22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 7 MAYIS 2003 ÇARŞAMBA ÇEVRE Bakan Pepe: Orman vasfinıyitirmiş alanlann satişından 20-25 müyardolargelirhedeftiyoruz Hükümetbaltayı eldenbırakmıyor tstanbul HaberServisi-Orman Bakanı Osman Pepe, Türkiye'de 4 milyar rnetrekare üzerinde 2B alanı bulunduğuna dıkkat çekerek bu arazüerLn satişından 20-25 mil- yar dolar gelir elde etmeyi planla- dıklannı söyledi. Pepe, orman vas- finı yitirmiş 2B ara- zilerinin ya-sal statü- sü olmadığı için bu- ralarda*bSyükröş- vetfcr" döndüğünü iddia etti. Orman Bakanı Osman Pepe dün Mövenpick Otel'de orman vasfinı yitir- miş arazilerin satışı, anayasanın 169 ve 170. maddele- rindeki değişiklikle ilgili bir ba- sın toplantısı düzenledi. Bakan Pepe, 31.12.198 l'den önce orman vasfinı yitirmiş 2B arazilerin üze- rinde büyük kentler, belediyeler kurulduğunuanlatarak "Buara- zikrin üzerinde 400 binden fazla bina var. Hatta Antaiya'nın en bü- yük ilçesi Kepez, 2B alanı üzerine inşa edibniş. Bu 30-40 yıltak bir sosyal sorun, sırtuıuzı dönüp gör- • Orman Bakanı Osman Pepe Türkiye'deki 2B arazilerinin yasal statüsü olmadığı için buralarda "büyük rüşvetler" döndüğünü iddia etti. mezden getemeyiz" dedi. Bu ara- zilerin satişından elde edilecek gelirin büyük bir kısmının orman köylüsüne aktanlacağını belirten Pepe, satılan alanlann yerine ye- nı alanlann ağaçlandınlacağını dile getirdi. Osman Pepe, Cum- hurbaşkanı Ahmet NecdetSezer'in Mec- lis'e gen gönderdiği 2B alanlanyla ilgili teklif üzerinde bazı değişiklüder yapıl- dığını, önümüzdeki hafta Anayasa Ko- misyonu'na gelece- ğini anlattı. Pepe, satışı gün- demde olan ve orman yangınlan- nı söndürmede kullanılan uçakla ilgili olarak da "Uçak, 30 yaşın üs- tünde. Modifrye edikrek degişti- ribneye çahşridLAncak uçağm Tür- kiye'de orman yangınlannı sön- dürmede kuOanılamayacağı anla- şıldı" dedi. Pepe, Tuzla'nın Akfi- rat ilçesinde yapılacak Formula 1 pisti hakkında, Orman Bakanlığı olarak bu konuda bir tahsis yapma- dıklannı söyledi. 'Ormanlan gözden çıkaran' düzenlemenin gerçeklesmesiyte tstanbuldaki 2B arazileri de sablacak. (SERKAN YILDIZ) CHP'nin, milletvekillerinin yargılanması uğruna AKP ile 'orman pazarlığı'na girişmesi kaygı yarattı Asıl 'dokumıbnaz' ormandır • Haklannda suç duyurusu olan milletvekillerinin yargılanmalan uğruna, ülkeye ve ulusa karşı açıkça suç işlemiş orman yağmacılannın affına ve ödüllendirmelerine olanak sağlayacak bir TBMM uzlaşması, CHP'nin kendi tarihindeki 'orman bilincine' de yakıştınlmıyor... OKTAYEKtNCt Orman arazılennin "yasadışı işgalcile- re" pazarlanmasıyla ilgili anayasa değı- şıkliği için uzlaşma arayışına giren AKP kurmaylanna, CHP temsilcılerinin "do- kunulmazhklan öne alma" koşuluyla yeşıl ışık yakmalan, haklı kaygılar ya- rattı... "HaklT diyorum; çünkü mevcut haliyle bile ormanlann korunmasında yeterli olamayan kurallann, amacı bir tür "kaçak imar rantiannı y-asalaşürma" olan böylesi anlayış içinde hangı şekil- de değiştirilirse değiştırilsin, sonucun çok daha "vahim" olacağını tüm duyar- lı kesimler dile getiriyorlar. Bu nedenle CHP temsilcılerinin, sıyasilenn yargı- lanmalan karşılığında "ormanlan göz- den çıkarabflecek" bir uzlaşmayı günde- me getırmeleri, ülkenın "asıl dokunul- maz" değeri sayılması gereken dogal zenginliğine karşı sorumsuzluk olarak ni- telendıriliyor. Talan kentler' çoğalacak Orman Bakanı Osman Pepe'nin; "tş- gal alanlarmda mihonlarca kişi yaşryor; bunlara tapuvererek milyar ddarlar ala- cagH_." dediği yerlenn çoğu, aynı za- manda "AKP'nin de oy deposu ve siyasi rant kaynağınr oluşturan orman arazı- lerindeki "kaçakyerleşmeler''... AKP'nin bu nedenle ısrar ettıği anayasa değişik- liği gerçekleşirse. özellikle tstanbul or- manlarındaki bu yasadışı beldelerin ve ılçelenn daha da çoğalacağına dikkat çeken onnan mühendısı Dr. Yücel Çağ- br'a,CHP'ye bugerçeğianlatmalange- rektiğini söylüyorum. Kırsal Çevre ve Onnancıhk Sorunlannı Araşorma Der- negJ'run de yöneticılennden olan Çağ- lar; "Ne yazik ki orman gerçeğimizin ve yapıbnak istenen değjsikligin bu tür ka- bcı tahribarJannın farkmda degilkr..." dıyor. CHP'nin ta\Tina tepkı gösteren- lerden Orman Mühendısleri Odası Baş- kanı SaBh Sönmezışık da dıyor kı: "Or- manlara karşı işlenen suçlann asla affe- dilemeyecegine dair anayasa kuralı, CHP'nin de siyasal geçmişinde önernü yer ttıtan 1%2 Anayasasrna temel ol- muş, ulusakı ve bilimden. kamu yara- nndan \ana Cumhuriyetçi bir anlayışın ürünü. Bu parti yönetiminin, şimdi aynı onurlu geçmişi reddetmelerini düşün- mek bile istemeyiz_" Bu tanhsel tutumdan ödün verilmeme- si; kimi milletvekillerinin yargılanmala- nnı sağlarken "ülkeye ve uhısa karşı açık- ça ve rant için suç işleyenlerûT çıkarla- nnı koruma altına alacak; ormanlanmı- zın daha azalmasına \ e bu talandan bes- lenen siyasal örgütlenmelenn daha da yay- gınlaşmasına olanak sağlayacak bir ana- yasa değişıklığinın mutlaka "engeflenme- si", tüm duyarlı kesimlenn "ana muha- lefeften ortak ve acil beklentısı... GÜNDE 55 BÎN TON ÇÖP DÖKÜLÜYOR Karadeniz çöpe teslim AHMET ŞEFtK TRABZON - Eşsiz do- ğal güzelliğı, tarihi ve kül- türel çeşitliliğiyle Karade- niz Bölgesi, çevresel yı- kımlann ve kentlerin atık- lannın yarattığıkirlenme- nin tehdıdi altında. Bir ta- rafta kıyı yapısını yok eden, inanılrnaz maliyetlere ya- pımı sürdürülen Karade- niz Sahil Yolu; diğer yan- da, kentsel atıklarla tam bir çöplüğe dönen yerleşim birimleri, deniz, su yolla- nveyaylalar... Devlet Ista- tistik Enstitü- sü verilerine göre, 8 milyon kişiye hizmet veren 309 be- lediyeninüret- tiğigünlükçöp miktan 55 bin ton. Bu çöpün önemlibirbö- lümü kıyıya bırakılırken, atıklar demze kanşıyor. Kırlilik, Trabzon Uzungöl, Seragölü başta, pek çok doğal güzelüği de olumsuz etkiliyor. Futma Vadisi gibi dünyaya ma- lolmuş alanlar da kirlilik tehdidiyle karşı karşıya. Doğu Karadeniz'de çöp sorununun çözümüne yö- nelik Akdeniz Ülkeleri Çevresel Teknik Programı kapsamında proje gelişti- rildi. Trabzon, Rıze ve böl- gedeki 30'un üzerinde be- lediyeyi kapsayan Çam- burau Katı Atık Proje- si'yle, Trabzon'un Çam- • Bir yanda kıyı yapısını yok eden Karadeniz Sahil Yolu projesi diğer yanda plansız politikalarla kentsel atıklan denize bırakan belediyeler... Eşsiz doğa güzelliğiyle biünen Karadeniz can çekişiyor. burnu beldesindeki terk edilmiş olan Kutlular Ba- kırlşletmesi alanı, çöpde- polama alanı olarak kul- lanılacak. Ancak yörede yaşayanlann itirazı üzeri- ne konu mahkemeye gıtti. Mahkemelerprojenın uy- gulanması yönünde karar verirken davacılarDanış- tay'a başvurdular. Danış- tay 6'ncı Dairesi, halen dosyayı sonuçlandıramadı. Karadeniz illerinin kent- sel atıklar konusunda du- rumu şöyle: Trabzon: Gündel50ton çöp, kentin la- yısında Moloz bölgesine dö- külüyor. Ordu: ıoo tonçöphergün Melet Irma- ğı'nın denizle birleştıği yere dökülüyor. Ciresun: Günde 80 ton çöp kıyıdakı sanayi sitesi alanına bu-akılıyor. Rlze: Günde 60 ton çöp Çay Işletmeleri Kurumu fabrikasının yanındaki ala- na dökülüyor. Artvln: İç kesimdeki kentin çöpleri Yenımahal- le me\7 kiine bırakılıyor. CÜmÜ$hane: Atıklar kentin içinden geçen Har- şit Çayı'nın kenanna bı- rakılıyor. Hopa: Atıklar Çamlı- köyü'nde kıyı kesimine dö- külüyor. Hava koşullan kö- tüyse doğrudan karayolu- nun yanına bırakılıyor. ÎSKENDERUN LİMANI Toksik yüklü gemi gitmiyor AKESBODUR Sağhksız kentieşme yüzünden can çekisen kıyı, deniz ve nehirlerin yakın bir gekcekte temizlenmesi müm- kün görünmüyor. "Slalheti büyük" mazeretini öne süren yetkfliler ise halkın takplerine kulak hkıyor. İSKEIVDERUN-Iskenderun Lıma- nı'nda 1100 günden fazla süredir 2 bın 200 ton toksik yükle bekleyen St. Vincent bandıralı "M/VUDa" ad- lı gemi, Türkiye-lspanya arasındakı bürokratık işlemlerin kilıtlenmesı ne- demyle Körfez'de tehlıke yaratmaya devam ediyor. Ispanya'dakı 4 termik santralın baca küllerini taşıyan Ulla, Cezayır'e gıtmek üzere yola çıkmış ancak \üküne deniz suyu kanşması üzenne rotasını Iskenderun'a çevır- mişti. Üç ytldır toksik yükün geri gönderilmesi için sunulan öneriler kabul edilmedi. Yükün iadesi için İs- panya"ya da 2 kez nota verildi. 20 Şu- bat'ta Cenevre'de toplanan Basel Sek- retaryası, yükün İspanya'ya gitmesı konusunda prensip karanna vardı. Ulla'nm acentesi Mavı Deniz Taşı- macılık ve Gemi Acenteliğı'mn sa- hibi CemiMavi ise 400 bın dolan aşan masraflar ödenmeden gemınm ay- nlmasına izin \ermeyeceğıni söyle- di. Öte yandan yapılan incelemeler- de gemide ağır paslanmamn görül- düğü, tamir maliyetinin 100 bin do- lan bulabileceği belirtildi Çarpık kentieşme ve sanayileşme yüzünden kirlilik tehlikeli boyutlara ulaştı Bursa arbk ^yeşîl' değîl LEVENTGENCELLİ BURSA -"YeşaBursa" tanım- laması arhk tarih kitaplannda ka- lırken kent hava, su ve toprak kir- liliğınin her boyutunu yaşıyor. Çarpık kentieşme ve sanayileş- me. kirliliğin boyutlannı arthnyor. Uludağ Üniversitesi Ziraat Fa- kültesi'ninyaphğı araştırmasm- da sadece 1983-1993 yıllannda Bursa'daki sağlıksız kentieşme ve sanayileşmenin yok ettiği 1. sınıf tanm toprağı, şeftali bahçe- lerinin 10 katına ulaştığına dikkat çekiliyor. Atatürk Barajı kadar enerji üreten Ovaakça Doğalgaz Kombine Çe\Tİm Santralı'ndayıl- da yaklaşık 2.5 milyar metreküp doğalgaz tüketilmesiyle havası ısınırken iklün de değişiyor. Uludağ'daki kaçak yapılaşma nedenıyle Oteller Bölgesı'nde do- ğan dereler de kanalizasyona dö- nüştü. Kaynağından kirletilen akarsulara kent merkezinde de sanayi tesislerinin atıklan akıtıla- rak kirlilik arttınhyor. Bursa Ovası'ndâkı verimı art- nnnak için Atatürk'ün talimahy- la 1930'lu yıllarda yaptınlan Göl- başı Göletı'nden ovaya akıtılan kanaletler sanayının kıskacı al- hnda. Kestel. Gürsu, Barakfakih'i kurtarmak içm planlanan antma tesislen projelen de kâğıt üzenn- de kaldı. Bursa'nın en önemli akarsuyu Nilüfer'in kurtanlması için antma tesisi çalışmalan baş- ladı. Ancak Nilüfer'in temizlen- mesının en iyi olasıhkla 10 yüı bu- lacağı öne sürüldü. Iznik Gölü kirlilikten nasibinı alıyor. Sanayi- leşme tehdidi altındaki göldeki kirlilik tehlıkesi, ABD'lı Cargıll'ın Karapınar Mısır Işleme Tesisi'ne, onlarca mahkeme karanna kar- şm izın venlmesıyle katlandı. AVRUPA'DAN GURAY OZ (letişim Sınırsız, Basın Sınırlı! Geçen yıl, basın özgürlüğü açısından pek kötü biryıl oldu. Gazeteciler 1420 saldırıyla karşılaştı- lar. Bir önceki yıla göre tutuklanan, zindana atılan gazeteci sayısı yüzde 40 arttı. Yıl boyunca 692 ga- zeteci hapishanenin tadına baktı. 25 gazeteci öl- dürüldü. Bu rakamlar2002 yılının rakamlan. ABD'nin Irak saldınsında basının uğradığı kayıplar bu ra- kamlara dahil değil. 2003'te mesleğini yaparken öldürülen gazeteci sayısı, bir önceki yılın sayılan- nı katlıyor. Bu yılın ilk dört ayının bilançosu 17 ga- zetecidir. Basın özgürlüğü yalnızca gazetecilere yönelen bu fiziki saldınlarla kendini göstermiyor. Aslında bunlaryalnızca sonuç. "Demokrasinin ve özgür- lüğün savunucusu", hatta kimi zaman "vatanı" olduğu söylenen ülkelerde basın özgüriüğünü sı- nırlandırma, onu yenıden "tanımlama" gırişimle- ri, bu türden saldınlan doğaıdan tetiklryor ve sı- nıriandırma girişimlerini cesaretlendıriyor. • • • Basın özgürlüğüne son zamanlarda en fazla saldın ABD'de gerçekleşti ya da Amenkalılarca ya- pıldı. ABD, hem fiziki saidırıların hem de basın öz- güriüğünü kısıtlama girişimlerinin şampiyonluğu- nu yapıyor. Bağdat'ta gazetecilerin bulunduğu oteli tank ateşine tutan, El Cezire ve Abu Dabi TV bürolannı kalbura çeviren ABD'dir. Sınır Tanı- mayan Gazeteciler örgütü Başkanı Robert Me- nard, "ABD'nin bu olaylaria ilgili olarak kabul edi- lebilir bir açıklama yapmaya niyeti olmadığı artık bellidir" dedi. Iki çarpıcı ömek, ABD'nin basın özgüriüğünün temellerine saldırdığını çok iyi kanıtlıyor. Haftalık gazete National Revievv'de çalışan Joel Mowb- ray, ABD Dışişteri Bakanlığı ile Suudi Arabistan ara- sındaki yazışmalan yayımladığı ve kaynağını açık- lamadığı için tutuklandı. Serbest gazeteci Vanes- sa Leggett, Teksas'ta bir sanıkla yaptığı röpor- tajla ilgili belgeleri polise vermeyi reddettiği için tu- tuklandı; 168 gün sonra serbest kalabildi. Teröre karşı savaş bahanesiyle basın özgürlü- ğüne saldıran ülketer arasında Almanya da var. Sos- yal DemokratA'eşiller koalisyonunun Içişleri Ba- kanlığı, 11 Eylül'ün hemen ertesinde sınırlandır- ma tasanlannı gündeme getirdi. Pratikte, basın öz- güriüğünü garantıye alan temel anayasal haklara daha az dikkat edilir, boşluklar daha çok güven- lik güçleri ya da bürokratlar lehine yorumlanır ol- du. Şimdi ise polisin, gazetecilerin telefonlannı dinleyebilmesi için yasa değişikliği teklifleri eya- letlerde görüşülmeye başlandı. Bayrağı muhafa- zakâr Hıristiyan Sosyal Birlik (CSU) taşıyor. Basın özgürlüğüne en büyük saldın, gazeteci ile haber kaynağı arasındaki ilişkinin gizliliğine saldı- ndır. Haber kaynağının kendisinin gizli kalacağı- na artık güvenememesidir. Gazeteci bilgileri öz- gürce toplayamıyorsa, her adımda karşısına bü- rokrat ya da güvenlik gücü çıkıyorsa, yasalarda- ki bütün yaldızlı sözleri bir yana bırakabılirsiniz. Almanya'da planlanan da bu zaten. • • • Haberleşmede, iletişim alanında teknik geliştik- çe, özgüriüklerin kısıtlanması ne yaman bir çeliş- ki... Gelişen teknolojinin halka karşı ve halkın ha- ber alma özgüriüğünü, kısaca basın özgüriüğünü sınıriandırmak için kullanılması ne tuhaf bir iş... Cep telefonunuz artık görüntü bile nakledebiliyor, bil- gisayannızla neredeyse her yere ulaşabilirsiniz, ama arada biri var. O sizi dinliyor ve gerekli gör- düğü an silahını size doğrultuveriyor. Hangi bilgi halka gerekli, hangisi değil o bilıyor. Politikacılar- la, bürokratlarla ilişkilerini kaleme gelmez bir şe- kilde sıkılaştıran medya patronlan sizi masanızın başına oturtuyor. Oradaysa sizin gazeteci olup olmadığınız bile belli değildir. Işinizi kaybetme kor- kusuyla yazdığınız yazıda siz hangı gerçeği halka ulaştırabilirsiniz ki? Politikacı, bürokrat bilgiyi ba- basının malı sayıyorsa, patron rakibi yok edecek, piyasadan sürecek bilgilerie yetinmenizi istiyorsa, "en demokrat", "en özgür" ülkelerde basın öz- güriüklerine "panttılı ortaçağ"a uygun yeni tanım- lar aranıyorsa, kutlayın bakalım Basın özgüriüğü Günü'nü nasıl kutlayacaksanız! Kutlayamadık za- ten! Yaptığımız gazetecilerin, basının başına ge- lenlerin dökümünü yapmak oldu. Gazetecinin, özgüriüğünü savunabilmek için halkın desteğine gereksinimi var. Çünkü o özgür- lük aslında gazeteciden çok, halkın hakkı, halkın özgürlüğüdür. e-posta: guray.oz <J cumhuriyet.com.tr Samsun'a iki mobil santral 'Zehirli ikizler'e kardeş geldi CEMtLCtĞERİM SAMSUN - Yıllarca çe\Teye verdikleri zarar nedeniyle yöre halkına tazminat ödemek zorun- da kalan ve "zehirfi ikiz- ler" olarak adlandınlan Türkiye Gübre Sanayıi \e Karadeniz Bakır Iş- letmeleri'nin fabnkala- nna "zehirh" iki kardeş" daha geldi. Kentte kunı- lan iki mobil santral, iki fabrikanın yarattığından 40 kat daha fazla kırli- liğe yol açacak. Tepki- ler üzerine yüzde 10 ka- pasıteyle çalışacak olan mobil santrallar. üretim yapmayacak. Santrallar. AKSA Enerji Üretim AŞ ve CEKA Enerji Üretim AŞ tarafından hızla inşa edildi. Samsun ve çevresinde Yeşilır- mak üzerinde Hasan Uğurlu, Suat Uğurlu, Kı- zılırmak'ta da Altınka- ya ve Derbent hıdrolik santrallan bulunmasına karşın kurulan mobil santrallann doğalgaz santrallanna dönüşümü konusundaki girişimler de sonuçsuz kaldı. Üretim yok "Samsun Çevre Bir- Hkteliği''nin protestola- nna karşın santrallar üre- time geçti. Mobil santral- lan TBMM gündemine taşıyan CHP'lı Haluk Koç, araştırma yapılma- sını istedi. İncelemele- rin ardından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan- lığı, mobil santrallann yüzde 10 kapasıteyle ça- lışmasını ve yeni birprog- rama kadar üretim yap- mamasını kararlaşnrdı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear