23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
"3 UAYtS 2003 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA Tei: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Hükümet, depremi bahane ederek Ihale Yasası'nı değiştirecekmiş... "Ihalevi bahane ederek depremi de deâistirebilirterdi!" Çozum Yüksek inşaat mühendisi Mehmet Kamışlı, 49 yılhk meslek d-eneyimi ile dıyorkir-Ülkemizde deprem sorunu yıllardır güncelliğini korumakta ancak önerilen çözümlerin çoğu I teoride ya da rafta kalmaktadır. Masanın her iki tarafında da çalıştığıruz zaman birçok şeyi rahatlıkla görebiliyorsunuz. Bence, kamunun inşaat ihalelerinde yapılması gereken, müteahhidin şantiye şantiye şefine, belediye veya bayındıriık müdürlüğü kontrol mühendislerine de cezai müeyyide uygulamaktır." Tüketici Akrf Kökçe: "IMF emirlerini uygulamadan önce kendi kendine yeten birkaç ülkeden biriydik. Uygulamadan sonra kendi kendini tüketen sömürge ülkelerden biri olduk." N e lyı etmış Vahdettin'ın Istanbul'daki zap- tiyeleri ve düşmanın işbirlikçileri Yunus Na- di'nin peşine düşmekle... Ne iyi etmiş Yu- nus Nadi, Ankara'ya, Mustafa Kemal Pa- şa'nın yanına gitmekJe ve Kurtuluş Savaşı boyunca "Anadolu'da Yeni Gün"ü çıkarmakla... Ne iyi etmişler cumhuriyeti ilan etmekle... Ne iyi etmiş Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Ke- mal, Yunus Nadi'nin yayımlayacağı yeni gazeteye Cumhuriyet adını vermekle... Ne iyi etmiş Yunus Nadi, Istanbul'da Cumhuriyet'i yayımlarken, bu gazetenin bir parti gazetesi olma- yacağını; cumhuriyetten ve demokrasiden yana ola- cağını açıklamakla... Ne iyi etmiş cumhuriyetin kuruluş yıllannda Cum- huriyet yazarlan tam bağımsızlığı, ulusal egemenli- ği ve cumhuriyet devrimlerini ödünsüz savunmak- la... Ne iyi etmiş Nadir Nadi devrim bayrağını yere dü- Cumhuriyetşürmemekle ve Atatürk'ün adını kullanarak Türki- ye'yi karanlığa sürükleyenleri görünce "Ben Atatürk- çü değilim" demekle... Ne iyi etmiş Oktay Kurtböke, llhan Selçuk, AN Siımen, Erdal Atabek, Orhan Apaydın, Oktay Ak- bal cumhuriyeti ve demokrasiyi savunmak için hap- se girmekten, işkence görmekten çekinmemekle... Ne iyi etmiş Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Cavrt Orhan Tütengil, Onat Kut- lar, Ahmet Taner Kışlalı, ülkesi ve gazetesi uğruna ölümden zerre kadar korkmamakla... Ne iyi etmiş Berin Nadi, Cumhuriyet'i kurduğu vakıfla Cumhuriyet çalışanlanna emanet etmekle... Ne iyi etmiş llhan Selçuk, emanete toz kondur- mamakla... Ne iyi etmiş Cumhuriyet çalışanlan, gazetenin ya- yın ilkelerini korumak uğruna ve holding sermayele- rine teslim olmamak için aylarca ücret almadan ça- lışmakla... Ne iyi etmiş Cumhuriyet okurian, Cumhuriyet'i her zaman sahiplenmekle... Bugün 7 Mayıs... 7 Mayıs 1924'ten 7 Mayıs 2003'e Cumhuriyet ga- zetesi 79 yıiı geride bırakıyor; 80. yaşına basıyor... llk günkü kadar bağımsız... llk günkü kadar ödünsüz... llk günkü kadar cesur... llk günkü kadar onuriu... Işte bu yüzden... Herkes Cumhuriyet'te çalışamaz... Herkes Cumhuriyet okuru olamaz... Işte bu yüzden... Cumhuriyet, okuriart ve çalışanlanyla Türkiye Cumhuriyeti'nin en köklü ailesidir. Yüksek Yerilim Hattı erdincutku r yahoo.com Kadrolaşma sonunda AKP "yürütmeyi" de yürütecek! Taşıt vergisinin makbuzu geçmiyor Bankadan emekli olduktan sonra Iz- mir Nariıdere'ye yerleşen Cemil Ay- demir, Ankara plakalı otomobilinin fenni muayenesi için 29 Nisan'da Ka- rayolları'nın Narlıdere'deki araç mu- ayene istasyonuna gidiyor... Muayeneden önce bir görevli, bilgi- sayardan taşıtın vergi borcu olup ol- madığına bakıyor ve 2000 model taşı- tın 2000 yılından bu yana taşıt vergisi- nin ödenmediğini söylüyor; cezasıyla biriikte 724 milyon lirayı en yakın ver- gi dairesine yatınmasını istiyor. Cemil Aydemir, yanında getirdiği makbuzlan çıkartıp, taşıt vergilerini hiç gecikmeden ödediğini gösteriyor... Görevli, "Siz o makbuzlann turşusu- nu kurun. Elinizdeki makbuzlan aracı- nızın kayıtlı bulunduğu Ankara Yeğen- bey Vergi Dairesi'ne bizzat götürülüp işlettiriro vergi dairesinden 'borcu yok- tur' yazısı getirirseniz geçerli olur" di- yor... Tam bu sıra Cemil Aydemir'in yanı- na yaklaşan bir kişi, "Boşuna nefesini tüketme, makbuzlan böyle kabul et- mez, bu işin de bir tarifesi var" diye fı- sıldıyor... Cemil Aydemir böylesi bir öneriye kulağını tıkayıp, fenni muayene süresi bitmiş otomobili ile Ankara'nın yolunu tutuyor... Yolda "Keşke vergileri hiç ödeme- seydim de Kemal Unakıtan'ın mucidi olduğu vergi banşından(!) yararianıp devletin şerefli vatan- daşları arasında yerimi alsay- dım" diye düşünüyor. ın f ÇED KÖŞESÎ OKTAY EKİNCt Kastamonu'da 'KentMüzesi'... Yann Istanbul'da "Kastamo- nu Haftaa" başlıyor. Haliç'teki Feshane'de Kasta- monu Valiliği'nin girişimi ve evsahipliğiyle 11 Mayıs 2003'e kadar sürecek etkinliklerle bu tarihi kentimizin kültürel ve do- ğal zenginligi tanıtılarak; "yaz boyunca herkesi tekliyonız..." denilecek... Ilerleyen günJerde Kastamo- nu'yla tanışmanın keyfini yaşa- yacaklarise "KentMüzesi''ni de gördüklerinde "geçmişin uygar- hk belgelerini'" ınceleme ve öğ- renme olanagını buJacaklar... 'Yeretin' sorumluluğu Vali Enis Yeter'in bu çok önemli kültür hizmetini tanıt- madan önce son günlerin tartış- masına da değinmem gerekiyor. Müzelerin yerel yönetimlere bağlanmasını öngören yasa ha- rihi binayı kurtardığı ve yerel sa- natlann yeniden canlanmasını sağladığı kültür projelerine bu hizmeti de ekleyince, "yereldu- yartüık" içindeki bir kamusal sorumluluğun da Türkiye'deki "örneköncülüğünü" gerçekleş- tirdi. Kentin anıtsal simgelerinden, mimar Vedad Tek'in armağanı ünlü Hükümet KonağTnın 100. yıh nedeniyle 29 Ekım 2002 'de- ki Cumhuriyet Bayramı coşku- su içinde açılışı yapılan müze, Kastamonu'nun sosyal, kültü- rel, siyasal hatta ekonomik tari- hini "bdgelerie" sergileyerek öğretiyor. Galeri ve arşiv bölümlerinin yanı sıra "Dokümantasyon MerkezT, "Araşörma Kttapb- ğT, "Bflgi tşlem Merkea" gibi ünitelerle de desteklenen müze- de, Kastamonulu ya da bu ken- KİM KİME DUM DÜMA BEHİÇAK behicako turk.net ÇİZGtLİK KÂMtL MÂSARACI Kültürel aühmlan henıen gönnek için: "www.kastamonu.gov.tr" zırlığı, duyarb çevrelerde haklı tepkilere yol açıyor... Çünkü ta- rihsel zenginlikler sadece o yö- renin değil, tüm ulusa hatta tüm insanlığa ait ortak değerler... Nitekim, anayasanın "tarih, kültür vetabiatvarfaJdannın ko- nınrnaa'' başlıklı 63. maddesin- de de bu sorumluluk doğrudan "devfcte" veriliyor. Dahası, bu kural, uluslararası sözleşmelere dayandığından, Türkiye'nin bunlardaki imzalan varken ana- yasayı değiştirmek hukuken olanaksız... Insanlığın bu eATensel yasa- lan, ulusal müzeler için merke- zi yönetimleri sorumlu kılsa bi- le, bu hiçbir zaman doğrudan o kentin "kendi geçmişine" ve "yaşannuşbğının kültürüne'' sa- hip çıkarak toplumsal tarihini belgelemesi ve tanıtması gereği- ni ortadan kaldırmıyor. Bu, aynı zamanda katılımcı ve ortak sorumJuluklann du- yumsandığı "hemşerilik" bağ- lanyla örülmüş bir İcent yaşamı- na da katkıda bulunacağından, kent müzelerinin yaygınlaşma- sı ^erel demokrasinin kültürel alrv-apısmT da zengınleştiriyor... 'Ornek' öncfilflk İşte bu bilinç içinde "Kasta- monu Kent Tarihi MüzesPni gerçekleştiren Vali Enis Yeter, bir bakıma merkezi hükümeti temsil etse bile, çok sayıdaki ta- tin sanat dünyasına katılmış res- samlann ve edebiyatçılarm ya- pıtlannı, toplumsal ve siyasal yaşamın tüm aynntılannı göre- biliyorsunuz. HeJe, Taşköprülü marangoz Mehmet Efendimn yaptığı ve H. Abdülhamit tarafindan IL Wilhctaı'e armağan edilen "el yapımıpiyano*lardan, dönemin Kastamonu Valisi'nce "\kBKo- nağı" için alınmış olanını da şimdi bu müzede incelediğimiz- de, "tarihimizin bilge ustalan- na" olan saygımız ve hayranlı- ğımız doruğa çıkıyor. Katküannızia güçlenecek Kastamonu Kent Tarihi Mü- zesi'ni gezmek ücretsiz... Kü- tüphane ve arşivler de yararlan- mak isteyen herkese açık... Mü- ze yöneticisi Fahri Ozbek diyor ki: "Elinde Kastamonu ile ilgüı özgün belge, fotoğraf, kitap vb. olanlann, bunJan Kastamonu Kent Müzesi'ne armağan etme- leri, bu kenteve çaba> a en değer- li armağan olacakür." Istanbullulan yanndan itiba- ren önce Feshane'deki sergiler- de Kastamonululara "merha- ba" demeye, sonra da ilk firsat- ta gidip "müzesinden" başlaya- rak bu aydınlanma kentimizi ku- caklamaya çağınyorum... Dansı diğer "müzesiz'' kent- lerimizin başına... Oekinci(a cumhuriyet.com.tr HARBİ SEMİHPOROY semihporoyn yahoo.com BULUT BEBEK MRAYÇIFTÇÎ bu\utbebek(Q hotmail.com a. Bahar h. Bahar g&.Wi. • Bahar TARÎHTE BUGÜN MLMTAZARI 7 Mayıs 'TE BU&ÜM, Cl/MHUKtYET GAZETESİ m BAŞLAMlŞn. K£J/?UCU£U YUUUS fJAOİ, ALTTNDAKİ İS77W8UL'DAU 132O A//SAAİIA/DA SgLİ C£ ANKA&A'YA G£ÇMİŞ HF M/U.Î MÜCADeiESr&A StNDA yEAJI GÜAI AOLI 6A?E7ESM Ü&4O4 GÜe&ü/ÇMÜŞTlJ. f3Z37lE CXJA/lHue İLAMNDAN K4LA1I2CA 7AY SONEA ISE, İ t>A £f>£ ge GS Ç4 MUS7MFA A&MAL PHŞA'NIN *X>r0UĞU 8u SAZ€- fLK SHYfStA/OA, Ya/VUS A44O/' SEY YAziYoeoa.- "CUMUO&Y£T, üizciMer, A/e DE As o, yniMtzc* cı/MHuGiyer/A/; BtüMsec ye »^YSM ADtYL* oe- 21 PANO DENtZ KAVUKÇUOĞLU 'Defterimde Kuş Sesleri' Erdal Öz, "Yazdıklanmı buraya kadar okuya- bildiyseniz, okutabildiysem, size de, bana da bi- rerküçükalkış", diyerek noktalamış geçen ayya- yımladığı anı kitabını. "Defterimde Kuş Seslen"n\ ilgiyle, beğenerek okudum. Ama ne yalan söy- leyeyim "bir solukta" değil! Çünkü insan kendi- sinden de bir şeyler bulduğu, belleğinin zorian- dığı, okurken, "Biryeri atlamış, birsözcüğü ka- çırmış olabilir miyim?" endişesi duyduğu kitap- lan "bir solukta " okuyamıyor. Yeniden yeniden öncelere dönmek, okuduklannı birdahaokumak zorunda hissediyor kendini... "Defterimde Kuş Sesleri", 12 Mart 1971 kıyı- mına bir yerinden ayna tutan bir tanıklık, bir yüz- leşme kitabı. Büyük acıların, derin hüzünlerin; küçük sevinçlerin, gizli mutlulukların, çalınan ha- yallerin, savrulan hayatların; inatlaşmalann, ya- nılgılann, direnmelerin, direnememelerin, vazge- çişlerin, kolay teslim oluşlann kitabı. Hele o kıyı- ma neden gösterilen o unutulmaz macerada si- ze de bir rol düşmüşse, tutulan aynada siz de kendinizi görür gibi olmuşsanız, dili ne kadar akı- cı, ne kadar şiirsel, kurgusu da ne kadar sürük- leyici olursa olsun, "bir solukta" okuyup bir ke- nara koymanız o zaman hiç olası değil "Defte- rimde Kuş Ses/eri"ni. • • • Erdal Öz'ün anılan o döneme ilişkin "ayna ki- taplar" içinde en iyilerinden biri, belki de en iyi- si. Çünkü 1971 öncesi vesonrası "sol içi" kapış- malarda "taraf" olmamış bir kişi Erdal öz. Bu ne- denle gözlemlerinin, tanıklıklannın üzerinde hiç- bir "ideolojik yük" yok. Ayna tuttuğu insanlan "ideoloji"ye ezdirmiyor. "Sol aidiyetler" bağla- mında dengeler kurmak gibi kaygılar da duymu- yor, kendini zorlamryor. Düşünceye olduğu ka- dar duygulara da yer var onun "sol" kavramın- da. Bu nedenle kitabında söz ettiği insanlara duyduğu sevgiler gibi öfkeler de "insani". Salt tutukluluk günleriyle sınıriı bir anı kitabı değil "Defterimde Kuş Sesleri". Çocukluk, genç- lik yıllanna geri dönüşler; yaşama ilişkin düşler, birbirinden güzel öyküler var, öykülerin ipuçlan var. • • • 1971 ve 1972 yıllannda iki kez tutuklanıp ce- zaevine konmuş Erdal öz. Her iki tutuklanma gerekçesi de insanın gülmekten kasıklannı ağn- tan birer "kara mizah" örneği... Düşünebiliyor musunuz? Koskoca askeri sav- cılar... Askeri liselerde, harp okullannda okumuş- lar, subay çıkmışlar... Apoletler takmışlar... Son- ra hukuk fakültelerini bitirmişler, yargıç olmuşlar, savcı olmuşlar, cüppeler kuşanmışlar... Onu tu- tukluyorlar. "Ambalaj kâğıtlarında komünizm propagandası yaptığı" için... Erdal öz o sıralar- da Ankara'daki Sergi Kitapevi'nin sahibi... Paket kâğıtlanna Regis Debray'den, HoŞi Minh'den, Mao'dan, Atatürk'ten sözler bastırmış... 1971 yılında bu nedenle düşüyor içeri. Ertesi yıl da uçak kaçırmaktan... Evet, uçak kaçırmaktan. Al- tan öymen ve Emil Galip Sandaicı ile biriikte planlamışlar "her şeyi"... Uçak gitmiş, Bulgaris- tan'a inmiş... Böyle söylüyor apoletli, cüppeli as- kerler. Bir buçuk yıl yatıyor cezaevinde. Uçak kaçır- mak kolay iş değil ya, onu "Aha uçakkaçıran bu ibneymiş..." diye birbirierine gösteriyor çavuşlar. Erdal öz, "Ambalaj kâğıdında komünizm pro- pagandasıyapmak"tan da, "Bulgaristan'a uçak, kaçırmak"tan da aklanıyor sonunda. Yaşamın- dan çalınan, bitmek bilmeyen çok uzun günler bırakıyor arkasında. Çektiği eziyetler, işittiği kü- fürler, yediği tokatlar kâr kalryor yanına... Bir de gözlemler, tanıklıklar, ayna tutmalar... O güzelim öyküler... "Gülûnün Solduğu Akşam"dan sonra "Defte- rimde Kuş Sesleri'ni de okuyunca insan bir an, "İyi ki içeri almışlar da, o da, o gizli günlükleri tut- muş, o mektuplan yazmış..." demekten kendi- sini alamıyor, hınzır hınzır... (E-Posta: dkavukcuogluasuperonline.com) (Faks:0212-232 68 73) B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAıNSAĞA: 1/ Arsız, edepsiz, küs- 1 tah. 2/ Tropi- 2 kal Ameri- ka'dayaşayan ve gözalıcı parlak tüyleri olan bir papa- 6 gan... Mesaj. 7 3/ Iri çoban köpeği. 4/ 8 "Akaju" da 9 denilen bü- yük bir orman ağa- cı.. Saçma sapan söz. 5/ Esas, temel. 6/ Rubidyum ele- mentinin simgesi... Özellikle Meksi- ka'da yaygın sert bir içki. II Kimi yerlerde kadınlann boydan boya örtün- dükleri çarşaf... "Akıyordu — / Gösterip aynasında söğüt ağaçla- nnı" (Nâzım Hikmet)... Güzel sanat. 8/ Kuzey- batı Kafkasya'da yaşayan bir halk. 9/Para olarak değil madde olarak verilen... "Sözüpişirip diye- nin işini — ede bir söz" (Yunus Emre). YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bazı yörelerde alageyiğe verilen ad. 2/ Şarkı, türkü... Yusuf Zija Ortaç tarafindan yayımlanan, Türkiye'nin en uzun ömürlü mizah dergisi. 3/ "Çamaşırcı ayı" da denilen ve Amerika'da yaşa- yan, kürkü değerli hayvan... Demiryolu. 4/Inat- çı... Kimyada çinkonun simgesi. 5/Kaynağı mi- tolojik çağlara dayanan kirişli bir çalgı... Çalış- ma, emek. 6/ Biriyle eğlenme ve onu küçümse- me.. "Nazlı yâr kölen olayım / Kabul eyle — ye- rine" (Karacaoğlan). 7/Cehennembekçisi... Bir spor takımının gözde oyuncusu. 8/ En uygun du- rum ve zaman... Antalya'nın bir plajı. 9/ Orta- oyununun iki baş kişisinden biri.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear