Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
31 MAYIS 2O03 CUHARTES
IbrahimYasaanılıyop
CUMHURİYET
Toplunbilim alarnda
öneml bir eşiktir^roi >r.
IbrahiT) Yasa. Cfeğenrtr
Hasanoğlanlı lar, brarr
Yasa'y 1O. öl ü m
yıldonjmünd-e aracaoar.
Sosyooji Derneg Baj*an
Prof. Dr. Birsert Cökça
Prof. Yasa için "ttorinr
yanı sıra toplumh birt&r
ilişki ktran alan
çaJışmaları bir çıcrdır'
diyor. Gerçekten, Yasa • ır
yaprtlarına bakıycrsuru;,
hepsi cönemi n er yak:
sorunları üzerine:
Hasanoğlan ve Sndel
köylerinin toplumıal v:
ekonomık yapıları kız
kaçırma, gecekordu
aileleri,yurda dören
işçiler... Ibrahim Ytsa, aar
çalışmaJannı sürdırür+eı
kullandığı yöntemeri,
insanlarla nasıl ilişci
kunjlması gerektiçıni
kitaplarında tatlı talı
anlatır.
örneğin, aşağidak
gözlem 1955 basksı oaı
"Hasanoğlan Köyt" ac ı
araştırmasında yeralır:
"Araştırmaya yardım eden
genç ve tecrübesiz
kimseleri köylüler zaman
zaman alaya alır. Mesela,
köylülerden birisine boş
kaldığınız zaman ne
yaparsınız, diye
sorulmuştu. Köylü gülerek
'Evde karı ile dans ederim.
Sonra poker oynarız'
cevabını verdi. Fakat
araştırıcının da bu cevabı
şakaya aldığını görünce,
soruya daha ciddi bir
cevap vermenin
gerekirliğini kendiliğinden
anlamış oldu."
Hasanoğlan Belediyesi ile
Hasanoğlan Kültür,
Dayanışma ve Çevre
Koruma Derneği'nin
öncülüğünde
gerçekleşecek olan
Ibrahim Yasa'yı anma
töreni yarın Hasanoğlan
Atatürk Anadolu
öğretmen üsesi'nde
yapılacak. Ankara'dan
törene katılmak isteyenler
için saat 13.00'te Vedat
Dalokay Nikâh Salonu
önünden otobüs kalkacak.
Dert
Cumhunyet Arşivlei Dao
Başkanı şeriatçı El Ezhe
mezunu. Kültür Baıanlığ
Müsteşarı imam köcenl
Orman Bakanlığı PanlaTa
ve Projeler Daire Bjşkai
imam kökenli, Ankya ll
Milli Eğitim MüdünüimaT
kökenli, Niğde ll Miü
Eğitim Müdürü imam
kökenli... ömekleri
çoğaltmak olası...
Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan diyor ki
"Kadrolaşma gibi bir
derdimiz yok".
Bu atamalardaki derdiniz
ne o zaman?
Medya \e Miıııarlık (*)
Dr. HAYDARKARABE'İ Mimr
Mimarlık ve mimarlar msdyain
en ilgisiz, en yabancı, er bilgtsc
olduğu konulardan biridir.3ugür.
Türkiye'de çağdaş mirriiriar r-.
mimarlık, bir Mimar Siran, or
Asmalı Konak kadar oJsun ıgi bek-
liyor, medya ise açıkça Dnla^
"Siz medyatık değils/niz, dola.r
sıyla ilgi alanımızın dışıncasınz'
diyor. Bu ilişkiyi, her iki ta-af acı-
sından irdelemeye çalışaJm.
Zamanla heryapı gibi yeıilener
medyanın günümüz temslcilet-
nin çağımızda, ülkeyi, dunya/ı
yaşarm yönetmek gibi önenJi, ön-
celikli görevleri var. Medyj "d&-
düncü güç". Bunlan kendikri sö/-
lediklerine göre tekrarlamarta sa-
kınca görmüyorum. Medyayı yö-
neten bir "beş S" ilkesi vaxiır
Siyaset(malum...), Server("sos-
yete", faiz, döviz, para...), &ks (te-
le\ole kültürü, manken yaşamla-
n, orgazm edebiyatı...). Sağık (ko-
lesterol, yoga, rejim muhabbe-
ti...), Spor (futbol için en sz döt
tam sayfa...)
Doğrudur, bunlar "çoğunuğur"
anailgi alanlandır. Medyann gür-
den oluşturmagücünün yanında
sürekli ve değişmez dolgu nalze-
roderidir. Zaman zaman, yalnız-
cabu konularile dolu (ve timüy-
le alıntı- makaslama) gazeteler
pe/dah olur. Bayağı da satarlar.
Gerçek sanat, kültür ve bj ara-
da mimarlık, güncel medya için
marjinal konulardır ve hele ce mi-
maiık konulan, olsa olsa kent ve
çevre felaketleri ile belediye-
se sıkıntlarla ve bürokra: ica-
dı korkunç ama fantastik veya
"rredyatik" çözümlerie (HaJiç'te
yiter katlı otopark, Marmara De-
niz'nde uçan otoyol, deprem oark-
lar;..) ve biraz da dekorasyon iş-
len, "sosyete mekânlan", do-it-
yojrself, malzeme reklamı kokan
tantım yazıları, nihayet en aka-
denik düzeyde ise, feng-şuı filan
ilesınıriıdır.
Depremlerjeoloji mühencisle-
ria ekonomik krizler ekonomist-
ler, savaşlar emekli generalleri
medyaya taşıdı. Mimartık da an-
ca birfelaketle mi gündemeotu-
rafalir?
3azı önemli yapılann açılış ve-
ya"emel atma törenlerinde kımin
kudeleyi nasıl kestiği ve ne söy-
levverdiği ilginç de, orada ogün
fenete giren yapının ne olduğu,
fe şe yarayacağı; çevreye, top-
luna nasıl bir katkıda bulunaca-
ğrn bilgisi ve eleştirisi daha mı
azJnemli?
nsanlar, kent olgusu ile bunca
Igiyken, medyanın tirajlan dabü-
/ût ölçüde büyük kentlerde ger-
jeteşirken, aklı başında bir çev-
"e-Tietropol-kent köşesi neden
/a basında anlamak güç. Gene
jeıaklannı yemeyelim: Medya-
Ja mimariıktan şöyle bir jargon
Daçiamında (ve yüz kızartıcı bir
xmde) bol bol söz edilir: 24
Ook kararlannın miman, 12 Ey-
iHnayasasrnın miman, yeni Or-
3Dğu haritasının miman...
'teden böyle oluyor? Değışik
açardan irdeleyelim:
Medyanın iç yapısı açısın-
daı: Tüketici (okuyucu-izleyici)
aöinin yönü ve bizim konumuz-
jaıi eksikliği, medya organının
edtoral yapısını da belirler: Hiç-
arnedya organının mimarlık ko-
luınndan haberdar uzman kad-
TKJ yoktur, bunun sonucunda
XTiuhabir, Bauhaus mimarlığı
ile Bauhaus yapı marketini kanş-
tırabilir, kimsenin ruhu duymaz.
Ama sözgelimi, talebin bolca ol-
duğu sağlık konusunda da uz-
man denetiminden geçmeyen
sayfalarca (eksik, tutarsız, çeliş-
kili) sağlık haberi okuduğumuza
göre medyada zaten böyle bir
doğruluk endişesi yok.
Bir kültürel alan olarak mi-
mariığın algılanışı açısından:
Mimarlık, yalnızca bir yapı yap-
ma işi değildir. Işin bir de kültür
boyutu vardır. Açıklamaya çalı-
şayım: Her gazetenin en az iki
spor sayfası var; dünya kupalan,
olimpiyatlaryapılırken bütün dün-
ya tek göz tek kulak olup olayla-
n izliyor. YıHar sonra rekoriar kın-
lıp geçiliyor ama yapılar kalıyor. Uy-
gariık tarihi, savaşlar, ımparator-
lar ile değil, yapılar ile ömekleni-
yor. önemli mimari yapıtlar, kimi
zaman ülkelerin simgesi oluyor-
lar. Batı dünyası, uygarlığmın ka-
nıtlan olarak artık (futbolculan, ar-
tistleri, şarkıcılan kadar ve onlar-
dan daha da fazJa) sanatlannı, kül-
türierini ve doğallıkla da mimaria-
nnı, mimarlıklannı da öne sürü-
yorlar.
Diğer taraftan, bir kültürel yapı
olarak mimarlık karşısındaki ilgi-
sizliği için doğrudan medyayı da
suçlamamalı. Bu toplumda mi-
martığın saygınlık düzeyi, onun
bir kültürel olgu olarak üretilme-
si, tüketilmesi, yeniden üretilme-
si ve algılanmasıyla da ilgilidir.
Bu genef algılayış biçiminin de-
ğişmesine hangi küttürel araçlar
katkıda bulunabilir? Medya kültü-
rü yalnızca taşır" mı yoksa zaman
zaman üretirmi? Bilglyi, kültürü ta-
şırken, dönüştürür mü, yeniden mi
üretir?
Mimarlık açtsından: Diğer yan-
da, "iktidar duygulanyla doldu-
rulmuş" mimartann hak ettikle-
rinden de çok ilgi beklemeleri do-
ğal, ama bence bu beklentinin ar-
kasını dolduramıyorlar.
Burada, önce genel ilgi ve say-
gınlığı hak etmek için mimarlık ta-
rafına düşen görevler de tartışıl-
malı. Gerçekten bugün ülkemiz-
de, mımarlığın bir imaj sorunu var.
Imajını zedeleyen unsurlan ayık-
layıp, yeniden toplum önünde ak-
lanmak ve eski, hak ettiği saygın-
lığına kavuşmak için (çağdaş) mi-
marlık ne yapmalı?
Çağımızda haltdaifişkilerde bir
sanat-meslek: Zaman zaman,
"halkla ilişkiler"i sağlam olan bir
meslektaşın ülke hatta dünya ça-
pında müthiş bir şeyler yaptığını
(Ortadoğu ve Balkanlar'ın en bü-
yük kültür merkezi, Japonya'nın
en güzel bahçesi filan gibi tuhaf
iddialardır bunlar) okuruz, görürüz..
ama yutmayız.
Buyüyen mimarlık bürolan; ye-
ni oluşan veya çağdaş formlara
kendilerini uyariayarak gelişen
meslek örgütleri, kendi çağdaş
araçlarını da üreterek, örneğin
halkla ilişkiler birimleri aracılığı ile
medyada yerlerini bulabilecekler
mi bilmiyoruz.
0 /zmirMimariarOdası'nın dü-
zenlediği, Prof. Gürhan Tümer'in
yönettiği "Mimarlık ve Medya"
konulupanele, Doğan Medya Gru-
bu Koordinatörû Nuri Çolakoğ-
lu, NTV'den Ali Sanlı, mimar ga-
zeteci Oktay Ekinci ile katlan Dr.
Mimar Haydar Karabey'in,
Mimarlık Dûnyası açısından dile
getirdiği ve panel sonrasında
yeniden düzenlediği görüşleri.
IŞlk KANSü
Kimmiş yalancı?özkök'ün basın toplantısında söyledikle-
ri: TSK, laik, demokratik ve sosyal hukuk dev-
leti esası en başta olmak üzere anayasa hü-
kümlerine, Atatürk ilke ve devrimlerine sa-
dakatle bağlı, sorumluluğunun tam bilincin-
de ve sarsılmaz geleneksel disiplin temelin-
de bir birlik ve beraberfik içindedir. Her gün
bir dedikodu yaratarak bu birlik ve beraber-
liğe nifak sokmak isteyenler, bu emellerin-
Mustafa Balbay, bir habercinin yapaca-
ğını yaptı, Başbakan Recep Tayyip Erdo-
ğan ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hil-
mi Özkök arasında yapılan görüşmenin
içeriğini kamuoyuna duyurdu.
Diğer gazeteler, gazeteci diliyle söylersek
"uzun atladıkları" haberi Cumhuriyet'ten
alıntılayarak manşetlerine taşıdılar.
Orgeneral özkök, haberin geniş yankı
uyandırması üzerine hafta başında basın
toplantısı düzenledi ve Balbay'ın haberini
doğruladı. Ancak medyamızın cici beyleri-
nin yorumlanna bakılırsa, özkök tersini yap-
mış, haberi yalanlamıştı!
Kuşkusuz dinlediğini anlayamayanlar, uy- yuıaıııajcuını.£ UIZJHI ıaı>a™mızaaKj «ayg/yı
durukçuluköyküleri gazeteciler arasındafık- arttınyor. Komuta kademesine sürekli tedir-
ra gibi dilden dile anlatılanlar, "gazeteci mi, ginlikler iletiliyor. özellikle genç subaylanmız
danışman mı, arabulucu mu, iş takipçisi mi, durumu endişeyle izliyor. Sonuç olarak kay-
işadamımı" belli olmayanlarbukervanaka- gı sadece genç kesimde değil, genelimiz-
tılmakta duraksamadılar. dedir. Bir huzursuzluk, tedirginlik, kaygı ya-
"Cumhuriyet'in haberi yalanlandı" yala- şanmaktadır.
nı ile canhıraş ortalığa fırlayanlar, Balbay'ın özkök'ün basın toplantısında söyledikle-
23 Mayıs günü Cumhuriyetie yayımlanan ha- ri: TSK'de herkes aynı şeyi söylüyor, herkes
berini baştan sona okumamışlardı, çok bel- komutan n aklındakini söylüyor... Biz her ko-
li. Gelin Balbay'ın 23 Mayıs Cuma günü ga-
zetede yayımlanan haberindeki ifadelerle, Öz-
kök'ün 26 Mayıs Pazartesi günü yapbğı açık-
lamalan alt alta sıralayalım. Sıralayalım ki ki-
min uydurukçu olduğu bir kez daha kanıt-
lansın: Balbay'ın haberine göre özkök'ün Er-
doğan'a söyledikleri: Türk Silahlı Kuvvetle-
ri'nin (TSK) içinde görüş aynlıklan varmış gi-
bi bir hava yayılmaya çalışılıyor. Bu gerçek
değil. Bu havayı yaymak isteyen çevreleri ta-
nıyoruz. Bunlann bir bölümü ezeli olarak
TSK'yi hedef olarak seçen kesımler. Ancak
kimi AKP'lilerin bu kesimlere cesaret veren
tavırlar içinde olduğunu görüyoruz.
lir anlabriar. Onlann fikirierini hiçbirzaman bas-
tırmayız... Şayet TSK'de tedirginlik varsa,
bu bir kesimde değil, TSK'nin bütününde-
dir. TSK'nin çeşitli konularda derin kaygı ve
duyartılıklan gayet tabii ki vardır. Bunlann bir
bölümünü 8 Ocak tarihli basın toplantımda
açıkça dile getirdim. 0 günden bugüne ka-
dar çok zaman geçti ve kaygılanmızı arttın-
cı gelişmeler de süregelmektedir. Bunlann..a_ __,. . ,W<.V/7UIMUI, >jyj OIIIC7MCTIII- w ycıışıpıeıeı ue suregeımeKieaır. tsunıann
de başanlı olamayacaklannı anlamalı ve geç başında devlet kadrolanna irticai düşünce-
olmadan bu hatalanndan dönmelidirier. Ak- leriyle şaibeli kişılerin yerleştirilmekte oluşu
si takdirde layık olduklan cevabı mutlaka naimûM^ir D, , w..:ı«~~ i. »•— w l
" - !
-
alacaklardır. Balbay'ın haberine göre öz-
kök'ün Erdoğan 'a söyledikleri:... Bu tür uy-
gulamalannız bizim tabanımızdaki kayg/yı
nuda hareke* tarzlan kuranz. Bu hareket
tarzlannı genç subaylar bizim karşımıza ge-
gelmektedir. Bu kişilerin icraatının TSK'nin
yanında ülkenin geleceğini düşünerek bü-
tün kurumlarca izleneceği ve izlenmekte ol-
duğu gayet tabiidir.
Balbay'ın haberine göre özkök'ün Erdo-
ğan'a söyledikleri: Biz kesinlikle AB'ye kar-
şı değiliz. Türkiye'nin çağdaş dünyada ye-
rini almasını sonuna kadar savunuyoruz.
özkök'ün basın toplantısında söyledikle-
ri: TSK, AB'ye karşı değil, aksine AB'ye uyu-
mun deneyimli bir vasıtasıdır. Ancak dikkat
çekmek istediğimiz husus, AB'ye her şeye
rağmen değil, onurla, eşit şartlarla, milli ve
coğrafi bütünlüğümüzü koruyarak girmek-
tir.
Trende soygun
Alpaslan Berktay ve eşi, 9 Mayıs
sabahı Ankara'ya varan eksprese
binmişler. Kuşetlide sabah
kahvaltılannı ederken bir genç
kendilerine meyve suyu ikram
etmiş...Sonrasını hatırlayamayan
Berktay çifti, gözlerini Arıkara Numune
Hastanesi'nde açtılar. Uyutulmuşlar,
sonra da soyulmuşlardı. Hırazın
çaldığı emekli maaşı, karakolda ifade
verme filan değil, Berktay'ı asıl üzen,
trenlerde bu tür olaylann sık sık
meydana geJmesine karşın Devlet
Demiryollan'nın soruna yeterince ilgi
göstermemesi otmuş. Kanıksanmış
sanki trenterdeki soygunlar!
ÇİZGtLİK KÂMİL MASARACI
BULUT BEBEK MRAYÇİFTÇI bulutbebek ı hotmail.com
Ann«e/
HAYAT EPtK TİYATROSU MUSTAFA BÎLGL
HERŞEYt YAPABtL±RİM... EVERY VVAY THAT I CAN.DtYOftUM
NE DIYORSUN •>
ANLAMTyORUM.
TARIHTE BUGÜN MIMTAZ ARIKAN
31 Mayıs
ŞAKAO B/R BÜYÛK BESTECJ..
teo3'M suei/H, AyusrueyAL/ gsçmç/ JOS&VJ HAYDM 7^
y)4$IND>A y/YAMA 'OA ĞCPÜ. KLASlk VlYtŞKlA OfOJUJAlUAJ
MO2AgrVE 8EETHOVEU'LE &gL/ICT£ ÜÇ BÜYÜK SeSTSCİ_
SİNPEAl BİRJ OLAN HAY0M'/N BAŞAGlLI YtLLARI,MACÂİ
SOVIUSU f>e£A/S E£T£RHAZY'NIN MüZJf. YÖNEriCSSi' OL-
MASIYL4 BAÇLAU/ŞTI. T£AP0A/IH/A/ BASASI*DİYE ANILA-
CAH OLAN HAYPN'IN 1<X>'O£H Çok SEUFONİSi, 8O'/
AŞK/N YAYLI SA2LAB mjABT£Tİ, tupMÇ£je.7DlAj& VE
AZ BİÜNSe PE, B.IRÇOK VO&tL MÜZ/K YAPITLAS.1 VAH-
OtR. ŞAKACl gi£ İNSAN OLAM HAYDN'IN SU ÖZELÜĞİ
Riecot yAPmu* YANSiMiçve. BuNLAeoAtJ "vepA seu
FOMİSl"PSENS £ST&iHAZY'P6N IZİN ALAMIYAN MÛZJS-
Y£AJL£R İÇİN YA2UM/$T7'.JCENOİ 8OUİA4ÛMJ ÇALAN SA-
NATÇJ SAIONU 7&&CEDİYOR,6İD&İEICK/MSEKAIM/-
*OIZPU.l>UeUHUAMlAyMJ PB£N£,İ2Nt ogAYLirORDü!
SAYFA
17
SAĞNAK
HARBt SEMİHPOROY semihporoyÇn yahoo.com
VAV/..SU
t$Çİ HAKLAfU
AKf>W/M ÇJKARACAĞI
NİLGÜN CERRAHOĞLU
AB Yolu Biraz da
'Eurovision'dan Geçer
"Bomba gibi" derter ya öyle... "Bomba gibiydi"
Massiel. Etine dolgun, esmer, tutkulu. Sözünü esir-
gemeyen, dik başlı ve agresif... Varlığını hissettiğiniz
kadınlardandı. Kapıdan girdiği zaman fark edilirdi. Yal-
nız ismi değil, bir "aura "sı vardı. Yaydığı elektrik ve ener-
jiyi hemen alırdınız.
Massiel'i '80 yılında tanıdım. Ispanya'ya yeni git-
miştim. "Massiel" dediler: "'68'de bizi Eurovision'la
Avrupa'ya taşıyan kadındır!"
Yanşmanın üzerinden 12 yıl geçmiş, "Massiel" et-
rafındaki heyecan sönmemişti. Birkaç gün önce ka-
zanılan bir zaferden söz eder gibi söz ediyordu Ispan-
yollar ondan. "Massiel"\n orda burda hâlâ röportajla-
n çıkıyor aşklan, oğlu, yediği, içtiği, giydiği, çıkardığı
konu oluyordu.
Sanat yaşamından çok "yaşantısı" ile ünlüydü Mas-
siel. "Eurovısion"dan sonra elle tutulur, gözle görülür
bir başka çıkışı olmamıştı. Ama o toplumun belleği,
halkının yüreğinde unutulmayacak bir yere oturmuş;
Ispanyollar için benzersiz bir "köşetaşı", "dönüm nok-
fas/"olmuştu.
Özgürlüğün dili...
Bu ilginin nedenini sorduğumda, "O yıllarda Euro-
vision 'u kazanmak, bizim için sıradan bir şey değil-
di..." diye anlatmışlardı: "68 Ispanyası Pirene dağla-
nnın ardında içe kapalı, unutulmuş bir ülkeydi. Dün-
ya bizi, biz dûnyayı keşfetmemiştik. AB serüvenimiz
hûsranla sonuçlanmıştı. 'Faşist' damgasıyla dışlanmış,
köşeye sıkıştınlmıştık. Massiel b'ıze 'oksijen' verdi ve
soluk getirdi..."
Massiel, Trancodiktatöriüğü" altında yaşayan Is-
panya'nın "ilk değişim dalgasıydı" gerçekte. Ulkeüze-
rindeki baskı örtüsü henüz kalkmamış ama toplum
değişmeye başlamıştı. Avrupa refahından pay almak
için turizme kucak açmaktan başka çare göremeyen
Franco rejimi için ufukta sonun başlangıcı belli belir-
siz hissedilirolmuştu. Dışa açılımla birlikte Ispanya'ya
akan "yabancılar", taşlan yerinden oynatmıştı.
Ispanyollar da artık onlar gibi yaşamak istiyor, on-
lar gibi "özgür" olmak istiyordu. Yeni keşfedilen "öz-
güriüğün" simgesiydi Massiel. Şarkılannı başka türlü
söytüyor, "özgüraşkın partizanlığım" yapıyor, sol çev-
relerle "yakın temas" kuruyordu. Birlikte olduğu Car-
los Zayas, yeraltındaki sosyalist partinin temsilcilerin-
dendi. "Avrupa solu"ileilişkileri yüzünden Francoha-
pishanelerine girip çıkan Carios da Massiel gibi "es-
ki" ve "yeni Ispanya" arasında bir "geçiş noktası",
"köprüydü" aslında.
Bunuel filmlerinde gördüğümüz türden koyu Kato-
lik, burjuva ve baskıcı bir ailesi vardı Carlos'un. Siya-
si serüvenlerinden daralan annesi, oğlunun bu "ayh-
n aşkı" yüzünden nerdeyse kafayı yemisti. Ama Ibiza'da
hippileiie çıplak denize giren Carlos ve Massiel bana
mısın demedikleri gibi "gayri meşru" birlikteliklerini
üstüne üstlük bir de nur topu gibi sanşın bir "gayrimeş-
ru çocuk", "Aitor"\a taçlandırmışlardı. Artık özgürlük-
ten korkmayan Ispanya'nın ürünüydü "Aitor".
Ve 'Ikinci değişim dalgası'.-
Ispanya "Eurovision" zaferinden yirmi yıl sonra
'87'de AB'ye girdi. Arada Franco'nun generallen' sah-
neden çıkmış; Ispanya demokrasiye geçmiş, ülke
"normalleşmişti". "Ikinci büyükdeğişim dalgası"Mk
salmış; toplumsal değişim, karşılığını "rejim değişimin-
de" bulmuştu. AB'ye girdiğinde, Ispanya özgür ve
tam bir demokrasiydi.
Yurtdışından Türkiye'ye bakış böyle biraz "kuşba-
/oş/" oluyor. Roma'daelime geçen bir Türk gazetesin-
deSertab'ın "Eurovision" atağı ile "darbeyalanlama-
lan" arasında karpuz gibi bölünen köşe yazılan ve ha-
berleri okurken Massiel'le Carlos'u hatırladım. Bu
"normal" Avrupa ülkeleri için geçerii değil tabii. Ama
eskj Krta'nın "farklı, içe kapalı, nev'i şahsına münha-
sır" ülkeleri için "Eurovision zaferi" gerçekten "dönüm
noktası"6\r.
"Eurovision" -her şeye rağmen, hâlâ- Avrupa glo-
bal köyünün yanşması. Meraklılan orta, üst-orta sınıf
45 yaş altı gençler ve orta yaş grubu kadınlar. "Euro-
vision"da ilk "çıkışın" ne demek olduğunu Ispanyol-
lar çok iyi biliyor. "El Pais"\n verilerine göre yalnız Is-
panya'da yanşmanın oylama aşamasını seyreden iz-
ieyicilerin sayısı 13 milyon. Bu değme futbol maçla-
nyla yanşan bir "rating" anlamına geliyor.
Büyütmeyelim. Altı üstü sanat değeri olmayan bir
yanşma" şeklinde düşünenlerin kulağına küpe olsun
diye söylüyorum...
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
l/"Fahişe"an-
lamında argo
sözcük... Is-
kambilde bir
kâğıt. 2/Rüya-
bilim. 3/ Uy- 4
gun,üpatıpge-
len...Elçüikya
da konsolos-
luklarda çalı-
şan koruma
memuru. 4/11-
kel bir silah...
1 2 3 4 5 6 7 8 9
Sûmerierde sağlık tan-
nçası... En kısa zaman
süresi. 5/Müslüman-
lan cuma, bayram ve
cenaze namazuıa ça-
ğırma... Tavlada "üç"
sayısı. 6/Japonlara öz-
gü kâğıt katlama sana- 6
tı. 7/Doğu ve Güney- 7
dogu Anadolu"da ko- 8
nar-göçerlerin kıl ça- 9 I
dırlanndan oluşan
yayla yerleşmesi... Halk arasında negatif fotoğrafa
verilen ad. 8/ Kilime benzer, renkli ve motifli uzun
yolluk.. Kaz Dağı'nm antık dönemlerdeki adı. 9/Üs-
tünde kapak gibi tek bir kabuğu olan küçük bir de-
niz vumuşakçası.
YUKARIDAiN AŞAĞIYA.:
1/Argoda "çirkin kimse" anlamında kullanılan söz-
cük. 2/Kediyadaköpekyavrusu... Pembe renkli şa-
rap. 3/ "Çok önemli kişi" anlamında uluslararası kı-
saltma... Ince bulgur. 4/ Hicap... Kızıldeniz'de ve
Basra Körfezi'nde kullanılan, yelkenli bir ticaret
gemisi. 5/Çikolata, şeker, su ya da sütle yapılan içe-
cek... Vilayet. 6/ "Göl sanırdık ne zaman dalsak —
gözlerine" (F.N. Çamlıbel)... Gözleri görmeyen. II
Düz ve geniş arazi... Cerahat. 8/Haber toplama ve
yayma işiyle uğraşan kuruluş... Bayağı, sıradan. 9/
Kalın su buğusu... Briçte, bir löveyi üstün bir kâğıt-
la almayıp ds^ıa asağı bir kâğıtla alrîa.