Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2 3 MAYIS 2003 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 19
TURKIYE
Istanbul PB 25 Sinop
Eciime
PB 22 Adana B 31
Y 25 Samsun B 24
Kc»caeli PB 26 Trabzon PB 21
Çanakkale Y 23 Giresun PB 21
Izmır Y 24 Ankara PB 28
Manisa Y 27 Eskişehir PB 29
PB 29Ayciın _Y 28 Konya
De^-nizlı B 27 Sıvas PB 24
Zonguldak PB 20 Antalya PB 26 Kars
Mersin
Diyarbakır
Şanlıurfa
Mardin
Siirt
Hakkâri
Van
B
PB
PB
PB
PB
Y
Y
28
30
33
27
31
22
18
ÇE Açık f**^, Paryalı bulutlu
Yurdun batı ve doğu
kesımlen parçalı bulutlu,
Marmara'nın batısı, kıyi
Ege. Batı Akdenız'ın ba-
tısı. Doğu Karadenız'ın ıç
kesımlen ıle Doğu Ana-
dolu'nun doğusu sağa-
nak ve gokgurultulu sa-
ğanak yağışlı, dığeryer-
ler az bulutlu ve açık ge-
çecek Yağış alan yerter-
de hava sıcaKlığı bıraz
azalacak, dıger yerterde
bıraz artacak
DIS MERKEZLER
Oslo
Helsınkı
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Pans
Bonn
Y
Y
Y
Y
Y
B
B
B
13
15
15
16
18
18
25
21
Münıh B 25 Zürih
Berlin
Budapeşte
Madrıd
Vıyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atina
B
PB
B
Y
Y
Y
PB
Y
23
25
30
22
25
22
2/
22
B 25 Şam
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bişkek
Tiflis
Kahıre
Y
Y
PB
Y
Y
Y
Y
PB
2/
21
18
28
23
15
16
35
B 33
k
Çok bulutlu r jKarlı Gok gunjltulu
G r U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
Son örnek, SİT alanlarını satışa çıkaran yasa.
Gazete haberlerı "doğal zenginliklerin yok edil-
mesine kapı açan girişime Mec/ı's içindeki ve dışın-
daki muhalefet ile sivil toplum örgütlerinden büyük
tepki geldi" diye başlıyor. Ne var ki, Milli Eğitim'den
Kültür ve Turizm'e devredilen Erkan Mumcu'nun
maşallahı var, tartışmalann göbeğinde tek başına
bir karşı cephe oluşturmanın mutluluğunu yaşıyor.
Görüşlerı sorulan eski Kültür Bakanı Istemihan
Talay'la eskı Malıye Bakanı Zekeriya Temizel SİT
alanlarının satışına karşı çıktı. Erkan Mumcu savu-
nuya "eski siyasetçilerin tasanyı anlayana kadar
okurvalannı" isteyerek girişiyor.
Ama, "Anlamıyorlarsa biz onlara anlatınz" diyor.
Bu yakışıksız duruşa, ola kı "eski" siyasetçilerya-
nrt verme gereğıni duymayacaklardır.
• • •
Zaten öyle günler yaşanıyor ki, tatara titiri kalem-
ler kendilerıne göre yorumlar döktürüyor.
Erbakan şöyledir böyledir, ayrı konu. Fakat fiili
sıyasete gıreli berı sıyasal espri yeteneğini yitirme-
diğini kanıtladı.
Feyz aldığı Milli Görüş'ü şımdi yadsıyan, Erba-
kan'ın rahle-i tedrisinde siyaset eğitimi gören, son-
ra masal masal mastika cinsinden "değişme ve
gelişme süreci" yaratarak iktidar olanağı yakalayan
AKP'lileri, "sizi gidi 'dönerler' sizi" diye ığneliyor,
alaya alıyor.
Oysa AKP çevresinde fiili siyaset dışında Islam
yalakalığından AB yalakalığına dönüşen daha ni-
ce "dönerler" var.
Kuşku yok; eski günlerı aratmayacak kıvama gel-
diğinde Erbakan, -isimlerini yazmaya değmez-
bunların yazıda, ekranda eski mesleklerı yalakalı-
ga tekrar soyunacaklarını elbette bılıyor.
•••
Fakat "dönerler" arasına adlarını yazdırmayan;
dün neyse bugün o, aynı çizgide düşünen yazar-
lar, çizerler yok mu? Var elbette.
örneğin Yeni Şafak'ta Ahmet Taşgetiren. Son
bir yazısı AKP'nin global dünyadaki açmazları (ba-
na göre geçmişini inkâr ederek bugüne dönüşen-
leri) kişi ve parti adı vermeyen bir üslupla, ne ki ger-
çekleri sıraiayarak ırdeliyor.
Soruyla başlıyor: "Insanlanmız dertleniyor: Nere-
ye gidecek bu ilişkiler? Bilderberg 'lehe (Bakan Ba-
bacan son Bilderberg'e katılan AKP'Iİ), Rotaryen-
lerle (RTE Antalya'da buluştu)... Belki Lionslarla?"
Hemen sonra "uluslararası örgütler tarafından
bir kuşatma altına gihldiği endişesi sezildiğinin" al-
tını çiziyor; "oysa" diyor, "Türkiye'de bir iktidar'
(AKP) bu ilişkileri sûrdürmek zorunda."
Milli Görüş, REFAHYOL'larındaki inançlarından
yüz seksen derece çark ederek bugünlere gelen
AKP iktidarının içinde bulunduğu ortamı şöyle çi-
ziyor:
"Eğer ortada uluslararası bir ağ varsa, bu ağ,
dûnyada olup biten sosyal, siyasal, ekonomik ge-
lişmeleri etkileyecek güçte ise ve siz, bu etkiden
müteessirolmak durumunda iseniz, bu ağ ile iyi ge-
çınmek, en azından düşmanlığını çekmemekzorun-
da hissedersiniz. Bir 'tavır' gibi algılanacak davra-
rnşlardan kaçınırsınız. Değilse 'bileğinizi bükerler'
ve sizi Israil'de askeri anlaşmalar imzalamak zorun-
da bırakırlar, böylece Ortadoğu'daki konumunuzu
yeniden yapılandınrlar. O da olmazsa, sizi 'ikti-
dar'dan ederler."
Bir hükme vanyor. "Kasımpaşalı bile olsanız, ira-
deniz, cesaretiniz bir süre dayanır" diyor.
Oysa, biliniyor ve biliyoruz ki; RTE, AKP'yi kurar-
ken kırkyıldır inanarak savunduğu temel ilkeleri bir
kalemde silmeye kararlıydı.
Başta IMF'ye, Batı'dan gelmesi olası girişim ve
isteklere -geçmişini ınkâr etmek pahasına- gönlü-
rü göğsünü açmıştı.
AKP gerçeğini yakalayan yazıda içe dönük öze-
leştiriler de yer alıyor: "Başörtüsü ne olacak diye
soruyorlar. Bu iktidarbirşeyyapabilecek mi? İHLIe-
ren'olacak?"
• • •
Erbakan yanıtlıyor: "Milli Görüş gömleğini (RTE)
çkardık, dediler. Ne oluyor? Gömleksiz oluyoıiar.
Nilli Görüş gömleğiyerine Bilderberg, Rotarygöm-
leğigiydiniz... Çömleksizdiniz, şimdi de gömleksiz-
sniz!"
Hükümetin inadı sürüyor
Emeklilikteölyaş
ıçin kademeli formül
[BRUTOKTAR
ANKARA - Zorunlu
meklilik yaşını 65'ten
4'e düşüren yasanın
-ûrürlüğünün Anayasa
vlahkemesi tarafından
iurdurulmasının ardın-
an hükümet yeni yasa
azırlığına başladı. An-
ak emeklilik yaşını
l'e indirmekte kararlı
lan hükümet, bunun
;in kademeli formül
nıldu.
Yasanın yürürlüğü-
:ün durdurulması ile
Ttaya çıkan kanşıklığı
pdermek isteyen hükü-
net, Emekli Sandığı ile
3aşbakanlık Personel
,e Prensipler Genel
•iüdürlüğü'nde iki kol
ızerinden çalışma baş-
ıttı. Ancak, hükümet
ıer iki çalışmada da zo-
unlu emeklilik yaşının
1 'e düşürühnesi konu-
undaki ısrannı bürok-
ıtlara ileterek hazırlık-
innı buna göre yapma-
larını istedi. Anayasa
Mahkemesi'nin "süre
vermeden toplu emek-
liye sevk" gerekçesi
dikkate almarak kade-
meli emeklilik formülü
üzerinde duruldu. Buna
göre, bu yıhn sonuna
kadar 65 yaşını doldu-
ranlardan başlamak
üzere kademeli emekli-
lik süreci başlatılacak.
65 yaşm altındakiler
için ise iki seçenek ge-
liştirildi.
Ilk seçeneğe göre,
2005 yılında 61 yaşında
olan herkesin emekli
olmasını sağlamak üze-
re, gelecek yıldan itiba-
ren 3 ya da 6 aylık peri-
yotlarla zorunlu emek-
lilik öngörüldü. tkinci
seçeneğe göre ise kade-
meli süreç 2007 yılında
bitecek; buna göre
2003'te65,2004'te64,
2005 "te 63, 2006 "da 62
ve2007'dede61 yaşını
dolduranlar emekli edi-
lecek.
Genç subaylar tedirgin
• Baştarafı 1. Sayfada
belirtildi. Erdoğan, Özkök'ten
AB sürecinde orduya ilişkin dü-
zenlemeler konusunda destek is-
tedi.
Orgeneral Özkök ile Erdo-
ğan'ın geçen salı günü Başbakan-
lık'ta 1.5 saat süren görüşmesin-
de, dış güvenlik konulannın yanı
sıra TSK'nin rahatsızlıklan aynn-
tılı olarak hükümete iletildı. Edi-
nilen bilgiye göre, görüşmenin ilk
bölümünde Ozkök, Türk Silahlı
Kuvvetleri'ne yönelik kimi "ya-
kıştırmalara" ilişkin görüşlerini
açıkladı. Özkök bu bölümde şu
noktalann altını çizdi:
• TSK'nin içinde görüş ayn-
lıklan varmış gibi bir hava yayıl-
maya çalışılıyor. Bu gerçek değil.
t/ Bu havayı yaymak isteyen
çevreleri tanıyoruz. Bunlann bir
bölümü ezeli olarak TSK'yi he-
def olarak seçen kesimler.
• Ancak kimi AKP'lilerin bu
kesımlere cesaret veren tavırlar
içinde olduğunu görüyoruz.
Özkök, TSK'nin her konuyu
tartıştığım, sonuçta tek bir yakla-
şım ürettiğini vurguladıktan son-
ra hükümetin son dönemdeki ic-
raatına ilişkin değerlendirmelen-
ni aktardı. Özkök, satır başlany-
la şu noktalann altını çizdi:
«/ Türkiye'de tam demokrasi-
nin yerleşmesi için elimizden ge-
len çabayı harcıyoruz. Ancak hü-
kümetin kimi uygulamalannm
demokrasinin yerleşmesine hiz-
met eder nitelikte ohnadığmı gö-
rüyoruz.
• Örneğin, 19 Mayıs'ın kut-
lanmasına ilişkin yaklaşım kabul
edilemez. AB yasalannın içine
konan kimi maddeler de tam de-
mokrasinin yerleşmesine değil,
yara almasına neden olabilir.
'Dlnlmize zarar verlr"
• Biz kesinlikle AB'ye karşı
değiliz. Türkiye'nin çağdaş dün-
yada yerini almasını sonuna ka-
dar savunuyoruz. AKP hüküme-
ti de AB süreci için gerekli yasa-
lar hazırladığını duyuruyor. Bu
yasalar arasında yer alan her
apartmana bir ibadet yeri uygula-
ması hem demokrasimize hem
dinimize zarar verir. Bunlann de-
netimi mümkün olmadığı gibi
kimler tarafından kullanılacağı-
nı siz de kestiremezsiniz.
• MGK Genel Sekreten Or-
general Tuncer Kılınç'ın AB ya-
salanna ilişkin 3 maddelik değer-
lendirmesi bizim de paylaştığı-
mız görüşlerdir. Seçimlerde de-
netim dışı gelecek heyetler konu-
sunda kuşkulanmız var. Terörle
mücadeleyi nasıl başardık bili-
yorsunuz. Şimdi yeniden aynı
tehditle karşı karşıya gelmek is-
temiyoruz. Kürtçe yayında da
çok dikkatli olmak gereİciyor. Bu-
na ilave olarak az önce sözünü et-
tiğim her apartmana ibadet yeri
de AB sürecinin konusu değil.
• Bu tür uygulamalannız bi-
zim tabanımızdaki kaygıyı arttı-
nyor. Komuta kademesine sürek-
li tedirginlikler iletıliyor. Özellik-
le genç subaylanmız durumu en-
dişeyle izliyor. Sonuç olarak kay-
•Azınimiar v« h»im»rm fc«ndl taderlnl tayln hakkı'
BM sözleşmesine asker çekincesi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Dışiş-
leri Komisyonu'nda BM Medeni ve Siyasi Haklar
Sözleşmesi ele alınırken; Genelkurmay Başkanlığı
temsılcılen "halkların kendi kaderini tayin etme
hakkı (self determination)" ve "azınhklar" konu-
sunda çekincelerini dile getirdi.
TBMM Dışişleri Komisyonu'nda dün BM Mede-
ni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'nin onaylanmasına
ilişkin tasan gündeme geldi. Toplantıya katılan Ge-
nelkurmay Başkanlığı temsilcileri "Sözleşmenin tü-
müne karşı değiliz. AB için önemli olduğunu ka-
bul ediyoruz. Sadece halklann kendi kaderini ta-
yin hakkı konusunda çekincelerimiz var" görüşü-
nü dile getirdi. Sözleşme kapsamında "azınlıklar"
kavramı tanımı yapıhnamasına karşın "taraf ülke-
lerde bulunan etnik, dinsel ve dile dayalı azınlık-
lara kendi külrürlerinden yararlanma, kendi di-
nine göre ibadet etme ve bu dini öğretme ve ken-
di dillerini kullanma hakkının reddedilmesinden"
söz edilmesinin de sakıncalanna dikkat çekildi. Halk-
lann kendi kaderlerini tayin hakkı ile ilgili bölüme
"uiusun iilkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü-
ne tehdit oluşturmaması" koşulunu ıçeren bir çe-
kince eklenmesi önerildi. Bunun üzerine, Dışişleri
ve Genelkurmay'ın kendi aralannda çalışma yapıp
sonucu komısyona büdirmesı kararlaştınldı. Tasan
gelecek hafta komisyonda ele alınacak. Sözleşmenin
"çekince" konarak onaylanabileceği vurgulandı.
gı sadece genç kesımde değil ge-
nelimizdedir. Birhuzursuzluk, te-
dirginlik, kaygı yaşanmaktadır.
Erdoğan'ın Özkök'ün görüşle-
rini dinledikten sonra, "Bunları
dikkate alacağız. Değerlendire-
ceğiz. Paket büyük ölçüde son
şeklini aldı. Fazla bir değişiklik
yapamayız. Şuna inanıyorum
ki; hatalar doğruları yarata-
caktır. Zamanla her şey düzele-
cek" karşıhğını verdiği öğrenil-
di. Erdoğan daha sonra Özkök'e,
"AB sürecinde orduyla ilgili
düzenlemeler de yapılacak.
Bunlara destek yermenizi bek-
liyorum" dedi. Özkök de şu ya-
nıtı verdi: "Bu konuda kurumu-
muzun genel değerlendirmesi-
ni dikkate alırım." Özkök, gö-
rüşmenin devamında, fezlekenin
AB sürecini engellemesınin söz
konusu olamayacağını ancak ku-
rumun hassasiyetlerinin özünde
Türkiye'nin hassasiyetleri oldu-
ğunu vurguladı. Türkiye'de ABD
askeri bulundurulmasına, üs ve
limanlannkullanılmasına ilişkin
tezkerenin de gündeme
geldıği görüşmede Öz-
kök, "Eğer Gül, ikinci
tezkerenin altından kal-
kamayacağını söylesey-
di, biz üzerimize düşeni
yapardık" görüşünü ilet-
ti. Özkök aynca 30 Ni-
san'da yapılan Milli Gü-
venlik Kurulu toplantısı
konusundaAKP'ye yakın
yayın organlannın değer-
lendirmelerini de konu et-
ti. Erdoğan'a sitem eden
Özkök, "Onlann gerçek
olmadığını siz de biliyor-
sunuz. Kınayabilirdiniz.
Bu tür yayınlarla TSK
yıpranmaz. aksine güç-
İenir. Sorumluluğunun
arttığını hisseder. O ya-
yınlarla ben de güç
durumda kaldım" dedi.
Yargıtay Başkanı, HSYK yasalannda değişiklik yapılması gerektiğini vurguladı
Ozkaya: Yargı bağunsız değil
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Yargıtay Başkanı Eras-
lan Ozkaya, anayasanın 140,144
ve 159. maddeleri. Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK)
Yasası ile Hâkimler ve Savcılar
Yasasf ndaki kimi hükümler yü-
rürlükte kaldığı sürece, bağunsız
ve tarafsız bir yargının varlığın-
dan söz edilemeyeceğini söyledi.
Çeşitli üniversitelerin hukuk
fakültelerince düzenlenen "Adil
Yargılanma Hakkı" konulu
sempozyumun ilk bölümü dün
Yargıtay'da yapıldı. Yargıtay Baş-
kanı Ozkaya, açılışta yaptığı ko-
nuşmada, adil yargılanma hakkı-
na ilişkin tarihsel süreci anlattı.
Adil yargılanma hakkının, mah-
kemelerin bağunsız, yargıçlann
güvencede olması ve yargılama-
nın yansız yapılması temeline da-
yandığını dile getiren Ozkaya,
adil yargılanma hakkına ilişkin
kurallann 1982 Anayasası ve ba-
zı yasalarda düzenlendiğini
• Çeşitli üniversitelerin hukuk
fakültelerince düzenlenen "Adil
Yargılanma Hakkı" konulu
sempozyumun ilk bölümü dün
yapıldı. Ozkaya, adil yargılanma
hakkının, mahkemelerin bağunsız,
yargıçlann güvencede olması ve
yargılamanın yansız yapılması
temeline dayandığını belirtti. ı
anımsattı. Ozkaya, ancak 1982
Anayasasf nın gerek kişi hak ve
özgürlükleri gerekse adil yargı-
lanma hakkı yönünden çağdaş
hükümlere yer veren 1961 Ana-
yasası'na göre daha basbcı; kişi
hak ve özgürlüklerinin suurlandı-
nlmasuu esas alan bir felsefe ile
hazırlandığına, böylece adil yar-
gılanma hakkının da zedelendiği-
ne işaret etti.
Anayasanın 140. maddesinin
6. fikrası, 144 ve 159. maddele-
ri, HSYK Kanunu ile Hâkimler
ve Savcılar Kanunu'ndaki kimi
hükümler yürürlükte kaldığı sü-
rece bağımsız ve tarafsız bir yar-
guıuı varlığuıdan söz edilemeye-
ceğini vurgulayan Ozkaya, şunla-
n söyledi: "Bu hükümler yü-
rürlükten kalkmadığı takdirde
Türk yargısına karşı duyulan
güven gittikçe azalacak, Türk
yargısı >ıpranmaya devam ede-
cek, ancak bunun vebali yasa-
ma ve yürütme organlannın,
daha açık bir ifadeyle siyasile-
rin üzerinde kalacaktır. Acilen
adil yargılanma hakkını olum-
suz yönde etkileyen ve kuvvet-
ler aykınlığı ilkesine de ters dü-
şen HSYK'nin kuruluş ve işle-
yiş biçimi mutlaka değiştiril-
meli, yürütme organının etki-
sinden kurtanlmalıdır".
Avrupa Insan Haklan Sözleş-
mesi'nin (AtHS) 6. maddesinin
1. fıkrasının yargılamanrn makul
sürede bitirilmesini, adil yargı-
lanma hakkının bir gereği saydı-
ğuu anunsatan Ozkaya, Türk yar-
gısuıda pek çok davamn makul
sürede bitirilemediğinin bir ger-
çek olduğunu kaydetti. Bunun
için hukuk ve yargı reformuna
hız verilmesi gerektiğini belirten
Ozkaya, adil yargılanmanın bir
başka unsurunun da kararlann
gerekçeli yazılması olduğunu bıl-
dirdi. Ozkaya, Yargıtay'ın, ona-
ma kararlannda gerekçe göster-
mediğini anımsattı.
MEBJuıkkmısııtrn ahıcak TtmkatkMpkmnayolaçılıyor
MAHMUT GURER
ANKARA - Milli Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelik'in
"gelir düzeyi düşük ailelerin
çocuklarını özel okullarda
okutarak niteükli eğitim
verme" projesiyle, bakanlık
"kendi hakkmı" parayla sa-
tın alacak. "Özel Öğretim
Kunımlan Yasası"na bakan-
hğın istemesi durumunda özel
okullann, kontenjanlannın
yüzde 2 ile 10'unu yoksul öğ-
rencilere ücretsiz öğrenim
görmeleri için ayuma zorun-
luluğu bulunuyor.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın
"10 bin yoksul çocuğu özel
okullarda okutma" projesi
ile özel okullara "rant sağla-
ma"nın yolu açılıyor. Özel
Öğretim Kunımlan Yasası'na
göre, özel okullar kontenjanı-
mn yüzde 2 ile 10'unu yoksul
ve gereksinim sahibi öğrenci-
lere ayırmak durumunda. Ya-
sa hükmü uyannca, bakanlığuı
bu çocuklar için herhangi bir
ücret ödeme zorunluluğu bu-
lunmuyor.
Özel okul kontenjanlanndan
şu anda şehit ve gazi çocukla-
n ücretsiz olarak yararlanduı-
lıyor. 250 bin kontenjanı olan
özel okullarda bakanlık yüzde
10'luk kontenjanla isterse 25
bin öğrenciyi ücretsiz olarak
okutma olanağını elinde bu-
lunduruyor. Ancak Milli Eği-
tim BakanhğYnın yeni proje-
sinde yoksul öğrencilerin öğ-
renim ücretlerini bakanlık kar-
şılayacak.
Bakanlığuı proje kapsamın-
da özel okullara yaklaşık 15
trüyon lira kaynak aktaracağı
hesaplanıyor.
ANKARA (ANKA) - Mil-
li Eğitim Bakanı Hüseyin Çe-
lik'in, bakanlığuı eğitim araç-
lan üzerindeki denetimini kal-
dumak için hazırladığı yasa
tasansıyla sıkı bir kontrolden
geçen yarduncı ders kitaplan-
nın denetünsiz olarak okulla-
ra girmesinin yolu açıhyor. Ta-
sannın yasalaşması halinde
çeşitli gruplann kitaplan okul-
lara "eğitim aracı" olarak gi-
rebilecek.
Milli Eğitim Temel Yasa-
sı'nuı "okul yapılan ve ta-
şınmazlan"na ilişkin hüküm-
lerinin yer aldığı 51. maddesi-
nin yanı sıra Talûn ve Terbiye
Kurulu'nun (TTK) temel işle-
vi olan kitap incelemelerini
düzenleyen 55. maddesi de
değiştirilecek. îlköğretim ve
ortaöğretim kurumlannda
okutulacak kıtaplann hepsinin
Bakanlıkça belirlenmesi ön-
görülen ve "MEB tarafından
belirlenmeyen biçbir kitap
ve eğitim aracı okullarda
kullanılamaz" hükmü yer
alan madde, sadece ders kitap-
laruun incelenmesi ile suurlı
hale getiriliyor. Tasannın ya-
salaşması halinde, daha önce
Eğitim Araştırmalan Merkezi
Müdürlüğü'nce gerçekleştiri-
len kontrol ortadan kalkacak
Değişikliğe tepki gösteren
eğitimciler, yayuı sektöründe
yoğun faaliyet gösteren çeşit-
li gruplarla tarikat kitaplanna
yol açılacağuu kaydetti. Eği-
tim Araştırmalan Merkezi
Müdürlüğü'ndeki 170 öğret-
men hakkında geçen ay soruş-
turma başlatılmasına dikkat
çekilirken, yasada değişiklik-
le söz konusu birimin kapatı-
lacagı kaydedildi.
G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
Yolsuzluğa o kadar alıştık ki, boyutu ne olursa ol-
sun "haa öyle mi", "vayy be", "ne kadargötürmüşler"
türünden kayrtsız nidalar dışında fazla bir tepki göre-
miyoruz.
8 Şubat 2002'de başlayan neşter operasyonunun
özü şu:
Çıkar amaçlı suç örgütü üyesi olmak, yardım etmek,
rüşvet vermek, almak, nitelikli dolandıncılık, sağlığa
ilişkin malzemenin alım-satımında usulsüzlük, ihale-
ye fesat karıştırmak.
Başta sözünü ettiğimiz gibi, sıradan olaylar!
Yozlaşmanın nasıl kural haline geldiğini gösterme-
si bakımından iddianarnede dile getirilen kimi sapta-
malan paylaşalım:
- llaç firmaları rüşvetin kaydını tutmuş. Olay tek ka-
lemlik alıp-vermeleri aşınca, artık ihalelerde etkin olan
kişilerin günlük yaşam giderleri de bu firmalarca kar-
şılanmaya başlayınca, şirketin gelir-giderdengesi ba-
kımından defter tutulmuş. Ne defteri? Rüşvet defteri!
Bir zamanlann sloganı haline gelen "Rüşvetin bel-
gesimiolur" sözünü artık rafa kaldırmanın zamanıdır!
- Çark öylesine rayına oturmuş ki, ola ki bir gün ka-
raya oturursa ne olur, sorusuna da yanıt hazırlanmış.
Sağlık ihalelerine giren ve operasyonun ruhunu oluş-
turan yöntemlerle ihale alan fırmalar, "Birimize birsal-
dın olursa, hepimiz birden karşılık verelim" ilkesini be-
nimsemiş!
- Iş giderek bilime de bulaşmış, kimi hastalar kobay
olarak kullanılmış. Bunlardan bazılan yaşamını yitirmiş.
Uluslararası şirketler, kendi ülkelerinde ilaç deneme-
nin malıyetlerinin yüksekliği, yasal engellerin çokluğu
nedeniyle kobay ülke olarak Türkiye'yi seçmişler. Bu-
na alet olan sağlık görevlileri adına da sıfın kabank he-
saplar açmışlar.
Kayıt dışı ekonomiye yeri geldikçe değiniyoruz. Gö-
zümüz aydın, şimdi bir de kayıt dışı bilimimiz oldu.
Komisyona havale
Operasyonun mali boyutu konusunda kesin bir ra-
kam vermek olanaksız. Iddianameyle ortaya konan bir
başka gerçek de şu:
Bugüne dek görev yapan ilgili bakanlann çoğu sis-
teme neşter vurmak yerine sistemin üzerine mehter
marşıyla girti, bir ileri iki geri, kendisi de buna uydu.
Asıl sorun şu:
Bundan sonra ne olacak?
Yüce Meclis'in çatısı attında bir komisyon kuruldu.
Tam adı şu:
Yolsuzlukların Sebepleri, Sosyal ve Ekonomik Bo-
yutlannın Araştınlarak Alınması Gereken önlemlerin
Belirienmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Ko-
misyonu!
Siz bu komisyonun adını tam okuyuncaya kadar
Türkiye'de 20 yolsuzluk olayı meydana gelir!
Adını bırakalım, komisyonun içine gidelim. Sayın
üyeler karariı bir şekilde iddialan araştınyorlar. Koyduk-
lan zaman dilimi şu:
1994-2001 arasında meydana gelen olaylan açığa
çtkarmak!
Komisyonun iyi niyetine diyecegimiz bir şey yok.
Ancak onlar da yolsuzluklann üzerine nasıl gidilece-
ğini iyi öğrenmiş görünüyoriar:
Bugünkü uygulamaları bırakacaksın, geçmişe ba-
kacaksın. Toplumun gözünü geçmişte tutacaksın.
Herkes eskiden neler olmuş onu merak ederken sis-
tem bazı ufak tefek değişikliklerie devam edecek!
Ne yazık ki tablo bu.
Sağlık Bakanlığı'nın usul usul başlattığı yeni uygu-
lamanın adı şu:
Her türlü hizmeti dışandan satın almak!
Denetim mekanizması güçlü olmazsa, bugünkü uy-
gulamaya devam, geçmişi sorgulamaya selam man-
tığı işlerse, 2003 yılı yolsuzluklannı da 2008'de öğre-
niriz!
AKP'yi burada da bir samimiyet sınavı bekliyor. Neş-
terin hakkını verecekler mi yoksa mehter marşı yü-
rüyüşüne devam mı?
ankcum@ttnetnet.tr
SÖYLEŞİ/ATT\LÂ İLHAN
"...Lâiklikte, 'Çifte Standart'!.."
• Baştarafi Arka Sayfada
dünyadaki) 'ecnebi'
okullar, çeşitli Hıristiyan
tarikatlarının 'misyo-
nerlik' faaliyetleri için-
dedin okullan açanlar,
ya yönetenler, ya pa-
pazlar ya da rahibeler-
dir; o kadar böyledir ki
bu, yakın zamanlara ka-
dar çocuğu bu okullara
göndermenin, Türkçede-
ki adı 'soeur'lere ya da
İrere'iere vermek idi.
Türk aydınlannın bir
kısmındaki 'hastalığı' gö-
rüyor musunuz? Domi-
nicain, Fransiscain ya
da Jesuite papazlarının
okuluna gitmeyi, çocu-
ğunu göndermeyi (bi-
zatihi o okulu) laikliğe
hiç de aykın bulmuyor;
'çağdaşlığın', 'alafran-
galığın' kaçınılmaz bir
gereği sayıyor; iş, üste-
lik mensubu olduğunu
iddia ettiği dinin öğreti-
mi oldu mu, dehşete
düşüyor. 'Çifte standart'
değil mi şimdi bu?
Dahası, kendi ülkesi,
tarihi ve geleneği aleyhi-
ne işleyen bir 'çifte stan-
dart!' Söylediklerimden
elbette, 'tarikat okullan
açılsın' anlamı çıkanla-
maz; ecnebi tarikat okul-
lanna ne kadar karşı ol-
duğumu da, meraklısı bı-
lir; 'emperyalizmin köprû-
başılan' olduklannı bin
kere yazmışımdır. Ben
uslanmaz bir laikim, ama
Anadolu Ihtilali'nin üret-
tiği ve yoğurduğu laikler-
den biri; tavnm da, tutu-
mum da, ona göre!
Oysa, yukarda sözünü
ettiğim laikler, gerçekte
laik değil kozmopolit;
Tanzimat sonrası Os-
manlı 'alafrangalığı'nın
'işbirlikçi' aydınlan;
utanmadan da Atatürk-
çü geçinirier, oysa ne
alakası var Gazi'nin,
Anadolu'da prtrak gibi
bitmiş 'ecnebi' tarikat
okullannı kapartırmak
için, Lausanne'da nasıl
savaştığını unutmuş ol-
malılan şimdi çocukla-
rını ve torunlannı yaz-
dırmak için, kapılannda
ezildikleri o birkaç 'tari-
kat okulu', o savaşın
'kıhç artıklan'dır. (26
Mayıs 1994, Bkz. 'Hangi
Laiklik', s.228/230, Bilgi
Yayınevi, 2. basım.
Asıl sorulacak soru...
/\/azıyı 'devreye so-
\ l /<an',Kuva-yıMilli-
ye Hareketi adını taşıyan
grubun gençleri, böylece
Gazi'nin önceki söyleşi-
de aktardığım saptama-
lanna, yürekten katıldık-
lannı göstermiş oluyoriar;
fakat cevap bekleyen asıl
soru, acaba şu değil mi-
dir Neden bazı Türk ay-
dınlan, Atatürkçülüğün
'tayin edici' vasfının,
anti/emperyalizm oldu-
ğunu es geçryor da, la-
ikliği -hem de çarpıta-
rak- bu mertebe öne çı-
kanyoriar?)