Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 30 MAYIS 2003 CUM,
HABERLER
Yaklaşık yetmiş yıl önceye dayanan fotoğraflar Konya'nın ilçesi Kulu'dan
Batırüyasıvemodernite• M. Ali Baran ın aile fotoğraflanna
bakarken bir soru üzerine giyim-
kuşam hakkmda şunlan söylemişti:
"'Burada hiç örtünmediler...
Kızlanmız da... Alınlannda altunlar
sanlıydı, pürçeter inerdi...
örükler arkada, açık da sayılırdı.
Böyle kapalı falan yoğudu... çarşafa
girmiş kimse yoğudu...
Kulu'da çarşafı bilmezlerlerdi,
kızlar üç etek giyinirdi..."
TEKtVSÖNMEZ
KULU- Ilışikte yüdaşık yetmiş yıl önceye
dayanan fotoğraflar var. Son yıllarda medyada
moda bir betimJeme ıle, bu fotoğraflan "nasıl
okuyacağH?" Çünki. buradaki fotoğraflar "tek
anJamh'' görüntüler değil. Tek tek pek çok an-
lamlara aynlmakJa birikte hepsi birden daha fark-
lı başka anlamlara bûrünmektedirler hem de...
Tek tek fotoğraflan yan yana getirip ortaya çı-
kan büyük fotoğrafı ckuyabilecek miyiz? Evet!
Bu fotoğraflan "yanse" ve "bdgecTolarak oku-
yalım: "gazete tüli" olan bir okuma ile aynca...
Fotoğraflar, Ankara"ya yüz km. yakın, fakat
Konya il suıırlan içindeki Kulu ilçesinden geli-
yor. Daha kuruluş yıllanyla Demokrat Parti saf-
lannda yer alan, Kulu kökenli bir ailenin, Kulu
Belediyesi Başkanı (1963-68) olan son temsil-
cisi 1921 doğumlu, Sayın MehmetAJi Baran ve
çocukluk günlerinden başlayan fotoğraflardır
bunlar.
'Batı Rüyası Okulu'
Bir yıl önce "Bab Rüyası Okulu Kulu" isim-
1 i, belgesel bir proje için Kulu'ya gittiğimde bu
aile ile de tanıştım.
Kırk yıl önce Kulu'dan Avrupa'ya özellikle îs-
veç'e başlayan "kendiliğinden'' göç hareketleri
ve sonuçlan üzerine yaşayan altı ayn belediye
başkanıyla yaptığım söyleşilerde, "Kulu Tari-
hi" ile iîgili konu sırasında, Cumhuriyet'in ilk
yıllanna da değindik.
Savın Mehmet Ali Baran anılannı da iletti. İs-
met İnönü ile Kulu'da karşılaşma sahnesi dün
gibi capcanlı yansıdı yüzünde.
"_ Aşağıda,kahvemn öntinde birkonuşmayap-
ö.Yanına vardım. 'Paşam bir çay-kah\emi iç,'
dedbn."Hay hay,' dedLGeldi beledfiyeyeçıkn,kah-
vemi içti. Hatta haoralannda bile geçerim. Bir
zaman Cumhuriyetgazetesideyazdı. Konya'da
birtoplanö vapmış. 'Ben,' demiş, "Demokratçı-
yı Kulu'da gördüm," demiş."
Söyleşı biraz daha ilerledigi zaman, babası Der-
viş Abidin Bey'in, Kuvayı Milliyecilere yardım
ettiğinı de söylemeyi unutmadı.
Derviş Abidin'in oğlu Sayın Mehmet Ali Ba-
Jsmet Paşa bkokulu, Konva 1932-sınıföğretmenl y-anında Mehmet Ali Baran, en sağda Ahmet Baran.
Yü 1932. Daha sonra Mehmet Ali Baran'la evlenecek olan
Farma Baran, annesi, babası ve ninesi, üç kuşak bir arada.
1960Tıyınar_ MehmetAüBaran
ve eşi Farma Baran bir arada.
ran 1921, Kulu doğumlu, ilkokulda çekikn fo-
toğrafıru ilişikte görüyoruz.
Kuvayı Milliye hareketine yardım eden bir
aile, daha sonra Demokrat Parti saflannda gö-
rünür, ardmdan da Adalet Partisi'nde...
İsnıet Paşa'nın seçim gezilerinde hoşnutluk-
la kabul görmedigi yıllarda, M. A. Baran, kah-
ve ikram edecek kadar "medeni cesarete" yani
"modern" da\Tanışa sahip.
Şimdi bu bilgilerden sonra, dönüp fotoğraf-
lara bir daha bakıyoruz. Bu fotoğraflan ister, "dü-
ne" ister "bugiuTe, ister "yaroTa bakarak na-
sıl okuyacağız? "Modernizm" sözcüğünü baş-
lama simgesiolarakalabilir miyiz? AldıkîŞöy-
le ki;
u
modernian''i, modern olan, çağla geli-
şen hayat tarzına uyum, diye tammlayahm.
Bu konuda biraz "derinleşmek" ister istemez
bunu, "Tanamat-ı Hayriye": 1839da "Gülha-
ne Hatü Hümayunu" diye adlandınlan dönem-
deki "reform" hareketlerine götürür.
Sultan n. Mahmut ile başlayan hareketin he-
defi, "Osrnanh devleti kurumlannı ve teşkilan-
ru baü metotiannagöre modern birduruma"ge-
tirmekti. Aynntılan başka bir yerde, başka bir
ölçek alhnda sıralamak üzere, "Kulu Fotoğraf-
lan, Baü Rüyası ve Modenute" başlığına döne-
cek olursak şunu görüyoruz:
Anadolu bozJarlanndaki halk tabakalan, "efit"
politikacılann çizdikleri yoldan dışan çıkmış, "Ba-
tı rüyası'' peşinde, "modernite" uğruna yollara
düşmüştür.
Böyle olduğu için, örneğin Kulu ilçesi ve çev-
resinden yirmi bini aşlan nüfus. "ebt" politika-
cüara akıl daruşmadan Isveç'e gitmiş... Daha faz-
lası, "Baü"mn kapılanna dayanıp, ^Ijana Ku-
şatması"ndan sonra Avnrpa'ya en kuvvetli ve en
büyük sıçramayı yaparak içeri girmiş: Kanada,
Belçika, Ahnanya ve öteki ülkelere yerleşmiş-
ler. Önlerine bu konuda herhangi bir bilgi, her
hangi bir seçenek konulmamış...
Bu insanlarkendi öngörüleri; daha özü"elyor-
damı" doğrultusunda, "modernite"nin hüküm
sürdüğü ülkelere ulaşmış ve oralarda "iskân" ko-
nusunu-sorununu da çözmüşler.
Osmanlının, "Vlyana Bozgunu"na rağmen
Avrupa'da geçen yüz yılın en geniş "iskân" ola-
yını kendiliğinden gerçekleştiren bu insanlar,
sadece "ekmek" için değıl, aslında "modern" bir
hayat standardı için gitmişler. Sayın Mehmet
Ali Baran'ın bize sunduğu fotoğraflar, bu top-
lumun yetmiş yıl öncesini ve "modernite" ile olan
eskiye dayalı ilişkisini göstermektedir ve önem-
lıdirler... Bu fotoğraflan, herhangi birtartışma-
ya yer vermeden; "yansız" gazete diliyle oku-
yacak olursak, şöyle bir tümce dilimizin ucuna
gelebilir... Yetmiş yıl öncesinden bugünlere ula-
şan Kulu fotoğraflan, daha o günlerde Anado-
lu insanının "modernife"ye bağlıhğını ve öze-
nini ve özlemini gösteriyor mu?
Evet! Tek tek fotoğraflan yan yana getirip or-
taya çıkan büyük fotoğrafı okuduğumuz zaman
bunun sadece Kulu'nun değil, Türkiye'nin de
belgeseli olduğunu görüyoruz.
Peflerll Okurlar
Yaklaşık birbuçukyıl süren, özellikle Afganis-
tan ve Ermenistan seri yazılan vefotoğraflany-
la stlere ulaşan "Cumhuriyet gazetesi gazeteci-
liğim," kendi isteğimle bu yazı ile sona erivor.
Sevgili tlhan Selçuk 'tan başlayamk gazetenin
"üst vönetimi'ne, Haber Merkezi'nden Hakan
Kara 'ya, FotoğrafbölümündenAyanErarslan 'a,
Kayıt-Sistem bölümünden Nazife Özışık 'a, Vehbi
Bağa 'ya, Cumhur Ercan 'a; giivenlikte Ahmet
Bey'den, yemekhanede Ali Bey'e kadar, bütün
Cumhuriyet aılesine teşekkür ediyorum ve " Hoş-
ça kalım:," divorum.
Bergama'da başlayan Grup Psikoterapileri Sempozyumu'nda uzmanlar ve yöre halkı bir araya geliyor
'lnsanhk lıafleriııi konusacaklar
• Buyıl28'incisi
gerçekleştirilen ve
insanlann psikolojik
sağlığının ele alınacağı
sempozyuma, Türkiye ve
Avrupa'nın çeşitli
ülkelerinden yüzlerce
uzman katılırken Bergama
halkı da konuşmalan
izleme fırsatı bulacak.
METİNGÜR
Her yıl mayıs ayının sonunda Ber-
gama bir etkinliğe sahne olur. Konu-
su çok önemlidir; insanlann psikolo-
jik sağlığı. Can alıcı bu sorunu, Tür-
kiye ve Avnıpa'dan gelen yüzlerce uz-
man tartışır, deney değiştokuşu ya-
par. Bir tadımlık da olsa Bergama hal-
kı da izler konuşmalan. Bu yıl da 28.
Grup Psikoterapileri Sempozyumu
Bergama'da dün başladı. 31 Mayıs'a
kadar devam edecek sempozyum için
Onur Kurulu'nca çıkanlan daveriye-
nin girişinde şu satırlar yer alıyor:
Her zamanki 'insanlık' işlerl
u
Bir bakuna biz, her zamanki 'in-
sanlık' işlemlerimizi yapacağız. Avhı-
lannuzı yıkayacağız, taşları, otlan. çi-
çeklert böcekleri \ilanlan ve yosun-
lan. istavritleri, köpek bahklannı, ba-
ünalan, istiridveleri, psikodrama can-
landırma teknikleri ile oynayacağız,
tnsanı, silahh insaru, korkuyu, hüznü,
acryı. öfkevi sevgiyi anlamaya çahşa-
cağE. Psikodraına, drama/sosyodrama,
anabtik grup, müzik terapisi ile çeşit-
lemeleroluşturacağız. Bütün bunlan,
insanın kendi içindeki,insanlar arasm-
daku insan ve çe\Tesi arasuıdaki çaoş-
nıalaru banşçıl yollarla çözmeçabası-
nın bir parçasıhahnegetirmek için ça-
balayacağız."
Sempozyum Başkanı, gruppsiko-
Arnk gelenekselleşen Grup Psikoterapileri Sempozvumu'nda, canlandırma ve müzik terapileri de yer ahyor.
terapisti ve psikodramatisti Dr. tnci
Eto^ner sorularımızı yanıtladı:
- Bu vılki senıpozyum. Irak'm istila
edilişinin ardmdan >apılı>or. Bu, içe-
riğe ne ölçüde yansrjacak?
DOĞANER- Bu'içeriğe şimdiden
bir ölçüde yansıdı. Konferans konu-
lanmıza göz atılacak olursa savaş za-
marunda psikoterapi, dünya banşı açı-
sından psikoterapilerin işlevleri, se\-
da ve ölüm, çatışma çözümü gibi baş-
lıklar dikkatinizi çekmiştir. Biz orada
grup çahşmalan yapacağız. Gelen te-
malar ve çalışma maizemeleri kendi
bilinç ve bilinçdışı süreçlerimizle mut-
laka iç içe geçecektir. Psikoterapist, psi-
kolog ve hekimler savaş konusunda
toplumun duyarlı kesimleridir. Grup
çahşmalan da bu kesimden gelecek ko-
nu ve materyale açıktır. Bu nedenle içe-
riği önemli ölçüde behrleyecek önem-
de olacağı kanısrndayım.
'Kapısından ölüm giremez'
- Askkpion için "Kapısrndan ölüm
giremez" derıirrniş.BugünkükoşuBar-
da bunu nasıl vonımlırvorsunuz?
-Bergama Asklepion'unun geçmi-
şi IÖ V yüzyıla uzanır. Tarihçi Pausa-
nias'a göre Bergama'nın muhteme-
len ilk Meclis üyesi Arkhias, bugün-
kü adıyla Madradağ olan Pindasos
sırtlannda avlanırken, attan düşüp aya-
ğı kınlmış, Epidauros'da tedavi edilmiş-
tir. Bu olaydan sonra Arkhias bakım
işlerini gören rahip hekimlerden bir-
kaçını Bergama'ya getirmişJaıytu va-
di içinde, şifalı kaynak başında Ask-
lepios için bir tapınak kurmuştur. Ask-
lepion dervişlerin, hariplerin ve filo-
zoflann da candan bağlı olduklan bir
yerdir. Burada şifa bulanlar adak taş-
lan ve yazıtlanru taprnaklara koymuş-
lar, yazıtlar sayesinde Asklepion'da-
ki teda\ılerin esaslan öğrenihniştir.
Şair Horatius,Asklepion'u "Or^a
sıcaklar sıtma götünnez, orada vasi-
vetnameleraçdmazdıT>
sözleriyle över.
împaratorCaracaBa hastalanıncagel-
diği Asklepion'unda iyileşince ünü
iyice yürümüştür. Daha sonra büyük
bir depremle harap olmuş; Hıristiyan-
lık yayılınca tapınak, kiliseye çevril-
miş;
Bugüne baktığımda, rahmetli ho-
camız Prof. Dr. A. Ozbek ve değerli
Dr. Grete Leutz'un çabalanyla yeni-
den dirilen Asklepion görüyorum. Bu-
nu mecazi anlamda ele alarak divorum
ki, "evet işte oraya ölüm gjrmedi''.
- 27 yıldn- yapılan sempozyumun
asıl amacnu anlaür mısuıız? Böyle bir
etkinfikTürkiye'deki uznıanlann ilgi
alaruna ne kadar girebikü?
- Grup Psikoterapileri Kongre ve
Sempozyumlan önceleri Ankara Üni-
versitesi'nde yapıldı. 1984'ten beri
Bergama'da yapıhyor. Amacımız gün-
celleşen bilgileri paylaşmak, yeni ge-
lişmelere açılım yaratmak, sahip ol-
duğumuz \t gehşen bilgileri meslek-
taşlanmıza, öğrencilerimize aktar-
mak; grup çahşmalan aracüığıyla ken-
dimizi geliştirmek, iyileştirmek.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde
de son yıllarda kongre bolluğu yaşa-
nıyor. Meslektaşlanmızrn her yere ye-
tişmesi olanaksız. Ne yazık ki hekım
grubumuz da ekonomik açıdan zor-
luk içinde bir grup oldu. Kongre üc-
retlerine yetişemiyor. Bizim kongre-
miz ilaç fırmalannın desteğini pek gör-
müyor.. Sponsor bulmakta da güçlük
çekiyoruz. Yurtdışından gelen meslek-
taşlarımızın ağrrlanması gibi masraf-
lanmıza ancak yetişiyoruz.
İli$ki terapisine ilgi arttı
- fnsanlarmuan sıkıntılan size ne
ölçüdeyansıyor? Son viüarda yaşanan
krizler nasıl bir etki yapıyor?
- Bunu kişisel \erilerunle yanıtlaya-
bileceğim. tnsanlann ilişki terapisine
başvurulannda son yıllarda büyük bir
artış olduğu kanısrndayım. Özellikle
kadrnlann çalışma alanınageçişi, tek-
nolojinin ilerlemesi, yahuzlaşmanın
artması, yakınlık gereksinimlerinde
artışgibi durumlarsözkonusu. Kanrm-
ca erişkinlerde panik bozukluğu, genç-
lerde madde körüye kullanımı gibi ba-
zı tanı gruplannda bir yüksehne eği-
limi gözleniyor. Son yıllarda yaşanan
krizlerin, gelecek kaygısını arttırdığı,
dağılma korkulannı tetiklediği kanısın-
dayım. "Dertieşme" ve "sohbet" kül-
türüne sahip bir ülkede yaşadığımızın
da unuturmamasını diliyorum.
BIRBAKIMA
SERVER TANtLLİ
Başarının Hakkı...
Başannın hakkı, önce alkışlanmaktır.
Sertab Erener ve ekibini, Eurovision'da kazan-
dıkları zaferden ötürü kutluyoruz. Yalnız onlan de-
ğil, Dublin Edebiyat ödülü'nü alan Orhan Pa-
muk'la, Cannes'dan iki önemli ödülle yurda dö-
nen Nuri Bilge Ceylan'ı da. Atletizmde dünya
şampiyonu Süreyya Ayhan'ın başansı uğuriu gel-
di, yolları açtı, yüzümüz gülüyor.
Başan kazananlara devletin yüksek katlannda
gösterilen ilgi de önemlidir.
"Marifet iltifata tâbidir" derlerdi eskiler.
Dileriz, bu başanlar başka zaferlerin de yolunu
açsın; insanlanmız gönensin ve ülkemiz uluslara-
rası toplulukta dikkatleri çeksin...
•
Doğaldır ki sorun, sadece bireylerin bileklerinin
hakkıyla başannın kapısını açmalan değildir. O hep
olmuştur ve olacak. Sorun, aynı zamanda, toplu-
mun, insanlan başanlara götüren koşullan ne ka-
dar hazırlayıp açtığıdır.
Bu bakımdan toplumun kapalı değil açık oluşu;
gönenci, yani maddi imkânlara yeterince sahip
oluşu büyük rol oynuyor.
Atletizmde, sanatta böyle...
Bilimde haydi haydi öyle; zamanımızda bilimsel
buluşlar, heryönden donanmış büyük kuruluşlar-
da inceleme yapan bilim adamlannın, öncelikle
deekiplerin harcı oluyor. Bilimsel buluşların büyük
çoğunluğunun ABD'de görülmesinin nedeni bu.
Çünkü para ve teknik önce orada...
Gelişmekte olan ülkelerde ise, ister istemez dev-
letin işin içine girmesi gerekiyor. örneği de bizden
verelim: Vaktiyle, Idil Biret'le Suna Kan'a. bizzat
devlet el uzatmasaydı, bu yetenekler müzik dün-
yasını fethedebilirler miydi?
Ve bugün "devleti küçültelim" bağnazlığı yü-
zünden, kim bilir kaç yetenek devletin ilgisinden
uzakta meyvasını veremeden solup gitmekte.
Sayısı fazla olmamakla beraber, zengin burjuva
çevre ve kuruluşlarımız da işin içine girmiş bulu-
nuyor. Ama hiçbiri devlet çapında rol oynayamaz-
lar. Teşvikler, ödüller; yanşmalara, bilimin ve sana-
tın her dalında devletin açacağı imkânlardırasıl be-
lirleyici olanlar. Ancak, başanlardan sonra değil, ön-
ce onlara fidelik ederek...
Yollan açarak...
Cumhuriyet'i kuranlar, devlete böyle bir misyon
da biçmişlerdi. Devlete, iktisadî ve sosyal alanda
"kalkınmacı" bir öncü olarak bakarken, kültürde
de üstelik "cumhuriyetçi" görevler vermişlerdi;
çünkü, Sayın Erdal Atabek'in, gazetemizin 19 ve
26 Mayıs günlü nüshalannda yayımlanan -o çar-
pıcı- iki yazısında belirttiği gibi, "cemaatçi bir küt-
tür"e karşı mücadele içindeydiler.
Açılan her devlet fabrikası, birkültürçevresi idiy-
di de. Şimdi kapısına -benzerleri gibi- kilit vurdu-
ğumuz Nazilli Bez Fabrikası'nın eski yıllannı anlat-
mışlardı bana şu son gidişimde. Görgü tanıklany-
dılar. Ve bugüne bakıp söyledikleri de şuydu acı-
larla: Nazilli boşalıyor, sönüyorgitgide... Demek ki
fabrika, ilçenin candamarı, ruhu, kimliği ve gele-
ceği olup çıkmış o yıllarda!
Sanayileşme, teknik, ama beraberinde kültür Ana-
dolu'nun bozkınnı kalkındınrsanız böyle kalkındı-
rabilirsiniz. Tabii, emegin hakkını vererek, kültür-
de de kucaklayıcı, dayanışmacı ve bölüşmeci ola-
rak... Doğaldır ki, "Cumhuriyet kültürü"r\den ya-
na olup "cemaat kültürü"ne de karşı çıkarak...
Bugün toplumumuzda tanık olduğumuz kavga,
işte bu iki kültür anlayışı arasındadır; geleceğimi-
zi belirleyecek olan da, bu mücadelenin seyridir.
Ve yine bugün, "liberal" etiketiyle dolaşan teker-
leme, geçmişelânetleryağdırırken, bir şeyleri yut-
turmanın da sinsi oyununu oynamaktadır. Okurlar
uyanık olmalıdıriar!
GÜLSÜN BtLGEHAN
PEMBE KÖŞKTEN
AAASALLAR
İsmet İnönü nun torunu olan
ve Pembe Köşk te buyüyen
Gülsün Bilgehan
çocukluğunda dınlediği
masalları tum çocukJar için
kaleme aldı. Ders ya da öğüt
vermek için anJatılmayan,
sadece çocukları olağanustu
yolculuklara çıkarmayı
hedefleyen masallar...
CEYHAN SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Sayı: 2002'477
Davacı Nejla Gönülrazı ve ark. vekılı Av. Semih
Aksoy'un davahlar Sabiha Kavuakoğlu ve ark. aleyhi-
ne Ceyhan ilçesi Muradıle Mahallesı 584 ada 90 par-
sel sayılı taşuunazda bulunan ıpoteğın terkini davası-
nın yapılan açık yargılaması sonunda verilen ara kara-
n gereğince; Tüm aramalara rağmen adresı tesbit edı-
lemeyen davalı Ibrahim Dıkden mirasçısı Sevgi Dik-
deri'ye ılanen teblıgat yapılmasına karar venlmiş olup
adı geçen davalının duruşmanın atılı bulundugu
4.7.2003 günü saat 9'da hazır bulunması veya bir ve-
kille kendısinı duruşmada temsil ettirmesi, adı geçe-
nin duruşmaya gelmedığı ve kendisıni de bir vekille
duruşmada temsil ettırmemesı halinde yokluğunda
oturumlara devam edileceğı ve karar venleceğı husu-
su ılgıli teblıgat kanunu uyannca ılanen teblıg olunur.
22.5. 2003 Basın: 25693