecilerin ön- cülüğünde çıkan haftahk bir gazete. Kentli olma bilincini, yerel inisiyatifleri güçlendirecek önemli bir ortam. Bundan böyle her Cuma, Beyoğlu Ga- zetesi'nde, Beyoğlu'nun 'SanatGündem/'ni irde- lemeye, birsonraki haftaya ilişkin 'tiyö 1er verme- ye çalışacağım. Beyoğlu, yaşama sevinci ile öz- deştir benim için. Belki de onun için, ilk sayıda Beyoğlu'nun hemen kıyısından, Açıkhava Tiyat- rosu'ndan yükselen bir çığlık, Arjantin halkının efsanevi sesi Mersedes Sosa, geldi, Sanat Gün- demi'nin baş köşesine oturdu. Şarkılarımızın kardeş olduğunu bize bir kez da- ha anımsatan Sosa'nın heyecan verici konseri- nin sonunda, tiyatromuzun değerli yazar - çevir- menlerinden Sevgi Sanlı ile konuşuyorduk. Bir kâğıt uzattı: Sosa'nın finalde söylediği "Gracias a la vlda"... Bizım şarkıcılarımızın başma gelen- leri yazarken, Sevgi'nin güzel Türkçesiyle dilimi- ze kazandırdığı bu dizeler geldi aklıma. Ve birkaç kıtasını, Sevgi'nin izniyle, sizlerle - ve şarkılannı- zı kendi şarkılan yapan müzisyen dostlarla - pay- laşmak istedim. "Şükürier hayata, ne çok şey sundu bana Paıiak bir çift gözüm var hep dört açanm, Ben akı karadan kolay seçerim, Işte engin gökiehn panltısı, Işte bin kişi arasında sevdiğim adam. Şükürier hayata alfabeyi verdi. Sözcükler ürettim ana, kardeş, dost gibi. Işık deyince Aydınlandı yolu can yoldaşımın. Şükürier hayata cömertçe sundu bana, Hem kahkahalan hem gözyaşlarını, öğrendim gülmeyi gözümde yaşlaha. Şarkımın yansı zehirden acı, yansı baldan tatlı. Benim derdim sizin derdiniz, Benim sevincim sizin sevinciniz, Benim şarkım sizin şarkınızdır. Gracias a la vida, que me ha dado tanto." vecdisayar a yahoo.com 14 yaşndaM Makhmdbarnftftoı • Kültür Servisi - tran süıemasının usta yönetmelerinden Mohsen Makhmalbaf'ın iki kızından en küçüğü olan 14 yaşındaki yönetmen Hana Makhmalbaf Venedik Film Festivali'ne davet edıldı. Makhmalbaf'ın 'Joy of Madness' adlı ılk uzun metrajlı filmi bu yıl 27 Ağustos ile 6 Eylül arasında yapılacak olan festivalin 'Eleştirmenlerin Haftası' bölümünde ödül için yanşacak. Genç Makhmalbaf filmi, yönetmen ablası Samira'nın Afganistan'da geçen bir öyküyü anlattığı 'At Five In The Afteraoon' adlı filminin çekimleriyle ilgili bir belgesel. Moloko & Mutiny IstanbuCda • Kültür Servisi - Müzik grubu Moloko & Mutiny, Hip Productıons'ın girişimiyle Istanbul'a geliyor. Geçen ay başında 'Status' adlı albümüyle müzik listelennde çıkış yapan grup dance, funk ve tnp-hop unsurlannın birleştiği özgün yorumlannı sevenleri için seslendirecek. Irlanda-Dublin doğumlu Roisin Murphy. Mark Brydon, Paul Slowley (bateri), Eddie Stevens (org) ve Dave Cook'tan (gitar) oluşan Sheffield"li müzik grubu 31 Temmuz gecesi saat 21 .OO'de Maslak Venue'de sahneye çıkacak. 18 yaş sının olan konser için biletler Bıletix'ten edinilebilir. (Biletix:O 216 454 15 55) BUGUN • BEYOĞLU StNEMASI'nda 'Alim Şerif Onaran' anısına 12.15, 14.30, 16.45, 19.00 ve 21.15'te 'Tango' filminin gösterimi. (0 212 251 32 40) • NARDİS JAZZ CLUB'da 22.30'da Ted Curson ve Jyrki Kangas ın katıldığı kapanış partisi. (0 212 244 63 27) • HARBİYT AÇIKHAVA TÎYATROSU'nda 21.OO'de Teoman konseri. (Biletix:0 2L6 45415 55) - <
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear