25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 7 MAYIS 2003 ÇARŞAMBA 8 ROPORTAJ Prof. Dr. BirgülAyman Güler, AKP'nin kamu yönetim reform taslağım değerlendirdi: Sosyaldevlettariholacakiyasal Bilgiler Fakültesi Oğretim Üyesi Prof. Dr. Birgül Ayman Güler, AKP'nin yapmayı tasarladığı kamu yönetimi reformu ile üniter devlet örgütlenmesinin son bulacağını söyledi. Güler, "Taslaklar, Türkiye için sosyal devletin tümüyle ortadan kaldınlması anlamına geliyor" dedi. G üler, taslaklann uygulanması halinde yiiz binlerce memurun sözleşmeli statüye geçeceğini söyledi. Güler şöyle konuştu: "Taslaklann yasalaşması halinde bir taraftan eşitsizliklerin derinleştirilmesi, bir yandan ulusun birliğini sağlayan kaynaşma rnekanizmalannın örselenmesi söz konusudur." IŞIKKANSU ANKARA - Ankara Üniversitesi Siyasal Bil- giler Fakültesi Ögretim Üyesi Prof. Dr. Birgül Ayman Güler, AKP'nin hazırlıklannı yürüttüğü "kamu yönetimi nefonnu"na ilişkin yasa taslak- lannın "üniter ve sosyal devleti tümüyle tasfîye etme" amacını güttüğünü dile getirdi. Devletin en temel görevlerinin il özel idarelerine bırakıl- masıru öngören taslaklann uygulanması halin- de yüz binlerce memurun "sözteşmeK" statüsü- ne geçirileceğini dile getiren Güler, "Taslaklar, bir taraftan eşitsizliklerin derinleştirilmesi, bir yandan da ulusun birliğinisağlayankaynaşmame- kanizmalarmın örselenmesi sonucunu getirecek- tir" dedi. Prof. Dr. Birgül Ayman Güler, Cumhuriyet'in konuya ilişkin sorulanna şu karşılıklan verdi: - AKP iktidannın 'kamu yönetimi temel ka- numT veonubütünleyen yerelyönetimlerileper- sonel rejimi taslaklan ile zaten büyük ölçüde za- yıflaülmış sosyal devlet işlevinin tümüyle orta- dan kaldınlmasının amaçlandığı betirtiliyor. Bu görüşe kabhyor musunuz? - Kamu yönetimi temel kanunu tasarı taslağı- nın ham halinde, amaç maddesinde "demokra- tik bir yönetim, sosyal devlet aıüayışının yerleşti- rilmesi"nden söz ediliyordu. Bakanlar Kuru- lu'nda görüşülen son halinde bu iki amaç çıka- nlmış, geriye "rekabetçi bir piyasa şarüannı oluşturmak" hedefiyle "devletin düzenle>ici fonksiyonunun güçlendirilmesi" amaçlan kal- mıştır. Bu tanım gereği, devletin toplumun temel ihtiyaçlan doğrultusunda sosyal harcama yap- ması sınırlandınlacak, giderek de ortadan kal- dınlacaktır. Toplumsal eşitsizlik - Böyle bir sistem neye yol açar? - Türkiye gibi azgelişmişlik koşullan yaşayan bir ülkede devletin sosyal hizmet alanının geniş- lemesine yaşamsal önemde gereksinim var. Böl- geler arası eşitsizlik doğrudan devletin sosyo-eko- nomikgirişimleri ile ortadan kaldınlabilir. Sınıf- lar arasındaki, kentler içinde semtler arasındaki eşitsizliği gidermede kamu kesiminin çok önem- li roller üstlenmesi gerekir. Devletin, "sosyal devleften "düzenleyici devlet" haline getirilrne- si, Türkiye'de var olan toplumsal eşitsizliği baş edilmez düzeyde derinleştirir. Taslağın amaç maddesinde belirlenen hedef, yani "rekabetçi prj-asaşartiannaodaklanmış", temel işlevi "dü- zenleme" ile sımrlanmış bir devlet hedefı, tüm toplumsal yaşamı piyasa gereklerine göre orga- nize edecek bir devlet yaratmak demektir. Top- lumsal eşitsizlik sorununu piyasa sistemine bı- rakan, bu nedenle eşitsizlikleri bugünkünden da- ha da baş edilmez hale getiren böyle bir ilkenin kabul edilmesi mümkün değildir. - Tam da bu taslaklar tartışdırken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlık sistemini gündeme getirmesi rasdanö rtu sizce? - Olmasa gerekir. Devletin en temel görevle- rini il özel idaresine vermişsiniz; iller bölge sta- tüsüne yükseltilmiş, ama hâlâ il özel idaresinin başında atanmış vali var. Atanmış vali, AB ve Türkiye'deki yerel yönetim fetişistlerine göre, de- mokrasiyle bağdaşmaz. Vali seçimle gebneli!.. Illerbölge yönetimi tarafindan yönetiliyorsa, ba- şında seçilrniş bir vali varsa, bu sistemin adı eya- let sistemidir. Eyalet sistemi, bir üst kademede merkezi düzeyde parlamenter demokrasinin ta- şıyacağı bir yapı değildir. Doğası gereği başkan- lık sistemini taşıyacaktır. - Öngörülen sözleşmeli istihdamın başka sonuç- lan da doğabinr değil mi? Güvencesiziik. parti- zanhkgibL- - 5 yıl süreli sözleşmelilik öneriliyor örneğin. 5 yıl, seçimlere denk geliyor. Bu ne demek? Gü- nümüzde 2 milyon 750 bin kamu görevlisi var. Yerelleşme ile birlikte bunlann büyük bölümü Tasarı küreselle$meye yaslanarak egitlm birliğini parçalayabilir, sömürgeleşme yaratır" EğitimdeM büyük tehlikeProf. Dr Güler, eğitimin yerelleşmesi ile ortaya çıkacak tehlikelere dikkat çekerek taslağın sömürgüleşmeye yol açacağını söyledi.Güler'in bu konuda sorulanmıza verdiği yantılar şöyle: - Eğitim yereUeşirse ne ohır? - Eğitim, merkezi yönetimin -devletin- ana görev alanından çıkanlarak, merkezi yönetimin "yapacağı ya da dûzenleyeceği görev ve hianetier" bölümüne aktanhyor. Taslağın bu maddesinde Anayasa'nın 42. maddesinin üç fikrasında değişiklik gerekebileceği belirtiliyor. Bu fikralar, eğitimin Atatürk ilke ve inkılaplanna uygunluk, devlet gözetimi ve denetimi altında olma, ilköğretimin zorunlu ve devlet okullannda parasız olması, özel ilk ve orta dereceli okullann bağlı olacaklan esasların yasayla düzenlenmesi konulanna ilişkindir. Bu ilkeler eğitim konusunun özünü oluşrurur. Son 15 yıldan bu yana, artık küreselleşme var, eğitimin millisi fazladır; eğitim ulusal değil küresel-evrensel ilkelere oturtulmalıdır savlannın nasıl yaygınlaştığı hatırlanmalıdır. Sıradan insanJar değil, zaman zaman bazı Milli Eğitim Bakanlan bu savı yüksek sesle dile getirmişlerdir. Tasan, küreselleşmeye yaslanarak, eğitimde bir yandan ulusallık, öbür yandan kamusallık ilkesini yerelleşmeyle ortadan kaldırmaya yönelmektedir. TehJike, bir yandan sömürgeleşmedir; bir yandan eğitim hizmetinin özelleştirilmesidir; bir yandan da eğitim birliğinin parçalanmasıdır. - Oğretmenlerin, natta bütün kamu görevtilerinin özlük haklannda da köklü değişiktikler, hatta geriye gidişlerin olacağı da yapılan saptamalardan bûi - Milli Eğitim Bakanlığı'nın görevleri özel idareye devredildiğinde, öğretmenler, sözleşmeli çahştınlacak. Sözleşmeli istihdamda işe alma, işten çıkarma artık merkezde olmayacak, özel idarede olacak. Bu durumda, Antaryah, îzmırli bir öğretmen acaba Bingöl'de, Muş'ta, Hakkâri'de işe girmek için il özel idaresine gider başvurur mu dersiniz? Başvurmayacaktır. Diğer yandan ülkenin geri kalmış diyebileceğimiz yerlerindekı oğretmenlerin, Istanbul'da, Izmir'de işe girmek üzere o illerin il özel idarelerine başvurma cesaretine sahip olabileceklerini düşünebiliyor muyuz? "Bingöl özel idaresi, Izmir özel idaresinin öğretmene verdiği paranm üç mislini verir. Böyiece BmgöTü cazip hale getirir, öğretmenleri çekebinr" diyebilirsiniz. Ama, yerellik, bölgenin kendi kaynaklanyla kavrulması gerektiği felsefesine dayanır. Merkezi yönetimin, bölgeler arası eşitsizlikleri gidermek üzere bir taraftan öbür tarafa kaynak transferini reddeder. Bu yüzden zaten geri kalmış olan bir ilin özel idaresinin kendi yöresirü cazip kılacak kaynaklan bulması zorlaşır. Bu nedenJe, taslağın oturtmak istedigi felsefe, bölgeler arası dengesizlikleri, eşitsizlikleri son derece olumsuz etkileyecektir. Ülkenin doğusundan batısından, kuzeyinden güneyine insanlannın kaynaşmasını önleyecektir. Ulusun birliği asıl olarak kamu hizrneri mekanızması eliyle sağlanır. Yalnızca iktisadi sonuçlan yoktur kamu hizmetlerinin. Toplumsal, kültürel sonuçlan da var. Çok yönlü amaçlar peşinde koşar kamu hizmeti. Dolayısıyla bir taraftan eşitsizliklerin derinleştirilmesi, bir yandan ulusun birliğini sağlayan kaynaşma mekanizmalannın örselenmesi söz konusudur. Güler, AKP'nin taslağuıda yurttaşm hem merkezi hem de yerel düzeyde karar verme sürecinin dışua itileceğini söyledi. (Fotoğraf: Serdar ÖZSOY) sözleşmeli istihdam edilecek. Aileleriyle birlik- te 8-10 milyon insan, 5 senede bir işini yitirme kaygısı içinde yaşayacak. Burada kayırmacılık, partizanlık temel motif olacak. Taslak, kamu ça- lışanlan için gerçek bir tehdittir. Küreselleşme ve yönetim - Taslaklan savunma açısından "Hantal dev- let Ankara'dan yönetılemez hale geldi" gerek- çesine sığınılryor. Bu sav ne kadar doğru? - 20 senedir söylenen şu: Küreselleşme ile dünya bir köye döndü. Madem öyle, bu köyde Türkiye nasıl büyüdü ve Ankara'dan yönetılemez hale geldi? Türkiye'nin sınırlannda bir büyüme personeli; öğretmendir, hekimdir, mühendistir, imamdır, polistir, yargıçtır ve bunlar Ankara'da bürolarda oturmuyor. Personel açısından bakar- sanız Türkiye'de kamu görevlisi, toplam nüfusun yüzde 3-4'üdür. Fransa'da bu oran yüzde 8, Al- manya'da yüzde 6, ABD'de yüzde 7.5 'tur. Ulus- lararası karşılaştırmaya bakarsanız, aşın şişkin kadrolardan oluşan bir büyük devlet bulamaz- sınız. Devletin gayri safi milli hasıla içindeki büyüklüğü yüzde 25'tir. Türkiye'de hantal dev- let gerçegi yoktur. Bu, büyük yalanlardan biridir. Burada ülke Ankara'dan yönetilmez demek, kamunun öncülüğü olmasın, kamu iktisadi teşeb- büsleriyle Türkiye'nin kalkınma faaliyetine son verin, devletin sosyal faaliyetlerini ortadan kal- temel kanunu taslağı, KTT'leri ortadan kaldırmaya yönelik girişimler, yerel yönerimleri düzenlemek için hazırlanan taslaklar, kamu personel rejimi düzenlemeleri. hepsi birlikte yerelleşrirme ve özelleştirmeyi beraber götüren, bunun sonunda da hem merkezi, hem de yerel iktidan, halka kapatıp asıl olarak küresel sermayeye açan tas- laklardır. - Burada yurttaşuı konumu ne ohıyor? - Yurttaş hem merkezi, hem yerel düzeyde karar verme süreçlerinin dışına itiliyor, yurttaş müşteri olarak adeta piyasa sisteminin unsur- lanndan biri olarak tanırnlanıyor. Bu tasanlarla gelen yerelleşrirme, beklenenin tersine, kamu iktidannı halka yaklaştırmıyor, daha fazla uzak- TÜürkiye gibi azgelişmişlik koşullan yaşayan bir ülkede devletin sosyal hizmet alanının genişlemesine yaşamsal önemde gereksinim var. Bölgeler arası eşitsizlik doğrudan devletin sosyo-ekonomik girişimleri ile ortadan kaldınlabilir. Sınıflar arasındaki, kentler içinde semtler arasındaki eşitsizliği gidermede kamu kesiminin çok önemli roller üstlenmesi gerekir." yok, nüfusu da azalan oranlarda artıyor. Ilerişim ve ulaşım olanaklanndaki gelişmeler karşısında, Türkiye'yi bugün Ankara'dan yönetmek 1970'ler- de yönetmekten daha kolay olmalı. Kaldı ki, Türkiye elbette Ankara'dan yönerilecek. Nere- den yönetilecek başka? Asluıda demek isteniyor ki, "Ülkenin maddi kaynaklan ve işgücünün; kalkuunayı, bağımsızfağı sağlama ve eşitsizlikleri ortadan kaldırma amacı doğrultusunda planh bir şekflde merkezden yönetihnesi sona erdirU- nıeBdir." Aslında bu, doğrudan doğruya planlı bir kar- ma ekonominin sona erdirilmesi talebidir. Tür- kiye'deki 2 milyon 750 bin kamu görevlisinin yal- nızca yüzde 1.5'i Ankara'da çalışıyor. Türkiye'de, hantal dedikleri devletin yüzde 85 oranındaki dınn, kamu yatınm harcamalannı kısın demek- tir. Türkiye Ankara'dan yönetilmez demek, IMF programını savunmak demektir. - Kamu yönetimi temel kanunu taslağı, bütün bu bilgilerin ışığında genel olarak ne anlama geliyor? Küresel sermaye taslağı - Türkiye için sosyal devletin tümüyle ortadan kaldınlması anlamına geliyor. Siyasal anlamda üniter devlet örgütlenmesinin, idare anlamında da devletin merkeziyetçilik ilkesi temelinde ör- gütlenmesinin sonu anlamına geliyor. Sosyal devlet ile merkeziyetçilik, biri olmadan diğeri ol- mayan iki özelliktir. O yüzden kamu yönetimi laştınyor. Çünkü model, kamu yönetimini hem merkezde hem yerel düzeyde birer ticari işletme haline getirmeyi amaçlıyor. Kamu kurum ve kuruluşlanna, halkın refahmı arttırmak değil, rekabetçi piyasa oluşturmak görevi veriyor. Her şeyi piyasa için piyasadan doğru gören bir dev- let, ister merkezde ister yerelde, halka değil şir- ketlere yakın olacaktır. Bu şirketlerin, yerliden çok yabancı şirketler olması işin bir başka yönüdür. Yerel düzeyde yurttaş, yönetime, merkeze ol- duğundan fiziken daha yakın olacaktır; ama karar mekanizmasına ne iradesi ne de talepleri ulaşabilecektir. Tasan, yönetişim devleti tasansıdır, yönetişim devletinde katılım özel sektör ile bun- lann sivil toplum kurumlanna açık, yurttaşa- hemşeriye kapalıdır. TAŞRADAKİÖRGÜTLENME —^^»^ " ^^w ,."••- --*B Birgül, "Memurlann özel idareye de\redilmesi özelleştirmenin önünü açacak bir uygulamadır" diyc konuştu. VaMiksistemi kaldırıhyor federalyapı getiriliyor - Taslaklann bir yanı özelleştirmeci, diğer yanı federalist yereUeşmeci bir yapı öngörüyor- - Özelleştirme yerelleşme ile, yerelleşme de özelleştirmeyle iç içe. Bu savın da kamtı var: KlT'lerde çalışan personelin ancak yüzde 4'ü memur, diğerleri sözleşmeli ve geçici işçilerden oluşuyor. Zaten KlT'lerdeki özelleştirme uygulamalan ancak memuriyet statüsü eritildikten sonra başanlabildi. Belediyelerde ise çalışan toplam kamu görevlisinin yüzde 35'i memur. O yüzden belediyeler taşerona, ihaleye, üntiyaza, yap- işlet- devrete, yap-işlete iş aktanyorlar. Merkezi yönetim çalışanlannın ise yüzde 80'i memur. Merkezi yönetimin görevlerini özelleştirebilmek için Öncelikle anayasal güvence altındaki memurluk statüsünün çözülmesi gerekiyor. Bu çözme, ancak ve ancak, merkezi yönetim hizmetleri parçalanarak gerçekleştirilebilir. Yerelleşme, bu zorunluluğu karşılayan hizmeti parçalama işlevini görüyor. Merkezi yönetimde, 1 milyon 600 bin memur çalışıyor. Bunlann 650 bini Milli Eğitim, 225 bini de Sağlık Bakanhğı'nda. Taslaklarda yapıldığı gibi, Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlığı dahıl, 1 milyon 600 bin memurun toplandığı birçok bakanlığa taşrada örgütlenme yasagı getirirseniz; bunlan özel idareye devrederseniz; "yerel yönetimlerde istihdam sözleşme esasına dayanır" hükmünü öngörürsenız; memurluk statüsünden kurtulmuş oluyorsunuz. Anayasaya aykırı' - Yapümak istenen, Milli Eğitim gibi, Sağlık gibi, Bayındırtık, Tanm gibi bakanhklann taşra örgüüerinin kaldınlmasL.. - Evet. Taslaklar, 5 tane bakanlığın taşrada örgütlenmesine olanak sağlarken, diğer bir düzine bakanlığın ise taşrada örgütlenmesini yasaklıyor. Beş bakanlıklı taşra, ilginç bir görüntü sunacaktır. Örneğin, valilik sisteminin temei kurumu diyebileceğimiz il idare heyeti üyesiz kalmaktadır. Bu kurulda şu anda yer alan il milli eğitim müdürü, il sağlık müdürü, il bayındırlık müdürü gibi bakanlık taşra yöneticileri özel idareye devredildiği için, bu heyette yalnızca defterdar ile il çalışma müdürü kalmaktadır. Bu durumda valilik dediğimiz sistem bütün işlevini yitirerek temelsiz kalıyor. Taslak, anayasada devletin temel görevleri arasında sayılan milli eğitim, sağlık, tanm gibi hizmetleri yerel idarenin görev alanına alarak, anayasaya aykın bir düzenleme yaratıyor. Katılım Ortakhğı Belgesi - Federalist bir yapı nasıl örülüyor yapılması istenen düzenlemeleıie? - Taslak, Türkiye'de bölge yönetimi getiriyor. AB katılım ortaklığı belgesi, Türkiye'de istatistik bölge düzeyleri kurulmasını istemişti. Bu istek yerine getirildi ve Bakanlar Kurulu kararnamesi olarak 22 Eylül 2002'de yayımlandı. Bu kararnameye göre Türkiye'de 3 kademe bölge düzeyi var. Birinci düzey bölge 12 adet. İstanbul örneğin kendi başına bir bölge. tkinci düzey bölge 26 adet olarak saptandı. Üçüncü düzey bölge de iller, 81 adet. Sistemimizde iller bölge olarak kabul edilmezler; Türkiye"de bölge yönetimi yoktur. Buna karşın, Katılım Ortaklığı Belgesi'nde yer alan hüküm gereğince yapılan çalışmalar sonunda, iller bölge olarak ilan edilmiştir. - Bunun sonucu ne ohır? - Belge Türkiye tarafindan imzalandığında, AB ve Avrupa Konseyi Türkiye'den, bu kademelerde Avrupa Bölgesel Yönetimler Özerklik Şartı'nı uygulamasım isteyecektir. AB'nin bölgesel ve yerel yönetimler politikası tek başına iktisadi ya da idari içerikli bir kalkınma politikası değildir; kültürel-etnik ve dinsel haklar, bunlann temsili, bu politikanın özünü oluşrurur. îkincisi, temel sosyal devlet görevlerinin il yerel yönetimlerine devriyle, azgelişmiş il ve bölgeler ile diğerleri arasındaki dengesiz gelişme daha da derinleşir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear