01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
S/CfFA CUMHURİYET 31 MAYIS 2003 CUMARTES OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI SOYSAL Mahkûımın Kurtuluşu TTJRICİYE iMF'ye mahkûm mu? Çok kşiye göre, "evet". Yaklaşık 130 milyar do- larlı.k dış borç yukü olan bir ülkenın IMF'ye mah- kûnn olnasını <3oğal sayan çoktur. Dışta da, içte de. ÇünkJ, IMF genellikle bir "Düyun-u Umumi- ye"ye fcertzetilir. Oysa, arada fark var: Düyun-u Um umive borçlann ödenmesi ıçin devlet gelirle- rinin baiısına e l koymuştu. IMF ise, ekonomınin yön<etirrine el Koymaya neredeyse kendi elimiz- ledavetedıldi. Anayasagereğıbeşyıllıkplanlar- la yönetidiği sanılan ekonomi, o planlara göre de- ğil, IMF'tin planlanna göreyönlendirilir. Daha doğrusu, IMF'ye tanınmış olan "borçlu ekonotriyi denetleme" yetkisı sonuçta "yakın /z/erne "yedön»jştüğüıçın, ekonomıyıyönetırgö- zükenler bu izleyışten lyi not alabilmek uğruna, en kestırme çareyi "iz/eyen"\n istediklerını nok- tası nolcasına yenne getirmekte bulmuşlardır. Bdyle bir d«jruma düşmek ille de gerekiyor muydu? IMF, genellikde, bir ülke ekonomisini denetle- me görevini ortada büyük bir "cari işlem açığı" varsa üstlenir. "Yani dışsatımla dışalım arasında- ki fark işçi döv izleri, turızm gelırleri gıbı kaynak- larla kapatılarnamış ve dış kredi gereksinmesi ortaya çıkmışsa, IMF sağladığı krediler karşılığın- da belııiı polıtikaların uygulanmasını ıster ve bu- nun yerine gelip gelmedığinı ızler. 1994 krızı böy- le atlatılmıştı. Hiç olmazsa o noktada, yanı bir büyük krız at- latıldıktan sonra, ekonomi yönetimine ciddi bir disiplinın gelmesi ve Özal dönemınden berı sür- dürülen plansızr çapaçul yaklaşımlann bırakılma- sı gerekıyordu. Hayır, öyle yapılmadı ve 1998'den başlayarak "ysnkın izleme anlaşması "y\a ekono- minin yönetimi IMF'ye büsbütün teslım edıldı. Dış borcun çevnlemez olması ve çevrılmesı ıçin yeniden borçlanma zorunluluğu, zaten ka- bullenilmiş testeimiyetı arttıran bir panığın sonu- cudur. Oysa, düşünmek gerekiyordu ki, durumun te- melinde bi r kısırdöngü vardır: Borcu arttıran, borçlann ödenrnesi için ekonominin yönetimine el koymuş bir IMF patentli ekonomi politıkasının ta kendisıydi. Kamunun ekonomık kalkınmaaraç- lannı düzeltereK verımli duruma getırmek yerine satmak ya da k apatmak, kamusal ve özel butün üretim unsurlannı planlı ekonomik seferberlığe ka- tarak ulusal ta&arrufu teşvık etmek yenne kumar niteliğindeki bir menkul değerler borsasından medet ummak. dıştan ıçe ve içten dışa serma- ye akımlannı çağdaş yöntemlerle denetim altına almak yerine büsbütün serbestleştırmek hep IMF'ce yönlendirilen bir ekonomi politıkasının unsurlan değil rnıdir? O zaman, böyle bir tablonun akla getırmesı gereken ilk çare, herhalde IMF kıskacına mah- kûm kalmak değil, o kiskaçtan kurtulup kendı "ba- ğımsız iktisatçılar"\rn\z\n söyledıklerine kulak ver- mek olmamalı rnıydı? • *• Istanbul UniversitesiÖyle bir üniversıte ta, tarihi kökleri 550 yıl öncesine dayanıyor. Öyle bir üniversite ki, tarih boyunca yaşadığı saldınlar karşısında küllerinden yeniden doğuyor. Öyle bir üniversite ki, irili ufaklı kendisinden destek alarak çoğalan birçok üniversiteye kaynaklık ediyor. Prof. Dr. Suat GEZGİN Dekan T ürk fılmlennın bılı- nen aşk öykülennin ıçensıne yerleştıril- nuşbırarutkapı 1 Ya- kışıklı genç, yoksul- luklar ıçensınde yükseköğrenimın kapısını aralamıştır Araladığı ka- pı ünı\ ersıtenın kapısıdır. Büyük olasılıkla okuyup doktorolacak- tır. Bazen de genç, güzel kızın ya- şam mucadelesının yenı bir ev - resıne \ ardığı kapıdır. ünı\ ersı- te kapısı! Banknotlann arkasına nakşedılmış bir kapı Kapı öy- le sıradan, öyle basıt bir kapı de- ğıl... Kapıyı betımlemeye çalışan yazarın tam tamırıa 40 sayfa ya- zabıldığını düşünsenıze Değil mıdırkı bızım edebıyatçılanmız "görmekHe "bakmak" arasın- dakı aynmı yazan. Ünrversıtelı kımlığı de yuzeyselhğı banndır- maz O yüzdendır kı ünıv ersıte- Iı. bır başka bakmak, "görmek" zorundadır. Ayırımı, seçkinliği bu olmalıdır. Filmlerde sımgele- şen, anıtlaşan îstanbul Üniversı- tesi'nin kapısının da anlamı ay- n olmalıdır. Reklamcılann "ürün konumlandırma' 1 . "marka yer- Jeştirme" gıbi kavTamlan vardır Bılırsınız bır de "referans mar- kalar" v ardır.. Ürünün markası, başka bır markayı ısterken bıle kullanılır. Işte Istanbul Universitesi öyle bir yapıdır. Bır simgedır. Turk yükseköğreniminı en iyi betım- leyen, en iyi anlatan bır sımge.. Kapının kameradan yansıyan gö- rüntüsü, "işte üniversite'' dedır- tiyor. Bız de öyle düşünüyoruz: tşte üniversite 1 Öyle bır unnersıte kı, tanhı kökJen 550 yıl öncesine dayanı- yor. Öyle bır üniversite kı. tanh boyunca yaşadığı saldınlar kar- şısında küllennden yeniden do- ğuyor Öyle bır unıversıte kı, ıri- h ufaklı kendisınden destek ala- rak çoğalan birçok üniversiteye kaynaklık ediyor. Avrupa ölçeğınde büyük bır kent sayılabılecek hacme sahip bır ünı\ ersıtedır, Istanbul Universi- tesi . Gerek öğrenci sayısı gerek öğretım elemanı ve ıdan perso- nehyle bır bılım ordusu! Ünıv ersıtemız ılk medrese ola- rak kurulalı dünya 550. turunu ta- mamlıyor güneş etrafında. Med- reseden üniversiteye ulaşılıyor. 550 yıllık gelenek, bırikım Istan- bul Unı\ ersıtesı 'nde damar damar kendını göstenyor. Çok da an- lamlı gelıyor dünyanın etrafın- dakı dönüşü. Işığa, aydınlığa yö- nelışın bır başka ifadesı bu anla- tım Atatürk ılke v e devnmlen- nın yolunda çalışmalannı yürü- ten Istanbul Ünıv ersıtesi, Türki- ye'nın en önemlı kurumlanndan bındır. Böylesı bır kurumun üyesı ol- maktan duyduğum onuru da ay- nca belırtmek ıstenm. Ülke tan- hı boyunca yönetsel güçlenn dık- katlennın üzennde yoğunlaştığı bu" lcurumdur, Istanbul Ünıv ersı- tesı Buyük bır gururla, ıçin ıçin çalışmalannı vürutür. Bılımsel üretımın gereklen doğrultusun- da yoğun bu- çaba göstenr. Çok zorunlu kalmadıkça gündeme ılışlon, güncele ılışkınyorumlar- da bulunmaz. Bulunduğu zaman da gündem ünhersitenin, Istan- bul Üniversitesi'nın açıklamala- n üzennde gerçekleşır. Işte boy- lesuıe güçlü bır kurumun sorum- luluğunu taşıyoruz. 550yıllık bır tanhsel mırasm yükünü, sorum- luluğunu taşıyoruz Bızedüşenbu yücelığe, bu güzellığe, bu onura yakışır (layık) olmaktır. Inanıyor ve büıyorum kı, Istanbul Ünı\ er- sıtesı, tanh boyunca Türk ulusu- nun gurur kaynağı olmuştur Bu dev anıta gölge düşürecek her türlü saldın salt Istanbul Univer- sitesi'nın değil, Türk ulusunun dınamiklenyle karşılaşacaktır. Bu huzur ve güvenle daha yapa- caklanmızın çok olduğunu bılı- yoruz. Kürsüler, laboratuvarlar, ders- Iıkler, kütüphaneler, kongreler, sempozyumlar, seminerler, atöl- yeler. fabnkalar, sokaklar bızle- n beklıyor Bız yaşamı 550 yıl- dır anlatıyoruz. Yaşamı daha ıyı algılamak, daha ıyı tanımlamak ıçin hep bırlıkte 550 yıllık bılım ker\ anının yürüyüşüne katılalım, destek olalım! Darülfunun'dan Üniversiteye... Yaşar OZTURK A tatürk laık Türkıye Cumhuriyeti'ni kurduğu zaman yüksekeğıtım kuru- mu (üniversite) olarak yalnız îstan- bul "da Darülfunun (Darül Fünun= Fenler Evı) vardı. Medreselığı tam aşamamış, ça- ğın gensınde, cumhunyetın atılımlanndan habersız bır eğıtım kurumu... Gazı Mustafa Kemal, bu kurumu cumhu- nyete koşut (paralel) bır gelışme gösterir mı dıye uzunca bır süre bekledı Hatta Istan- bul'u 1927'de zıyaret ettığı halde Darülfü- nun'a gıtmedı. Sonunda kararını verdı: An- kara'da ünıversıtenm çekırdeğı sayılan hu- kuk mektebını açtı ve bu okulu sonra hu- kuk fakültesıne dönüşrürdü. Hukuk mektebı ılk mezunlaruu 1928'de verdı. Yazı devnmı de bu sevınçle yapıldı. Istanbul basını ve Darülfunun bu se\ıncı de paylaşmayınca, dönemın genç ve devrim- cı Mıllı Eğıtım Bakaru Dr. ReşitGaüp, Mus- tafa Kemal "i de mutlu kılan atılımı yaptı: 31 Mayıs 1933'te Darülfunun'u lağvedıp Istan- bul Universitesi'nı kurarak büyük bır re- formu gerçekleştu-dı. 10 yıllık sabır ve bekleyış 31 Mayıs 1933 günüsonaerdı BıryılönceTürkıye'yeda- v et edılen 56 yaşındakı Isviçrelı Prof. Albert Maiche bır rapor hazn-ladı. Hükümete sun- du Bugün bıle geçerlılığını surduren bır ra- pordu: "Darülfünun'unfakültderiarasında bilimsd çalışnıa ortaklığuu saglayacak bağ- lanü yoktur. Bazı fakülteler sadece öğretim- le ilgilenerek birer meslek okulu durunıuna geimişlerdir. Oğretim üyelerinin çoğunluğu kendilerini sadece beiirli saatlerdeki dersin sorumlusu sayarak bflimsel inceleme ve araş- brmalardan uzak kalmışlardır. Oğrenci-öğ- retici arasmdakiilişki dershaneiçinde bitmek- te, dershane dışuıda öğrenci yol göstericisiz "Sürdürülebilir bir yaşam" için tekrar buluşuyoruz. Hep birlikte. Dünya Çevre Haftası çerçevesinde, doğaya ve bütün canlı türlerine saygı için geçen yıl olduğu gibi yine yürüyoruz. En sadık dostlarımızla birlikte. Şişli'den Harbiye'ye... Hepinizi bekliyoruz. Mustafa Sarıgül Şişli Belediye Başkanı Bu yti da gelryor musun? ŞİŞLİ BELEDİYE BAŞKANLIĞI Buluşma Yeri ve Tarihi: Abıde-i Hürrıyet Caddesi Şişli Meydanı 1 Haziran 2003 Pazar Saat: 10.30 ve kendi başına kalmaktadır. Oğretim ge- nellikle ve sadece oğretim üyesinin söyledik- lerinden öte\e gitmemekte, öğrencinin öğ- renme sorumluluğu da belirti bir kitabuı sa>- falan ya da hocanuı tutulan noüaniçinde kal- maktadır. Seminerler genellikle sözde kal- maktadır. Laboratmarlarda daha çok gös- teri ile \ etinilerek, öğrencinin kişisel çahşma- da bulunma ve araşnrma yöntemlerine alış- ma olanaklan en aşağıorana indirilmiştir. Ho calann kendi yazdıklan telif eser ve \ avınla- n yok denecek derecede azdır. Oğretim üye- leri ve muavinlerin çoğunluğu dtşanda iş ve flişkflerinin çokluguyüzünden Darülfiinun'da- ki görevlerini ikinci derecede sayüacak kadar kurumla bağlannı a/altnuşlardır. Darülfu- nun öğretimi ülkenin yaşamı ve çanşmalany- la baglanüvı kaybetmiş, teorik bir içine ka- panma halinde kalmıştır. Haydarpaşa'da kendi âlenıinde kalan tıp fakültesi kentin hastaneiemle bağlanu kuramamış, bu neden- le üp oğretim ve eğitiminde birinci derecede önemli olan klinik öğre- timi çok sınıriı bir alan- da kaJmiîjür. Bir lasım öğ- retim ü>eJeri \ıllardan be- ri Daruirünun'da çalış- tıklan halde ortaya he- nüz bilimsel değeri olan bdJi başh bir eserçıkara- manuşlardır. Basit bir çe- virinin bir tez olarak ka- bul edihııesi araşürma ve telifeserlerûı değerlerini hiçe indirmiştir. Aynı fa- külte içindeki oğretim üyeleri arasında verimli, mutlu bir fikir ve ideai birliği, birlikte çalışnıa yerine çatışma ve düş- manuklar bulunmakta- (iır. Rektöriük, dekanlık, kurul üyeüği gibi durum- lar sadece bazı oğretim üyeleri arasında ihtiras ve laskançük doğurucu bir makam halini aünış- ür. Darülfiinun'unözerk- liği yalnız me\ ki ve ma- kam ihtiraslannı kavnaş- Oran ohımsuzbir etkenol- muştur." 70 yıl önce Türkıye, dünyaya örnek gösten- len bır devrimı yaşadı. Darülfunun kapanldı. Yu- kanda da belirttiğımız gı- bı. yenne üruv ersıte açıl- dı ' Bu, Atatürk'ün özle- mıydı. Mustafa Neca- ti'nın yazı de\"nmı, Reşıt Gahp'ın ünıversıte de\n- mı sonrası zamansız ölü- mü Atatürk'ü ağlattı. 1923 yılında TBMM'de açış konuşmasuıı yapan Mustafa Kemal, "Bilgiyi insan için bir süs, mede- ni bir zevk ya da bir üs- tünlükaraa değil,yaşam- da başamı sağlayan ve uygulamalı bir araç hali- ne getirmek amaç olma- lıdır... LTkenin üniversite ve serbest mesJeklerkonu- sunda izleveceği \olu en çağdaş bir zümryetle algı- lavan i>i bir üniversite ku- nîluna ve bir hayümeslek ve düşünce adamlanna sahip olduğumuzu büyük şükranla anabiliriz. Üni- versite doğal bağjmsızhğı içinde serbest mesleklere verdiği yönü gittikçe da- ha kusursuz bir duruma ulaştıracak manevi araç- lara sahiptir" ıyunserliği ıçındeydı. Katkıları ıçin Cumhurıyet'e teşekkur ederız. PENCERE Eski Defterlerden Bir Yaprak... Bir sevgılı okurum, Yılmaz Ortaç, kesip sakla- dıöı eski bir yazımı göndermış... Tnsan bunca yıl köşe yazarlığının rahle-i tedrisin- de dirsek çürütünce yazdıklarını unutuyor, bu tatil günü birlikte anımsayalım dıye düşündüm... Bılmem kı eskimış mı yazı?.. Yoksataze mi?.. • Çok iyi adamdı.. Dalgacıydı.. Bır gün sordum: - Neışyaparsın?.. - Köseler çarşısında dükkânım var, sabahtan akşama dek sakal tıraş ederim. • Adam çamur mu çamurdu.. Bir gün ona ıftıra eder.. Bır gün buna.. Bir gün şuna bulaşır.. Bir gün ötekine.. Herıfi yakından ızleyen bin dedi ki: - Nedır ulan bu telaşın?.. Madem sonunda top- rak olacaksın, yaşarken çamurlaşmak neden?.. • Itfaıyecı öldü.. Sızlereömür.. Tann'nın huzuruna çıkardılar.. Allah buyurdu: - Şunu cehenneme atın! Itfaıyecı dız çöktü: - Ey ulu Tanrım benı cehenneme atma!.. Alev- lerden korkmam, ama, söndüremıyorum dıye kah- rolurum. • Zencılerı savunurdu.. Akılsızın bin sordu: - Pekı, sen kızını bır zenciye verir misin?.. Adam dedi kı: - Zencıleri savunmak için ılle de bir zenciye ka- yınpeder olmak mı gerekir?.. • Sırtlandan tıksinilir.. Neden?.. ölülen yedığı ıçin... Bız ancak öldurdüğü ölüyü yiyen hayvanlara sev- gi duyan yaratıklanz. • Kasabın bınne dedıler ki: - Bilıyor musun, dilin kemiği yokturi.. Kasap: - Bilıyorum, dedi, ışte bunun ıçin pahalıya ma- lolur... • Elbısesı yamadan görünmüyordu.. Sordular: - Bu ne bıçımgıysı?.. - Bızım demokrası gıbi bir giysı... -Nıçın?.. - Çünkü yamalar kumaşı örtse bile adı yıne elbi- sedır. • Kargayı kafese koymuşlar... -*"' Sevınmış: - Ah, demış, benim için ne şeref!.. • Mum gıbi adamdı.. Tam bıtecektı ki.. Işığını söndürüp kendısini kurtardılar. GELENEKSEL "AŞURE GÜNÜ" ISTANBUL (ERKEK) LİSESİ 119. KURULUŞ YILDÖNÜMÜNÜ KUTLUYOR. TARİH : 01 HAZİRAN 2003 PAZAR SAAT : 10.00 YER: OKUL BAHÇESİ İSTANBUL ERKEK LİSELİLER DERNEĞİ INGILIZCENIZ İNGİLİZCENİZ sorun yaratıyor ise... veya. gelecehte, sevdiklerinlzln bu sorunlan yaşamalannı Istemlyorsanız The English Centre Dil Okulu size akılcı çözümler öneriyor genel ingilizce programları çocuklara özel programlar şirketler ve kuruluşlar için özel programlar iş ingilizcesi programları konuşma sınrfları bire-bir eğitim TOEFL - IELT5 - KPD5 hazırlık programları Dataytı Ulgl Için ISTANBUL RumelıCad No.92 80220 Osmanbey Tet (0212) 225 91 72 - 247 09 83 maıf e^glı&hcentre@supefon(ın« com Intemet httpy^vww englıshcantre£om http^/www engiıshcentre net ENGLİSH CENTRE Türkıye Gazetecıler Cemıyetı'nın yayınladiğı günlük Bizim Cazete Ulke soaınlama ûşkın raporianyla, araşürmaianyta, koşe yazılanyla, tarafsız haberlenyle sıvıl toplumlann gazetesı Düzenlı okumak ıçin abone olun. Tel: 0.212.51108 75
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear